• Sonuç bulunamadı

Herkes kendi takviminde yaşar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Herkes kendi takviminde yaşar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

vv

3 0 HAZİRÂH 19 7 ?

KİTAPLAR

Herkes Kendi Takviminde Yaşar

Rauf MUTLUAY

@ HALDUN DORMEN’ÎN ANTLARI: SÜRÇ-I LİSAN ETTİKSE, HAZI- RnN 1977, GELİŞİM YAYINLARI, BîTYtIK BOY RESİMLİ, 464 s. £,0 İL.

1

alabalık te sıcak sınıl dersleriyle yıl sunu yoğunluğunun seçim tedirginliğine rastlayı- ' şı, kesintisiz bir okuma alışkanlıgmın va­ kit bırakmayan ek çalışmalarla zedeleniri, top- lumsal bekleyiş içinde kişisel sorunlarm erte- lenişi, hemen hemen bir buııalnn yarattı ben­ de. Butun ilgilerimle yurt yönetiminin olasılık­ larına çevrili, her günün getirdiği birbirinden acı olaylarla kaygılar içindeyim. Ne okuyabil­ dim, ne yazabildim bir süre kitaplar üzerine.

Sonunda öğretmenlik - yazarlık yorgunlu­ ğumu; pek az bildiğim bir dünyanın gizleriy­ le, örneğin edebiyatın öteki dallarına göre ken­ dimi dana uzağında gördüğüm tiyatro yaşana­ nın özellikleriyle giderilebileceğini sezer gibi ol­ dum. Birikmiş onea kitap arasında seçtiğim bir ikisi, nicedir özlediğim okuma üızuu ka­ zandırdı bana. Haldun Görmenin tiyatro anı­ larını, ona yakın birkaç eserin komşu sayfa­ larıyla birlikte, keyiile iki günde bitirdim; ka­

zançlıyım.

Önce üç alıntıdan yola çıkalım. Alman da- düar ehlide büyütülmüş, Galatasaray’ın orta- onul Pransızcasıyla yetinilerek kolej mühendis ligine aday yapılmış bir oğul; bütün yetilen ve yetenekleriyle, sekiz yaşında ulaştığı tiyat­ roculuk sevgisiyle, sonunda ailesine kabul ettir­ diği özel merakının zaferlerinden birim kutla­ maktadır. «Sokak Kızı Irmaomn başarı gecesi­ ni şu satırlarla noktalan «... Babam o gece At­ las sinemasının kulisine kutlamaya geıcü bız- lerı. ilk kez geliyordu sahne arkasına. Herkesin teker teker eluıı sıkıp oyunu ne kadar beğen­ diğim soyıedi. Gözlerinin ıçı parlıyordu mutlu­ luğundan. Oyunu babama bu kaaar begendıro- bıimış olman bana ayrı bir kıvanç veıuı. Ken cüıııi kanıtiayabıimişüm ona..» (.2401:

«... Babamdan, tiyatro açıldıktan sonra ııer ay eşit vadelerle ödemeye soz verdiğimiz para­ nın uır kuruşunu Dile ödıyememışıık daiıa (Hızlı yazıp bir kez daha denetlememiş olmak yuzuııaen böyle pek çok pürüzlü ve dikkatsiz anlatım sakatlıkları var kitapta; auıa nedense, anılar içtenliği yüzünden olmalı, peu batmıyor okura, h. M j Bütün ıyı niyetlenme rağmen maalesef babamdan aldığım borçlan ne o yıl, nc de ondan sonraki yıllar ödıyemedım t. İşte gene ne, ne bağlacının yanlış kullanımı; R. m.) ve. bu yüzden ölünceye dek babama bu işteki başarımı tam anlamı ile biç bir zaman kanıt- layamadım..» (2801

«... Yülar yüı güvendiğim, her türlü sıkış­ mamda o nasılsa bana yardım eder diye bilinç­ altı düşündüğüm babam yoktu artık. Hep ona kanıtlamak istemiştim kendimi bilinçaltı. Kişi­ liğim olduğunu, tiyatrocu olarak başarı kaza­ nabileceğimi ona göstermek istemiştim herkes­ ten fazla. Londra’daki zaferimize tanık olabil­ mesi beni bir yere kadar teselli ediyordu..»

