• Sonuç bulunamadı

Edebiyatçılarımızı tanıyalım:Mehmet Fuat Köprülü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edebiyatçılarımızı tanıyalım:Mehmet Fuat Köprülü"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

No. 400 YEDİ GÜN

MEHMET FU A T KÖPRÜLÜ

EHMET Fuat, 1890 da İstan- bulda doğdu. Babası Köprülü zade Mehmet paşa torunların­ dan İstanbul ikinci ceza başkâtip­ liğinden mütekait İsmail Faiz bey, annesi Islimiyenin maruf bir aile­ sinden ve ulemadan Arif Hikmet e- fendinin kızı Hatice hanımdır. Ba­ ba cihetinden dedeleri arasında meş­ hur devlet adamları ile beraber Abdullah ve Esat paşalar gibi şa­ irler bulunduğu gibi, annesinin so­ yu da bir şuara silsilesine mensup­ tur. Mehmet Fuat, Ayasofya Mer­ kez rüştiyesinde ve Mercan idadi­ sinde okuduktan sonra Hukuk mek­ tebine üç sene devam etti. Hususi olarak Fransız dilini öğrendi ve ken­ di sây ve gayretile kendini yetiştir­ mek imkân ve muvaffakiyetini bul­ du. 1910 dan sonra Mercan ve Ka­ bataş idadilerinde vekâleten edebi­ yat, İstanbul lisesinde asaleten türk- çe ve Galatasaray lisesinde..edebiyat okuttu. 1913 de Darülfünun Edebi­ yat şubesinde, Türk edebiyatı tari­ hi müderrisi oldu. Ayrıca İnas Da- rülfününunda da ayni dersi deruh­ te etti. 1918 de Âsârı Islâmiye ve millîye tetkik encümeni kâtibi u- mumîliği vazifesini ifaya başladı. 1923 de Darülfünün Edebiyat Fa­ kültesi reisliğine de tayin olunan Mehmet Fuat Köprülü 1924 de se­ kiz ay kadar Maarif Vekâleti müste­ şarlığında bulunmuş ise de bu va­

zifeden istifa ederek tekrar müder­ risliğine döndü ve ayrıca İlâhiyat Fakültesi Türk tarihi dinisi kürsü­ sünü de işgal eyledi. Bundan başka 1923 ten 1929 a kadar Mülkiye Mek­ tebinde tarihi siyasî ve Türkiye ta­ rihi derslerini tedris ettiği gibi, 1926 - 1929 yılları içinde Sanayii Ne­ fise Akademisi tarih muallimliğini de yaptı. 1927 de Türk tarih encü­ meni reisliğine de intihap olundu. Üniversite teşkilâtı üzerine Edebi­ yat Fakültesi dekanlığına tayin o- lunan Fuat Köprülü 1938 de Hars­ tan mebus seçilinciye kadar bu ma­ kamı muhafaza ettiği gibi, ayni fa­ kültedeki Ordinaryüs Profesörlüğü­ ne devam eyledi. Mehmet Fuat Köprülü, şimdi Büyük Millet Mecli­ sinde âza bulunmakta ve ayrıca Ankarada Dil, Tarih ve coğrafya Fakültesinde Ortazaman tarihi ve Siyasal bilgiler okulunda Türk hu­ kuku profesörlüklerini ifa

etmek-’ 1r.

• * *

Mehmet Fuat, 1908 den sonra şi­ irlerini ve cihan edebiyatı hakkında- ki tetkiklerini ve bunu müteakip e- debiyatımıza dair tenkitlerini baş­ lıca Serveti Fünun, Mahasin, Ke­ simli Muhit mecmualarında neşre başladı ve 1909 da teşekkül eden Fecriâtî edebî zümresine iltihak et­ ti. Daha sonra Serveti Fünun mec­ muasının edebî muharrirliğini der­ uhte etti, İkdam gazetesinde de âşık edebiyatına dair makaleler yazdı. 1911 de yevmî Hak gazetesinde baş­ muharrir oldu. 1913 de Bilgi, 1915 de Millî Tetebbüler mecmualarında makaleleri intişar etti. Bu son mec muayı kendisi idare ettiği gibi Ye­ ni Mecmua’ya da nezaret etti.

Bun-İfl. B eâ çetya ^ı

lardan başka yine bazılarını kendi­ sinin tesis veya idare eylediği Türk Yurdu, Halka Doğru, Türk Sözü, Dergâh, Hayat, Edebiyat Fakülte­ si, Türkiyat, Türk hukuk ve iktisat tarihi, Ankarada Ülkü mecmuaların­ da kıymetli tetkik ve tetebbüleri- nin mahsulü olan makalelerile e- debî ve medenî tarihimizi aydınlat­ tı ve çok okuması, çok yazması, hu­ lâsa fevkalbeşer denilebilecek me­ saisi sayesinde emsalsiz bir muvaf­ fakiyetle büyük ve beynelmilel şöh­ ret sahibi bir Türk âlimi olmak bahtiyarlığına erişti.

Mehmet Fuat Köprülü * * ♦

Fuat Köprülü, gerek bu mecmua ve gazetelerde ve gerek daha bir çok neşir vasıtalarında intişar eden yazılarını kısmen kitap haline koy­ duğu gibi doğrudan doğruya kitap şeklinde olarak bilttabi birçok e- ser dahi kaleme aldı. Vakıa şiirle­ rini muhtevi olmak üzere daha çok genç iken «Mesayi Melâl» ismi al­ tında tertip ettiği şiir mecmuasını bastırmamış ise de Henri Beck’den tercüme eylediği Paris kadım adlı piyesini ilk eseri olarak 1908 de ta­ bettirdi. 1909 da Gustave Le Bon’- dan Ruhuccemaâtî tercüme etti. 1910 da muhtelif Avrupa edebiyat­ çıları ve mütefekkirleri hakkındaki tetkikatını muhtevi Hayatı fikriye adlı eserini bastırdı. 1911 de yine Gustave Le Bon’dan Ruhu siyaset ve Driyol’dan Selim salis ve Napol- yon ünvanlı kitaplarını çıkardı. 1912 de merhum Sahabettin Süley­ man ile birlikte kaleme aldığı Ye­ ni Osmanlı tarihi edebiyatı adlı e- serin birinci cildini ve bunu müte­ akiben Malûmatı edebiye başlıklı edebî nazariyat ve estetik kitabının iki cildini tabettirdi. Bundan sonra tetkikatma ve mesaisine yeni bir veçhe vererek 1913 de Türk edebiyat tarihinde usul hakkındaki mütalea- sını, 1915 de Âşık tarzının menşe ve tekemmülü hakkında bir tecrübesin neşretti. 1918 de mensur bir mu­

kaddeme ile manzum 51 fıkradan müteşekkil Nasrettin Hoca eserini ve Tevfik Fikret ve ahlâkı isimli kitabını; 1919 da başlıca Ahmet Ye- sarî ile Yunus Emre hakkında ge­ niş ve derin bir tetkiki muhtevi bu­ lunan ve sayın âlimimizin en mü­ him eserlerinden biri olan tik muta- savvıflar’ını bastırdı. 1923 de Türk edebiyatı tarihi’ni yazmıya başladı­ ğı gibi Türklerin Anadoluya gel­ mezden evvelki zamana ait Türkiye tarihi ve muhtelif edebî mevzuları ve bazı eserlerin tenkit ve tetkikini muhtevi makalelerden müteşekkil Bugünkü edebiyat kitabını çıkardı. «Menşelerden bugüne gelinciye ka­ dar Türk vicdanı bediisinin ne gibi tezahürlerde bulunduğunu, İçtimaî şeniyette olduğu gibi, yahut ona ya­ kın bir surette göstebilmek» gaye- sile ve yalnız ondördüncü asra ka­ dar olan kısmı havi olmak üzere yi­ ne en değerli eserlerinden biri olan Türk edebiyatı tarihi kitabını 1928 de intişar sahasına koydu ve yine ayni tarihte «millî edebiyat cereya­ nının ilk mübeşşirleri ve X V I inci asır şairlerinden Edirneli Nazminiıı eseri «Divanı Türkü basit» ünvanlı kitabını da tabettirdi. Bundan son­ ra 1929 da «Türk saz şairlerine ait metinler ve tetkikler» serisinin birin­ ci ve ikinci kitabını teşkil eden Gev- herî'nin ve Erzurumlu Emrah’ın hayat ve eserlerine ait kitaplarım, 1930 da yine ayni seriden «onaltın- cı asır sonuna kadar Türk saz şa­ irleri» ve «onyedinci asır saz şairle­ rinden Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman hikâyesi» ünvanlı ki­ taplarını neşretmek suretile tetkik- eserini halk şairlerimize de tevcih etmiş oldu. 1931 de Azerbaycan Yurt bilgisi mecmuasına «Kitabı dede korkut» makalelerini yazdı ve yine aynı yıl içinde «Divan edebiyatı an­ tolojisi» ni ihzara başlıyarak 1931 de on bir kısımdan ibaret olmak ü- zere mukaddemelerile birlikte ik­ mal etti. Yine 1934 de Hibetal-Ha- kayık, «Divanı Lügat al Türk» e- serlerile Hoca Mesut, Hatipoğlu, Alişer Nevaî, Ozan hakkında tet­ kikleri ve Gazneliler devrinde Türk şiiri gibi edebî mevzuları muhtevi olmak üzere «Türk dili ve edebiyatı hakkında araştırmalar» ünvanlı ki­ tabını ve nihayet 1940 da 59 şaire müteallik tetkiklerle birlikte eser­ lerinden intihap edilmiş manzume­ lerden mürekkep onaltıncı asırdan on dokuzuncu aşıra kadar olan «Türk saz şairleri antolojisi» ni neşreyledi.

Sayın âlimimizin 1922 de almanca olarak bastırdığı «Anadolu tarihi dinisi hakkında muhtelif mülâha­ zalar» ve «Selçuklar devrinde Ana­ dolu Türk şairleri tetkikleri» ün- vanlı iki eseri ile her biri birer ki­ tap teşkil eden «Anadoluda İslâmi­ yet» ve «Türk edebiyatının Ermeni edebiyatı üzerine tesiri», «Fuzulî di­ vanı mukaddemesi» ve İslâm An­ siklopedisindeki «Osmanlı edebiya­ tı» ve «Türkmen edebiyatı» gibi ya­ nları ve ayrıca kıraat, tarih, gra- 'Devamı 15 nci sayfada)

(2)

M. FUAT KÖPRÜLÜ mer mevzularına dair muhtelif ki­ tapları düşünülürse bu büyük ada­ mın büyük ilmi hizmeti kendiliğin­ den anlaşılır.

1923 de Pariste Tarihi edyan kon­ gresine; 1925 de Rus Ulûm Akade­ misinin 200 ncü senei devriyesi me­ rasimine; 1926 da Bakûda Türkiyat; 1923 de Oxford’da müsteşrıklar; 1929 da Londrada Tarihi edyan ve H arkof’ta müsteşrıklar kongreleri­ ne ve 1934 de İranda Firdevsî’nin bininci yıldönümü merasimine hü­ kümet ve Üniversite namına mu­ rahhas olarak iştirak eden ve 1925 de «Rus Şûra Cumhuriyetleri İtti­ hadı Ulûm Akademisi» muhabir â- ııııııiHiııııııııııııııııııııııııııııııııımııııııııııııııımıııııııııımıııııııııııımıı

kavramış ve antrenörlüğü bir mil­ letin futboluna ifade ve üslûp vere­ cek dereceyi bulmuş olan yüksek bir mütahassısa ihtiyacımız olduğu­ nu bu vesile ile de tekrarlarım.

Yalnız antrenörü aramıya başla­ madan evvel, yerli mütahassıslar- dan mürekkep bir teknik komisyon kurmalıyız. O komisyon seciyemize uygun bir tarz hakkında kabataslak mutabık kaldıktan sonra futbol ant­ renörünü hangi milletten seçeceği­ mizi tayin etmeliyiz. O zaman bu nazik is de aklî ve mantıkî bir tarz­ da

(11 inci sayfadan devam) ' zalığına ve bunu müteakip Macar «Görüşü çama» ilim encümeni âza- lığına ve 1927 de Heidelberg Üniver­ sitesi fahrî felsefe doktorluğuna; 1929 da Çekoslovakya Şark cemiye­ ti ve Alman İmparatorluğu Arkeo­ loji Enstitüsü muhabir âzalığına ve bundan sonra da Atina Üniversite­ si profesörlüğüne intihap edilen ve nihayet 1939 da Sorbonne Üniversi­ tesinin fahrî doktorluk payesine na­ il olan Mehmet Fuat Köprülü «Türk edebiyatının yeryüzünde en büyük mütahassısı olmak» kudret ve kuv­ vetine sahip olmuştur.

Herhalde son on beş, yirmi yıl içinde Türk edebiyatı ve tarihi mev­ zuu etrafında kalem yürüten her mütetebbi, müdekkik, münakkit ta­ rihçi ve edebiyatçının ister kabul ve ister inkâr ve izmar etsin Profesör, doktor Mehmet Fuat Köprülü’nün yazdığı makaleden, neşrettiği eser­ den, verdiği dersten, irat ettiği hi­ tabeden müteessir olduğu, hulâsa açtığı ilim yolunda yürüdüğü bir hakikattir. Türk edebiyatı tarihi bu büyük âlimin dimağı ve kalemi sayesinde memleket içinde ve dı­ şında İlmî haysiyetini bulmuştur. Bu hakikati millî ve medenî tarihi­ m i-5'- H W --- dn tpı--ar etmek

bor-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir gün omuzlarındaki apo­ letleri söküp te bir ferdi mil­ let olarak büyük isiihlâs dâ­ vasına atıldığın zaman, paran yoktu! Etrafında orduların

Şemseddin Günaltay, Meşrutiyet döneminde İslamcı-İttihatcı; mütarekeden sonra İttihat ve Terakki'yi yargılıyan komisyonda; Cumhuriyet'in ilk yıllarında Cumhuriyetci,

Ancak bildiğim bir şey varsa o da şudur ki, bu eski bendin arkasın­ da yapılan yeni bendin inşaatı adamakıllı ilerlemiş olup, bu yaz­ dan sonra Anadolu

Kamu güvenliğini artırmak için IoT tabanlı akıllı şehir teknolojileri, gerçek zamanlı izleme, analiz ve karar verme araçları sunar.. Akustik sensörler ve şehir

Bunun güneyinde daha geniş, frçok odası ve dört büyük kemerli kapısı olan bir yapı ve bundan sonra iki adet daha.. ~dişer kemerli kapıdan girilen bina

“Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli

The aim of this study is to reveal how to effect the usage of both boric acid and lithium carbonate, both of which are active flux, on sintering behaviour and microstructure of

Klasik Türk şiirinde “bahâr” kelimesi, “yaprak” anlamıyla 14. yüzyıldan başlayarak birçok beyte konuk olur. “Bahâr”ın “yaprak” manasını aldığı örnekler,