• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Dnemindeki Koruma ve Onarm Srelerine stanbuldaki Antsal Yaplar zerinden Bir Bak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cumhuriyet Dnemindeki Koruma ve Onarm Srelerine stanbuldaki Antsal Yaplar zerinden Bir Bak"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Girifl

Mimari koruma alan›nda kabul gören önemli uluslararas› tüzük ve anlaflmalara imza at›lm›fl olmakla beraber, Türkiye’de tüzüklerde belirtilen ölçütlere uyum ve kabul edilen kararlar›n uygulamaya geçirilmesi konusunda gecikmeler yaflanmaktad›r. Son y›llarda uygulamalarda artan bilimsellik kayg›s›na ra¤men, Türkiye’de mimari koruma uygulamalar›n›n kalitesi konusunda iyimser bir tablo çizilemez. An›tsal yap›lar, ulusal kültürün övünç kayna¤› ve toplumsal haf›zan›n yap› tafllar›d›r. Korunmalar›na yönelik mali imkânlar› temin etmek, di¤er yap› gruplar›n›n onar›mlar› için kaynak yaratmaya oranla daha kolayd›r. Öte yandan, Osmanl› Dönemi’nin bu alanda en örgütlü çal›flan kurumu olan vak›f kurumu da dahil edildi¤inde, yaklafl›k 700 senelik bir koruma prati¤ine sahip olan

Türkiye’de an›tsal binalar›n korunmas› sorunu yönetimsel ve uygulama boyutunda bugün de tam olarak

çözülememifltir. Günümüzde, ‹stanbul’un

Dünya Miras› olan tarihsel alanlar›ndaki an›tsal yap›lar dahi risk alt›ndad›r. Bu sorunlu olarak tan›mlanabilecek durum, Cumhuriyet’in kuruldu¤u 1923’ten bugüne geçen süreç farkl› dönemlerde farkl› yo¤unluklarda varolagelmifltir. Bu süreçte koruma ve onar›m

uygulamalar›nda tam olarak karfl›l›¤›n› bulamasa da, kurumsallaflma alan›nda önemli geliflmeler yaflanm›fl; uluslararas› koruma ilkelerini takip eden çeflitli kuramsal yaklafl›mlar gelifltirilmifltir.

Koruma alan›nda Cumhuriyet’in teslim ald›¤› Osmanl› miras›na k›sa bir bak›fl

Bu bölümde makalenin odakland›¤› dönemin tarihsel arka plan›n› incelemek ve bu dönemi oluflturan etkenleri analiz edebilmek amac›yla Tanzimat’›n ilan› öncesi ve sonras›nda Osmanl›

‹mparatorlu¤u’ndaki koruma yaklafl›mlar› genel olarak irdelense de, araflt›rman›n ana ekseninden ç›kmamak ad›na bu alt bafll›k için ayr›nt›l› bir çerçeve çizilmeyecektir.

yaklafl›mlar ve 1923’ten günümüze 90 y›ll›k süreçte bunlar› flekillendiren etkenler ele al›nmaktad›r.

Çal›flma, ‹stanbul’daki an›tsal yap›lar›n Cumhuriyet’in ilan›ndan günümüze farkl› dönemlerde geçirdikleri onar›m süreçlerini uluslararas› koruma ilkeleri ›fl›¤›nda kuramsal aç›dan incelemeyi hedeflemektedir. Araflt›rmada ‹stanbul’da bulunan an›tsal yap›lar›n koruma ve onar›m süreçleri de¤erlendirilmesi amac›yla kent siluetinde etkin olan dört yap›/yap›lar toplulu¤u seçilmifltir. Buna göre, Ayasofya Müzesi, Fatih Camii, Topkap› Saray› Müzesi ve Dolmabahçe Saray› Muayede Salonu’nun 1930’lu y›llardan günümüze geçirdikleri koru-ma ve onar›m süreçleri k›saca aktar›lkoru-makta ve bu onar›mlarda tercih edilen restorasyon yön-temleri ›fl›¤›nda, Türkiye için koruma alan›nda varolabilecek dönemsel e¤ilimler tespit edilm-eye çal›fl›lmaktad›r. Makalenin sonuç bölümünde Türkiye’de an›t eser korumas›nda yaflanan ç›kmaz ve sorunlar bafll›klar halinde ortaya konulmaktad›r.

Abstract

In this article, it is aimed to identify the general approaches and tendencies in the field of monumental building heritage

conservation in Turkey in the last 90 years since the foundation of Turkish Republic in 1923. It is intended that this article will make a contribution to the studies on the history of architectural conservation in Turkey by focusing monumental buildings in ‹stanbul. In order to evaluate conservation and the restoration processes of the monumental build-ings in ‹stanbul, four buildbuild-ings/building com-plexes which are dominant on the skyline of the city have been chosen as the case study of this research. Accordingly, the conservation approaches for the Hagia Sophia Museum, Fatih Mosque, Topkapi Palace Complex and Dolmabahçe Palace Ceremony Hall are briefly represented and studied. Guided by the conservation methods preferred at these restorations, the periodical tendencies which are possible to exist in conservation field.

The results of the article aim to set forth the existing problems and the controversiries of monumental building conservation in Turkey.

Anahtar Kelimeler:

An›tsal binalar, Topkap› Saray›, Ayasofya Müzesi, Dolmabahçe Saray›, Fatih Camii, Cumhuriyet Dönemi koruma tarihi

Keywords:

Monumental buildings, Topkap› Palace, St. Sophia Museum, Dolmabahçe Palace, Fatih Mosque, Republican Period conservation history.

Koruma ve Onar›m

Süreçlerine ‹stanbul’daki

An›tsal Yap›lar Üzerinden

Bir Bak›fl

B. Selcen COfiKUN, Demet B‹NAN1 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarl›k Fakültesi, Mimarl›k Bölümü

MSGSÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Koruma Yenileme Program›nda tamamlanm›fl “‹stanbul’daki An›tsal Yap›lar›n Cumhuriyet Dönemindeki Koruma ve Onar›m Süreçleri Üzerine Bir Araflt›rma” bafll›kl› tezden Mart 2013 tarihinde oluflturulan bir makaledir. Makale metni 01.04.2013 tarihiyle dergiye ulaflm›fl, 25.04.2013 tarihinde bas›m karar› al›nm›flt›r. Makale ile tart›flmalar 01.12.2013 tarihine kadar dergiye gönderilmelidir.

1Prof. Dr. Demet Binan, makalenin türetildi¤i “‹stanbul’daki An›tsal Yap›lar›n Cumhuriyet Dönemindeki Koruma ve Onar›m Süreçleri Üzerine Bir Araflt›rma” bafll›kl› tezin (Coflkun 2012) dan›flman›d›r.

(2)

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki koruma yaklafl›mlar›n›n geliflimi

18. ve 19. yüzy›llarda Osmanl›

‹mparatorlu¤u’nda geçmifle ait yap›lar›n onar›mlar› konusundaki yaklafl›mlar ilerde modern Türkiye’nin benimsemifl oldu¤u e¤ilimleri de flekillendirecektir.

Osmanl›’dan koruma alan›nda miras kalan kültür ve bu dönemde söz sahibi olan devlet kurumlar› Türkiye’de uzun y›llar kabul görmüfl ve sürdürülmüfllerdir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda koruma anlam›nda 18. yüzy›la kadar bilinçli bir yaklafl›m›n varl›¤›ndan söz edilemez. ‹mparatorluk s›n›rlar› içindeki korunmas› gerekli kültür varl›klar›n›n yasal durumlar›, 19. yüzy›l öncesinde F›k›h hükümleri taraf›ndan belirlenmektedir. F›k›h hükümlerine göre, tafl›nmaz eski eserler ya vak›flara, ya devlete ya da özel kiflilere aittir ve mal sahipleri yap›lar üzerinde her türlü kullan›m hakk›na sahiptirler. Buna göre, özel mülkiyette bulunan bir tarihi eseri sahibi diledi¤i gibi onarabilmekte veya y›kabilmektedir. ‹mparatorlukta vak›f kurumu çevresinde geliflmifl güçlü bir örgütlenme mevcutsa da, 19. yüzy›la kadar mimari koruma alan›nda kuramsal bir yaklafl›m›n varl›¤›n› kan›tlayan herhangi bir belge2 bulunma-maktad›r (Binan 2005). Hatta, arflivlerden takip edilebilecek kimi uygulamalardan böyle bir yaklafl›m›n söz konusu dahi olmad›¤› ispat edilebilir. Koruman›n ‘modern’ dünyaya ait bir kavram oldu¤u kabulünden hareketle (Köksal 2009, 177), Osmanl›lar›n onararak kullanmay› sürdürdü¤ü ya da tahrip etti¤i yap›lara karfl› genel olarak sistemli bir ideolojik tav›r içinde olmad›klar› söylenebilir . Ayn› yap› üretim geleneklerinin sürdürüldü¤ü, toplumsal ve yap›m teknolojisindeki de¤iflimlerin yavafl oldu¤u bu yüzy›llarda

yap›lar›n kullan›m de¤erleri, korunmalar› için temel itici gücü oluflturmufltur (Binan 1994, 281).

18. yüzy›l, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda bat›l›laflmaya bir haz›rl›k dönemidir (Arel

1975). 1719 y›l›nda Paris’e gönderilen Elçi

Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin seyahati, ‹mparatorlu¤un Bat›’yla iliflkisinin bafllang›c› olarak kabul edilir

(Gül 2010, 277). Çelebi Mehmet’in

seyahatinin ard›ndan, Osmanl› okumufllar› aras›nda Bat› dillerine ve felsefeye duyulan ilgi artm›flt›r. Okumufl s›n›f, 19. yüzy›lda art›k kurumlaflm›fl anlam›yla bir ‘ayd›n s›n›f›’n›n (intelligentsia)oluflmas›na önayak olmaktad›r. Bu zümre, Tanzimat reformlar›n› yaln›zca idari de¤il; sosyal düzeyde de yürütecektir (Ortayl› 1992, 124). Bat›l›laflma süreci olarak tan›mlanan 18. yüzy›l›n son çeyre¤i ile 19. yüzy›l boyunca mimarl›k kurumunda da önemli de¤iflmeler gerçekleflmifltir. 1826’da Yeniçeri Oca¤›’n›n kald›r›lmas›yla Yeniçerilerin nezaretinde bulunan Vak›f Kurumu, önce Darphane-i Amire

Nezareti’ne ba¤lanm›fl, daha sonra Evkaf-› Hümayun Nezareti ad›yla yeniden

örgütlenmifltir. 19. yüzy›la dek bireysel katk›larla devletten ba¤›ms›z olarak yürüyen Vak›f Kurumu, 1826’da Evkaf Nezareti’nin kurulmas›yla birlikte merkezileflmifltir (Akar 2009).

1831 y›l›nda Hassa Mimarlar Oca¤› mevcut yap›s›yla dönemin ihtiyaçlar›na cevap veremeyece¤i düflünülerek kald›r›lm›fl; yerine ayn› y›l “Ebniye-i Hassa Müdürlü¤ü” kurulmufltur (Madran 2002).

19. yüzy›l›n ilk yar›s›ndan bafllamak üzere ‹stanbul’da bir tak›m imar faaliyetleri devlet eliyle tarihi yap›lar› ve kentsel dokuyu tahrip edici sonuçlar do¤urmufltur.

(3)

Bat›l›laflma e¤iliminin art›fl gösterdi¤i 1794’te, III. Selim Dönemi’nde ‘art›k kullan›lmad›¤› ve masrafa sebep oldu¤u’ gerekçesiyle Mimar Sinan’›n Kanuni Sultan Süleyman için infla etti¤i Üsküdar Kavak Saray›’n›n tümüyle y›kt›r›ld›¤›; bofl alana Selimiye (Nizam-› Cedid) K›fllas›’n›n infla edilip ›zgara planl› ‹hsaniye ve Selimiye semtlerinin kuruldu¤u görülür. II. Mahmud

Dönemi’nde, özellikle Haliç k›y›s›ndaki pek çok sahil saray› y›kt›r›larak yerine ‹plikhane, Feshane gibi sanayi yap›lar› infla edilmifltir (Tanman 2006, 17).

Bu gibi imar hareketlerine ra¤men, ‘ecdad yadigâr›’ kavram› ve geleneksel yap›m teknolojisinin kullan›m›n›n devam etmesi sebebiyle Osmanl›’da tarihi yap›lar son dönemlere kadar varl›klar›n› sürdürebil-mifllerdir. Koruma kavram›, Alt›ny›ld›z’›n

(1997)da belirtti¤i gibi, ancak 19. yüzy›l›n

ortalar›ndan itibaren Türk toplumunun kültürel söylemine kat›lm›flt›r.

1839 y›l›nda ilan edilen Tanzimat Ferman› ve 1856 y›l›nda bunun bir tamamlay›c›s› olarak görülen Islahat Ferman› ile dünya kapitalizminin etkisi alt›na giren Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda modernleflme çabalar› h›zlan›rken, hayat tarz› ve alg›lay›fl›nda da baz› de¤iflimler olmaktad›r (Eldem 1992, 13). Bat›l›laflma Dönemi’nde onar›m

alan›ndaki yeni örgütlenmelerin yan›s›ra, 1848-1917 y›llar› aras›nda eski eser ve korumayla do¤rudan, ya da dolayl› 42 yasal-yönetsel düzenleme yap›lm›flt›r (Kay›n 2008).

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda ilki 1840’da ç›kar›l›p son fleklini 1858 tarihinde alm›fl olan ve temeli büyük oranda 1810 tarihli Frans›z Ceza Kanunu’na dayanan Ceza Kanunu’nun 133. maddesinde3ilk kez, kutsal ve an›tsal nitelikteki hay›r yap›lar›n›

y›kan ya da tahrip edenlerle ilgili para ve hapis cezas›n›n öngörüldü¤ü görülür. Bu dönemde koruma konusunda artan duyarl›l›k daha çok arkeolojik miras›n korunmas› konusunda artan bir

duyarl›l›ktan sözedilebilir. Asar-› Atika Mevzuat›, devletin Avrupal› devletlerin arkeolojik alandaki kültürel talan›na karfl› gelifltirdi¤i bir savunmad›r. S›ras›yla 1869, 1874, 1884 ve 1906 y›llar›nda peflpefle ç›kar›lan Asar-› Atika Nizamnameleri’nin temelinde arkeolojik kal›nt›lar›n korun-mas› amaçlanm›flt›r. Ayn› y›llarda arkeolojik miras›n yan›s›ra, Ayasofya gibi çok katmanl› an›tsal yap›lar›n da

korunmalar›na çal›fl›lm›flt›r.

19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda genellikle yabanc› ve Levanten mimarlar›n yürüttükleri baz› restorasyon örnekleri göze çarpar (Binan 2001). Fossatiler, 1847-1849 aras›nda Ayasofya’n›n onar›m›n› üstlenmifller; 1860’l› y›llarda Viollet le Duc’ün ö¤rencilerinden mimar Louis Leon Parvillée, Çinili Köflk’ü, 1864’te (Ahmet Vefik Pafla taraf›ndan ‹stanbul’dan Bursa’ya

ça¤r›larak) Orhan Camii’ni ve depremde

büyük hasar gören Yeflil Türbe’yi onarm›flt›r. ‹talyan mimar R. D’Aranco ise, 1894-1900 aras›nda Harbiye Nezareti ve Bab›ali’nin restorasyonlar›n›; 1894 depreminden hasar gören Halkal› Ziraat Mektebi’nin restorasyon ve yenilenmesi iflini ve 1901-1907 aras›nda Elvanzade Camii’nin restorasyonunu üstlenmifltir

(Binan 2001). Bu onar›mlar›n büyük k›sm›

ça¤dafl restorasyon ilkeleri çerçevesinde ‘baflar›s›z’ olarak nitelendirilse de, Osmanl› mimarlar›n›n Bat›l› bak›fl aç›s›yla yürütülen belgeleme çal›flmalar› ve restorasyon uygulamalar›yla tan›flmalar› aç›s›ndan önem tafl›d›klar› flüphesizdir. 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren, 2Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda

yap›lar›n onar›m›yla ilgili bilgi sa¤lanabilecek belgeler, vakfiye ya da vak›fnameler, fleriye sicilleri ya da kad› defterleri, vergi ödeyeceklerin yaz›l› oldu¤u tahrirler ya da defter-i hakanilerdir. Eyalet veya il y›ll›¤› niteli¤indeki salnameler ve ‹stanbul için tutulmufl olan Bostanc›bafl› Defterleri de bu tür bilgiler sunarlar.

(4)

3Bu maddede “...Hayrat-› flerife ve tezyinat-› beldeden olan ebniye ve asar-› mevzuay› hedm ve tahrib ve yahud baz› mahallerini k›r›b rahnedar...” edenler cezaland›r›lacakt›r, ifadesi bulunmaktad›r (aktaran Madran 2002). 4Kuban (1994), 1950-1960 döneminde 7289 adet binan›n istimlak edilerek y›k›ld›¤›n› aktar›r. Reflat Ekrem Koçu’nun o dönemde yapt›¤› envantere göre ise, Menderes imarlar› s›ras›nda 246 adet tarihi yap› y›kt›r›lm›flt›r. Evkaf-› Hümayun Nezareti’ne dönüflen

Vak›f Kurumu’nun Evkaf Nezareti ‹nflaat ve Tamirat Müdiriyeti’nin bafl›na Mimar Kemalettin Bey gelir. Kemalettin Bey’in küçük ölçekli cami ve mescid

onar›mlar›n›n yan›s›ra, Sultanahmet, Fatih ve Ayasofya külliyelerini onarm›fl oldu¤u; dönemin di¤er önemli mimar› Vedad Bey’in ise, ser-mimar olarak otuz y›l kullan›lmam›fl olan Dolmabahçe Saray› yap›lar›n›n onar›m çal›flmalar›n› yürüttü¤ü bilinmektedir (Batur 1995). Kemalettin Bey, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda yürüttü¤ü koruma uygulamalar›n›n yan› s›ra, çeflitli kurumlarda ald›¤› görevlerle mimarl›k alan›nda önemli bir kiflilik olmufltur. Yaz› ve raporlar›nda sürekli bak›m›n önemi, restorasyon kararlar›n› verecek bir heyetin varl›¤› ve onar›m alan›nda istihdam edileceklerin ifle al›n›rken bir elemeden geçirilmesinin gereklili¤i gibi konulardan söz etmifltir.

Özetle, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun son y›llar›nda, tek yap› koruma alan›nda kuramsal baz› fikirlerin üretilmekte oldu¤u; bir örgütlenme çabas›n›n bulundu¤u, fakat, hemen hepsinin Bat› kökenli olup bu çabalar›n uygulama boyutunda karfl›l›¤›n› bulamad›¤› söylenebilir. Buna ba¤l› olarak da, Türkiye Cumhuriyeti’ne güçlü bir eylem alan›na dönüflememifl ve tarihle iliflkilerin nas›l kurgulanaca¤› konusunda sa¤lam bir strüktüre oturmam›fl bir koruma alan› miras kalm›flt›r.

Türkiye’de kurumsallaflma, kuram ve uygulama ba¤lam›nda koruma alan›n›n gelifliminin k›sa tarihçesi

Cumhuriyet’in ilan›yla bafllay›p günümüze dek devam eden süreçte Türkiye’de yürütülmüfl koruma çal›flmalar›nda çeflitli k›r›lma dönemleri tespit edilmifltir. 1920-1923 Büyük Millet Meclisi dönemi,

kurumsallaflma boyutunda görülen önemli faaliyetler dolay›s›yla bu dönemin bafllang›c› olarak tespit edilmifltir. Türkiye’de koruma alan›ndaki geliflmelerin sosyo-politik geliflmelere paralel olarak flekillendi¤i görülür. Bu bak›fl aç›s›yla de¤erlendirildi¤inde, 1923-1951 aras› dönem, Cumhuriyet ülküsü çerçevesinde yeni ulusun inflas›na denk gelen aral›kt›r ve dönemin ruhunu yans›tacak flekilde mimari koruma alan›na fazla önem verilmemifltir. Bu y›llarda Atatürk’ün ‹smet ‹nönü’ye Konya’dan yollam›fl oldu¤u telgraf (1931)koruma konusunda bir at›l›m›n bafllang›c›d›r. Telgref›n peflis›ra kurulan komisyon, an›tlar›n korunmas›n›n merkezden yönetilmesinin gereklili¤i ve halk› miras koruma konusunda bilinçlendirme çal›flmalar›n›n önemi gibi noktalara vurgu yapan bir rapor haz›rlar. Bu dönemde koruma ve onar›m

uygulamalar›nda karar verici konumdaki bafll›ca otorite olan Muhafaza-i Asar› Atika Encümeni, kararlar›nda rehber olarak Asar-› Atika ve Muhafaza-i Abidat Nizamnamelerini kullanmaya devam eder. Encümen, gerek buldu¤u konularda kendisi de karar üretme yetkisine sahiptir (Madran 2002, 75 ve 98).

Türkiye’de koruma e¤itiminin kökleri, Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1934’te Sedad Hakk› Eldem taraf›ndan yürütülmeye bafllanan geleneksel konut mimarisinin tespit ve de¤erlendirilmesine odaklanan Milli Mimarl›k Semineri’nde aranabilir (Binan 2005, 203). Seminerler kapsam›nda 1930’lar›n sonu ile 1940’lar›n bafllar›nda pek çok mimarl›k ö¤rencisi çeflitli Anadolu kasabalar›nda bulunan geleneksel evleri inceleyip rölövelerini yapm›fllard›r. Türkiye’de 1940’larla beraber art›k çok partili siyasi yap›lanma söz konusudur. Bu dönem Cumhuriyet’in

(5)

kuruluflundan itibaren ulusal koruma otoritesi olarak eksikli¤i hissedilen bir heyetin, Gayr›menkul Eski Eserler ve An›tlar Yüksek Kurulu’nun (GEEAYK) kurulufluyla kapan›r. 1951’de

GEEAYK’nun kuruluflu ile Cumhuriyetin koruma alan›ndaki ilk yasal düzenlemesi olan 1710 say›l› Eski Eserler Kanunu’nun 1973’teki ilan›na kadar geçen süre, Türkiye’de koruma alan›nda bir di¤er döneme iflaret eder.

Türkiye’de 1950’li ve 1960’l› y›llarda ‘tarihi çevre’ ve ‘kent dokusu’ terimleri kullan›lmamaktad›r. Korunmaya lay›k görülen eserler temelde an›tsal yap›lar olsalar da(Tanman 2006),‹stanbul’da an›tsal yap›lar› tehdit eden kapsaml› imar faaliyetleri bu y›llarda h›z kazanm›fl ve 1956-1959 aras›nda Adnan Menderes’in baflbakanl›¤› döneminde “büyük imar hamlesi” ad› alt›nda yüzlerce eski eser y›kt›r›lm›fl veya baflka yere

nakledilmifltir4.

1956 senesinde Vak›flar Umum Müdürlü¤ü Vazife ve Teflkilat› Hakk›ndaki Kanun yürürlü¤e girmifl; 1957 y›l›nda ç›kar›lan 7044 say›l› Kanun ile de, asl› vak›f olan eserler Vak›flar Genel Müdürlü¤ü’ne

ba¤lanm›flt›r. Vak›flar Genel Müdürlü¤ü kendi bünyesinde, yo¤un bir program çerçevesinde sorumlulu¤unda olan yap›lar›n restorasyon çal›flmalar›na bafllam›flt›r. 1956-1957 y›llar› baflta olmak üzere, 1950-1960 aras›nda Türkiye’de koruma alan›nda önemli bir k›r›lma yaflanm›flt›r. Bu y›llarda koruma uygulamalar› say›ca artm›flt›r. Yeni örgütlenmifl olan GEEAYK’nun da etkisiyle uygulamalar öncesi bilimsel kararlar›n al›nmaya bafllanm›fl; özellikle an›tsal ölçekli yap›lar›n restorasyonlar›ndaki art›fl›n sonucu

mimarlar›n usta-ç›rak iliflkisi içinde koruma prati¤ine dahil olarak yo¤un deneyim kazanmaya bafllam›fllard›r. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan›ndan günümüze üniversite bünyelerinde kurulan enstitü ve araflt›rma merkezlerinin koruma alan›na sa¤lad›klar› dolayl› katk› yads›namaz. Koruma alan›n›n

üniversitelerde e¤itime dahil olmas› ilk olarak, 1967’de ODTÜ Mimarl›k Fakültesi’ne ba¤l› Restorasyon Bölümü’nün öncülü¤ünde gerçekleflmifltir5.

1973-1983 y›llar› aras›nda Türkiye’de flehirlerin iç göçe ba¤l› büyümesi devam etmifltir. Kentlerde gecekondu kuflaklar› oluflmaya bafllam›fl ve yer kazanmak için gerçeklefltirilen, denetimsiz y›k-yap faaliyetleri, tarihi dokunun tahrip edilmesine sebep olmufltur (Tekeli 1998, 15). Artan nüfus yo¤unlu¤uyla mimari miras› yok edici etkiye sahip bir kentleflme anlay›fl›n›n ‹stanbul’a hakim oldu¤u görülür. Eski Eserler Kanunu’nun kabulüyle k›sa sürede çok say›da tespit ve tescil çal›flmalar› ve baz› koruma uygulamalar› gerçeklefltirilmifltir. 1983’te Eski Eserler Kanunu terk edilerek bugün de geçerlili¤ini koruyan 2863 say›l› Koruma Kanunu kabul edilmifltir. Koruma Kanunu’nun kabulüyle bafllay›p günümüze kadar gelen süreç bu

araflt›rmada son dönem olarak kabul edilmektedir. Türkiye, Avrupa Birli¤i’ne dahil olma çabalar›na paralel olarak 2000’lerle birlikte koruma alan›nda yeni yasal düzenleme ve kurumlarla tan›flm›flt›r. 2004’te kabul edilen 5226 say›l› Kanun ile birlikte, yerel yönetimler restorasyon alan›nda daha fazla söz sahibi olarak kendi bünyelerinde konuyla ilgili müdür-lükler kurmufllard›r. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi, kontrollerini yap›p finansal 5ODTÜ’deki yüksek lisans

pro-gram›n›n öncesinde, 1951 y›l›nda Torino Teknik Üniversitesi’nden Prof. Paolo Verzone’nin davet üzerine ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’nde Mimarl›k Tarihi derslerinde bir ilk olarak restorasyon konusunda ders vermeye bafllad›¤›n›n da hat›rlanmas› gereklidir (Kuban, 2000).

(6)

6H›rka-i fierif Camii, Selim Pafla Camii, Yenikap› Mevlevihanesi, Özbekler Tekkesi, Kas›mpafla Deniz Komutanl›¤› Tarihi Divanhane Binas›, At›f Efendi Kütüphanesi, Gülhane Has Ah›rlar bu yap›lara örnektir. 7Örne¤in endüstri miras› Cendere Hamidiye (Terkos) Pompa ‹stasyonu, 2010 y›l›ndaki onar›m›n ard›ndan ‹stanbul Su Medeniyetleri Müzesi’ne dönüfltürülmüfltür. destek verdikleri, artan say›daki tarihi

yap› onar›mlar› için çeflitli çal›flmalar yürütmektedir6. Yine bu süreçte, ‹stanbul ‹l Özel ‹daresi deste¤iyle pek çok an›tsal yap›n›n restorasyonu için bütçe oluflturulmufl; kimilerine ise onar›mlar› sonras› müze, kültür merkezi gibi yeni ifllevler verilmifltir7. 2003-2006 y›llar› aras›nda, ‹stanbul Büyükflehir

Belediyesi’nin kurdu¤u Kentsel Planlama Ekibi (IMP) taraf›ndan Tarihi Yar›mada planlamas›na iliflkin en kapsaml› belgeleme çal›flmas› gerçeklefltirilmifltir. 2000’li y›llarda kuramsal yaklafl›mlarla uygulama aras›ndaki dengeler halen kurulamam›flt›r. ‹mzalanm›fl uluslararas› anlaflmalarda yeralan sorumluluklar uygulamalara yans›t›lmamaktad›r. Bu çeliflkili durum, ‹stanbul’daki evrensel de¤ere sahip an›tsal ölçekli kültür varl›klar› için de geçerlidir. Öte yandan, neo-liberal politikalar›n flekillendirdi¤i büyük ölçekli projeler, kentin an›tsal yap› miras› üzerinde tehdit oluflturmaktad›r. Bu projelerden 2013 itibariyle uygulamas› tamamlanmakta olan, Haliç üzerinden geçen metro köprüsü, Tarihi Yar›mada’n›n siluetine önemli bir müdahaledir. Dünya Miras Listesi’nde yeralan

Süleymaniye’nin 5366 say›l› “Y›pranan Tarihi ve Kültürel Tafl›nmaz Varl›klar›n Yenilenerek Korunmas› ve Yaflat›larak Kullan›lmas› Hakk›nda Kanun” çerçevesinde Yenileme Bölgesi ilan edilmifl olmas›, korunmas› gerekli sivil ve an›tsal kültürel miras üzerinde tehdit yaratmaktad›r. Bu tür kayg› verici projelerin yerel yönetimler taraf›ndan kat›l›ma aç›k olmayan süreçlerde gelifltirilip uygulamaya sokulmas› son derece sak›ncal› sonuçlar do¤urmaktad›r. Son y›llarda olumlu koruma uygula-malar›n›n yan›nda, ‘rekonstrüksiyon’

ad› alt›nda çok say›da yok olmufl an›tsal ölçekli yap›lar›n replikalar› üretilmektedir. Özellikle, yerel yönetimler, son

dönemlerde yeni inflaat›n yasal olarak kabul edilmedi¤i sit alanlar›nda kullan›ma dönüflecek mekan kazanmak ad›na tekke, mevlevihane veya cami gibi dini yap›lar›n, Bo¤aziçi’nde izi kalmam›fl sahil

saraylar›n›n rekonstrüksiyon çal›flmalar›n› üstlenmektedirler. Dünyada da kuramsal sak›ncalar› nedeniyle tart›flmal› bir konu olan rekonstrüksiyonun s›k ve sorgusuz tercih edilmesi, uzun vadede korumada özgünlük ba¤lam›nda s›k›nt› yarataca¤› kesindir. Özgünlük de¤eri tafl›mayan uygulamalar, toplumun yeterince olgunlaflmam›fl koruma bilincinde hasara yol açabilir.

‹stanbul’daki an›tsal ölçekli yap›lara uygulanan restorasyon müdahalelerine genel bir bak›fl

Türkiye’deki mimari koruma tarihine bir bak›fl niteli¤inde olan bu çal›flmadaki örneklerin ‹stanbul’dan seçilmesinin sebebi Cumhuriyet’in kuruluflundan itibaren say›s› ve özellikleri itibariyle, ‹stanbul’daki an›tsal yap›lar›n her dönem ilgi gösterilen ve onar›lan yap›lar aras›nda bulunmalar›d›r. Bu aç›dan, Türkiye genelinde an›tsal yap› koruma yaklafl›mlar›n›n de¤erlendirilmesi söz konusu oldu¤unda, ‹stanbul’daki an›tsal ölçekli yapi restorasyonlar›n›n iyi bir perspektif sunacaklar› ön kabulü yap›labilir.

‹stanbul’da toplumsal haf›zada yer etmifl dört an›tsal bina / bina kompleksi, bu çal›flmaya örnek olarak seçilmifltir. Seçilen an›tsal yap›lar›n Osmanl› Dönemi’nden bafllayarak bu topraklardaki mimari koruman›n nesnesi olmufl ve tüm dünya taraf›ndan

(7)

verilmifltir. Örnek yap›lar›n seçimleri aflamas›nda baz› ön kabuller yap›lm›fl; seçilecek yap›lar›n ön kabul olarak al›nan ölçütlere uygunlu¤u esas› aranm›flt›r. Buna göre, seçilen yap›lar›n simge niteli¤ine sahip olma; farkl› ifllevler için kullan›l›yor olma ve herbiri Türkiye’de koruma alan›nda söz sahibi farkl› kurumlar taraf›ndan sahipleniliyor olma gibi ölçütleri sa¤lamas› flart› aranm›flt›r. Dolmabahçe ve Topkap› Saraylar›, ‹mparatorlu¤a ikametgâh olarak hizmet vermifl sivil yap›lard›r. Her iki kompleks de, Osmanl› Saray gelene¤inin tarihsel süreç içindeki gelifliminin tan›klar›d›r ve Cumhuriyet’in ilan›ndan sonra müzeye dönüfltürülmüfltür.

