• Sonuç bulunamadı

«Garp menbalarına göre eski Türk seciye ve ahlâkı»

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "«Garp menbalarına göre eski Türk seciye ve ahlâkı»"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

|

T a r i h î

B a h i s l e r

|

■ııı=ııııı((iıııııııııı»ııırıııifiıııııııııııifiııııııııılıvtıııııııırııımııiflffiııımııvtfııiıııııl>hıııııııııiiııı=»n

«Garp menbalarına göre

eski Türk seciye ve ahlâkı»

Büyük bir mede­ niyet kurmuş olan Osmanh Türkleıi, asırlarca üç kıta­ da. hükümran ol­ muşlar ve

girdik-Yazan

Halûk Y . Şehsovaroğlu

Jeketlerinde müt­ hiş surette ve ta- mamiyle kâfirce sarfedilip durdu­ ğu halde, Türki- yenin ne sokakla-ieri. memleketlere insan hakları,

dinlerde serbestlik ve medeniyet getirmişlerdir. Bugün, terkettiğimiz

eski memleketlerde medeniyetimi­ zin ve içtimai hayatımızın izleri, hâlâ canlılığım muhafaza etmek'te- dir. Yükselme devirlerinde ,Osuıan lı cemiyetinin büyük vasıflarından birini sağlam bir ahlâk prensipi teşkil ediyordu. İnhitata doğru, bu ahlâk prensiplerinin sarsıldığı ve cemiyetin bu yüzden çözülmeğe başladığı görülmektedr. Bize göre, yabancı ülkelerde Türk hükumrân- lığını asırlarca pâyidar eden kuv- vet.’bu ahlâk ve seciye üstünlüğü­ dür.

Bir muharririmiz .yalnız garp kaynaklarına müracaat ederek «Es­ ki Türk Seciye ve Ahlâkı» nı muh telif yönlerden izah eden bir eser vücude getirmiştir. Bu eserin bil­ hassa genç nesiller tarafından, dik katle okunması ve mazimiz hak­ kında esaslı bilgiler edinilmesi pek faydalı olur, kanaatindeyiz.

Kitap, «Eski Türkün En Muhte- i şem Cephesi» mukaddemesinden sonra şu fasılları ihtiva etmekte­

dir: «1 — Zabıta vukuatı olmıyan memleket; XX — Eşsiz doğruluk ve namuş; III — Edep, hayâ ve teva­ zu; IV — Dünyanın en kibar, en nazik, en terbiyeli milleti; V — Eski Türklerin bilmedikleri fena­ lıklar; VI — Eski Türk seçiye ve ahlâkının ulviyeti; VII — Ağırbaş­ lılık, ciddiyet ve vekar; VIII — Aile terbiyesinin esasları: Büyük­ lere hürmet ve itaat, küçüklere şefkat ve muhabbet; IX — İyilik, insaniyet, merhamet ve taassupsuz- luk; X — Eski Türklerin bütün insanlığa şamil hayrat ve hasenatı; XI — Eski Türk temizliği ile ka­ naatkârlığı ve bunların sıhhi ne­ ticeleri ; XII — Mukadderata iman­ la tevekkülden mütevellit şecaat ne istikbal endişesizliği; XIII — Hayvanlarla ağaçlara karşı eski Türk şefkat ve merhameti ve bun­ dan dolayı avcılığın menfur sayıl­ ması; XIV — Eski Türkün mert­ liği, sözünde sebatı ve ahdinde ve­ fası; XV — Eski Türk ruhunun üç unsuru: Kuvvet ve kudret, fev­ kalâde şecaat ve üstünlük şuuru. XVI — Dilencisiz memleket: Eski Türkiye. XVII — Eski Türklerle yeni Türkler arasındaki farklar.»

Türklerin doğruluk ve namusları faslında, «(A. de 1$ Motraye) m (Voyages en Europe, Asie, et Af­ rique» ismindeki eserinde eski | Türkün bu yüksek vasfı şöyle an- I latılır; «Türklerin namuskârlığînt j teslim etmek suretiyle kendim için I vazife bildiğim hakTcın ihkakmda ' bir an bile tereddüt edemem. Bir

çok tanıdıklarımın ve bilhassa dai­ mi dalgınlığımdan dolayı herkes­ ten fazla benim başıma gelmiş bir hal vardır: Muhtelif dükkânlar­ dan öteberi satın alırken para

vermek için koynumdan çıkardı­ ğım kesemi veyahut vakti anlamak için baktığım saatimi eşya yığınla­ rı arasında unuttuğum çok olmuş­ tur. Bazan da vereceğim paranın iki mislini bıraktıktan sonra, dük kananın mallarını ortadan kaldırıp yanlışlıkla fazla verdiğim parayı görmesine vakit kalmadan çekilip gittiğim olurdu. îşte bu dalgınlığı­ ma rağmen Türk dükkânlarında hiç bir zaman tek bir meteliğim kay­ bolmamıştır. Çünki o gibi vaziyet­ lerde dükkâncılar peşimden adam koşturmuşlar ve hattâ eğer dal­ gınlığımın neticesini anladıktan

sonra dükkâna dönmemişsem, unuttuğum şeyi iade için ikamet­ gâhımın bulunduğu Beyoğlunn ka dar adam gönderip bir çok defalar beni aranmışlardır.»

Yine aynı fasılda Mouradgea d’Ohsson’nun «Tableau general de l ’Empire Othoman» adlı eserinden alman satırlarda şöyle denilmek­ tedir:

«OsmanlI Türkleri, diğer fazilet­ leri kadar namuskârlık, dürüstlük ve doğruluk gibi Kur’ ânın en kuv vetli ahkâmına dayanan meziyet­ leri itibariyle de şayanı takdirdir­ ler. Osmanlı Türklerinin med-hü sena edilecek meziyetlerinden biri de verdikleri söze umumiyetle sa­ dık olmaları, hemcinslerini aldat­ maktan ve emniyeti suiistimal ile insanların sadedilliğinden istifa­ deye kalkışmaktan veyahut saf- derunluğunu istismar etmekten vicdan azabı duymalarıdır.»

«Dünyanın en kibar, en nazik ve en terbiveü milleti» faslında, muhtelif müelliflerden örnekler verilmiştir. Bunlar arasında A. T *.

Castellan’ın «Lettres sur la Gri'ce, i'Hellesponv et Constanti­ nople» adlı eserinden alman şu satırlar dikkati çekmektedir: «... Son derece naziktirler. Adeta bir harb halini andıran karışıklıklar içinde bir insan hiç bir hakarete uğramadan ve hattâ hiç bir küfür sözü işitmeden hedefine vardığını görünce hayretler içinde kalır.»

«Eski Türklerin bilmedikleri fe- najıklar» taşlında, Du Loir’in «Les voy ages du Sieur Du to ir » isimli ederinden’ ” alınan şu cümleler dik­ kat çekicidir: «öfk e ile intikam hissinin mahsulü olduğu kadar ku marbazlığin da tabiî bir neticesi olan küfürbazlık Hıristiyan menry

rmda duyulabilir, ne de evlerin­ de işitilir. Bu halin bizim yüzle­ rimizi kızartacak ve bizi hayret­ ler içinde bırakacak tarafı da şu­ dur ki, Türklerin yalnız ağızların­ da değil, dillerinde de küfür keli­ meleri yoktur. Onlar yalnız (Val­ lahi) diye Allaha kasem ederler.» iyilik, insaniyet, merhamet ve taassupsuzluk faslında gene aynı müellifin şu satırları ibretle okun­ mağa değer.

«Türklere gelince, size şunu söy- liyebilirim ki, onları bazı kimse­ lerin tasavvur ettikleri gibi kaba ve vahşi zannetmemelidir. Eğer örf ve âdet sahasında hakkaniyet nezaketten mühimse, her halde Türkler de bizim kadar iyi adam­ lardır. Yaradılıştan iyidiler. Bu hallerini iklimin tesirinden müte­ vellit zannetmemelidir. Çünkü Rumlar da aynı memlekette dün­ yaya geldikleri halde mizaç itiba­ riyle Türklerden o kadar farklı­ dırlar kî, atalarının ancak fena huylarına, yani hilekârlıklarına, hainliklerine ve benlik gururuna varis olmuşlardır. Türkler bilâkis son derece samimî ve mütevazi in­ sanlardır. Hemen her ferdi, her yerde ihtiras ve cimrilikle malûl olan saray adamları: Devşirmeler istisna edilmek şartiyle, Türklerin en bariz vasıflan sadelik ve hu­ lûs ile misli görülmemiş bir açık yürekliliktir.»

mm*

Ahlâk krizlerinin mâşerf oldu­ ğunda şüphe yoktur. Büyük dün- ya hâdiselerinin sonunda her mem İekette, ahlâkî tereddiler görül­ müştür. Devletler, türlü yollardan ahlâk krizlerini önlemeğe gayret­ ler sarfetmişlerdir. Biz, İsmail Hâ mi Danişmend’in, adı geçen ese­ rinde tfe''Belîrtıldiiâ'gîbi, yalnız bü yük zaferlerin, büyük bir medeni­ yetin varisi değil, aynı zamanda, büyük ahlâk prensiplerinin, kuv­ vetli bir seciyenin de varisiyiz. Ma zimizin güzelliklerini ihya etmek ve onları benimsemek kuvvetimiz

olmalıdır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Gökbilimciler bu yıldızın çevresinde gezegen ararken bir de devasa bir yıldız lekesi (Güneş lekelerine benzer) keşfetti. Bu lekenin hareketini iz- leyerek yıldızın

Methali gayet dar olan bu binanın iç salonu da dar ve uzun­ dur ve bu ince uzun salondan kaldırılan masa ve iskemlelerin yerine, ortada bir geçit bırakarak

Mayıs 2015’te TEPE anketi katılımcılarının yüzde 24,4’ü geçen yılın aynı dönemine göre işlerinde artış olduğunu belirtirken, işlerinde düşüş

Deneyimle öğrenmenin terapötik yapıya uygulanması di- rekt, macera etkinliklerinin danışanlarla ilişki- lendirilmesi ve danışanların aktif katılımcılar olarak

Similar to the first pair of articles presented above, Article 252 of the Swiss Code and Article 241 of the Turkish Code take the father as the sole subject who legitimizes

Çalışmamızda otuz dokuz akarsu adını inceledik. 11 akarsu adında ügüz veya sub kelimesi 22 yerde birlikte kullanılmıştır. 28 akarsu adı ise ügüz veya sub kelimeleri

Şuurlu bir imar programının tahakkuku so- nunda memleketimizi gezen kültürlü bir yabancı, bu memlekete has bir atmosfer içinde dolaştığını, ' her yerden ayrı, fakat yine

Türkiye'nin ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, biliyorsunuz, Atatürk'ün manevi kızı, ilerlemiş yaşma rağmen, bir Cumhuriyet Kızı olma özelliğin­ den