• Sonuç bulunamadı

Atatürk'ü anarken...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk'ü anarken..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

10 KASIM 1959-

H A V U Î S

SAYFA: 3

Biiyük önder, büyük asker

ÜYÜK Asker’i ve tarihi­ mizin en büyük evlâdı ATATÜRK'ümüzii 21 yıl önce bugün kaybetmiştik.

Bütün cepheleriyle üstün bir yaradılışın sahibi olan ATA- nıız, askerlik tarihine «yere serilmiş addedilen bir millet ten yaman bir ordu çıkaran ve zaferler kazanan yenilmez ku­ mandam diye geçmiştir. Türk tarihinde (Padişahlık devrinin Mareşal rütbesiyle doğan im­ tiyazlı insanları hariç) her rütbesini ateş hatlarında, va­ tan kurtarmak uğrunda kaza­ nan ve kırk yaşında Mareşal- lığa erişmenin bahtiyarlığını duyan bir «KUMANDAN»"di. Ölümünün 21 nci yılında bü- yük insanın şan ve şereflerle dolu, mağlûbiyet görmemiş as­ kerlik hayatını anlatmak için bize tahsis edilen sütunlar kâ­ fi gelmez. Fakat tetkik edildi­ ğinde görülür ki ATATÜRK yalnız asrımızın değil: tarihin en büyük kumandanlarından biridir. O, fıtratın kumanda etmek, insanları sevk ve idare etmek, kumandan, başkuman­ dan olmak için yarattığı büyük insanlardan biriydi.

1004 de Kurmay Yüzbaşı ola rak Harp Akademisinden çıkı­ şı ile beraber. «ORDU ve MİL­ LET» hizmetindeki aktif haya tı başlamış, 31 Mart 1324 (14 Nisan 1909) isyanını bastırma ya memur edilen ve (Hareket Ordusu) adı verilen kuvvetle­ rin Kurmay Başkanı olarak îs- taııbula gelince de ismi, ordu saflarını aşarak süratle halk a- rasmda yayılmıştı. Türk mille tinin esaretten kurtulması, yük selmesi, dünyadaki bugünkü parlak mevkiim elde etmesi «O» nun son askerî zaferi oldu.

Kumandanlığı esnasında ha­ rekette sür'at, tertiplerinde isa bet, icraatında şiddet vardı. O, her zaman düşmanın ne yapa­ cağını sezer; bilirdi, sanırsınız. Çelek menevişli mavi gözleri, güneşin ziyası gibi mesafeleri asarak düşman başkumanda-r

c

Yazım :

__________

Nejat ARIKAN nının kafasının içine girer, o- nıın ne yapmak istediğini, ne yapacağını bilirdi. Müphem bir durumda, en mühim veri ve za manı kestirerek kuvvetlerini o- rada kullanır ve bunun için ek seriya mesuliyeti iızerine ala­ rak karalarını verirdi.

Bir kumandan, kendi millet ve memleketinin, bütün devlet lerin ve bilhassa düşmanların tarihlerini, siyasetlerini, coğ­ rafyalarını, kuvvetli ve zayıf taraflarını sevküleeyşlerini hil melidir. ATATÜRK, bunları çok iyi bilirdi. Kendi elindeki ordunun kaynağı olan milletin ruhuna nüfuz etmişti. Türk mil letine ve «O» nun sonsuz olan cevherine âşık bir insandı. Her cümlesinde «Milletim» diye tekrarladığı, söz bizlere bağla­ nışının bizlere inanışının en köklü ifadesi idi. O. Türk mil­ letinin damarlarındaki asil ka nın tnûcizeler yaratacağına inan ııııştı. Bu inanç O'nu ve mil­ leti zaferlere koşturdu. Çünki milletine olan itimadı kadar içinde ömür verdiği olduğunun yenilmezliğine de imanı vardı. < 0 nun nazarında ordu. Türk birlik ve beraberliğinin, kud­ ret ve kabiliyetinin ve Türk vatanseverliğini?! çelikleşmiş ifadesi olarak kabul ve daima böyle’ tavşif edilm'stir. Her za man ve fırsatta, milletle ordu­ nun birbirinden ayrılması müm kün olmıyan ikj varlık olduğu­ nu belirtmeğe çalışırdı. Daima ordu ile beraberdi.

Hiçbir tatbikatı, manevrayı kaçırmıyor, yıllarca omuz omu

' • Medeniyetin esası.

\

terakkisi ve kuvvetinin j temeli «ıile haş atındadır ¡Bu hayatta fenalık lıehe-i tnıehal içtimai. İktisadî ve 'siyasî aczi mucip olur.

B ü y ü k ö n d e r ve b ü yü k asker A ta tü rk , T ü rk y u rd u n u is tik lâ lin e k a ­ v u ş tu rm a k la kalm am ış o rd u n u n ve m ille tin babası olm uştu .. Harb- de o ld u ğ u g ib i sulhta da m ükem m el b ir askerdi. A s k e ri m anevra- larda b ü y ü k b ir aşk ve c id d iy e tle M ehm etçiğe şevk ve rm e yi b ilir ,

şevk v e rirk e n zevk a lırd ı.

za savaştığı kahraman Mehmet çıklerle, feragatli subayları İh sık sık buluşmaktan zevk alı yordu.

Bir kumandan etrafmdakile re emniyet, itimat, sevgi tel kin etmelidir; herkes, onun kendisinden yüksek olduğunu kabul etme'i, büyük küçük tul tuğunu mutlaka koparacağına, el attığı işi kat iyyen başaraca­ ğına iman etmelidir. ATA­ TÜRK, bu imanı yalnız etrafın dâkilere, maiyefindekilere, ku­ mandası altında savaşanlara değil; bütün millete aşılamış­ tı...

Nihayet bir kumandan çelik gibi bir iradeye sahip bilgili ve otoriter olmalı, herkesi kerı dine . itaat ettirmelidir. Bir kumandanın otoritesi onun ben liginden yayılan, çevresini sa­ ran esrarlı havada mündemiç­ tir. ATATÜRK tepeden tırna­ ğa kadar otorite, otoritenin Mustafa Kemal şekline girmiş timsali idi. Başardığı muazzam inkılâplarında bütün hu kabili yef ve üstün vasıflarını usta­ lıkla kullanmış, ordudaki mu­ vaffakiyetlerinin klavuzu olan müsbet denemeleri aramızdan -çekildiği bu hazin güne kadar asil milletimize sindire sindire tatbik etmiştir. Hastalığının en .ağır seyrettiği günlerde dahi : unutamadığı ordusuna Cumhu riyetin onhesinci yılı münase­ betiyle yayınladığı mesaj bü­ yük bir değer, engin bir mânâ .taşımaktadır.

Atatürk bu mesajında: «Zaferleri re mâzisi insanlık tarihi ile başlıyan her zaman zaferle beraber medeniyet nur ları taşıyan kahraman Türk ordusu:

Memleketini en buhranlı ve miişkiil »ularda. Zulümden, fe­ lâket ve musibetlerden ve düş man istilâsından nasıl korumuş ve kurtarmış isen. Cumhuriye tin bugünkü feyizli devrinde de. askerlik tekniğinin bütün modern silâh ve vasıtaları ile mücehhez, olduğun halde, vazi­ feni aynı bağlılıkla yapacağı­ na hiç şüphem yoktur.

Bugün; Cumhuriyetin onbe «inci yılım mütemadiyen ar tan hüyiik bir refah ve kııdrei içinde idrak eden, büyük Türk milleti huzurunda kahraman ordu; sana kalbi şükranlarımı beyan ve ifade ederken, biiyiik ulusumuzun iftihar hislerine de tercüman oluyorum.

Türk vatanının ve Türklük eâmiasının şan ve şerefini, da­ hili ve harici her türlü tehlike iere karsı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya ha n r v p âmâde olduğuna benim

ve bütün milletimizin tam bir inan ve itimadımız vardır» de­ miş ve tarihi mesajı «O» nun ordu ile son görüşmesi ve lcu eaklaşması olmuştur.

Bugün «O» nun Ölümüne ağ iarken bir hakikati unutmama lıyız. Bu büyük kumandanı, Türk milleti yetiştirmiştir ve milletimizin büyüklüğünü bize herkesten iyi tanıtan ATA­ TÜRK, Türk milletinin, büyük insanlar ve bilyük kumandan­ lar yetiştirmekte essiz olduğu mı da bize öğretmiştir. Türk milleti ve Türk ordusu Dâhi ve Kurtarıcı Başbuğile ebedi­ yen iftihar edecektir

Aziz ATATÜRK;

Ordumuz hergün artan bir kudret içinde, bıraktığın ema­ netleri korumak azmiyle ken­ dinden emin vatan savunmasın da hazırdır. Zinde bir gençlik ve olgun bir millet: Daima ile ri! Her zaman ideale doğru!... Verdiğin bu parolaya sadık ka lacağunıza ant içtik...

Y'erinde rahat uyu aziz ATA. Toprağın bol, Tanrının rah­ meti üzerine olsun...

Büyük Atatürk

Hiisnü llârnit *KOPDAGEL

ü

S

Atatürk’ün hayatında

bilinmeyen hâdiseler

l

9 M ustafa Kem al, A lm anya dönüşü (4 Ocak 1918) hastalan­ mış, te d avi ve is tira h a t için Kaılspad'a g itm iş tir. B uradaki is tira h a t g ü n le ri İçinde beş d e f­ te r tu ta n g ü n lü k h â tıra la rın ı yazm ıştır. T ü rk ç e ve fran sııca yazılm ış olan bu d e fte rle ri A ta ­ tü r k , ile rid e iz a h la riy le neşret, m ek üzere P ro fe sör A fe t inan'a v e rm iş tir. Bu d e fte rle r  fe t in a n 'ın Çankaya K ö şkü n d e ki k i­ l i t l i bürosundan ka yb o lm u ştu r.

9 28 Eylül 1938 tarihinde Ataurk ilk defa hafif bir koma atlatı. O gece bir rüya görmüş­ tü. Rüyasında, Selanik’te ihti­ lâle ait bir komitecilik vakasın­ da Salih ıBozok) Beyle bir ku­ yuya düşüyorlar. Ertesi sabah Âfet Hanıma: «Salih’e söyle di­ yor, ikimiz de kuyuya düştük; fakat o kurtuldu.» Hatırlarda ol­ duğu gibi Atatürk'ün vefatı gü­ nü Salih Bozok intihar etm iş, fakat kurtarılmıştır.

• 31 M a rt Vakası d iye anı­ lan 13 Nisan 1909 irtic a hareke- tin e karşı S e la n ik’ten m üdahale eden H a re ke t O rdu su k u rm a y lı­ ğını yapan ve İsta n bu l halkına h ita p eden beyannam eyi kalem e alan M ustafa K e m a l’d ir.

O 28 Ağustosta haşlayan Bü­ yük Taarruzdan evel Türk aske­ rinin ayağında postal yoktu. Da­ ha fecii, Mâliyenin kasasında da on para yoktu ve o sıralarda te­ dariki de mümkün değildi. Mus­ tafa Kemal, 26 Ağustosta taar- ruza kalkan Türk askerinin a- yakkabı parasını cebinden ver­ d i.

• M ustafa Kem al 26 A ra lık 1919 da İlk dafa A n k a ra 'y a g e

lir-mm

ken o to m o b ilin in lâ s tik le ri p a tla ­ m ış tır. Y e d e k le ri olm adığı için lâ s tik le rin içine çuval doldura» ra k y o lla rın a devam e d e bilm iş­ le r d ir.

Mustafa Kemal, Çanakka- leden lstanbula 13 Kasım 1918 de dönmüş, 21 Aralık 1918 e ka­ dar Akaretlerdeki evinde, 21 Aralıktan 16 Mayıs 1919 a kadar da Şişlideki apartmanında otur­ muştur.

• Başkum andan Gazi M usta­ fa Kem al Paşa 4 N isan 1922 ta ­ rih in d e Rus h e y e tin i cepheyi g e z d ird i ve o h la ra üç süvari tü m e n i ta ra fın d a n ya p ıla n b ir h a rb ta tb ik a tı s e y re ttird i. M us­ ta fa K e m a lin buna n iç in lüzum g ö rd ü ğ ü anlaşılam adı. M ecliste M ustafa Kem al'e bu hususta to- ru la n sualer de cevapsız kaldı. Mesele çok sonra a nlaşıldı: Rus- la r bize b e ra b e r savaşmamızı t e k lif e tm iş le r. Z on g u ld a k ve E re ğ liy e a ske r ç ıka ra ca kla r,

Ko-caellne geçecekler. B u n d a ki giz­ li maksadı sezen M ustafa Ke­ m al: «Olmaz, d iy o r; benim k u v ­ ve tim Ista n b u lu da, iz m lrl de k u rta rm ıy a k â fid ir.» İşte bu «kâ- f i kuvveti» onlara da g ö sterm ek iç in 1922 m anevrası y a p ılm ış tır.

• Mustafa Kemal Selanik’te Alay Komutam iken Arnavut­ luk’ta çıkan ihtilâl hareketine, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Faşa’nın kurmaybaşkam sıfa- tiyle iştirak etmiştir.

(t 16 M a rt işgalinden sonra Fevzi Paşa (Çakmak) A n a d o lu 'ya İltih a k e tm ek üzere G eyveye g e l­ d iğ i zaman M ustafa Kem al A n- karaya gelm esine m u v a fa k a t e t­ m em işti. General A li F ua t Ce- besoy, A ta tü r k 'ü razı e d e b ilm e k iç in b ü y ü k g a y re tle r sa rfe tm lş- tir .

Birçok ünlü tarihçileri­ miz «Bir Askerin Mezarı» adlı ve Mustafa Kemal imzalı tercüme bir manzumeyi Atatürk’e aittir diye eserlerine aimışlardır. Bu manzume. «Cuşima Muharebesi» ni de tercüme etmiş bahriye su­ baylarından Mustafa Kemal’e a. ittir, Atatürkle isim benzerliğin­ den başka hiçbir ilgisi yoktur.

• A ta tü r k , eski a d iy le Istan- b u l D a rü lfü n u n u E debiyat M ed­ resesi f a h r i p ro fe sö rü id i. Bu paye ke n d isin e 11 E y lü l 1922 ta ­ rih in d e İsta n bu l D a rü lfü n u n u ta ra fın d a n v e rilm iş ti.

9 Atatürk, 1919 senesinde Samsun’dan Havza’ya geçtikten sonra orada geçen istirahat gün­ leri içinde rielâl Nurinin «Tarih.i Tedenniyat-ı Osmaniye» sini oku­ muş ve birçok satırların altını kırmızı kalemle çizmiştir. S. B.

Bugün Türk Mille­ tinde. 1938 silinin soğıık bir Kasını şahabındaki de rin kederin aynısı var. A» radan geçen uzun 21 se­ neye rağmen, bugün her Tiirk Afa’sım kaybetme­ nin ansım duyuyor. Onu gören, tanıyan, ölümünün acısına sabit olanlar bi­ lerek, genç nesil İse hisse derek bir kere daha göz­ yaşı döküyor. Büyük Türk 1938 şalından bn yana gö­ nüllerimize gömüldü. Sim seklenen mavi gözleri, al­ tın sarısı sacları, kııdrei ve irade dolu cehresi fo­ toğraflarda kaldı. Her şal 10 Kasımda olduğu gibi, bugün de O’nıın hâtırası önünde hürmetle eğiliyo­ ruz...

1

* Sanatsız kalan bir milletin havat damarların dan biri kopmuş demek-!

t t ir .

fatürk öleli yirmi Bir se­ ne oluyor.. Fakat biz o- ııu hâlâ vakur ve şanlı en damı ile aramızda dolaştığını görüyor gibiyiz.

Onun kafa ve kalblerimizdeki bu aziz ve unıdulmaz hâtırası ömrümüzün sonuna kadar de­ vanı edecek ve biz Atatürk sev gi ve saygısını nesillerden ne­ sillere intikal ettireceğiz..

Aziz Atatürkünıüzlin birçok müstesna meziyetleri vardır. Yenilmez bir kumandan, eşsiz bir devlet adamı, ideal bir po­ litikacı ve mükemmel bir de­ mokrat insan olan Atatürkün diğer mühim ve müstesna vas­ fı da şüphesiz ki geniş bir

to-Lady Kelly’den bir hatıra

» AUHTEREM Lariy Kelly’in. bir

/Y|

konferans vermek için Tiir-" kiyeye geldiğini gazetelerde okuyunca, eski bir hâtıra zihnim- de canlandı.

Bir gün, İngiliz sefaretindeki bir kabul resminde kendisiyle konuşuyorduk. Lady Kelly bana şöyle bir sual sordu:

— Son yüzyılın en büyük devlet adamı kimdir?

Ben, tereddütsüz «Atatürk» diyecektim. Fakat bımıı belki fazla milliyetçiliğime yere­ ceğinden korkmuştum. Ama ağzımı açmağa meydan bırakmadan kendisi cevap verdi:

— Son yüzyılın en büyük Devlet adamı, Kemal Atatürk'tür.

* ı

L

ady Kelly ile konuşmağa devam ediyor duk. O, Atatürk'ün Büyük Devlet Adamı vasfını anlatıyordu, İnkılâplarından bahse­ diyordu.

Sonra, birdenbire:

— Evet, dedi. Geçen son yüzyılın en büyük devlet adamı Kemal Atatürk’tür. O halde si- jze bir sııai daha sorayım: Gelecek yüzyılın en

biiyiik Devlet Adamı acaba kim olacaktır? F.öylp bir soruya ne cevap verecektim? Gelecek yüzyılın en biiyük devlet adamı

Achire FEIStK

belki bugün henüz doğmamıştır, di­ ye düşünebilir. Hattâ belki onu do­ ğuracak analar bile daha dünyaya gelmemiş olabilirler. Ama istikbale ait böyle bir keşfi bugün yapmak imkânsız mı­ dır?

Lady Kelly, bu sualin de cevabım yine kendisi verdi:

— Gelecek yüzyılın en büyük devlet ada mı yine Kemal Atatürk kalacaktır. Zira tarih isbat eder ki, hu çapta devlet adamları iki yüzyılda, üç yüzyılda bir zor yetişir.

L

ady Kelly, tekrar Türkiye’yi ziyaret edip burada bir seri konferans vermek fırsatı­ nı bulduğu bu sıralarda, hele Atatürk’ün ölüm yıldönümünde sade bana değil belki da­ ha bir çok kimselere ifade ettiği bu teşhisi, bir defa daha hatırlıyacaktır.

Nasıl hatırlamasın? Bugünkü ileri Türki­ ye’nin medeni âlemde İyi bir mevki almış olan bu vatanın sağlam temeli, onun kurmuş ol­ duğu devlettir.

Yabancılar, Türkiye’ye Kemal Atatürk’ün memleketi derler.

Gerçekten Türkiye, o Kemal ile bu kemâ­ le erişmiştir.

* x<- W. ' * - r s

-UTATÜRK’iin kendi el yazıları

ile Onuncu Yıl Nutkunun aslı

Y u k a rıd a k i klişe A ta tü rk 'ü n ke n d i el ya zıları İle Hazırlamış o ld u k ­ la rı O nuncu Y ıl N u tk u n u n b ir sayfasıdır. A ta bu n u tk u , çok va k it te rc ih e ttiğ i ku rşu n ka le m i İle yazm ıştır. A ra d a n geçen çeyrek asra ya kın zaman, kâğıdın re n g in i s a ra rtm ış tır. FakaT hu k â ğ ıt­ larda A ta tü r k 'ü n N u tk u nasıl hazırladığım g ö rm e k m ü m kü n d ü r. Y u k a rıd a k i sayfanın son İk i cüm lesi olan -B e n i H atırlayınız» biz. zat k c n c is i ta ra fın d a n s ilin m iş tir. Düşman istilâ sın d a n k u r ta r ıl­ ması iç in M eh m e tçik g ib i d id in d iğ i vatanında on üç sene mezarsız kalm ası ism in in ve re sm in in hatırlanm asına im kâ n verecek her yerde çıka rılm a sı, p o litik a İle vefanın b ir b irin e ne kadar uzaktan b a k tığ ın ı O 'nun h iç b ir hayale kapılm adan g ö re b ild iğ in i ispat eder t Atatürk’ün kendi el yazıları ile hazırladıkları Onuncu Yıl Nutku­ nun aslı muharrir ve müellif Cemal Kutav tarafından Foto-Kopi şeklinde hazırlanarak tevzi edilmiştir.)

Atatürkü anarken

Bugün Atatürk’ün 21 nci ö- lüm yılını kalbimizin derinlik­ lerinde acılar ve sızılar duya­ rak anıyoruz. Tam yirmi bir yıl evvel sabah saat dokuzu beş geçe bu fâni dünyaya gö­ zünü kapayan Atatürk; arka­ sında kuvvetli, kudretli ve iti­ barlı bir devlet, h ü r r i ­ y e t e ve d e m o k r a s i y e hazırlanmışve susamış bir mil let, sağlam temellere dayanan bir Cumhuriyet bırakmıştı. Kurduğu devlet, bugün baş- döndürücü bir sür’atle geliş- 1

tikçe ve millet her sahada kal­ kındıkça, onun mukaddes ha­ tırası daima artan hürmet ve minnetle anılacak ve büyük­ lüğü daha iyi anlaşılacaktır.

Atatürk, dünya tarihinin ye­ tiştirdiği en büyük serdardır, Türk milletinin kurtarıcısı, mu­ kaddes Cumhuriyetimizin ku­ rucusudur. O, tarihte Türk mil letinin uğradığı en zalim ve haksız itham ve imha günle­ rinde meydana atılmış, mille­ tinin haklı ve masum olduğu­ nu iddia ve ilân etmiştir, ilk önce işidiimeyen ve kavranma­ yan giir sesi, asla azalmayan bir kudretle nihayet bütün bir

■}

tS&

A ta tü rk 'ü n k u rd u ğ u d o s tlu k la r da sağlamdı. Resimde Ata yı Ira n h ü k ü m d a rı Rıza Pehlevi ile g ö rü yorsunuz. Bu d o stlu ğu n h a tıra sı b u ­

g ü n d t davam etmektedir.

\

• Ey yükselen veni ne î sil! İstikbal sîzsiniz. Ctım* jhuriyeti biz tesis ettik, t Onu ilâ ve idame edecek

\

sîzsiniz...

cihan medeniyetinin vicdanına ve şuuruna nüfuz etmiştir. İs­ tiklâl harbine başlarken onun arkasında ne Anibai’in Pirene dağlarım aşan kuvvetli ordusu, ne de Sezar’ı takip eden mu» zaffer Lejyonlar ve maneviyat­ ları sıfıra inmiş düşmanlar ve ne de Leuther’ae büyük Fred- vik’in muntazam ordusu karşı­ sında şaşkın ve mütereddit baş komutaniyle Avusturya or­ dusu yoktu. Napolyon, ilk sa­ vaşı olan Rivoli (İtalya’da) de bile Atatürk'ün içinde bulun duğu şartlarla Baş kumandan­ lık ve ordu sevk ve idaresi yapmamıştır.

Atatürk en büyük zaferleri kazandıktan sonra, ömrünü yalnız Türk milletinin hakla­ rım, insanlığa ezeli hizmetle­ rini ve tarihe hâk ettiği mezi­ yetlerini isbat etmekle geçir­ miştir. Türk milletinin büyük lüğüne, kudretine, faziletine ' medeni kabiliyet ve istidadına

ve mükellef olduğu insaniyet vazifelerini ifa edecğine sar­ sılmaz inancı vardı. «Ne mutlu Türküm diyene!» dediği zaman, milletine karşı beslediği ve sönmek bilmeyen aşkım en manalı bir surette hulâsa et­ miştir. Türk cemiyetini en kı­ sa yoldan insanlığın en müte­ kâmil ve en temiz zihniyetle­ riyle mücehhez modern biz devlet haline getirmek onun başlıca kaygısıydı. x

Laik, Milliyetçi, Halkçı ve nkılâpçı Cumhuriyet idealle "i. Atatürk tarafından Türk nülerine tevdi edilmiş mukad les emanetlerdir.

Atatürk milletler arasında kardeşçe bir insanlık hayat ve hissiyatının hükümran olması nı istiyordu. Bütün ömrünü bu uğura vakf ve bu gayeyi en kıymetli ideal bildi. Atatürk Türk milletinin hâmisi. Tür ki

• Tiirk ordusunu. O- nun faziletini ve kıymeti ni ve hıı ordu ile neler yapılabileceğini benim ka rlar anlayan az olmuştur. Ordumuz Türk birliğinin, Tiirk kudret ve kabiliyeti ^ itin. Türk vatanseverliği- jııin çelikleşmiş bir ifade- |sidir.

Atatürk hayata gözlerini ka padt. Cismiyle gözlerden nihan oldu. Lâkin bıraktığı muaz zam eserleriyle ve gittikçe yükselen Türkiye Cumhuriye tinin varlığiyle, Türk milleti­ nin gözleri önünde ve gönül­ lerinin derinliğinde ve bütün dünyanın hayran ve gıbta do lu nazarları altında vasıvor.

lerence (tesamuh) sahibi olu­ şumladır.

Millî Mücadelenin ;n had ve en müşkül devirlerinde O’nun Büyük Millet Meclisinde göster nıiş olduğu hoşgörlük, aradan yarım aşıra yakın oir zaman geçmiş olmasına rağmen bugün dahi bizim için ibret verici bir ders, basiret telkin edici bir kuvvet mahiyetindedir.

Bazı mebuslar onun şahsını ve mebus olmamasını istihdaf e den bir kanun teklifinde bulun­ muşlardı. Atatürk o gün ve o anda cepheden gelmiş üstü ba- / şı, aziz memleket toprakları ve barut kokuları ile bezenmişti.

Gayet sakin, Avrupai; bir li­ dere yakışır bir tavır e neza­ ketle kürsüye çıktı. Mebus ar­ kadaşlarını incitmekten çekinir bir eda ve çok olgun insanlara yaraşır bir soğukkanlılık ile teklif sahiplerine cevap verdi. Çünkü onun mektepten çıktığı günden beri memleket hizme­ tinde bulunması beş sene yur­ dun muayyen bir yerinde müs- temirren oturmasını mümkün kılmamıştı. Bu cevabı, O’nun amansız rakiplerini sadece is- kât etmekle kalmadı, ayni za­ manda onları mahcup da etti. Atatürkün şahsiyeti memle­ ketin içinde bulunduğu şartlar nazarı dikkate alınacak olursa O nun ne büyük tesamuh sahi­ bi olduğu kendiliğinden anlaşı­ lır.

Atatürk bir memleketin bir­ den fazla parti ile dana iyi ida­ re edileceğine inanmıştı. Birin­ ci Büyük Mîllet Meclisindeki İkinci Gurubun haklı veya hak sız tariz ve hücumlarına karşı göğüs gerişi, Atatürkün bu ina­ nışa ne derece kuvvetle bağlı bulunduğunun mükemmel bir misalidir.

Terakkiperver fırka Meclis­ ten doğmuştur. Eğer inkilâbm başında ve çok büyük işlerin pe şinde olmasa idik, Terakkiper­ ver fıkranın kapatılmasına za­ ruret görülmez, belki de bu fır­ ka uhdesine düşen memleket vazifesini yapmağa muvaffak o- lurdu.

İ I R

Onun barışsever ve ileriyi gören siyaseti yalnız in­ kılâpların başarılmasına, derletin inkişafına, yur­ dun imârına hizmet etmekle kalmamış

,

Millete

Montrö Zaferini ve Hatayı kazandırmıştır.

Yazan : tlısan YURDOĞLU

ye Cumhuriyetinin banisi, fe­ dakâr ve sadık hadimi, insan­ lık idealinin mümtaz siması ve âşıkı, bütün istiklâl ve hürri yetine susamış milletler ve in­ sanlar için örnek ve eşsiz bir kahramandır.

Bir çok devlet adamlarının icraatını gören bugünkü nesil ler, bunların eserlerini incele­ dikleri zaman hiç bir millet ve det let inkılâbının ne Atatürk tarafından yapılan kadar fev­ kalâde. ne de onun eseri ka­ dar ilham verici olmadığını görür ve anlarlar.

Atatürk bütiin hasımlarını yele serdikten sonra, Türkiye- yi tek bir düşmanı kalmaksı­ zın dünya milletlerinin dostu halinde bırakmıştır. Bu, zama­ nımızın hiç bir şefinin başara madiği muazzam bir iştir. O, tam ve bütün mânasiyle bir kumandandı. Evvelâ koca bir Anadoluyu haksızlığa karşı a- yaklandırarak ihtilâle baş ol muş, devlet kurmuş, düşman, denizlere dökmüş, topraklarını temizlemiş, bu toprakları Tür kün has ve ebedî malı olarak ortaya koymuş, saltanatı ve hilâfeti yok etmiş, inkılâplar yapmıştır! O, bütün işlerinde dikkatli, hesaplı, ihtiyatlı ve tam muvazeneli bir kuman­ dan; eşsiz bir dâhi: varadıcı, kurucu ve uzağı gören bir dev­ let reisi idi. Onun barışsever siyaseti; yalnız büyük inkılâp­ ların başarılmasına, maarifin inkişafına, demiryollarının ya­ pılmasına, sanayiin kurulması­ na, ziraat ve ümran işlerinin vücut bulmasına inhisar etme­ miş, ebediyete intikal elmez den evvel millerine Montrö zaferini ve Hatay vilâyetini de bağışlamıştır. Onun bütün ha reketlerinde teenni, hesaplı ve hudutlu bir cür’et, berrak mu hakeme tam ve kâmil tedbir- ve esaslı hazırlık görülür. O milletin Atası ve Ebedî Şefi­ dir.

Atatürk harbi sevmezdi. O- nu ancak mecburi şartlar al­ tında kabul eder ve Türk mil letinin bütün siyasî emellerini sulh voliyle halletmeğe uğra­ şırdı. «Yurdda sulh, cihanda sulh» ideali, onun terakkiye tekâmüle muhtaç olan yurdu­ muz için isabetli görüşünü is bat eder. Bununla beraber or­ dunun, sulhun baş koruyucu su olduğunu her zaman takdir etmiş ve onu her milli varlı ğın üstünde tutmuştur.

• Dıinva yüzünde £ör düğümüz her şey kadın eseridir.

Serbest Fırka onur, emir ve işareti ile kurulmuştu Bu Fır­ kanın kıınıluşu ve inkişafı sıra­ larında îzmirde büyük miting­ ler, müessif hâdiseler cereyan etti. O bunları büyük bir tesa- muhla takip ediyor şiddet ted­ biri almağı asla düşünmüyordu

Atatürk, Büyük Millet Mec­ lisi Reisi, başkumandan-ve dev let reisi olarak içinde yasama­ ğa mecbur olduğu protokol cem berinden kurtulmağa çalışır, halk arasına karışıp halkla ya­ şamaktan zevk duyardı.

İnkılâplarımıza ait bütün ta­ savvur ve tasarruflarında Ata­ türk halka danışmağı, halkın temayüllerini öğrenmeği, hal­ kın nabzını tutarak, halkın kal­ bini dinlemeği şiar edinmişti.

24 Ağustos 1925 de Kastamo nuda halkı elinde tuttuğu bir şapka ile selâmlayan Atatürk, Milletinin medeni bir kiyafete temayülünü öğrendikten sonra şapka inkilâbını yapmıştır. Şap ka inkılâbında olduğu gibi bü­ tiin diğer inkılâplarımızda da halkın itimad ve muhabbetini kendisine rehber edinmiştir.

Atatürk, gönlündeki birden fazla partili TUrkiyeyi görme­ den öldü.

Ne zarar vat. Milyoniarca (Mustafa Kemal) ler bugün bîr den fazla partili Türkiyemizin bekçileridir. Atatürk için bun­ dan büyük mazhariyet ve rah­ met olur mu?.

Tanrı ona mağfiret, Türk milletine saadet bahş etsin...

Ölümünden sonra

neler yazmışlardı?

Diınya, bu derece "müstesn.v. oia bu Adamın ölümünden son­ ra artık eskisi kadar entere- saıt değildir.

SLOVO : (B u lg a rista n ) ★

Atatürk, şahsiyet ve kabili­ yetin en büyük tımsalj idi. O. Yirminci Asrın en muazzam vakasını yaratan adamdır.

N a tio n a l T ldence (ispanya) ★

Sakarya'nın Gazisi, müstevli­ lerin galibi ve İzmir’in fatihi tarihte en ziyade hayranlığa lâyık numunelerden biri olarak kendini gösterecektir. Ekse- lâııs, nefsinde askeri dehâ ile devlet adamı filozof dehâsını toplamıştı.

V aıışuarsa (Ispanya) ★

Atatürk'ün Türkıye-ye yap­ tığını hiçbir tarafa lıicbir kim­ se yapmadı. Ne Kavur, ne Kromvel. ııc de Vaşinaton. Ata­ türk'ün bulduğunu İliç kimse bulamadı. Atatürk’ün yaptığı­ nı da hiçbir kimse yapamadı.

T ipo s (Y u n a nista n )

-k

Tekrar etmek isterim ki, Ata­ türk büyük, çok büyük bir Adam, bir siyasi dâhidir.

E kse lsiyo r (Fransa) 4r

Bu karışıklıklarla dolu zama­ nımızda tek muvaffakiyetsizliK bile kaydetmemiş biricik şöhret O'nun şöhretidir.

Eko dö Frans

•k

Hiçbir kimse bu muzalfer ge. neıaİ, bu yılmaz ıslahatçı, bu insan kahraman, bu çok popü­ ler adam kadar halkın kalbine yakın olmamıştır.

Pelit Parlrusn

Atatürk’ün yaptığı inkılâplar o kadar büyüktür ki bunların büyüklüğü karşısında dünya hâlâ hayrettedir.

Solr

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

«dünyanın anası» denilen Mısır); T ü rk hükümdarlarının en büyükle­ rinden biri olan Yavuz Selim tarafın dan fethedildikten sonra dört yüz sene bizim

ÜSİ tanısı için standard plak idrar kültür yöntemi yaygın olarak kullanılır (2)... rar kültürünün sonuçlanması 24-48 saatlik inkübasyonu

Ne anlama geldiğini bilsin veya bilmesin, nasıl bir şekil veya cisim olduğunu görsün veya görmesin, insanlar hayatları boyunca konveks (dışbükey) ve konkav

terzi, kunduracı vesaire gibi zanaat sahiple­ ri, labirentten farksız, bir mahalle kadar geniş ve her cins esnafın kendi sokağı olan büyük çarşısiyle

Böyle bir deney- sel paradigma kullanarak, beyindeki in- san yüzüne duyarlı iğsi yüz bölgesindeki ve daha uzamsal ipuçlarına örneğin bina görüntüsüne duyarlı ve

Gerçi yukar›da belirtti¤imiz gibi, bu tür fikirler daha1880’li y›llarda ortaya at›lm›flt›, ama son y›llarda ortaya ç›kan baz› bulgular› ustaca kullanan Mar- gulis,

Although the readability of the consent forms used in university hospitals was found to be better than those in state hospitals, the readability levels of the consent forms for

Daha sonra Haldun Dormen’in anıları çıktı, öğrenimini Amerika’da yapan Türkiye’de de Amerikanvari bir özel tiyatronun temsilcisi olan Sayın Dormen nedense