Cumhuriyet Dönemi’nde müze olarak ifllevlendirilen Ayasofya, ikonografik bir model olarak Osmanl› ‹mparatorluk mimarisini de yak›ndan etkilemifl bir Bizans an›t›d›r (Akyürek 2011, 117). Uzun y›llar, önce H›ristiyanl›¤›n, daha sonra, ‹slamiyetin sayg›n ibadet mekânlar›n›n bafl›nda gelmifltir. Osmanl› Dönemi’ndeki kullan›m›yla külliye niteli¤i kazanm›flt›r. Fatih Camii, örnekler aras›nda fonksiyon

de¤iflmeden bugüne ulaflm›fl tek yap›d›r. ‹stanbul’un fethinden sonra infla edilen ilk külliyenin camisidir. Külliyenin camisi simgesel olarak her dönem ‹stanbul’da önemli bir yere sahip olmufltur. Bugün de, yo¤un kullan›ma sahip, önemli dini törenlerin yafland›¤› bir ibadet mekân›d›r. Gözlenen odur ki, kullan›c› taraf›ndan camiye yüklenen manevi anlam, yap›n›n fiziksel boyutunu çoktan aflm›flt›r. Bu da, yap›n›n bir an›t olarak kabulünde/bir an›ta dönüflmesinde rol oynayan önemli bir etkendir.

Çal›flman›n bu bölümünde, bu örnekler (dini ve sivil yap›lar olmak üzere)ifllevlerine ve yap›m tarihlerine göre s›n›fland›r›larak inceleme alt›na al›nacaklard›r.

Ayasofya Müzesi’nin onar›mlar›nda tercih edilen restorasyon müdahaleleri

Ayasofya’n›n k›sa tarihçesi ve mimarisi Bizans Dönemi’nde kilise olarak infla edilen, Osmanl› Dönemi’nde bir saltanat külliyesine dönüflmüfl olan Ayasofya, farkl› dönem eklerini bar›nd›ran, çok katmanl› bir komplekstir. Yap›, Fetih’ten sonra Saltanat camisine çevrilerek kentin ana camisi ilan edilmifltir. Bizans Dönemi’nde paganl›k üzerinde

H›ristiyanl›¤›n zaferinin göstergesi olarak görülen yap›, uzun bir süreç sonras›nda H›ristiyanl›¤›n üzerinde ‹slamiyetin zaferi olarak görülerek sembolik bir anlam yüklenir (Necipo¤lu 1992, 202).

Ayasofya, mimari olarak büyük bir orta mekân, iki yan mekân (nef), apsis, iç ve d›fl nartekslerden meydana gelir. 100x70 m. ölçüsündeki iç mekân›n üzeri dört büyük aya¤›n tafl›d›¤› 55 m.yüksekli¤inde, 30,31m. çap›nda bir kubbe ile örtülüdür. ‹ç mekân, Iustinianos Dönemi’nden beri, mermer levhalar, sütun bafll›klar› ve duvar mozaikleriyle bezemelidir. Yap›n›n mimarisinin yan›s›ra, 9.-12. yüzy›llarda Resim: 1

Ayasofya Müzesi, kuflbak›fl› (Coflkun 2009). Ayasofya Camii, 1930-1935 aras›nda, onar›m çal›flmalar› sebebiyle halk›n ziyaretine kapat›lm›fl ve 1934’te Bakanlar Kurulu karar›yla müzeye çevrilmifltir.

(8)

yap›lm›fl iç mekan mozaikleri de sanatsal aç›dan büyük önem tafl›r (Madran ve Özgönül 2005, 64) (Resim: 1).

Ayasofya Camii, 1930-1935 aras›nda, onar›m çal›flmalar› sebebiyle halk›n ziyaretine kapat›lm›fl ve 1934’te Bakanlar Kurulu karar›yla müzeye çevrilmifltir.

Ayasofya’n›n Cumhuriyet Dönemi onar›mlar›

Makale kapsam›nda örnek olarak belirlenen dört yap›dan ilki olan Ayasofya’n›n onar›mlar›nda tercih edilen restorasyon yöntemleri, Dr. F›rat Diker’in “Belgeler Ifl›¤›nda Ayasofya’n›n Geçirdi¤i Onar›mlar” bafll›kl› doktora tezindeki veriler üzerinden

yorumlanm›flt›r.

Ayasofya’n›n müze ilan edildi¤i dönemde yap›n›n korunmas›na yönelik al›nan kararlar döneminin koruma alan›ndaki kurumsallaflmas› hakk›nda fikir verir. 1934 y›l›nda yap›n›n cami olarak

kullan›ld›¤› döneme ait 8 büyük hat levha, siyasi erkin karar›yla as›l› olduklar› noktadan indirilerek iç mekan› görsel olarak kapatt›klar› gerekçesiyle zemin kotta sergilenmeye bafllam›flt›r. Karar, Eski Eserleri Koruma Encümeni taraf›ndan da savunulmaktad›r. ‹lerleyen y›llarda levhalar›n tekrar yerlerine as›lmas› konusu gündeme getirilmifl ve Encümen uzun toplant›lar sonucu 1949’da levhalar›n yerine as›lmas› konusunda geç bir karar ald›¤›nda levhalar zaten as›l› olduklar› eski yerlerine iade edilmifltir

(Diker 2010). Bu durum, Türkiye’de

uygulaman›n zaman zaman yetkili otoritenin verdi¤i kararlar do¤rultusunda gerçekleflmedi¤ine, uygulama sürecinin gerekli yasal kararlar olmadan da iflletilebildi¤ine; dolay›s›yla, daha genellenecek olursa, restorasyon kararlar› ile uygulamalar› aras›ndaki çeliflkili

duruma/uyumsuzlu¤a verilebilecek bir örnektir.

Cumhuriyet’in ilan›ndan günümüze Ayasofya’n›n korunmas› sorunu, son derece politik bir konu olarak gündemdeki yerini korumufltur. Cumhuriyet’in ilan› sonras›, Ayasofya Camii müze olarak ifllevlendirilmifltir. Her iki dinin koyu savunucular› taraf›ndan tart›flmalara konu olan bu yeniden ifllevlendirerek koruma karar›, farkl› dönemlerde tart›flmaya aç›lm›flt›r. Öyle ki, yap›yla ilgili simgesellik, yap›n›n fiziki varl›¤›n›n korunmas›n›n önüne geçmifl ve zaman zaman farkl› yönetimler taraf›ndan propaganda konusu haline getirilebilmifltir. Bu tart›flmalar›n yap›n›n korunmas›na yönelik çal›flmalara hiçbir boyutta hizmet etmemesinin ötesinde, mevcut koruma kararlar›n› hiçe sayarak kamuoyunda oluflmas› arzulanan koruma bilincini de zedelemektedir. Somut bir örnek olarak, Ayasofya’n›n iç mekân mozaiklerinin temizlenip onar›lmas›, yap›n›n sanatsal de¤erinin iadesine hizmet ederken, politik bir bak›fl aç›s›yla H›ristiyan kimli¤inin canland›r›lmas› olarak görülmekte ve toplumun bir kesimi taraf›ndan

engellenmeye çal›fl›lmaktad›r. Yerasimos

(2005), Türkiye gibi ulus-devlet kurma

süreci günümüze yak›n olan, dolay›s›yla, zaman ve mekân konusundaki alg›lamalar› çeliflkili ve çat›flmal› olan ülkelerde, kültürel miras›n bireyler taraf›ndan alg›lanmas›n›n sorunlu bir konu oldu¤unu söyler. Bu ba¤lamda, t›pk› Ayasofya örne¤indeki gibi, milli ve milli olmayan, “iyi” ve “kötü”, korunmas› gereken ve gerekmeyen miraslar gibi ayr›mlar varolabilmektedir.

Kültür ve Turizm Bakanl›¤› bünyesinde görev yapan ‹stanbul Rölöve ve An›tlar Müdürlü¤ü (‹RAM), Ayasofya

(9)

onar›mlar›n› yöneten ve denetleyen kurumdur. Cumhuriyet tarihi boyunca ‹RAM’da önemli mimarlar›n8görev ald›¤› ve Ayasofya restorasyonlar›nda söz sahibi olduklar› görülmektedir. Alm›fl olduklar› kararlarla yap›n›n korunmas› konusunda etkin rol oynam›fllard›r(Resim 2). Buna ra¤men, Türkiye’de ellili y›llarda an›tsal yap› restorasyonlar›nda s›kça gözlenen malzeme özgünlü¤üne dikkat edilmeden gerçeklefltirilen uygulamalara bir örnek de Ayasofya’dan verilebilir. Bu y›llarda do¤u cephesi alt kotundaki çat›ya uygulanan 30 cm. kal›nl›¤›nda, 650 m2lik betonarme yüzey yap›n›n bünyesinden ancak yaklafl›k elli sene sonra, 2007 y›l›nda ay›klanabilmifltir. Dönemin Rölöve ve An›tlar Müdürlü¤ü’nde görev yapan Cahide Tamer ise 1955-1956’da bat› ve güney cephelerde yürüttü¤ü onar›mlarda çimentolu s›va (çimento katk›l› kireç harc›)

kullanmay› tercih etmifltir. Ayr›ca, dönemin Ayasofya kontrol amiri A. Koyunlu, haz›rlam›fl oldu¤u raporunda 1986’daki onar›mlarda deniz kumu ve çimento takviyeli kireç kullan›ld›¤›n› belirtir. Kay›tlara göre, yap›n›n

cephelerindeki çimentolu s›valar aflamal› olarak 1986; 1997-1998 ve 2007’de ay›klanm›flt›r. Bir di¤er ay›klanarak yenilenen eleman ise, yap›n›n niteliksiz dönem eki olarak tan›mlanabilecek beton pencere çerçeveleridir. Bunlar da, son onar›m çal›flmalar›nda mermerden üretilerek yenilenmifllerdir (Diker 2010). Ayasofya’n›n Osmanl› eki minareleri Cumhuriyet Dönemi’nde iki defa yeniden yap›m yöntemi kullan›larak onar›lm›flt›r. ‹lki, muhtemelen 1955’te gerçeklefltirilmifl olan müdahalede, III. Murad minarelerinin en üst kotunda yer alan neo-klasik üsluptaki girland motifi yok edilmifl; bu bölgeye minarede bugün de mevcut olan, klasik Osmanl› üslubu mavi çiniler kak›lm›flt›r. Yaz›l› belgenin bulunmad›¤› onar›ma ait veriler uygulama s›ras›nda çekilen foto¤raflarla s›n›rl›d›r. 1968-1971 y›llar›nda II. Beyaz›d Camii’nin minaresi için gerçeklefltirilen uygulamada ise, minare flerefe alt›na kadar sökülüp külah› da dahil olmak üzere yeniden yap›lm›flt›r. Ayr›ca, flerefe alt›nda kalan altm›fl adet tafl basamak sökülmüfl ve yeniden yap›lm›flt›r (Diker 2010).

Farkl› dönemlerin mimari birlikteli¤iyle flekillenmifl Ayasofya’da onar›m

çal›flmalar›n›n yan›s›ra ‘kaz› ve araflt›rma’ çal›flmalar› da yürütülmüfltür. 1934’ten bafllayarak çeflitli dönemlerde, yap›n›n kilise kimli¤ine ›fl›k tutacak arkeolojik kaz›lar; 1936 y›l›nda y›k›lm›fl olan Ayasofya medresesinin temellerinde yap›lan yüzey araflt›rmalar› ve yap›n›n strüktürünün endoskopi ve jeo-radar gibi 8Maarif Vekâleti’nin Rölöve

Dairesi’nde hizmet vermifl olan y. mimar Macit Kural, Ayasofya onar›mlar›nda görev alm›flt›r. Arfliv bel-gelerinden y. mimar Sedat Çetintafl’›n Rölöve Bürosu’nda görev alarak 1954’te emekli oldu¤u bilinmektedir. Eski Eserler Genel Müdürlü¤ü’nde görev yapan koruma uzman› Cahide Tamer, Ayasofya’n›n 1955-1956 onar›mlar›n› yürütmüfltür. Y. mimar Mualla Anhegger ise, 1961 senesindeki restorasyonda kontrolör olarak görev yapm›flt›r.

Resim: 2 Mimar Cahide Tamer onar›m s›ras›nda Ayasofya’n›n yan kubbe örtülerinin üstünde, 1956 (URL 2) Resim: 3 Galata’dan Fatih Camii’ne bak›fl (Coflkun 2010). Resim: 2 Resim: 3

(10)

91894 depreminde, daha önceki depremlerden de ciddi hasar gören Fatih Camii’nin iki minaresinden birinin külah›n›n düfltü¤ü, di¤erinin külah› da düflmek üzere oldu¤u not edilmifltir (Diker 2010, 91).

10Caminin 19. yüzy›lda barok olarak yenilenen iç mekân bezemeleri, Vak›flar 1. Bölge Müdürlü¤ü taraf›ndan yürütülen son dönem restorasyonlar›nda gerçeklefltirilen raspalarla ortaya ç›kar›lm›fl ve belgelenmifltir. 11Bu noktada, Kuban’›n (1988, 26-29) camilere yap›lan eklerin, rekonstrüksiyonlar›n ve Fatih Camii’ndeki gibi an›tsal yap›lar›n iç mekânlar›ndaki bezeme program›n› de¤ifltirme kararlar›n›n bu konularla bilimsel olarak hemen hiç iliflkisi olmayan kimselerin politik bask›lar› sonucu verildi¤i yorumunun hat›rlanmas›nda fayda vard›r. 12Bu bilgi, 2008-2011 onar›m›nda Bilim Kurulu üyesi olarak görev alm›fl olan Prof. Dr. Gönül Cantay’dan al›nm›flt›r.

hasar vermeyen ölçüm teknikleriyle araflt›r›lmas› gibi çal›flmalar

yürütülmüfltür. Bunlar, son derece olumlu çabalard›r. Ayasofya gibi evrensel öneme sahip bir an›t›n geçmiflinin derinli¤ine incelenmesi ve fiziksel durumunun gözlem ve kay›tlarla ayr›nt›l› tespiti sonras› yap›n›n güncel sorunlar›na çözüm bulunabilir.

Fatih Camii’nin onar›mlar›nda tercih edilen restorasyon müdahaleleri

Fatih Camii’nin k›sa tarihçesi Fatih Camii, Fatih ilçesine ve semtine ad›n› vermifl olan Fatih Külliyesi’nin merkezinde yer al›r (Eyice, Tanman ve Tunay

1977). fiehrin merkezinde ve yüksek bir

noktada bulunan bu bölgede Fetihten önce On ‹ki Havari (Havariyun)Kilisesi

bulunmaktad›r. Fetih sonras› bu alan Ortodoks Patrikli¤i’ne tahsis edilmiflse de, On ‹ki Havari Kilisesi harap oldu¤u için Patriklik 1455’te baflka bir yere tafl›nmak istemifltir. Fatih Sultan Mehmed, 1463-1470 aras›nda baflka bir kiliseye tafl›nan patriklikten boflalan bu yere kendi ad›na bir külliye infla ettirmifltir

(Eyice 1995, 244).

Mimari program›n›n zenginli¤i ve arazi verileri en iyi kullanan yerleflim düzeni ile Türk-‹slam mimarisinde özel bir yeri olan bu külliyenin cami, 1557 ve 1754 depremlerinden hasar görmüfl ve onar›lm›flt›r. Cami, ‹stanbul’da büyük y›k›mlarla sonuçlanan May›s 1766 depreminden de hasar alm›flt›r. Bu depremde, kubbesi tamamen çökmüfl, duvarlar› ise onar›lamayacak ölçüde y›k›lm›flt›r. Caminin minarelerinin külahlar›n›n 19. yüzy›la kadar tek flerefeli oldu¤u bilinmektedir. 19. yüzy›l içinde minarelere birer flerefe daha eklenerek boylar› yükseltilmifl

ve ayn› yüzy›l sonlar›nda (muhtemelen 1894 depreminden sonra) külahlar› tafltan yap›larak yenilenmifltir9 (Eyice 1995, 244).

Ana kubbeyi dört taraftan destekleyen dört yar›m kubbe sistemi üzerine kurulan ikinci Fatih Camii’nin bezeme program› 19. yüzy›la kadar a¤›rl›kl› olarak klasik üsluptad›r. Bu durum, 19. yüzy›l sonunda iç mekân dekorasyonunun barok olarak yenilenmesiyle de¤iflmifltir10. Cumhuriyet Dönemi’nde Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan gerçeklefltirilen restorasyonda iç mekânda yeniden ilk dönem

kalemifllerine dönülmüfl oldu¤u görülür11. Fatih Camii, 29 Ocak 1932’de ilk Türkçe ezan›n okundu¤u yer olmufltur. Böylece, yap›n›n somut olmayan miras de¤eri de güçlenmifltir.

Fatih Camii’nin Cumhuriyet Dönemi onar›mlar›

‹stanbul halk› için dini simgeselli¤i ile her dönem çekici olmufl olan Fatih Camii’nin Cumhuriyet Dönemi restorasyonlar› hakk›nda arfliv belgelerinde ulafl›labilen ilk kay›t 1953 tarihlidir. Bu araflt›rma kapsam›nda daha önceki y›llara ait birincil kaynak herhangi bir kayda

ulafl›lamam›flt›r.

Mimari koruma alan›nda etkili kurumlardan Vak›flar Umum

Müdürlü¤ü’nün, Vak›f mal› olan yap›lar›n farkl› kurumlara da¤›t›lmas›ndan ötürü, Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda fazla etkin rol oynayamad›¤› bilinmektedir. 5.5.1936 tarih ve 2762 say›l› Vak›flar Kanunu’nun yürürlü¤e girmesiyle 1926 y›l›ndan evvel oluflmufl tüm vak›flar›n yönetimi ile mülhak vak›flar›n denetimi Vak›flar Umum Müdürlü¤ü’ne b›rak›lm›flt›r. Böylelikle, vak›f kökenli yap›lar tek elde toplanabilmifltir (Madran 2002, 110).

(11)

1936’dan öncesine ait bir onar›m›n kayda al›nmam›fl olmas›, bu tarihten önce camiyle ilgili, kapsaml› bir onar›m›n gerçeklefltirilmedi¤inin iflareti olabilir. 1936’dan 1953’e kadar geçen zaman diliminde ise, cami dernekleri taraf›ndan bir tak›m onar›mlar gerçeklefltirilmifl olmal›d›r. Vak›flar Genel Müdürlü¤ü, Cumhuriyetin bu ilk çeyre¤inde tüm taleplere karfl›l›k verebilecek

örgütlenmeye sahip olmad›¤›ndan, cami cemaatlerinin kayna¤›yla gerçeklefltirilen onar›mlara engel olamam›flt›r. Derneklerin basit veya kapsaml› onar›mlar› projesiz ve izinsiz olarak yürütmüfl olmalar› olas›d›r. GEEAYK’nun muhtemelen sözkonusu duruma tepki olarak düzenledi¤i, 1953 tarihli karar›nda: “Bir eser tamir veya restore edilirken hangi iflleve/hizmete tahsis ve hangi de¤iflikliklere maruz kalaca¤› bilindi¤i takdirde, bu ifl için haz›rlanacak projesinin yetkili

makamlardan izin almas› gerekti¤i, tamir veya restore edildikten sonra de¤ifltirilmek istenirse, bu ifl için haz›rlanacak projesi ile müracaat ederek izin al›nmas› gerekti¤i” bir erken dönem karar› olarak

belirtilmifltir. GEEAYK, 11.1.1959’da cami dernekleri taraf›ndan yürütülen onar›mlar hakk›nda 1065 say›l› bir karar daha alm›flt›r. Benzer temal› kararlar, 10.7.1965 tarihinde ve 1968’de

tekrarlanm›flt›r. Bu kararlara 1989 tarihli Koruma Kurulu’nun Vak›flar Bölge Müdürlü¤ü’nü cami derneklerinin izinsiz uygulamalar› konusunda uyaran yaz›s› da eklenebilir. Bu kararlar ve yaz›flmalar, an›tsal yap›lara uygulanan projesiz ve onays›z koruma uygulamalar› sorununun 1980’li y›llar›n sonuna kadar Türkiye’nin koruma gündemini iflgal etmifl oldu¤unun göstergeleridir.

Kayd› olmamakla birlikte camide Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan 1949-1953

aras›nda kapsaml› bir onar›m yürütülmüfltür12. Ekrem Hakk› Ayverdi’nin içinde bulundu¤u bir ekip taraf›ndan yürütülmüfl olmas› muhtemel olan onar›mda, 19. yüzy›la tarihlenen iç mekan kalemiflleri üzerine, raspa sonucu daha alt katmanda bulunan klasik üslup kalem ifllerinin taklidleri yap›lm›flt›r. Tüm 19. yüzy›l barok üsluplu kalemifllerinin üzeri kapat›larak iç mekân bezemeleri yenilenmifltir. Bu seçmeci tav›rla 19. yüzy›l bezemeleri görmezden gelinirken, daha erken bir dönem yüceltilerek canland›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Özgün malzeme bilinçsizce yok edilirken yerine sahte bir görüntü yarat›lm›flt›r. Bu onar›m, 19. yüzy›lda Viollet le-Duc’ün Fransa’da an›tsal yap› onar›mlar›nda tercih etti¤i üslup birli¤ine ulaflma idealinin

Türkiye’deki yans›malar›ndan biri olarak de¤erlendirilebilir. Benzer bir e¤ilim yaklafl›k 15 sene sonra, bu defa mimari eleman ölçe¤inde yap›lan bir müdahalede yeniden gündeme gelmifltir. Fatih Camii’nin 1966-1967 onar›m›nda mevcut 19. yüzy›l tafl minare külah›, yerinden al›narak yerine kurflun kapl› klasik üslupta bir minare külah› yerlefltirilmifltir. Arfliv kay›tlar›nda yeni külaha ait etüd çizimleri mevcutsa da, uygulamadaki kuramsal yaklafl›ma dair herhangi bir rapor bulunmaz.

Osmanl› ve Cumhuriyet dönemlerinde yeralt› hareketlerinden hasar görmüfl yap›n›n altyap›s› depremlere karfl› dayan›ks›zd›r. 1999 depremi sonras› hasar gören yap›n›n 2008-2011 onar›m›nda ça¤dafl malzemelerden faydalan›lm›flt›r. Sa¤lamlaflt›rma uygulamas›ndaki temel yaklafl›m, sorunlu noktalar›n ça¤dafl malzeme ile takviye edilmesi olmufltur. Fatih Camii’nin tescili 16.9.1987 tarih ve 3618 say›l› kararla onayl›d›r. Kentin en

(12)

Resim: 4

Resim:4 Topkap› Saray› II. ve II. avlunun kuflbak›fl› görünümü (Necipo¤lu 2007, 33) Resim:5 Topkap› Saray›’n›n genel görünüflü (Coflkun 2009).

