• Sonuç bulunamadı

Okul öncesi eğitime devam eden 60 ay ve üzeri çocukların anne bağlanma stillerinin; empatik, duygusal ve sosyal beceri düzeylerine etkisinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okul öncesi eğitime devam eden 60 ay ve üzeri çocukların anne bağlanma stillerinin; empatik, duygusal ve sosyal beceri düzeylerine etkisinin incelenmesi"

Copied!
213
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OKUL ÖNCESİ EĞİTİME DEVAM EDEN 60 AY VE ÜZERİ

ÇOCUKLARIN ANNE BAĞLANMA STİLLERİNİN; EMPATİK,

DUYGUSAL VE SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİNE ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

Esra Doğanay Koç

YÜKSEK LİSANS TEZİ

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren on iki (12) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Esra

Soyadı : Doğanay Koç

Bölümü : Okul Öncesi Öğretmenliği İmza :

Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Okul Öncesi Eğitime Devam Eden 60 Ay ve Üzeri Çocukların Anne Bağlanma Stillerinin; Empatik, Duygusal ve Sosyal Beceri Düzeylerine Etkisinin İncelenmesi

İngilizce Adı : The Analysis Of The Influence Of Mother Attachment Styles Of Children 60 Months Old And Over Who Continue Pre-School Education On Their Level Of Emphatic, Emotional And Social Skills

(3)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı : Esra Doğanay Koç İmza : ………

(4)

JÜRİ ONAY SAYFASI

Esra DOĞANAY KOÇ tarafından hazırlanan “Okul Öncesi Eğitime Devam Eden 60 Ay ve Üzeri Çocukların Anne Bağlanma Stillerinin; Empatik, Duygusal ve Sosyal Beceri Düzeylerine Etkisinin İncelenmesi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Gazi Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: (Doç. Dr. Gülümser GÜLTEKİN AKDUMAN)

(Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi) ……… Başkan: (Prof. Dr. Yasemin AYDOĞAN)

(Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, ………

Abant İzzet Baysal Üniversitesi) Üye: (Doç. Dr. Saide ÖZBEY)

(Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi) ……….

Tez Savunma Tarihi: 17/03/2017

Bu tezin Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Ülkü ESER ÜNALDI

(5)

TEŞEKKÜR

Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsünde Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanan bu çalışmada araştırmanın tüm aşamalarında rehberlik çalışmalarını büyük bir titizlikle gerçekleştirirken güler yüzüyle her zaman bana destek olduğunu hissettirerek motivasyonumu arttıran danışmanım Sayın Doç. Dr. Gülümser GÜLTEKİN AKDUMAN hocama saygılarımı sunar ve teşekkür ederim.

Çalışmamın istatistiksel analizlerinde çok değerli yardımlarını benden esirgemeyen Sayın Ahmet GÜL ve Turgay AYKUTELİ’ye çok teşekkür ederim.

Çalışmamda veri toplamak için uygulanan anketlere yardımcı olan Çankırı il merkezinde bulunan okulların müdürlerine ve öğretmenlerine, hayatımızdaki yerleri ve önemlerini bir kez daha bana hissettiren tüm annelere çok teşekkür ederim.

Yüksek Lisans sürecinde daima bana destek olan, amcam ve yengeme, bana evlerini açan teyzelerime, her zaman varlığını hissettiğim kişi olan hayat arkadaşıma sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

(6)

OKUL ÖNCESİ EĞİTİME DEVAM EDEN 60 AY VE ÜZERİ

ÇOCUKLARIN ANNE BAĞLANMA STİLLERİNİN; EMPATİK,

DUYGUSAL VE SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİNE ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Esra Doğanay Koç

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Mart 2017

ÖZ

Bu araştırma, okul öncesi dönem eğitimi alan 60 ay ve üzeri çocukların anne bağlanma stillerini belirlemek, çocukların anne bağlanma stilleri ile empatik, duygusal ve sosyal beceri düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu kapsamda araştırma, 2015-2016 eğitim öğretim yılı içerisinde Çankırı merkezinde bulunan resmi ilköğretim anasınıfları ile resmi bağımsız anaokullarına devam eden 60 ay ve üzeri 109 çocuk ve annesi ile yürütülmüştür. Araştırmada veri toplamak amacıyla; anneler ve çocukları hakkında gerekli bilgilere ulaşabilmek için, “Genel Bilgi Formu”; çocukların anne bağlanma stillerini ölçebilmek için “Yakın İlişkiler Envanteri II”; empatik beceri düzeylerini ölçebilmek için “Kısa Empati Ölçeği”; duygusal becerilerini ölçebilmek için “Duygusal Becerileri Değerlendirme Ölçeği” ve sosyal becerilerini ölçebilmek için ise; “Sosyal Beceri Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPPS 22 paket programında, bağımsız değişkenlerin kategori sayısına göre, bağımsız örneklemler için T testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ile analiz edilmiş olup; anlamlı çıkan farklılıklarda, grup farklılıklarını inceleyebilmek amacıyla Tukey HSD testi kullanılmıştır. Değişkenler

(7)

arasındaki ilişkiler Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı ile incelenmiştir. Araştırma sonucunda yakın ilişkiler envanteri II’nin anne öğrenim düzeyine göre; empatik becerinin çocuğun baba yaşına göre; duygusal becerinin anne öğrenim düzeyine ve çocuğun aile yapısına göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık oluşturduğu tespit edilmiştir. Sosyal beceri düzeyi incelendiğinde ise; anne öğrenim düzeyine ve baba öğrenim düzeyine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir. Yakın ilişkiler envanteri II ile sosyal beceri arasında anlamlı, zayıf ve negatif yönlü bir ilişki vardır. Empati ile ifade etme, anlama ve toplam duygusal beceri ile arasında anlamlı, zayıf ve pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler : bağlanma stilleri, empati, duygusal beceri, sosyal beceri, okul öncesi eğitim.

Sayfa Adedi : 213

(8)

THE ANALYSIS OF THE INFLUENCE OF MOTHER

ATTACHMENT STYLES OF CHILDREN 60 MONTHS OLD AND

OVER WHO CONTINUE PRE-SCHOOL EDUCATION ON THEIR

LEVEL OF EMPHATIC, EMOTIONAL AND SOCIAL SKILLS

(M.S. Thesis)

Esra Doğanay Koç

GAZI UNIVERSITY

INSTITUTE OF EDUCATIONAL SCIENCES

March 2017

ABSTRACT

This study was conducted in order to determine mother attachment styles of children who are 60 months old and over having pre-school education, and to analyze the relationship between their level of emphatic, emotional and social skills. In this context, within the academic year of 2015-2016, the research was carried out with 109 children who are 60 months old and over attending official primary education kindergartens and official independent kindergartens located in the centre of Çankırı and with their mothers. In order to collect data in the study, “General Information Form” was used to get the necessary information about the mothers and children, “Close Relationship Inventory II” was used to measure the mother attachment styles of children, “Short Empathy Scale” was used to measure their level of emphatic skills, “Emotional Skills Assessment Scale” was used to measure their emotional skills, and “Social Skill Scale” was used to measure their social skills. The obtained data were analyzed by SPPS 22 package program according to the number of categories of independent variables, and by T test and one-way analysis of variance for independent samples and in significant differences, the Tukey HSD test was used to examine the differences in groups. The relations between variables were analyzed

(9)

with Pearson product-moment correlation coefficient. As a result of the study, according to the level of education of the mother; close relationship inventory II, according to the age of the father; their emphatic skill and according to the level of education of the mother and the family structure of the child; their emotional skill were found to have statistically significant differences. When social skill levels are examined, it has been found that there is a statistically significant difference according to the level of education of the mother and father. There is a meaningful, weak and negative relationship between close relationship inventory II and social skill. There is a meaningful, weak and positive relationship between empathy expression, comprehension and total emotional ability.

Key Words :attachment styles, empathy, emotional skill, social skill, pre-school education,

Page Number :213

(10)

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZ ... v

ABSTRACT ... vii

İÇİNDEKİLER ... ix

TABLOLAR LİSTESİ ... xiv

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xviii

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ... xix

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

Problem Durumu... 1 Araştırmanın Amacı ... 4 Araştırmanın Önemi ... 6 Varsayımlar ... 9 Sınırlılıklar ... 9 Tanımlar ... 9

BÖLÜM II ... 11

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 11

Ailenin Tanımı ve Önemi ... 11

Ailede Anne Çocuk Arasındaki İlişki ... 12

Bağlanma... 13

(11)

Bağlanma Kuramları ve Ortaya Çıkışı ... 14

Bağlanma Sistemi ve Evreleri ... 17

Bebeklik ve Çocuklukta Bağlanma ... 20

Yetişkinlerde Bağlanma ... 22 Bağlanma Stilleri ... 24 Güvenli Bağlanma ... 25 Korkulu Bağlanma ... 26 Saplantılı Bağlanma ... 26 Kayıtsız Bağlanma ... 26 Empati ... 27

Empatinin Tanımı ve Önemi... 27

Empatiye İlişkin Karıştırılan Kavramlar ... 28

Sempati... 29 Özdeşleşme ... 29 İçtenlik ... 29 Benmerkezcilik ... 30 Sezgisel Tanı ... 30 Empati Modelleri ... 30 Hoffman’ın Modeli... 30

Feschbah’ın Üç Bileşen Modeli ... 32

Davis’in Modeli ... 32

Empatinin Sınıflandırılması ... 32

Çocuklarda Empati Becerisi ... 35

Empati Gelişiminde Ebeveynlerin Rolü... 36

Duygusal Beceri ... 37

(12)

Temel Duygusal Beceriler ... 38

Duyguları Tanıma ... 38

Duyguları Anlama ... 40

Duyguları İfade Etme ... 40

Çocuklarda Duygusal Beceri ... 41

Duygusal Becerinin Gelişimde Ebeveynlerin Rolü ... 42

Sosyal Beceri ... 44

Sosyal Becerinin Tanımı ve Önemi ... 44

Sosyal Beceriye İlişkin Kavramlar ... 45

Sosyal Gelişim... 45

Sosyal Yeterlik ... 45

Sosyalleşme ... 46

Sosyal Zekâ ... 46

Sosyal Olgunluk ... 46

Sosyal Anksiyete (Sosyal Fobi) ... 47

Empati ... 47

Sosyal Becerinin Sınıflamaları ... 47

Çocuklarda Sosyal Beceri... 48

Sosyal Beceri Gelişiminde Ebeveynlerin Rolü ... 49

Sosyal Beceri Yetersizliği ... 50

İlgili Araştırmalar ... 52

Bağlanma Stilleri İle İlgili Yapılan Araştırmalar ... 52

Empati İle İlgili Yapılan Araştırmalar ... 56

Duygusal Beceri İle İlgili Yapılan Araştırmalar ... 60

Sosyal Beceri İle İlgili Yapılan Araştırmalar ... 64

(13)

YÖNTEM ... 73

Araştırmanın Modeli... 73

Evren ve Örneklem ... 73

Verilerin Toplanması ... 76

Genel Bilgi Formu ... 76

Yakın İlişkiler Envanteri - II (YIYE II) ... 76

Sullivan Çocuklar İçin Kısa Empati Ölçeği... 77

Çocukların Duygusal Becerilerinin Değerlendirmesi Testi ... 79

Sosyal Beceri Ölçeği ... 81

Verilerin Analizi ... 82

BÖLÜM IV ... 87

BULGULAR VE YORUM ... 87

Yakın İlişkiler Envanteri II’ye İlişkin Bulgular ve Yorum ... 87

Empatiye İlişkin Bulgular ve Yorum ... 106

Duygusal Beceriye İlişkin Bulgular ... 115

Sosyal Beceriye İlişkin Bulgular ... 133

Yakın İlişkiler Envanteri II İle Empati, Duygusal ve Sosyal Beceri Arasındaki Korelasyon Bulguları ve Yorum ... 152

Empati ile Duygusal ve Sosyal Beceri Arasındaki Korelasyon Bulguları ve Yorum ... 155

Duygusal Beceri ile Sosyal Beceri Arasındaki Korelasyon Bulguları ve Yorum ... 157

BÖLÜM V ... 161

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 161

Sonuç ... 161

Örneklemin Demografik Özelliklerine İlişkin Sonuçlar ... 162

Bağlanma Stillerine İlişkin Sonuçlar ... 162

Empatiye İlişkin Sonuçlar ... 163

Duygusal Beceriye İlişkin Sonuçlar ... 163

(14)

Bağlanma Stilleri ile Empati Arasındaki Korelasyon Sonuçları ... 164

Bağlanma Stilleri ile Duygusal Beceri Arasındaki Korelasyon Sonuçları ... 164

Bağlanma Stilleri ile Sosyal Beceri Arasındaki Korelasyon Sonuçları ... 164

Empati ile Duygusal Beceri Arasındaki Korelasyon Sonuçları ... 165

Empati ile Sosyal Beceri Arasındaki Korelasyon Sonuçları ... 166

Sosyal Beceri ile Duygusal Beceri Arasındaki Korelasyon Sonuçları ... 166

Öneriler ... 167

Ebeveynlere Yönelik Öneriler ... 167

Öğretmenlere Yönelik Öneriler ... 167

Araştırmacılara Yönelik Öneriler ... 168

KAYNAKLAR ... 169

EKLER ... 185

EK-1. Araştırma Yapılan Okulların Listesi ... 186

EK-2. Araştırma İçin Milli Eğitim Müdürlüğü İzni ... 187

EK-3. Genel Bilgi Formu ... 189

EK-4. Yakın İlişkiler Envanteri II İzni ... 191

EK-5. Kısa Empati Ölçeği İzni ... 192

(15)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Bağlanma Davranışı Özellikleri………23 Tablo 2. Örnekleme İlişkin Demografik Özellikler………..75 Tablo 3. Beş Yaş Çocukları İçin OSBED Yüzdelik Dilimleri ve Puan Aralıkları…………82 Tablo 4. Normallik Testi Sonuçları………..84 Tablo 5. Çarpıklık ve Basıklık Değerleri………...85 Tablo 6. Çocuğun Cinsiyetinin Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı...88 Tablo 7. Çocukların Cinsiyetlerine Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları……..………..89

Tablo 8. Çocuğun Kardeş Sayısının Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı……...90 Tablo 9. Çocukların Kardeş Sayılarına Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……...……….91

Tablo 10. Çocuğun Doğuş Sırasının Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı……....92 Tablo 11. Çocukların Doğuş Sırasına Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……..……...93

Tablo 12. Anne Yaşının Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı...94

Tablo 13. Çocukların Anne Yaşına Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları………....95

Tablo 14. Baba Yaşının Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı………....96 Tablo 15. Çocukların Baba Yaşına Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…..…………..97

(16)

Tablo 17. Çocukların Anne Öğrenim Düzeylerine Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye

İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları....99

Tablo 18. Baba Öğrenim Düzeyinin Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı……...100

Tablo 19. Çocukların Baba Öğrenim Düzeylerine Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye

İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları..101

Tablo 20. Anne Çalışma Durumunun Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı…….102

Tablo 21. Çocukların Anne Çalışma Durumlarına Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye

İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları……….…103

Tablo 22. Çocuğun Aile Yapısının Bağlanma Stillerine Göre Yüzdelik Dağılımı………..104 Tablo 23. Çocukların Aile Yapısına Göre Yakın İlişkiler Envanteri II’ye İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları………..…105

Tablo 24. Çocukların Cinsiyetlerine Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları, Standart

Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları………....106

Tablo 25. Çocukların Kardeş Sayılarına Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….107

Tablo 26. Çocukların Doğuş Sırasına Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları, Standart

Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….…...108

Tablo 27. Çocukların Anne Yaşına Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları, Standart

Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları………....109

Tablo 28. Çocukların Baba Yaşına Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları, Standart

Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları………....110

Tablo 29. Çocukların Anne Öğrenim Düzeyine Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları………...111

Tablo 30. Çocukların Baba Öğrenim Düzeyine Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….112

Tablo 31. Çocukların Anne Çalışma Durumuna Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları……….113

Tablo 32. Çocukların Aile Yapısına Göre Empatiye İlişkin Puan Ortalamaları, Standart

(17)

Tablo 33. Çocukların Cinsiyetine Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları……….116

Tablo 34. Çocukların Kardeş Sayısına Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….118

Tablo 35. Çocukların Doğuş Sırasına Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….120

Tablo 36. Çocukların Anne Yaşına Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….122

Tablo 37. Çocukların Baba Yaşına Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….…124

Tablo 38. Çocukların Anne Öğrenim Düzeyine Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları………..126

Tablo 39. Çocukların Baba Öğrenim Düzeyine Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…..…………128

Tablo 40. Çocukların Anne Çalışma Durumuna Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları………..130

Tablo 41. Çocukların Aile Yapısına Göre Duygusal Becerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları...132

Tablo 42. Çocukların Cinsiyetlerine Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları……….134

Tablo 43. Çocukların Kardeş Sayılarına Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………..…136

Tablo 44. Çocukların Doğuş Sırasına Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….138

Tablo 45. Çocukların Anne Yaşına Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……….140

Tablo 46. Çocukların Baba Yaşına Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan Ortalamaları,

(18)

Tablo 47. Çocukların Anne Öğrenim Düzeyine Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………..…144

Tablo 48. Çocukların Baba Öğrenim Düzeyine Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları…………..…146

Tablo 49. Çocukların Anne Çalışma Durumuna Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları………..…148

Tablo 50. Çocukların Aile Yapısına Göre Sosyal Becerilerine İlişkin Puan Ortalamaları,

Standart Sapmalar ve Bağımsız T Testi Sonuçları……….150

Tablo 51. Yakın İlişkiler Envanteri II İle Empati Arasındaki Korelasyon Testi

Sonuçları………152

Tablo 52. Yakın İlişkiler Envanteri II İle Duygusal Beceri Boyutları Arasındaki Korelasyon

