• Sonuç bulunamadı

Bugün kapalı bulunan Resim ve Heykel Müzesi 40 yıl önce Atatürk'ün girişimiyle açılmıştı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bugün kapalı bulunan Resim ve Heykel Müzesi 40 yıl önce Atatürk'ün girişimiyle açılmıştı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bugün kapalı bulunan Resim ve Heykel Müzesi

40 yıl önce Atatürk'ün girişimiyle açılmıştı

KAYA ÖZSEZGİN

Aşağıda, kuruluşunun 40. yıldönümü dolayısıyle, İs ­ tanbul D evlet Resim ve Heykel M üzesi’ni konu alan bir in­ celeme yer alıyor. Müze, bir yılı aşkın bir zamandır halka kapalı bulunmaktadır. Sayfalarımızdaki fotoğraflar birkaç gün önce müze içinde çekilmiştir ve müzenin bir açılış hazırlığı içinde olduğu izlenimini vermektedir. Bu konuda bilgisine başvurduğumuz Müze Mkdürü Adnan Çöker ise şimdilik bir açıklamada bulunmak istemediğini söylemiş­ tir.

Batılı anlamda resmin ilk dikkate değer örnek'^Hnirı ortaya çıkışıyla, İstanbul’­

da Resim ve Heykel Müze- si’nin kuruluşu arasında or­ talama yarım yüzyılı biraz aşkın bir süre vardır. Ama gene de müzeye ilişkin te­ melli çabaların kökenini, Halil Edhem’in 1917-1919 j yıllarını kapsayan “Resim ' Eserleri Müzesi Hakkında Tüzük Tasarısı ” na bağla­ mak gerekecektir. Zamanın Bakanlar Kurulu imzalarım da taşıyan bu tüzük tasarı­ sının ilk maddesinde, “ İs­ tanbul’da resim eserlerine ayrılan bir müze” nin kuru­ luşundan söz ediliyor ve il­ lerde de ayrıca birer şube a- çılacağı ön görü lü yordu . Halil Edhem’in tasarısına göre, eldeki tablolar, türle­ rine göre dört bölüme ayrıl­ mış ve yapıtların müzeye kabulü “resim eserleri araş­ tırma kurulu” nun oyuna ve oluruna bağlanmıştı. Türk resim tarihi için başvurula­ cak kaynaklardan başlıcası- m oluşturan Halil Edhem’in “Elvah-ı Nakşiye” si, müze

kavramına ilişkin ilk giri­ şimleri oluşturmakla kal­ maz, koleksiyonda yer alan yapıtların dökümünü de bi­ limsel yaklaşımlarla içerir. Ne var ki Halil Edhem’in tasarısının gerçek bir müze kavramına dönüşmesi ve çağdaş Türk resminin batı­ lı ölçülere yakın bir düzen­ lemeye kavuşması için, da­ ha yirmi yıl beklemek gere­ kecektir. Çağdaş Türk sa­ natı açısmdan olduğu ka­ dar, Türk kültür tarihi açı­ sından da önemli bir olay niteliği taşıyan İstanbul’­ daki Resim ve Heykel Mü­ zesi, Atatürk’ün yerinde bir kararı ve ileri görüşüyle, 20 eylül 1937’de Beşiktaş’taki Dolmabahçe Sarayı’mn Ve­ liaht Dairesi’nde açılacak­

tır. Bu konuya ilişkin resmî gelişmeler, büyük bir hızla kendiri göstermiş; Güzel Sanatlar Akademisi, Ata­ türk’ten alman emir gere­ ğince 22 haziran 1937’de Millî Saraylar Müdürlüğü’- ne başvurarak, Veliaht Da- iresi’nin Resim ve Heykel Müzesi'ne ayrılmasını iste­ miştir. Millî Saraylar ise konuyu Büyük Millet Mec­ lisi Başkanlığına iletmiş ve sonucun bir an önce gerçek­ leşmesi yolunda çaba gös­ termiştir. 18 ağustosta Mec­ lis'ten gerekli karar çıkmış >’e müze 20 eylül günü hal­ ka açılmıştır. Müze yöneti­ ciliğine, o sıra Galatasaray Lisesi’nde resim öğretmen­ liği yapan Halil Dikmen a- tanmıştı. Müzenin açılacağı

| günler İstanbul'da bulunan i ve Ankara’ya dönmesi ge- | reken Atatürk, açılışın erte­ si günü müzeye gelerek Ha­ lil Dikmen’den ve Akademi I Müdürü Burhan Toprak'taıı bilgi almış, ancak işlerinin yoğunluğu nedeniyle müze­ yi tam olarak gezmeden Ankara’ya dönmüştü.

Resim ve Heykel Müzesi, j açılışından iki yıl kadar sonra, İkinci Dünya Savaşı başladığı için uzunca bir sü- [ re, 30 ağustos 1951’e kadar kapalı kalmış, bu tarihte yeniden açılmıştı.

Müzenin yer aldığı Dol­ mabahçe Sarayı, ondoku- zuncu yüzyıl Türk mimarlı­ ğının dikkate değer bir ya­ pısı, dış süslemeler yönün­ den yeni klasik üslûbun bir örneğidir. Müze olarak bu yapının seçilm iş olm ası, çağdaş müzecilik ölçülerinin de bir gereğiydi. Batmm büyük resim müzeleri, ge­ nellikle bir eskiçağ yapısı­ nın olanaklarıyla bağdaştı­ rılıyor ve özellikle Rönesans öncesi ve Rönesans sonrası yapıtlarıyla müze mimarisi arasında doğal anlaşma g ö ­ rünümüne öncelik veriliyor­ du ... Bizim batı etkisindeki ilk kuşak olarak anageldiği- miz “primitif” ressamların yapıtlarıyla, Dolmabahçe Sarayı’mn mimarî özellikle­ ri arasında kuşkusuz bir “anlaşma” yok değildi. Mi­ mar Karabet Balyan ve oğlu Nikogos Balyan’m 1856’da, Abdülmecit zamanında ta­ mamladıkları sarayı, yapı­ mı sırasında gören Fransız yazan Gautier, “ebediyete kadar yaşamaya namzet” bir yapıt olarak tanımlamış ve yapıyı kesin bir mimarî üslûba mal etmenin zorlu­ ğuna değinmişti “ İstanbul” adlı kitabında. Ancak sara­ yın geniş bir resim - heykel müzesine dönüştürülmesi ve gerekli önlemlerin alın­ ması yolundaki çabajarm yetersizliği, sonraki bilinen güçlüklerin doğmasına gi­ derek ortam hazırlamış ol­ du.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tüketicilerin, çevre bilinci bakımından farklı pazar bölümleri oluşturdukları tespit edildikten sonra, ortaya çıkan pazar bölümlerinin demografik özelliklerine

Giderek, kendi gereksinimleri içerisin­ de güzel sanatlara gereken önemi veren insanoğlu, "sanat" kavramının yüceliğinin ve kendi kültürel gelişimindeki

Eklem kapsülü kıkırdağı oluşturan hücreleri besleyen ve sinoviyal sıvı adı verilen kaygan bir sıvı içerir.. Sinoviyal sıvının içinde aynı zamanda oksijen, nitrojen ve

Geri kalmış ülkeler için İkinci Cihan Savaşı sonrası, dış görünüşlere göre, Birinci Cihan Savaşı sonrasın­ dan farklı manzaralar gösterir.. Bu,

Ancak bir hastada FESC ile frontal sinüs receslerini tam olarak temizleyebilmek mümkün olmadığından, frontal sinüsü tamamen dolduran fungus kitlesi klasik cerrahi yöntem olan

Kutis marmorata telenjektatika konjenita, telenjektazi, flebektazi, deride atrofi ve ülserasyon görülebilen nadir konjenital bir hastalıktır.. Etiyolojisi tam olarak

Kontrol ve tedavi grubundan elde edilen serum desaçile ghrelin sonuçları hem grup içi hem de gruplar arası karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı

fetvasını İnönü siperlerinde parça- j layıp, kanlı kanlı, Halife müttefik- j lerinin suratına fırlatan, Sakarya ve Dumlupmar mucizelerini yara­ tan halk,