önemli an›tsal camilerinden olan yap›n›n tescilinin bu denli gecikmesi önemli bir ihmaldir. Tek bir veritaban›nda

birlefltirilmifl ulusal bir kültür envanterinin eksikli¤inden dolay›, kimi zaman bu derece önemli de¤ere sahip önemli yap›lar›n bile tescilsiz olduklar›n›n fark edilmedi¤i veya tescil için geç kal›nd›¤› görülmektedir. Bu durum, Türkiye’de 1920’de “Türk Asar-› Atika

Müdürlü¤ü”nün kuruluflundan itibaren önemsenen, fakat halen çözüme

ulaflt›r›lamayan envanter sorununa iflaret etmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nde son y›llara kadar, cami için bile yeterince belgeleme çal›flmas› yürütülmemifltir. Tamamlanm›fl restorasyonlara ait flart-nameler, hakedifl ve kesin kabul raporlar› onar›mlarla ilgili önemli bilgiler içerseler de, 2000’li y›llara kadar, arfliv

kay›tlar›ndan sa¤lamlaflt›rma gibi önemli müdahalelerin yap›n›n hangi bölgelerine uyguland›klar›na ulaflmak hemen hemen imkans›zd›r. 2008-2011 restorasyonunda a盤a ç›kan detaylar›n belgelenmesi, arfliv

kay›tlar›ndaki bu a盤› kapatan, gelece¤e yönelik bilgi aktaran bir çal›flma olmufltur. Osmanl› Dönemi’ndeki görüntüsüyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, bugün Fatih Camii’nin genelde estetik bütünlü¤ünü korudu¤u bir gerçektir. Ancak, yap›yla ilgili

Cumhuriyet Dönemi onar›mlar›nda malzeme, tasar›m ve iflçilik detaylar›n›n özgünlü¤üne dikkat edilmeden yap›lan uygulamalar olmufltur. 2004 y›l›ndaki yasan›n kabulünü takiben, 2008-2011 y›llar› aras›nda örgütlenen Bilimsel Kurul dan›flmanl›¤›nda gerçeklefltirilen

restorasyonda ayn› dönemde ‹stanbul’daki di¤er pek çok an›tsal yap› onar›mlar›nda gözlemlenen sistemli ve bilimsel bir yaklafl›m›n varl›¤›ndan söz edilebilinir.

Topkap› Saray›’n›n onar›mlar›nda tercih edilen restorasyon müdahaleleri

Topkap› Saray›’n›n k›sa tarihçesi ve mimari oluflumu

‹stanbul’un fethi sonras› Eski Saray’›n yerinin savunmas›z oluflundan ötürü, 1459’da Bizans’›n Akropolis harabeleri

(13)

üzerine yeni saray›n inflas›na bafllanm›flt›r. Yeni Saray’›n ilk nüvesi yaklafl›k 1478’de tamamlanm›flt›r (Bayrak 1996, 13).

Osmanl› Hanedan›, Topkap› Saray›’na y›llar boyunca çal›flma ve dinlenme köflkleri, yönetim birimleri, ocak ve ko¤ufllar gibi pek çok yeni bina katm›flt›r. Bu arada yaflanan büyük felaketlerden dolay› birçok erken tarihli bina yok olmufl veya geçirdikleri onar›mlarla de¤iflikli¤e u¤ram›flt›r. Önceleri bir kale karakterinde olan yap›lar toplulu¤u, yaklafl›k 400 yüzy›l kullan›lm›flt›r. Saray, Osmanl›

padiflahlar›n›n evi, makam›; yüksek yarg›, yürütme ve yasama güçleri ile görevlilerin e¤itimleri için bir merkez olmufltur. I. Abdülmecid’e kadar, her padiflah çeflitli eklentiler yapt›rm›fl, eskiyen bölümleri yeniletmifltir. Topkap› Saray›’n›n önemli bir bölümünü oluflturan Harem, 16. yüzy›l sonundan bafllayarak 19. yüzy›l›n ilk yar›s›na dek gereksinimler nedeniyle eklenen yap› ve avlular›yla küçük bir kent görünümündedir. Mimarisi ve

bezemeleri ile farkl› yüzy›llara ait e¤ilimleri içiçe ve yanyana izlemek mümkündür (Köseo¤lu 1979, 3). Saray, deniz ve kara yönlerinden surlarla koruma alt›na al›nm›flt›r. Saray›n mimarisi, bahçe ve avlular içindeki yap›lardan oluflmaktad›r. Yap›lar›n ço¤u, pavyon niteli¤inde olup avlularla çevrilidir. Saray, d›fl saray (Birun), iç saray (Enderun)ve Harem (Harem-i

Hümayun) olmak üzere üç büyük k›s›mdan

oluflmaktad›r.

Osmanl› devlet yap›s›, 1839’da Tanzimat Ferman›’n›n ilan›yla birlikte, Avrupa kurumlar›n› örnek almaya bafllam›flt›r. I. Abdülmecid’in Topkap› Saray›’ndan Dolmabahçe Saray›’na tafl›nmas›ndan

(1856)sonra, padiflahlar bir daha Topkap›

Saray›’nda ikamet etmemifllerdir. Saray, 100 y›l kadar süren son döneminde bak›ms›z ve harap kalm›flt›r (Bayrak 1996, 18). 1871 senesindeki Rumeli demiryolu-nun inflaat›ndan sonra 1912-1913 aras›nda Resim: 5

(14)

Resim: 6

Selma Emler’in Harem onar›mlar› s›ras›nda tuttu¤u foto¤raf albümünden (Tanyeli 2006, 363). Cemil Topuzlu’nun flehreminlik

döne-minde Saray›n Haliç cephesindeki bahçeler, Gülhane Park› olarak halk›n hizmetine aç›lm›fl ve Saray bahçeleri parçalanmaya devam etmifltir (Karahasan 2005, 42).

20. yüzy›l bafl›na kadar, Topkap› Saray› üzerine bilimsel araflt›rmalar

yap›lmam›flt›r. Özellikle, Harem bölümüne erkeklerin girmesine izin verilmedi¤inden, bu bölüm saray müze olana kadar hiç incelenmemifltir (Necipo¤lu 2007). 20. yy. bafl›nda, hanedan d›fl›ndaki kifliler Topkap› Saray›’n› padiflah izni (irade-i seniye)ile gezmeye bafllam›fllard›r. Saray yap›lar›n›n ilk rölövesini 1909’da saray›n genel plan›n› da çal›flm›fl olan mimar C. Gurlitt yapm›flt›r. 1915’te Topkap› Saray›’n› korumak amac›yla Sultan V. Mehmet Reflad ve naz›rlar›n›n imzas› ile 8 maddelik bir “nizamname” yay›nlanm›flt›r (Eldem ve Akozan 1982).

Topkap› Saray›’n›n Cumhuriyet Dönemi onar›mlar›

Makale kapsam›nda Topkap› Saray› onar›mlar›nda tercih edilen restorasyon yöntemleri, Dr. Ümran Karahasan’›n “Topkap› Saray› Müzesi Cumhuriyet Dönemi Restorasyonlar›” bafll›kl› doktora tezindeki veriler üzerinden

yorumlanm›flt›r. Saray yap›lar›n›n Cumhuriyet Dönemi’ndeki onar›mlar› dönemine en çok iz b›rakm›fl ve veri sa¤layabilecekler aras›ndan seçilerek bunlar›n ›fl›¤›nda koruma alan›ndaki onar y›ll›k dönemsel yaklafl›mlar saptanmaya çal›fl›lm›flt›r.

Cumhuriyet’in ilan› ve Hilafet’in kald›r›lmas›n›n ard›ndan 5 Mart 1924’te “Hilafetin ‹las›na ve Hanedan›

Osmaniyenin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Ç›kar›lmas›na

Müteallik Kanun” kabul edilmifltir. Kanunun 9. maddesine göre saraylar ve kas›rlar millete intikal etmifltir ve kabulün-den hemen sonra saraylar›n, kas›rlar›n ve içlerindeki eflyalar›n korunmas› için bir kurul oluflturulmufltur. Kurulun ön haz›rl›klar›n›n ard›ndan saray›n müzeye dönüfltürülmesine iliflkin kararname, 5 Mart 1924 tarihinde onaylanm›flt›r (Madran 2002, 99-100).

Cumhuriyet Dönemi’ne ait arfliv kay›tlar›, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun son

döneminde ve Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda gerçekleflmifl onar›mlara ait yeterli veri sa¤lanamasa da, bu y›llarda saray yap›lar›n› y›k›mdan kurtarmak amac›yla acil müdahaleler yap›lm›fl olmas› muhtemeldir. 1925 senesinde A¤alar Camisi’ne uygulanan ve bir kitabe ile kap›s›nda belgelenen strüktürel sa¤lamlaflt›rma bu onar›mlara bir örnek olarak verilebilir.

Maddi imkâns›zl›klar, onar›m› yürütecek kadronun henüz kurulufl aflamas›nda olmas› gibi nedenler, Saray yap›lar›n›n bu y›llarda ihmal edilmifl olabilece¤ini düflündürtür. Ülgen’in “An›tlar›n Korunmas› ve Onar›lmas› I” isimli kitab›nda13Topkap› Saray› Kulesi’nin 1933 y›l›nda onar›ld›¤›yla ilgili bir not

(15)

bulunmaktad›r. Bu yap›n›n, Adalet Kulesi olmas› ihtimali güçlüdür. Ayn› listede, ayr›ca 1935 y›l›nda Ba¤dat Köflkü’nün, 1936 y›l›nda ise, mutfaklar›n onar›lm›fl oldu¤u belirtilmektedir.

Sarayda 1940-1950 y›llar›nda gerçekleflen onar›mlarda ‘üslup birli¤ine ulaflma’ yaklafl›m›n›n örnekleri görülür. Çok say›da onar›m› yöneten müze müdürü Tahsin Öz’ün gerçeklefltirdi¤i onar›mlar, yazd›¤› uzun makalesinden (1949)takip edilebilir. Öz’ün kiflisel görüfllerini ön planda tutarak gerçeklefltirdi¤i onar›mlar›n büyük k›sm›nda saray yap›lar› yap›sal ve malzeme sa¤lamlaflt›rma yöntemleri ile ayakta tutulmaya çal›fl›lm›flt›r. Onar›mlar-da sa¤lamlaflt›rma, dönem eklerinin ay›klanmas› ve özgünlü¤ü yoksayan yeniden yap›m müdahaleleri tercih

edilmifltir. Babüsselam, Mutfaklar, Kubbealt› ve Has Ah›rlar’da gerçeklefltirilen onar›mlar bunlara örnektir (Coflkun 2012).

1950-1960 aras›nda Mecidiye Köflkü ve köflkün alt›nda bulunan Çad›r Köflkü’nün (Macit Kural taraf›ndan yürütülen)onar›mlar› oldukça tart›flma yaratm›flt›r. Hakk›nda yeterince araflt›rma yap›lmadan y›k›k durumdaki Çad›r Köflkü üzerine lokanta ifllevine sahip yeni bir yap› infla edilmifltir. Dönemin koruma alan›ndaki en önemli otoritesi olan GEEAYK’nun bu

müdahaleyi önce onaylamamas›; belli bir zaman sonra ise yeni yap› için gereken onay› vermesi çeliflkili bir durum

yaratm›flt›r. Sarayda 1960-1970 aras›ndaki dönemde, a¤›rl›kl› olarak Harem yap›lar› onar›lm›flt›r. Harem Dairesi, 1956 y›l›nda baz› yüzeysel tamiratlardan geçtikten sonra, 1957’de haftada üç gün halk›n ziyaretine aç›lm›flt›r. 1959’da tekrar ziyarete kapat›lan Harem, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlü¤ü’nü temsilen M. Anhegger taraf›ndan yürütülen

restorasyonun tamamland›¤› 1971 y›l›na kadar ziyarete kapal› kalm›flt›r(Çandar 2003, 133)(Resim 6).

Hayrullah Örs’ün müze müdürü olarak görev ald›¤› bu y›llarda onar›mlar›n kontrollerini ayn› dönem üç deneyimli kad›n koruma uzman›n›n, Mualla Eyübo¤lu Anhegger, Cahide Tamer ve Selma Emler’in yürüttükleri görülür. Kuramsal aç›dan tart›flmal› bu restorasyonlar, mimarlar›n koruma alan›ndaki e¤ilimlerini de ortaya koyacak flekilde flekillenmifllerdir. Özellikle, 1961-1971 aras›nda M. Anhegger yürütücülü¤ünde gerçeklefltirilen onar›mlar döneme damgas›n› vurmufltur. Bunlardan biri Veliaht Dairesi onar›m›d›r. 13Ali Saim Ülgen’in Türkiye’de

Avrupa mimari koruma tarihi konusunda bilgi veren ilk Türkçe kaynak olma özelli¤ine sahip olan “An›tlar›n Korunmas› ve Onar›lmas› I” (1943) adl› eseri mimar›n restorasyon alan›ndaki birikimini; uygulama ve kuram bilgisini yans›t›r. Kitapta sa¤lamlaflt›rma, an›t›n mevcut kimli¤ine sayg› gibi kuramsal yaklafl›mlar›n yan›s›ra, dönemin tercih edilen restorasyon tekniklerinden çimento enjeksiyonu yöntemi de yer almaktad›r. Kitab›n önsözünü Vak›flar Genel Müdürlü¤ü’ne dan›flmanl›k yapm›fl olan Frans›z mimar Albert Gabriel yazm›flt›r.

Resim: 6 Selma Emler’in Harem onar›mlar› s›ras›nda tuttu¤u foto¤raf albümünden

(Tanyeli 2006, 363). Resim: 7 20. yy. bafl›nda Çifte Kas›rlar (Anhegger 1986) Resim: 8 Günümüzdeki durum (Coflkun 2009) Resim: 7 Resim: 8

(16)

Veliaht Dairesi (Çifte Kas›rlar), Kubbeli Kas›r ve IV. Mehmed Kasr› olmak üzere iki mekândan oluflur. Onar›mlar s›ras›nda mevcut izlerden ara kat›n geç dönem eki olarak sonradan yap›ld›¤› ortaya ç›kar›lm›flt›r.

Kubbeli Kasra ahflap bir ara kat›n

eklendi¤i geç dönemde, kubbe içerden düz ç›tal› tavanla kapat›lm›fl; ›s›nma amac›yla mekâna bir flömine eklenmifltir. Revzen pencereler küçültülüp parmakl›kl› pencereler haline getirilmifltir (Anhegger 1986) (Resim 7).

Anhegger, t›pk› 1940’l› y›llar›n

onar›mlar›nda Tahsin Öz’ün yapt›¤› gibi ‘üslup birli¤ine ulaflma’ kayg›s›yla onar›m›nda mekânlar›n içindeki son dönem bezemelerinin tümünün ay›klan-mas›n› ve mekan›n 17. yüzy›l özelliklerine döndürülmesini tercih etmifltir. Revzen pencereler için dönem araflt›rmas› yap›lm›fl; mekânda pencerelere ait özgün malzeme bulunamay›nca yeniden

yap›lm›fllard›r. Bütünlemelerde ise ça¤dafl

(betonarme)malzeme tercih edilmifltir.

1960-1970 aras›nda GEEAYK’nun saray yap›lar›na yönelik kararlar alm›fl oldu¤u görülür. Bu kararlar›n bir k›sm›

(de¤ifltirilmek istenen Hünkâr Sofas› döflemeleri

örne¤i gibi)uygulanmam›flt›r. 1967’de kurul

üyeleri F. Akozan, S. H. Eldem ve K. Söylemezo¤lu imzas›yla haz›rlanm›fl bir rapor dikkat çekicidir. Raporda; saraydaki restorasyon uygulamalar›n›n ço¤unun “belli bir program ve ön haz›rl›klara göre yürütülmeme”si konusunda duyulan rahats›zl›k dile getirilmifl; projesiz uygulamalardan kaynaklanan yanl›fl sonuçlar ve kurul kararlar›na uyulmadan gerçeklefltirilen uygulamalar sert bir dille elefltirilmifltir (Eldem ve Akozan 1982). 1970-1980 aras›nda Hazine Ko¤uflu’nun özgün duvarlar›n›n tahrip edilerek

betonarme bir ara kat›n ilave edildi¤i görülür. Araflt›rma yap›lmadan uygulanan bu yöntem nedeniyle özgün yap›m sistemi yok edilmifltir. Ayr›ca, sergileme mekan› olarak kullan›lacak yap›da ›fl›¤›

engellemek için pencerelere briket örülmüfltür (Karahasan 2005).

Ayn› dönem Mutfaklar’da Tahsin Öz’ün harap oldu¤u için y›kt›rtt›¤› ko¤ufllar›n yerine yeni bir bina infla edilmifltir. Y›k›lm›fl olan orijinal binadan oranlar›yla oldukça farkl› olan yeni bir binan›n infla sebebi ise aç›k de¤ildir.

1986’da Orta Kap›’n›n iki taraf› ve Marmara Denizi cephesini boydan boya geçen ‹kinci Avlu Revaklar› onar›lm›flt›r. 1985’te ‹lban Öz’ün II. Avlu revak tavanlar›n›n ahflap ç›tal› tavana döndürülmesi konusunda Koruma Kurulu’na getirdi¤i öneri kabul edilmifl ve bu onar›mda, gravürlerden tespit edilebilen Hastane binas›na geçifli sa¤layan kap› yeniden aç›lm›flt›r. II. Avlu revaklar›n› mevcut olmayan bir yap›ya Resim: 9

(17)

ba¤layan kap›n›n yeniden inflas›, kavramsal olarak gereksiz bir yeniden yap›m uygulamas› olarak de¤erlendirilebilir. Uygulamada, biçimsel bir yaklafl›m hayata geçirilmifltir(Karahasan 2005).

1990-2000 aras›nda kapsaml› onar›mlar yürütülürken bir yandan da bak›m çal›flmalar› devam etmifltir. ‹stanbul Miras Komitesi taraf›ndan Topkap› Saray› ve Sultanahmet koruma alan›nda yürütülen çal›flmalar kapsam›nda Topkap› Saray› kompleksini de içine

alacak bir yönetim plan› haz›rlanm›flt›r

(URL 1). Plan henüz ifllerlik kazanmam›flsa

da, bu miras alan›n›n korunmas›na yönelik son derece olumlu bir ad›m olaca¤› kesindir.

Dolmabahçe Saray› Muayede

Salonu’nun onar›mlar›nda tercih edilen restorasyon müdahaleleri

Çal›flma kapsam›nda de¤erlendirilen di¤er örnek, Dolmabahçe Saray› Muayede Salonu’dur. Salon, sivil bir yap› olmas›na karfl›n, dört katl› kütlesi ile ‹stanbul’da sadece camilerde rastlanan an›tsall›¤a ulaflm›fl, denizden ya da karadan saraya yaklafl›mda öncelikle göze çarpacak flekilde tasarlanm›flt›r (Caner ve Yoncac› 2006,

95-112). Mekân, ayr›ca Cumhuriyet

Dönemi’nde geçirmifl oldu¤u önemli onar›mlarla saray›n geneli için bir örnek teflkil edebilecek niteliktedir. Salon’a uygulanan müdahaleler Dolmabahçe Saray›’n›n korunmas› konusunda varolan genel e¤ilim hakk›nda da bilgi

vermektedir.

Saray›n k›sa tarihçesi ve Muayede Salonu’nun saray kompleksi içindeki yeri

Dolmabahçe Saray›’n›n infla edildi¤i 19. yüzy›lda de¤iflen be¤eniler sebebiyle büyük boyutlu ahflap yap›lar yerine ‹mparatorlu¤un haflmeti ile orant›l›, bat› tarz› kagir saraylara olan istek artm›flt›r. Saray›n yerinde bulunan ve 18. yüzy›la tarihlenen Befliktafl Sahilsaray›’n›n tam olarak hangi tarihte y›k›l›p hangi tarihte yeni saray›n yap›m›na baflland›¤› Resim: 9

Veliaht Dairesi restorasyonlar› s›ras›nda

Mualla Anhegger çat›da çal›fl›rken, 1962-1964, (Çandar 2003).

Resim: 10 Dolmabahçe Saray› ve eski Dolmabahçe Vadisi’nin günümüzdeki görünümü (Beflkonakl› ve Ersen 2011).

Resim: 11 Denizden Muayede Salonu (Yücel ve Öner 1995).

Resim:10

(18)

bilinmemektedir. Abdülmecid

(1839-1861)’in emriyle Dolmabahçe bölgesindeki

eski saraya ait köflklerin sökümüne 1844; yeni saray›n uygulanmas›na ise, 1845 y›l›nda baflland›¤› kabul edilir. 11 Haziran 1856 tarihli Ceride-i Havadis gazetesinde saray›n yap›m›n›n tamamlan›p kullan›ma geçti¤i ve 7 Haziran 1856 günü Sultan Abdülmecid’in saraya tafl›nd›¤› yazar. Dolmabahçe Saray›’nda oturmay› kendisi için güvenli bulmayan II. Abdülhamid, 7 Nisan 1877 günü buray› terk ederek Y›ld›z Saray›’na geçmifltir. Böylece, saray 20 y›ll›k bir kullan›mdan sonra, 33 y›l boyun-ca 1909’a kadar bofl kal›r. Bu arada, 1894 ‹stanbul depreminde yap›larda hasarlar oluflmufl ve bunlar› giderici baz› onar›mlar yap›lm›flt›r.

II. Abdülhamid’den 32 y›l sonra, Sultan Reflad tahta geçti¤inde Dolmabahçe Saray›’na tafl›nmaya karar vermifltir. Bu dönem, saray› sultan›n ikametgâh› haline getirmek amac›yla önemli onar›mlar gerçeklefltirilmifltir. Mimar Vedad Bey bu onar›mlar› yürütmüfl ve saray tekrar kullan›ma aç›lm›flt›r.

1 Kas›m 1922’de saltanat kald›r›l›r ve son Osmanl› Padiflah› Vahdettin, Dolmabahçe Saray›’ndan ayr›larak ülkeyi terk eder. Halife Abdülmecid ise, sarayda 2 y›l daha kald›ktan sonra, 3 Mart 1924'te halifelik la¤vedilip hanedan üyelerinin yurtd›fl›na ç›kar›lmas› karar› ile birlikte ayn› gün ülkeden ayr›l›r(Mutlu 2006, 365). 3 Mart 1924’te kabul edilen yasaya göre, padiflah›n saraylar› ve her türlü emlak› ulusa devrolur. Dolmabahçe ve Beylerbeyi saraylar›, 18 Ocak 1925 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Milli Saraylar Müdürlü¤ü yönetimine b›rak›lm›flt›r. Bu dönemde art›k Riyaset-i Cumhur makam› olarak an›lmaya bafllayan saray, üç ay süren say›m süresince kapal› tutulmufl ve

saraydaki eflyalar›n envanteri ç›kart›lm›flt›r (Resim 10) (Resim 11).

1868 y›l›ndan itibaren, Osmanl›

Devleti’nin sona ermesine dek (birkaç istisna d›fl›nda)tüm muayede (bayramlaflma)törenleri Dolmabahçe Saray› Muayede Salonu’nda gerçeklefltirilmifltir (Göncü 2006). Salonun projesinde Nigo¤os Balyan görev alm›flt›r

(Can 2006, 561). Saray›n Harem ve Mabeyn

bölümleri aras›nda yer alan Muayede Salonu; heybetli kütlesi ve zengin iç mekân dekorasyonu ile saray›n di¤er bölümlerinden belirgin bir biçimde ayr›lmaktad›r (Batur 1995, 63). Salon, üst düzey devlet konuklar›na devletin gücünü ve görkemini göstermek amac›yla tasarlanm›fl bir prestij mekân› olarak yorumlanabilir (Göncü 2006).Muayede Salonu’nda Osmanl› ve Cumhuriyet Dönemlerinde gerçekleflen baz› önemli toplant›lar ve kabuller de14mekân›n mimari kalitesine tarihsellik anlam›nda katk›da bulunmaktad›r.

Muayede Salonu’nun Cumhuriyet Dönemi onar›mlar›

Muayede Salonu Cumhuriyet Dönemi onar›mlar› aras›nda özellikle 1955 ve 2000 y›l›nda gerçeklefltirilen iki kapsaml› onar›m›n önem tafl›makta oldu¤u görülür. Bunlardan ilki mekan›n çat›s›na uygulanan bir müdahaledir.

1955 y›l›nda salonun ahflap çat› strüktürü, mevcut malzemesiyle onar›lmam›fl, çelik strüktürle yenilenmifltir. Mevcut özgün çat› sistemi de¤ifltirilmifl; yeni bir sistem ve üst örtü üretilerek iflçilik ve malzeme özgünlü¤ünü tahrip eden bir müdahale gerçeklefltirilmifltir.

1950’li y›llardan önce de yap›n›n malzeme özgünlü¤üne zarar veren, daha küçük ölçekli yeniden yap›m ve yenileme müdahaleleri gerçeklefltirilmifltir. Örne¤in, 1932’de arka cephe s›valar› yenilenirken

(19)

çimento esasl› s›va tercih edilmifl; 1939 y›l›nda mekân›n cephelerindeki üst kat korkuluklar› yeniden yap›lm›flt›r. 1953 y›l›nda Yenice-Gönen depremi olarak bilinen deprem sonras› Muayede Salonu’nun tonoz ve duvarlar›nda baz› çatlaklar görülmüfltür. Bu hasarlar› incelemek üzere Prof. Dr. Ali Fuat Bekman, yap›da incelemelerde bulunmufl ve bir rapor haz›rlam›flt›r. Bekman, raporunda çatlaklar›n önemli olmad›klar›n› belirtmifltir (Beflkonakl› 2010). Mekana strüktürel müdahale yap›lmam›flt›r. 1999 depreminin etkisiyle hasar alan mekân›n 2000 y›l› onar›m›nda Milli Saraylar Sempozyumu’nun (1984)ard›ndan örgütlenen Bilim Kurulu’nun varl›¤› kendini güçlü flekilde hissedilir. Muayede Salonu’nun a¤›rl›kl› olarak çat›s›nda gerçeklefltirilen uygulama öncesi üniversitelerin katk›lar›yla baz› tespit çal›flmalar› yürütülmüfl; hasar durumu çeflitli deneylerle ortaya konulmufl ve restorasyon karar› bu veriler ›fl›¤›nda flekillenmifltir. Depremde hasar alan kubbe ve tonozlar›n yap›sal sa¤lamlaflt›rma yöntemiyle onar›ld›¤› restorasyonda, zaman›n›n en ça¤dafl malzemelerinden biri (karbon elyaf› ile tonozlar›n güçlendirilmesi) kullan›lm›fl ve gerekmedikçe malzemede yenilemeye gidilmemifltir. Bu ba¤lamda, Venedik Tüzü¤ü’nün 10. maddesinde belirtilen, geleneksel tekniklerin yetersiz kald›¤› yerlerde, koruma ve infla için bilimsel veri ve deneylerle geçerlili¤i saptanm›fl ça¤dafl bir teknikle an›t›n sa¤lamlaflt›r›labilece¤i tavsiyesine uyul-mufltur. Ayr›ca bu onar›mda, daha önceki onar›mlarda uygulanan çimentolu s›valar kubbe ve tonoz yüzeylerinden

uzaklaflt›r›lm›flt›r.

Son onar›m›n bir di¤er olumlu yönü ise, yap›lan restorasyonla ilgili çeflitli yay›nlar yap›larak restorasyon detaylar›n›n ilgililerle paylafl›lm›fl olmas›d›r.

Sonuçlar

Çal›flma kapsam›nda tespit edilen sorunlar ve ç›kar›mlar bafll›klar halinde afla¤›da sunulmaktad›r:

Özgünlü¤ün korunamamas› sorunu Koruma alan›nda ‘özgünlük’ olarak tan›mlanan olgunun en önemli

kriterlerinden biri olan eskilik de¤eri ile kullan›m de¤eri sürekli birbirleriyle çat›flmaktad›rlar. Geçmifl uygarl›klara ait yap›lar›n kullan›m de¤erleri her zaman bu yap›lar›n sahip oldu¤u di¤er de¤erlerin önüne geçmifltir. An›tsal yap›lar›n genç ve güçlü görüntülerinin devam ettirilmesi arzulanm›flt›r.

Çal›flma kapsam›nda incelenen mimari koruma uygulamalar›nda malzeme ve iflçilikte yenileme ve yeniden yap›m yöntemlerine s›kça baflvurulmufl oldu¤u tespit edilmifltir. Bu yöntemlerin uyguland›¤› simgesel de¤eri son derece güçlü bu yap›lar›n tümü malzeme, tasar›m veya iflçilik/yap›m teknikleri aç›s›ndan uygulaman›n gerçekleflti¤i k›s›mlarda özgünlüklerini kaybetmifllerdir. ‹stanbul’da Cumhuriyet Dönemi’nde restorasyon geçiren an›tsal binalar›n tümünün, farkl› boyutlarda olmakla beraber, özgünlüklerini yitirmifl olduklar› saptamas› yap›labilir. Yap›lara bir döneme ait, bugün varolmayan mekân veya bezeme bütünlü¤ünü yakalamak ad›na müdahale edilmekten çekinilmemifl; zaman zaman afl›r›ya kaçan bütünleme ve yeniden yap›m çal›flmalar› yürütülmüfltür. Koruma ve onar›m çal›flmalar›n› yürüten kurum taraf›ndan uygulanan yeniden yap›m ve yenilemelerle yap›ya kimli¤ini kazand›ran, eskilik de¤erini belirleyen ö¤eler kaybedilmifltir. Yap›lar›n fiziksel varl›klar›, toplum taraf›ndan bu yap›lara yüklenen manevi anlam karfl›s›nda daha önemsiz kalm›flt›r. 2000’li y›llara dek, bu anlam› korumak ad›na, an›tlar›n sadece d›fl 14Atatürk, 1 Temmuz 1927’de Türkiye

Cumhuriyeti’nin Cumhurbaflkan› s›fat› ile ‹stanbul’a ilk geliflinde Muayede Salonu’nda, milletvekilleri, generaller ve flehrin ileri gelenlerine hitap ederek bir söylev vermifltir. Ayn› mekânda, Kas›m 1938’de Atatürk’ün cenaze namaz› k›l›nm›fl ve ‹stanbullular katafalka konulan cenaze önünden Ata’ya sayg›lar›n› sunarak geçmifllerdir (Orgun 1987).

15 O dönem gerçekleflen onar›mlar› yürüten Tahsin Öz (1949), sarayda ço¤u kendi inisiyatifinde ay›klanan son dönem peyzajlar›n›n tasvir edildi¤i kalemiflleri için “son devirlerin sanat ve zevk düflkünlü¤ü eseri” tan›mlamas›n› yaparken benzer flekilde, döneminin ayd›nlar›ndan Reflat Ekrem Koçu da, “Topkap› Saray› tamir edildi, mütehass›slar›n nezareti alt›nda yap›lan restorasyonda zevk düflkünlü¤ünün izi pislikler temizlendi, eski binalar›n hakiki simalar› meydana ç›kt›” sözüyle Topkap› Saray› özelinde kültür miras›na karfl› yaklafl›m›n› ortaya koyar.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bundan sonra Amiral Dö Robek tarafından Londra’ya gönderilen bir şifıe telgrafta, İngiliz kuvvetlerinin Anadolu demiryollarının kontrolü­ nü ellerinden

Sadece BATSE gama ışını verileri kullanılarak gama ışını kaynağının hassas uzay koordinatları belirlenemediği için, patlamalarla bağlantılı ardıl ışımanın

H akikat beni her zaman her şeyden çok ilgilendirir. O bakımdan tarihsel metinler üzerinde çalışmak heyecan verici. K ur­ gusal, daha doğrusu imajiner bir şeyden daha çok

Primer tedavi ile birlikte uygulanan boyun disseksiyonu için bölgesel metastaz varlığında dahi %70'lik kür oranı sap tanmasına karşılık geç boyun metastazları için

Il les visitait avec soin, puis, au moment de les quitter, annonçait très simplement aux directeurs que la Khassa royale leur verserait par son ordre un

The aim of the study is to determine the effects of femininity and masculinity dimensions of gender identity on the consumers’ impulse buying behavior and whether these effects

Lorsqu’elle voulait se montrer telle qu’elle était, elle devenait une femme très douce, intelligente, au.. courant de

simple. Cet enfant d’Izmir plei nde franchise me ra­ contait son amour et me proposait le mariage.. Ça tombe juste. Ses parents lut envoient très peu de chose. La