S
Topkapt Sarayında Tarihî Odalar
J
T ^2 ^
Bağdad kasrına dair
Yazan: Halûk Y . Şehsüvaroğlu
Bağdacl zaferinin bir hâtırası
olarak IV, Muradın Mimarbaşı
Haşan Ağaya yaptırdığı kasır, İs- tanbulun en güzel binalarından bi ridir.
Kubbeli büyük bir salon hsiin- deki bina dört girinti ve dört ç ı- kmtısile sekiz köşelidir. Sedirlerin bulunduğu bu çıkıntılar sedef kak
ma kanadlı pencereler, kenarları
sedefli, içleri çinili nişler ile süs lüdür.
Odada altlı üstlü otuz iki pen cere, üç kapı ve sedef kakma ka- nadlı dört dolab vardır Giriş ka pısının karşısına rastlayan duvarı
da baştanbaşa kaplayan tombak
muhteşem bir ocak bulunmaktadır. Kasrın içi ve dışı 17. asrın na dir ve güzel mavi beyaz çinilerde kubbe ve saçak kenarlarına kadar
döşenmiştir. İçi de büyük ölçüde
vazolu yedi panonun lâeiverd, fi ruze mavisi çiçekleri ve kuş tas virleri bilhassa dikkati çekmekte dir.
Kubbe (Nukuzu güna gün) ile
gözler kamaştıran bir güzelliktedir. Kırmızı, lficiverd nakışların ve »1- tın rozetlerin imtizaçından B .ğ -
dad semasını andıran ebedi bir
aydınlık yaratılmıştır.
Çıkıntıların üstündeki tavanlar
da altın, lâciveıd ve turmızı renk lerle süslenmiştir. Nişlerin içine 16. asrın sarılı çinileri konulmuş tur. Alt pencerelerle, alçı pence reler arasındaki boşluk yazılı, çi ni levhalarla kuşanmaktadır.
Tophaneli Mahmud Çelebinin
yazdığı (Ayeti kürsi) ■'e diğer â-
yetler salonun tezyinatına başka
bir mâna ve güzellik vermektedir.
Bütün bu güzelliklerin üstüne
17 asırda dökülmüş mavi, turuncu, yeşil, kırmızı camlardan her mev sim ve her saat değişen ve geçmiş zamanların rüyasını akset'iıen tat- b ışıklar vurmaktadır.
Binanın dışı mermer direklere
istinad eden geniş bir revakla çev rilmiştir. Alt kısımlar mermer ve renkli taş levhalar, üst kısımlar
çinilerle kaplanmıştır. Bu revak
kısmının zemini asırların izlerini taşıyan, yer yer oyulmuş taş lev halarla döşelidir.
TV. Murad bu kasırda Bağdad se
ferinin zahmetlerini unuttuıan
günler yaşamıştır. Bazan bu kır mızı, mavi ve altın nakışlı kubbe
de sazlardan ve fasıllardan (hoş
şadalar) kalmış, bazan saatler tatlı sohbetlerle, gazeller v ş şiirlerle aKip gitmiştir.
IV. Murad bu güzelliklerin or tasında ve ömrünün en şevkli bir mevsiminde (cananla, meyle) ölü me râm olmuş ve yerini Sultan İbrahim® bırakmıştı.
İbrahim belki Bağdad kasrının, isrnile alâkalı bir hikâyesinden te-
şeüm etmiş, biraderinin Bağdad,
Revan isimli iki zafer âbidesi ara sına sünnet odasını inşa eUirtmişti. Mahmud Çelebi, Bağdad kastı nın içini çepçevre süsliytıı âyetler
arasında (Hazreti İbıanim l hak
kında olanı da yazmıştı. O devir de bu hareket büyük bir ihtiyat
sızlık sayılmış, sarayda hâdise
kulaktan kulağa fısıldanmıştı. Eğer TV. Murad bunun farkına varsaydı,
bu âyetten kendi yerine kardeşi
İbrahinıin geçeceğinin ima »dildi ğini düşünür ve onu derhal öldiir- türdü (1),
Bağdad odası (2) inşa olunduğu tarihten itibaren Osmanlı hüküm
darlarının harem dışındaki bayat
lanın geçirdikleri, vezirlerini ka bul ettikleri, saz v e sohbet âlemte- rile dinlendikleri, bazı mülâkatlar- da bulunduklan bir yer olmuştur.
III. Ahmed zamanında sünnet
edilen şehzadeler bu kasrın revak ları altında yatırılmış, bu müna sebetle direkler arasına nadide iş lemeli perdeler asılmıştı (3).
I. Mahmud Bağdad odasını pek sever ve ekser vakitlerini burada
geçirirdi. Padişah hafif meyilli
sııtile sedirlerden birini işgal eder ve kasrın ortasında kâh endeıun
pehlivanlarını güreştirip bunlar
dan Çuhadar Salihe, Mehnıede,
Çakıcıya, Kilerci Haşana (zeıri
mahbub) ihsan eder, kâh endeıun dervişlerinin burada emrile yap
tıkları mukabelelerde bulunurdu.
Padişah bir defasında Bağdad
odasında, (arzı maharet eyliycn)
hokkabaz ile iki nefer refikini
seyretmiş ve gösterilen oyunlardan pek memnun kalmış, sanatkârlara
ikişer kuruştan altı kuruş ver
mişti
I. Mahmud kâh (Bağdad odası
maksuresinde) faslı musiki ile
(emrarı vakt) eyliyor, kâh bura da kendisini eğlendiren çavuşlara, dilsizlere altınlar dağıtıyor, bazı kış günleri de (kar tarihi)
aızey-liyen enderunlulaıın kasidelerini gene Bağdad kasrında dinhvoıdu. Bu kasrın da sarayın diğer bina ları gibi kış ve yaz mevsimlerinde
döşemeleri değiştiriliyor, kışları
çuhalar, çatmalar serilip büyük
perdeler asılıyor, yazları oda ustu- fo, atlas kumaşlar, perdeler ve ııı- halilerle döşeniyordu.
I. Abdülhamidin Bağdad odasın da tesis ettiği kütübhaneyi III. Se lim genişletmişti. 1790 yılın dı III. Selim (Hırkai Saadet) odasında bir tamirle iç tezyinatında bazı deği- şikliler yaptırmıştı. Bu münasebet le (Hırkai Saadet) ve diğer ema netler Bağdad kasrına konulmuş tu. Padişah bu münasebetle orayı zaman zaman ziyaret edip namaz larını kılardı.
Abdülmecid zamanında Osman lI sarayı Topkapıdan Dolmaoahçe-
ye nakledilince, bazı merasimler
dolayısile eski saraya gelen hü
kümdarlar ekseriya Bağdad kasnn- rında istirahat ederlerdi. Tahta cü lus eden yeni padişahların da uğ rayıp, dinlendikleri yer burası idi. V. Murad ilk cuma selâmlığına Ayasofya camiine gelmiş ve bura
dan Topkapı sarayına giderek Bağ dad kasrına inmişti. Başkâtibi Sa-
dullah Bey (Paşa) hâtıralarında
diyor ki; (... Zatı şananenın Bağ dad kasrında bulunduğunu ve be
ni nezdine çağırdığını söylediler
Kasrı mezkûi'e dahil olduğumda
Sultan Murad elinde bir murassa
çubuk olduğu halde geziniyor ve
huzurunda bulunan cebi hümayun
kâtibinin şehzadelerle, sultan’ ar
muhassasatına dair okuduğu pu
sulayı dinleyip bu ınuhassasata
zamlar icrasını irade ediyordu...)
II. Abdülhamid her ¿amazanın
on beşinde Hırkai Saadet ziyaretle rine geldikçe Bağdad kasrının re
vak kısmında Marmaraya nazır
cepheye yaptırdığı bir ahşab b ö l me içinde oturmağı itiyad edinmiş ti. Burası halılarla, kanape ve per delerle düşenmiş ve kasrın altın daki büyük geçidler de tuğla ile örülmüştü.
V. Mehmed Reşad taht» çıkttğı
gün Hırkai Saadet ziyaretinden
sonra Bağdad köşkünde istirahat
etmişti. VI. Mehmed Vahideddin de
cülûsunun ilk günü bu kasra in
mişti.
Başkâtibi Ali Fuad Türkgeldi,
son Osmanlı hükümdarının bu zi
yaretini şöyle nakley’ emektedir;
(Zatı şahane Bağdad kasrında bir müddet istirahat eyledikten ve c - rada sadrı esbak Tevfik ve Damad
Ferid Paşaları sureti hususivede
kabul ettikten sonra Hırkai Saadet dairesine azimetle resmi ziyareti ifa etti...)
Kasrın mavi, beyaz çinileri hâlâ o ilk günlerinin bahar şenliği için de güiümsemekte, büyük zaferlerin
hâtıraları renkli camlardan huz
me huzme süzülüp gönül'erde san atın ve kahramanlığın gurur yeren şevkini uyandırmaktadır.
(1) Bu fıkrayı ve ihtimali Naima tarihi kaydetmektedir.
(2) Eski kayıdlarda kasırdan
(Bağdad odası) diye bahsolunroak- tadır.
(3) Bu sahneyi f.evril sum am e- deki bir minyatürle tasvir etmek tedir.
>
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi