11 AĞUSTOS 1982
SEVR A N D LA Ş M A S I'N IN 62. YILDÖNÜM Ü
★ ★ ★ S a y fa «M
Fransızların karşılaştıkları direniş, saptırılarak bir
Ermeni kırımı gibi gösterildi
ERMENİSTAN DEVLETİ HAYALİ
SEVR'E MADDE OLARAK GİRDİ
AMA HAVADA KALDI
O
SMAN Olcay’ın yayınladığı tutanaklardan anlaşıldı ğı kadarıyla, müttefik ül keler bir yandan Türkiye'yi pay laşma yarışım rahat bir biçimde
masa başında sürdürürken,
Fransızların Adana ve çevresin de özellikle Kahramanmaraş’da karşılaştıkları direnme onlan şa şırtıyor birden. İlk kez Mustafa Kemal adı duyulmaya başlıyor.
Telâşlanıyorlar. Kahramanma
raş tâki direniş ve Fransızlann oradan uzaklaştınhşı saptınhyor ve bir Ermeni kınmı gibi göste riliyor hemen
İngiliz Başbakanı Lloyd Geor- ge yaptığı bir konuşmada bu yö renin yönetiminin Fransızlara aktanlışından bu yana sorunlar çıktığım, Türk milliyetçi hareke tinin güçlendiğini belirtiyor ve şunlan söylüyor:
— Anladığıma göre Fransız iş gal kuvvetleri ile pek çok Ceza yirli ve orada askere alman Er- meniler de bulunmakta idi, olabi lir ki bu Ermenilerin Fransız üni forması ile gezerken takındıktan küstah tavırlar M araş’m halkını rahatsız etmiştir.
Böylece Fransızlan da eleştir miş oluyor. Sonra Türkleri uyar manın yetmeyeceğim, güçlü bir eyleme geçme gereğini öne sürü yor.
Bu konuşmayı yanıtlayan
Fransız delegesi Berthelot, Ada- na’daki Fransız komutam Gou- raud’nun karşısına tam disiplinli ve deneyden geçmiş Türk kıtala- nmn çıktığım öne sürüyor ve Fransız genaralinin böyle bir karşı koymayı beklemediğini bil diriyor.
Daha sonraki birleşimlerde Mustafa Kemal önderliğindeki milliyetçi hareketi kırmak için İstanbul’un işgali görüşü ortaya atılıyor, Venizelos İstanbul’daki meclisin dağıtılmasını ilk kez öneriyor. Şimdi bu sorunlarla il gili konuşmalara bir göz atalım:
İngiliz Başbakanı Lloyd Geor-
8®-— Bnnş konferansı kararlarına direnmeyi özendiren etkiler her zamankinden daha fazla arttı. İşte bu, Türklerle tatlı konuşma lım sonucudur. Müttefiklerin bir şey yapamayacağı kanısına var dıkça Türk direnir. Padişaha “Size Türkiye’den küçük bir parça bırakacağız, kanatlarla gö ğüs bizim olacak tuna birkaç ke miğin de tadmı siz çıkartabilecek siniz” demenin hiçbir anlamı yoktur. Gerçekte Türkiye’ye ne katacaktır? Eski Osmanlı lmpa- ratorluğu’nun yansı, en zengin ve en verimli bazı bölümlerini de içermek üzere ellerinden alına caktır. Boğazlar müttefiklerce işgal edilecek ve bunun parası da Türklerden atatacak. İstanbul pa dişah için bir gelir kaynağı olma yacak, çünkü bu gelir müttefik kuvvetlerinin giderlerini karşıla yacakta*.
Churchm kuşkuda
Başbakanın bu konuşmasına karşı Savaş ve Hava Bakam Churchill gerçekçi bir biçimde şunlan söylüyor
— Gerçek zorluklar İstanbul’ dan ve denizden uzak yörelerde karşımıza çıkacaktır. Bu uzak yö relerdedir ki banş andlaşması hü kümlerine karşı sert direnmeler başlayacaktır. Müttefiklerin şim dilik bu yörelerde etkin bir dene timde bulunabilecek bir kuvvet kaynağı yoktur. Türkiye'nin As ya'daki ordularının kendilerine karşı gönderilecek bir küçük kuv vete ağır yitikler verdirecek yete nekte olacağı da unutulmamalı dır. Konferans, kararlarının uygu lanmasını istiyorsa bu uzak böl gelerde birinci derecede önemli asken harekat göze alınmalıdır. Şu da kesin olarak bilinmelidir ki, İstanbul'daki Osmanlı hükü metinden zorla alınabilecek hiç bir şiddet kararının Asya’daki Türk ordularının denetimi üzerin de hiçbir etkisi olamaz. Yani İs tanbul’da nasıl bir eyleme geçilir se geçilsin buna bütün Türkiye’ de uyulmasının sağlanabilmesi söz konusu olamaz. Bundan da ötede müttefiklerin İstanbul dı şında gerekli eyleme geçebilecek güçleri de yoktur.
Lloyd George:
— Şimdi şiddetli önlemler alın mayacak olursa bize meydan okuyan Türkler yine başarıyla meydan okumalarım sürdürecek tir. Mustafa Kemal bayağı bir haydut ya da soyguncu başı de ğil, Türk hükümeti tarafından atanma, açıkça o hükümetçe se vilen, Erzurum ilinin valisidir. Bu Türk valisi bizim müttefiki mize (Fransızlara) saldırıyor ve biz hiç tepki göstermiyoruz. Ki şisel kanun hemen girişilebilecek en şiddetli eyleme geçilmesi ge rektiğidir. önce Mustafa Ke mal'in işine son verilmesini iste memiz sonra da İstanbul'u bir müttefik kuvvetiyle işgal etme miz gerekir.
İngiliz Dışişleri Bakam Lord Curzon:
— Osmanlı hükümeti geçen îtin düşmüştür. Padişahın yeni
lükümeti kurmaya çağırdığı
dam, tüm müttefiklerin
hakkm-IC h u rc h ill: “ B ü y ü k d e v le tle r T ü rk k u v v e tle rin in gerçek s a h ib in e , yani M u s ta fa K e m a l’e b a ş v u rm a lıd ır”
da derin birikuşku duyduktan İz zet Paşa’dır. Kaldı ki Mustafa Kemal’in atılmasını isteyecek ol sak Osmanlı hükümeti buna sözde razı olabilir ama Kemal'in kendisi ele avuca sığmaz bir ya ratıktır. Bugün Sivas’ta yarm E r zurum’da olabilir ve ele geçiril mesi hemen hemen olanak dışıdır.
İtalyan delegesi Scialoja: — Osmanlı hükümetinin Mus tafa Kemal’i Erzurum valiliğin den atmasnu sağlayabiliriz ama bunun uygulamada etkisi sıfırdır. Mustafa, banş koşullarına karşı çıkmayı ödev sayacak otan çok sayıda ılımlının da katılmasıyla büsbütün güçlenecek otan milli yetçi partiyi yönetmeyi sürdüre cektir.
İngiliz Savaş Bakam Churc hill:
—Gözönünde tutulması gere ken husus bu noktada artık bü yük devletlerin, kurulun varacağı karartan engelleyebilecek tek güç haliue gelen Mustafa Kemal ile teması düşünmeleri gerekip ge rekmediği hususudur. Yani Tür kiye’ye, kurulun iradesine uy mak hususunda bir olanak tanın mak isteniyorsa, büyük devlet lerin İstanbul üzerinde baskıla rım sürdürürken, bir yandan da Türk kuvvetlerinin gerçek sahi bine, yani Mustafa Kemal’e de başvurmatan gerekmektedir. İs tanbul'da Osmanlı hükümetine saldırırken, Mustafa Kemal'in varhğmı görmezlikten gelmek, sorunu tek yanlı bir biçimde ele almak olacaktır.
Churchill’in uyanlan dikkate alınmıyor ve İstanbul’un işgali ile Mustafa Kemal'e haddinin bildirilmesi karan alınıyor.
Belgelerden anlaşıldığına
göre, Ermeni sorunu sık sık gün deme geliyor ama belirli bir karar alınamıyor. İki görüş var. Biri Erzurum merkez olmak üzere bü yük bir Ermenistan kurmak, bir de daha küçük bir Ermenistan kurarak durumu geçiştirmek. Bu arada kurutacak Ermenistan’a Trabzon'da denize çıkış olanağı verilmesi de düşünülüyor. Ancak Fransızlar Büyük Ermenistan'ı değil de Adana çevresinde ken dilerine bağlı bir devlet düşünü yorlar. Fransız delegesi Berthe lot, Trabzon’un tamamen Türk olduğunu öne sürüyor. Büyük bir Ermenistan için yeterli Ermeni nüfusu bulunamayacağını belir tiyor.
İtalyan Başbakanı Nitti ise, şöyle konuşuyor:
— Kurutacak Ermeni devleti nin Akdeniz’e uzanamayacağı besbellidir. Çünkü, aksi halde bu Ermenisiz Ermenistan demek olur. Türkleri kızdırmamak için elden gelen her şey yapılmalıdır. Arabistan’ın Türk imparatorlu ğundan çıkarılması, Yunanlıların İzmir’de kalmaları ve Trakya’nın Yunanistan'a verilmesi kararlaş tırılmıştır. Türklere ne kalıyor?
Erzurum'Ermenilere verilmeme- | Bdir. Ermeni devleti çok geniş tu- ^ tutmamalı ve kendini savunabile- ^ cek durumda olmalıdır.
Bir Ermeni itirafı
Tutanaklar arasında Ermeni- ^ lerin itiraflarım kapsayan bir bel- | ge var. Ermeniler konferans sü- f
resince Erzurum’un kendilerine | verilmesini istiyor. Ermeni itiraf- | lannı konferansa katılan Ermeni | delegesi Bogos Nubar Paşa ağ- | zindan dinliyoruz:
— Ermenilerin Erzurum’a yer- ğ
lcşip orada durumlarım güçlen- | ({irebileceklerinden hiç kuşkum | yok. Ermenilerin şu anda 15 bin | kişilik bir orduları vardır ve müt- | tefikler kendilerine mühimmat | ve gereç sağlamaya hazır olduk- | tan takdirde hiç zorluk çekmeden | 40 bin kişiyi silah altma atabilir- | ler. Şu anda Ermeni askerlerinin | kunduraya gereksinmesi vardır. | Ve elinde hiç mühimmat kalma- |
düşüt. Ama kimse asker olarak | değerlerini söz konusu edemez. | Fransız lejyonuna,. Fransa’da, j
Filistin'de ve başka yerlerde | Fransız komutası altında savaş- j
mış bir tabur vermişlerdir. Erme- | ni kıtaları Rus ordusu ile birlikte \
de savaşnuş ve son zamanlarda ^ Rusların meydanı terketmesi üze- | rine savaşın tüm yükünü tek ^ başına taşımak zorunda kalmış- | tarda. Aralarında hata Rus su- i
baylan bulunmaktaysa da müt- | tefiklerden de subay sağlanma- | sına büyük gerek görmektedir J ler. Daha birkaç gün önce Ame- | rika ’dan aldığım bir habere gö- | re, 5-10 bin arasında Amerikan | gönüllüsü her an Kilikya’ya git- | meye haza beklemektedir. B ir | leşik Devletler’de Ermeni ordu sunda hizmet için daha binlerce kişi bulunabileceğinden eminim.
Ermenistan konusu görüşü lürken Fransız Mareşali Foch’un beklenmedik ve gerçekçi bir ko nuşma yaptığına tanık oluyoruz. -**
Mareşal Foch:
— Ermenistan’ın yakm gelece ği tozpembe değildir. Eski efen disi Türkiye ile karşı karşıyada. Türkiye her zaman önemli bir as
ken devlet olarak ortaya
çıkabilir. B ir yönetimin öğelerine sahiptir ve bir sinir sistemi diye tanımlayabileceğimiz örgüte sa hiptir.
Müttefikler kararsız kalıyor. Aşın hayalcilik içinde Ermenileri de oyalıyorlar. Sevr Andtaşma- sı'na bir Ermenistan devleti ku rulması maddesi giriyor ama ger çekler karşısında bu madde ha vada kah yor.
İşte Sevr Andtaşması’na doğ ru yapılan görüşmelerden birkaç seçme. Türkiye bu andtaşmadaki hükümleri ancak aradan üç yıl geçtikten sonra, kan dökerek ve örnek bir Kurtuluş Savaşı'ndan sonra gücünü kanıtlayarak Lo zan Andlaşması ile ortadan kaldırabiliyor.
E s e n b o ğ a b a s k ın ı k u rb a n la rın d a n R u h iy e D e m ira s la n , 1977 y ılın ın A ğ u s to s a y ın d a y a k ın la rın ı z iy a re te g e ld ik te n so n ra, A m e r ik a ’ya d ö n e rk e n E s e n b o ğ a ’da y a k ın la rıy la h a tıra fo to ğ ra fı
ç e k tirm iş ti.
8. kurban Amerikan
vatandaşı bir Türk kadını
• D evlet Tiyatrosu s a n a tç ıs ı T a n s e l B a ş a r’ın anne si R uhiye D e m irsala n A m e rik a ’ya g itm e k üzereydi
E
SENBOGA’daki Ermeni katliamı sırasında vurularak ölen ve günlerce kimliği anlaşılamayan yaşlı kadının İz mir Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Tansel Başar'ın an nesi Ruhiye Demirsalan olduğu anlaşılmıştır.Ruhiye Demirsalan’ın doktor oğlu ile balerin kızı Amerika'ya yerleşmiş olduğundan orada oturduğu ve Amerikan vatandaş lığına kabul edildiği belirtilmiştir.
Havaalanında bulunan ve morga kaldırılan kadımn kimliği aynı olayda ölen Murat Şahin'in yanında bulunan halasının aranması sonucu belirlenmiştir.
Olaydan sonra, havaalanında A BD ’ye gitmek üzere Şahin ailesi ile beraber olduğu saptanan Ruhiye Demirsalan buluna mamıştı.
Bunun üzerine aramalar genişletilmiş ve yaşlı kadının saldırı sırasında ölen ancak kimliği belirlenemeyen kişi olduğu anlaşıl mıştır.
Sanatçı Tansel Başar da olayı şöyle anlatmıştır:
“Kuşadası'nda tatildeydik, Esenboğa Havaalanı'na yapılan saldırı olayını duyduk, bu arada akrabalarımızdan Murat Ş a hin'in öldüğünü, Suat ve Gülbün’ün ise yaralandığını öğrendik. Bunun üzerine annemi merak etmeye başladık. Çünkü o da aynı saatlerde Amerika’ya kardeşlerimin yanma uçacaktı. Biz de uğurlamaya gidecektik. Ancak kızımızın ikmal dersleri olduğu için yalnız bırakamadık. Anlatılması imkânsız bir acı. 15 yıldır Amerika'da yaşayan annemin olay günü mutlaka yurt dışına çıkması gerekiyordu. Yoksa çıkış hakkı yanacaktı.”
I I * %
Taksim'de bir Ermeni
vatandaş kendini yaktı
M İL L İY E T H A BER M ERKEZİ
A
SALA canilerinin Esenboğa’da giriştikleri kat liamı protesto etmek için Artin Penik adında bir Ermeni vatandaşımız İstanbul’da Tak sim Meydam’ndaki Atatürk hey kelinin dibinde kendini ateşe vermiştir.
Artin Penik adlı 60 yaşındaki yurttaş bir otobüs şoförünün aracım durdurarak üstüne sıktığı
yangın söndürme köpüğüyle
ölümden kurtarılmış ve ağır yarak olarak Cerrahpaşa Hasta nesine kaldırılmıştır.
Hayatı tehlike içinde bulunan
Artin Penik, gaza buladığı
elbiselerini ateşe vermeden önce olay yerinde bıraktığı mektupta "A SA LA canileri” dediği terö ristlere seslenmiş ve “Zamanı
ı G iy s ile rin i ga za b u la y a ra k a te ş e veren A rtin P e n ik , b ir o to b ü s ş o fö rü n ü n s ık tığ ı y a n g ın s ö n d ü rm e k ö p ü ğ ü y le ö lü m d e n d ö n d ü rü ld ü I C e rra h p a ş a T ıp F a k ü lte s i Y o ğ u n B a k ım S e rv is in e a lın a n 60 y a ş ın d a k i E rm e n i y u rtta ş ın d u ru m u n u n c id d i o ld u ğ u b e lirtild i \
gelince Türk ulusu sizin cezanızı verecektir” demiştir.
) Saat 16.00 sıralarında Tak- sim’deki Cumhuriyet Atam’na gelen Artin Penik, önce parmak lıklara oturmuş, sonra üzerine gaz dökerek kendisini ateşe vermiştir.
Hiç ses çıkarmadı
Görgü tanıktan Artin Penik’in yanma sırasında hiç ses çıkar madan oturduğunu ve çırpınma dan öylece durduğunu söyle
mişlerdir. Üstüne söndürücü
sıkılıp, gazete kâğıdına sanlarak olay yerinden önce İlk Yardım Hastanesi’ne kaldıntan Artin Penik, daha sonra tedavisinin daha iyi yapılabileceği Cerrah paşa Tıp Fakültesi Hastanesinin Yanık Servisine kaldınlmıştır.
Üstüne döktüğü gazı kibritle ateşleyen Artin Penik, ikinci derecede yanıkla getirildiği İlk Yardım Hastanesinde kendisine ilk tedaviyi yapan Dr. Aker’e güçlükle konuşarak, "A SA LA katillerini protesto ediyorum” demiştir.
Dr. Aker, hastanın ilk hasta neye getirildiği sırada şuuruna sahip olmadığım, sonra açılarak konuştuğunu söylemiştir. Artin Penik’in belden yukarısında ağır ikinci dererece yamk bulunduğu acıklanmaktadır.
Durumu ağır
A S A L A c a n ile rin in E s e n b o ğ a ’d a ve d iğ e r ü lk e le rd e k i k a n lı e y le m le rin i p ro te s to e tm e k a m a c ıy la k e n d is in i yakan A rtin P e n ik (ü s tte s o ld a ) o ğ lu A b ra h a m ve b ir y a k ın ıy la b irlik te g ö rü lü y o r. A rtin , a ltta k i fo to ğ ra fta (sağ b a ş ta ) b ir s ü re ö n c e a rk a d a ş la rıy la K u m k a p ı’da e ğ le n irk e n
A rtin P e n ik (s o l b a ş ta ), yor.
1972 y ılb a ş ın d a F ra n s a ’n ın S t.E tie n k e n tin d e a k ra b a la rıy la b irlik te g ö rü lü
-Daha sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırı lan Artin Penik yoğun bakım ü- nitesinde tedavi altma alın mıştır.
