• Sonuç bulunamadı

Elli yıl önce:Bab-ı Ali (I. bölüm)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Elli yıl önce:Bab-ı Ali (I. bölüm)"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i m .* * * . * .* • < -* * -* -* * -* • » *■ +* ■■ *■ *■ *■ t-* -* -* -* -* -* * -* * -* -* -* * --* -* -* -* -* -* -* -* -* -* -* -* -* --* -* * -* -* --* --* -* --* -* -* -* -* -* -* ■ r *7 » ********•»

•*-*-ELLİ YIL ÖNCE

B A B - I A L I (I. B ö lü m )

Sirkeci, Postahane, Sonra da «Bab-ı Âli», Düşmüşüz buralara, mukadder, «Sevk-i Tali»... Gazete ve matbaa.. Bir çok da kitab evi, İşlerken rotatifler andırıyor bir devi. Bütün ömrün boyunca oraya versen emek, Bir varmış, bir de yokmuş... «Mahasal», ya, bu de­

mek? Gelmiş, geçmiş yılları, isterseniz aşalım,

Bu tanımlı caddede bir nebze dolaşalım:

VAKİT

Allaha pek yakında Başmuharrir «Asım Us», «Hakkı Tarık» önünde hemen olurdu sus pus. «Rasim Us»un gözdesi sarı foto «Eleni», O biçimin şarkısı: yaz başına geleni. Trafik uçuşunda can verdi «Papel Tahir», «Kenan Hulusi» merhum teknikte daha mâhir. İdareci «Ahmed »bey Vakıt'a olmadı râm, Hep surat ede ede nalları dikti «Behram». Ün salan direktördü «Refik Ahmed Sevengil», Bilgi ile sanatta hemen önünde eğil.

Belirli bir adamdır «Münir Süleyman Çapan», «M. Gayur»du «Hafi»yi birden toraman yapan. Vefalı arkadaştı değerli «Sadri Ertem», «Hayrı Usta» satardı kendini dirhem dirhem. «Reşad Nuri» merhumun çıkardı romanları, «Foto Âli» şakayla harcardı zamanları. Bir elçinin kardeşi: şarabı emen sülük, Kısmette varmış, biz de yaptık orda Müdürlük. Ya benden önce? «Yekta Ragıp» ve «Fethi Kardeş», Bunların kifayeti bir birine olur eş.

«Bekir Sıtkı Kunt» ile meşhur «Nurettin Artam», Bir de «Vartan» ve «Hakkı Süha»: kadro oldu tam.

YARIN

Yarın gazetesinde o miyop «Arif Oruç», Bırakmıyordu «İsmet Paşa»ya bile pabuç. «Serbest Fıkra» deyimi bir furya ile bitti. Sonunda «Fethi Okyar» kilidi taktı, gitti. «Hayri Muhittin» ile biraderi «Muzaffer», Gazeteyi tanzimde olmuştular bir nefer. Ünlü «Sokakta Harp Var» yazarı «Kara Kemal», Soluksuz kalana dek etti kendini ihmal. Yalnız «Sokak»la değil, canıyla da savaştı,

Ölüme varmak için ses duvarını aştı. Yuvarlak «Hâbil Adem» ağzında hep piposu, Şeytanete yeterdi tombalacık poposu.

Sabih İzzet ALAÇAM

VATAN

Devrimin gözcüsüdür «Ahmed Emin»li Vatan, «Altemur Kılıç» ise arslan koynunda yatan... Genel Müdürümüz hem sevimli, hem kafalı, Dünyanın hali böyle: günler olur cefalı...

Orda postu kurmuştu «Bay Başkan Burhan Felek», «Cumhuriyet», «Milliyet»... Yenirmiş bazen kelek. Eskiden arkadaşız... Üsküdarın has malı,

«Halk Partisi»ne O’nu Baş sünnetçi yapmalı.

MİLLİYET

«Emniyet» in sözcüsü musahhih «Hakkı Beşe», Ya mütercim «Âli» bey? karşı durmaz güneşe. Cıgaranın peşinde hep «Giritli Hilâli»,

«İdareci Nâil» de dikizliyor bu hali.

«Ahmed Şükrü Esmer»in namlı «efrenç» karısı, Rum dönmesi Veznedar: bir elmanın yarısı. «Burunsuz Tevfik» rakı ile kelleyi besler, Onun ile pek ahbap emekdar «Said Keşler». Müdür bey de romancı «Ethem İzzet Benice», «Mummer»de çekiyor kafayı gündüz, gece. Çekingen bir adamdır Sükûti «Hikmet Münîf», Yüzü acâip ama, ahlâkı değil anîf.

Burası daha önce «Mihran»ın matbaası, Beraber yayınladı «Sabah»la ortak «Peyam», İstanbul’un işgali: geçti bir hayli «Eyyam», Vatanın hainleri topladı tarak, tası.

«Artin Kemal» mel'unu berberden kaldırıldı, «Taşıtsız mal» Siirtli «Mahmut»a aldırıldı. Hademe «Tahir Ağa» kendi başına buyruk, Matbaada çıkardı iki önemli kuyruk: «Le Milliyet». Müdürü, «Reşat Nuri Drago», Her şeye «Vâkıf» bir zat, yalnız bilmezdi argo. «Politika»... Müdürü, «Ali Naci Karacan»,

Başmürettip «Ethem Bey», hem sessiz, hem baba­ can. Oğlu «Ertuğrul» ise, henüz daha öğrenci,

Annesi ton ton hanım, emsalinin en genci. «Sultan Hamid»i yazdı Başkâtip «Tahsin Paşa», Para için Hakanı hiç zem etmedi, hâşâ. Yıllar geçti, binanın sahipleri değişti, Bay «Zekeriya Sertel» muradına erişti. Ortağı ekonomist «Halil Lütfü Dördüncü», Para vermemek için alarmda bütün gücü... «Tevrat»dan da kaldırdı «Vermek» olan deyimi.

Almak dururken, vermek, sanki daha iyim i?...

* * *

y

¥■ f ¥■ * f ¥■ ¥■ * * ¥• ¥■ * * ¥■ * * ¥■ ¥■ ¥■ ¥■ ¥■ * * ¥■ ¥■ ¥■ ¥■ y ¥■ ¥■ ¥■ + * * * + *■

f

* f f *■ * *■ *■ ¥■ * *■ ¥■ * * * f f *■ * + f f f * * * * * * ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ ¥ *

15

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

5.Alt Problem: Özel eğitim okullarında çalıĢan, alan değiĢikliği yoluyla özel eğitim öğretmenliğine geçen sınıf öğretmenlerinin tükenmiĢlik düzeyi ve yaĢam

zen Âşık, bazen Şatıroğlu, bazen de Veysel efendi diye çağırırlar, nedense kimse Veysel bey de­ mez,.. Veysel’in Sivrialandakl adı İsa Veysel Emmi, ama

Kocası, daha karısının ce­ nazesi kalkmadan, onun yerini al­ mağa hazırlanan bir arkadaşile, bo­ zulan işlerini düzeltmek için yeni bir Ankara seyahatine

«Hayatımızda bütün faaliyetimiz, memleket işle­ rinde keyfî, müstebitçe hareket edenlere karşı mü­ cadele ile geçmiştir» diyen Atatürk, en kutsal

Hayat hikâyesini 1970'de yayımladığı &#34;Yakın Tarihte Gördüklerim, Geçir­ diklerim&#34; isimli dört ciltlik

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Üzerinde her şeyden ziyade durmak istediğim nokta, Nasuhi Baydar’ın bu tercümesinde her satır ve parçanın aynen ve tamamen lisanımıza nakledilmemiş

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil