• Sonuç bulunamadı

Gidenlerin ardından...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gidenlerin ardından..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F.VF.T/HAYIR

OKTAY AKBAL______

~ ' T - : i

Gidenlerin Ardından...

"Söylemeliyim Yok

Yok meydanlarda bağırmalıyım Bu küçük

Güllerin buram buram tüttüğü Anadolu şehri kahvesinde Kiraz mevsiminin

Sevişme vakti olduğunu"

Kiraz vakti aramızdan ayrılmıştı. 11 Mayıs 1954’te... Kaç yıl mı olmuş? Siz hesaplayın. Zaman hesaba sığmıyor. Geçip ge­ çip gidiyor yıllar. Dün gibi daha, Sait Faik’le geçen günler...

Haldun Taner “Ölürse Ten Ölür - Canlar Ölesi Değil" kitabın­ da Sait Faik’ten şöyle söz etmişti: “Kırk yedi yıl hep alargada,

hep tedirgin yaşadı. Bir baltaya sap olamamak, bir aile kura- mamak, şu şu şu niteliklerle değil de, bu bu bu niteliklerle yara­ tılmış olmak, sanki bunlar pek önemli şeylermiş gibi onu zaman 'zaman üzerdi... Sait Faik insanları çok severdi. Ama kendi ha­ yatında anasının sevgisi dışında, aradığı, özlediği sevgiyi bula­ madı. Buna aç gitti. Bu özlemi çok duydu. Biri ona seslensin, onu arasın, çok isterdi."

Şimdi Haldun Taner de yok... Ölümünden iki gün sonra TRT’de bir program yaptılar. Doğan Hızlan yönetti, iki oyuncu, bir tiyatro yönetmeni, iki oyun yazarı katıldı bu toplantıya... Ni­ ye bir tek öykücü yok? Taner yalnızca bir oyun yazarı mıydı? Gerçek önemi, büyük yazarlık niteliği öykücülüğünden gelmi­ yor muydu? Ama yapamazlar, Haldun Taner’in kuşağından öy­ kü yazarlarından hiçbirini -Bir Buğra dışında- hiçbirini çağıra­ mazlar! O zaman da Taner’i anma programı tatsız tuzsuz, ek­ siklikler dolu olur çaresiz...

Daha da kötüsü oldu, bir bayan yönetici durmadan “ Haldun Haldun” diye söz etti ondan. Kırk yıllık yakını, dostu imişcesi- ne! Öyle bile olsa milyonlarca izleyicinin karşısında büyük bir yazardan adı ile söz etmek hiç de hoş değildi. Taner’den hep bir İstanbul oyunu yazmasını beklediğini, kendisinin de bunu önerdiğini belirtti. Taner gibi yazarlar başkalarının önerisiyle öykü, oyun, roman yazarlarmış gibi Taner’in oyunları, öyküleri İstanbul yaşamından, bu büyük kentin insanlarından, bugü­ nünden dününden izler taşımıyormuş gibi!.. Öteki konuşma­ cılar da doğrusu ya Taner’in sanatçılığının önemini, değerini yeterince belirtemediler. Belki de çabucak bir program hazır­ lamanın sonucuydu bunlar. Neydi aceleleri, birkaç gün bekle- seler, Taner’i daha iyi değerlendirebilecek eleştirmenleri, ya­ zın tarihçilerini, öykücü arkadaşlarını bulabilirlerdi.

Sait Faik’in ölümünden sonra da neler yazıldı, anımsıyorum. Yok, şiir gibi küfür edermiş, neler neler dermiş!.. Sanki yitiri­ len büyük bir sanatçı değil de, bir mahalle kabadayısı!.. Sa­ natçıların özel yaşamından çok yapıtlarmı değerlendirmek ge­ rekliliğini bir türlü benimseyemiyoruz. İlle de özel yaşantısın­ dan kimi doğru kimi yanlış bilgiler verecek, onun bizimle ne denli dost, yakın olduğunu kanıtlayacağız! Sabahattin Eyuboğlu için de bu tür yazılar okumuştum. “ Dönerceler” yaparmış, fa­ lan! Sanki başka niteliği yok, kâğıttan fırıldak yapması daha önemli.

Sait Faik 11 mayısta, Haldun Taner de 7 mayısta aramızdan ayrıldılar. 7 mayısta Sait Faik Seçiciler Kurulu toplantısı vardı. Taner’le orada beraber olacaktık her yılkı gibi... Pek çok top­ lantıda birlikte olduk. Düşüncelerini coşkuya kapılmadan, ağır­ başlılıkla belirtirdi. Büyük savlarla ortaya atılanlardan daha da etkili olurdu sözleri... Sait Faik Öykü Ödülü’nün ta başından beri bu kurulda bulunan, en kıdemli üyesi idi. Hüzünlü bir top­ lantı oldu. Bundan sonrakilerde de eksikliğini, hoşgörülü ko­ nuşmasını, değerlendirmelerini hep arayacağız.

Sait Faik’in şiirlerini okuyorum yeniden... “ Bazı akşam üst­ leri oturur -Hikâyeler yazardım- Deli gibi”... O 1950’li yıllar, şimdi bir düş gibi... Öykü yazmanın önemli bir uğraş olduğuna inan­ mıştık hepimiz... Sait Faik, Orhan Kemal, Haldun Taner, Sa- mim Kocagöz, Tarık Buğra, Cumalı, Tirali, Aksal, Buyrukçu, Meriç... Öykücülüğümüzün altın yıllarıydı. Bizlerden sonra da öykü sanatına yeni adlar girdi, başarılı ürünler verildi, verili-

(Arkası 12. Sayfada)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Rus filosunu arayınız ve nerede bulursanız, savaş ilan etmeksizin hücum ediniz." Cemal Paşa’nın verdiği emir ise şöyledir: "Donanmamızın Birinci

The factors that determine whether rate control or rhythm con- trol strategies would be preferred are as follows: If the patient has a permanent AF, less symptoms, hypertension,

M üşir Fuat Paşa, Şûra-i Devlet â zâsından Turhan Paşa, Levezımatı Umumiye Dairesi Reisi Ferik Ah met A fif Paşa, Kabulî Paşa, Çatal­ ca mutasarıfı

Eğiklik 45 derece olsaydı 66°33’ olan kutup daireleri Ekvator’a yaklaşık 21,5 derece daha yaklaşırdı.. Güneş ışınlarının dik geleceği aralık da geniş- leyeceği

Bütün bunlar Azra Erhat'ı çağrıştırırdı kafamda Kitapları dışında kendisini tanıdıktan sonra Azra Erhat adıyla birlikte yaşama tutkusu, ortak çalışma

Bu, sa­ dece, geçmişe intikal eden itibarî bir zaman bölümünün hatırasına karşı değil, onunla beraber bizden uzaklaşan bir ömür devre­ sine, daha doğru

Çit köşküne götürülmesinden ve kendisini sorguya çeken zatın büyük bir ihtiramla ayakta dur­ masından Ekrem bey paravana­ nın arkasında Abdülhamidin

*\oğac!İar Camii Büyük ve nükteci Türk şairi Revani’nin camii ile Payzen Yusuf Paşanın Türbesi 30 metrelik cadde geçecek diye yıktırılmıştı.. Sonra