?IID')&'#+(,+9äBJ'+#I7O?(.#'7H7B?A(&'((&$O?BzP;B
?IID')&'#+(,+9äBJ'+#I7O?(.#'7H7B?A(&'((&$O?BzP;B
BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ
BALIKESIR UNIVERSITY
THE JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES INSTITUTE
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration) ISSN1301-5265
EditörlEr
Doç. Dr. Zübeyde GÜNEŞ YAĞCI Prof. Dr. Cevdet AVCIKURT Sorumlu Yazı işlEri müdürü Yrd. Doç. Dr. Murat DOĞDUBAY Yardımcı EditörlEr
Yrd. Doç. Dr. Murat DOĞDUBAY Yrd. Doç.Dr. Halil İbrahim ŞAHİN Yrd.Doç.Dr. Ahmet KÖROĞLU YaYın Kurulu
Doç.Dr. Zübeyde Güneş YAĞCI Prof.Dr. Cevdet AVCIKURT Prof.Dr. Edip ÖRÜCÜ Prof.Dr. Tamer BOLAT Prof.Dr. Serap PALAZ Prof.Dr. Abdullah SOYKAN Prof.Dr. Hakan ÇETİNTAŞ Doç.Dr. Mehmet NARLI Doç.Dr. Şenol ÇELİK Doç.Dr. Kadir CANATAN Doç.Dr. Ertan ÖRGEN Doç.Dr. Şakir SAKARYA Yrd.Doç.Dr. Murat DOĞDUBAY Yrd.Doç.Dr. Halil İbrahim ŞAHİN
Dergimizin ana hedefi; bilimsel normlara ve bilim etiğine uygun, nitelikli ve özgün çalışmaları titizlikle değerlendirerek, dü-zenli aralıklarla yayımlanan ve sosyal bi-limler alanında tercih edilen öncelikli der-giler arasında yer almaktır.
Dergiye gönderilen yazılar, derginin ya-zım kurallarına uygun biçimde hazırlan-malı ve değerlendirme sürecine girmek üzere http:// sbe.balikesir.edu.tr/dergi ad-resine gönderilmelidir.
ilE tişim
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Çağış Kampüsü Balıkesir / TÜRKİYE
http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi [email protected] Tel: 0 266 612 1407 /1401 / 1405 Balıkesir Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi aşağıdaki veri tabanları tarafından taranmaktadır:
• DOAJ Directory of Open Access Journal • MLA Modern Language Association • Ebscohost
• Index Copernicus • Türk Eğitim İndeksi
• Akademia Sosyal Bilimler İndeksi (ASOS Index)
© Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından Haziran ve Aralık
aylarında olmak üzere yılda iki kez yayımlanan hakemli bir dergidir. Dergide yayımlanan yazılardaki görüş ve düşüncelerden yazarları sorumludur. Derginin her hakkı saklıdır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
III
Bu SayIda Görev alan Hakemler
Prof.Dr. Yılmaz ARI Prof.Dr. Ali DUYMAZ Prof.Dr. Mehmet BAŞTÜRK Prof.Dr. Gürer GÜLSEVİN Prof. Dr. Abdullah KÖSE
Doç.Dr. Alpaslan ALİAĞAOĞLU Doç.Dr. Hasan BABACAN Doç.Dr. Şenol ÇELİK
Doç.Dr. Bünyamin KOCAOĞLU Doç.Dr. Mehmet NARLI
Doç.Dr. Salim ÇONOĞLU Doç.Dr. Şermin TAĞIL Yrd.Doç.Dr. İsmail ARSLAN Yrd.Doç.Dr. Selami AYDIN Yrd.Doç.Dr. Zeki ÇEVİK Yrd.Doç.Dr. Abdülmecit MUTAF Yrd.Doç.Dr. Halil İbrahim ŞAHİN Yrd.Doç.Dr. Yücel YİĞİT
Dr. Serdar GENÇ Dr. Eftal IRKIÇATAL
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
Iv
İçİndekİler
Editörlerden
〉〉
... IXcoğrafYa anabilim dalı
Madra Dağı’nda Geleneksel Yayla Göçü
〉〉
...3Alper UZUN - Abdullah KÖSE
Bigadiç ve Sındırgı’da Hayvancılık Ekonomisi
〉〉
...19Ferhat ARSLAN - Mesut ELİBÜYÜK
tariH anabilim dalı
Hasan Basri Çantay’ın
〉〉
“Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm” AdlıEseri Üzerine Bir Değerlendirme ...43
Mehmet ÖZKAN
Evliya Çelebi’nin Bandırma, Aydıncık (Edincik) ve Erdek İle İlgili
〉〉
Verdiği Bilgiler ve Bunların Değeri ...67
Şenol ÇELİK
Hüseyin Orak Adlı Bir Müteşebbis
〉〉
Türkiye Kılavuzu Adlı Eser ve1945 Yılı Balıkesir’i ...83
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
v
ContentS
From Editors
〉〉
... IXdEpartmEnt of GEoGrapHY
Traditional Yayla Migration in Madra Mountains of Western Turkey
〉〉
....3Alper UZUN - Abdullah KÖSE
The Livestock Economy in Bigadic and Sindirg
〉〉
i ...19Ferhat ARSLAN - Mesut ELİBÜYÜK
dEpartmEnt of HıStorY
An Evaluation of Hasan Basri Çantay’s Study Entitled
〉〉
“The Quran and its Translation” ...43
Mehmet ÖZKAN
The Information About Bandırma, Aydıncık (Edincik) and Erdek
〉〉
That Evliya Çelebi Gave And Its Utility ...67
Şenol ÇELİK
An Entrepreneur
〉〉
Hüseyin Orak, An Opus Türkiye Kılavuzu andBalıkesir City in 1945 ...83
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
vI
İçindekiler
II. Dünya Savaşı Yıllarında Kahve İhtikârının Balıkesir’e
〉〉
Yansımaları ...111
Zeki ÇEVİK
İdâdînin Son Yıllarından Liseye: Karesi Sultânîsi (1913-1923)
〉〉
...129Mustafa Murat ÖNTUĞ - Kamil UYGUN
Balıkesir’de 89 Göçü
〉〉
...157 Yücel YİĞİTtürK dili vE EdEbiYatı anabilim dalı
Balıkesir Çepnilerinde Göçebelik ve İskân İzle
〉〉
ri ...177Zeynep ŞİMŞEK UMAÇ
Balıkesir Çepnilerinde Ağıt Geleneği ve Ağıtçı Kadınlar
〉〉
...189Halil İbrahim ŞAHİN
Balıkesir’de Masal Anlatma Geleneği ve Masalların İşlevsel
〉〉
Yitirilişi Üzerine Değerlendirmeler ...213
Satı KUMARTAŞLIOĞLU
Bursalı Velilerin Balıkesirli Halifeleri
〉〉
...231 Ali DUYMAZYabancı dillEr Eğitimi anabilim dalı
İkinci Dil Öğrenme Algılarının Belirlenmes
〉〉
i: Balıkesir Örneği ...251Mehmet BAŞTÜRK
balıkesir üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi
Hakemli bir dergidir.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
vII
Contents
The Effects of Coffee Black Marketing on Balıkesir During World
〉〉
War II ...111
Zeki ÇEVİK
From Recent Years Of Secondary School To High School:
〉〉
Karesi High School (1913-1923) ...129
Mustafa Murat ÖNTUĞ - Kamil UYGUN
89 Migration in Balıkesir
〉〉
...157 Yücel YİĞİTdEpartmEnt of turKıSH lanGuaGE and lıtEraturE
The Impact of Nomadic and Housing on Balıkesir Cepnies
〉〉
...177Zeynep ŞİMŞEK UMAÇ
The Tradition of Lament Among The Chepni In Balikesir and
〉〉
Female Mourners ...189
Halil İbrahim ŞAHİN
The Thoughts On The Tradition Of Telling Tale In Balikesir
〉〉
Functionally Being Lost Of Tales ...213
Satı KUMARTAŞLIOĞLU
The Successors in Balikesir of the Velis in Bursa
〉〉
...231Ali DUYMAZ
dEpartmEnt of forEıGn lanGuaGES Educatıon
The Learners’ Perceptions of Second Language Learning:
〉〉
The Sample of Balıkesir ...251
Mehmet BAŞTÜRK
the Journal of Social Sciences ınstitute
is a peer reviewed Journal
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
IX
Özel SayıSı İçİn edİTÖrlerden,
Yirminci kuruluş yılında Balıkesir Üniversitesi, başta Balıkesir olmak üzere ülkemizin gelişmişlik düzeyinin ve yaşam kalitesinin artmasına katkı sağlama ve toplumsal değerlere bağlı, insan haklarına saygılı, bilgi ve teknoloji üreten, Ata-türk İlke ve İnkılaplarına bağlı bireyler yetiştirme misyonu paralelinde yoluna de-vam etmektedir. Ayrıca; uluslararası standartlarda eğitim - öğretim kalitesine ulaş-mış, bilimsel üretimi ve üniversite - kent - sanayi işbirliğini sağlaulaş-mış, tercih edilen bir üniversite olmak vizyonu da Balıkesir Üniversitesi’nin şekillenmesinde en et-kili faktör olarak ön plana çıkmaktadır.
Bu gelişmeler ışığında; önceki sayılarda da olduğu gibi; sosyal bilimlerde ya-şanan gelişme, yenilik ve değişimlerin takibi, disiplinlerarası etkileşimlerin işbirli-ğine dönüştürülmesi ve böylece sosyal bilimlere yeni katkılar sağlanması hedefinin Balıkesir dahilinde lokalize edilmiş halini içeriğinde barındıran 20. Yıl Özel Sayısı için tekrar sizlerle buluşmanın gurur ve mutluluğunu paylaşmak isteriz.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
X
20. Yıl Özel Sayısı için Editörlerden
Özenle ve titizlikle hazırlanmış; dört ayrı anabilim dalından onüç adet Balıke-sir temasıyla şekillenmiş olan akademik çalışmanın değerlendirilmesinde yardımcı olan sayın hakemlerimizin işbirlikleri ve destekleri için kendilerine müteşekkiriz. Yoğunluklarına rağmen ve beklenti içinde olmaksızın hakemlerimizin değerlen-dirme, öneri ve uyarılarının, derginin geliştirilmesinde faydalı olacağını biliyor ve kendilerine tekrar teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Balıkesir temalı çalışmaları, genel itibariyle ve anabilim dalları dahilinde de-ğerlendirdiğimizde özellikle şu konuların ön plana çıktığını görmekteyiz:
Coğrafya Anabilim Dalı’nda yapılan çalışmaların Balıkesir çevresinde yayla
göçleri ve ilin ülke genelinde potansiyeli kabul gören hayvancılık ekonomisi ko-nularında odaklandığı görülmektedir.
Tarih Anabilim Dalı başlıklı çalışmalarda ise; Balıkesir’in ve döneminin
özel-likle milli mücadele konusunda öncülerinden birisi olan Hasan Basri Çantay, Ev-liya Çelebi’nin Balıkesir çevresi ile ilgili görüşleri, 1945 yılı Balıkesir’i hakkında bilgiler veren bir eserin analizi, II. Dünya Savaşı dönemi Balıkesir’de kahve tü-ketimi, Karesi İdadisi’nin son yılları ve Sultanisi’nin ilk yılları ve 89 Göçü’nün Balıkesir’e etkileri konularının işlenmiş olduğu görülmektedir.
Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı başlığı altında çalışmalarda odak
konularının Balıkesir’de göçebelik ve iskan, ağıt geleneği ve ağıtçılık, masal an-latma geleneği ve Bursa’lı veliler ile Balıkesir’li halifeleri arasındaki bağlantılar olduğu görülmektedir.
Son olarak; Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı başlığı altında yapılan çalışma, Balıkesir’de ikinci dil öğrenme algılarının belirlenmesi üzerine gerçek-leştirilmiştir.
Çalışmalara bakıldığında Balıkesir odaklı çalışmalar olmasına rağmen ön-ceki sayılarda olduğu gibi; dergimizin yazar, konu ve disiplin bakımından çeşit zenginliğine sahip olduğu gözlemlenebilmektedir. Bu çok disiplinli yapının getir-diği çeşitlilik ve akademik duruş nedeniyle; dergimiz DOAJ, EBSCO, MLA, In-dexs, Asos Index ve Sociological Abstract, dizinleri tarafından taranırlık devam edegelmektedir. Dergimizin bundan sonraki sayılarına kendi çalışmalarını gön-dermek isteyen sosyal bilimciler, dergimizin web sayfası yoluyla çalışmaları tara-fımıza ulaştırabileceklerdir.
Sonuç olarak; Balıkesir Üniversitesi misyon ve vizyonu paralelinde şekil-lenmiş olan dergimizin bugünkü halini almasında emeği geçen ve önceki sayıla-rımızın yayımlanmasından elde ettikleri bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaşan
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
XI
Special Edition For 20th year Celebration
öğretim üyesi arkadaşlarımıza ve hocalarımıza tekrar tekrar teşekkürü borç bili-riz. Üniversitemizin 20. yılı nedeniyle basılan dergimizin bu sayısının da sosyal bilimlere pozitif katkı ve yeni bakış açılarını kazandırmasını ümit eder, nice yeni sayılarda buluşmak dileğiyle saygılarımızı sunarız.
Doç.Dr. Zübeyde Güneş YAĞCI Prof.Dr. Cevdet AVCIKURT
Coğrafya
Anabilim Dalı
Department of
Geography
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
3
Madra dağı’nda Geleneksel YaYla Göçü
alper uzun [*]abdullah KöSE [**]
ÖZ
Problem Durumu: Yaylacılık, Türkiye’deki önemli nüfus hareketlerinden bi-risidir. Ancak, Türkiye’de değişen sosyal, kültürel ve ekonomik koşullara bağlı olarak mera hayvancılığının önemini yitirmesi ve göçler yoluyla kırsal yerleş-melerin nüfusunun sürekli azalması, geleneksel yaylacılığın ve yayla göçünün önemini kaybetmesine neden olmuştur. Modernleşme sürecinin bütün olumsuz-luklarına rağmen Hacıhüseyinler Köyü halkı, diğer benzerlerinden farklı olarak geleneksel yaylacılık ve yayla göçünü günümüze kadar sürdürmeyi başarmışlar-dır. Bu çalışmada, Hacıhüseyinler Yaylası’nın varlığını nasıl devam ettirdiğinin cevabı aranmıştır.
Araştırmanın Amacı: Madra Dağı’nın kuzey yamacında bulunan ve aktif ve en yoğun şekilde kullanılmakta olan Hacıhüseyinler Yaylası’nın günümüzdeki duru-munu, modernleşme sürecinde Türkiye’de geleneksel yaşam tarzı ve geçim faali-yetleri gerilerken Madra Dağı’nda yaylacılığın etkin olarak sürdürülmesinde rol oynayan aktörleri, Hacıhüseyinler Yaylası’nda geleneksel yaylacılığı tehdit eden faktörleri belirlemek çalışmanın temel amacıdır.
Yöntem: Hacıhüseyinler Yaylası’ndaki yaylacılık faaliyetini ele alan bu çalış-mada kullanılan temel yöntem saha araştırmasıdır. Saha araştırmaları yapılırken başvurulan veri toplama yöntemleri ise arazi gözlemleri ve köyün sakinleriyle ya-pılan görüşmelerdir. Görüşmeler esnasında açık uçlu sorular kullanılmıştır. Ay-rıca, araziden elde edilen veriler, konu ile ilgili mevcut literatürün değerlendiril-mesi ve büro çalışmaları ile desteklenmiştir.
Bulgular ve Sonuçlar: Konargöçer Kılaz aşiretinden Hacıhüseyinler oymağının yüzyıllar boyunca yazlık mera olarak kullandığı yayla, modernleşme sürecine
[*] Arş. Gör., Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
4
Coğrafya Anabilim Dalı
bağlı olarak eski ekonomik önemini kaybetmiştir. Ancak, bütün olumsuz geliş-melere rağmen diğer benzerlerinden farklı olarak geleneksel yaylacılık ve yayla göçü devam ettirilmektedir. Bu durum büyük ölçüde köydeki güçlü aile yapısı, sıkı toplumsal dayanışma, geleneklere bağlılık ve kapalı toplum yapısının korun-ması sayesinde başarılmıştır.
Yerel halk geleneksel yaylacılık ve yayla göçünü devam ettirmede istekli ve ıs-rarlı olsa da, modernleşme süreci karşısında geleneksel kültürün kendini daha uzun süre koruması mümkün görünmemektedir.
Anahtar Kelimeler: Madra Dağı, gelenek, yayla göçü.
traditional yayla migration in madra mountains of
Western turkey
ABSTRACT
Problem Statement: Yayla is one of the important population movements in Tur-key. However, the decreasing importance of grazing animals in pasture lands due to changing social, cultural and economical conditions and the perpetual decline in the population of rural settlements through immigration; have caused the tradi-tional yayla to lose its importance. Unlike their fellows, the people of the village of Hacıhüseyinler have achieved to carry on yayla activity up to date in spite of all the disadvantages of modernization. How come the yayla activities in the pla-teau of Hacıhüseyinler survive today is questioned within this work.
Purpose of the Study: The basic purposes of this study are to determine the cur-rent status of the plateau of Hacıhüseyinler which is actively and intensely used, located in the north slope of Madra Mountain, to state the key actors that actively leads to yayla on Madra Mountain while the traditional lifestyles and subsistence practices regress during the process of modernization, and to indicate the factors that threaten the traditional yayla in the plateau of Hacıhüseyinler.
Methodology: Fieldwork is the basic method used in this work which handles the yayla in the plateau of Hacıhüseyinler. Field observation and the reports with the inhabitants of the village are the methods for gathering data during field research. Comprehensive questions are directed during the reports. Furthermore, data gathered from the field is supported by the evaluation of available literature and office work.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
5
Department of Geography
Results and Conclusions: The yayla, which was used for summer grazing thro-ughout centuries by Hacıhüseyinler people from the tribe of Konargöçer Kılaz, has lost its significance due to modernization. However, unlike similar fields, the traditional yayla is going on in spite of all negative developments. This situation is provided substantially by the strong family relations, close social cooperation, traditional dependence and the conservation of enclosed social structure. Although the local people are willing and insistent on sustaining traditional yayla, a longer term preservation of the traditional culture itself against modernization process is not to be seen possible.
Keywords: Madra Mountain, tradition, yayla migration.
1. GİRİŞ
Bu çalışmanın konusu Madra Dağı’ndaki Hacıhüseyinler Köyü sakinlerinin geleneksel yayla göçü faaliyetleridir. Madra Dağı’nın kuzeybatı yamacında bu-lunan Hacıhüseyinler Yaylası, Gömeç ilçesine bağlı Hacıhüseyinler Köyü halkı-nın geleneksel hayvancılık ekonomisi kapsamında kullandığı yazlık mera alanı-dır (Foto 1).
Foto 1. Hacıhüseyinler Köyü
Türkiye’de değişen sosyal, kültürel ve ekonomik koşullara bağlı olarak mera hayvancılığının önemini yitirmesi ve göçler yoluyla kırsal yerleşmelerin nüfusunun sürekli azalması, geleneksel yaylacılığın ve yayla göçünün önemini kaybetmesine
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
6
Coğrafya Anabilim Dalı
neden olmuştur (Somuncu, 2005: 6). Modernleşme sürecinin bütün olumsuzluk-larına rağmen Hacıhüseyinler Köyü halkı, diğer benzerlerinden farklı olarak ge-leneksel yaylacılık ve yayla göçünü günümüze kadar sürdürmeyi başarmışlardır. Bu çalışmada, Hacıhüseyinler Yaylası’nın varlığını nasıl devam ettirdiğinin ce-vabı aranmıştır.
Madra Dağı’nın kuzey yamacında bulunan ve aktif ve en yoğun şekilde kul-lanılmakta olan Hacıhüseyinler Yaylası’nın günümüzdeki durumunu, modernleşme sürecinde Türkiye’de geleneksel yaşam tarzı ve geçim faaliyetleri gerilerken Madra Dağı’nda yaylacılığın etkin olarak sürdürülmesinde rol oynayan aktörleri, Hacı-hüseyinler Yaylası’nda geleneksel yaylacılığı tehdit eden faktörleri belirlemek ça-lışmanın temel amacıdır.
Farklı yıllarda yapılan arazi çalışmaları sonucu elde edilen veriler, araştırma konusu ile ilgili literatürle birlikte değerlendirilmiş ve tüm bu yapılanlar büro ça-lışmaları ile desteklenmiştir. Hacıhüseyinler Yaylası ile ilgili bilgiler 1997 yılında yapılmış arazi çalışması elde edilmiştir. Yaylanın güncel durumu ise Hacıhüseyin-ler Köyü’ne yapılan arazi çalışmalarından temin edilmiştir. Saha araştırmaları sı-rasında gözlem ve görüşme teknikleri kullanılmıştır (Foto 2).
2. ARAŞTIRMA SAHASININ YERİ VE SINIRLARI
Hayvancılık faaliyetine bağlı olarak ortaya çıkan yaylaların yoğun olarak bu-lunduğu dağlık alanlardan biri de; Ege Bölgesi’nin kuzeyde Marmara Bölgesi ile sınırını oluşturan Madra Dağı kütlesinin yüksek kesimleridir.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
7
Department of Geography
Araştırmaya konu olan Hacıhüseyinler Yaylası, kuzey yamaçta ormanların açıl-ması yolu ile kazanılan otlak alanları üzerinde kurulmuştur. Hacıhüseyinler Yay-lası Madra Dağı’nın en yüksek tepesi olan Maya Tepesi’nin (1344 m.) kuzeyba-tısında yer almaktadır. İvrindi ilçe merkezinin kuş uçuşu olarak yaklaşık 30 km. kadar güneybatısında yer alan yayla yerleşmesi, Balıkesir ili İvrindi ilçe merkezi sınırları içerisinde kalır (Şekil 1). Ancak yayla, Gömeç ilçe merkezine bağlı Hacı-hüseyinler Köyü’nün, yazlık otlak olarak yararlandıkları bir yöredir.
3. ARAŞTIRMANIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
Yaylacılık ve yayla göçü, kökü Orta Asya atlı göçebe kültürüne dayanan ve bin yıl boyunca Anadolu’da yeniden şekillenen geleneksel Türk kültürünün temel unsurlarından biridir. Türk toplumunun modernleşme sürecinde sürekli gerilemiş, günümüz koşullarına göre bazen fonksiyon değiştirerek varlığını sürdürmüş, an-cak çoğu zaman yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır (Somuncu, 2005: 6–8; Zaman, 2007: 13–20). Yaylacılık, geleneksel hayat tarzı ve geçim faaliyeti olarak korunması gereken bir kültür unsuru haline gelmiştir. Modern dünyanın çok fazla sokulamadığı veya kapalı toplum yapısının çok sıkı korunduğu bazı alanlar, gele-neksel yaylacılığın özgün biçimiyle günümüze kadar ulaştığı alanlar olarak karşı-mıza çıkmaktadır. Hacıhüseyinler Yaylası ve buraya yapılan yayla göçü, konum itibari ile modern dünyanın yoğun baskısına maruz kaldığı bir alanda, hala etkin bir biçimde sürdürülmektedir.
Yayla, genellikle kırsal nüfusun ek geçim sahaları ve yaz mevsiminde hay-vancılık faaliyeti ve dinlenme amacıyla çıktıkları geçici yerleşmeyi ifade etmek-tedir (Emiroğlu, 1977: 9). Kavram, bazı tanımlamalarda “geçici yerleşme şekli,” bazılarında “bir yeryüzü şekli,” bazılarında ise “bir yerleşim yeri ve ekonomik fa-aliyet alanı” olarak geçmektedir.
Alagöz (1993: 1–4) yaylayı eski Türkçede yaz mevsimi anlamına gelen “yay” kökü ile hayvanları açıkta dağınık olarak otlatmak manasını ifade eden “yaymak” mastarından türediğini belirtmiştir. Tanoğlu (1966) “Anadolu’da çok yaygın bu-lunan ve halen bazen bütün köy halkını, bazen köy sakinlerinden yalnız bir kıs-mını bazen de köyün yalnız çobanlarını içine alan, dağ ile ova tezadının yarattığı ve mevsimlerin ayarladığı ritmik hareketlerin gerçekleştirildiği mevsimlik konak yeri” olarak açıklamıştır.
İzbırak (1992: 339) yaylayı “plâto” olarak açıklarken, Somuncu (2005: 24–25) yaylayı beşeri coğrafya terimi olarak ele almakta ve Türkiye’deki yaylaların
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
8
Coğrafya Anabilim Dalı
bulunduğu yer şekilleri göz önüne alındığında plâto ile ilgisi olmayan yeryüzü parçalarında da yaylalarla karşılaşıldığını belirtmektedir.
Yasal mevzuat açısından yayla, 4342 Sayılı Mera Kanunu’nun 3. maddesi-nin (e) bendinde yaylak olarak tanımlanmış olup, bu tanıma göre “Yaylak: Çift-çilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kulla-nılan yerdir” (Resmi Gazete, 1998).
Yaylaların iskânı geçici ve kısa sürelidir. Bu durum devamlı yerleşmenin bulun-duğu alt zon ile yaylaların yer aldığı üst zon arasında mevsimlik göçü gerektirir. Günü-müzde yaylacılığın önem kaybetme nedenlerinin başında alt zondaki ekonomik faali-yetlerin çok gelişmesi ve yaygınlaşması ve bu zonda yaşayan insanların iş imkânların artmasından dolayı yaylaya
çık-maya yetecek zaman ve imkân bulamamaları gelir (Tunçdilek, 1971).
Doğanay (1997: 273– 274) Türkiye’de yaylacılığı üç grupta değerlendirir: a) Göçebe hayvancılıkla ge-çimlerini sürdüren köy top-luluklarının sürdürdüğü yaylacılık b) Köy ailelerin devamlı yaşama bölgesi dı-şında kalmalarına rağmen, onların ortaklaşa mülki-yetinde veya hazineye ait olan alanlardaki yaylacılık c) Şehir nüfusunun gerçek-leştirdiği rekreasyon amaçlı yaylacılıktır.
Türkiye’de yaylalar ve yaylacılık konusunda çok sayıda çalışma bulunmak-tadır (Tunçdilek, 1964; Sö-zer, 1990; Alagöz, 1993;
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
9
Department of Geography
1994; Zaman, 2007). Türkiye’deki son dönem çalışmalarında temel odak konusu ise yaylardaki yapısal ve işlevsel değişimlerdir (Tunçel vd., 2004; Somuncu vd., 2010; Üçeçam Karagel ve Karagel, 2010; Şişman, 2010). Benzer şekilde dünya-nın diğer yerlerinde de yaylacılık (pastoralism, transhumance, pasture husbandry vb.) çalışmalarının aynı çerçevede ele alındığı görülmektedir (Huband vd, 2010; Biber, 2010). Bu çalışmada ise modernleşme sürecine karşı varlığını korumaya çalışan Madra Dağı’ndaki Hacıhüseyinler Yaylası incelenmiş ve bu yaylanın var olma mücadelesinde etkili süreçler belirlenmeye çalışılmıştır.
4. MADRA DAĞI’NDA YAYLACILIĞI DESTEKLEYEN DOĞAL KOŞULLAR
Çalışma alanının güneybatısındaki Madra Dağı bölgedeki dağlık alanlar içe-risinde yükseltisi en fazla olandır. Madra Dağı’nın en yüksek noktasını deniz se-viyesinden yüksekliği 1344 m. olan Maya Tepesi oluşturur (Şekil 2).
Madra Dağı ile kuş uçuşu 20 km. kadar batıdaki alçak zon arasında, yüksel-tiye bağlı olarak önemli iklim farklılıkları ortaya çıkmıştır. Bu durum, geleneksel yaylacılık ve yayla göçünün temelini oluşturan otlakların mevsimlik dönüşümü açı-sından önemlidir. Nitekim Ayvalık’ta yıllık ortalama sıcaklık 16,60C iken, Madra Dağı’nın 1000 metrenin üzerindeki yüksek kesimlerinde 100C’ye düşer. Yaz mev-siminde alçak kıyı zonuna göre 60C kadar daha düşük olan sıcaklık, geleneksel yaylacılığı destekler.
Geleneksel hayvancılık eko-nomisinin yazlık otlak alanı olarak kullanılan Hacıhü-seyinler Yaylası, Madra Dağı’nın daha nemli ve se-rin olan, alçak zon-daki kuraklığa kar-şılık yazın hayvan otlatmaya uygun meraların yer
al-dığı, insan ve hayvanlar için gerekli suyun temin edildiği Maya Tepesi’nin etekle-rinde küçük bir aşınım yüzeyi üzeetekle-rinde kurulmuştur (Foto 3 ve Şekil 2).
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
10
Coğrafya Anabilim Dalı
5. HACIHÜSEYİNLER YAYLASI VE GELENEKSEL YAYLACILIK
Madra Dağı’nın kuzey yamacında Hacıhüseyinler Yaylası dışında, yayla olarak adlandırılan birçok nokta bulunmaktadır. 1950-1960’lı yıllara kadar söz konusu bu yaylalarda birkaç konuta rastlamak mümkündüyse de, modernleşmeye bağlı ola-rak sosyal, kültürel ve ekonomik koşulların değişmesi sonucu mera hayvancılığı önemini yitirmiş, şehirlere göç yoluyla bu yaylalar terkedilmiştir. Günümüzde bu yaylalardan büyük çoğunluğuna çıkılmaz olmuş ve buralardaki yayla evleri yok olma süreciyle karşı karşıya kalmıştır. Örneğin Pınarbaşı Yaylası 1997’de 3 aile tarafından kullanılırken günümüzde tamamen terk edilmiştir.
Maya Tepesi’nin kuzeybatısında, Madra Deresi vadisinin güneydoğu yamaç-larındaki küçük bir aşınım yüzeyi üzerinde kurulan Hacıhüseyinler Yaylası, Balı-kesir ili Gömeç İlçesi’ne bağlı 1171 nüfuslu Hacıhüseyinler Köyü’ne bağlı geçici bir yerleşmedir. Yayla 959 m. yükseltide kurulmuştur. Hacıhüseyinler Köyü’nden 40 kadar ailenin (yaklaşık 120 kişi) hayvancılık faaliyetleri ve dinlenme amacıyla çıktıkları bir yayladır.
Şekil 2. Araştırma alanı ve yakın çevresinin fiziki haritası
Sürüleri ile birlikte yaylaya çıkış ve dönüşlerinde ekili-dikili alanlara za-rar veren konargöçer aşiretleri yerleşmeye zorlayan Osmanlı İmparatorluğu’nun iskân politikası sonucu, 1854–1864 arası dönemde konargöçer Kılaz aşiretinden
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
11
Department of Geography
Hacıhüseyinler obası yaylak olarak kullandıkları Madra Dağı’nda yerleşmek zo-runda kalmıştır (Halaçoğlu, 1988). Köyün kuruluşu, yöre halkı tarafından “Çadır Yırtan Paşa” olarak tanımlanan Ahmet Vefik Paşa’nın fermanına dayandırılır. Zo-runlu iskân fermanına bağlı olarak oba, şimdiki Hacıhüseyinler Yaylası’nın 3 km. kadar kuzeyindeki Çalkaya-Çat-Sulukdam derelerinin kavşağında (700 m. yük-seltide) kışlamak zorunda kalmıştır. Buradaki mezarlık, eski köy yerleşmesinin en önemli belgesidir. Ekip biçmeye uygun tarlaların azlığı, kış mevsiminin çok so-ğuk geçmesi ve bu mevsimde hayvan sürülerinin meralarda otlatılamaması gibi nedenlerle, bir kış geçirdikten sonra şimdiki köyün olduğu meralarda kışlanmaya başlanmıştır. Buna karşılık, eski köy yerleşmesinin (şimdiki Hacıhüseyinler Yay-lası) yakınındaki tarla ve otlaklar tamamen terk edilmemiş; yaylacılık aktivitesi içerisinde yazın ekilip biçilen ve hayvan otlatılan yerler olma özelliğini korumuş-tur (Köse, 1997b). Zaman içerisinde çadırların yerini sabit evler almış, konargö-çer hayat tarzının yerine yaylacılık ve yayla göçleri başlamıştır.
Kışlak yeri olarak, Gömeç Ovası değil, geleneksel hayat tarzına bağlı olarak ova gerisinde meraların geniş yer kapladığı yamaçlar tercih edilmiş olmalıdır. Di-ğer yandan, ovadaki verimli tarım alanları eskiden beri buradaki yerleşikler tara-fından zaten kullanılmaktadır. Bu durum, muhtemelen geleneksel hayat tarzı ve yaylacılığın günümüze kadar ulaşmasında esas aktörlerden biri olmuştur. Nitekim Hacıhüseyinler Köyü’nde hala yaylacılık yapan 40 ailenin temel geçim kaynağını hayvancılık oluşturmaktadır (Mestan, 2008).
Hacıhüseyinler Yaylası’nda 700 baş keçi ve 1800 baş koyun olmak üzere toplam 2500 baş hayvan mevcuttur (Mestan, 2008). Özellikleri ve otlak sahaları farklı olan koyun ve keçi türlerinden ayrı sürüler oluşturulmuştur. Hacıhüseyinler Yaylası’nda ortalama sürü büyüklüğü 60 baş kadar olup; yaylaya çıkan bir ailenin en az 40 baş, en fazla 80 baş olan bir küçükbaş hayvan sürüsü bulunmaktadır.
Yaylada üretilen süt, çoğunlukla yaylaya gelen tüccarlara satılmaktadır. Tüc-carlar tarafından satın alınan süt ve süt ürünleri ise Ayvalık ve Burhaniye ilçe merkezlerindeki haftalık pazarlarda tüketime sunulmaktadır (Mestan ve Karaba-cak, 2008).
Yaylaya geleneksel olarak koyun ve keçi sürülerini otlatmak üzere çıkılmakla birlikte, oluşturulmuş küçük bahçelerde sebze üretimi de yapılır. Bu arada, alçak zondaki tarım alanlarındaki işler nedeniyle, birkaç günlüğüne köye gidilip dönü-lebilmektedir (Arap, 2010). Zaten alçak zonda sahip olunan tarım alanlarının çok sınırlı oluşu yanında, sonbahar ve kış aylarında toplanan zeytin ile yaz başlarında hasadı yapılan buğday ve arpa; bu faaliyetleri ek geçim kaynağı olarak sürdüren ailelerin yaylaya çıkmalarına engel oluşturmamaktadır (Köse, 1997a).
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
12
Coğrafya Anabilim Dalı
Köyün kuruluşunda birkaç aileden oluşan oba doğal nüfus artışı ile büyümüş olmakla birlikte, Türkiye’de sanayileşme ve şehirleşmeye bağlı kültürel ve eko-nomik değişimin hız kazandığı 1950’li yıllara kadar yaylacılık faaliyetini sürdüre-rek yayla göçüne katılmıştır. Ancak nüfus artışı ile birlikte bu geçim ekonomisinin ihtiyaçları karşılayamaması, komşu çiftçi köy toplulukları ile gerçekleşen kültürel etkileşim, geleneksel halk kültürünün modernleşme sürecinde gerilemesi ve çö-zülmesi, şehre yönelik göçler neticesinde genç nüfusun kaybı, değişen koşullara uygun olarak köy çevresinde geliştirilen yeni tarımsal geçim faaliyetlerinin yayla-cılığa göre çok daha avantajlı oluşu, sonuçta geleneksel yaylacılığın önemini kay-betmesine ve yayla göçüne katılan ailelerin sürekli azalmasına neden olmuştur. Geleneksel kültürü tehdit eden bütün aktörlere rağmen Hacıhüseyinler Köyü, ge-leneksel kapalı toplum yapısını koruma konusundaki bilinçliliği ve ısrarı nedeniyle yaylacılığı ve yayla göçünü günümüze kadar sürdürmeyi başarmıştır.
5.1. Yayla Göçü
Madra Dağı kuzey yamaçlarındaki yaylacılık faaliyeti, mayıs ayı sonunda baş-lamakta ve kasım ayının ilk haftasına kadar devam etmektedir. Hayvan sürüleri kış mevsimi boyunca köy çevresindeki saya denilen ağıllarda tutulmakta ve meralarda otlatılmaktadır (Köse, 1995: 314–317). Sıcakların başladığı ve otların kurumaya yüz tuttuğu mayıs ayı sonlarında ise yaylaya göç başlamaktadır.
Yaklaşık 30 km.’yi aşan eski yayla yolları geleneksel olarak yaya kat edilir-ken, 1980’lerden itibaren orman yollarının tamamlanmasıyla artık motorlu taşıtlarla çıkılmaktadır (Mestan, 2008). Aileler eşyalarını traktör ve kamyonlarla yaylaya çı-karmaktadır. Köy ile yayla arasındaki ulaşım motorlu araçlarla yaklaşık olarak 3 saat sürmektedir. Bazı aileler ise sürülerini çoban eşliğinde yaya olarak yaylaya çıkarmakta ve bu seyahat bir gün içinde tamamlanmaktadır.
Yayla göçü gelenekleri büyük ölçüde ortadan kalkmış ve değişmiş olmasına rağmen, bazı ritüeller halen devam ettirilmektedir. Örneğin, aileler yayla göçü ön-cesinde akraba ve komşuları ile helâlleşir, bereket için süt dağıtır ve gün ağarırken toplu olarak yaylaya hareket edilir. Köy halkı, mayıs ayı sonlarında hayvanların iç-güdüsel olarak yaylaya çıkmaya hazırlandığını ve hatta sürülerin başlarında çoban olmadan bile yaylayı kendi başlarına bulabildiğini söylemektedir (Arap, 2010).
Yayladan geri dönüş eylül ayındadır. Ağustos ayının hayvanların çiftleşme dönemine denk gelmesi ve süt sağım işlerinin azalması nedeniyle yaylada iş gücü gereksinimi azaldığı için aileler köye dönmekte, sürüler çoban nezaretinde yay-lada kalmaktadır.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
13
Department of Geography
Sürülerin başında kalan çobanlar, havanın soğumasını takiben eylül ayı so-nunda sürü ile birlikte bir alçak zondaki güzleye (100–150 m.) inmektedir. Güzle arazisi yaylaya göre daha korunaklıdır. Rüzgâra karşı dulda yamaçtır. Hayvanların köye dönüşünden önce bir müddet burada kalınarak meralardan daha fazla yararla-nılmaktadır. Güzlede hayvanlar bir müddet daha otlatıldıktan sonra soğukların etkili olmaya başladığı ekim ayı sonu-kasım ayı başlarında sürüler köye getirilerek yayla göçü tamamlanır. Hacıhüseyinler Köyü sakinlerinin büyük çoğunluğu akrabadır. Yaylaya çıkmayan köy sakinleri de hem yaylayı hem akrabalarını ziyaret hem de dinlenme amaçlarıyla yaz mevsiminde kısa süreliğine yaylaya çıkmaktadır.
6. GELENEKSEL YAYLACILIĞIN GÜNCEL DURUMU
Modernleşme sürecine bağlı olarak Türkiye’de ve Madra Dağı’nda gelenek-sel yaylacılık ve yayla göçü neredeyse tamamen ortadan kalkmış olmasına karşı-lık, Hacıhüseyinler Köyü’nde nispeten korunmuş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Yörede yaylacılık ve yayla göçü nicelik ve nitelik bakımından gerilemişse de, gü-nümüzde de hala varlığını koruyabilmesi, büyük ölçüde geleneksel kültürün ken-dini koruma içgüdüsünden ve yabancı popüler kültür yayılmasına karşı etkin di-rencinden kaynaklanmıştır.
Hacıhüseyinler Köyü halkı geleneksel kültürü koruma konusunda oldukça bi-linçli ve hassastır. Nitekim çevredeki diğer kırsal toplumlarda rastlanması mümkün olmayan bazı adet ve geleneklerin köyde hala ısrarla sürdürülmesi, bunu açıkça or-taya koyar. Örneğin, Cuma günleri köy toplumunun bayram ve tatil günüdür. İşe gidilmez ve gidenler ise ayıplanır. Düğün, sünnet ve hayır gibi sosyal ve dini et-kinlikler Cuma günü yapılır. Cuma günlerinde köy meydanının kalabalığı bir ka-saba meydanını andırır. Köye gelen misafirler için ailelerin sırayla yemek hazır-lama geleneği hala sürdürülür.
Diğer çevre köylerden farklı olarak Hacıhüseyinler Köyü’nde dikkat çeken bir başka özellik, genç nüfusun eğitim ve çalışma amaçlı şehirlere göçünün çok az oluşudur. Yerel halka göre köyde yapılması gereken çok iş vardır ve çalışmak için gençlerin başka yerlere gitmesine veya okumasına gerek yoktur (Atar ve Arap, 2010). Aileler çocuklarını 20 yaşına gelmeden evlendirir, ayrı ev açar ve hayatını kazanması için gerekli ekonomik kaynakları sağlar. Böylece gençlerin başka yer-leri gitmeyer-lerine gerek kalmadığı düşünülür.
Hacıhüseyinler Köyü’nde de modernleşme süreci geleneksel yaylacılık ve yayla göçünü tehdit etmektedir. Nitekim yöre halkıyla yapılan mülâkatlarda,
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
14
Coğrafya Anabilim Dalı
hayvancılığın dolayısıyla yaylacılığın son yıllarda önemini kaybetmeye başladığı sıklıkla belirtilmiştir. Bunun temel nedeni olarak geleneksel geçim tarzı olarak mera hayvancılığında verimliliğin düşüklüğü, canlı hayvan ve süt ürünleri fiyatla-rının düşüklüğü ve istikrarsızlığı, hükümetlerin hayvancılık sektörüne yönelik po-litikaları gösterilmiştir.
Geleneksel yaylacılığın faaliyet alanında daralma ve buna bağlı problem-ler yaşanmaktadır. Nitekim kış mevsiminde hayvan sürüproblem-lerinin serbestçe otlatıl-dığı meralar günümüzde tarla ve çoğunlukla zeytin bahçesine dönüştürülmüş-tür. Köy çevresindeki meralar daraldığı için sürüler zorunlu olarak sayalarda tutulur ve hazır yemlerle beslenir. Bu durum, maliyetin artması demektir ve za-ten yoksul olan yaylacıların ekonomik anlamda bu geleneksel faaliyeti terk et-mesini gerektirir.
Yayladaki otlak alanları üzerinde çevre köylerin hak iddiaları, bu geleneksel geçim faaliyetinin sürdürülmesinde diğer bir tehdittir. Hacıhüseyinler Yaylası ko-num itibariyle Balıkesir ili ile İzmir ili sınırındadır. Yayladaki otlak alanlarının bir bölümü İvrindi ilçesi diğer bölümü ise Bergama ilçesinde kalır. Kadastro çalış-maları sonucu bu alanların bir kısmı Bergama’nın Çamavlu Köyü sınırları içeri-sinde, diğer bir kısmı ise İvrindi’nin Gebeçınar Köyü sınırları içerisinde bırakılmış, daha geniş bir bölümü orman alanı olarak gösterilmiştir. Günümüzde Hacıhüse-yinler Yaylası’nda geleneksel yaylacılar ile bu iki köy arasında mera alanı müca-delesi yaşanmaktadır. Yayladaki meraların kullanım hakkı konusu mahkemeye ta-şınmış olup, dava süreci devam etmektedir. Geleneksel yaylacılar sınır çizilirken kendilerinin dikkate alınmadığını, hâlbuki yaylanın ataları tarafından belki bin yıl-dır kullanıldığını, yayla ve çevresindeki 5000 dönümlük arazinin kendilerine ait olduğunu, yayladaki cami, mezarlık, bahçeler, evler ve sayaların buranın sahiple-rinin kendileri olduğunu gösterdiğini iddia etmektedirler (Şen, 2010). Yayladaki meraların kullanım hakkı konusunda ortaya çıkan bu hukukî sorun, büyük olası-lıkla geleneksel yaylacılığı ve yayla göçünü ortadan kaldıracak bir tehdittir. An-cak, yaklaşık 350 hanelik Hacıhüseyinler Köyü’nde sadece 40 hanenin yaylayı kullanmasına ve diğer aileleri ilgilendirmemesine rağmen; toplumsal bağların sıkı ve dayanışmanın güçlü olduğu köy toplumu bu konuda topyekûn seferber olmuş ve mücadele etmektedir.
Yayladaki mera alanı üzerinde bir sivil toplum örgütü tarafından gerçekleşti-rilen ağaçlandırma çalışmasına bağlı olarak otlak alanlarından bir bölümünün kul-lanılamaması, yaylacılığı tehdit eden bir başka problem olarak belirtilmiştir.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
15
Department of Geography
Bütün olumsuzluklara rağmen Hacıhüseyinler Köyü’nde geleneksel yay-lacılık ve yayla göçüne katılım devam etmektedir. Yaylaya çıkan aileler genel olarak aynıdır. Köylülerle yapılan görüşmeler bu faaliyetin bir süre daha devam edeceğini göstermektedir. Nitekim yerel halkın ortak tavrı “Yaylayı öldürmeye niyetimiz yok” biçimindedir. Köylüler, yaylacılığın bu aileler için geleneksel olduğunu; çok para kazanmasalar dahi bu işi devam ettireceklerini ifade etmiş-lerdir. Bunda geleneksel alışkanlıklar da etkilidir. Ayrıca yöre insanları, ekono-mik faaliyet olarak yaylacılığı terk etmiş olmasına karşın, yaylaya göçüne ka-tılmayı sürdürmektedir. Doğduğu andan itibaren konargöçer hayat tarzı içinde yaşayan insanlarda göç, muhtemelen içgüdüsel bir davranış biçimini almakta-dır. Örneğin geçim faaliyetlerinin hayvancılık olmadığı 10 kadar aile düzenli olarak yayla göçüne katılmaktadır. Yine, yaylada doğan ve bu hayat tarzı içinde yoğrulan 65 yaşındaki Ali Atar, sürüsünü 5 yıl önce satmak zorunda kalmasına rağmen, her yıl yaylaya göçmekte ve 4 ay boyunca yaylada yaşamaktadır. Ali Atar, yazın sıcakta köyde duramadığını, yaylanın serin ve havadar olduğunu, hiç işi olmasa bile yaylada rahat ettiğini, yaylaya gitmeden yaşayamayacağını söylemektedir.
Geleneksel geçim faaliyeti olarak yaylacılığı ve yayla göçünü tehdit eden fak-törlerden biri de yayladaki mera kalitesinin bozulmasıdır. Yerel halk, ticari ot top-layıcılığı sonucu meralarda şabla ve kekik kalmadığından, artık yaylada şabla ve kekik kokusu bulunmadığından, buna bağlı olarak elde edilen et ve süt ürünleri-nin eski lezzetiürünleri-nin kalmamasından şikâyetçidir (Atar, 2010).
7. SONUÇ
Konargöçer Kılaz aşiretinden Hacıhüseyinler oymağının yüzyıllar boyunca yazlık mera olarak kullandığı yayla, modernleşme sürecine bağlı olarak eski eko-nomik önemini kaybetmiştir. Ancak, bütün olumsuz gelişmelere rağmen, diğer ben-zerlerinden farklı olarak geleneksel yaylacılık ve yayla göçü devam ettirilmektedir. Türkiye’nin diğer birçok bölgesinde geleneksel yaylacılığın fonksiyon değiştirme-sine karşılık; Hacıhüseyinler Yaylası’ndaki yaylacılık faaliyetleri, büyük ölçüde güçlü aile yapısı, sıkı toplumsal dayanışma, geleneklere bağlılık ve kapalı toplum yapısının korunması ile günümüzde de varlığını devam ettirmektedir.
Yerel halk geleneksel yaylacılık ve yayla göçünü devam ettirmede istekli ve ısrarlı olsa da, modernleşme süreci karşısında geleneksel kültürün kendini daha uzun süre koruması mümkün görünmemektedir.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
16
Coğrafya Anabilim Dalı
KAYNAKÇA
Alagöz, C. A. (1993). Türkiye’de Yaylacılık Araştırmaları, Ankara Üniversitesi Tür-kiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 2, 1–51.
Arap, İsmail (2010). Görüşme. Hacıhüseyinler Köyü, Gömeç- Balıkesir. Atar, Ali (2010). Görüşme. Hacıhüseyinler Köyü, Gömeç- Balıkesir. Biber, J. P. (2010). Transhumance in France. Pastoralism, 1 (1), 91–98.
Darkot, B. (1968). Türkiye İktisâdi Coğrafyası. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Coğ-rafya Enstitüsü Yayınları, No: 51.
Doğanay, H. (1997). Türkiye Beşeri Coğrafyası. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Ya-yınları: 2982, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi: 877, Eğitim Dizisi: 10.
Emiroğlu, M. (1977). Bolu’da Yaylalar ve Yaylacılık. Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları No: 272.
Halaçoğlu, Y. (1988). XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
Huband, S., McCracken, D. I., Mertens, A. (2010). Long and Short-distance Trans-humant Pastoralism in Romania: Past and Present Drivers of Change. Pastora-lism, 1 (1), 55–71.
İzbırak, R. (1992). Coğrafya Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Ya-yınları.
Karabacak, İ. (2008). Görüşme. Akçapınar Köyü Muhtarı, Ayvalık-Balıkesir. Karagel, D. Ü. ve Karagel, H. (2010). Kadirli İlçesinde Yaylacılık Faaliyetleri. Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20 (1), 29–54.
Köse, A. (1995). İvrindi Çevresinde Saya Yerleşmeleri. Doğu Coğrafya Dergisi, 1, 314–335.
Köse, A. (1997a). Madra Dağı Kuzey Yamaçlarında Yaylacılık. Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü Doğu Coğrafya Dergisi, 2, 227–250.
Köse, A. (1997b). İvrindi ve Çevresinin Coğrafî Etüdü. Erzurum: Atatürk Üniversi-tesi Yay. No: 837, Kâzım Karabekir Eğitim FakülÜniversi-tesi Yay. No: 76, Araştırma Se-risi No: 17.
Mestan, İ. (2008). Görüşme. Hacıhüseyinler Köyü Muhtarı, Gömeç- Balıkesir. Resmi Gazete (1998). Mera Kanunu. Kanun Numarası: 4342, Yayımlandığı Resmi
Gazete Tarihi: 28.02.1998, Sayı: 23272.
Sevgi, C. (1984). Adana İlinin Kuzeydoğu Kesiminde Yaylacılık. Ege Coğrafya Der-gisi, 2, 177-197.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
17
Department of Geography
Somuncu, M. (1994). Rize Ayder Yaylasında Turizm. Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 3, 255–273.
Somuncu, M. (2005). Aladağlar Yaylacılık ve Dağ Göçebeliği Konusunda Bir Araş-tırma. Ankara: Gündüz Eğitim ve Yayıncılık.
Somuncu, M., Akpınar, N., Kurum, E., Kaya, N. Ç. ve Eceral, T. Ö. (2010). Gümüş-hane İli Yaylalarındaki Arazi Kullanımı ve İşlev Değişiminin Değerlendirilmesi: Kazıkbeli ve Alistire Yaylaları Örneği. Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Der-gisi 2 (2), 107–127.
Soykan, F. (1994). Bozdağlar’da (Ege Bölgesi) Rekreatif Yaylacılık. Ankara: Türkiye Kalkınma Bankası Turizm Yıllığı, 293–306.
Sözer, A. N. (1990). Kozak Yaylacılığı Üzerine Bazı Gözlemler ve Notlar. Ege Coğ-rafya Dergisi, 5, 1–9.
Şen, Mehmet (2010). Görüşme. Hacıhüseyinler Köyü, Gömeç- Balıkesir.
Şişman, B. (2010). Kültürel, Yapısal ve İşlevsel Açıdan Doğu Karadeniz’de Yaylacı-lık ve Yayla Şenlikleri (Hıdırnebi ve Kadırga Yaylaları Örneği). Uluslararası Sos-yal Araştırmalar Dergisi, 3 (11), 2010.
Tanoğlu, A. (1966). Nüfus ve Yerleşme. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 1183, Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü Neşriyatı No: 45.
Tunçdilek, N. (1964). Türkiye’de Yaylalar ve Yaylacılık. İstanbul Üniversitesi Coğ-rafya Enstitüsü Dergisi, 7, 15–28.
Tunçdilek, N. (1971). Kır yerleşmeleri: Köy-Altı Şekilleri. Türkiye Coğrafi ve Sos-yal Araştırmalar, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü, 17–54.
Tunçel, H., Gürgen, G., Çiçek, İ. ve Doğu, A. F. (2004) Doğu Karadeniz Dağlarında Yaylacılık. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 14 (2), 49–66.
Türk Dil Kurumu (2005). Türkçe Sözlük. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları: 549. Zaman, S. (2007). Fonksiyonel Değişim Sürecinde Antalya Beydağları Yaylaları.
Er-zurum: Atatürk Üniversitesi Yayınları: 967, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Yayınları: 125, Araştırmalar Serisi: 50.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
19
BİGadİç ve sındırGı’da
HaYvancılık ekonoMİsİ
ferhat arSlan [*]
mesut ElibüYüK [**]
ÖZ
Problem Durumu: Bigadiç ve Sındırgı, bir tarım ve hayvancılık bölgesi olan Balıkesir’in güneyinde yer alan iki önemli ilçedir. Temel ekonomisi tarım ve hay-vancılık olan bu ilçelerde yanlış ve eksik uygulanan ekonomi politikaları nede-niyle sahada var olan nüfus geçim sıkıntısı çekmekte ve bu durum da Bigadiç ve Sındırgı’dan dışarıya doğru olan göçün artmasına neden olmaktadır. 1990 yılına kadar her iki ilçenin toplam nüfusunda büyük oranda artışlar olmuşken, bu tarih-ten sonra ise nüfus miktarlarında önemli bir azalma meydana gelmiştir. Öyle ki Sındırgı ilçesi 2010 sayımlarına göre ‰ – 28.78’lik oranla Balıkesir’de nüfusun en çok azaldığı ilçe olmuştur.
Araştırmanın Amacı: Bu çalışma Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Bi-gadiç ve Sındırgı’da da büyük bir sorun teşkil eden ilçe dışına yapılan göçlerin azaltmasında hayvancılığın nasıl bir katkısının olabileceğini bulmayı amaçlamış-tır. Bölge halkı için hayvancılığın önemi ve etkisi nedir? Sahada yapılan hayvan-cılık faaliyetlerindeki en önemli problemler nelerdir? Acaba uygulanacak doğru bir politika ile hayvancılık faaliyetleri sahadaki halkın yaşadığı ekonomik sıkın-tılara bir çözüm olarak sunulabilir mi?
Yöntem: Çalışma sırasında bölgede yaşayan halkla ve hayvancılık ile geçimini sağlayan kişilerle açık uçlu sorular sorularak görüşmeler yapılmış ve elde edilen bulgular mevcut literatür ışığında değerlendirilmiştir. Araştırmada saha çalışması temel metodoloji olarak kullanılmış ve alanda bir yılı aşkın süre ile değişik za-manlarda saha çalışması yapılmıştır. Elde edilen veriler Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak haritaya aktarılmış ve ayrıca sahada çekilen fotoğraflarla bir-likte çalışma görselleştirilmiştir.
[*] Balıkesir Cumhuriyet Anadolu Lisesi.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
20
Coğrafya Anabilim Dalı
Bulgular ve Sonuçlar: Çalışma sonucunda özellikle tarım için elverişli arazinin az olduğu sahanın doğu ve güneyindeki dağlık alanlarda hayvancılığın temel eko-nomik faaliyet olduğu görülmüştür. Ancak geleneksel anlamda mera hayvancılığı şeklinde yapılan hayvancılıkla birlikte, sahada et ve süt verimi düşük hayvanla-rın tercih edilmesinin ve bu konuda ilgili birimlerce tam bir yönlendirmenin ya-pılmamış olmasının hayvancılığın bölge halkı için ekonomik getirisinin düşük ol-masına neden olduğu görülmüştür. Bununla birlikte kümes ve besi hayvancılığı için tercih edilen arazilerin bölgenin en önemli tarım alanları olan Bigadiç ve Sın-dırgı Ovaları üzerinde kurulmuş olması da verimli tarım alanlarının azalmasına neden olmaktadır. Ayrıca, özellikle son yıllarda sayısı hızla artan kümes çiftlikle-rinin yerleşim merkezlerine yakın alanlarda kurulması ve bu çiftliklerden çıkan atıkların iyi idare edilememesinin bölge halkının yaşam kalitesini düşürdüğü an-laşılmıştır. Ancak sahada uygulanacak doğru bir politika ile hayvancılığın bölge halkının ekonomik gelişmişliğini artırabileceği ve bununla birlikte sahadan dışa-rıya doğru olan göçün azaltılmasında önemli bir rolü olabileceği çalışma sonu-cunda tespit edilmiştir.
Öneriler: Çalışma ile Bigadiç ve Sındırgı’da yapılan hayvancılık faaliyetlerinde sahanın doğal ve beşeri şartlarının doğru tespit edilerek verimi yüksek olan hay-van ırklarının tercih edilmesinin; ayrıca önemli birer ekonomik getirisi olan besi ve kümes hayvancılıkları için yer seçiminde dikkatli davranılmasının ve bölgede uzun yıllar önemli bir ekonomik faaliyet olmuş olan arıcılığın canlandırılması için teşviklerin yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hayvancılık, göç, ekonomik faaliyetler, kırsal kalkınma
the livestock economy in Bigadic and Sindirgi
ABSTRACT
Problem Statement: Bigadic and Sindirgi, an agricultural and livestock region, located in the south, are two important districts of Balıkesir. Since economy ba-sed on agriculture and livestock farming in the region, incorrect and incomplete implementation of the economic policies in these districts leads to an increase in migration from Bigadic and Sindirgi to outwards. Until 1990, the total popu-lation of the two counties has greatly increased, but after this date a significant reduction occurred in the amounts of the population. According to 2010 census, Sindirgi’s population has decreased – 28.78 ‰ which was the most reduction among the other districts in Balikesir.
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
21
Department of Geography
Purpose of the Study: This study aims to investigate the contribution of lives-tock farming in reducing the migration which is considered as a major problem in Sındırgı and Bigadic like in many parts of the country. What is the importance and impact of livestock farming for the people of the region? What are the most important problems of livestock farming in the region? It is wondered if the right policy to be applied in livestock farming can be presented as a solution to econo-mic difficulties experienced by the people in the region?
Methodology: During the study, people living in the area and making a living from livestock farming were interviewed by asking open-ended questions and the results were evaluated in the light of the findings of the existing literature. Field study was used as the basic methodology of the research and it was carried out more than a year at different times in the region. The data gathered were trans-ferred to the map by using Geographic Information Systems (GIS) and the study was also visualized with the photographs taken in the field.
Results and Conclusions: Results of the study showed that land suitable for ag-riculture is less, livestock farming was the economic activity especially in eas-tern and southern mountainous areas in the region. Livestock farming appears in the form of pasture farming in the traditional sense, not only because of animals whose meat and milk yield are less but also inadequate guidance of the related departments for the people of the region resulted in the low economic returns. Besides, land preferred for poultry and livestock farming is the most important agricultural areas that have been established on the plains of Sindirgi and Biga-dic which in turn causes a decrease in the fertile agricultural areas. Especially not only because of the rapid increase in number of poultry farms established in areas close to settlements but also failure to manage waste by these farms redu-ces the quality of life of the people in the region. However, the study showed that with the right policy to be applied in the region, livestock farming can inc-rease the economic development of the people and it can also play an important role in reducing outward migration.
Suggestions: The results of the study carried out in Bigadic and Sindirgi suggest that preferring the efficient animal breeds by identifying natural and human con-ditions of the region correctly, being careful in choosing the field for livestock far-ming and poultry, using incentives for the revival of beekeeping which has been an important economic activity for many years can all be useful precautions.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
22
Coğrafya Anabilim Dalı
1. GİRİŞ: AMAÇ, SORUN VE YÖNTEM
Bu çalışma, temel ekonomisi tarım ve hayvancılık olan Bigadiç ve Sındırgı ilçelerinde sahada yapılan hayvancılık faaliyetlerinin durum tespitlerinin yapıla-rak sorunların ortaya çıkartılmasını ve sorunlar için çözüm önerileri sunulmasını amaçlamaktadır. Çalışma ile nüfusu özellikle son 20 yılda büyük oradan azalmış bu ilçelerde, göçün önlenebilmesinde sahanın doğal ve beşeri özellikleri dikkate alınarak yapılmış hayvancılık faaliyetlerinin etkisinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla sahada yaşayan ve geçimini hayvancılıkla sağlayan insanlarla bire bir görüşmeler yapılmış ve bir yıllık saha incelemesi yapılmıştır.
Bigadiç ve Sındırgı, Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’ndeki Balıkesir iline bağlıdır. Bigadiç, eski Balıkesir - İzmir yolu üzerinde Balıkesir’e 38 km. mesafede bir alana kurulmuştur. Balıkesir ilinin güneydoğusunda yer alan Bigadiç; kuzeyi Kepsut, güneyi Sındırgı, batısı Balıkesir il merkezi, doğusu Dur-sunbey ile çevrilmiştir. Denizden yüksekliği 180 m. ve yüzölçümü 1028 km2 olan Bigadiç’in ilçe merkezi 39° 21’ kuzey paraleli ile 28° 08’ doğu meridyeni arasında yer almaktadır. Çalışma konusunun bir diğer alanı olan Sındırgı ise Balıkesir’in güneydoğusunda yer almakta olup, eski Balıkesir - İzmir yolu üzerinde Balıkesir’e 63 km. uzaklıktadır. Kuzeyinde Dursunbey, Bigadiç, güneyinde Manisa’nın De-mirci, Gördes ve Akhisar ilçeleri, batısında Kırkağaç ile çevrilmiş olup doğusunda Kütahya’nın Simav ilçesi bulunmaktadır. Denizden yüksekliği 250 m. ve yüzöl-çümü 1.378 km² olan Sındırgı’nın ilçe merkezi 39° 24’ paraleli ile 28° 17’ doğu meridyeni arasında yer almaktadır (Harita 1).
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
23
Department of Geography
Harita 1: Çalışma sahası lokasyon haritası
Bigadiç, Simav Çayı’nın geçtiği Bigadiç Ovası’nın doğu kenarında ve ol-dukça dik meyilli sırtların batıya bakan eteklerinde kurulmuştur. İlçe arazisi, Si-mav Çayı’nın açtığı derin ve yer yer genişleyerek küçük ovacık halini almış vadi ile bu vadinin doğusunda bulunan Alaçam Dağları’nın batıya bakan yamaçların-dan ibarettir.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
24
Coğrafya Anabilim Dalı
Sındırgı’nın doğusunda 1615 m. yükseklikteki Alaçam Dağları, batısında Da-vullu ve Kazan Dağları, güneyinde Kepez ve Simav Dağları ile 1382 m yükseklik-teki Seydan Dağı bulunmaktadır. Ayrıca kuzeybatı istikametindeki Ulus dağı 1769 m. yüksekliği ile Marmara Bölgesi ve Ege Bölgesi’nin en yüksek dağları arasında yer almaktadır (Harita 2).
Harita 2: Çalışma sahası fiziki haritası
2000 yılı genel nüfus sayımına göre Bigadiç ilçesinin toplam nüfusu 49.957 kişidir. Bunun 14.550’si ilçe merkezinde yaşarken, belde ve köylerde yaşayan nüfus ise 35.407 kişidir. 2010 yılında yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sis-temi (ADNSK)’ne göre ise ilçe merkezi 16.494 kişi ve belde ve köylerin nüfusu 32.499 olmak üzere ilçenin toplam nüfusu 48.993 olarak belirlenmiş ve nüfus son 10 yılda ‰ - 2 azalmıştır.
Bir diğer çalışma alanı olan Sındırgı’da ise 2000 yılı genel nüfus sayımına göre ilçe merkezi 10.492, belde ve köylerin toplam nüfusu 37.292 olmak üzere toplam 47.784 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılındaki yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre ise ilçe merkezi 12.668, belde ve köylerin nüfusu 24.778 olmak üzere ilçe nüfusu toplam 37.446 olarak belirlenmiş ve nüfus ‰ – 28.78
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
25
Department of Geography
oranda azalarak Balıkesir’de nüfusun en çok azaldığı ilçe olmuştur (Balıkesir Va-liliği, 2011).
Çalışma sahası nüfus dağılışı haritası incelendiğinde nüfusun daha çok ova-lık alanlarda toplanmışken, sahanın doğusu ve güneyindeki dağova-lık alanlarda nüfu-sun azaldığı görülmektedir (Harita 3). Bu durum tarıma elverişli alanlarda nüfunüfu-sun aşırı toplanmasına neden olurken, tarım alanlarının daha az olduğu dağlık alanlarda nüfusun iş imkânı olan diğer yerleşmelere göç etmesine neden olmaktadır. Tarım alanlarının az olduğu dağlık ve engebeli alanlarda hayvancılık temel ekonomik fa-aliyet olarak göze çarpmaktadır. Ancak sahanın doğal ve beşeri özellikleri dikkate almadan yapılan ve daha çok et ve süt verimi düşük hayvan ırklarının beslenmesi, bölgede yapılan hayvancılığın ekonomik getirisinin düşük olmasına neden ola-rak göçün artmasında etkili olmaktadır. Sahada yapılan hayvancılık faaliyetlerinin var olan durumu ve sorunları ile hayvancılığın geliştirilmesi için yapılması gere-ken önerilerle ilgili bir çalışmanın olmaması literatürdeki boşluğu oluşturmaktadır.
Harita 3: Çalışma sahasında nüfusun dağılışı
Çalışma sahası sahip olduğu farklı doğal unsurları ile dikkat çeker. Sahada ge-niş ovalık alanlar ile dağlık engebeli bir topoğrafyayı bir arada görmek mümkündür.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Cilt: 15 - Sayı: 28-1, Aralık 2012 (20. Yıl Özel)
26
Coğrafya Anabilim Dalı
Bununla birlikte mevcut doğal şartlara bağlı olarak oluşan çeşitli iklim, toprak ve bitki türleri ile inceleme alanı zengin bir çeşitlilik gösterir. Tüm bu özelliklerine rağ-men özellikle kırsal kesimdeki yerleşmelerden farklı şehirlere göç yaşanmaktadır. Bu durumun temelinde ise ekonomik ve sosyal nedenler yatmaktadır. Sahada göç eden hane özellikleri incelendiğinde göçlerin daha çok tarım alanlarının sınırlı ol-duğu sahanın doğu ve güneyindeki dağlık alanlardan olol-duğu görülür. Tarım alanla-rının sınırlı olduğu bu alanlarda ise temel ekonomi daha çok hayvancılığa dayanır. Ancak yapılan hayvancılıktan alınan verimin düşük olması hayvancılığın bu alanda yaşayan halk için ekonomik değerini düşürmektedir. Bu nedenle özellikle dağlık alanlarda yapılan hayvancılık için uygun plânlamanın yapılması gerekmektedir.
“İnsanların gereksinim duydukları hayvansal ürünlerin (hammaddelerin) sağ-lanması amacıyla değişik ortamlarda, çeşitli türde hayvan besleme faaliyetlerine hayvancılık denir. Hayvancılığı sadece büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık şeklinde düşünmemek gerekir. Kümes hayvancılığı, arıcılık, ipekböcekçiliği ve kültür balıkçı-lığının da hayvancılık faaliyeti içinde yer aldığını göz ardı etmemeliyiz” (Özçağlar, 2003). “Hayvancılık ülkemizde, mera alanlarına bağlı olarak gezici, yerleşik, ikisi birlikte karma hayvancılık ve ahır hayvancılığı şeklinde yapılmaktadır. Ekonomik gelişme ve sanayileşmenin hakim olmasına bağlı olarak hayvancılığın türü de de-ğişmiştir. Önceleri meralara dayalı göçebe (geçici), yerleşik veya her ikisinin birlikte uygulandığı hayvancılık yapılırken, tarımsal yapıdan sanayiye yönelmesi sonucu bu durum ahır hayvancılığına doğru değişim göstermiştir” (Karabağ ve Şahin, 2003).
“Türkiye’de kır uğraşılarına uygun düşecek eğim değerleri ‰ 50 – 150 ara-sındaki dilim içinde toplanır. Eğimlerin bu değerleri gösterdiği yerler genellikle hafif engebeli yüzeylerle, hafif tepelik arazileri kapsar. Bu tip saha Türkiye’nin ancak % 29’unu meydana getirir” (Tunçdilek, 1978). Bu durum Türkiye gibi yer şekillerinin engeli ve tarım alanlarının sınırlı olduğu ülkelerde, özellikle ekono-misi doğaya bağlı olan kırsal kesimlerde farklı ekonomik faaliyetlerinin gelişme-sini zorunlu kılmıştır.
“Günümüz ülkelerinin gelişmişlik dizeylerinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden birisi de kişi başına tüketilen hayvansal ürünler miktarıdır. Bu alanda hayvansal protein tüketimi ile kalkınma arasında sebep sonuç ilişkisinin var olduğu ileri sürülebilir. Türkiye dünyadaki gelişmelere paralel olarak hem ulusal beslenmesini hem de ülkenin kalkınmasını güvence altına alabilmek için tarım-sal kaynaklarını rasyonel biçimde değerlendirmek ve bunun gereği ekonomik ve politik tedbirlerini süratle almak durumundadır. Nitekim gelişmiş ülkelerde tarım-sal üretim içinde hayvantarım-sal üretimin payı %50–70 arasında değişirken, ülkemizde
Balikesir University The Journal of Social Sciences Institute
Volume : 15 - Number : 28-1, December 2012 (Special Edition For 20th year Celebration)
27
Department of Geography
çeşitli yıllar itibariyle bu oran %25–30 düzeyindedir. Oysa hayvansal üretim değe-rinin bitkisel üretim değerinden yüksek olması, gelişmiş bir tarım ekonomisi ka-bul edildiği düşünülecek olursa bu konuda kat edilmesi gereken mesafe ve hay-vancılığın önemi daha iyi anlaşılacaktır. Aksi takdirde ülkemiz, ekolojik yapısının hayvancılığa elverişli olmasına ve hayvan varlığı açısından dünyada ilk sıralarda yer almasına rağmen, üretim tüketim miktarları yeterli düzeye çıkarılamayacak ve hayvancılık ülkemiz tarımının çözüm bekleyen en önemli sorunlarından biri ola-rak gündeme kalacaktır” (Özkan ve Erkuş, 2003).
“Ülkemizde tarım işletmelerinin daha etkili ve verimli bir şekilde çalışması ve dolayısıyla sanayiye hammadde sağlaması dış ticaretin gelişmesine de olumlu etkilerde bulunarak ülkemizde milli gelir düzeyini de arttıracaktır. Bu gelişmelere bağlı olarak ülkemizde yeni yatırım alanlarının açılmasına da zemin hazırlanmış olacaktır. Ayrıca ülkemizde geniş bir alana sahip çayır ve mera alanlarının daha iyi bir şekilde değerlendirilmesi ile kırsal kalkınmaya da destek sağlanmış olacak-tır. Hayvancılık sektörünün kırsal alandan kente nüfus göçünü önlemek gibi günü-müz Türkiye’sinde yaşamsal önem taşıyan bir sosyo - ekonomik görevi de bulun-maktadır. Böylece metropoller üzerindeki göç nedeniyle oluşan nüfus baskısının getireceği olumsuz koşullar da önlenmiş olmaktadır. Bütün bu faktörler dengeli kalkınmayı sağlayacak ve ülkemizde ekonomik ve sosyal problemlerin çözümü konusunda önemli bir potansiyel değerlendirilmiş olacaktır” (Eren, 2006).
Türkiye’nin fiziki özellikleri ilk olarak küçükbaş hayvancılığa daha fazla ola-nak sağlamıştır. Türkiye’de görülen yarı – kurak iklim özellikleri, step bitki örtü-sünün yaygın olmasını sağlamıştır. Bunun yanında yamaçlarla fazla eğimli dağlık alanlarda oluşan cılız bitki örtüsü ülkemizde koyun, kıl keçisi ve tiftik keçisi gibi küçükbaş hayvanların yetiştirilmesine imkan vermiştir.
2. BİGADİÇ VE SINDIRGI’DA HAYVANCILIĞIN DURUMU
Hayvancılık faaliyeti Bigadiç ve Sındırgı’da, özellikle kırsal yerleşmelerde önemli bir ekonomik faaliyettir. Bu durum birçok kırsal kesimin yer seçiminde de kendini göstermektedir. Çalışma sahasındaki yerleşmelerin dağılışına bakıldığında kırsal yerleşmelerin daha çok dağlık ve engebeli alanlarda kurulduğu, bu alanla-rın birçoğunun yakınlaalanla-rında da hayvanlaalanla-rın otlatılabileceği yayla sahasının olduğu görülür. Konar – göçer kültüre bağlı olarak temel ekonomisi hayvancılık olan ça-lışma sahasında “zorunlu iskânın başladığı 1862 yılından, son konar – göçer aşiret olan Eşmedere” (Uysal, 2006) köyünün de yerleşik hayata geçmesiyle son bulan dönemde yerleşim yeri seçimi büyük oranda hayvancılığa bağlı olmuştur.