Artin Penik’in sağlık durumu nun endişe verici olduğunu belir ten Operatör, Dr. Ahat Andi- can, “ Halen tedavi altında bulu nan Artin Penik’in şuurunun a- çık olduğunu, yüzünün yanı sıra vücudunun ön ve arka yüzünde toplam yüzde 45-50 oranında birinci ve ikinci derece yamk bulunduğunu” ifade etmiş ve şunlan söylemiştir:
“Bu çeşit yanıklarda ölüm o- ranı bir hayli yüksektir. Hasta hakkmda kesin bilgi edinmek i- çin 48 saat beklemek gerekiyor. Bu konuda gereken tedaviyi eli mizden geldiği kadar yapmakta yız. Tüm imkânlanmızı kullanı yoruz. İlk 24 saati doldurduktan sonra durum belli olacakta. Fakat hastamızın yaşı 60’m üze rinde olduğu İçin durum ciddiye tini korumaktadır.”
Bıraktığı mektup
Artin Penik’in kendisini ateşe vermeden önce Taksim Anıtı’nm bulunduğu yere bıraktığı mektup şöyledir:
10.8.1982
“ Y E T E R A R TIK ASALA
CANİLERİ
Patrikhane ve Türkiye’deki bütün Ermeniler namına sizi
pro-A r t i n P e n i k 10 vıl ö n c e g i t t i ğ i F r a n s a ’n ı n S t E t i e n k e n t i n d e a k r a b a l a r ı y l a b i r l i k t e ç e k t i r d i ğ i h a t ı r a f o t o ğ r a f l a r ı .
Artin Penik
yoğun bakıma
alındı
A S A L A c a n ile rin in so n E sen o ğ a H a v a a la n ı ’n d a k i k a n lı e y le m le ri c a n ın a tak d iy e n 60 ya ş la rın d a A rtin P en ik a d lı E rm e n i y u rttaş d ü n s a a t 1 6 .00 s ıra la rın d a Taksim A n ıtı ö n ü n d e k e n d in i yaktı. B ir o to b ü s şo fö rü ta ra fın d a n k u rta rıla ra k İlk Y ard ım H a s ta n e s i’n e k a ld ırıla n P en ik daha s o n ra C errah p aşa Tıp F a k ü lte s i Y oğun B akım S e rv is i’n e y a tırıld ı. E rm e n i y u rtta ş ın d u ru m u n u n k ritik o ld u ğ u b e lirtiliy o r.w
* ■ J * n ■ -•«testo edip kendimi yakıyorum. Size sesleniyorum ASALA cani leri, masum insanları arkadan kahbece öldürmekle, bu işler hal ledilemez, siz emperyalistlerin oyununa geliyorsunuz. O zaman da emperyalistlerin oyunuyla vüzbinlerce insanlar kayıp oldu. Kendinize gelin, sizi kandırıyor lar. Şurda birkaç bin Ermeni kal dı. Bunları da mı yok etmek isti
yorsunuz. Fakat buna asta
muaffak olamayacaksınız. Bugün nasıl kardeşçe geçiniyorlarsa, bundan sonra aynen devam edecek. Fakat siz kahbece gü
nahsız insanları öldürmeye
devam ederseniz, size ye
minle söylüyorum, kökünüz
kazınacak. Kendinize geün.
Bizim bildiğimiz Ermeniler mert olur. Kahbece arkadan masum
insanları öldürmez. Sizi biz
Ermeni olarak asta kabul
etmiyoruz. Naletlioruz. Fransa' nın eski reisicumhuru Ciscar, sizi de Ermeni olarak naletliyoruz. Zamanında rey avcıhğı için yap
tıklarına göz yummasaydın
bunlar şımarmazdı. Bu hale gelmezlerdi. Yazacak çok var, lü zum görmüyorum. Zamanı gelin se TÜrk ulusu, sizin cezanızı verecek. O zamandan bu güne kadar ölenlerin canına rahmet diler, yakınlarına sabalar ve baş sağlığı dilerim.
Bütün Türkiye’deki vatan daşlarıma sabah olmalarım Al lah’tan dilerim.
Saygı ve hürmetle hepinize elveda.
İmza ARTİN P EN İK ” OTOBÜS ŞOFÖRÜ
NE DİYOR?
