• Sonuç bulunamadı

Kristin Saleri, Kristin Saleri ve yapıtları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kristin Saleri, Kristin Saleri ve yapıtları"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

(3)

Metin yazarı : GÜLTEKİN ELİBAL

(4)

Chevalet boş durmaz hiç. Yeni bir çalışma için bo­ şalırsa ilkinden boş olan bir gerik’ie (tuvalle) ya­ kınlaşır...

Chevalet'deki geriğimin karşısına geçtiğimde, ge- rik ve benim aramda bir dialog, bir konuşma, bir anlaşma canlanır önce. Bu anlaşma hazırlığı bir ba­ kıma hem vardır, hem de yoktur. Vardır, bunda uğ- rasçısının yılları, diğer yapıtları gizlidir; yoktur, ye­ ninin yenisi için bir çalışma, geriğin boş yüzü den­ li, onun örneği boş görünen gizlerle doludur. Evet, bir anlaşma canlanır ve ne yapacağımı, na­ sıl yapacağımı, kendimden geriğime neleri aktarıp, bırakacağımı sürdürürüm. Bu ikileme, bu konuşma­ nın şimdilik sözsüz olanı giderek böylece somut­ laşır.

Zaman zaman bu ikileme, bu konuşmaya, dış dünya kendi toplumsal varlığını, kendine özgü kendi ya­ şamını, kendi müziğini, kendisinin şiirini, renkleri­ ni, kendi danslarını, sonunda ve özetle kendi devi­ nim ve kendi duyarlığını katar.

Devinim, duyarlık ve duygululuk canlı varlıklara öz­ güdür.

Devinim, nesnelerin, şeylerin, oylumun (hacim) ve düşüncelerin devinimi, zaman varlığının tek ispa tidir...

Belki bazı yapıtlarımda bir düş’ün, bir metafiziğin etkisi, oluşmuşluğu belirlenebilir. Fakat, dikkat edi­ lirse, resim yönünden her zaman benliğimden bir kesimin, toprağa, yere ya da bir benzerine ki, aslı gerçeğin kendisidir, oturduğu görülecektir. Ki de yişimce herşeyden önce resim ilk plandaki yerini alır, sezinlenme ve anlamlanma alanını tutar. Bu sezilme, bilincinde yeni yapıtlarla geleceğini uçlan­ dırır...

(5)

The chevalet never stays empty. To continue the inspiration new canvas replaces the vacancy left behind by the removal of a newly finished work.

When I face the canvas on the chevalet, a dialogue, a conversa­ tion, an understanding begins to appear between the canvas and myself. A preparation for the understanding both exists and does not exists: the many years of the artist, her previous works are behind it. It does not exist: a striving tor the new, the empty face of the canvas is full of hidden feelings.

Yes, an understanding appears and I decide what I w ill do, how I w ill do it, what I w ill transfer to my canvas and leave there. This dialogue, this conversation thus grandually acquires a con­ crete shape.

Once in a while, the outside world contributes to this dialogue. Its social existence, its characteristic way of life, its music, its poetry, its colors, its dances, finaly and in sum, its movement and its sensibility.

Movement, feeling and sensitivity are characteristics of living or­ ganisms.

Movement, the movement of objects, of things, of volume, and the movement of thoughts is the only proof of the existence of time.

Perhaps the influence of an illusion, a metaphysique can be noticed in some of mv works. But when one looks art them more carefully, it can be seen that a part of my own being is attached to the ground, that is to reality. The principles of sound painting receive priority reaching the sphere of perception and concep­ tion. This conscious perception forecasts the future in new crea­ tions.

(6)

KRİSTİN SALERİ VE YAPITLARI

S

ANAT, doğadan yola çıkan bir yöntem, bir uygulama, yaratma içindelik, diye de tanımlanabilir. Doğayla iliş ­ ki kurmayan, dış doğayı kendisine devini noktası, ya da esinlenme başlangıcı almayan bir gücün, bunlarla doymuş bir iç doğadan yola çıktığı da bilinen bir ger­ çektir.

Çok küçük yaşlarında, tözesi (cevheri) belirlenmiş, sanata yatkın ve alışık bir çevrenin kişisi olarak Kriatin Saleri de aynı yolun ki­ şisidir. İlk çalışmalarında akademik bir belirlenme, klâsik olma­ yan ürünlerinde düğümlenirken, giderek girişi kendine özgü bir izlenimcilik ortaya çıkar

Frankfurt'taki özgür çalışmalar, Feyhaman Duran ile içten çabalar 1955 yılından bu yana süreklilik gösterirken önce «doğa» ele alı­ nıp işlenilme olanağı verir. Doğa doğa'nın bir kesimi, bir ayrıntı ele alınır, ayrık denilebilecek, daha değişik ve renkli bir dünya kurulur. Bir ölüdoğa, bir görünü, bir düzenleme bir başkalaşımı yansıtır.

Kristin Saleri 1959 yılından sonra ise doğayı daha ayrık renklen­ dirmeyi bırakır ve yeni bir basamağın umutlarını aralamak istér. Umut, yeni bir tadın içerik ve biçim alışverişi, kendisinin André Lhote ile çalışmaları dönemini noktalamaktadır. Yanısıra Saleri Roma'da gelecek yıllarında da galeri, akademi ve atelyesindeki özgür çalışmalarile bu dönemecinin basamaklarının bilincini ver­ mek ister.

Doğa nın daha bir ayrık ele alınıp sonuçlandırılan renklendirilme­ si diye nitelenecek yapıtlarını artık, bir soyutlama işlevi devir almaktadır: Bugüne dek yapıtı oluşturan doğaya bağlılık ve figür anlatısı, soyut biçimlenmeyi amaç edinir. Ki bir bakıma denenim­ den yanalıktır. Arama, tazelenme, yenilenme ve sözünü o denli gürbüzce söyleyebilme içtenliğidir.

Böyle bir denemeyi, dönemlenmeyi S a l e r i , soyutlama is­ teğine yönelmiş olmakla ve bir bakıma tutkuyla yaptı. Tutku sonundaki soyutlama ister istemez bir yenilikti kendisi için, tutku sonunda artık figür, açık seçik biçimlenmesinin bilinç ve yansıması, gerikten itelenmiş oluyordu. Ve figürün yaratma ola­ yındaki yerini sanatçı olarak Kaldırma çabalarında kendisini gele­ cek dönemlerine de hazırlamış sayılıyordu.

(7)

Üstelik bu dönem S a I e r i için, gelecek dönem ya da dö­ nemlerine bir bakıma geçiş dönemi olarak da nitelenebilir. Ki bu döneme doğa ve üzerine yürütülen sağlam bir çalışmanın ustalı­ ğı ile gelinmiştir.

Öyleyse bu geçiş döneminde, zorunlu sayılan soyut düzeni benim­ serken, sanatçı figürü yaratmasının olay zinciri içinden çıkartmak­ la ayrı ve yeni bir çelişki ve çatışmanın da bilincini saptamak­ tadır.

Oluşmuş kişiliğin ayrılmaz öğeleri ya da yandaşları içinde Saleri daima ş i i r ve m ü z i ğ i taşıyagelmiştir.

Bu iki önemli öge, ilk döneminde yapıtlarının bir bakıma ayrıl­ maz ve konulanma olarak olsun, yaratmanın basamaklarından be­ lirlenecek uçlar olarak olsun kendini vermekten geri kalmamıştır. Oysa ki, figürün uzaklaştırıldığı salt soyutlamada bundan uzak gö­ rünmesini çokluk doğal bulabilirler, ilk bakışta.

Ne var ki, tutkuyla yürütülen soyutlama ve figürün gerikten itelen­ mesi döneminin de kendine özgü bir şiir ve müzikten yararlanma ve bunun yapıtta yerini alması hem gerekliydi ve hem de S a l e r i 'nin bundan uzak kalabileceği düşünülemezdi. Bu yeni anlatı ya da yaratmanın ş iir ve müziği K ristin’de ilk dönem ka­ zançlarına, bir yönden kuramsallık getirm iştir.

Artık çatışan, ya da ergeç birbiriyle tümleşmeyi amaçlayan bir ikileme sanatçının yapıtlarına, sergilemelerine, tek sözle kişiliği­ ne çizilmiş oluyordu. Bu ikileme bir alışverişti. Ki sanatçıyı yeni­ den bir döneme, dönemlere ulaştırmak üzereydi,

ilk dönemle, ikinci dönemin derin şemalanması, içine çizilmiş mü­ zik ve ş iir tutkusunu yeni bir düzeyde halkalaması, son resim akım ya da uygulamalariyle Saleri'yi yeniden atılımları ve yeni güzelliklerinde düğümlemiştir.

Doğa, yeniden bir doğadır ki, soyut ve figür'lü olabilmenin örnek­ lerini cömertçe bilincinde sunuyor.

S a l e r i , yılların birikim inin bu sınavında artık yüklü­

dür. Belirlenmiş, giderek açılıp kapanan ve paylarının oranı kesin olarak öne getirilemeyen ve getirilmesine gerek duyulmayan bir figüratif soyutun ustalığındadır.

Figüratif soyut uygulamasının teknik yönünde, S a l e r i , ken­ dine özgü s t i l i z e'den sözeder. Bu davranışı, çalışmasında

(8)

doğa nın ayıklanmasıdır, ö z e yaklaşılma ya da a r a m a 'dır. Bu arama bir yerde yakalama, demektir ve üslûplaşmadır. Diğer yandan, konulanmayı ya da diğer deyişiyle nesne, olay iliş ­ kilerini, etki ve tepkinin süzgecinden geçirmekte bulunur. Bir durmacasına alıştırmalar, çiziler, desenlerle yoğrulur.

Örneğin, bir dans, bir seramik, bir olay dizisinin, müzik ve çalgı­ nın araç gereçlerini ele alır. Bunları ayrı .ayrı çalışır, çalışır, tü­ ketir ve tükendiğinin sezgisinden sonra renk, doku, düzenleme yeni yakalamalara varır Doğrudan devimler, doğrudan yağlıboya­ nın yalınlığından yapıtlaşıverir.

Bazan bu etknik ve yöntem bir başkalaşım da verir.

Ne var ki, her yapıt Kristin Saleri'nin özyaaşntısını doğrular. Konulanma ayrıntılarile bir genellemeyi vermekten hiçbir süreç­ te geri kalmıyor. Ve gene S a I e r i insan ile sürdürüyor ya­ pıtlarının kalıcılığını.

Anadolu, Anadolu'nun gürünüleri, insan gücünün devinisinin ör­ neklerini, folklorunu ve geçmişin gününe getirilm iş ve süreklili­ ğindeki Mevlevîleri... Müziğin tümleştiren yankısı... Ki yankısın­ da büyük içtenlik ve eşdeğerlilik taşıyan.

Eğer Kristin S a I e r i kişiliği kendine özgü bir sanatçı sayı- lıyorsa, ve eğer yapıtları yeni bir dil, bir anlatım getirmiş olu­ yorsa bunu bir bakıma kendisinin bir ikili alışverişten yola çıktı­ ğında ve bu uzun, çileli gidisinden üç dönemi de artık arkada bı­ rakarak önce direnin ve dayatan, ardından da tablosunun buyru­ ğuna girerek tümüyle bir b i r l i k t e k l i k getirmiş olmasın­ da aramak gerekir.

Öz boyaya geçiyor, boya özü içeriyor; duyarlığın musikisi, çizgi­ nin benliğini onarıyor ve artık S a I e r i kendisinden uzakla­ şan yapıtının yeni yapıtlara ulaşan yorgunluğunu unutuyor ve ye­ niden hepyeniden doğalar, musikiler, şiirler, insanların alınyazı- larını geriğinin hücrelerine bırakıyor...

(9)

KRISTIN SALERi AND HER WORKS

n

rt can be defined nature, an application, a creativeness. It is a known as a system routing out from fact that a power, which does not contact with nature and does not take the outside world as the starting point or resource of its creativeness, w ill find a path

from an inner beauty which has been saturated with the rest. Kristin S a I e r i . whose talent had been spotted out in her childhood, is the same path's personality, belonging to a surro unding with inclination to art. An academic identification starts

to appear in her firs t unclassic products and later she becomes an observer of her own style. As her independent studies and fruitful efforts with Feyhaman Duran continue since 1955, she is given to opportunity to find and observe nature. In her studies of nature you can see that a different and colorful world is estab­ lished upon an investigation of only a segment of nature. In all these works stil life, landscapes, arrangements reflect a diffe­ rentiation of nature.

A fter 1959 Kristin Saleri leaves aside the different colors of nature and starts searching in hopes of a new step. Hope toge­ ther with the contents and shapes of a new taste signifies the period of her works with André Lhote. Furthermore, in the coming years Saleri wants to present the experiences of the steps of this development with her independent works in Rome at galle­ ries, academy and at her own ateber. Her works, which can be identified as the coloring of nature in different results, are now transferred to an abstract function. Attachment to nature and figure definition, which formed her works up to date, now aims abstract formation. This is experimentation to an extent, as well as searching, refreshment, renewal and sincerity of being able to tell strongly what you've got to.

Sulch an experimentation or development was done with passion in a way. The abstraction resulting from this passion was a new thing for Saleri The figure, the conscious and the reflection of the obvious formation, was now removed from the canvas with passion. In her efforts of removing the importance of figure in creativeness she was also preparing herself to the coming period

(10)

Furthermore, in a way, this period can be considered a transition period to the coming one, which has been reached with the mastery of a sound study based upon nature. Thus during this transition period, as the artist considers the abstract harmony, which is obligatory, she also finds out a separate and new contrast and contradiction by taking out figure formation from the chain of events. In the unseparable elements of her matured per­ sonality, Saleri always carried p o e t r y and m u s i c w it­ hin her.

These two important elements are always given unseparably in her works belonging to the firs t period either as the subject or the end identifying the steps of her creativeness. However, at the firs t look, the public may find it natural that she moves away from these in the mere abstraction where Saleri removes figure. Nevertheless, in the period of abstraction, which was done with passion, and removal of figure from the canvas, it was necessary that she should benefit and place music and poetry in her works and it was unimaginable that S a l e r i could stay away from this. The music and poetry of this new explanation or creative­ ness brought a theory, in a way, to Kristin's first period profits, profits.

Now a contrast or duplication, aiming a final wholiness of con­ trasts, was lining up the artist's personality. This duplication was a dealing which made the artist reach another period.

A thorough scheming of the first and second periods, fastening of her poetry and music passion on a new level, tied up Saleri in renewed developments and beauties with her last painting ap­ plications.

Now, nature is such that it can easily represent samples of both figurative and abstract art.

K S a I e r i is now loaded at the examination of years collec­ tion. She is the master of a figurative abstract art which is clearly identified and the ratios of its shares are not brought forward definitely.

In the technical aspect of her figurative abstract application, S a l e r i mentions of her own style. This attutude of hers is

(11)

the discrimination of nature from her works, approach to the e s s e n c e or a s e a r c h . This search is in a way catching up and stylization.

On the other hand, she filters subject, event relations from effect and reaction. A nonstop study of linings designs are build up. For example, she observes a dance, a furnace, elements of a chain of events, music and instruments. She studies these one by one and then consumes. A fter realizing the consumption, she reaches new colors, arrangements. Direct actions build up from the nakedness of the oil paint.

Sometimes, this new technique and method give a new differen­ tiation.

Each piece of work proves Kristin Saleri's life in reality.

Subject details never avoid a generalization. Again, Kristin Saleri continues the infinity of her works together with mankind. Anatolia, Anatolian views, samples of men power's action, folk­ lore and the present style of turning Dervishes ... Music's unified echo which carries a great sincerity and equal value... If Kristin Saleri is considered an artist of a special style and if her works have brought a new language and explanation, this is due to bringing a whole unity to her art by leaving behind her the long, troublesome, three periods

The essence is transferred into color, color absorbs the essence. The artist attemts to resist and not to give in, but gradually she is taken over by the power of her work. The music of sensitivity and the personality of Ivies cause Saleri to forget her toil and to pour all over again new natures, musics, poetries and desti­ nies of mankind into the cells of her canvas

GULTFKIN ELiBAL

Translator: RUKIYE TANSUC

(12)
(13)

Halay I — Folklore I — 59,5X79,5 cm.

S

te

P

fl

l*

(14)
(15)
(16)
(17)
(18)

Dalyan— Fishing nets — 72X83 cm.

P

(19)
(20)
(21)
(22)
(23)
(24)

SERGİLERDEN

Krsitin Saleri sanat gücü ve kişiliği ile gerçekten belirli bir adın sahibidir. Genellikle folklorumuzu konu aldığı tuvallerinde rengin bütün renklilik niteliklerini ve bu renkliliğin egemen bir renk et­ rafında örülmüş olduğunu görüyoruz. Uzun yılların didinmeler ve deneyleri ile ulaştığı olgun ve oturmuş renkler kendi renkleri ola­ rak onun sanatının diğer bir özelliğidir. Bunlarda ne sağırlık ne hamurlaşma ve nede herhangi bir k irlilik göze çarpar. Bilinçli renk buluşları tadını, tazeliğini her zaman sürdürür.

Yukarıda belirttiğim kaliteli yanları ile sanatçının her tuvali imzası olmasada birer Kristin Saleridir. Ustalığının yanı sıra renklerin­ deki kişilik biçimlerindeki kişilik topyekün bir uslüp kişiliği olarak' oluşuyor.

Güzin Fuat Okbay - Ankara Sanat Aralık 1973

With her creative ability and strong personality. Kristin Saleri carries a truely well known name. On most of her canvases, where she takes her subjects from our folklore, we notice all the qualities of color and also we see the fact that this coloful- ness is woven around a dominant color. The mature and well set colors, which she has acquired after many years of hard work and experimentation, give a further characteristic to her art Neither opaqueness, neither flabbiness, nor any kind of unclean­ liness can be obseved in these. Conscious color findings always preserve their taste and freshness. With the qualified aspects I mentioned above, each one of the artist's canvases is a Kristin Saleri even if her signature is missing. Along with her mastery, the personality of her colors and personality of her figures get together to form the total personality of her creative style.

(25)

Resimde iki kadın görüyorsunuz, dikkatli bakınca kadınların için­ den, dışından Anadolu fışkırıyor. Göreme’deki Peri bacalarına ba­ kıyorsunuz, dans eden kız olup çıkıyorlar. Başaklar adlı tablo­ daki başaklar aynı zamanda genç bir Anadolu kızının saç örgü­ sü. Bu ikili görünüş sanat tarihçisi Maurer'in dünya sanatındaki gelişmenin ileride varacağını öne sürdüğü zenginlik ve çok yön­ lülük aşamasına bir örnek gibi görünüyor.

(M illiye t Gazetesi - Nüvit Özdoğru - 16 Kasım 1973 Sanat Dergisi)

You see two women in the painting. If you observe carefully, you see that Anatolia is spurting out within these women and without. You look at the conical volcanic rock formations of Go- reme, they suddenly turn into dancing girls. The ears of corn, in the painting of the same title , are simultaneously the braids of hair of the Anatolian girl. This double view seems to be a sample of the richness and many sidednes of creativity which art historian Maurer claimed the development of the world's art would reach in the future.

M illiyet Newspaper Nüvit Ôzdogru November 1973 A rt Magazine

Kristin Saleri’nin pentürlerini zevkle sey­ rediyoruz. Sanatçı abstre ve figüratif tarzlardan birini ötekine üstün tutmuş de­

ğildir, ikisinin karışmasından kendine

mahsus bir çeşit empresyonizm meydana getirm iştir. Zengin paleti, ahenkli renkle­ riyle ilk bakışta abstre görünen tablolar daha dikkat edilince peyzajlar, natürmort­ lar, kompozisyonlar halinde kendilerini if­ şa ediyor. Ve, Kristin Saleri’nin havasına kapılıyorsunuz.

Fikret Adil Meydan, 6.2.1966

We are looking at Kristin Saleri's paintings with pleasure. The artist does not favor the abstract over the figurative style. By mixing these two, she derives a special kind of impressionism characteristic to her. With a rich and delicate harmony, most of her paintings appear to be abstract at firs t glance. By a closer look they reveal themselves as landscapes, s till lives, and com­ positions. And we get carried away by Kristin Saleri's Chaim.

(26)

• Kristin Saleri, yılların ustalığını bir dur- macasına geliştiren anlayış ve duygululu­ ğu içinden yeni iki tablosunda 'uçuş’ ve 'müzik' anlatımının yenilenmesi içinde Gerek renk ve gerekse doku olarak tam bir b ü t ü n l ü ğ ü n içindedir. Nevi şahsına münhasır çalışmasının tipik, t i­ pik olduğu kadar da güzel iki yapıtını ver­ mektedir.»

Gültekin Elibal KİM DERGİSİ Sayı: 355, 6 Mayıs 1965

Through the nonstop development of understanding and sensi­ tivity, Kristin Saleri gives new interpretations of the 'flig h t' and ‘music’ themes with her two recent paintings. In repect to color and construction, she is in total accord.

She is giving two pieces of art which are typical to her charac­ teristic style of work and .yet just as beautiful.

Gültekin Elibal

Kim Magazine, May 1965

Bununla beraber, Roma, Viyana ve Berim­ den evvel, fakat Paristen sonra bizim Bel­ çika kıyılarımızı istilâ eden bu şekilsiz ve abstre dalga içinde hakiki bir ressamı keş­ fettik. O çok cazip iki kompozisyonunu sanki çekinerek teşhir eden bir kadındır. İsmi Kristin Saleri 'di r. O. ne diğerleri gibi amaçsız ne de onlar gibi tecavüzkâr. O da şifreli bir müzik, fakat her hali ile bir mü­ zik. Ve ne kadar güzel ahenklere ulaşmış bir palet sahibi.

L.D.H. La Libre Belgique 29 Eylül 1965

Nevertheless, before Rome, Wien and Berlin, but after Paris we discovered the real painter amid this chaotic wave of the abs­ tract which swept our Belgian shores. She was a woman who was exhibiting her two very charming compositions almost relu- cantly. Her name is Kristin Saleri. Unlike the others, she is neither without an objective, nor she is aggressive. She. too is a coded music, but a music in the true sense of the word. And how beautiful her color harmonies are.

L.D.H. La Libre Belgique September 29, 1965

(27)

Şehir Galerisinin Taksim gezisindeki salo­ nunda güçlü ressamlarımızdan Kristin Sa- leri otuz parça eseri ile sergisini açmış bulunuyor. Hemen her tablosunda tabiat ile plâstik değerleri uzlaştıran ressam gönlünün cömert duygularını da katıyor ve seyirciye duyuruyor. Renkleri ahenkli ve ustalıklı kullanan Kristin Saleri aynı za­ manda romantik anılar da uyandırmasını bilmektedir. Fakat sâde tabiatı konuştur­ muyor. İstanbul peyzajları yanınad köyü ve köylüyü de aynı sevgi ile veriyor. Ağaç ve insan gövdeleri bir tablosunda birbirlerine sarılır görünürken, ötekinde bir köylü kızı ile köy peyzajı üstüste çekilmiş fotoğraf­ larda olduğu gibi belirtmektedir.

Fikret Adil Meydan 27 Şubat 1967

A master in the use of color, Kristin Saleri knows at the same time to uncover romantic memories. But she is not only involved with nature. Along with the landscapes of Istanbul, she is turing to the village and to the people living in it with the same love. As the trunks of trees and the bodies of homan beings appear in­ tertwined in a painting, so a village girl and a village landscape, in another painting, give the impression of being part of a double exposed photography.

Fikret Adil Meydan Weekly Feb. 27, 1967

••Köylü kadın ve tarla» adlı tablosu ile ressam Kristin Saleri sıkı bir içtenlik ve esdenlik şeklinde kendisini gösteren an­ lamlı şeylerin bütün unsurlarını dinamik hâle getiriyor. Ama belirli bir anlamda transfigüratif değil de silojistik olarak bir kategoriye mal edilebilen resim bu.

Antonio Marasco

With a confidential sincerity Kristin Saleri is converting all the elements of meaningful things into dynamic forces of equal values. This is clearly seen in her painting of <'the field and the village women» This painting can be categorized as syllogistic instead of being transfigurative.

(28)

TARİH SIRALAMASI

1922 S ilivri/İstanbul’da doğdu.

İlk resim derslerini Prof, de Mille'den aldı ve Güzel Sanatlar Akademisi, Ressam Feyhaman Duran Atelyesinde çalıştı.

1951 Roma, Paris, Münih’de sanat araştır­

malarını sürdürdü.

1955 Frankfurt’ta, Kunstkabinet'de uğraşla­ rını sürdürdü; Resim çalışmalarına sü­ rekli olarak başladı.

1957 İstanbul Erdem Galeri'sinde ilk kişisel sergisini açtı. E.L.Y. Derneğinde baş­ ka bir kişise! sergiyi gerçekleştirdi. 1959 Roma, Paris Müze ve Galerilerinde

araştırma ve incelemeler yaptı. 1960 yılına uzanan günlerde André Lhote Atelyesinde öğrenimini pekiş­ tirdi.

Beyoğlu Şehir Galerisinde kişisel sergi açtı.

1955 yılında başladığı Yıllık Devlet Resim ve Fleykel Sergileri ve Türkiye Ressamlar Cemiyeti Karma Sergisine yapıtlarını kattı.

1960 Roma’da sürdürdüğü çalışmalarını,

1961 yılında tekrarladı;

1961 Beyoğlu Şehir Galerisi’nde Kişisel

Sergi açtı,

1962 Beyoğlu Şehir Galerisi’nde yeni kişi­ sel sergi düzenledi,

1963 1964 yıllarında Seramik çalışmalarına başladı.

1964 Roma’da galeri çalışmalarını sür­

dürdü,

Beyoğlu Şehir Galerisi’nde Kişisel Sergi yaptı,

Viyana, Türkiye Ressamlar Cemiyeti Karma Sergisi Ankara, K.H.K. Derneği Alman Kültür Merkezi Karma Sergisi İstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi Grup Sergisi İstanbul, G.L.Y. Derneği Topluluk Sergisi,

Paris, l ’A rt Moderne, Club Internatio­ nal Féminin Uluslararası sergisinde Gümüş madalya,

İzmir, Türkiye Ressamlar Cemiyeti Karma Sergisi,

Brüksel, Paris, Berlin, Viyana Çağdaş Türk Sanatı Sergisine J. Lassaigne'nin başkanlık ettiği jüride eserleri kabul edildi ve yapıtları ilgi çeker olarak ni­ telendi.

1965 Uluslararası Türk Kadın Sanatçıları Örgütü Kurucuları arasında yer aldı. Günümüze dek bu örgütün yurtiçi ve dışı sergilemelerine katıldı.

İstanbul, Güzel Sanatlar Akademisin­ de sergiye katıldı.

İstanbul, K.H.K. Derneği Karma ser­ gisine yapıtlarını verdi.

1957 yılında başladığı G.L.Y. Derneği Resim Kolu Başkanlığını sürdürdü. Gene 1956 yılından bu yana Türkiye Ressamlar Cemiyeti Yönetim Kuru­ lunda etkin bir çabayı sürdürdü, Pangaltı Lisesinden Yetişenler Derne­ ğinde Akşam Kurslarını yönetti, 1966 Beyoğlu Şehir Galerisi’nde Kişisel

Sergi düzenledi,

Mersin ve Adana'da Türkiye Ressam­ lar Cemiyetinin açtığı Karma Sergiye katıldı,

Roma, Türkiye Ressamlar Cemiyeti

Karma Sergisi,

1967 Beyoğlu Şehir Galerisi Kişisel Sergi, Londra, Türkiye Ressamlar Cemiyeti Karma Sergisi,

Atina, Club International Féminin

Sergisinde Altın madalya,

Monaco, Uluslararası Sergi, Prince Ra­ mier Birinci Mansiyonu,

Anadolu Sergileri, Türkiye Ressamlar Cemiyeti,

(29)

Ankara, Uluslararası Türk Kadın Sa­ natçıları Karma Sergisi,

Roma, Viyana Uluslararası Türk Kadın

Sanatçıları Sergisi. Bursa, Türkiye

Ressamlar Cemiyeti Sergilemesi, Tak­ sim Galerisi İstanbul, Türkiye Res­ samlar Cemiyeti Sergisi,

1968 İzmir, Uluslararası Türk Kadın Sanat­ çıları Karma Sergisi, Monaco, Ulus­ lararası Prince Rainier Sergisi. İstan­ bul Opera Binası Yarışması Sergisi, Ankara, Türkiye Ressamlar Cemiyeti Sergisi,

1969 İstanbul Taksim Sanat Galerisi nde Ki­ şisel Sergisini açtı, Ankara, Türkiye Ressamlar Cemiyeti Karma Sergisi, İstanbul, Türkiye Ressamlar Cemiyeti Sergilemesi. Ankara. Uluslararası Türk Kadın Sanatçıları Karma Sergisi, 1970 Ankara, Türkiye Ressamlar Cemiyeti

Sergisi.

1971 İstanbul Taksim Sanat Galerisi’nde

Kişisel Sergi. İstanbul Kadıköy, Halk Eğitim Merkezi Galerisi Sergisi, A ti­ na, Ora Galerisi'nde Kişisel Sergi ve bu çevrelerde büyük ilgi toplayarak, eleştirmenlerin takdirlerini kazandı. Ankara, TRT Sergisi, Ankara ve İstan­ bul Uluslararası Türk Kadın Sanatçıla­ rı Karma Sergilerine katıldı.

Bursa, Türkiye Ressamlar Cemiyeti

Karma Sergisi,

1972 Ankara. Güzel Sanatlar Galerisi'nde Kişisel Sergisini gerçekleştirdi. 1973 İstanbul Taksim Sanat Galerisi’nde ki­

şisel sergisini açtı.

1974 Washington, Özel Sergisini açtı. Sanatçının İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Lizbon Gülbengian Fondation Müzesinde, Amerika, Avrupa ve Tür­ kiye'nin pekçok özel koleksiyon ve ki­ şilerinde yapıtları vardır.

(30)

Aıa Röprodüksıyon 22 35 09 İstanbul

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Başvekil ve dahiliye nazırı Ah­ met Vefik paşa (gurrai saf er 1295 - 15 rabiyülâhir 1295) he­ men arabasını hazırlatır; doğru Tataviaya gider; marangoz

■ Abdülhamit'in Paris'te ha­ raç mezat satılan iki mühü- rünü yaklaşık 21 milyar lira ödeyerek satın alan işadamı Mehmet Nezih Erdem, cep telefonundaki

ÖZET: Sigmoid Sinüs (SS) ve Jugular Bulbus (JB) pozisyonu ile bölgesel mastoid pnömatizasyonu arasındaki ilişki 35 eriş-.. kin temporal

: Bunlar da, İstanbul’un İtilâf Kuvvetleri tarafından iş- î gali üzerine Büyük Millet Meclisi’nfn Ankara'da toptan- i dığım, hâlen ve istlkbâleıı

Malign nörilemmom, nörofibrosarkom ve- ya nörojenik sarkom olarak da bilinen ve sinir kılıfından köken alan oldukça agresif seyirli olan malign schwannom, baş boyun bölgesin-

Tevfik Rüştü, Balkanlara gi­ derken onu yolda bekliyen Y u ­ nan Hariciye Nazın Metaksas ile her defasında buluşur ve Ajanslar da bu görüşmenin çok samimi

Orta boylu, şişmanca, çay kutuları üzerindeki çinli resimle­ rini andıran düşük pos bıyıklı 35 yaşlarında esmer bir adam.. O bu haliyle Hindistanlı

Amikasin, siprofloksasin ve imipeneme duyarl›l›klar›n›n yüksek oldu¤u (% 77-81), üçüncü kuflak sefalosporinlere karfl› ise artan bir direnç geliflimi oldu¤u