• Sonuç bulunamadı

Mina Urgan'la kısa yolculuk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mina Urgan'la kısa yolculuk"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S l F I R N O K T A S I

/ O RAL ÇALIŞLAR

________________________ / / ■ ( - oralcalislar@ yahoo.com

,

i t

- Ta

h

M îna U rgan’la K ısa Yolculuk

Mîna Urgan’la sık sık telefon soh­

betleri yapardık. Hemen her seferin­ de ortak duygular içinde olduğumu­ zu bildiğimiz halde yine de önemli olaylardan sonra birbirimize ne dü­ şündüğümüzü sorardık. Ulucanlar Cezaevi’ndeki katliam üzerine yazdı­ ğım yazının ardından aramış, “gen­ cecik çocuklann vahşice öldürülme­ sine dayanamadığını” söylemişti.

Mîna Urgan, her yönüyle farklı bir insandı. Hem sözünü sakınmaz hem de insanlann kalbini kırmamaya özen gösterirdi. Hastaneye bir önceki ya­ tışında konuştuğumuzda, “Hastane­ ye gelmeyin, cumaya eve geçiyo­ rum, orada görüşürüz" demişti. Ar­

tık iyice ölüme yaklaştığının farkın­ daydı. Çok halsizdi, yürümekte zor­ luk çekiyordu. Ama yaşamdan şikâ­ yet etmemek de temel ilkelerinden biriydi.

Profesör Gencay Gürsoy’a bir yıl

önce, “Mîna Urgan’ın bu halsizliğini giderecek bir şeyler yapılamaz mı”

diye sormuştum. Vitamin takviyele­ riyle daha canlı hale gelebilir, diye düşünüyordum. Gencay, “Mîna’nm ciğerleri iflas etti, o aslında bundan sonra ne kadar yaşarsa kârdır” ce­

vabını vermişti.

Ölüme gittiğini o da, bizler de bi­ liyorduk. “Bir Dinozor’un Gezileri”ni tamamladığı zaman, görevini yap­ mış olmanın rahatlığını yaşıyordu. Aykırılıklarıyla, acılarıyla, isyanlarıy­ la geçen uzun bir ömrün sonuna geldiğinin farkındaydı. Okuyor, te p ­ ki gösteriyor, her anını dolu dolu ya­ şıyordu. Hastaneye de yatmak iste­ miyordu. Gencay Gürsoy onu has­ taneye yatırıncaya kadar ne zorluk­ lar çekmişti.

★★★

Mîna Urgan’ın nasıl bir insan oldu­ ğunu hepimiz biliyoruz. O, yüreğini kitaplarıyla hepimize açtı. Ancak yi­ ne de kapalı bir tarafı vardı. Genç yaşta yitirdiği oğlunun acısını içine gömmüştü. Ayrılıkları, aşkları kendi­ ne kalmıştı. Bunları paylaşmak iste­ mezdi.

Onun sosyalist olduğunu, cumhu­ riyetin devrimci atılımlanna sıkı sıkı­ ya sarıldığını hepimiz biliyoruz. Bu nedenle sosyalistlerin birliğini sim­ geleştirdiğini düşündüğü Sosyalist Birlik Partisi’nin ve Özgürlük ve Da­ yanışma Partisi’nin kurucusu, üyesi, milletvekili adayı olmayı büyük bir mutluluk saymıştı.

Mîna Urgan, yazdığı iki anı kitabıy­ la tanınmasına şaşınp kalmıştı. “Ben,

bana kızacaklar sanıyordum, tam tersine büyük bir ilgi gördüm

diyor, gülüyordu. Bir keresinde evine gitti­ ğimde, Bodrum yolculuğuna hazırla­ nıyordu. “Oral, çok sayıda kitap yaz­ dım, yıllarca hocalık yaptım, Bod­ rum’a hep otobüsle gidecek param oldu. Şimdi bir kitap yazdım, nere­ deyse zengin olacak kadar para ka­ zandım. Şimdi Bodrum’a uçakla gi­ debiliyorum. "

★★★

Mîna Urgan’la bir ortak dostumuz geçen aylarda bizleri birlikte yeme­ ğe çağırmıştı. Daveti veren dostları­ mız inançlan nedeniyle içki içmiyor­ lardı. Tabii, bu nedenle masada içki yoktu. Mîna Hanım’ın kıvrandığını fark ediyorduk. Çünkü o akşam ra­ kısının tiryakisiydi. Arada bir benim

kulağıma eğiliyor ve dertleniyordu. Mîna Hanım Anadolu yakasında oturduğu için biraz erken kalkmak istedi. Biz de kalktık, evlerimize dön­ dük. Bir süre sonra telefon çaldı, Mî­ na Hanım karştmdaydı; “Oral, gelir gelmez rakıyı bardağıma koydum. Şimdi pencere kenannda keyif çatı­

yorum” diyordu.

Kendi kendime kızdım, ev sahip­ lerine Mîna Hanım’ın bu tutkusunu hatırlatabilirdim. Günlerce içime dert oldu.

★★★

Mîna Urgan, inançları için kavga ederdi, ateist olduğunu göğsünü ge­ re gere söyleyerek, içkisini, sigarası­ nı içerek dolu dolu yaşadı.

Elinde sigarası, evinin penceresin­ den Marmara’yı, çektiği bütün acıla­ ra karşın keyifle seyretti.

Ne mutlu ona. Ne mutlu bizlere, o- nun dostuyduk. v

,

(2)

VEFAT

Şefika Hanımefendi ile Tahsin Nahif Bey’in kızı,

M ustafa ve Zeynep Irgat’ın annesi,

Yunus Targu’nun babaannesi

Prof. Dr.

^

MÎNA URGAN

15 Haziran Perşembe günü vefat etmiştir.

Cenazesi 18 Haziran Pazar günü Teşvikiye Cam ii’nde

kılınacak öğle namazını m üteakip

Aşiyan Mezarlığı’na defnedilecektir.

Kızı ZEYNEP IRGAT

DİNOZORLAR

TÜKENMEYECEK

Türkiye sosyalist hareketinin

inatçı dinozorlanndan,

partimizin kurucusu ve 18

Nisan seçim lerinde İstanbul

2. Bölge Milletvekili adayımız

MÎNA

URGAN'I

18 Haziran Pazar günü saat

10.00’da Beyoğlu - Tünel’deki

İstanbul İl binamızın önündeki

tören sonrasında karanfillerle

uğurluyoruz.

T ü rk iye’ nin en güzel dinozoruydu!

Y a z a r, çevirm en, İngiliz edebiyatı p rofesörü

Mîna Urgan’,

yitirdik.

A ilesin e ve d ostların a b aşsağlığı dileriz.

YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK

VEFAT

Müşir M ehm et Ali Paşa ve M ustafa Celaleddin Paşa’nın torunu, Küçük Enver Paşa ile Leyla Hanım efendi’nin kızlan, merhum Avni Okçu’nun eşi, Ayşe Baştım ar’ın annesi, Öm er Turan ile

Fatm a Baştım ar’ın anneanneleri, Leyla, Aslı ve C em ’in nineleri,

S A R A O K Ç U

16 Haziran Cum a günü vefat etmiştir. Cenazesi 17 Haziran Cum artesi günü, öğle nam azını m üteakip Kuzguncuk Cam ii’nden kaldınlarak Nakkaştepe M ezarlığı’nda toprağa verilecektir.

Allah rahm et eylesin.

AİLESİ

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Dikkat ederseniz eklenecek sayıyı hemen parçalıyoruz akıldan: 43=40+3 haline getiriyoruz.. Daima eklenecek sayıyı 10’un katlarına

Yeniden köpüren kahve de fincanlara dağıtıl­ dıktan sonra üçüncü kez ateşe sürülür.. Son olarak kabarması beklendikten sonra artık fincanlara tümüyle boşaltılıp

Sulu çözeltilerde kısa bir yarı- lanma ömrüne sahip olan sodyum klorür nano parçacıklar sistematik kanser tedavisi yerine bölgesel kan- ser tedavilerinde daha etkili özellik

Aslında Atatürk ile İsmet Paşa birbiri ile nerede ise tam zıt karakterler­ de, ama ikisi de önemli ve saygın, çok de­ ğerli kişiliklerdi.. Doğrusu aranırsa Ata­

Bununla birlikte, ekip genetiğin ötesinde, sigara içenlerin aynı yaştaki sigara içmeyenlere göre çok daha yaşlı bir bağışıklık profiline sahip olduğunu da tespit

1948 yılında İstanbul’da doğan sanatçı, resim öğrenimini İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Bedri Rahmi.. Eyüboğlu Atölyesi’nde

Memleket sanayii nefîse tari­ hinde, Güzel Sanatlar Akademi­ mizin çok mühim bir rolü var­ dır. Ona daha nice nice seneler

Eski devir İstanbullularının Sa­ rıyer salalarını Ahmed Rasim Bey şöyle anlatmaktadır: (Sarıyar de­ nildi mi sular hatıra gelir.. Fakat kaç