Testi Sonuçları………153

Tablo 53. Yakın İlişkiler Envanteri II İle Sosyal Beceri Boyutları Arasındaki Korelasyon

Testi Sonuçları………...154

Tablo 54. Empati İle Duygusal Beceri Boyutları Arasındaki Korelasyon Testi

Sonuçları……….156

Tablo 55. Empati İle Sosyal Beceri Boyutları Arasındaki Korelasyon Testi Sonuçları….157 Tablo 56. Duygusal Beceri Boyutları İle Sosyal Beceri Boyutları Arasındaki Korelasyon

(19)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Bağlanma sistemi modeli ………..……….18

Şekil 2. Bağlanmanın tanımlayıcı yönleri……….21

Şekil 3. Benlik ve başkaları modeli açısından bağlanma stilleri...………...25

(20)

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

SPSS Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi Paket Programı MEB Milli Eğitim Bakanlığı

D.B. Duygusal Beceri

B.B. Başlangıç Becerileri

A.D.B. Akademik Destek Becerileri A.B. Arkadaşlık Becerileri

D.Y.B. Duygularını Yönetme Becerileri

(21)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Problem Durumu

Bebekler doğdukları andan itibaren bakıma ve korumaya muhtaçtırlar. Hiç şüphesiz ki bu dönemde kendisine en yakın kişi olan ve tüm ihtiyaçlarını karşılayan annesi ile etkileşim içinde bulunurlar. 0-2 yaş döneminde anne ile çocuk arasındaki bu etkileşim çocuklarda güven duygusunun ve anne çocuk arasında bağlanmanın oluşmasında etkili olur (Bolattekin, 2014, s. 1; Çağdaş & Şahin Seçer, 2007, s. 76). Bowlby bağlanmayı “bir kişinin korktuğunda, yorulduğunda veya hasta olduğunda bir figürle ilişki kurmak ya da yakınlık sağlamak için duyduğu güçlü bir istek” olarak tanımlamaktadır (Kayahan, 2002, s. 9). Bebeğin bağlanma davranışı yakınlık arayışıyla başlamaktadır. Bebek bu süreçte sosyal tepkilerini anneye yöneltmekte ve anne ortamdan ayrıldığında gerginlik, geri geldiğinde ise rahatlama tepkisi olarak göstermektedir (Pehlivantürk, 2004).

Bağlanmanın sağlıklı oluşabilmesini etkileyen pek çok etken vardır. Bunlardan birisi de çocuğun anneye bağlanma stilleridir. Bağlanma stilleri anne ile çocuk arasındaki ilişkiyi etkilemektedir (Kayahan, 2002, s. 1). Anne ile çocuk arasında bebeklik döneminde oluşan bağlanma olumlu yönde olduğunda çocuk kendisine ve çevresindekilere de güven duygusu geliştirir. Fakat bağlanma olumsuz yönde gelişirse çocuğun kendisine ve çevresindekilere de güven duygusu oluşmaz. Kısacası çocuğun anne ile bağlanması hayatı boyunca diğer kişilerle kurduğu ilişkilerde bir model olma niteliğindedir (Burger’den aktaran İlaslan, 2009, s. 3).

Çocuğun doğumuyla beraber başlayan anne ile bağlanma ilişkisi empatik beceri gelişimiyle doğrudan ilişkili olmasa da çocuğun annesi ile sonraki yıllarda olumlu sosyal

(22)

ilişkiler kurmasında etkili olmaktadır. Annenin bebeklik döneminde çocuğuna yakınlık göstermesi ve ihtiyaçlarını karşılaması ile olumlu bağlanma gerçekleşir. Sağlıklı bir şekilde bağlanan çocuklar ise empatik becerinin öğrenilmiş kısmı olan yakınlık gösterme, ilgilenme ve rahatlatmaya çalışma gibi davranışları gösterebilirler. Anne babaların çocuklarına sevecen davranmaları, duyarlı olmaları ve çocuklarına empati kurması da empatinin gelişiminde büyük rol oynamaktadır. İnsanlarla sağlıklı ilişkiler kurmayı sağlayan empati kişinin kararlar vermeden yansıtıcı düşünerek diğer bireylere karşı hoşgörülü davranmasını sağlar. Empati; “bireyin karşısındaki kişinin duygusal durumunu anlayarak tepki vermesi ve karşısındaki kişinin hissettiği ya da hissedebileceğini tahmin ettiği duyguyla aynı ya da oldukça benzer bir duyguyu hissetmesidir.” Empati çocuğun bakış açısını öğrenmesiyle gelişir. Aynı zamanda dil gelişimi, zihinsel gelişim, mizaç ve sosyal deneyimlerden de etkilenmektedir (Kabapınar, 2015, s. 5; San Bayhan & Artan 2014, s. 240; Sarmusak, 2011, s. 4).

Empatinin ilk belirtileri bebeklik döneminde görülmektedir. 0-1 yaş döneminde bebekler karşısındaki kişilerin duygularına tepki vermeye başlar. 1-2 yaş arasında karşısındaki kişinin neler hissetiğini anlarken farklı ihtiyaçları olabileceğini anlayamaz. 2-10 yaş arasındaki çocuklar karşısındaki kişilerin duygularını anlar, kendi duygularından farklı olabileceğini bilir ve karşısındakinin duygusuna göre yaklaşım gösterebilir. Altı yaşından itibaren ise bir çocuk rahatlıkla karşısındaki kişinin yerine kendisini koyabilir (Önder & Gülay, 2007).

Kişilerarası ilişkilerin olumlu olmasında empatik beceriler gibi duygusal becerilerde önemli görülmektedir. Karşımızdaki kişilerin anlatmaya çalıştıklarını ve duygularını anlamamızda ise yüz ifadeleri büyük bir öneme sahiptir. Kişiler hissettiklerini daha rahat anlatabilmek için duygusal ifadelere ihtiyaç duyarlar. Doğru duygusal ifadeleri seçmede ise çocuklukta rol model olan ebeveynlerin etkisi büyüktür (Arı & Seçer, 2004; Eryılmaz, 2010, s. 49). Bebeğin gereksinimini uzun bir süre sonra karşılayan ebeveynler bebeğin sinirlenmesine neden olur ve sakinleştirirken zorluklar yaşar. Bebeğin gereksinimlerini zamanında karşılayan ve yeterince ilgi gösteren ebeveynler ise bebeğin duygularını ortaya koymasında olumlu adımlar atar. Çocukların büyümesiyle beraber zihinsel gelişim ve sözcük dağarcığının da gelişmesi ile çocuk duygularını daha rahat ifade edebilmektedir. 4-5 yaşındaki çocuklar duygusal tepkilerin nedenlerini anlamaya başlamaktadırlar. Arkadaşının neden mutlu, üzgün veya kızgın olduğu sorulduğunda “üzgün çünkü annesini özlemiş” gibi cevaplar verebilirler. Çocuklar korku ve üzüntülerini ağlayarak, üzgün

(23)

bakarak, sarılarak; kızgınlıklarını vurarak ve mutluluklarını gülümseyerek ifade ederler. Çocuklar büyüdükçe de bu duyguları uygun yer, zaman ve şekilde ifade etmeyi öğrenirler (San Bayhan & Artan, 2014, s. 218).

Bireyler dünyaya geldiği andan itibaren farklı duygularla karşılaşır. Duygularını anlama, kontrol altına alma, ifade etme ve başkalarının duygularını tanımaya çalışırlar. Bu durumu başarmasında ise aile ve çevre etkili olmaktadır. Duygusal becerisi gelişmeyen çocuklar çevresiyle olumlu ilişkiler kuramaz ve bu sosyal becerisine ve ilişkilerine olumsuz etki eder (Durmuşoğlu Saltalı, 2013).

Ebeveynler çocuklarının olumlu ilişkiler kurabilmesini, sosyal gruplara katılabilmelerini, kendilerini riskli davranışlardan koruyacak kararlar alabilmelerini ve güçlüklerle başa çıkma yeteneğine ve motivasyonuna sahip olmalarını isterler (Aydoğan, Özyürek, & Gültekin Akduman, 2015, s. 189; Ömeroğlu vd., 2014; Özaydın, 2006, s. 15). Her kültürde değerler ve davranışlar açısından farklılıklar görülse de, büyümekte olan çocuğa istenilir davranışı kazandırmak ve bu davranışı biçimlendirmek sosyalleşmenin en önemli kısmıdır (Aydoğan vd., 2015; Ömeroğlu vd., 2012).

Sosyal yaşam insan için doğdukları andan itibaren başlar. Bebekler dünyaya geldikleri zaman gereksinimlerinin karşılanması için anne, baba veya kendilerine bakan başka bir kişiye muhtaçtırlar. Bu durum çevresindeki insanlarla ilk sosyal ilişkilerin ve bağların kurmasını sağlar Sosyalleşme; çocuğun içinde bulunduğu toplumun inançlarını, tutumlarını ve kendisinden beklenen davranışları öğrenmesi olarak tanımlanır. Sosyalleşme bir grubun üyelerinin (örneğin bir kuşağın üyelerinin) başka bir grubun üyelerinin davranış ve kişiliklerini etkilemesi olarak da tanımlanmaktadır (Gültekin Akduman, Günindi, & Türkoğlu, 2015; Günindi, 2008, s. 1; San Bayhan & Artan, 2014, s. 237). Sosyal beceri ise “bireyin sosyal ortamlarda olumlu sosyal sonuçlar elde etmesini sağlayan, başkaları ile iletişimi mümkün kılan, sosyal açıdan kabul edilebilir ve öğrenilmiş davranışlar” olarak tanımlanmaktadır (Durualp & Aral, 2010). Sosyal beceriler, iletişim, problem çözme, karar verme, kendini yönetme ve akran ilişkileri gibi diğerleriyle olumlu sosyal ilişkileri başlatmaya ve sürdürmeye izin veren becerilerdir (Kapıkıran, İvrendi, & Adak, 2006; Ömeroğlu vd., 2014). İlk sosyal süreç ise anne babadan gelen tek yönlü iletişimler ile başlamaktadır. Doğumdan sonraki bu dönemde anne ile kurulan olumlu bağlanma da çocuğun sosyal becerinin gelişiminde büyük öneme sahiptir (Gülay, 2010, s. 66).

(24)

Çocuğun sosyal beceri gelişiminde; aile gibi okul ve çevre oldukça önemli faktörlerdir. Çocuk ilk sosyal ilişkilerine aile ortamında başlamakta ve toplumsal kurallara uygun davranıp davranmamasındaki en belirgin etken ailedir. Sosyal beceriler ilk önce aile içerisinde yani evde gelişmeye başlar. Ayrıca çocuğun anne babasıyla kurduğu ilişki o anki ve geleceğe dair memnuniyet ve mutluluk duygularıyla yakından bağlantılıdır. Bu anlayış ile desteklenen çocuk; daha sonra okul öncesi ve temel eğitim sürecinde de desteklenmesi ile sosyal beceri gelişimlerini sürdürürler. Çocukluk yıllarında güçlendirilmesi gereken sosyal beceriler, uzun dönemde çocuğun sosyal-duygusal, bilişsel ve akademik becerilerinin gelişimi üzerinde kalıcı bir etkisi olmaktadır (Gültekin Akduman vd., 2015). Sosyal duygusal gelişim; duyguları düzenleyebilme, etkili iletişim, empati, pozitif sosyal etkileşim ve sosyal bağımsızlığı kapsamaktadır. Erken çocukluk döneminde güvensiz bağlanan çocuklarda sonraki yıllarda davranış problemleri yaşanmaktadır. Duygularını kontrol edemeyen çocuklar öfke patlamaları yaşamakta ve stresle başa çıkmada zayıf kalmaktadırlar. Duygusal ve ciddi uyum problemleri yaşayan çocukların davranışlarının nedenleri ortaya çıkarılmadığında ve ihtiyaçları karşılanmadığında ise sonraki dönemlerde daha ciddi davranış problemlerinin oluşmasına sebep olabilmektedir. Fakat çocukların gelişiminde ve diğer kişilerle iletişim ve ilişkilerinde etkili olan anneye bağlanma stillerinin, empatik, duygusal ve sosyal beceri arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle bu araştırmada, 60 aylık ve üzeri okul öncesi eğitimi alan çocukların anne bağlanma stillerinin, empatik, duygusal ve sosyal beceri ile ilişkisinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır.

Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın temel amacı 60 ay ve üzeri okul öncesi eğitim alan çocukların anne bağlanma stillerinin, empatik, duygusal ve sosyal beceri düzeylerine etkisinin incelenmesidir. Bu amaçla aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

1) Çocuğun cinsiyeti; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

2) Çocuğun kardeş sayısı; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

(25)

3) Çocuğun doğuş sırası; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

4) Annenin yaşı; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır? 5) Babanın yaşı; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır? 6) Anne öğrenim düzeyi; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

7) Baba öğrenim düzeyi; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

8) Anne çalışma durumu; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

9) Çocuğun yaşadığı aile yapısı; Yakın İlişkiler Envanteri II (kaygı, kaçınma), empatik, duygusal ve sosyal beceri alt boyutlarına ait puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

10) Bağlanma stillerinin (güvenli, korkulu, saplantılı, kayıtsız) demografik özelliklere (çocuğun cinsiyeti, kardeş sayısı, doğuş sırası, anne yaşı, baba yaşı, anne öğrenim düzeyi, baba öğrenim düzeyi, anne çalışma durumu ve aile yapısı) göre dağılımı nedir?

11) Yakın ilişkiler envanteri II (kaygı, kaçınma) ile empatik, duygusal ve sosyal beceri arasında anlamlı bir korelasyon var mıdır?

12) Çocuğun empatik beceri ile duygusal ve sosyal becerileri arasında anlamlı bir korelasyon var mıdır?

13) Çocuğun duygusal becerileri ile sosyal becerileri arasında anlamlı bir korelasyon var mıdır?

(26)

Araştırmanın Önemi

Aile çocuk hayatı boyunca yanında taşıyacağı karakterin ilk şeklini verir. Sonrasında ise bu sürece okul öncesi eğitim kurumları dâhil olur. Çocuğun ilk altı yılında elde edilen birçok kişisel, empatik, duygusal ve sosyal yönden gelişim süreci hayat boyunca onunla birlikte kalır. Anne ve baba, çocukların bu dönemdeki gelişim temellerinin atılmasında ve çocuğun gelecek yaşantısının şekillenmesinde çok büyük önem taşımaktadır.

Doğum sonrası anne ile bebek arasında güvene dayanan bir ilişki oluşur. Anne bebek arasındaki güvenli ilişki baba ve kardeşlerin katılımı ile güçlenmektedir. Bu sosyal desteğin niceliği ve niteliğiyle anne bebek bağlanması arasında kuvvetli bir ilişki oluşur. Bebekle yaşanan bu ilişki duyguları ebeveyn tarafından bebeği kabullenme durumunun en üst düzeye ulaşması için önemlidir. Bebeğe, özel bir sevgi hissetmek ve anne/baba rolünün iyi bir şekilde yerine getirilmesi olumlu bir bağlanma oluşmasını sağlar. Bebeğe yönelen annelik/babalık davranışları, bebeğin kendisine değer verme duygusunun gelişmesinde de önemli bir rol oynamaktadır (Keskin & Çam, 2009).

Doğumundan sonra ilk defa çocuğun gereksinimlerini karşılayan anne veya diğer bakımını üstlenen kişilerle geçirilen yaşantılar yetişkinin hayatına yön vermesi açısından çok önemlidir. Anne ile çocuk arasında olan uyarılara uygun tepkiler vermesi ve duyarlı olması annenin çocuğuyla kuracağı bağlanma ilişkisini olumlu yönde etkileyecektir. Hiç şüphesiz ki anne-çocuk bağlanma ilişkisinde en önemli etkenlerden biri annenin bağlanma stillidir. Anne, kendi bağlanma stiline göre çocuğunun ihtiyaçlarına cevap verecektir. Çocuk ile bağlanma ilişkisi içerisinde annenin vermiş olduğu tepkiler, gösterdiği duyarlılık ve kendi bağlanma stilleri, çocuğun bağlanma davranışını etkileyecek ve çocuklukta kazanılmış olan bu bağlanma davranışları ileride yaşacağı yakın ilişkilerde ve kendisi anne baba olduğunda; anne babalık davranışlarında etkili olacaktır. Kısacası çocuğun bağlanma davranışları annenin bağlanma stilleri tarafından şekillenmiş olacaktır ve bağlanmanın kuşaklar arası aktarımı sağlanacaktır (İlaslan, 2009, s. 4).

Çocuğun anne ile olumlu bir bağlanma gerçekleştirmesi, çocuğun empatik, duygusal ve sosyal becerilerinin de olumlu gelişim göstermesini sağlar. Bunlardan biri olan empati gelişimde varlığı kabul edilen ilk olgu çocuk ile annesi arasındaki duygusal ilişkidir. Sullivan, Mussen ve Eisenberg-Berg gibi birçok araştırmacı, “bireylerin hislerine çocuğun empatik tepkisinin, annenin ruhsal durumu ve duygularıyla ortaya çıkan ilk empatik bağ ile geliştiğini” söylemişlerdir. Aileleriyle güvenli bağları olan, güçlü güven ve koruma

(27)

duygusuna sahip çocuklar, güven duyguları zayıf olan çocuklara göre başkalarının hislerine ve ihtiyaçlarına daha çok cevap verirler. Bu bulgular çocuğun ilk bağı ve duygusal tepkisi arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir (Kabapınar, 2015, s. 16). Günlük yaşamda kullandığımız kişiler arası iletişimi kolaylaştıran en önemli faktör empatidir. Empatinin insan ilişkilerinde işlevsel bir yönü bulunmaktadır. Empati insanlar arasında yakın ilişkilerin geliştirilebilmesi için anahtar bir role sahiptir. Empati insanların birbirlerine karşı yaklaşmalarına ve dostluk geliştirmelerine olanak sağlar. Karşısındaki kişinin kendisiyle empati kurulduğunu fark eden kişiler kendisini daha önemli ve değerli olduğunu düşünür. Bu durum empati kurulan kişi açısından önemli olduğu kadar empati kuran kişi için de önemli ve değerlidir. Aynı zamanda empati kurabilen bireyler çevrelerindeki diğer bireyler tarafından daha çok sevilirler (Kahraman, 2007, s. 1; Özbek, 2004).

Çevremizdeki insanlarla ilişkilerimizi ve iletişimimizi empati kadar etkileyen bir diğer etken ise duygusal ve sosyal gelişimdir. Son zamanlarda çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal becerilerinin şekillenmesinde okul öncesi dönemin önemli olduğu vurgulanmaktadır (Cress & Holm, 2000). İnsan hayatının kritik dönemlerinden biri olan 0–6 yaş dönemi kişiliğin temellerinin atıldığı, çocuğun yakın çevresinden en çok etkilendiği ve her türlü öğrenmeye açık olduğu bir dönemdir. Doğumdan itibaren çocuk çevresindeki bireylerle etkileşime girerek bedensel, zihinsel, sosyal ve duygusal beceri yönlerinden hızlı bir gelişim göstermektedir (Eryılmaz, 2010, s. 44).

Bazı araştırmacılar, mutluluk, şaşkınlık, korku, kızgınlık ve üzüntü gibi duyguların doğumdan sonraki ilk birkaç haftasında var olduğunu ve bebeklerde bu yüz ifadelerinin görülebileceğini söylemişlerdir. Bebeklik döneminde mutluluk, kızgınlık ve korku yüz ifadeleriyle daha çok karşılaşıldığı görülmektedir (San Baydan & Artan, 2014, s. 217). Anneler de bu dönemde bebekleri ile ses tonlarını değiştirerek, beden dili ya da yüz ifadelerini kullanarak konuşurlar. Bebekler de sözel olmayan iletişim davranışları ile yanıt vermeyi öğrenir. Göz ilişkisi kurar, gülümser ve yüz ifadelerini taklit edebilirler. Anne bebek sesli etkileşimi, bebek 18 haftalık iken karşılıklı olmaya başlar. Bir yaşında iken annelerinin yüz ifadelerinden (neşe, korku ya da öfke) ne anlattıklarını anlamaya başlarlar. Anne babalarına duygusal tepki verirler. Yaş ile birlikte duygusal yüz ifadelerini tanıma ve çizme becerilerinde de olumlu yönde gelişim gösterirler (Pehlivantürk, 2004).

(28)

Duygusal beceriye sahip olan bireyler kendini daha rahat ifade eder, kendisi ve çevresi ile barışık ve uyum içerisinde olurlar. Çocukların duygusal becerileri ile ilgili yapılan çalışmalarda, duygusal becerinin hem olgunlaşma hem de öğrenme sonucu oluştuğunu ikisinin de tek başına etkili olmadığını göstermiştir. Raver (1997)’ın yapmış olduğu bir araştırmada çocukların duygusal becerilerinin akademik başarılarıyla da bağlantılı olduğunu duygusal problemleri olan çocukların, okul yaşantılarında da problemler yaşadıklarını ortaya koymuştur (Eryılmaz, 2010, s. 6).

Çocuğun hayatının büyük bir kısmını etkileyen bir diğer gelişim alanı ise sosyal beceridir. Sosyal beceriler küçük yaşlardan itibaren çocuklara kazandırılmasının önemli olduğu ve tüm yaşam boyu gerekli bir beceridir. Bu beceriler toplumsal uyumun oluşmasında ve bireyin sosyalleşmesinde önemli etkenlerdir (Seven, 2006, s. 60). Çocukların büyüdükçe bedensel, psiko-motor, bilişsel ve dil gelişimleri de ilerleme gösterir. Sosyal davranışlar ise bu gelişim alanlarının etkileşiminde belirleyici konumdadır. Sosyal gelişim için önemli olan etkileşimde bulunulan kişi sayısında çocuğun üç yaşından itibaren artış gözlenir. Çocuğun ailesi dışındaki bireylerle iletişimi bu dönemde belirgin olarak görülür (Ömeroğlu vd., 2015).

Sosyal beceri eğitimlerinin okul öncesi çocukların akran etkileşimlerine ve sosyal kabullerine olumlu etkileri yanında boylamsal çalışmaların, sosyal beceri eğitimlerinin yetişkin yaşamına olumlu katkılarını ortaya çıkaran bulgular konunun önemini desteklemektedir. Sosyal beceri eğitimlerine hız kazandıran araştırmaların bulguları incelendiğinde; çocukluk döneminde gözlenen sosyal becerilerin gerek çocukluk döneminde gerekse ileriki yaşamda bireyin uyumu ile bağlantılı olması, akranlar arası olumlu etkileşimi desteklemesi, problem çözmesi ve oyun becerilerine katkısı, okul yaşamlarında olumlu sosyal ilişkiler yaşayan çocukların, ileriki yaşamlarında da sosyal açıdan uyumlu bireyler olmalarına katkısı, sosyal açıdan becerikli olan çocukların, akademik açıdan da daha yeterli ve üretici bireyler olmalarına zemin hazırlamaları sosyal becerinin önemini göstermektedir (Gülay, 2009; Ömeroğlu vd., 2014).

Bu araştırma; çocukların anne bağlanma stillerinin, empatik, duygusal ve sosyal beceri etkisinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Anasınıfına devam eden 60 ay ve üzeri çocukların annelerine karşı bağlanma stillerinin, çocukların empatik duygusal ve sosyal beceriye etkisi üzerinde tartışma olanağı sağlayacağı ve anne-çocuk bağlanmasının çocuğun empatik, duygusal ve sosyal beceriye etkisini göstermesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir.

(29)

Ülkemizde çocukların anne bağlanma stillerine yönelik yapılan araştırmalara bakıldığında bağlanmanın, hem empatik beceri hem de duygusal ve sosyal beceri ile ilişkilendirildiği bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu açıdan araştırma bu üç değişken arasındaki ilişkiyi inceleyen özgün bir çalışmadır. Bu amaçla çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir.

Varsayımlar

Araştırmanın varsayımı aşağıda belirtilmiştir:

1) Araştırmada kullanılan “Yakın İlişkiler Envanteri II” çocukların anne bağlanma stillerini, “Kısa Empati Ölçeği” çocukların empatik düzeyini, “Duygusal Becerilerin Değerlendirilmesi Ölçeği” çocukların duygusal becerilerini, “Sosyal Beceri Ölçeği” çocukların sosyal becerilerini ölçtüğü kabul edilmiştir.

2) Çocukların ve annelerinin cevaplarının objektif olarak yansıtıldığı ve gerçek durumları yansıttıkları varsayılmıştır.

Sınırlılıklar

1) Araştırma Çankırı ilinde merkez okullarda bulunan 60 ay ve üzeri çocuklar ile sınırlıdır. 2) Bu çalışma 2015-2016 eğitim öğretim yılında örnekleme dâhil edilen okul öncesi eğitime devam eden 60 ay ve üzeri normal gelişim gösteren çocuklar ile sınırlıdır.

3) Araştırma “Yakın İlişkiler Envanteri II” “Kısa Empati Ölçeği” “Duygusal Becerileri Değerlendirme Ölçeği” ve “Sosyal Beceri Ölçeği” ’nden elde edilen verilerle sınırlıdır.

Tanımlar

Bağlanma: “Bağlanma, çocuk ve bakım veren kişi arasında gelişen; ilişki kurma, çocuğun bakım veren kişiyi arama ve yakınlık arayışı davranışları ile kendini gösteren, özellikle stres durumlarında belirginleşen, dayanıklı ve devamlılığı olan duygusal bir bağ” olarak tanımlanmaktadır (Pehlivantürk, 2004).

Empati: “Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi süreci” olarak tanımlanmaktadır (Kabapınar, 2015, s. 4).

(30)

Sosyal Duygusal Gelişim: “Çocuğun kendini ifade edebilmesi, duygularını kontrol edebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle barışık ve uyum içinde olabilmesi” olarak tanımlanmıştır (Saarni, 2001).

Duygusal Beceri: “Başkalarının düşünceleri, duyguları, davranışları ve niyetlerini çıkarsayabilme ve anlayabilme yeteneği” olarak tanımlanmaktadır (Eryılmaz, 2010, s. 7). Sosyal Beceri: “Sosyal ilişkileri başlatan, devamını sağlayan, sosyal ilişkilerde yaşanan sorunların çözümünde kolaylık sağlayan sözel olan ya da sözel olmayan davranışlar” olarak tanımlanmaktadır (Ömeroğlu vd., 2014).

(31)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Ailenin Tanımı ve Önemi

Aile; üyeleri arasındaki ilişkiler ve etkileşim yönünden sosyal bir grup, sosyal ve ekonomik yönden bir birlik, sosyal yaşamın temel öğelerinden biri olarak bir örgüt, üyelerin ihtiyaçlarının karşılanması için sistematik kuralları bulunan sosyal bir kurum olarak görülebilir. Sosyolojik açıdan ise; biyolojik ilişkiler sonucu insan türünün devamını sağlayan, toplumsallaşma sürecinin ilk ortaya çıktığı, karşılıklı ilişkilerin belirli kurallara bağlandığı, toplumdaki maddi ve manevi zenginlikleri kuşaktan kuşağa aktaran, biyolojik, psikolojik, ekonomik, toplumsal, hukuksal yönleri bulunan toplumsal bir kurumdur (Aydoğan & Gültekin Akduman, 2016, s. 73).

Yaşamın ilk yıllarında temelleri atılan ve kurulan ilişkiler açısından ailenin önemi büyüktür. Aile, anne ve baba; çocuğun tüm gelişim alanlarında ve özellikle 0-6 yaş döneminde büyük bir öneme sahiptir. Çocuk aile içinde ilk sosyal deneyimlerini yaşar ve yoğun etkileşim ile ailenin fizyolojik, ekonomik ve sosyal yönleriyle ruhsal gelişimi ve davranışları şekillenir. Çocukta; öfke, kızgınlık, sevgi, hoşgörü gibi birçok duygular ebeveynleri model alarak gelişmektedir. Ayrıca çocuğun doğduktan sonraki ilk iki yılda gelişen temel duygusu, anne babanın sevgi ve ilgisiyle oluşmaktadır. Bu dönemde kazanılan temel güven duygusu çocuğun ileriki yıllarda yaşamını önemli ölçüde etkilemektedir (Baran, 2016, s. 6).

(32)

Ailede Anne Çocuk Arasındaki İlişki

Annelik duygusu içgüdüsel ve bebeğin anneye bağlanmasında ön koşuldur. Karşılıklı kurulan ilişki ile anne ve bebek arasında bir iletişim ve etkileşim gerçekleşir. Bu ilişki ne kadar erken ve sağlıklı olursa annelik duygusu ve çocukta güven duygusu o kadar kuvvetli olur. Aynı zamanda anne çocuk arasındaki ilişkide; annelik şefkati, fedakârlık, koruma, anne sevgisi ve evlat sevgisi de önemli olmaktadır. Bebeğin ilk on sekiz ay içindeki eğitimi, yetiştirilme tarzı ve onunla kurulan duygusal etkileşim çocuklarda güven duygusunu geliştirir (Baran, 2016, s. 78; Çağdaş & Şahin Seçer, 2007, s. 66).

Anne, baba ve çocuk ilişkisinin anlaşılmasında Bowbly’nin bağlanma kuramı önemli bir yapı görevi görmektedir. Bağlanma ilişkisinin niteliğinin bebek ve bakıcı arasındaki etkileşime ve bağlanma figürlerinin güven ve desteğinin derecesine bağlı olması Bowlby’nin bağlanma kuramının temel öncülüdür. Çocuklarda güvenli bağlanma bebeğin gereksinimlerine karşı duyarlı olan bakıcılar ile oluşur. Güvenli bağlanan çocuklar değerli olduklarına ve çevresindeki insanların gereksinimlerine yanıt verebileceklerine ilişkin içsel modeller geliştirmektedir. Duyarsız ve tutarsız davranan bakıcılara sahip çocuklarda ise güvensiz bağlanma oluşur. Bu çocuklar kendilerini değersiz hissetmelerine ve çevresindeki insanların gereksinimlerine yanıt veremeyeceklerini düşünmelerine yol açar (Liberman, Doyle, & Markeiewic, 1999).

Söhmen’e göre; anne bebek bağlılığı, bağlanma öncesi dönem, bağlanma dönemi ve tam bağlanma dönemi olmak üzere üç dönemden oluşmaktadır.

1. Bağlanma Öncesi Dönem: Doğumdan 8-12 haftaya kadar uzanan bağlanma öncesi

dönemdir. Bu süreç içinde bebek anneye yönelir ve annenin uyaranlarıyla hareketlenir.

2. Bağlanma Dönemi: Bağlanmanın ilk işaretlerinin ortaya çıktığı dönemdir. 8-12

haftadan 6. aya kadar uzanmaktadır ve bağlanmanın oluştuğu dönemdir.

3. Tam Bağlanma Dönemi: Bağlanmanın tam olarak gözlendiği dönemdir ve 6-24 aylar

arasında meydana gelmektedir. Bu sürede bebek anneden ayrıldığında ağlar, huzursuzluk işaretleri gösterir, annenin dönmesi ile birlikte veya annenin dönüşünden emin olduğunda ağlama sonlanır. 25. aydan sonra anneden bağımsız olan bebeğin annesiyle geliştirdiği karmaşık bir ilişkisi vardır (Çağdaş & Şahin Seçer, 2007, s. 67; Görünmez, 2006, s. 9).

(33)

Anne çocuk arasında 0-6 yaş dönemini kapsayan bu ilişki çocuğun bağlanması ve bunun beraberinde empatik, duygusal ve sosyal beceri gibi birçok gelişim alanlarına etki etmektedir.

Bağlanma

Bağlanmanın Tanımı ve Önemi

Bağlanma ile ilgili literatür incelendiğinde birçok tanımla karşılaşılmaktadır. Bağlanma ile ilgili araştırmalarda ise çalışmacılar en çok John Bowlby ve Mary Ainsworth’dan etkilenmiştir.

Bowlby (1969) bağlanmayı “belli bir figüre karşı, özellikle stresli durumlarda yakınlık arama ve sürdürme eğilimi tarafından nitelendirilmiş sürekli duygusal bağ” olarak tanımlamıştır.

Ainsworth (1997) bağlanmayı, “çocuk ve bakım veren kişi arasında gelişen; çocuğun bakım veren kişiyi arama ve yakınlık arayışı davranışları ile kendini gösteren, özellikle stres durumlarında belirginleşen, dayanıklı ve devamlılığı olan duygusal bir bağ” olarak tanımlanmaktadır (Keskin & Çam, 2009).

Bir başka tanıma göre bağlanma “bilişsel gelişim paralelinde, çevredeki kişilerin gösterdiği duygu ve davranışlarda şekillenen, iki insan arasındaki yakın duygusal bağ” dır (Aydoğan & Gültekin Akduman, 2016, s. 38; San Bayhan & Artan, 2014, s. 223).

Bebeklik döneminde oluşan bağlanma yalnızca çocukluk ile sınırlı olmayıp yaşam boyunca süren bir olgudur. Çocuğun ilk, anne ile olan ilişkisi sonraki yaşam dönemlerinde bağlanmalar için örnek teşkil eder (Pehlivantürk, 2004). Çocuk büyüme süreci içerisinde ailesiyle kurduğu etkileşimlerle çıkardığı sonuçları özümseyerek kişiliğinin ve ruhsal yapısının temellerini oluşturmaktadır. Kişilik gelişimi ise çocuk ve gençlerin her yönden sağlıklı yetiştirilmeleri açısından oldukça önemlidir. Bebeğin doğduğunda annesiyle kurduğu iletişim önceleri sadece bebeğin biyolojik varlığının devamına hizmet ederken daha sonra bu etkileşim biçimi (bağlanma) içselleştirilerek çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde hayatının tüm yönlerini etkiler (Deniz, 2006; Yazgan İnanç, Bilgin, & Kılıç Atıcı, 2015, s. 167). Bağlanma duygusu giderek gelişen ve çeşitlenen aynı zamanda da diğer gelişim alanlarını da etkileyen önemli bir duygudur (Aydoğan & Gültekin Akduman, 2016, s. 38).

(34)

Bağlanma Kuramları ve Ortaya Çıkışı

Bağlanma kuramı; bireylerin kendileri için önemli gördükleri kişilerle güçlü duygusal bağ kurma eğiliminin nedenlerini açıklar. Yeni doğanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için duygusal bağ kurma eğilimi ve gereksinimi gereklidir. Aynı zamanda bu durum gelişimsel açıdan işlevsel olan bağlanma sistemini de ifade etmektedir. Yeni doğanların bağlanma sistemiyle kendilerine bakan kişiyle veya kişilerle fiziksel yakınlığını güçlü tutmasıyla çocukların çevreden gelebilecek tehlikelerden korunmasına yardım eder ve onların çevreyi keşfetmeleri için gerekli olan koşulları sağlar. Bowlby’e göre “bakıcı ile çocuk arasındaki yakınlık, çocuğun çevresini keşfetmede kullanabileceği “güvenli bir üs“ ve tehlike anında korunabileceği “sağlam bir sığınak“ işlevi görür.” Bağlanma sistemi bakıcı ile çocuk arasındaki ulaşılabilirliği tehdit edildiği anda otomatik olarak etkinleşir. Böylece bakıcının çocuğa gösterdiği tepkilerin niteliğine bağlı olarak etkinleşen bağlanma sistemi, bakıcı ile çocuğun temasının yeniden kurulmasını ve ilişkilerin onarılmasını kolaylaştırır ya da çocukta kaygı veya huzursuzluk yaratacak olan ayrılığı protesto tepkilerini ortaya çıkarır (Sümer & Güngör, 1999).

John Bowlby ile onun öğrencisi Mary Ainsworth’ün ortak çalışmaları sonucu bağlanma teorisi gelişmiştir. John Bowlby etholoji, güdü bilim, bilgi işleme, gelişim psikolojisi ve psikanalistlerin uygulamalarına göre teorinin temel öğretisini oluşturmuştur. Bowlby çocukların anneleri ile bağlanması ve ayrılma, yoksunluk ve ölüm sebepleriyle bu bağın bozulması hakkındaki düşüncelerimizde büyük değişimler yapmıştır. Bowlby’nin öğrencisi Ainsworth’ün yenilikçi metodolojisi ise sadece Bowlby’nin düşüncelerini bilimsel çerçevede test etmekle kalmamıştır. Aynı zamanda teorinin kendini kanıtlamasını sağlamıştır. Ainsworth şu anda kabul edilmiş bazı görüşlerden de sorumludur. Başka bir deyişle Bowlby, bağlanma teorisinin merkezi yapısının gelişimi konusunda tanınırken Ainsworth’da kuramsal iskelete katkıda bulunmuş ve bunun yanında gerekli metodolojik araçları geliştirmiştir (Bretherton, 1992).

Bowlby 1928 yılında gelişim psikolojisi eğitimini bitirmiş ve uyumsuz olan çocuklar için kurulmuş bir okulda gönüllü olarak çalışmaya başlamıştır. Çalıştığı bu kurumda olumsuz aile deneyimi yaşayan iki çocuk ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Yapılan çalışmalar kişilik gelişiminde erken aile yaşantılarındaki deneyimlerin etkilerini kanıtlamıştır. Bowlby iki çocukla yapmış olduğu çalışmaları ile erken ebeveyn çocuk ilişkisinin önemine olan ilgisiyle birleşince bağlanma teorisinin temellerini atmış oldu. Bowlby 1940’lı yıllardan önce yapmış olduğu uyumsuz çocuklarla ilgili çalışmalarına devam ederken bunun yanında

(35)

çocuğun ebeveyniyle ilişkisine ve günlük yaşamına ilişkin değişik bakış açılarını nasıl işlettiği ile ilgili araştırmalar yapmıştır. Bağlanma sisteminin güdüsel ve davranışsal yönü olduğunu ve en temel işlevinin ise bağlanma figürüne yakın olmayı sağlaması gerektiğini savunmuştur. Bağlanma sisteminin en temel unsuru ise bağlanılan kişiye yakın olma ve yakınlığı korumadır. Yeni doğanın kendine bakan kişilere yakınlığını koruyarak, kendisinin hayatta kalma ve gelişme olasılığını arttırır. Böylece, yetişkin olan bağlanma figürüyle çevreyi araştırma ve keşfetme sırasında tehlike hissedildiği anda geri dönülebilecek ve sığınılacak bir liman, bir “güvenli üs” görevi görür (Eryılmaz, 2010, s. 39). Bowlby ve Ainsworth’un temellerini attığı bağlanma kuramıyla ilgili ise dört teori geliştirilmiştir. Bunlar;

Freud ’un teorisi: Anne bebeği doyurur ve aralarında bağlanma sağlanır. Çünkü Freud’a

göre bağlanma bedensel ihtiyaçlardan sağlanmaktadır. Freud’a göre anne çocuk için tek, eşsiz, tüm yaşam için değiştirilmez olan ilk ve en güçlü sevgi objesi ve sonraki ilişkiler içinde ilk örnektir (Fonagy, 2001, p. 50; İlaslan, 2009, s. 13).

Lorenz’in teorisi: Lorenz, bebeklerde sosyal kritik dönem ile izleme düşüncesi üzerinde durmuştur. Örneğin, “ördek annesinin peşi sıra gider. Çünkü onun bu davranışı hali hazırdaki kritik sürece uygun olarak sürmektedir. Diğer taraftan annenin yerinde Lorenz’in bulunması halinde de ördek onun arkasından gidebilmektedir. Bununla birlikte bu kritik süreç, oldukça kısadır ve sadece doğumdan sonraki birkaç saate kadar sürer” (Hatano vd., 2000).

Harlow ’un teorisi: Bebeğin dokunma huzuru ihtiyacından bağlanmanın oluştuğunu iddia eder. Bu nedenle bebeklerin bağlanabilmesi için yakın ilgi gerekir. Bebeklerin bakıcılarıyla sürekli yakın temasta olduklarında daha iyi oldukları görülmesine rağmen bu durumun bağlanmanın esası olup olmadığı net değildir. Ayrıca anne çocuk arasında oluşan olumlu bağlanma çocuğun ileriki yaşantısını ve diğer insanlarla kurduğu ilişkilerde güven duygusunun oluşmasında etkilidir (Cassidy, 1999, p. 3; Tüzün & Sayar, 2006).

Bowlby'nin teorisi: Bağlanma; gelişimsel psikoloji, psikanalitik teori, etoloji, çocuklara

yönelik klinik uygulamaları tarafından şekillenir. Bağlanmanın bebeğin ilk bakıcılarıyla ilişkilerine dayalı olduğu fikri üzerine teorik çerçeve oluşturmuştur. Bu teori günümüzde en baskın olan bağlanma teorisidir. Bağlanmanın temeli, çocukların yakın-devamlı bakıcı ilişkisi ve sağlıklı duygusal gelişim için psikolojik rahatlık ihtiyaçlarına dayalı bir teoridir. Bebeğin altında yatan amaç değişmeyecek şekilde iletişim becerilerinin gelişimine göre

(36)

bağlanma davranışları değişir. Bunun yanında bağlanmanın bebeğin bağlanan kişi ile güvenlik ya da rahatlık ihtiyacı ve güvenlik duygusu tarafından harekete geçirildiğini ileri sürmektedir. Bowlby’e göre bağlanma hedef doğrultulu çalışma temeline dayanmaktadır. Bu temelde uzun ve kısa vadede sistemin işlevlerinin başarılı olması davranışların düzeltilmesine yönelik sürekli çevreden gelen dönütlere bağlı olmaktadır (Bee & Boyd, 2009, p. 595; Bretherton, 1992; Cassidy, 1999, p. 3; İlaslan, 2009, s. 15; Seven, 2006, s. 22).

Bowlby (1988), bağlanmanın dört özelliği olduğuna inanmaktadır:

Yakınlığın sürdürülmesi – Bağlandığı insanlara yakın olma arzusu,

Güvenli barınak – Tehlike ve korku durumunda rahatlık ve güvenlik için bağlanma

figürüne dönme,

Güven esası – Çocuğun çevreyi keşfedebilmesi için bağlanma figürünün güven dolu

hareketleri,

Ayrılık acısı – Bağlanma figürünün yokluğunda endişe oluşması durumu.

Bowlby (1969, 1973) yaptığı bir çalışmanın sonuçlarında, insan ve çeşitli primatların yavrularının bağlanan kişiden ayrıldıklarında vermiş oldukları tepkiler aşağıdaki gibi gruplamıştır:

Karşı Koyma (Protest): bebek bağlanılan kişiyi arar, ona seslenir bulamadığında ise

ağlar ve onu sakinleştiren kişilere karşı koyar.

Çaresizlik (Despair): Bebek ilk başta ağlama ve benzeri üzüntü tepkileri verir. Bu

durum işe yaramaz ise yani bağlanma figürü geri dönmezse bebek ümitsizleşir ve bastırılma duygusu yaşar.

Kopma (Detachment): Eğer bağlanılan kişi geri gelmezse bebek arayışından vazgeçer ve bağlanma figüründen kopar. Bebek sonrasında üzüntüsünü yener ve ayrılma öncesi haline döner. Bağlanılan kişi geri geldiğinde ise bebek o kişiye hiçbir ilgi duymaz. Bu kişiyle tekrar bir bağlanma yaşayacağı sırada da kaygılı olur.

Bağlanma davranışının temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

Özellik (Specifity) : Bağlanma davranışı belli kişilere yöneltilir ve bu kişilerin niçin

seçildiği bellidir.

Süre (Duration): Bağlanma davranışı yaşam boyu devam etmektedir. Ergenlikte kısmen

(37)

Duyguların ilişkisi: Bağlanılan kişi ile aramızda pek çok duygusal alışveriş olur. Bu

alışveriş sonraki yaşamda başkaları ile olan bağlanma ilişkilerinde de tekrar yaşanmaktadır. Anne ve çocuk arasındaki bağlanmada yaşanan duyguların benzeri aşık olunca yaşanır. Bağlanılan kişiyi kaybetmek daima acı verir, kaygı yaratır ve kurulan her bağ bir güvenlik gibi görünmektedir.

Ontogenetik (Ontogeny): Bağlanma bebeklerde ilk dokuz ayda gelişir. Bebek seçmiş olduğu bağlanma modeli yani bakan kişi ile ne kadar çok duygusal ve sosyal etkileşime girmesi ileride de o kadar çok kişiye bağlanmasını destekler.

Öğrenme: Bu evrede çocuk tanıdıklarıyla yabancıları birbirinden ayırmaya

başlamaktadır. Bunu kurulan bağlar sayesinde yapabilmektedir. Bağlanma modelini geleneksel ödül ve ceza sisteminden bağımsızdır. Bağlanma modelinden sürekli ceza gelse de bağlanma gelişir.

Organizasyon (Organisation): Bağlanma davranışı en başından karışık bir biçimde gelişim gösterir. Bu davranışlarıyla çocuk kendisini ve dünyayı temsil ettiği modeller oluşturur. Bu zihinsel modeller veya temsiller hep organize durumdadırlar.

Biyolojik işlev (Biological Function): Tüm memelilerde bağlanma davranışı

oluşabilmektedir. Her biri farklı biçim ve detaya sahip olsalar da ortak bir yaşamsal işlevi bulunmaktadır. Bağlanma modeliyle fiziksel yakınlık kurmak, korunma duygusunu hissetmek ve hayatta kalmaktır (Onur, 2006, s. 12).

Bağlanma Sistemi ve Evreleri

Bağlanma sistemi, yapısal olarak birbirlerinden farklı olmalarına karşın aynı amaca hizmet eden, ağlama, gülümseme ve izleme gibi davranışlardan oluşan bir sitemdir. Bağlanma sistemi beden ısısını, kan basıncını ve benzerlerini düzenleyen fizyolojik sistemlere benzemektedir. Gerçek ya da algılanmış herhangi bir tehdit, fiziksel yakınlığı korumaya yönelik kaygı ile sonuçlanır ve yakınlığı yeniden kurmak için bağlanma davranışları başlar. Yakınlık yeniden kurulana kadar bu amaca hizmet eden davranışlar devam eder. Yakınlığın sağlanıp korunması, güvenlik ve sevgi duygularına yol açarken, ilişkide herhangi bir kesinti genellikle kaygıya ve bazen de kızgınlık ya da üzüntüye neden olur (Görünmez, 2006, s. 3).

Bağlanma, keşfi, bakımı, toplumsallığı ile cinsel birleşmeyi de içeren, belirgin fakat iç içe geçmiş davranışsal sistemlerden birisidir. Her sistem kendine has benzersiz işlevlerini

(38)

yerine getirir ve farklı çevresel ipuçlarına tepkide bulunur. Bebeklik ve çocukluk sırasında bağlanma, başat olan bir sistemdir. Bağlanmanın tam olarak etkinleşmesi diğer sistemlerin de etkinleşmesi için bir işaret niteliği taşımaktadır. Çocuk, "hissedilen güvenliği" yaşadığı sürece, bağlanma sistemi durağan olur ve diğer davranışsal sistemler ile etkinleşmeye hazır hale gelirler. Fakat bağlanma da kişinin ulaşılabilirliği zaman zaman yoklanır ve bu sürekli devam eder. Herhangi bir tehdit veya güçlü bir belirsizliğe karşı en güvenli tepki bütün dikkat ve enerjiyi yakınlığı yeniden sağlamaya harcamaktır. Aşağıdaki şekil 1’de bağlanma sistemi modeli görülmektedir (Dönmez, 2000).

Şekil 1: Bağlanma Sistemi Modeli (Dönmez, A. (2000). “Bağlanma: Yakın ilişkilerle ilgili

araştırmalar için bir çerçeve”. Türk Psikoloji Bülteni 16(17), 29-50.)

Eşkenar dörtgende bulunan sınama soruları davranışsal bağlanma sistemini ifade eder. Sınama sorusunu cevaplayan daireler değerlendirmelerin başlattığı duyguları, kutulardakiler ise değerlendirme ve duygulardan kaynaklı davranışları temsil etmektedir (Dönmez, 2000).

Bağlanma gelişimindeki evreler ise Ainsworth (1973,1989) tarafından aşağıdaki gibi oluşturulmuştur.

(39)

EVRE 1:

Bu evre doğumdan itibaren üç aya kadar ki evredir. Bebekler bu evrede çevrelerindekilere ayrım yapmadan çok çeşitli tepkiler verirler. Bebekler doğum sonrasında diğer insanların seslerini dinlemekten ve yüzlerine bakmaktan hoşlanmaktadırlar. Yapılan araştırmalarda bebekler insan yüzlerini diğer uyaranlara tercih ettikleri gözlemlenmiştir. Bebek emme, yakalama, gülümseme, bakma, görsel izleme refleksleriyle bakan kişinin özelliklerini öğrenir. Bowlby ile bazı ethologlara göre bu durum bebeğin sosyal yani insanlara yöneltilmiş gülücüğünü ortaya çıkarmaya çalıştığı genetik bir eğilimdir. Bebekler doğumdan sonra ilk üç hafta kadar uykuya dalmak üzereyken genellikle gözleri kapalı gülümserler. Bu gülümseme sosyal bir gülümseme değildir. Ancak beş ve altıncı haftadan sonra bebeklerin gülücükleri sosyalleşme özelliği taşımaya başlar. Bu sosyalleşmeyle beraber bebekler göz teması da kurmaya başlarlar. Bebeğin gülümsemesi üç aydan sonra kişisel bir tercih özelliği göstermektedir. Bowlby’e göre gülümseme, bakıcı ile bebeğin yakınlığını sağladığı için bağlanmayı destekler. Bunun tam zıttı olan ağlama ise bebeğin yardıma ihtiyaç duyduğuna işaret eder. Endişelenen bebekler bakıcılarını yanlarına çağırmak için ağlamaya başlarlar. Kısacası ağlama bakıcı ile bebek arasındaki etkileşimi etkiler.

EVRE 2:

Bu evre üç ve altı aylar arasını kapsar. Bebeğin bu evrede sosyal tepkileri daha seçicidir. Tanıdığı kişilere sosyal tepkiler verir ve yabancılara bir tepkide bulunmazlar. İleride ise yabancıları fark etmeye ve onlardan korkmaya başlarlar. Ağladıklarında ise tanıdıkları tarafından daha kolay sakinleştirilirler. Genelde tercih ettikleri kişiler bir iki kişi ile sınırlıdır. Bebekler kişilerle bağlanma duygusunu en çok çağrılarına ve ihtiyaçlarına en kısa zamanda cevap veren ve en keyifli iletişim kurduklarıyla yaşarlar.

EVRE 3:

Altı ve dokuzuncu aylar arasını kapsamaktadır. Daha önceki evrelerde bakıcının uzaklaşmasına itiraz ederken, bu evrede o kişinin yokluğundan rahatsızlık duyar. Bebek bağlandığı kişi ile yakınlıkta daha hassas olur. Yedinci aydan sonra bebeğin emeklemeyi öğrenmesi ile bağlanılan kişiyi takip etmeye başlamaktadırlar. Çeşitli bağlanma nesneleri ile fiziksel temas bu evrede artar. Bağlanılan kişiye yakın olmak istemelerine rağmen zaman zaman uzaklaşırlar. Bağlanma objesini keşif yapmak için ayrılıp geri döndükleri

Şekil

Şekil 1: Bağlanma Sistemi Modeli (Dönmez, A. (2000). “Bağlanma: Yakın ilişkilerle ilgili
Şekil  2:  Bağlanmanın  Tanımlayıcı  Yönleri  (Çağdaş,  A.  &  Şahin  Seçer,  Z.  (2007)
Şekil  3:  Benlik  ve  Başkaları  Modeli  Açısından  Bağlanma  Stilleri  (Kart,  N.  M
Şekil  4:  Aşamalı  Empati  Sınıflandırılması  (Dökmen,  Ü.  (2015).  İletişim  çatışmaları  ve  empati
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

They are the set of strategies of design and construction, through which it seeks to achieve the realization of a sustainable architecture, an architecture that using its

Ölçümler sonucunda her üç duruşta da elde edilen veriler arasında ve yaş gruplarına göre herhangi bir farklılık tespit edilmezken Yozgat (Greko - Romen) ve Çorum

In this situation, an alternative frame is needed for non continously differentiable curves on which Bishop (parallel transport frame) frame is well defined and constructed in

Lojistik kapsamında yer alan bütün faaliyetler, bir yan hizmet olarak firmalara katkıda bulunduğundan, lojistik sistemlerinin iyi yönetilebilmesi, lojistik

It explores how gender performativity and ambiguous structures of female identity run through these fictive narrative voices, and how ambiguous sexualities (from the

Fiyatlandırma, ürün geliştirme, dağıtım, satış geliştirme, pazarlama bilgi sistemi, pazarlama planlaması ve uygulamasının ise toplumsal subjektif işletme performansı

Olayda Irak’ın içinde meydana gelen insan hakları ihlalleri ve neticesinde Irak ile komşuları Türkiye ve İran arasında ortaya çıkan gerilimler, Güvenlik Konseyinin

In the framework of tourism management, in destinations located at the most important locations as touristic products, and where tourism activities are realized,