( 428)

Oğulların, başarılı babalarına kendilerini kabul ettirmeye çalışmaları, özellikle kendi kendilerine bir yön seçerek onlara karşın yeğ­ lemeler yapmışlarsa bu yolda iyice çaba gös­ termeleri.. doğaldır bir yerde, çok görülmüş­ tür. Ne var ki o zaman da alttan alta, babanın temsil ettiği değerler dizgesi yürürlükte kalır. Sait Ömer Bey, İş çevrelerinin başarılı bir temsilcisidir, o halde Haldun Dormen tiyatro­ su da, seyirci kuyruğu, gişe geliri, alkış kala­ balığı, büyük üretim, gösterişli temsil, kalaba­ lık kadro... gibi özellikleriyle bîr iş tiyatrosu olarak kendisini kanıtlayabilir ancak. Gerçi her tiyatro kurumunun seyirci ilgisiyle yaşa­ ması doğaldır; ama daha başka değerlerle ye­ tinerek halka daha gerekil ürünleri sunma so­ rumluluğunu yaşayanlar da vardır. Şüphesiz Haldun Dormen, kendisini yetiştiren çevrenin eğilimlerine ve beğenisine, sanat görüşüyle ça­

lışma ilkelerin« göre kendince doğru ve başa­ rılı işler yapmıştır. Onun dirliği onundur.

Bu yüzden «50 Yılın Türk Tiyatrosunda Metin And, konuyu şöyle özetler: «Dormen Tiyatrosu, kapılarını bir daha açılmamak üze­ re kapattığı 1972 yılma dek özel tiyatrolarımı­ zın en önemlilerinden birisi olarak unutulma yacak temsiller çıkarmıştır. Oyun dağarcığı tutarlılık göstermemekle birlikte, Haldun Dor- men'in İyi bir sahneye koyar olması sonucu, hangi türden olursa olsun, temsiller belli bir düzeyde kalabilmiştir. İçinde . bulunduğumuz 1973 yılındaki özel tiyatrolara bakarsak, pek çoğunun yöneticileri veya sanatçıları arasında tiyatroya ilk adımım Dormen Tiyatrosunda atmış oyuncuları buluruz..» (241-244; 395'de şu satırlar: «Haldun Dormen İse bu dönemin en seçkin, en değerli sahneye koyariarmdadır»).

Ve örneğin o tiyatroda yetişmiş olanlar­ dan biri, Füsun Erbulak, toplumsal bir bilin­ ce uiaşma aşamalarını içtenlikle anlattığı öze­ leştiri şayialarında, şu nitelemeleri kullana­ caktır; «Dormen Tiyatrosu; kaba çizgileriyle, saçma sapan oyunları kusursuz dekor ve kos­ tümlerle sahneleyen, kulisinde dedikodu hiç eksilmeyen, gerek turnelerde, gerekse İstan­ bul içinde zenginlerin bizleri sık sık supeye, dineye davet ettikleri bir tiyatroydu. Sadun (H. Dormen), liberalist, oldukça disiplinli bir patrondu. Baskı uygulamaz, teknisyeni oyun­ cudan ayırmazdı. Göstermelik bir eşitçilik İnadı vardı. Aslında maaşlar geciktiğinde, ben da sizin durumunuzdayım, ben de sıkıntıda­ yım derken bu pek sevdiği eşitlik fasaryaları­ nın geçerli olmadıklarını anlardık. «Oyun, ııe olursa olsun oynanmalıdır» ilkesine bağlı, «ki­ şisel kendini gösterme çabası» eğilimine cep­ he almış bir yönetmendi.. Şimdi değerlendir­ diğim kadarıyla, eksik ve yanlış dünya görü­ şüne karşın, usta bir sahneye koyucu, uygula­ yıcı olması; insan ilişkilerini doğru saptayıp resim gibi kusursuz bir biçimde sahneye ak- tarabilmesindendi.. Komik ve şaşaalı olması İstenirdi oyunların..» (Niçin Geç Kaldım, 1974; 142. sayfadan başlayarak).

Aşklar, tutkular, kıskançlıklar, küskünlük­ ler, kırgınlıklar, gururlar, dedikodular, eleşti­ riler, değişik ilişkiler ve karışık değerlerle... Siyasal partilerimiz gibi kendi içinden boyu­ na yenilerini yaratan bölünmelerle dolu özel bir tiyatro dünyasının gizleri, gerçekleri.. Ne­ cati Cumalı’nın «Aşk Da Gezer» romanında bir zaman dilimini bize ustalıkla anlattığı (İ975, Sander Y .) özel bir yaşama takvimi ama daha okuyamadığım (Bilgi Y. 1977) Pı­ nar Kür’ün «Küçük Oyuncu» romanının da aynı çevrede geçtiğini biliyorum. Kahkahan, uykucu, ıeaksiyoncu seyirciler karşısında (345), hep kendilerini alkışlatmak özlemiyle çıkan yeteneklerin kendilerine özgü tutum ve değerleri.

Dormen’tn bize anlattığı dönem içinde hangi çeşit toplum olayları, yazgı sorunları yer almış olursa olsun, hepsi bir iki satırla geçiştirilmiş; yalnız tiyatro yaşamı, kendi ö- zel takvim önemlerine göre verilmiştir. Oyun­ ların tarihleri anılmadığı için, onları Metin And’m kitabmuı listesinden izleyerek benim de bir seyirci olarak katıldığım o dönemi ye­ niden yaşadım. Haz aldım, düşündüm, dinlen­ dim, keyiflendim, yararlandım, bugünle karşı­ laştırdım. Ve bir daha kolay kolay dönemiye ceğimiz o eski Beyoğlu yıllarını,, kendi ömrü­ mün de bir parçası olduğu için bir kez daha yaşattım içimde

Haldun Dormen’in «camlı bir kutu», «kü­ tümsü canavar» diye andığı (419) televizyon döneminde ve toplumlunuzun ulaştığı bilinç düzeyinde, sanırım artık başka tür tiyatrolar olacaktır; olmaktadır. Ama 1955-1972 yıllarının tiyatro dünyasını yansıtan Dormen’in anıları­ nı, sizin de ilgiyle, sevgiyle, keyiile okuyacağı­ nıza, yararlanacağınıza inanırım.

Referanslar

Benzer Belgeler

臺北醫學大學「101 學年度師生防火、防震訓練」活動 本校為強化外國師生對防火、防震基本常識,增加應變常識及 能力。特於 12 月 4 日

北醫大代表團於 12 日拜訪倫敦大學 Vice Provost Sir John Tooke、Dean David Lomas、 Director Gabriel Aeppli、Professor Peter V Coveney 與 Proffessor Bryan

Doğru bir marka adı seçimi, bir markanın markalaşma sürecinin ilk ve en önemli stratejik adımlarından biridir.. Marka adı bir markanın konumlandırma stratejisi ve

Sanchez, ve Diğerleri (2009), Corcoles ve Diğerleri (2013) tarafından yapılan çalışmalarda, entelektüel sermaye ölçüm ve raporlamasının, üniversitelerin bilgi

Gün boyunca omuz omuza duran ,sadece ku­ ru ekmekle yaşayan, on paraya helva ve yarım okka ekmek yiyerek veya yirmi pa­ raya kızarmış ciğer, helva ve yarım

Manastır şehrindeki iptidaî mektepler hakkında arşiv kayıtları, salnâmelere göre daha fazla bilgi içermektedir. Tedrisat-ı İptidaiye Kalemi’nden elde ettiğimiz

Bu sefer gittiğim zaman Abdülhak Hâmi- din candan dostu, Türk edebiya­ tının maruf siması Sami paşa za­ de Sezai yukarı odada, çalışma salonunda

Fakat İshak Sü- kûtî, Abdullah Cevdet ve Tunalı H il m i ve diğerlerinin memuriyet kabu lUnden evvel çok canlı bir duruma girmiş bulunan Cenevrede «İn ti -