• Sonuç bulunamadı

Sahir'in Amerika macerası...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sahir'in Amerika macerası..."

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Restoranın dekoru, dört ayda bir değişiyor. Buraya, "Cities" adına uygun olarak dünya başkentlerinin küçük maketleri yerleştiriliyor. Sahir Erozan, sık sık dünya turuna çıkıyor. Ortadaki fotoğraf, Tayland gezisi sırasında çekilmiş.. pılıyor ve olaylar duru­

luyordu.. Sahir, buna rağm en T ü rk iy e ’ye dönmüyor ve kendince “A m e rik a n rü y a sın ı” gerçekleştirm enin ilk adımlarını atmaya baş­ lıyordu.

“Askerlerin yönetti­ ği bir ülkede yaşamak d a pek cazip d e ğ ild i doğrusu” diyordu...

A m e r ik a ’daki ilk günlerinde kafasına gö­ re bir yol tutturuyor, öğ­ retim üyesi amcanın desteğiyle bir dil okulu­ na giriyor, böylece yeni bir hayata başlıyordu..

A m e rik a ’ya gid işi­ nin üçüncü ayında ise, A m erik a’ya giden pek çok kişi gibi, bulaşıkçı­ lık, benzin istasyonla­ rında pom p acılık ve garsonluk yapıyordu.. Tuttuğu bu işlerden Sa- hir’e en büyük keyfi ve­ ren, garsonluk olmuştu.

B ir yandan büyük otel ve lokantalarda gar­ sonluk yapan delikanlı, diğer yandan okuluna devam edi­ yordu.

Ve çok sevip benimsediği bu iş, Yeni Dünya’daki yeni hayatının dönüm noktasını oluşturdu... . ^ ^

Sahir Erozan, 14 yıl sonra şimdi “Cities” isimli iki süper lüks restoranın sahibi.

Genç adamın Washington ve New York’taki restoranları, sinema, iş ve politika dünya­ sındaki en parlak yıldızların

uğrak yeri...

35 yaşındaki Erozan, bu şöhretlerle yalnız müşteri-işa- damı ilişkisi içinde değil, ço­ ğunun yakın dostu, iyi arka­ daşı aynı zamanda..

...Ve sıkı durun; ABD’nin çiçeği burnunda başkanı Clin- to n ’un aylar süren seçim kampanyasını yürüten komi­ tenin tek T ü rk üyesi de ol­ muş, Sahir Erozan... Dahası, bir anlamda hala Clinton eki­ binin içinde..

Öte yandan Cum hurbaş­

kanı Özal’ın Amerika’ya yap­ tığı son gezideki akşam y e ­ meklerinden birinin de Citi- es’te verildiğini hatırlatalım.

Köklü Bir Ailenin Oğlu

İşte, “zirvedekiler”e böyle- sine yakın olan S ah ir Ero- zan'la, seyrek olarak yaptığı Türkiye ziyaretlerinden birin­ de sohbet ediyoruz.

Kendini anlatmaya ya da övm eye pek meraklı görün­ meyen Sahir beyin ağzından neredeyse zorla aldığımız her

cüm le ayrı bir önem taşıyor. Bu arada Sa­ h ir beyin, ö z e l­ lik le sanat ve edebiyat dünya­ mızda isim yap­ mış, çok köklü bir ailenin oğlu olduğunu anlıyo­ ruz.

Dedesi Celal S a h ir E rozan , edebiyat tarih i­ mizin önemli bir ismi.. Dedesinin annesi N ü zhet hanım da ilk ka­ dın tiyatro yaza- i rımız. Berin Na- di halası, yani o da C e la l S a h ir Erozan’ın kızı. B ir kaç y ıl önce k a y b e ttiğ i babası Türkay Erozan ise, sanat tutkunu bir ö ğretim ü y e s iy ­

di...

S a h ir E ro-zan’la bizi röpor­ taj yapmaya iten n eden ler, onun salt A m e r ik a ’da lokanta sahibi ol­ ması değil, renkli kişiliği, girişimciliği ve uluslararası şöhret­ lerle olan dostlu­ ğu... B ir kere, beş yıldır sahibi bulunduğu ik i restoran- gece klübü, rastgele yerler değil.

H o I 1 y w o - o d ’un ila h ları K evin Cost- ner’den, Robert De Niro’ya, ayrı­ ca ABD Dışişleri eski B a k a n ı H en ry K issin - g e r ’ den A B D B a şk a n ı C lin - ton’a kadar bir­ çok uluslararası şöhretin mekanı durumunda...

Şöhretleri bu­ raya çeken şey, farklı dekor anla­ yışı, sıcak atmos­ fer ve yokun yok old u ğu b ir yer olm ası.. B ir de a rk a d a şla rın ın d e y im iy le S a ­ h ir'

tik” patronluğu.,

Ama bu kadar değil. Öteki bazı nedenler de sözkonusu; Sahir Erozan’ın bir büyükelçi heyecanıyla Amerika’da Tür­ kiye’nin tanıtımını yapmaya çalışması, bu uğurda v a k ıf kurması; ateşli bir Bush mu­ halifi, militan düzeyinde bir Clinton taraftarı olması; “Citi­ es” sayesinde tanıdığı birçok şöhretli politikacıya T ü rk i­ ye’yi anlatması ve onları Tür­ kiye’ye getirmesi..

(2)

Sahir'in Am erika m acerası..

&

Ül*f

Erozan yardımcılarından biri ile lokantasında..

► ► ►

Ö rneğin, A B D B a şk a n ı Bill Clinton ’ın en yakın çalış­ ma arkadaşlarından Richard Gephard’ın Türkiye’yi ziyaret etmesi, Sahir beyin sayesinde olmuş.

G eph ard’m Türkiye’deki resmi görüşmelerinin birinde Sahir için “Sen olmasaydın bizim Türkiye’yi görmemiz mümkün olmazdı. Sana min­ nettarız” demesi bunun kanı­ tı..

Bugünlerde resmen göre­ ve başlayan Clinton’la şimdi­ ki ve bundan sonraki Türkiye hükümetleri arasında yapıla­ cak resmi görüşmelerde, dip­ lomatlar kadar Sahir beyin de etkisi olacak kuşkusuz.

İşte, böylesi ilginç özellik­ leri olan bu genç adamın, renkli hayatına ilişkin ayrıntı­ lara biraz daha göz atalım is­ terseniz.

“Amerika’daki

çaylaklık günlerim”

Yazının başında da dedik ya, T ü rk iy e ’ de gözün gözü görmediği anarşi ortamından uzaklaşmak için Am erika’ya giden delikanlı Sahir’i orada çalışmaya iten şey, okulun bahçesinde karşılaştığı bir olay. Bunu, kendi ağzından dinleyelim:

“George Town Üniversite- s i’nde ok ula ba şla m ıştım . Hem A m e rik a ’daki amcam hem de İstanbul’daki yakın­ larım ın desteğiyle, istesey­ dim çalışmadan okuluma de­ vam e d e b ilird im . A m e r i­ ka’nın ünlü ve zenginlerinin ç ocu k ları da okuyordu bu okulda.. Öğrenciler limuzin­ lerle geliyor, özel uçaklarla b a şk a k en tlere gid iy ord u . Fakat sonraki günlerde öğ­ rendim ki bu zengin ve var­ lıklı çocukların tümü okul dı­ şındaki zam anlarında basit işlerde çalışıyordu. Araların­ da bulaşıkçılık yapan dahi vardı. Yaşam tarzları böyley- di. Zaten ben de çalışmak is­ tiyordum. Çünkü ne aileme ne de amcama yük olmak is­ tiyordum. Okulun

kafeterya-CNN'in ünlü talk- show ustası Larry King de Erozan'ın restoranında doğum gününü kutlayanlardan biri..

sında bulaşıkçılık yapmaya başladım. İki üç hafta sonra aynı kafeteryanın tuvaletini temizliyordum. Kısacası, ne g e re k iy o rsa yap ıyord u m . Epey tabak kırdım, şeflerden fırça yedim ama ayın sonun­ da da maaşımı aldım. Haya­

tım boyunca ilk kez kendi ça­ lışm a m la p a ra k a z a n ıy o r­ dum. Sarhoş olmuştum ade­ ta... Kafeterya işi bir kaç ay sürdü. Sonra Hilton Oteli’ne başvurdum . Bu arada İngi­ lizcemi geliştirm iştim . Hil- ton’da garsonluk için bir sü­ re beni denediler. Deneme döneminde yemekleri müşte­ rilerin üstüne dökünce, az daha öldü rü yorlardı, ban a hemen kapıyı gösterdiler.

Bir kaç ay işsiz kaldım, iş ilanları, tanıdıklar, dostlar derken bir başka otelde re­ sepsiyon görevlisi olarak ça­ lışmaya başladım . Bu iş de dört ay sürdü. Ardından bir b aşk a lokanta, derken bir başkası derken, son olarak, kongre üyelerinin politikacı­ ların uğrak yeri olan VVater- gate’te bir lokantada garson­ luk yapıyordum. Burada he­ men hemen birçok ünlü poli­ tikacıyı tanım a fırsatı b u l­ dum. Çoğuyla da dostluklar k uruyordu m . M e se la R ea- gan’a servis yaptım. Kazan­

cım da gayet iyi, ayda 2000 do la r kazanıyorum . Fakat bir acı haber...”

Evet, Sahir bey, 1982 yılın­ da bir acı haberle şok olur. Çok sevdiği babası T ürkay bey, vefat etmiştir. Fakat gar­ sonluğa o kadar dalmıştır ki, Amerika’dan ayrıldığı takdir­ de yeniden dönememe tehli­ kesiyle karşı karşıyadır. Çün­ kü askere alınacak ve belki de Amerika onun için bitecektir. O yüzden babasının cenazesi­ ne gelemez.

Ancak birkaç ay sonra, okulla sorunlarım hallettikten sonra Türkiye’ye gelir ve bu­ nun için işinden istifa etmek zorunda kahr.

Bir ay sonra yeniden “Ye­ ni Dünya”ya döner..

Ve neler olur neler..

“Beş kuruşum yokken

bar satın aldım”

Yine mikrofonu, pardon, sözü Sahir beyin kendisine vereüm:

Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Izzetbegovic de ABD'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında "Cities"e uğradı. Sahir Erozan, İzzetbegoviç ve kızı Sabine ile.. Aynı yemeğe eski Nato Komutanı Alexandre Haig'in kızı Barbara Haig de (solda) katıldı.

(3)

Z a ra ra girdim ve mecburen işi küçülttüm. Personel sayı­ sını da azalttım , d e k o rla rı daha uzun süre

tutm aya b a şla ­ dım, iki yıl son­ ra y e n id e n d ü z lü ğ e ç ık ­ tım.” Evet, Sahir Erozan düzlü­ ğe çık ar ve Cities son iki y ıl içinde y i­ ne adından en çok söz e ttire n bir mekan ola­ rak eğlence sek törü n e hizmet ver­ m eye d e ­ vam eder..

N ew Y ork ’ta şube­ sini açar, bu arada talihi, poli­ tikacılardan yana yaver gider.. “Seçim kam panyası baş­ lam ak üzereydi. Ben daha o zamandan Clinton’a şans ta­ nımıştım ve lokantama gelen Clinton taraftarları sayesin­ de Demokrat Parti yönetici­ leriyle tanışm a fırsa tı b u l­ dum. Hatta Ted Kennedy ve ü n lü t a lk -s h o w ’cu L a r r y King’le de..

D e rk e n , b ir sü re so n ra Clinton’la tanıştım. Kampan­ ya başlayın ca kendim i b ir ­ den D em okrat P a rti’lilerin a r a s ın d a b u ld u m ve b e n i Washington komitesine seç­ tiler. B irk a ç seçim yem eği benim lokantada düzenlendi ve çok iyi d o s tlu k la r k u r ­ dum.. Hatta o kadar ileri git­ tim ki, lokan taya ayıracak zam an bile bulam ıyordum . Ve sonunda Clinton seçildi.. Hep birlikte zaferi yine Citi- es’te kutladık. Sonra, G ep- h a rd t’m Türkiye ziyaretini s a ğ la d ım . Ve b u g ü n e g e l­ dik..”

T e rö rd en kaçıp A m e r i­ ka’ya giden, garsonluk ve bu­ laşıkçılıktan sonra eğlen ce kralları arasında yer alan ve Clinton’un bir adım ötesine kadar ulaşmayı, yeni A B D yö­ n etim iyle dostluk kurm ayı başaran 35 yaşındaki Sahir Erozan’m hayat hikayesi böy­ le..

Şimdi, A m e rik a ’da Clin­ ton devri başladı, Sahir beyi kimbilir nasıl bir gelecek bek­ liyor...

benim olmuştu.

Aldığım kredilerle barın dekorunu değiştirdim . Tek tük müşteri ile idare etmeye başladım.

Bir ay sonra, yine beni se­ ven dostlarımdan biri, barda 500 kişilik bir parti ayarladı. Çok güzel b ir program sun­ dum o n la ra , çok m em n un kaldılar, ben de çok iyi para kazandım. Ve bar tanınmaya başladı. Bir yandan da borç­ ları ödüyordum. -Gençlik ba­ rı- halindeydi adeta. Y a p tı­ ğım yenilikler restoran dergi­ lerinde yayınlanıyordu. Y an ­ daki binayı da alıp ba rı ge­ nişlettim. Barın yanısıra res­ toran ve gece kulübü de aç­ tım.

H er şey iyi giderken, bir başka yerde İkincisini devre­ ye soktum. İkinci kulübe çok b ü y ü k p a r a la r h a rc a d ım . Adını -Kentler- anlamına ge­ len -Cities- koydum.

Ve ünlülerin buraya gel­ m esini sağlayan çok ilginç b ir proje g e liştird im . D ört ayda bir değişen dekor yapı­ yordum.

Ö rn e ğ in , R io k e n tin in sembolik maketi, dört ay ka- byor, sonra değişiyor, bu kez Paris, daha sonra İstanbul... Müşteriler bayıbyordu.

Ünlü T V yıldızları, Kevin Costner, Robert De Niro gibi sanatçılar, Kissinger ve daha b ir çok şöh ret için C ities, gözde mekan olmuştu.

Çok farklı şovlar, kabare­ ler, .gösteriler ve müzik...

insan lar coşuyor, eğleni­ yordu. Bu a ra d a ben im de şöhretim artm ıştı. Benim le röportajlar yapılıyor, her ke­ simden insanla dost oluyor­ dum. Restoran tıka basa do­ luyor, günler öncesinden re­ zervasyon yaptırmak gereki­ yordu. Fakat bu dekorlar için epey p a r a la r h arc ıy o rd u k . I p a h i r Erozan'ın dedesi Celal Sahir Erozan, Fecri-Ati edebiyatının önde gelen isim lerin­ dendi. Dede Erozan (beyaz sakallı olan) şiirleriyle her dönem kendinden söz ettirdi. Am erika'da m ilyarder olan Sahir Erozan, dedesi ile annesinin bu fotoğrafı Zonguldak'ta çektirdiklerini söyledi..

“Am erika’da beşinci yılı­ mı doldurmuştum. Babam ın da ölümüyle parasızlık gün­ lerim başlamıştı.

Okula devam ediyordum ama benim için aslolan çalış­ m aktı. B ir gün, g a rso n lu k y ılla r ım d a n ta n ıd ığ ım b ir do stu gö rd ü m . W a s h in g - to n ’d a çok ü n lü olm ay an , mütevazı bir barın devredi­ leceğini söyledi.. S ah ipleri başka kente taşmıyorlarmış, barın borçları varmış, falan filan.

-B ir delilik yapayım- de­ dim , gittim konuştum . C e ­ b im d e b e ş k u ru ş b ile yok am a çok iyi bankacı dostla­ rım var. K re d i a lırım diye düşündüm.

Ve tek kuruş dahi ödeme­ den, barı borçlarıyla devral­ dım. Zaten barın üzerindeki borç, m ü lk iy e tin d en d a h a fazlay dı. İm zayı attık, b a r

Referanslar

Benzer Belgeler

olduğu gibi, toprak şoseyi asfalta, ve asfalt yolu şe- hirlere bağlıyan daha geniş daha mükemmel ana şoselerle bütün memleket örülmüş bir haldedir. Çiftçinin

Giri şimimiz ile doğrudan ilgili olmamakla birlikte, onun anlayışına ciddi destek olmasını beklediğimiz Ekolojik Restorasyon & Permakültür Kursu, 14-22 A

savunurken, TOKİ ise hazırladığı raporda "plan notu değişikliğinin Gül-Keleşoğlu konsorsiyumunun satın aldığı parseller için geçerliyken Bahçe şehir

Aslında bundan çok daha önce, yani günümüzden yaklaşık bir milyar yıl sonra Güneş’in parlaklığı okyanuslardaki suları bu- harlaştıracak kadar yükselmiş ve Dünya

[r]

gerekse azınlıklar ile Müslüman ahali arasındaki düşmanlığı körüklediği yadsınamaz. Her ikisi de İstanbul’daki suç oranlarının artmasında doğrudan

Enterobacter-Klebsiella grubu amoksisilin-klavulanik asid (%72), piperasilin (%65), seftazidim (%53) ve sefotaksime (%52) yüksek oranlarda direnç gösterdi¤i halde, imipenem

Traverten Atıklarının Çimentolu Dolgu Malzemesi Olarak Kullanımında Renk ve Parlaklık Değerlerinin Araştırılması.. Ali Sarıışık 1* , Songül Can 2 , Keziban