Artin Penik’in yanışını önle
yen Taksim-Topkapı hattında
çalışan 34 K 3594 plakalı otobü sün şoiörü Hüseyin Yıldırım,
ifadesinde şöyle demiştir: “ Taksim M eydanı’na girip
otobüsümü durdurduğumda
Taksim Anıtı'nın önünde kendi sini yerden yere atan birisini gördüm. Adamın üzerine doğru inzibat, asker ve polisler koşu yorlardı. Bu arada adamın alev ler içersinde olduğunu farkettim.
Yardım için otobüsün yangın
söndürücüsünü alarak sıktım. Alıp, Taksim Hastanesi’ne gö türdüler.”
Tanıkların söyledikleri
Artin Penik’in kendisini ya kışına tanık olanlar, şunlan söy lemiştir:
B İL E N UÇANKUŞ:
“Ben burada Milh Piyango
bileti satıyorum. B ir adam,
yaşlıca bir adam Atatürk heyke linin önüne oturdu. Oraya otur mak yasak. Ben de adamı seyre diyordum. (Şimdi askerler gelip kaldınrtar) diye düşünüyordum. Sonra birden adam alevler içinde
kaldı. Kafası görülüyordu.
Ayaklan görülüyordu. Ama
gövdesi alevler içinde idi. Sonra bir belediye otobüsü durdu. İçinden şoför kırmızı bir tüple indi. Adamm üstüne bir şey sıktı. Yanan adamm yanma kimse yanaşamıyordu. Ben de herkes gibi seyrediyordum. Sonra adam söndü. Gazeteye sardılar ama canlıydı, kıpırdıyordu. Bir taksiye
bindirdiler, galiba hastaneye
götürdüler.”
OVAGİM KAHVECİ:
“Ben burada şipşakçıyım.
Onun bunun fotoğrafım çeker
geçinirim. Adam burnumun
dibinde yandı. Ama bu arada "Erm eni”, “ASALA” gibi laflar işittim. Ben Türk asıllı Ermeni olduğum için oradan hemen kaçtım. Çok istediğim halde fotoğrafları çekemedim. ’ ’ CEV D ET OD AB AŞIOĞLU:
“ Ortalık birden anababa
gününe döndü. Koştuk ki,
adamm biri kendini yakıyor. Adam yanıyor ama bağırdığı çağırdığı yok. Hayret ettim. Gaz kokulan burnumuza geldi. Sonra da et kokutan yükseldi. Ben daha
fazla dayanamadım. Seyret
medim.”
M AKBULE ERCÎYAS: "Alışverişe çıktım. Çok yorul dum. Taksim’de bir bank’a oturup dinleneyim dedim.tyi ha tırlıyorum. Saate baktım, çünkü eve gidecektim ona göre. Dörde çeyrek vardı. B ir de gördüm ki adamın biri yamyor. Trafik tı kandı. Burası ana-baba günü oldu. Paketlerimden birini de
kaybettim. Çaldılar galiba.
Adam yandı. Götürülürken de gördüm. Ölmemişti, kıpırdıyor du.”
Komşuları anlatıyor
Fatma Gürcü: “Ben birtek adını biliyordum.y Artin. Terzi olduğunu da duymuştum ama nerede dükkânı var bilmiyor dum, sabah gelip, akşam gi diyordu. İyi adama benziyordu.” Makriu Hanesoğlu: “Artin de benim gibi Türk asıllı Ermeni, Atatürk'ü çok seviyordu. Zaten aynı binada kalıyoruz, burası vakıfın. Demek kendini yakmış. Vah, vah. Eee, bugün (dün) saat 3’te eve geldi, elektrik, su parası işi vardı, onu konuştuk, gitti. Demek sonra da kendisini yak mış.”
Sevgi Gür: “Artin amcanın bir sürü oyuncakları vardı, bana oyuncak kuğu kuşu verdi, tyi amcaydı.”
Fevci Demir: “Kapı komşum ama pek görüşmezdik, zararsız adamdı, selâmlaşırdık, onu sa
bahları işine giderken görür
düm.”
*...% r
rrr
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi