• Sonuç bulunamadı

Mehmet Ali Aybar'ın anıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mehmet Ali Aybar'ın anıları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

14 N İ S A N 1988

KÜLTÜI

YAYIN DÜNYASINDA İNCELEME ARAŞTIRMA

YÖNETEN ŞAHİN ALPAY

Mehmet Ali Aybar’m

TİP Tarihi M .Ali Aybar, 1. Cilt, BDS

Yayınları, Ocak 1988, 306 s.

Mehmet Ali Aybar’ın Türkiye

İşçi Partisi Tarihi adını taşıyan ve

beş ciltten oluşması tasarlanan ese­ rinin birinci cildi yayımlandı. Bu cildin ilk yarısını kapsayan “Giriş” bölümünde Aybar, 1946’da çok partili düzene geçişten 12 Eylül sonrasına kadar uzanan dönemle ilgili gözlemlerini, Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi’nin sosyal ve siyasal yapısı üzerine çözümleme­ leriyle birlikte işliyor. Kitabın geri kalan bölümü ise, büyük ölçüde, Aybar’ın Şubat 1962’de T İP’in başkanlığını yüklenmesinden par­ tinin 1965’te parlamentoya girişi­ ne kadarki yıllarla ilgili anılarını içeriyor.

1960’lar Türkiyesi

1960’larda Türkiye, o günlere ka­ dar hiç görmediği ölçüde geniş bir siyasi özgürlük ortamını yaşıyor­ du. O yıllarda ülke sorunları üze­ rinde kafa yormaya başlayan ay­ dınların ve gençlerin düşünceleri­ nin şekillenmesinde iki akımın bü­ yük etkisi oldu. Bunlardan biri,

Yön (daha sonra Devrim) dergisi

çevresinde toplanan ‘radikal’ akımdı. Bu çevre 1930’larda Kad­

ro dergisinde geliştirilen fikirlere

benzeyen ve Kemalizmle Marxiz- min karışımı denebilecek görüşle­ ri savunuyordu.

Diğer etkili akım ise, TİP ve çe­ şitli dergiler etrafında kümelenen sosyalistlerden oluşuyordu. Radi­ kallerin soldaki başlıca rakibi olan sosyalistler, TİP’le birlikte ilk kez seslerini yurt çapında duyurma olanağım bulmuşlardı. Ancak ken­ di içlerinde sosyalizmi farklı yo­ rumlayan kesimlere ayrılıyorlardı. Aralarında Aybar’m hayli kendi­ ne özgü bir yeri vardı. Hiçbir ço­ ğunluğun çiğneyemeyeceği temel hak ve özgürlükleri esas alan de­ mokrasi anlayışı ile Aybar, sosya­ lizmin “bireyci” bir yorumunu sa­ vunuyordu. Kitabında bu anlayı­ şını şu sözlerle dile getiriyor: “Sö­

mürünün ortadan kalkması için üretim araçlarmın kamulaştırılma­ sı hiç de yeterli olmayabilir. Sömü­ rünün gerçekten kalkması için, üreticilerin ürettikleri artı-değerin kullanımı üzerinde söz ve karar sa­ hibi olması şarttır... Diktatörlük­ lerin kucağına düşmemek için, de­ mokratik müesseseleri mutlaka muhafaza edeceğiz, yetersizlikleri­ ni gidereceğiz... Fakat herhalde te­ mel hürriyetlerin koruyucusu olan demokratik müesseselerden, yani serbest seçimden, dokunulmaz te­ mel haklardan, basın hürriyetin­ den, çok partili sistemden

vazgeç-let ve başkaları karşısında belirli dokunulmazlıklara ve özgürlüklere sahip olması demektir” (s. 67-8). “ Düşüncenin suç sayıldığı yerde demokrasi yoktur. Düşünce özgür­ lüğü insanın doğal hakkıdır... Ha­ kikat düşüncelerin çarpışmasından doğduğuna göre, herhangi bir dü­ şüncenin yasaklanması hakikati bulmamızı engeller” (s. 122).

1960’ların radikal iklimi içinde Aybar, görüşlerini pek dar bir çev­ re ile paylaştı; Aybar’ın bireyci sos­ yalizmi o günden bugüne Türkiye1 de fazla taraftar bulamadı. 1970’te TİP başkanlığından uzaklaştırıldı; daha sonra kurduğu Sosyalist Dev­

rim Partisi pek ilgi görmedi. Ama

Aybar 1940’tan bugüne kalemiyle ve eylemiyle yılmak bilmeyen bir

A ybar’in sekiz yıl

başkanlığını yaptığı ve

yakın siyasal

tarihimizde, aldığı

oyların oranı ile

ölçülemeyecek

ağırlıkta bir rol

oynamış olan TİP’in

tarihini kendine özgü

bir yaklaşımla kaleme

alması, bu tarihin

anlaşılmasına çok

değerli bir katkı.

meyeceğiz. Kısacası iki kelimeyi

korkmadan birleştirerek diyelim ki, fertçi bir sosyalizm tatbik edeceğiz” (s. 112-3).________

“Fertçi sosyalizm”

Aybar’m sık sık vurguladığı, bi­ reyi esas alan özgürlük anlayışının Batı’da baş temsilcisi John Stuart

Mili olan siyasi liberalizme dayan­

dığı söylenebilir. Aybar’a göre: “ Demokrasi, devlet karşısında ki­ şinin dokunulmaz, devredilmez, zamanaşımına uğramaz hak ve öz­ gürlükleri olduğu anlamına gelir. Demokrasi, kişinin doğuştan dev­

siyasi özgürlük mücahidi; siyasal görüşlerini paylaşmayanların da derin saygı duyduğu bir fikir ve si­ yaset adamı olarak toplumumuz- da yerine aldı.________________

Devlete sahip olanlar

Aybar’ın bu kitabında dile getir­ diği, anılarla iç içe geçen bazı göz­ lem ve çözümlemeler siyasal haya­ tımızın anlaşılması açısından de­ ğer taşıyor. Bence bunların en önemlilerinden biri, Aybar’ın ge­ liştirdiği “devlete sahip olanlar

sınıfı” kavramı. Bu kavramı şöyle

açıklıyor: “Osmanlıda bir devlete

anılan

sahip olanlar sınıfı var... Başlıca üretim aracı olan toprağın, Os­ manlIda devlete ait olması, yöne­ ticiler sınıfına... toprak rantına el koyma olanağını verir. Beri yan­ dan bu sınıf merkezci ve dikine hi- yerarşili bir devlet teşkilatı sayesin­ de ve merkezi bir orduya dayana­ rak tüm ülkede buyruğunu yürüt­ müştür. Yüzlerce yıl devam eden bu uygulama, yöneticiler grubun­ da devletin sahibi olduklarına da­ ir bir bilinç yaratmıştır. Her şey­ den kendilerini sorumlu saymışlar­ dır... Günümüzde de aynı bilinci taşıyan asker-sivil yönetici kadro, devletin kaderi üzerinde daima son sözü söylemek hakkını kendinde görmektedir!’ (s. 66-7).

Aybar 27 Mayıs askeri müdaha­ lesini de, devlete sahip olanlar sı­ nıfının, “devleün geleneksel sahip- leri”nin, “dizginleri gene ele geçir­ meleri”, (s. 77) şeklinde yorumlu­ yor ve şöyle diyor: “Türk ulusuna ileriye açık, çağımızın en demok­ ratik anayasalarından birini arma­ ğan ederek iktidarı sivillere devret­ miş olmaları 27 Mayısçılar için övünülecek, onurlu bir adımdır. Ama demokrasiye paydos denil­ mesi ve sonraki darbelere kapı açıl­ mış olması da, madalyonun öbür yüzüdür. Demokrasiyi tepeden in­ me hareketlerle gidilemiyor. De­ mokrasi yüzme gibi, su yuta yuta öğrenilir. Yani düşe kalka. Demok­ ratlar bir askeri darbe ile değil de, seçimler sonucunda iktidardan uzaklaştırılmış olsalardı, bugün demokrasimiz daha sağlam temel­ ler üzerinde otururdu” (s. 72). Her olguyu ak ya da kara görme eğili­ minin ağır bastığı bir kültür orta­ mında “madalyonun iki yüzünü” görebilme gücüne sahip bir siyaset adamı olduğunu Aybar, çeşitli ve­ silelerle bu kitabında da gösteriyor. Aybar’ın, sekiz yıl başkanlığını yaptığı ve yakın siyasal tarihimiz­ de, aldığı oyların oranı ile ölçüle­ meyecek ağırlıkta bir rol oynamış olan Türkiye İşçi Partisi’nin tari­ hini, kendine özgü bir yaklaşımla kaleme alması, bu tarihin anlaşıl­ masına çok değerli bir katkı. Ş.A.

Referanslar

Benzer Belgeler

As the bumup increases, the reactivity decrease in the standard fuel assemblies will be compensated by the positive reactivity addition of IFBA assemblies

Görüntüsü alınan cidar bölgesi ile film arasındaki mesafeden dolayı, boru cidar kesitinin film üzerindeki görüntüsü borunun gerçek cidar kalınlığından daha

Elde edilen sonuçlar göz önüne alındığında keman öğretim elemanlarının keman öğrencilerine göre çalgılı ve çalgısız hazırlayıcı çalışmalar ile

Rolünde o kadar çevik o kadar hassas tı ki ve öyle bir mükemmel bir san’atle oynuyordu ki halktan başlayarak onun et rafında bulunan sanatkâr­ lara

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Bedri Rahm i atölyesin­ den mezun olduktan sonra A m eri­ ka Wisconsin Üniversitesi’nde mas­ ter yapan ve Amerika, Tahran,

Bi- limsel programda sualtı omurgasızları- nın örneklenmesi ve denizlerimizdeki yabancı türler, sualtı fotoğrafçılığının bilimsel amaçlı kullanımı, gözleme da-

Türk musikisi repertua­ rının baş köşesinde yerini almış olan Hicazkâr saz semaisi ve LEYLÂ isimli fantezisi yanında, bir mu­ siki hocası olarak da ö-

Eğer Köy Enstitüleri kurulduğu gibi sürdürül- J şeydi şimdiye dek Anadoluda okuma - yazma bilmiyen hemen he- i.. men