• Sonuç bulunamadı

Saray ve Babıalinin içyüzü:"Ben adamın iki gözünü birden oyarım devletin başına gaile mi açacaksın?"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saray ve Babıalinin içyüzü:"Ben adamın iki gözünü birden oyarım devletin başına gaile mi açacaksın?""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ

Yazan: SU LEYM AN KÂNI ***• Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 368

‘ Ben adamın iki gözünü birden oyarım

Devletin başına gaile mi açacaksın?,,

Şam vakası esnasında üçüncü Napolyon, bir kabul merasimin­ de Ahmet Vefik paşaya devleti aliyenin ahvalinden bahsederken:

— Votre empire craque! Der. Bu sözden büyük bir acı duyan Ahmet Vefik paşa da hemen:

— Bu havadis buraya uzaktan geliyor; siz işidiyorsunuz. Ben ise burada kendi gözlerimle gö­ rüyorum :

C’est le vôtre qui croule! Mukabelesinde bulunur!

İmparator yüzünde işmizaz göstermekten başka verecek ce­ vap bulamaz.

Merasimde hazır bulunan İn­ giliz elçisi paşaya:

— İyi cevap verdiniz!

Diye takdirini beyan eder. Ah­ met Vefik paşa da :

— Bu sözü sen söylesen hükü­ metin sana mükâfat ederdi; bi­ zimki ise beni azledecek! der. Filvaki imparator bundan sonra:

(Bu zat büyük işler görecek kabiliyettedir; büyük makamlar­ da kullanılması münasiptir) de­ mek suretile istiskal ederek Ah­ met Vefik paşanın Parisien kal­ dırılmasını Babıâliden istemiş, Babıâli ve padişah ta bittabi baş­ ka suretle hareket edememiştir.

Ahmet Vefik paşa Reşit pa­ şaya karşı daima büyük hürmet gösterirdi. Resmî muharreratm- da bile ismini (velinimet) sıfatı­ nı izafe etmeden yazmazdı. Son senelerinde Reşit paşa ile araları şeker renk olduğunu bildiği Âli paşanın ise aleyhinde bulunur­ du.

Âli paşa dahiliye kâtibi Saip beyi Ahmet Vefik efendiye gön­ dererek (efendi hazretleri kendi­ lerini memnun etmek için ne yapmaklığımı istiyorlar?)

Diye sual ettirir.

Ahmet Vefik efendi derhal: — Ölsün!

Cevabını verir. Sonra bu ceva­ bın pek sert düştüğünü anlıyarak tamir ve tahfif maksadile şu söz­ leri ilâve eder.

— Ölsün diyorum! Çünkü şa­ hısları meşum! Ne işe girişseler muvaffak olamıyorlar da ondan!

Bir gün Memduh bey - paşa - Rumelihisarmda Ahmet Vefik pa­ şayı ziyarete gelir. Mazuiiyetle vakit geçirmekte olan paşayı pek düşünceli görür; sebebini sorar; Ahmet Vefik paşa:

— Görüyorsunuz ya! Kale için­ de oturuyorum. Endişedeyim!

Der. Memduh bey:

— Kale harap değil, metindir; meraka mahal görmüyorum!

— Yok! Ben bunun yıkılacağı­ nı düşünmüyorum. Vükelâ Bel­ grat kalesini Sırplara bahşettiler! Şu Hisarı da satarlarsa acaba be­ nim yurdum ne olacağı mülâha­ zasından muztaribim!

Tarizile sadrıâzam Âli pasla­ nın siyasetine büyük bir taş atar, sonra kahkaha ile güler!

Ahmet Vefik paşa hanesinde çalışan kâtiplere çok defa süt ik­ ram ederken şeker yerine üstüne tuz ekmelerini tavsiye eder: ;,

— Bn böyle yaparım. İnsana kuvvet gelir!

Diyerek bunları tuzlu süt içme­ ğe icbar ederdi.

Eski sadrıâzamlar mabeyine takdim olunan arz tezkerelerine imza etmezler, bu tezkerelerin sa­ daret makamından takdim edil­ diğini göstermek üzere altlarına yalnız birer (M) harfi yazarlardı. Ahmet Vefik paşa bu işareti kaldırdı. Ondan sonra mazbata­ larda ve tezkerelerde sadaretçe de mühür kullanılır oldu.

Ahmet Vefik paşa sevmediği sadaret müsteşarile Ametçi için: — Bunlar sadaret arabasını çe­ ken iki hayvandır. Lâkin biri çifteli, diğeri lâğardır! derdi.

Ahmet Vefik efendi kanunu esasinin birinci müzakeresinde:

— Buna muteriz bulunmak kü­ fürdür! (1)

Demişti; mebusan meclisinin ilk reisi de o olmuştu. Sonra meclisin şeddi vaktinde kendisi başvekâlet makamını idare edi­ yordu! İkinci Sultan Mahmut Av- rupayı takLiden, ilk defa kari­ hadan, başvekâlet makamını ih­ das etmiş, Rauf paşayı başvekil nasbeylemişti.

Ahmet Vefik paşanın teklifiie-

dir ki Abdülfıamit başvekâlet un­

vanını ihya etmiştir.

Ahmet Vefik paşa Rusya ile muharebe vukuunu istemiyordu. Harp ilânına karar verilince göz­ lerinden yaşlar aktığını gördü­ ğünü bana o sırada mebusan mec­ lisi kâtipliğinde bulunmuş olan esbak Paris büyük elçisi Münir paşa nakletmiştır.

Ahmet Vefik paşanın maarif nezaretinden ilk defa başvekâle­ te gelmesi bazı Avrupa devletle­ rince hüsnü tesir hasıl eylemişti. İngiliz hariciye nazırı lort Sals- buri Lortlar kamarasında bunu alenen beyan eylemiş, bunun İn- gilterece devleti aliye hakkında mevcut dostane emellerin cere­ yanına medar olacağını temin et­ mişti.»

Londra elçisi Mozoros paşaya da bu yolda teminatta bulundu. Mozoros paşa bunu Babıâliye bil­ dirdi:

(Lort Salsburi başvekil paşa­ dan sitayişle bahsetti. İstanbulda iken kendilerinden gayet dosta­ ne ve samimî bir hüsnü kabul gördüğünü ve irfanını, meziyet­ lerini, vâtaperverane hissiyatını takdire muvaffak olduğunu söy­ ledi ve bu dostane hislerini ken­ dilerine yazmamı rica etti.)

Orduları İstanbula yaklaşın­ ca Ruslar payitahta asker sok­ mağa vesile arıyorlardı. Bunun için İstanbulda müslümanların hı- ristiyanları katliâm edeceklerin­ den de bahsediyorlardı. (H. 1295).

Zaptiye nazırı Hafız paşa bir gün Babıâliye gönderdiği müsta­ cel bir tezkerede Tatavlada - şim­ diki Kurtüluş - bir çok rumların toplanıp isyan alâmetleri göster­ diklerini, üzerlerine asker şevki icap ettiğini yazmıştı.

Başvekil ve dahiliye nazırı Ah­ met Vefik paşa (gurrai saf er 1295 - 15 rabiyülâhir 1295) he­ men arabasını hazırlatır; doğru Tataviaya gider; marangoz kal­ fası, terzi çırağı kabilinden bir kaç yüz rumun toplanıp bağrış­ tıklarını görür; bunlar sıytü şöh­ retini duymuş oldukları Ahmet Vefik paşanın geldiğini anlayın­ ca ürkerler; paşa romatizmadan muztarip olduğuna bakmaz; ara­

basından inerek ve topallıya, to- pallıya ilerİliyerek nümayişçiler­ den birini yadcalar, kalın bastoni- le bir iki çarpar; herif elinden yaıkayı kurtarınca paşa bir diğe­ rini yakalamak ister; evbaş gü­ ruhu çil yavrusu gibi dağılır! Paşa oradan Yıldıza gider; zap­ tiye nazırını celbeder; Hafız pa­ şa içeriye girince:

— Yatkına geliniz!

Emrini verir; aralarında bir, iki adım mesafe kalınca Vefik pa­ şa kalkar, iki parmağını uzatarak

— Ben adamın iki gözünü oya­ rım!

Tehdidile Hafız paşanın üstü­ ne yürür:

— Seni miskin herif seni! Ta­ burlarla asker şevkini istiyece- ğine kendin gidip o karga derne­ ğini niçin dağıtmadın? Devletin başına gaile mi açacaksın?

Tekdiriie dışarıya kovar..

(1) Esevatı sudur (Arkası var)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

«— Herkes, dedi, benim An­ kara radyosundan ayrıldığımı sanıyor. Halbuki ben radyodan

Meğer uzaktan sadece baş üstünde bir hotoz gibi görünen kale ta aşağı­ ya kadar bir mustatil çizerek uzanıp inmekte imiş, iki yüz elli metre yüksekliğindeki

□ 6 ay önce iş dönüşü bir taksi kapısında sol elinin orta parmağı ezilen Neca­ ti Tokyay, bugün felçli kız kardeşi ve yeğeniyle bü­ yük bir dram

uak hoca*. Numan erendi ner ilimde derya gioi mahir bir fazılı mutabahır iken şiir söyliyebiliyormu oak hocan İsa efendi.fariside yekta olduğu halde taui- atı

Sıcak para akışının önemli duraklarından biri olan tarihi çar­ şının sırrının, geleneklerde gizli olduğu, Ertaş ve Fırat'la yaptığımız söyleşi de bir kere

Bir süre önce Türkiye'de “Devlet Sanatçısı” seçilen, fakat bu ödülü reddeden Yaşar Kemal, Strasbourg Üniversitesinin diplomasını,. fahri

Özal ailesinin avukatı Bilgin Yazıcıoğlu, bankaya yatırılan paranın 2.5 milyon lira eksik olması nedeniyle Demirel’in avukatı Yaşar Topçu’nun uyarılması

[r]