• Sonuç bulunamadı

Diagnostic Differentiation of Asperger's Syndrome and High Functioning Autism

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Diagnostic Differentiation of Asperger's Syndrome and High Functioning Autism"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Bu yazýda yüksek fonksiyonlu otistik bozukluk ile Asperger sendromunun bugünkü taný ölçütleri ile birbirinden ayrýlmasýnýn tartýþýlmasý amaçlanmýþtýr. Otistik bozukluk ile Asperger sendro-munu ayýrýcý taný yönünden ele alan yazýn gözden geçirildi. Toplumsal etkileþimde nitel bozulma; davranýþ, ilgi ve etkinlik-lerde sýnýrlý, basmakalýp ve yineleyici örüntüler her iki bozuk-luðun da belirtisidir. DSM-IV ve ICD-10'a göre Asperger sendro-mu ile otizm arasýndaki en önemli fark, Asperger sendrosendro-munda klinik olarak önemli dil veya biliþsel geliþmede gecikmenin olma-masýdýr. Bazý yazarlar Asperger sendromunda motor iþlevlerin belirgin olarak daha geç kazanýlmasýnýn, beceriksizliðin ve özel ilgilerin ayýrýcý tanýda yardýmcý olabileceðini vurgulamaktadýr. Asperger sendromu ve yüksek fonksiyonlu otizmin farklý iki kavram olup olmadýklarý açýk deðildir. Bu bozukluklarýn arasýn-daki farklýlýklarý ve birlikte olan özellikleri sistematik bir biçimde deðerlendiren çok az çalýþma vardýr. Yazýnda Asperger sendromu ve yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðun ayýrýcý tanýsýnýn yapýl-masýnda güçlük çekildiði bildirilmektedir. Bu nedenle daha güve-nilir taný ölçütlerine ihtiyaç vardýr.

Anahtar Sözcükler: Asperger sendromu, yüksek fonksiyonlu otizm, taný.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:102-110

SUMMARY

Diagnostic Differentiation of Asperger's Syndrome and High Functioning Autism

This article reviews current diagnostic concepts and criteria and

some controversial diagnostic issues of high functioning autism and Asperger syndrome. Autistic disorder and Asperger's syn-drome were reviewed according to diagnostic differentiation. Qualitative abnormalities in reciprocal social interaction, restricted, repetitive, and stereotyped patterns of behaviour, interest of activities are symptoms of both of them. According to DSM-IV and ICD-10 most important distinction between Asperger's syndrome and high functioning autism is that there is no clinically significant delay in language and cognitive develop-ment in Asperger's syndrome. Some authors emphasize that motor delay, clumsiness, and special interests, which are promi-nent in Asperger's syndrome, may be helpful in differential diag-nosis. It is unclear whether Asperger's syndrome and high func-tioning autism describe different categories or not. There are very few studies evaluated differences between Asperger's syn-drome and autism in a systematic manner and the co-occurrence of the features in these disorders. Some difficulties in differential diagnosis between Asperger's syndrome and high functioning autism are reported in the literature. For that reason more reli-able criteria are needed.

Key Words: Asperger's syndrome, high functioning autism, diag-nosis.

GÝRÝÞ

Otizm, yaþamýn erken dönemlerinde baþlayan ve yaþam boyu süren, sosyal iliþkiler, iletiþim, davranýþsal ve biliþsel geliþmede gecikme ve sapmay-la belirli nöropsikiyatrik bir bozukluk osapmay-larak kabul edilmektedir (APA 1994). DSM-IV'te, yaygýn geliþimsel bozukluklar baþlýðý altýnda, otistik bozukluk, Rett bozukluðu, çocukluðun dezintegratif bozukluðu, Asperger bozukluðu ve baþka türlü adlandýrýlamayan

Otizmin Tanýsal Ayýrýmý

Özgür YORBIK*, Hakan ERMAN**, Teoman SÖHMEN***

* Uz. Dr., *** Prof. Dr., GATA Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý,

** Uz. Dr., Ýmge Çocuk ve Ergen Ruh Saðlýðý ve Danýþma Merkezi, ANKARA

(2)

yaygýn geliþimsel bozukluk yer almaktadýr (APA 1994). Bazý yazarlar yaygýn geliþimsel bozukluklar yerine ''otistik spektrum bozukluklarý'' (OSB) terimini kullanmayý tercih etmektedirler. Bu terim, daha önce kullanýlan "atipik otizm", "otizm benzeri bozukluklar", "Asperger sendromu", "otistik eðilimler" gibi tanýmla-malarý ve yaygýn geliþimsel bozukluðun otistik olmayan formlarýný içermektedir. Otistik spektrum bozukluklarý ile otizm arasýnda kesin klinik farklýlýk-lar tanýmlanmaktadýr. Otistik spektrum bozukluðu olan çocuklarýn daha az otistik belirtileri vardýr. Konuþmalarý daha akýcýdýr. Otistik spektrum bozuk-luklarý daha geç baþlangýçlýdýr. Düþük fonksiyonlu OSB grubunun zeka bölümleri düþüktür. Tanýmlanabilen nörolojik bozukluklarý daha fazladýr. Kýzlarda daha fazla görülür. Yüksek fonksiyonlu OSB alt tipinin daha yüksek zeka bölümleri vardýr. Yüksek zeka bölümü olan OSB daha sýk olarak erkeklerde görülmektedir. Baþlangýç yaþý otizmden daha geçtir (Szatmari 1992).

Yazýnda yaygýn geliþimsel bozukluklara benzer bir çok klinik tablo tanýmlanmýþtýr. Örneðin, yetiþkin psikiyat-risi, nöropsikoloji, nöroloji ve diðer disiplinlerde Asperger sendromunun fenomenolojik görüntüsünü paylaþan benzer tanýsal kavramlar bildirilmiþtir. Wollf ve Barlow (1979), sosyal izolasyonu olan, düþünce ve huylarda esneklik göstermeyip iletiþimde olaðan dýþý tarz gösteren çocuklar için ''þizoid kiþilik'' terimini kul-lanmýþlardýr (Klin ve Volkmar 1995). Bazý yayýnlarda ise þizoid kiþilik bozukluðu ile Asperger sendromunun ayný bozukluk olup olmadýðý konusunda açýklýk görülmemektedir (Kugler 1998). Wolff ve Barlow'un tanýmladýklarý ''þizoid'' çocuklar ile Asperger ve Wing 'in Asperger sendromu ile ilgili tanýmlarý arasýnda çarpýcý benzerlikler vardýr. Hatta bu çocuklarýn çoðu Asperger sendromu taný ölçütlerini de karþýlamaktadýr (Gillberg 1998). Wollf’un (1991) 32 yüksek fonksi-yonlu þizoid çocukla yaptýðý çalýþmada çocuklarýn %44'ünde dil geliþim anormallikleri bulunmuþtur. Bu çocuklarýn çoðu Asperger sendromu için ICD-10 (DSÖ 1992) taný ölçütlerini karþýlamaktadýr (Gillberg 1998). Yetiþkinlerdeki þizoid kiþilik bozukluðunu otizmin bir formu olarak deðerlendiren yazarlar da vardýr (Ciaranello ve Ciaranello 1995). Nöropsikoloji alanýn-da tanýmlanan ''sözel olmayan öðrenme güçlüðü sendromu'' (SOÖGS) üzerine çok sayýda araþtýrma yapýlmýþtýr. SOÖGS olan kiþilerin bir çok nöropsikolo-jik özelliði Asperger sendromuna benzemektedir. SOÖGS olan kiþiler belirgin olarak sosyal içe çekil-meye eðilimlidirler. SOÖG'de toplanan birçok klinik

özellik, nöroloji yazýnýndaki ''sað hemisfer geliþimsel öðrenme güçlüðü''nün bir formu olarak tanýmlan-mýþtýr. Bu bozukluðu olan çocuklar, duygudurumunu yorumlamada ve dýþa vurmada, kiþilerarasý iliþki becerilerinde önemli bozukluklar göstermektedirler. ''Semantik pragmatik bozukluk'', tanýmlanan diðer bir terimdir. Semantik pragmatik bozukluk, SOÖG ve Asperger sendromunun tanýmýný da içermektedir. Günümüzde bu kavramlarýn farklý durumlarý taným-layýp tanýmlamadýðý açýk deðildir. Tanýmlarda örtüþmelerin olduðu gözlenmektedir (Klin ve Volkmar 1995).

Bazý yazarlar (Ozonoff ve ark. 1991) çalýþmalarýna aldýklarý Asperger sendromu grubundaki çocuklarýn çoðunun ayný zamanda otizm tanýsýný da karþýladýðýný açýkça belirtmektedir. Bazý yazarlar ise (Ghaziuddin ve ark. 1994, Klin ve ark. 1995) bu çocuklarýn hiçbirisinin otizm taný ölçütlerini karþýlamadýðýný düþünmektedir. Yazýnda yüksek fonksiyonlu otizmi olan çocuklarý tanýmlamak için Asperger teriminin kullanýldýðý olmuþtur. Bazý yazarlar otizm tanýsýný karþýlamayanlara ''baþka türlü adlandýrýlamayan yaygýn geliþimsel bozukluk tanýsý''ný koymaktadýr (Kugler 1998, Volkmar ve ark. 1996). Yüksek fonksi-yonlu otistik bozukluk ya da Asperger bozukluðu ye-rine atipik otizm tanýsý da konulmaktadýr (Mahoney ve ark. 1998).

Yaygýn geliþimsel bozukluklar birçok yönleriyle kendi aralarýnda ve diðer bozukluklarla benzerlikler göster-mekte ve ayýrýcý tanýda güçlük çekilgöster-mektedir. Bu yazý-da, yaygýn geliþimsel bozukluklar içinde deðer-lendirilen otistik bozukluk ile Asperger sendromunun birbirine benzeyen yönlerinin ve ayýrýcý tanýda dikkat edilmesi gereken noktalarýn gözden geçirilmesi amaçlanmýþtýr.

KLÝNÝK ÖZELLÝKLER Epidemiyoloji

Toplumda otistik bozukluk 7-16/10000 oranýnda görülmektedir. Yüksek fonksiyonlu otizm bu olgularýn %11-34'ünü oluþturmaktadýr. Bu, olasýlýkla yüksek fonksiyonlu otistik çocuklarýn toplumdaki prevalan-sýnýn 0.5/1000'den az olduðunu göstermektedir. Asperger sendromu yaþlarý 7-16 arasýnda olan çocuk-larda 3.6-7/1000 arasýnda görülmektedir (Ehlers ve Gillberg 1993, Gillberg 1998). Asperger sendromunda kýz/erkek oraný 1/10-15 kadardýr (Gillberg 1998). Otizmde ise kýz/erkek oranýnýn 1/4 ile 1/5 olduðu bildirilmektedir (Volkmar 1991, Lewis 1991). Otistik

(3)

bozuklukta kýzlarýn daha ciddi olarak etkilendiði ve erkek çocuklara göre ailelerinde biliþsel bozukluðun daha fazla olduðu ileri sürülmektedir (Kaplan ve Sadock 1998). Gillberg (1998), Asperger sendromu olan çocuklarýn yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðu olan çocuklara göre aile öyküsünün daha tipik olduðunu bildirmektedir.

Yapýlan çalýþmalar sonunda, Asperger sendromu ve otistik bozukluk arasýnda ayýrýcý tanýda yardýmcý ola-bilecek farklýlýklar Tablo 1' de özet olarak belirtilmiþtir. Motor beceriler

Asperger, tanýmladýðý bütün olgularýn belirgin dere-cede hantal olduðunu ve bu bozukluðun birincil özel-liklerinden birisinin de bu motor güçlükler olabileceði-ni belirtmiþtir. Kanner ise, erken bebeklik otizmiolabileceði-nin çekirdek belirtileri arasýnda motor beceri azlýðýndan söz etmemiþtir (Gökler 1998). Asperger sendromunda, gecikmiþ motor yetiler ve motor beceriksizlik taný için gerekli olmayan, ancak bu bozuklukla birlikte olabilen özelliklerdir. Asperger sendromu olan çocuklarda bisiklete binme, topu yakalama, kavanozlarý açma, maymun barlarýna týrmanma gibi motor becerilerin geç kazanýldýðý öyküden anlaþýlabilir. Sýklýkla gözle görülür sakarlýklarý, esnek olmayan yürüme þekilleri, garip duruþlarý, zayýf el becerileri ve önemli derecede görsel-motor koordinasyon bozukluklarý vardýr. Bu tablo otistik çocuklarýn motor geliþimine benzemese de, yaþça daha büyük olan otistik çocuklarýn bazý yön-leri ile benzerlikler göstermektedir (Klin ve Volkmar 1995). Otizmde hareket bozukluklarý bildirilmiþ olsa da (Leary ve Hill 1996), genellikle söylenen, klasik Kanner otizminde motor fonksiyonlarýn göreceli olarak daha iyi olduðudur. Asperger sendromu olan çocuklar ise beceriksizdir (Kugler 1998). Szatmari ve arkadaþlarý (1990) yüksek fonksiyonlu otizmi olan kiþilerin el hýzý ve becerisinin Asperger sendromlular-dan daha iyi olduðunu ileri sürmektedir. Bazý yazarlar (Klin ve ark. 1995, Wing 1981, Szatmari 1992) Asperger sendromu olan kiþilerde motor becerilerin yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðu olan kiþilere göre daha kötü olduðunu ileri sürerken, bazý yazarlar ise (Ghaziuddin ve ark. 1994, Manjiviona ve Prior 1995) buna katýlmamaktadýr. Ghaziuddin ve Butler (1998) yaptýklarý bir çalýþmada Asperger sendromu, otistik bozukluk ve baþka türlü adlandýrýlamayan yaygýn geliþimsel bozukluðun hepsinde de koordi-nasyon bozukluklarýnýn olduðunu ancak Asperger sendromunda daha az bozukluk görüldüðünü ileri sürmektedir. Asperger sendromu olan çocuklarýn

bazýlarýnýn otistik çocuklardan daha becerikli olmasý, Asperger sendromu olan çocuklarýn zekalarýnýn otistik çocuklardan daha iyi olmasý ile açýklanmýþtýr. Ancak genellikle kabul edilen motor beceriksizlik ve apraksinin Asperger sendromunda yüksek fonksiyon-lu otizme göre daha belirgin olduðudur (Gillberg 1998). Ayýrt edici olan geliþimsel örüntüden bakýlýnca, otistik çocuklarýn konuþmadan önce yürüdükleri, Asperger sendromu olan çocuklarýn ise yürümeden önce konuþtuklarý saptanabilir (Kugler 1998). Dil becerileri

On sekiz aylýk olan bir çocuðun kullandýðý anlamlý sözcük sayýsýnýn onun altýnda olmasý, iki yaþýndayken kýsa cümleler kuramamasý, iki yaþýn üzerinde ise konuþmasýnýn anne ve babasý tarafýndan anlaþýlmýyor olmasý, üç yaþýndayken cümle kuramamasý, anla-masýnda yetersizliklerin olmasý, dili iletiþim amacý ile kullanmamasý dil geliþiminde sorunlarýn olduðunu akla getirmelidir (Rapin 1998). Dil becerisinin erken ve yeterli geliþimi Asperger sendromu tanýsýndaki en belirleyici özelliktir (Gökler 1998). Dil geliþimi sorun-larý yaygýn geliþimsel bozukluklar için tipik olmakla birlikte Asperger sendromunda dil sorunlarý daha az göze çarpmaktadýr. Zeka bölümünün dil geliþiminde belirleyici olduðu bildirilmiþtir (Nordin ve Gillberg 1998). Ancak yüksek fonksiyonlu otizmde zeka bölümleri yüksek olduðu halde dil geliþiminde gecikme gözlenebilir. Asperger sendromunda, dilin kullanýlmasýnda baþlangýçta gecikme olan olgular olsa bile, bunlarda akýcý konuþmanýn olduðu ileri sürülmektedir (Klin ve Volkmar 1995). Gillberg (1991), tanýmladýðý Asperger sendromu olgularýnýn tümünde iyi ya da çok iyi sözel anlatým becerilerinin ve beþ yaþýna eriþtiklerinde normal konuþma geliþi-minin olduðunu bildirmekle birlikte bunlarda anlama-kavrama ve dilin kullanýmý (pragmatik fonksiyonlar) ile ilgili problemlere rastlanmaktadýr (Kugler 1998). Bu güçlükler, iletiþimin sözel olmayan bölümünde de belirgindir ve bazý farklýlýklarla birlikte otizmi olan çocuklardaki özelliklere çok benzer. Van Krevelen (1971), otizmi olan çocuklarda "dilin iletiþim fonksi-yonunu kazanmadýðýný", Asperger sendromu olan çocuklarda ise dilin "tek yönlü trafiðe'' benzediðini bildirmektedir (aktaran Kugler 1998).

Asperger sendromu olanlar belirgin þekilde gereksiz sözcükler kullanýrlar. Bazý yazarlar, bunun Asperger sendromunun ayýrýcý tanýsýnda en göze çarpan özellik olduðunu ileri sürer. Böyle çocuklar durmaksýzýn konuþabilir. Konuþmalarý genellikle ilgilendikleri

(4)

favori konular ile ilgilidir. Sýklýkla dinleyicinin ilgilenip ilgilenmediðine, konuyu takip edip etmediðine bak-mazlar. Karþýsýndaki kiþinin araya girip yorum yap-masýna ya da konuyu deðiþtirme giriþimlerine karþý ilgisizdirler. Böyle uzamýþ monologlara raðmen bir

noktaya ya da sonuca varamazlar. Karþýsýndaki kiþinin, konunun mantýksallýðý ya da içeriðinin anlaþýlýr olmasýyla ilgili giriþimleri sýklýkla baþarýsýz-lýkla sonuçlanýr (Klin ve Volkmar 1995).

Tablo 1. Asperger sendromu ile otistik bozukluðun ayýrýcý tanýsýnda yardýmcý olabilecek özelliklerin ayýrýmý

ÖZELLÝKLER ASPERGER SENDROMU YÜKSEK FONKSÝYONLU OTÝZM

Motor beceriler • Gecikmiþ motor yetilerin olmasý • Motor geliþimde gecikmenin çok fazla

• Motor beceriksizliðin olmasý tanýmlanmamasý

• Garip duruþ ve esnek olmayan • Motor fonksiyonlarýn göreceli olarak daha

yürüyüþün olmasý iyi olmasý

• Görsel-motor koordinasyon bozukluklarýnýn olmasý

Dil becerileri • Genellikle dilin geliþiminde gecikmenin • Dil geliþiminde belirgin gecikmenin olmasý olmamasý, konuþmanýn akýcý olmasý ve dilin iletiþim fonksiyonunun kazanmamasý • Artmýþ gereksiz söz kullanýmýnýn ve uzun • Dil fonksiyonlarýnda sapmanýn daha fazla

süren monologlara girmenin olmasý olmasý

• Tonlama ve ezgi, otizmdeki kadar monoton • Yaþamýn erken dönemlerinde býgýldamalarýn ve tek düze olmasa da konuþmada bürün olmasý

bilimsel hatalarýn olmasý • Tonlamanýn ve ezginin monotonik ve • Konuþmada teðet geçme ve ayrýntýlamanýn tek tüze olmasý

sýklýkla görülmesi • Ekolaalinin olmasý

• Konuþulan konuyu deðiþtirmede ve sonuca • Zamirleri yanlýþ kullanýlmasýnýn olmasý varmada güçlüðün ve tek taraflý konuþmanýn • Tekrar edici konuþmalarýn olmasý

olmasý • Artikülasyonda, sözcük ve ses çýkarmada

eksikliklerin olmasý

Biliþsel iþlevler • Biliþsel gecikmenin genellikle olmamasý • Performans ZB>sözel ZB olmasý • Yaþa uygun biliþsel iþlevselliðin olmasý • Uzaysal becerilerin göreceli olarak daha • Sözel ZB>Performans ZB olmasý iyi olmasý

• Sözel yargýlamada, sözel bellekte, iþitsel algýda baþarýlý olunmasý • Uzaysal becerilerin göreceli olarak

daha kötü olmasý

• Görsel motor bütünleþtirmede, görsel uzaysal algýda, sözel olmayan kavram oluþturmada, emosyonel algýda eksikliklerin olmasý

Sosyal etkileþimde • Daha hafif düzeyde olmasý • Daha ileri düzeyde olmasý

nitel bozulma • Sýklýkla erken çocukluk döneminden beri • Erken çocukluk öykülerinde annelerine, sevgilerini ve ilgilerini paylaþabilmeleri baþka çocuklara, yetiþkinlere duyarsýzlýk • Arkadaþlýk yapmaya ve insanlarla tanýþmaya gösterilmesi ve baþka kiþilerden

daha ilgili olmalarý hoþlanmamalarý

• Sosyal iliþkilerde duyarsýzlýk, biçimsellik, • Ýlgisiz, içe çekilmiþ ve diðer insanlarýn kurallar, sosyal adetler, diðer kiþilerin duygusal farkýnda deðilmiþ gibi davranmalarý ifadelerine aldýrmamalarý

• Diðer kiþilerle konuþtuklarý konularýn sýklýkla ilgi duyduklarý alanlar olmasý

• Sosyal iliþkilerde beceriksizliðin olmasý

Davranýþ, ilgi ve • Bir çok alanda duyarsýzlýk var iken sýnýrlý ilgi • Aynýlýkta ýsrarcýlýðýn daha belirgin olmasý etkinlikler örüntüsü ile sürekli uðraþmanýn belirgin olmasý • Hayali oyun oynamamalarý

• Ýzole becerilerde hipertrofik geliþmenin olmasý • Daha fazla motor stereotipi göstermeleri • Acayip, olaðan dýþý olarak nesnelerle

(5)

Konuþmada, sýklýkla çevresel ve teðet (tanjansiyel) anlatým görülebilir; tutarsýzlýk ya da çaðrýþým kaybý hissi uyanýr. Sýklýkla konuþmada tutarlýlýðýn ve iþteþliðin olmayýþý, tek taraflý ve benmerkezci konuþ-ma tarzý ile sonuçlanýr. Yorum yapkonuþ-mada ve konu baþlýklarýný deðiþtirmede yetersizlikler görülür. Asperger sendromu olan kiþiler içsel düþüncelere eþlik eden sesleri bastýrmada güçlük çekebilirler.

Asperger sendromunda tonlama ve ezgi, otizmdeki kadar monoton ve tek düze olmasa da konuþmada bürün (ezgi, ton, vurgu, süre, kavþak ve durak) hata-larý olabilir (Klin ve Volkmar 1995). Yüksek fonksi-yonlu otizm grubunda, tonlama ve ezgi örüntülerinin iþlevsel düzeye ulaþmasýnýn Asperger sendromuna göre daha az olduðu bildirilmektedir (Kugler 1998). Anlatýmda iletiþimsel iþlevsellik nadiren gözlenir. Asperger sendromu olan çocuklarýn otizmi olan çocuklardan daha iyi sözel anlatým becerileri olup olmadýðýný deðerlendiren çalýþmalar çeliþkili sonuçlar vermiþtir. Genel olarak yüksek fonksiyonlu otizmde dil ve iletiþim sorunlarýndaki sapmalar daha fazladýr. Yaþamýn erken dönemlerinde gýgýldama (babbling), ekolali, zamirleri karýþtýrma, tekrar edici (stereotipik) konuþmalar; daha sonraki dönemlerde ise söylem bozukluklarý, sözcük ve ses çýkarmadaki eksiklikler otizmde daha belirgindir (Kugler 1998).

Gillberg (1998), Asperger sendromu olan kiþilerin, otizmden farklý olarak ancak 7 veya daha büyük yaþlarda klinik olarak dikkati çektiðini, anne ve babalarýn çocuðun dil geliþimi hakkýnda yanýltýcý bilgi verebildiklerini ileri sürmektedir. Bununla birlikte dil geliþimindeki gecikmenin Asperger sendromu ve otiz-mi ayýrmada kullanýlabilecek ölçüt olup olmadýðý kesin deðildir (Klin ve Volkmar 1995).

Biliþsel iþlevler

Asperger sendromunda normalin altýnda zeka bölümü olan olgular ileri sürülmüþse de, DSM-IV (APA 1994) ve ICD-10’da (DSÖ 1992) yaþa uygun biliþsel geliþim ve biliþsel iþlevsellik tanýmlanmaktadýr. Çocukluk çaðý otizminde, genel zeka düzeyi ile ilgili özgül ölçüt tanýmlanmamýþtýr. Ancak otistik çocuklarýn çoðunda (yaklaþýk 3/4) zihinsel sorunlar dikkati çekmektedir. Bu sistem içinde deðerlendirildiðinde yüksek fonksi-yonlu otizm (70-85'ten yüksek zeka bölümü) ile Asperger sendromunun ayný bozukluk olmadýðý ima edilmektedir (Kugler 1998).

Wing (1981), Gillberg ve Gillberg (1989); Szatmari ve arkadaþlarýnýn karþýt görüþlerine raðmen, hafif derece

zeka geriliði olan kiþilerde Asperger sendromu tanýsýnýn konulabileceðini ileri sürmüþlerdir. Klinik uygulamada zeka bölümü 70'in altýnda ise Asperger sendromu tanýsý nadiren konulmaktadýr (Gillberg 1998).

Genellikle Asperger sendromunda yüksek fonksiyonlu otizme göre, sözel zeka bölümünün yüksek, perfor-mans zeka bölümünün düþük olduðu ileri sürülmek-tedir. Asperger sendromu olan kiþiler kendi içlerinde deðerlendirildiklerinde, sözel zeka bölümlerinin per-formans zeka bölümlerinden daha yüksek olduðu bildirilmektedir (Kugler 1998). Bu durum yüksek fonksiyonlu otistik bozuklukta tam tersinedir. Ancak buradaki ''sözel'' deyimi konuþma ya da dil ile eþ anlamlý deðildir. Asperger sendromu olan kiþilerde, yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðu olan kiþiler gibi konuþmanýn pragmatik alanlarýnda önemli sorunlar görülebilir (Gillberg 1998). Zeka bölümü 70 ve üzerindeki kiþilerin alýndýðý bir çalýþmada Asperger sendromu olan kiþilerin yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðu olanlara göre daha yüksek toplam zeka bölümü puanlarýnýn olduðu gösterilmiþtir (Ehlers ve ark. 1996). Asperger sendromu olan kiþilerde toplam zeka bölümünün ve performans zeka bölümünün yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðu olan kiþilerden daha fazla bulunmasý, baþka bir çalýþmada ise fark-lýlýðýn bulunmamasý zeka bölümünün taný koyma amacýyla kullanýmýný olumsuz etkilemektedir (Gillberg 1998).

Özgül beceriler açýsýndan deðerlendirildiðinde, Asperger sendromu olan çocuklarýn sözel yargýlama yetilerinin yüksek fonksiyonlu otizmden daha iyi olduðu ileri sürülmektedir. Ayný þekilde sözel bellek ve iþitsel algý alanlarýnda önemli derecede iyidirler. Bununla birlikte uzaysal becerileri, diðer becerilerine göre göreceli olarak daha kötüdür. Yüksek fonksiyon-lu otizmi olan çocuklarla karþýlaþtýrýldýklarýnda, görsel-motor bütünleþtirmede, görsel-uzaysal algýda, sözel olmayan kavram oluþturmada (non-verbal con-cept formation) ve emosyonel algýda (emotional per-ception) da eksiklikler gösterirler (Kugler 1998). Asperger sendromu olan bireyler, harfleri ya da sayýlarý anlamasa da seslendirebilmektedir (hyperlex-ia) (Klin ve Volkmar 1995).

Yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðu olan kiþilerde, Rorschach testi kullanýlarak yapýlan çalýþmalarda, gerçeði test etme (reality testing), algý ve biliþsel iþlevler gibi alanlarda sorunlarýn olduðu tanýmlan-mýþtýr. Asperger sendromu olan kiþilerin ise yüksek

(6)

fonksiyonlu otistik bozukluðu olan bireylere göre kar-maþýk (dezorganize) düþünme düzeylerinin daha fazla olduðu ve içsel yaþantýlarýna daha çok odaklandýklarý ileri sürülmüþtür. Ancak Rorschach testinin iki grubu ayýrt etmede yetersiz olduðu belirtilmektedir (Ghaziuddin ve ark. 1995).

Sosyal etkileþimde nitel bozulma

DSM-IV'e (APA 1994) göre Asperger sendromu ve otizmin sosyal alandaki taný ölçütleri aynýdýr. Ancak, Asperger sendromunda genellikle bu alanda daha az belirti görülmektedir. Erken geliþim öyküleri deðer-lendirildiðinde, yüksek fonksiyonlu otistik çocuklarýn annelerine, diðer yetiþkinlere ve kendi yaþ grubunda-ki çocuklara duyarlý olmadýðý, baþka grubunda-kiþilerden hoþlanmadýðý ileri sürülmektedir. Asperger sendromlu çocuklarýn sýklýkla, erken bebeklik döneminden beri sevgilerini gösterebilen ve ilgilerini paylaþan çocuklar olduklarý bildirilmektedir. Bu niteliklerin çoðunun geç çocukluk ve ergenlik dönemine kadar devam ettiði ileri sürülmektedir. Yüksek fonksiyonlu otizmi olan olgularda, Asperger sendromu olan kiþilere göre bir çok alanda duyarsýzlýðýn ve çevreye uygunsuz yanýtlar vermelerinin daha tipik olduðu bildirilmektedir. Asperger sendromu olan çocuklar, yüksek fonksiyonlu otistik çocuklara göre arkadaþlýk yapmaya ve insan-larla tanýþmaya daha istekli gibi görünseler de sosyal ve duygusal olarak diðer kiþilerle baþarýlý iliþki kurma yetenekleri olmadýðýndan, diðer kiþilere acayip ve uygunsuz yaklaþýmlarý olabilir (Kugler 1998). Okul çaðý öncesindeki çocuklarda baþkalarýnýn ya da kendisinin düþüncelerini, inançlarýný, duygularýný anlayabilme yetisinin (zihin teorisi) geliþmiþ olmasý beklenmektedir. Asperger sendromu ve yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðun her ikisinde de, zihin teorisinin geliþiminde yetersizlikler (Bowler 1992, Baron-Cohen ve Jolliffe 1997, Gillberg 1998) ile ses tonundan, yüz ifadesinden karþýsýndakinin duygudu-rumunu yorumlamada eksiklikler (Tantam 1992) görülmektedir. Bunun yanýnda otistik spektrum bozukluklarýnda yüz tanýmanýn (prosopagnosia) temel belirtilerden birisi olduðu ileri sürülmektedir (Kracke 1994).

Asperger sendromu olan kiþiler sýklýkla sosyal olarak yalnýz görünürler ancak baþkalarýnýn varlýðýnýn farkýndadýrlar. Yaklaþýmlarý uygunsuz ve garip olabilir. Genellikle yetiþkinlerle daha fazla olmak üzere konuþ-mayý baþlatabilirler. Konuþmalarý tek taraflý, bilgiçlik taslar þekilde ve sýklýkla olaðan dýþý dar baþlýklar ile

sýnýrlýdýr ve kendisinin favori konularý ile ilgilidir. Asperger sendromu olan kiþiler ''yalnýzlar'' olarak tanýmlansa da sýklýkla arkadaþlýk yapmaya ve insan-larla tanýþmaya büyük ilgi gösterirler. Bu istekleri, beceriksiz yaklaþýmlarý ve diðer kiþilerin hissettikleri-ne, niyetlerine ve ima edilen iletiþime (örneðin, sýkýn-tý belirtileri, býrakma isteði, yalnýz kalma ihtiyacý) duyarsýzlýklarý ile gerçekleþmez. Sürekli olarak tekrar-layan arkadaþlýk yapmadaki yetersizlikler ve baþarýsýzlýklar sonucunda depresyon geliþebilir. Asperger sendromu olan kiþiler duygusal etkileþime uygunsuz yanýt verirler ya da duygularý yorumlamak-ta baþarýsýzlýk gösterirler. Sýklýkla duyarsýzlýk, biçim-sellik (formality) ve diðer kiþilerin duygusal ifadele-rine aldýrmama görülür. Diðer kiþilerin emosyonlarýný, niyetlerini, sosyal adetlerini (social convention), bi-liþsel ve biçimsel (formalistic) tarzda doðru olarak tanýmlayabilirler. Ancak bu bilgilere sezgisel olarak ve kendiliðinden yanýt veremezler. Bu nedenle etki-leþimin temposu bozulur. Belirgin biçimsel kurallar ve katý sosyal adetler gözlenebilir. Bu özelliklerin bazýlarýný yüksek fonksiyonlu otizmi olan olgularda da görebiliriz. Ancak daha tipik olarak otistik kiþiler, ilgisiz, içe çekilmiþ ve diðer kiþilerin farkýnda deðilmiþ gibi görülürler. Diðer taraftan Asperger sendromu olan kiþiler, baþka kiþilerle ilgilenmeye heveslidirler, ancak onlarla baþarýlý bir iliþkiyi sürdüremezler (Klin ve Volkmar 1995).

Van Krevelen (1971), otistik çocuklarýn kendi dünyalarýnda yaþadýklarýný ve diðer insanlar yokmuþ gibi davrandýklarýný, Asperger sendromu olan kiþilerin ise kendi tarzlarýnda bizim dünyamýzda yaþadýklarýný ve diðer insanlarýn farkýnda olduðunu ancak onlardan kaçýndýklarýný belirtmektedir. Asperger sendromu olan çocuklar, yüksek fonksiyonlu otistik çocuklara göre arkadaþlýk yapma ve insanlarla tanýþmaya daha ilgili gibi görülürler, ancak sosyal ve duygusal olarak diðer kiþilerle baþarýlý iliþki kurma yetileri olmadýðýndan, olasýlýkla diðer kiþilere daha fazla acayip ve uygunsuz yaklaþýmlarý olacaktýr. Örneðin, Asperger sendromu olan çocuk, diðerlerine sarýlarak ya da çýðlýk atarak iliþki kurmaya çalýþabilir ve sonra onlarýn verdikleri yanýtla þaþýrabilir. Bu davranýþlar yüksek fonksiyonlu otistik çocuklarda seyrekçe tanýmlanýr (Klin ve Volkmar 1995).

Davranýþ, ilgi ve etkinliklerde sýnýrlý, basmakalýp yineleyici örüntü

(7)

yak-laþýk %50’sinde olaðan dýþý uðraþýlar ve sýnýrlý ilgiler, %46’sýnda da kompulsiyonlar görülmektedir. Baþka birisinin elini araç gibi kullanma, sözel ritüeller, el ve parmak manyerizmleri, stereotipik vücut hareketleri ve olaðan dýþý duyusal ilgiler otizmin daha ciddi ve zeka geriliði ile birlikte olan formlarýnda görülürken, hafif veya normal ya da normale yakýn zeka düzeyi ile birlikte olan formlarýnda seyrekçe görülmektedir (Tanguay ve ark. 1998). DSM-IV’te (APA 1994) otistik bozukluk ve Asperger sendromunda bu alandaki taný ölçütleri aynýdýr. Asperger sendromunda bu belirtiler-den en sýk olarak gözleneni sýnýrlý ilgi örüntüsü ile sürekli uðraþýp durmadýr. Tersine otizmde, bu alanda-ki diðer belirtiler daha belirgindir. Asperger sendromu olan kiþiler, ilgi alanlarýndaki konu ile ilgili bilgileri ilk sosyal etkileþim fýrsatýnda hemen karþý tarafa göster-mek isterler. Zamanla konu baþlýklarý deðiþebilir. Sýnýrlý ilgi örüntüsü çocukluk çaðýnda kolaylýkla tanýnmayabilir. Örneðin, dinazorlara yoðun ilgiler ya da modaya uygun kurgusal karakterler çocuklar arasýnda ayný anda yaygýn olarak görülebilir. Daha sonra, ilgiler olaðan dýþý ya da dar konu baþlýklarý üzerine kayýnca belirgin hale gelir. Bu sýnýrlý konu baþlýklarý, örneðin yýlanlar, yýldýzlarýn isimleri, harita-lar, TV rehberleri, demir yolu tarifeleri gibi garip ola-bilir (Klin ve Volkmar 1995).

Erken öyküleri deðerlendirildiðinde, yüksek fonksi-yonlu otistik çocuklarýn aynýlýkta daha ýsrarcý davrandýklarý, hayali oyunlar oynamadýklarý, daha fazla motor stereotipiler gösterdikleri, acayip, olaðandýþý nesne ve konularla sürekli uðraþtýklarý ileri sürülmektedir. Asperger sendromlu çocuklar yüksek fonksiyonlu otistik çocuklar gibi rutine baðlanan çocuklar olarak bildirilse de, Asperger sendromu olan çocuklar sýklýkla, erken bebeklik döneminden beri ilgi-lerini paylaþan çocuklar olarak tanýmlanmaktadýr (Kugler 1998).

Asperger sendromunda, yüksek fonksiyonlu otizme göre, anormal uðraþýlarýn (olaðan nesnelerin dýþýnda) ve ilgilerin daha sýk olduðu bildirilmektedir. Bu uðraþýlarý diðer insanlara aktarmada baþarýlý olma Asperger sendromu olan çocuklarýn özelliðidir. Asperger, izole becerilerin "hipertrofik geliþimi"ni iyi tanýmlamýþtýr. Kerbeshian ve arkadaþlarý (1990) Asperger sendromunun ayýrt edilmesinde hipertrofik becerilerin varlýðýnýn, sýnýrlý ilgilerin ya da birçok alan-da duyarsýzlýðýn olmasýnýn önemli olduðunu ileri sürmektedir (Kugler 1998).

TARTIÞMA

Asperger sendromu ve yüksek fonksiyonlu otistik bozukluðun ayýrýcý tanýsýný yapmak gerekli midir? DSM-IV (APA 1994) ve ICD-10 (DSÖ 1992) ayýrýcý taný için yeterli midir? Bunlar ayný bozukluklar mýdýr? Geliþim dönemlerine göre hem Asperger sendromu hemde otistik bozukluk tanýlarý ayný kiþiye konulabilir mi? Baþlangýçta klasik otizm taný ölçütlerini karþý-layan ancak yaþýn artmasý ya da bir takým tedavi gir-iþimleri ile artýk klasik otizm tanýsýný karþýlamayan ancak hala bazý belirtileri olan kiþilere hangi taný konulacaktýr? Ýncelenen yazýnda bu sorulara yanýt bulunamamýþtýr.

Sýnýrlý sayýdaki bireyle yapýlmýþ olsa da, otuz yýllýk bir izlem çalýþmasýnda, otistik bozukluðu olan kiþilerin Asperger sendromu olan kiþilere göre eðitim, iþ, özerk-lik, evliözerk-lik, çocuk sahibi olma, týbbi veya kurumsal yardýma ihtiyaç duyma bakýmýndan daha kötü sonuçlarý olduðu ileri sürülmektedir (Larsen ve Mouridsen 1997).

Her iki bozuklukta da, toplumsal etkileþimde nitel bozulma, davranýþ ilgi ve etkinliklerde sýnýrlý, bas-makalýp ve yineleyici örüntü söz konusudur. Ancak, DSM-IV (APA 1994) ve ICD-10'a (DSÖ 1992) göre Asperger sendromu ile otizm arasýndaki en önemli fark, Asperger sendromunda dil veya biliþsel geliþmede gecikme olmamasýdýr. DSM-IV’te (APA 1994) çocukluk çaðý otizmi tanýsý konulduðunda Asperger sendromu tanýsý konulamayacaðý belirtilse de, bu önemli ayýrým ICD-10 (DSÖ 1992) ölçütlerinde pek açýk deðildir (Kugler 1998). Gillberg (1998) bazý durumlarda her iki tanýnýn da konulmasýnýn uygun olabileceðini ileri sürmektedir.

Asperger sendromu ile yüksek fonksiyonlu atipik yaygýn geliþimsel bozukluðun farklý iki grup olup olmadýklarý açýk deðildir (Gillberg 1998, Szatmari 1992). Kugler’e (1998) göre, Asperger sendromu sadece dil ve biliþsel bozukluðu olmayan otizm olarak tanýmlanýrsa, Asperger'in kendisinin de bildirdiði gibi, baþlangýçta dil gecikmesi olan ve daha sonra iyi dil iþlevselliði gösteren olgular gözardý edilmektedir. Burada biliþsel geliþme ya da uyumsal davranýþ üzerinde daha fazla durulmaktadýr; motor gecikme, beceriksizlik, ve/veya tüm özel ilgiler yetersiz olarak kabul edilmektedir. Bunlar Asperger sendromunun belirgin özellikleri ise de DSM-IV (APA 1994) ve ICD-10 (DSÖ 1992) taný ölçütleri arasýnda yoktur. Bu bozukluklar arasýndaki farklýlýklarý ve birlikte olan

(8)

özellikleri sistematik bir biçimde deðerlendiren çok az çalýþma vardýr (Kugler 1998).

Asperger sendromu olgularýnýn bir çoðu yedi-sekiz yaþlarýna kadar psikiyatri kliniklerine getirilmemekte-dir. Bu durum ailenin dil geliþimi hakkýnda saðlýksýz bilgi verebileceðini düþündürmektedir (Gillberg 1998). Szatmari (1992) ileri sürülen taný ölçütlerinin güvenirliliði ile ilgili çok az kanýtýn ve Asperger sendromunun otizmden ayýrt edilmesi ile ilgili anlam-lý olabilecek çok az ölçüt bulunduðunu ileri sürmekte-dir.

Mahoney ve arkadaþlarý (1998) yaptýklarý bir çalýþma-da ise DSM-IV (APA 1994) taný ölçütlerinin otistik bozukluk ile Asperger sendromunu ayýrd etmede güvenilir olduðunu ancak atipik otizmin tanýsý açýsýn-dan güvenilir olmadýðýný ileri sürmüþlerdir. Benzer þekilde Tanguay ve arkadaþlarý (1998) DSM-IV (APA 1994) taný ölçütlerinin ve Otizm Taný Görüþmesi’nin (OTG-R) (Lord ve ark. 1994) ''klasik'' otizm tanýsý için uygun ve yeterli olduðunu ancak bu gereçlerin bozuk-luðun daha hafif formlarý için, baþka bir deyiþle, otis-tik spektrum bozukluklarýnýn tanýsýnda yeterli

olmadýðýný savunmaktadýr (Tanguay ve ark. 1998). Yazýnda bu bozukluklarýn ayýrýcý tanýlarý ile ilgili tartýþmalar sürmektedir. Taný koymadaki güçlükler þunlardan kaynaklanýyor olabilir:

a) Taný ölçütlerinin yetersiz ve güvenilir olmamasý, söz konusu bozukluklarýn sýnýrlarýnýn iyi belirlen-memesi ve göreceli olmasý,

b) Bozukluklarýn heterojen bir grup oluþturmasý, ortak özellikleri paylaþmalarý, iþlevselliðin bir çok alaný etki-lemesi,

c) Biyolojik belirleyicilerin olmamasý,

d) Ýyi anamnezin ve öykünün alýnmamasý, iyi gözlem ve fizik muayene yapýlmamasý,

e) Konuyla ilgili bilgi eksikliði,

f) Ailelerden kaynaklanan güçlükler (yanlýþ ve eksik bilgi vermeleri).

Bu alanlardaki belirsizliklerin ve yetersizliklerin gide-rilmesi ile yaygýn geliþimsel bozukluklarýn ayýrýcý tanýsýnýn daha iyi yapýlabileceðini düþünmekteyiz.

American Psychiatric Association (1994) Mental Bozuk-luklarýn Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý (DSM-IV), (çev. E Köroðlu), Hekimler Yayýn Birliði, Ankara.

Baron-Cohen S, Jolliffe T (1997) Another advanced test of the-ory of mind: evidence from very high functioning adults with autism or Asperger syndrome. J Child Psychol Psychiatry, 7: 813-822.

Bowler DM (1992) Theory of mind in Asperger's syndrome. J Child Psychol Psychiatry, 33(5):877-893.

Ciaranello AL, Ciaranello RD (1995) The neurobiology of autism. Annu Rev Neurosci, 18:101-128.

Dünya Saðlýk Örgütü (1992) ICD-10 Ruhsal ve Davranýþsal Bozukluklarý Sýnýflandýrmasý, (çev. F Çuhadaroðlu), Türkiye Sinir ve Ruh Saðlýðý Derneði yayýný, Ankara.

Ehlers S, Nyden A, Gillberg C ve ark. (1996) Asperger's syn-drome, autism and attention disorder: a comparative study of cognitive profile of 120 children. J Child Psychol Psychiatry, 38: 207-217.

Ehlers S, Gillberg C (1993) The epidomiology of Asperger's syndrome. A total population study. J Child Psychol Psychiatry, 34(8):1327-1350.

Gillberg IC, Gillberg C (1989) Asperger's syndrome-some epi-demiological considerations: a research note. J Child Psychol Psychiatry, 30:631-638.

Gillberg C (1991) Clinical and neurobiological aspects of Asperger's syndrome in six family studies. Autism and Asperger's Syndrome, U Frith (Ed), Cambridge, Cambridge Universty Press, s.122-146.

Gillberg C (1998) Asperger sydrome and high-functioning autism. Br J Psychiatry, 172:200-209.

Ghaziuddin M, Leininger L, Tsai L (1995) Brief report: thought disorder in Asperger's syndrome: comparison with high func-tioning autism. J Autism Dev Disord, 25(3):311-317. Ghaziuddin M, Butler E, Tsai L ve ark. (1994) Is clumsiness a marker for Asperger's syndrome? J Intellect Disabil Res, 38: 519-527.

Ghaziuddin M, Butler E (1998) Clumsiness in autism and Asperger's syndrome: a further report. J Intellect Disabil Res, 42:43-48.

Gökler B (1998) Asperger Bozukluðu. Psikiyatri Temel Kitabý, C Güleç, E Köroðlu (Ed), Ankara, Hekimler Yayýn Birliði, s.1111-1117.

Kaplan HI, Sadock BJ (1998) Pervasive Developmental Disorder. Synopsis of Psychiatry, 8. Baský, Baltimore, Williams & Wilkins, s.1179-1192.

Kerbeshian J, Burd L, Fisher W (1990) Asperger's syndrome: to be or not to be? Br J Psychiatry, 156:721-725.

Klin A, Volkmar FR (1995) Asperger's syndrome: guideliness for assessment and diagnosis. Learning Disabilities Association of America, Internet PDD Information Pages.

Klin A, Volkmar FR, Sparrow SS ve ark. (1995) Validity and neuropsychologycal charecterisation of Asperger's syndrome: convergence with nonverbal learning disabilities syndrome. J Child Psychol Psychiatry, 36:1127-1140.

Kracke T (1994) Developmental prosopagnosia in Asperger's

(9)

syndrome: presentation and discussion of an individual case. Dev Med Child Neurol, 36(10):873-886.

Kugler B (1998) The differentiation between autism and Asperger's syndrome. Autism, 2(1):11-32.

Larsen FW, Mouridsen SF (1997) The outcome in children with childhood autism and Asperger's syndrome orginally diag-nosed as psychotic. A 30-year follow-up study of subjects hos-pitalized as children. Eur Child Adolesc Psychiatry, 6(4):181-190.

Leary MR, Hill DA (1996) Moving on: autism and movement disturbance. Ment Retard, 34: 39-53.

Lord C, Rutter M, Le Couteur A (1994) Autism Diagnostic Interview-Revised: a revised version of a diagnostic interview for caregivers of individuals with possible pervasive develop-mental disorders. J Autism Dev Disord, 24:659-685.

Mahoney WJ, Szatmari P, Maclean JE ve ark. (1998) Reliability and accuracy of differentiating pervasive developmental disor-der subtypes. J Am Acad Child Adolesc Pschiatry, 37(3):287-295.

Manjiviona J, Prior M (1995) Comparison of Asperger's syn-drome and high-functioning autistic children on a test of motor impairment. J Autism Dev Disord, 25:23-29.

Nordin V, Gillberg C (1998) The long-term course of autistic disorders: update on follow-up studies. Acta Psychiatr Scand, 97:99-108.

Ozonoff S, Rogers SJ, Pennington BF (1991) Asperger's syn-drome: evidence of an empirical distinction from high-func-tioning autism. J Child Psychol Psychiatry, 32:1107-1122. Rapin I (1998) ''Otizmin Nörolojik Temeli'' seminerinde sözlü bildirim. III. Cerrahpaþa Çocuk Nörolojisi Günleri, Pediyatrik Davranýþ Nörolojisi, Ýstanbul.

Szatmari P (1992) The validity of autistic spectrum disorder: a literature review. J Autism Dev Disord, 22(4):583-600. Szatmari P, Tuff L, Allen M ve ark. (1990) Asperger's syndrome and autism: neurocognitive aspects. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 29:130-136.

Szatmari P, Bremner R, Nagy J (1989) Asperger' s syndrome: a review of clinical features. Can J Psychiatry, 34:554-560. Tanguay PE, Robertson J, Derrick A (1998) A dimensional clas-sification of autism spectrum disorder by social communica-tion domains. J Am Acad Child Adolesc Pschiatry, 37(3):271-277.

Tantam D (1992) Characterizing the fundamental social hand-icap in autism. Acta Paedopsychiatrica, 55:83-91.

Van Krevelen (1971) Early infantile autism and autistic psy-chopathology. J Autism Child Schizophr, 1:82-86.

Volkmar FR, Klin A, Schultz R ve ark. (1996) Asperger's syn-drome. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 35(1):118-123. Volkmar FR (1991) Autism and the Pervasive Developmental Disorders. Child and Adolescent Psychiatry, M Lewis (Ed), Baltimore, Williams & Wilkins, s.499-508.

Wing L (1981) Asperger's syndrome: a clinical account. Psychol Med, 11:115-130.

Wolff S, Barlow A (1979) Schizoid personality in childhood: a comparative study of schizoid, autistic, and normal children. J Child Psychol Psychiatry, 20:29-46.

Wolff (1991) Schizoid personality in childhood and adult life. III: the childhood picture. Br J Psychiatry, 159: 629-635.

Referanslar

Benzer Belgeler

This article analyze the impact of logistic providers’ reliability, responsiveness and assurance on the selection decision of logistic services providers and also investigates

Sağlık algısı puanı ile serviks ve meme kanseri taramaları için önerilen yaş sınırlarının altında yaptırma ve yaptırmama arasında anlamlılık bulunmaktadır..

Akademik Bakış Cilt 14 Sayı 28 Yaz 2021 201 not control the political and military administration, so he remained a tool in the hands of Eu- rope’s Great Powers and the country

Hastaların tedavi özellikleri incelendiğinde; majör depresyon ve anksiyete bozukluğu ek tanıları alan hastalarda, antidepresan tedavinin etkili olduğu, bipolar bozukluk

hurdaya satılan ve benim Kurtu- luş’ta bir hurdacının bahçesinde bulduğum evraklar; 1930’lar ile 1940’h yıllar arasında tutulmuş muhasebe kayıtları, dekor

Cenazesi bugün saat 12 de Feriköy Tepeüs'ü, Sümer Palas apartmanından kaldır larak na­ mazı Teşvikiye canliinde k ıln - dıktan sonra Feriköy,

A’nın Okul Çağı Çocukları İçin Duygulanım Bozuk- lukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli-Türkçe Uyarlaması (K-SADS- PL-T) (Gökler

Nitekim genel zeka düzeyi daha düşük olmasına karşın birinci olgunun Sayı Dizisi alt test puanı kısa süreli belleğinin güçlü olduğunu göstermiştir.