• Sonuç bulunamadı

SÖZEL OLMAYAN ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ BAKIŞ AÇISIYLA ASPERGER BOZUKLUĞU: İKİ OLGU SUNUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SÖZEL OLMAYAN ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ BAKIŞ AÇISIYLA ASPERGER BOZUKLUĞU: İKİ OLGU SUNUMU"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ASPERGER BOZUKLUĞU: İKİ OLGU SUNUMU

Birim Günay Kılıç*, Özlem Özcan**, Efser Kerimoğlu***

ÖZET

A sp e rg e r b o z u k lu ğ u n u n (AB) b ilişsel ve d a v ra n ışsa l fe n o tip in in sö zel o lm a ya n ö ğ ren m e g ü ç lü ğ ü (SO- ÖG) ile u y u m lu o ld u ğ u b ildirilm ektedir. B u y a zıd a A B ta n ısı k o n a n ik i o lg u n u n s u n u lm a s ı ve SO ÖG m o d e li çerçevesin d e ta rtışılm a sı a m a ç la n m ıştır. K o n u y la ilgili y a y ın la r m e d lin e 'd e n ta ra n m ış, D SM - I V ö lçü tlerin e göre ta n ı k o n u la n ik i olgu so n y a z ın bilgileri ışığ ın d a ta rtışılm ıştır. A B ta n ısı ala n ik i olguda so sy a l iliş k i k u r m a ve s ü r d ü r m e d e y e te rsiz lik , sezgisel, b ü tü n le y ic i, görsel-algısal ve görsel- m o to r b ecerilerinde so ru n la rın y a n ı sıra s ö z e l/e z b e r becerilerinin g ü ç lü o ld u ğ u sa p ta n m ıştır. A B ol­

g u la rın ın SO Ö G profiliyle u y u m lu y ö n le r i o lm a kla birlikte, A B için önerilen m o d ellerin sın a n m a s ı ve b o z u k lu ğ u n n ö ro b ilişsel a çıdan a n la şılm a sı için n ö ro p sik o lo jik te s t bataryalarıyla da h a g e n iş ö rn ek- le m le rd e y ü r ü tü le c e k çalışm alara g e r e k vardır.

Anahtar Sözcükler: Yaygın g e lişim se l b o z u k lu k , A sp e rg e r b o zu k lu ğ u , sö zel o lm a ya n ö ğ ren m e g ü ç ­ lü ğ ü .

SUMMARY: TWO CASES OF ASPERGER DISORDER F R O M THE PERSPECTIVE OF NONVERBAL LEARNING DISABILITIES

I t is re p o rte d th a t th e re is a co n sid era b le overlap b etw een cognitive a n d behavioral fe n o ty p e s o f A s ­ p e rg e r d iso rd er (AD) a n d n o n v e rb a l le a r n in g d isa b ilities (NLD). T h e a im o f th is article is to p r e s e n t

tw o ca ses o f A D a n d d is c u s s th e s e ca ses in th e p e rs p e c tiv e o f NLD profile. T h e re la te d articles w ere o b ta in e d fro m m e d lin e . T h e ca ses w ho w ere d ia g n o sed w ith D S M -IV are g o in g to b e d is c u s s e d in th e c o n te x t o f th e r e c e n t litera tu re. T h e ca ses h a d p ro b le m s n o t o n ly in th e ir social in te ra c tio n s a n d n o n ­ verb a l c o m m u n ic a tio n skills, b u t also in th e ir in tu itiv e , integrative, v is u a l p e r c e p tu a l a n d v is u a l m o ­ to r skills. A lth o u g h th e s e fin d in g s o f th e tw o ca ses o f A D are sim ila r w ith several a sp e c ts o f NLD, e x a m in a tio n o f su g g e s te d m o d e ls fo r A D a n d exp lo rin g o f its n eu ro co g n itive pro file w ith n e u r o p s y c ­ hological b a tteries in larger sa m p le s are n eed ed .

K ey words: P ervasive d e v e lo p m en ta l disorder, A sp e rg e r's disorder, n o n v e rb a l le a rn in g disability.

GIRIŞ

A vusturya'lı hekim H ans A sperger ilk kez 1944'te özel davranış örüntüleri olan 6-11 yaşla­

rında dört erkek çocuğu tanım lam ada 'otistik psikopati' terimini kullanmıştır. Bu çocuklarda bilişsel ve dil gelişimleri normal görünm esine karşın sosyal etkileşimde yetersizlik, sözel olma­

yan iletişimde bozukluk, olağandışı sınırlı ilgi alanları ile aşırı uğraşılar, donuk bir duygula­

nım, diğer insanların duygusal tonlu sözel olma­

yan iletişim sinyallerinin sezgisel olarak anlaşı­

lam aması, m otor hantallık, okulda uyum ve davranış sorunları gibi özellikler bildirilmiştir.

Geçen yüz yıl boyunca konuyla ilgili yüzlerce bi­

limsel yayın yapılmış ve değişik nozolojik bakış açıları ortaya çıkmıştır (Klin ve Volkmar 1997,

* kin. Dr., A n k a r a Üniv. Tıp Fak. Ç ocuk R u h Sağlığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A n ka ra .

** A ra ş. Gör. Dr., A n k a r a Üniv. Tıp Fak. Ç ocuk R u h S a ğ ­ lığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A n ka ra .

*** Prof. Dr., A n k a r a Üniv. Tıp Fak. Ç ocuk R u h Sağlığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A n ka ra .

Patzer ve Volkmar 1999). Bu bozukluk bugün Asperger Sendrom u olarak ICD-10'da (WHO, 1992) ve Asperger Bozukluğu (AB) olarak DSM- IV'te (APB, 1994) Yaygın Gelişimsel Bozukluklar (YGB) başlığı altında yer alm aktadır. Belirgin dil gelişimi gecikmesi olmaksızın, toplum sal etkile­

şim de nitel bozulm a, davranış, ilgi ve etkinlik­

lerde sınırlı basmakalıp ve yineleyici örüntülerin olması bozukluğun temel özelliğidir. DSM-IV ta­

nı sistemi sonrası da AB'nin bağımsız bir YGB kategorisi olup olm adığına ilişkin tartışmalar sürm üştür. Halen AB, Yüksek Işlevli Otistik Bo­

zukluk (YIO) ve Başka Türlü Adlandırılam ayan YGB arasındaki tanısal örtüşm eler ve farklılıklar araştırm a konusu olmaya devam etm ektedir (Kurita 1997, W alker ve ark. 2004).

Öte yandan görece korunm uş dil ve bilişsel be­

cerilere karşın belirgin sosyal sorunları olan bi­

reyler farklı disiplinlerin de ilgi odağı olmuştur.

Dil Bilim açısından, Anlamlı-Amaçlı işleme Bo­

zukluğu (Semantic-Pragmatic Processing Disor-

Ç ocuk ve G ençlik R u h Sağlığı D ergisi : 11 (3) 2 0 0 4

(2)

der) ile AB'de saptanan dil ve iletişim sorunları­

nın uyum lu olduğu ileri sürülm üştür (Bishop 1989). Nöropsikolojik bakış açısıyla Sözel Olma­

yan Öğrenme Güçlüğü (SOÖG) / Beyaz Cevher Modeli (Rourke 1987), nörolojik bakış açısıyla da Sağ Yarıküre ile ilişkili Gelişimsel Öğrenme Güç­

lüğü (Weintraub ve M esulam 1983) ve Sosyal Duygusal Öğrenme Güçlüğü m odeli (Denckla 1983) geliştirilmiştir. AB'nin bilişsel ve davranış­

sal fenotipinin SOÖG ile uyum lu olduğu ve fark­

lı sınıflandırm a sistemlerine ait olan AB ve SO- ÖG'nin birbirini dışlayan tanılar olmadığı, hatta SOÖG'nin AB'nin nöropsikolojik göstergesi ol­

du ğ u ileri sürülm ektedir (Klin ve ark. 1995).

SOÖG sendrom unda birincil olarak dokunsal- görsel algı, karm aşık psikom otor becerilerde ek­

siklik ve sorun çözme ile ilgili zorlukların oldu­

ğu kabul edilmektedir. Bu eksikliklerin dokun- sal-görsel dikkat ve dokunsal-görsel bellek so­

runlarına neden olduğu varsayılm aktadır. So­

nuçta bu eksiklikler dilin içerik (anlam) ve işlev (pragmatik) boyutunda bozulm alara neden ol­

m aktadır. Bu sendrom tanım lanan eksikliklerin yanı sıra bazı güçlü yönleri de kapsam aktadır.

Akadem ik alanda ciddi m atem atik güçlükleri gösteren bu çocuklar sözcük tanım a ve hecele­

m ede üstün beceriler gösterirler. O kum a hızı, m ekanik sözel beceriler, sözel sınıflamalar yö­

nünden ortalam anın üzerinde olabilirler. Görsel- uzaysal yetersizlikleri ve dil özellikleri zam an al­

gısının bozulm asına ve akademik, sosyal, d uy­

gusal sorunlara yol açabilir (Rourke ve ark.

2002).

SOÖG'ye ilişkin tartışm alar halen sürm ekle bir­

likte bugün en yaygın kabul gören nöropsikolo­

jik ölçütler Rourke tarafından ileri sürülm üştür.

Bu ölçütlere dayalı yapılan araştırm alar kavram ­ sallaştırılan modelin birebir örtüşm esede değişik patolojilerdeki özellik ve eksiklikleri tanım lam a­

da geçerliliğini ortaya koym uştur (Forrest 2004).

SOÖG d ü şü n ü len çocuklarda nöropsikolojik profil şöyle özetlenebilir:

* Görsel-uzaysal yetenekleri değerlendiren test­

lerde düşük performans

* Standart okum a testlerinde aritm etik testlerden

daha yüksek performans

* Basit dokunsal algı sağlam ken parm ak disgra- festezisi ve parm ak agnozisi

* Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği'nde Perfor­

m ans ZB'de Küplerle Desen, Parça Birleştirme ve Şifre alttestlerinde en d ü şü k değerler, Sözel ZB'de Sözcük Dağarcığı, Genel Bilgi, Benzerlik­

ler altteslerinde en yüksek değerler

* Dokunsal algı değerlendirm elerinde zam an içinde ilerleyici perform ans kaybı

* Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği'nde Sözel ZB, Performans ZB'den en az 10 puan yüksek Bu yazıda kliniğimizde yapılan değerlendirm e­

ler sonucu AB tanısı konan iki olgu sunulacak ve SOÖG modeli çerçevesinde tartışılacaktır. Tar­

tışma ayrıntılı nöropsikolojik değerlendirm eler üzerinden yürütülem em iştir. Ülkemizde çocuk ve ergenlerde kullanılabilecek nöropsikolojik testlerle ilgili standardizasyon çalışmalarında um utlandırıcı gelişmeler olmakla birlikte tüm yaş gruplarını kapsayan normları belirlenmiş, geçerlik, güvenirlik çalışmaları yapılmış test ba­

taryalarına sahip olm aktan uzağız. Yine de be- yin-davranış ilişkisini anlam ada işlevsel anlam ­ ları olan nöropsikolojik modellere dikkat çek­

m ek ve tartışm aya açılmasını sağlam ak bu yazı­

nın amacını oluşturm uştur.

OLGU 1

A, yedinci sınıfta okuyan, 13 yaşında bir erkek ve ailenin tek çocuğudur.

Toplum içinde kendini ifade edememe, derslere karşı ilgisizlik ve özellikle m atem atik dersinde başarısızlık temel yakınm alarıyla anne ve babası tarafından kliniğimize getirilmiştir. Akranlarıyla iletişim kuram adığı, kolay incindiği, kendini sa- vunam adığı ve elini kolunu sallama, öne arkaya sallanma gibi hareketlerinin olduğu bildirilmiş­

tir.

G elişim sel Öykü: Zam anında norm al doğum la dünyaya gelmiş, yenidoğan dönem inde hiperbi- lirubinemi nedeniyle bir kez kan değişimi geçir­

miş. Erken bebeklik dönemine ilişkin olarak uy­

(3)

kuya geç dalm a dışında önemli bir sorun yaşan­

mamış. Gelişim dönemlerine bakıldığında 10 ay­

lıkken ilk sözcüklerini söylemiş, 1 yaşında yü rü­

m üş, 2,5 yaş civarında dü zgün bir biçimde ko­

nuşm uş. Anne baba çalıştığı için çocuğun bakı­

m ında temel rolü babaanne ve hala üstlenmiş.

Ailenin tek torunu olan çocuk, çok korunaklı bir biçimde bakılmış. Bebeklik ve erken çocukluk dönem inde akranlarıyla beraber olabileceği or­

tam larda hiç bulunam amış.

Üç yaşında okumayı öğrenmiş. O dönem de sü­

rekli reklam panolarını okur, araba plakalarını ezberlermiş. Dışarı çıkıldığında aynı yollardan geçilmesini, panoları aynı sırayla okum ayı ister­

miş. Aksi halde çok sinirlenir, ağlar ve eve dön­

m ek istemezmiş. Yalnız kaldığında öne arkaya sallanma, elini kolunu sallama biçiminde davra­

nışları olurmuş.

Evden ilk ayrılışı anaokuluna başlamasıyla ol­

m uş, ayrılm ada sorun yaşanmamış. Fakat diğer çocuklarla birlikte olmak yerine daha çok kendi başına oyun oynarmış. Ayakkabılarının bağcık­

larını bağlayamaz, bisiklete binemez, top oyna­

yamazmış.

ilkokul dönem inde öğretm eni çocuğun dikkat süresinin kısa olduğunu, tek başına çalışamadı­

ğını, zam anı uygun bir biçimde kullanmadığını, özellikle aritmetik alanında başarısız olduğunu bildirmiş. Türkçe ve sosyal bilgiler dersinde ise başarısı sınıf düzeyindeymiş. Öğretmeni sorun­

ları konuşarak çözmeye çalışan, saygılı bir çocuk olduğunu buna karşın kendini dinletemediğini, alay edildiğini ve arkadaşları tarafından dışlan­

dığını bildirmiş. Ailenin ve öğretm enin yoğun desteği ile sınıf içi dram a çalışmalarına katılmış ve gerekli performansı göstermiş. Okul saatleri dışında televizyonda haberleri izler, hava d u ru ­ m u ve tüm program ların akışını aklında tutar­

mış. Yıllar önce yaşanmış olayları tam tarihiyle hatırlar, başından geçenleri gün saat vererek an­

latırmış. Yeni tanıştığı ve beraber oyun oyna­

m ak istediği çocuklara söylev verir bir tarzda 'siz benim dostlarımsınız, arkadaşlarım sınız' der akranlarınca yadırganır ve alay konusu olur­

muş. Coğrafi konularda ve turistik bölgeler hak­

kında sürekli bilgi edinen, listeler tutan, ülkeleri,

başkentlerini, nüfus v.b. özelliklerini ezbere bi­

len çocuğu annesi 'elinde atlası ve dünyası ile dolaşıyor' biçiminde tanımlamıştır.

Çocuğun özgeçmişinde önemli bir hastalık, nö­

bet ve travm a tanımlanmam ıştır. Anne 38, baba 41 yaşında, her ikisi de üniversite m ezunu ve mesleki olarak başarılı kişilerdir. Anne ve baba­

nın evhamlı ve kaygılı kişilik yapıları olduğu dikkati çekmiştir. Ailede çocuklarına benzer özellikleri olan başka bir aile bireyinin olmadığı­

nı bildirm işlerdir. Özellikle baba tarafında ente­

lektüel ve başarılı kişiler olduğu saptanmıştır.

Babaanne ve hala ile sınırlı olan aile içi ilişkileri yanı sıra, anne babanın arkadaş ilişkilerinin de kısıtlı olduğu öğrenilmiştir.

R uhsal D urum M uayenesi: Yaşından küçük gö­

rünen, esmer, göz altları çökük, donuk ifadeli bir çocuktu. Kendine bakım ının yeterli olduğu gö­

rüldü. Görüşmeye davet edildiğinde ilkin ne ya­

pacağını bilmez tarzda om uzlarını kaldırdı, kol­

larını salladı ve garip bir yüz ifadesi takındı. Bu durum bir süre sonra normale döndü. Bilinci açıktı, yönelimi yeterliydi. Dikkati kolay dağılı­

yordu. Belleği kabaca güçlü izlenimi verdi. Olay­

ları tam tarih vererek anlatıyordu. Algı kusuru saptanm adı. Düşünce yapısında gerçeği değer­

lendirmesi normaldi, yargılaması ve soyutlama yeteneğinin kısıtlı olduğu saptandı. Bazen ana- babaların dilinden, onların sözcükleriyle konuş­

tuğu ve aile içi konuşm alarda geçen düşüncele­

ri, planları m utlak gerçeklermiş gibi benim sedi­

ği izlenimi edinildi. Düşünce içeriğinde arkadaş­

larının alayları, sataşmaları, coğrafya sorularına yanıt vermesi için zorlamalarıyla ilgili öfke ve kırgınlık duyguları vardı. Konuşurken göz te­

ması kurm uyor, elini kolunu oynatıyor, bedeni­

ni öne arkaya sallıyordu. Konuşma düzgün ve akıcıydı. Çağrışımları bağlantılı fakat ayrıntıcıy- dı. Ses tonu yüksek ve metalikti, ritmi tek düze ve vurgulam adan yoksundu. Duygulanım ı sığ­

dı. Hiç gülümsemese de som urtkan bir çocuk olarak da tanımlanamazdı. Psikomotor aktivite- si özellikle teke tek görüşm e bitip yalnız kaldı­

ğında artıyor, etrafta dolaşm aya başlıyordu.

N örolojik M uayene ve Laboratuar Bulguları:

Fizik ve nörolojik m uayenesi normaldi. Silik bul­

(4)

gular için nörolojik m uayenesinde ise, yazıda sağ elini kullanm asına rağm en karışık laterali- zasyon, yaşı ve gelişim düzeyi ile uyum suz den­

ge bozukluğu, taşm a hareketleri ve hareketleri sürdürm e güçlüğü saptandı. EEG'si norm al ola­

rak değerlendirildi. Kraniyal m anyenik rezo­

nans görüntülemesi, tetkik sırasında yoğun kay­

gı yaşadığı için gerçekleştirilemedi.

P sikom etrik D eğerlendirm e: Cümle Tamamla­

m a Testi'nde ifade kısırdı, arkadaş ilişkilerinde yaşadığı sorunlar en belirgin tema idi. insan Res­

mi Çizme Testi'nde kulakları, saçları, boynu, ayakları olmayan, cinsiyeti belirsiz, ifadesiz bir resim çizdi. Resimle ilgili öykü anlatam adı. Ben­

der Gestalt Görsel Algılama Testi'nde (Koppitz 1960) hata puanı 4 olarak saptandı. Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği'nde (WÇZÖ-R) (Sava­

şır ve Şahin 1995), Sözel ZB 79, Perfomans ZB 76, Toplam ZB 75 idi. Sözel ve performans alt testle­

rin sonuçları T ablol'de sunulm uştur.

Tablo 1: WÇZÖ-R Sözel ve Performans Alt Testlerinin Standart Puanları.

WÇZÖ-R OLGU 1 OLGU 2

SÖZEL 79 108

Genel Bilgi 8 10

Yargılama 6 10

Aritmetik 9 11

Benzerlik 2 13

Sayı Dizisi 9 6

PERFORMANS 76 75

Resim Tamamlama 4 8

Resim Düzenleme 9 8

Küplerle Desen 10 7

Parça Birleştirme 2 4

Şifre 9 6

TOPLAM 75 91

OLGU 2

B, yedinci sınıfda okuyan, 12,5 yaşında bir erkek ve ailenin tek çocuğudur.

Toplum içine girememe, dikkat dağınıklığı, alay edilme korkusu, kendi etrafında dönm e, ellerini çırpma, kafa sallama hareketleri, olağandışı kor­

ku ve kaygıları nedeniyle anne babası tarafından kliniğimize getirilmiştir. Son zam anlarda yolcu­

luklar sırasında otomobilin m otor ısısı artar ve patlar diye korkuyorm uş. Korku ve kaygıların­

d an kurtulm ak için yol çizgilerine basmıyor, ba­

sarsa 'kıyamet kopacağını' düşünüyorm uş.

G elişim sel Öykü: Zam anında sezaryenle d ü n ­ yaya gelmiş. Yenidoğan dönem inde sorun ya­

şanmamış. Altı ay civarında ellerini oğuşturm a hareketi başlamış. ilk sözcüklerini 8. ayda söyle­

miş, 18. ayda yürüm üş. Yürümeye başladığında parm ak uçlarında yürü dü ğü fark edilmiş ve o dönem den itibaren kendi etrafında dönermiş.

Halen süren kendi etrafında dönm eler ve başını sağa sola çevirmelerinin nedeni sorulduğunda, böyle yaparak dü şü n düğ ü nü ve hayal k urd uğ u ­ nu söylüyorm uş. ilk iki aydan sonra anne baba çalıştığı için çocuğun bakımı profesyonel bakıcı­

lar tarafından sağlanmış.

H er zam an bilgiçlik taslar bir tarzı varmış. Üç yaşında elektrik am pulleri ilgisini çekiyormuş.

H er alışverişte am pul aldırıyor, eve gelenler de hediye olarak am pul getiriyorlarmış. Büyüyünce elektrikçi, kimyacı olacağını söylüyormuş. Ana­

okulunda yaşıtlarıyla bir araya geldiğinde onlar­

la oyun oynamaz, tek başına zam an geçirirmiş.

Resim yapm ayı çok sever, sürekli uçak resmi ya­

parmış. Annesi bir yıl sürekli uçak resmi yaptığı­

nı gözlemlemiş.

İlkokula başlam a konusunda çok isteksiz dav­

ranmış. İlk yıl sınıfta sürekli pencereden dışarıyı seyretmiş ve yazı yazmayı reddetm iş. Birinci sı­

nıfın ikinci dönem inde okum ayı öğrenmiş. Ma­

tem atik dersinde başarısı belirgin olarak düşü k­

ken diğer derslerde sınıf düzeyinde bir başarı gösteriyormuş. Yedi yıldır beraber olduğu sınıf arkadaşları dışında okulda kimseyle iletişim kurmamış. Sınıfa yeni bir öğrenci katıldığında çok huzursuz oluyorm uş. Öğretmeni kurallara çok bağlı, hata yapm aktan korkan, sakar ve be­

denini kontrol etmekte yetersiz bir çocuk olarak tanımlıyormuş. Sosyal etkinliklere katılmıyor, arkadaşlarının kendisi ile alay edeceğini d üşü­

nüyorm uş. Sınavlarda yoğun kaygı yaşıyor ve anne ya da babanın yardım ı olm adan günlük iş­

lerini düzenleyem iyorm uş. Son zam anlarda sü­

(5)

rekli olarak bir şarkıcının, kasetçalarda yerini saptadığı bir şarkısını dinliyormuş.

Özgeçmişinde önemli bir hastalık, nöbet ve trav­

m a tanımlanmamıştır. Anne 39, baba 40 yaşında, her ikisi de üniversite m ezunudur. Anne kendi­

ni telaşlı ve mükemmeliyetçi, baba ise çekingen, çok fazla arkadaşı olmayan biri olarak tanım la­

mıştır. Ailede çocuklarına benzer özellikleri olan başka bir aile bireyinin olmadığını bildirm işler­

dir. Dedenin Pick Hastalığı ve halanın da Panik Bozukluğu olduğu öğrenilmiştir.

R uhsal D urum M uayenesi: Yaşından küçük gö­

rünen, donuk ifadeli bir çocuktu. Kendine bakı­

m ının yeterli olduğu görüldü. Görüşmecide ilk andan itibaren 'garip' bir çocuk izlenimi bıraktı.

Görüşme boyunca azalmakla birlikte, ürkekliği ve beden hareketlerindeki hantallığı, stereotipik tarzda baş sallamaları dikkati çekiyordu. Konu­

şurken göz teması kurm uyor, jest ve m im ik kul­

lanm ıyordu. Bilinci açıktı, yönelimi yeterliydi.

Dikkatini toparlam ada zorlanıyordu. Belleği ka­

baca normal izlenimi verdi. Algı kusuru saptan­

madı. Düşünce akışı yavaşlamıştı. Düşünce ya­

pısında gerçeği değerlendirm esi normaldi, yar­

gılaması ve soyutlam a yeteneğinin kısıtlı olduğu saptandı. Düşünce içeriğinde arkadaşlarıyla ya­

şadığı sorunlar ve kaygıları vardı. Tek düze ve m etalik bir ses tonuyla konuşuyordu. Psikomo- tor aktivitesi yavaşlamış ve sığ bir duygulanım sergiliyordu.

N örolojik M uayene ve Laboratuar Bulguları:

Fizik ve nörolojik muayenesi normaldi. EEG'si normal ve kraniyal m anyenik rezonans görüntü­

lemesi olağan olarak değerlendirildi.

P sikom etrik D eğerlendirm e: Cümle Tamamla­

m a Testi'nde arkadaş ilişkilerinde yaşadığı so­

runlar, sınavlarda başarısız olma korkusu, yal­

nızlık en belirgin tema idi. insan Resmi Çizme Testi'nde cinsiyeti belirsiz, ifadesiz bir baş resmi çizdi. Resimle ilgili öykü anlatam adı. Bender Gestalt Görsel Algılama Testi'nde hata puanı 5 olarak saptandı. WÇZÖ-R'de, Sözel ZB 108, Per- fomans ZB 75, Toplam ZB 91 idi. Sözel ve perfor­

m ans alt testlerin sonuçları Tablol'de sunulm uş­

tur.

Sunulan olgular halen kliniğimizde izlenmekte ve yaşadıkları ilişki sorunlarına yönelik destek­

leyici görüşm eler sürdürülm ektedir. ikinci olgu kaygı ve depresyon belirtilerinin giderilmesine yönelik olarak antidepresan tedavi almaktadır.

TARTIŞMA

Sunulan olguların kesitsel bulguları ve gelişim­

sel öyküleri dikkate alındığında ortak sorun her iki çocuğun da istekli olmasına ve uygun sosyal ortam larda bulunm alarına karşın gelişim düzey­

lerine uygun, doyurucu toplum sal ilişki ve ileti­

şim kuram am alarıdır. H er ikisinde de garip pos- tür, m otor hantallık, donuk yüz ifadesi ve göz te­

m asının azlığı gibi sözel olmayan iletişim beceri­

lerinde belirgin ve devamlı bir bozukluk vardır.

Erken çocukluk yıllarından beri var olan aynılık tutkusu, dikkat sorunları ve stereotipik hareket­

ler, toplum sal işlevlerinde bozulm aya neden olacak düzeyde garip ve daralmış ilgi alanları her iki olguda saptanan diğer ortak bulgular ara­

sındadır. Olguların toplum sal etkileşim dışında uyum sal davranış ve kendi kendine yetme bece­

rileri klinik açıdan belirgin gecikme gösterme­

miştir. Dil ve bilişsel gelişimlerinde gecikme yoktur. Bu nedenle aileleri tarafından profesyo­

nel yardım talebi birinci olguda dikkat sorunları ve ders başarısızlığı, ikinci olguda depresyon, kaygı bozukluğu gibi psikopatolojilerin eklen­

m esinden sonra olmuştur. Bu bulgular ışığında olgulardaki temel psikopatolojinin YGB sınıfla­

ması altında yer alan AB ile uyum lu olduğu d ü ­ şünülm üştür. DSM-IV'te (APB, 1994) AB dil ve bilişsel gelişimde klinik olarak anlamlı gecikme olmaksızın sosyal etkileşimde ağır ve sürekli bo­

zukluk, sınırlı, yineleyici davranış, ilgi ve etkin­

liklerin olması ile tanım lanm aktadır.

H er iki çocuğun dil gelişiminde belirgin bir bo­

zukluk olmaması nedeniyle YIO tanısı konulm a­

mıştır. Sunulan olgularda olduğu gibi temel dil becerileri sağlam olmakla birlikte sözel olmayan iletişim becerileri ve dilin sosyal kullanım ı (jest­

ler, göz teması, m izah v.b.), konuşm anın ritmi ve tonlamasına ilişkin bozukluklar hem AB'de hem de YlO'de bulunabilm ektedir. Bu du ru m sosyal ilişki kurm a ve sürdürm ede yetersizliklere ne­

(6)

den olmaktadır. AB olgularının yetersizliklerine bağlı ortaya çıkan sosyal izolasyondan rahatsız oldukları fakat bu farkındalığa rağm en sorunla­

rını çözemedikleri saptanm ıştır (Nordin ve Gill­

berg 1998). AB'de depresyon ve kaygı belirtileri­

nin sıklıkla tabloya eşlik ettiği ve sorunları arttır­

dığı bildirilm ektedir (Volkmar ve Klin 2000).

ikinci olguda ilişki kurm a güçlükleri ve alay edilme endişesi ile gelişen kaçınma davranışı ço­

cuğun yalnızlaşmasına ve yoğun sınav kaygısı ve obsesif uğraşların eşlik ettiği depresif tablo­

n u n gelişmesine neden olmuştur. Bu yönden ilk olgunun da gelişebilecek benzer psikopatolojiler açısından risk altında olduğu düşünülm üştür.

Yaşları dikkate alındığında Bender-Gestalt Tes- ti'nde her iki olgunun hata puanları yüksektir.

Sağ yarıküre ile ilişkili görsel-uzaysal algılama bozukluklarını işaret eden bu sonuç AB'yi sağ yarıküre işlev bozukluğuna bağlı sosyal-duygu- sal bilginin işlenmesinde yetersizlikle açıklayan modellerle uyum lu d ur (Rourke 1987, W eintraub ve Mesulam 1983, Denckla 1983). SOÖG'li ço­

cukların görsel-algısal eksikliklerinin birincil olarak nesnelerin uzaydaki yerini saptam adaki eksikliğe bağlı olabileceği bildirilm ektedir (For­

rest 2004). WÇZÖ-R ile yapılan genel zeka düze­

yi değerlendirm esi her iki olgunun zeka geriliği grubuna girm ediğini ve özellikle ikinci olgunun Sözel puanının Performans puanından dikkati çekici şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. İlk ol­

g unun WÇZÖ-R profili SOÖG için beklenen öl­

çütleri karşılam am aktadır. Fakat bu ölçütün SO- ÖG olgularının % 41'inde saptanabildiği akılda tutulm alıdır. Alt test puanlarına bakıldığında perform ans alt testlerinden Parça Birleştirme her iki olgununda en düşük puanları aldığı alt test olm uştur (Bkz. Tablo1). Algısal örgütleme, sezgi gücü, üç boyutlu düşünebilm e gibi görsel-algısal yetenekleri ölçen bu testte toplam zeka düzeyle­

ri farklı olsa da her iki olgunun en düşük puan­

ları alması bu alanda ortak sorunları olduğunu göstermiş ve bu noktada her iki olgu da SOÖG m odelinde ileri sürülen ölçütleri karşılamıştır.

AB'de Parça Birleştirme alt testinde düşük per­

formans bildiren bir çalışmada aynı zam anda Resim Düzenleme, Şifre ve Aritmetik alt testle­

rinde de düşük bir profil belirlenmiştir (Ehlers

ve ark. 1997). AB'de yapılan bir başka çalışmada ise SOÖG modelini destekler tarzda sözel olma­

yan bilişsel becerilerde düşüklük yanı sıra sözel belleğin güçlü olduğu saptanm ıştır (Gunter ve ark. 2002). M atematik dersinde başarısızlıkları­

na ve dikkat sorunlarına karşın her iki olgunun da Aritmetik alt testinde oldukça yüksek p uan­

ları sözel belleklerinin güçlü olmasıyla ilişkili olabilir. Nitekim genel zeka düzeyi daha düşük olmasına karşın birinci olgunun Sayı Dizisi alt test puanı kısa süreli belleğinin güçlü olduğunu göstermiştir. İkinci olgunun depresyonu ve kay­

gısı bellek işlevlerini olum suz yönde etkilemiş ve Sayı Dizisi alt testinde düşük p uan almasına neden olmuş olabilir. SOÖG olan çocuklar özel­

likle güçlü olan sözel becerilerine dayalı m ate­

m atik görevlerinde Sözel Öğrenm e Güçlüğü olan çocuklardan daha başarılı olabilmektedir (Forrest 2004). Küplerle Desen alt testinde Otis- tik Bozukluğu olan çocukların yüksek puanlar aldığı bildirilm ektedir (Ehlers ve ark. 1997). Bu alt testte olgularım ızın göreli olarak yüksek p u ­ an alması ve bu bulgunun Öktem'in (1998) 11 AB olan çocukla yürüttüğü araştırm a sonuçlarıyla olan benzerliği hem YİO-AB ayrımı açısından hem de SOÖG modeli açısından alt test örüntü- lerinin sınırlarının çok net olmadığını dü şü n d ü r­

m üştür.

AB'nin zeka düzeyi yüksek otistiklerden mi oluştuğu yoksa ayrı bir YGB kategorisi mi oldu­

ğu konusunda tartışm alar sürm ektedir. Bu bağ­

lam da SOÖG modeli YİO-AB arasındaki benzer­

lik ve farklılıkları ortaya koyan bir çerçeve sun­

m aktadır. SOÖG birçok nörolojik hastalık ve bo­

zukluk için 'son ortak yol' olarak önerilen nörop- sikolojik bir m odeldir. Sağ yarıküre işlev bozuk­

luğu v e /v e y a beyin beyaz cevherinde bozukluk­

lar SOÖG'nin anatom ik bileşenleri olarak kabul edilmektedir. Bu sendrom da motor-koordinas- yon becerilerinde, dilin pragm atik yönünde, sö­

zel olmayan iletişim ve etkileşimde bozukluk te­

mel belirleyicidir. Öte yandan SOÖG fenotipin- de ezber belleği, temel sözel-işitsel beceriler sağ­

lamdır. Bu m odelde aşamalı olarak ele alınan ve belli düzeylere yerleştirilen birçok bozukluk bu ­ lunm aktadır. AB, SOÖG fenotipine en uygun olan birinci düzeyde yer alırken, YİO yelpazenin

(7)

Tablo 2: Asperger Bozukluğu (AB) ve Yüksek Işlevli Otistik Bozukluk (YIO) Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar*.

AB-YİO (Farklılıklar)

YİO AB

AB-YİO (Benzerlikler)

Sosyal etkileşim zayıf**

Sözel olmayan iletişimin kullanımı/kavranması düşük**

Konuşmaların kitabi yorumu**

Basit işitsel ve sözel bellek güçlü**

Sözcük okuma heceleme iyi**

Karmaşık akıl yürütme sonuç çıkarmada güçlük**

Sol yarıküre

Görsel uzaysal beceriler iyi IQ: performans>sözel

Mekanik dil becerileri gecikmiş fakat iyi

İfade edici/alıcı dil ve yazma becerileri bozuk

Karşılıklı konuşma ile bağlanma olmaz.

Artikülasyon bozuk olabilir.

Okul çağında heceleme ve mekanik aritmetikte sorun yok

Sağ yarıküre

Görsel uzaysal beceriler kötü**

Psikomotor koordinasyon bozuk**

Mekanik dil, ezbere dayalı sözel bellek iyi**

IQ:sözel>performans**

İfade edici/alıcı dil ve yazma becerileri iyi*

Garip tarzlarına karşın karşılıklı konuşma ile diğerlerine bağlanma**

Mekanik aritmetikte zorluk**

Sosyal izolasyondan üzüntü**

Sorun çözememe**

* Rourke ve ark. (2002) gözden geçirme makalesi esas alınmıştır.

** O lgularda gözlenen bulgular.

en uzağında olmak üzere dördüncü düzeyde ele alınm aktadır (Rourke ve ark. 2002). AB ve SOÖG nöropsikolojik profillerinin benzerliklerini orta­

ya koyan araştırm alar bulunm aktadır (Klin ve ark. 1995, Gunter ve ark. 2002). AB olan kişilerde özellikle kallosal lifler olmak üzere beyaz cevher yolaklarında saptanan işlevsel ve gelişimsel bo­

zukluklar bu modeli destekleyici bir kanıt olarak yorum lanm aktadır (Berthier 1994, Ellis ve Gun­

ter 1999). AB'li bir baba ile oğlunun değerlendi­

rildiği bir çalışmada, SOÖG ile uyum lu bir nö- ropsikolojik profil ve babada hem sağ hem de sol frontal loblarda aberan girus ve sulkuslar sap­

tanmıştır. Benzer bulguları olan oğulda, aynı za­

m anda inferiyor-mesiyal tem poral lob ve amig- dalada da saptanan anormallikler oğuldaki bul­

guların daha ağır ve yaygın oluşuyla açıklanmış­

tır (Volkmar ve ark. 1996).

SOÖG modeli çerçevesinde AB ve YIO arasında var olduğu öne sürülen benzerlik ve farklılıklar Tablo 2'de Rourke ve arkadaşları tarafından (2002) yazılan gözden geçirme makalesi esas alı­

narak özetlenmiş, olgularda gözlenen bulgular belirlenmiştir.

Sonuç olarak, DSM-IV tanı sistemine göre AB tanısı alan iki olgunun, sözel/ezber becerilerin­

de güçlülüğün yanısıra sezgisel, bütünleyici, görsel-algısal ve görsel-motor becerilerinde so­

runlar olduğu saptanmıştır. Sunulan olgulardan ikincisi nöropsikolojik profil açısından SOÖG ile daha uyum lu iken birinci olgunun profili bekle­

nen ölçütleri tam olarak karşılamamıştır. AB'nin bireysel olarak farklı görünüm leri ve heterojen doğası bu sonucu doğurm uş olabilir. Nöropsiko­

lojik profildeki benzerlik ve farklılıklara karşın kişiler arası iletişimde önemli güçlüğü olan iki olguda da bu sorunların çocukları sosyal yön­

den incinebilir kıldığı düşünülm üştür. AB'de dikkat dağınıklığı, okul başarısızlığı, yaşıtlarıyla gelişim düzeylerine uygun ilişkiler kuram am a daha önce yapılan olgu sunum larında da ortak özellik olarak ortaya çıkm aktadır (Biber ve ark.

1995, Aysev 1996, Ö zgüven ve ark. 2001).

Sosyal uyum güçlükleri ve sosyal izolasyona ikincil depresyon ve kaygı bozukluklarına yat­

kın AB olgularında hem tanı hem de sağaltım gi­

rişimlerinin belirlenmesi açısından daha nesnel ölçütlere gereksinim vardır. Daha geniş örnek- lemlerde, kapsamlı nöropsikolojik test batarya­

(8)

larıyla AB için önerilen m odellerin sınanması bozukluğun nörobilişsel açıdan anlaşılm asını sağlayabilecektir.

KAYNAKLAR

A m e r ik a n P sikiya tri Birliği (1996) M ental B o zu klu kla rın T a n ısa l ve S a y ım s a l Elkitabı, D ö rd ü ciB a skı (DSM-IV), A m e r ik a n P sikiya tri Birliği, W a sh in g to n DC, 1 9 9 4 'ten çeviren E Köroğlu, H ekim ler Mym Birliği, A n ka ra . A y s e v A (1996) B ir A sg erg er olgusu. Ç ocuk ve G ençlik R u h Sağlığı D ergisi 3(1):22-26.

B erthier M (1994) C orticolossal a n o m a lies in A sp erg er’s sy n d ro m e. A m J R adiol 8:519-527.

B ib er B, Miral S, B a y k a r a A ve ark. (1995) B ir y e tiş k in A sp e rg e r b o zu k lu ğ u olgusu. Ç ocuk ve G ençlik R u h S a ğ ­ lığı D ergisi 2:82-86.

B ish o p DVM (1989) A u tism , A sp erg er's sy n d r o m e a n d sem a n tic- pra g m a tic disorder: w h e re are th e boundari- e slB ritish J Dis C om m 24:107-121.

D en ckla M B (1983) The neuropsychology o f social-em o­

tional learning disabilities. A rc h Neurol 40:461- 462.

E hlers S, N y d e n A , Gillberg C ve ark. (1997) A sp erg er sy n d ro m e, a u tis m a n d a tten tio n disorders: a com parati­

ve s tu d y o f th e cognitive profiles o f1 2 0 children. J Child P sychol P sych ia try 38:207-217.

Ellis HD, G unter H L (1999) A sp erg er syn d ro m e: a sim p ­ le m a tter o f w h ite m a ttertT ren d s Cogn S c i 3:192-200.

F orrest B J (2004) T he utility o f m a th difficulties, in tern a ­ lized p sych o p a th o lo g y, a n d visu a l-sp a tia l deficits to id en tify children w ith th e nonverbal learning d isa b ility syn d ro m e: e vid e n ce fo r a v isu a lsp a tia l disability. Child N europsychol 10(2):129-146.

G unter HL, G h a ziu d d in M, Ellis HD (2002) A sp erg er syn d ro m e: te s ts o f right h em isp h ere fu n c tio n in g a n d in­

terhem ispheric com m unication. J A u tis m D ev D isord 32:263-281.

KlinA, V olkm ar FR, Spa rro w S S ve ark. (1995) Validity a n d neuropsychological characterization o f A sp erg er syn d ro m e: convergence w ith nonverbal learning d is a b i­

lities sy n d ro m e. J C hild P sychol P sych ia try 3 6 :1 1 2 7 ­ 1140.

Klin A, V olkm ar FR (1997) A sp erg er's S yn d ro m e. H a n d ­ book o f A u tis m a n d P ervasive D evelopm ental D isorders içinde, D J C ohen ve FR V olkm ar (eds) J o h n W illey &

S o n s, Inc., s:94-122.

K oppitz EM (I9 6 0 ) T he B en d er-G esta lt te s t fo r children:

a norm ative s tu d y . J Clin P sychol 16:432-435.

K urita H (1997) A com parative s tu d y o f A sp erg er s y n d r o m e w ith high-functioning a typ ica l a u tism . P sych i­

a try Clin N eurosci 5(1):67-70.

N ordin V, Gillbeg C (1998) T he long-term course o f a u tis ­ tic d iso rd ers: u p d a te on fo llo w -u p stu d ie s. A c ta Psychi- a tr S c a n d 97:99-108.

Ötem F (1998) A sp e rg e r b o zu k lu ğ u olan çocuklarda WÇÎR a lt te s t örüüeri. T ik Psikoloji D ergisi 13:1­

12.

Ö gien HD, Öer (Xtnez fi (2001) E rişkin bir A s p e r ­ g e r b o zu k lu ğ u o lg u su n u n k lin ik ve nöropsikolojik d eğ er­

lendirm esi. Trik P sikiya tri D ergisi 12(3):233-240.

P a tzer DK, V olkm ar FR (1999) T he neurobiology o f a u ­ tism th e p e rv a s iv e d e v e lo p m e n ta l d iso rd ers. N eurobi­

ology o f M ental Illn ess içinde, D S C harney, E J Nestler, B S B u n n e y (eds) O xford U ve rsity Pres., s: 761-778.

R o u rke B P (1987) S y n d ro m e o f nonverbal learning d is a ­ bilities: th e fin a l com m on p a th w a y o f w h ite-m a tter d ise- a s e /d is fu n c tio n . Clin N europsychol 1:209-234.

R o u rke BP, A h m a d SA, Collins D W ve a rk. (2002) Child clinical/pediatric neuropsychology: so m e recent a d v a n ­ ces. A n n R ev P sychology 53:309-339.

S a v a şır I, Ş a h in N (1995) W echsler Ç ocuklar için Z k a ÖÇeği (WISC-R). A n k a ra , T ik Psikologlar Derneği.

V olkm ar FR, Klin A, M ararns W ve ark. (1996) A sper- g e r s ’s syndrom eclinical conference" J A m A c a d Child A d o le sc P sych ia try 35:118-123.

V olkm ar FR, K lin A (2000) P ervasive D evelopm ental Di­

sorders. C om prehensive T extb o o k o f P sych ia try içinde.

7. b a skı, cilt 2, B J S a d o ck, VA S a d o c k (eds.) Philadel­

p h ia , Lippincott, s.2 6 5 9 -2 6 7 8 .

W a lker DR, T h o m p so n A , W a ig en b a u m L ve ark. (2004) Specifyin g PDD-NOS, A sp e rg e r S yn d ro m e, a n d A u tism . J A m A c a d Child A d o lesc P sych ia try 43(2):172-180.

W eintraub S, M esu la m MM (1983) D evelopm ental lear­

ning d isa b ilities o f th e right hem isphere: em otional, in­

terpersonal, a n d cognitive com ponents. A rch Neurol 40:463-468.

W orld H ea lth O rganization (1992) International S ta tis ­ tical C lassification o f D ise a s e s a n d R eH ea lth Problem s.

W orld H ea lth O rganization, G eneva.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Orta derecede: Eğitsel bir iki alanda öğrenme becerilerinde belirgin güçlükler vardır, dolayısıyla okul yıllarında yoğun ve özel eğitim ara vermeleri olmadan

Yapılan analiz sonucunda dört heceli anlamsız sözcüklerin tekrarında okuma güçlüğü yaşayan çocukların performanslarının, kontrol gruplarına göre daha düşük

Hastaların tedavi özellikleri incelendiğinde; majör depresyon ve anksiyete bozukluğu ek tanıları alan hastalarda, antidepresan tedavinin etkili olduğu, bipolar bozukluk

Tamamlayıcı tıp kapsamında nöralterapinin yanısıra, kolon hidroterapi, manyetik alan tedavisi, sağlıklı ve dengeli beslenme, yeterli su tüketimi, düzenli fi ziksel

A’nın Okul Çağı Çocukları İçin Duygulanım Bozuk- lukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli-Türkçe Uyarlaması (K-SADS- PL-T) (Gökler

Bu özellik ise, jeneralize formun (ASE) varlığını akla getirir. Olası ASE tanımına yönelik eleştirilerimizi ise EEG bulgularına da- yanarak yapabiliriz. Olgumuza ait

Bu olgu dolayısıyla beslenme güçlüğü olan infant- larda vitamin B12 eksikliği olabileceği vurgulanmak istendi.. Vitamin B12 verilmesi, eksikliğinin tedaviye dramatik

Gerekli tüm düzeltmelerden sonra iyi gören gözündeki görme keskinliği 20/200 (200 feet’den gördüğünü 20 feet’den görme) ya da daha az ve görme alanı 20 dereceden az