î
MELÂHAT
I PARS
Ünlü bayan bestecilerimizden Melâ- hat Pars, Ordu’lu bir baba ve Rumelili bir annenin tek çocuğu olarak, 1918 mar tının 23. perşembe günü İstanbul’un Fa tih semtinde dünyaya gelmiştir. Babası Tütün eksperlerinden İsmail Hakkı Bey, annesi Fatma Zehra Hanımdır.
İlk eğitimini Fatih’deki «Taş Okul»da gördükten sonra girdiği Vefa Kız Lisesini bitirmiştir.
Müziğe, daha ortaokul yıllarmday- ken, annesinin teşvikiyle, ünlü bestecile rimizden Selânikli Ahmet Beyin kardeşi Kanûnî Mustafa Beyden ilk nota, solfej ve ses eğitipıi dersleri alarak başlamış tır.
Daha sonra, lise yıllarında, o devrin ünlü müzik merkezlerinden «Dar-üt Ta- lim-i Musiki» cemiyetine katılmış olan bestecimiz, bu müessesede en çok Udi Fahri Kopuz’dan istifadeler sağlamıştır. Yine aynı kuruluşun üyelerinden olan Cevdet Çağla ve Neyzen İhsan Beyler, ya rarlandığı diğer isimlerdir. Dar-üt Talim-i Musıki’deki eğitimi yedi yıl kadar süren Melâhat Pars 1938’de nişanlandığı doktor Hazım Pars’la 1939’da evlenmiştir. Bu ev liliğinden üç oğlu olmuştur (1941, 1944 ve 1955 doğ.L
Melâhat Pars radyoya ilk kez 1944 de açılan ses sanatçısı imtihanım, sesi yanın da uduyla da kazanarak girmiştir. Bu im tihana onu teşvik eden, en çok saygı duy duğu hocası olan Fahri Kopuz’dur. Anka ra radyosunda tanıdığı Ruşen Ferit Kam, Cevdet Kozanoğlu ve Vecihe Daryal onun müzik kişiliğinin gelişmesinde katkısı o- lan ikinci dönem hocalarıdır. 1952’de İs tanbul Radyosuna atanan bestecimize
Fethi KARAMAHMUDOĞLU katkıları olan son kişi Mesud Cemil Tel’- dir.
Bir müddet sonra İstanbul Belediye Konservatuarına girmiştir. Bu kuruluşta, zevcini kaybettiği tarih olan 1965’e kadar bilfiil vazife görmüş ve bu tarihte ayrıla rak sadece İstanbul Radyosundaki görevi ni sürdürmüştür.
1971’de emekli olan Melâhat Pars bu gün, yine sözleşmeli olarak radyo kadın lar korosunu yönetmekte, ayrıca verdiği özel derslerle Türk Müziğine yeni yeni ye tenekler kazandırmaktadır.
Melâhat Pars herşeyden önce usta bir fasıl tertipçisidir. Onun düzenlediği ve yönettiği fasılları dinlemek bir zevktir. Bilindiği gibi geleneksel müziğimizin bir icra biçimi olan fasılda eserlere, beğeni lecek ve etkileyecek bir bütünlük kazan dırabilmek, gerçekten bir maharet ve zevkiselim işidir.
Melâhat Pars beste çalışmalarına za manının ünlü bestecilerinden Nuri Halil Poyraz’m teşvikiyle başlamıştır. «Âvâre gönül yine sensiz hicrâna daldı» adlı ese ri ilk eseri olup zamanın otoritelerince takdir görerek radyo repertuarına alın mış bir eserdir. Mütevazi bir hanımefen di olan Melâhat Pars, eserleri için «De nemelerim» demesine rağmen, bu elli kü sur yapıt arasında özellikle «Gümüş tel lerle örsem saçının her telini» adlı kürdi- lihicazkâr ve «Ah yine hicran ile gün bit ti, güneş battı gönül» adlı segâh olanla rın, günümüzden çok çok ötelere uzana bilecek kalıcı birer niteliğe sahip olduk ları kanaatindeyiz. Gerçekten bestecimiz, neoklâsik türün son halkasında yer ala bilecek tarz ve anlayışta verdiği eserlerle
sevilmektedir. Eserlerinde tam olarak hü zün hakimdir. Ritm dokusu ve prozodi, yer yer ayrıcalıklar gösterse de gelenek sel klişeler dairesinde ve Şevki Bey, Lem’i Atlı, Fehmi Tokay, Şerif İçli ve Nuri Ha lil Poyraz da revaç bulduğu biçimdedir. Ezgi dokusu süsten uzak yalın ve direkt anlatımıyla akılda kolay kalıcı bir nite lik taşır. Aruzlu prozodi uygulamalarına rağmen çoğu kez ezgi ritme hâkimdir.
«Eşi yoktur bana bir sevgili vermiş ki felek» adlı muhayyer, «Gönlümü başka emellerle avutsaydım» adlı nihâvend ve «Ben gamlı hazan sense bahar, dinle de vazgeç» adlı hicaz şarkıları, onun geniş halk kitlelerinin ilgi ve beğenilerine maz- har olmuş kaliteli ve albenili eserleridir.
Mızrap dergisi olarak, okurlarımıza ilk etapta tanıtmayı bir borç bildiğimiz günümüz bestecilerinin sonuncusu oluyor Melâhat Pars... Kendilerine, sağlık, afi yet ve başarılarla dolu daha nice verimli yıllar diliyoruz.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi