• Sonuç bulunamadı

Orta oyununun geçirdiği tarihi seyir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orta oyununun geçirdiği tarihi seyir"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

,S — VAKİT - 16 ARALIK 1952 SALI

——

•TT- î& D flk , ■¥

Orta oyununun

— “Tanıdın mı hazreti?” Ve çıplak kafasının altında çenesini çenberliyen kara sakaliyle, gülümsiyen çırıl çıplak adamın kollarını, be lini, bacaklarım oynatarak adeta çıkışıyor:

— “ Amma yaptın yahu.. Kara gözü tanımadın mı ?.”

Önündeki mukavvadan yapılmış allı pullu, renk, renk, çeşit çeşit, hayal alı -

yor:

—“ Bu Karagözün ha - mamdaki hali., şu sokakta­ ki vaziyeti, şu Haciyvat çe­ lebi.. Bebe ruhî, arnavud bu bekri Mustafa..

Ve ilâve ediyor:

—“ Bütün takım, tam dör yüz tanedir..

Ömür yolunun altmış yılı

Kavuklu Hamd.i Efendi meşhur kavuğu ile

m, bugün son nefese gidişle rine şahit olduğu halde hâ li. diriltmeğe çabaladığı, öz malımız iki sanatın, orta o yunu ile Karagözün sevda - sına kaptırmış, sahasında eşsiz adam ressam Muazzez zamanın elinde kurumuş, u falmış yüzünün buruşmuş çizgilerini büsbütün karış - tiran bir teessürle anlatı - yordu.

— “Beş altı yaşında ba cak kadar çocukken resime merak saldım. Yavaş yavaş resmin yanında şiir, musiki Ve oyun, yani orta oyunu merakları başladı. Hele can bazlara bayılırdım. Derken Karagözü gördüm. Onu da

sevdim. Hani bugün sinema

ve maç tutkunlan var ya, benim orta oyunu düşkünlü ğümün yanında bunlarmki hiç kalır. Gider en ön sıra ya sokulur. Kavuklu Ham- diyi gözlerimle yerdim san­ ki.. Böylece onu seyrede seyrede taklide başladım. Sokakta, evde, hatta mek - tepte Hamdinin bir kopyesi halinde, mütemadiyen onun jestleri, onun hareketleri o Dun şivesi ve onun diliyle yaşar olmuştum.

Bahriye sıbyan mektebin de okuyordum. Bir gün mektepte açılan resim mü

-sabakasında birinci seçil - dim. Sanayii Nefise mekte­ bine devama başladım ve ilk senede bir madalya ile taltif edildim. Biraz sonra da Bahriyeye getirilen na­ kış mütehassısı İbrahim us tanın yanına verildim. Sene lerle hep bu sahada çalış - tıktan sonra 321 de .Sanayii Nefiseyi bitirdim. Artık hem ressam, hemde Bahri - ye zabiti idim. Fakat aklım fikrim oyunda idi.

Zabit olduğum halde bir resim atölyesi açtım. Ma - lûm ya o zamanın hali..

Ayda bir defa Bahriyeye uğrar: bir temenna edip “ ben sağım!,, der tayınımı alıp gene atölyeme çekilir - dim. Tayın diyorum, çünkü aylık denen nesne yılda yü - zünü üç dört defa görebildi ğimiz bir zümrüdü Anka idi.

O zamanlar Sanayii Nefi se mektebinde modelle ça­ lışmak adet olmadığı için buranın mezunları hep pey zaj yaparlardı. Ben, zanne derim ilk defa eşhas resmi yapmağa başladım Derviş Mahmut isminde birini altı kuruş para ile model tut : tum. Onun mağmum, keder li, düşünür bir vaziyette res mini yaptım. Altına da, (me saibi istipdat) ismini koy - dum, - ki bu tablo şimdi Hi îlaliahmerdedir. Sonra üç sefil çocuk buldum. Bunla rı da Divanyolundaki bir mezarlığın dıvarına dayan­ mış sigara içerlerken yap - tim. Buna da (Devri Hami dide Maarif) adını verdim- Arkasından gelsin Kavuklu Hamdi Onu, zaten her haliy le kafama hâk etmiştim ve bakın yıllar geçti, hâlâ onu yapıyorum. Bu, içime işle - mis bir derttir benim..,,

orta o y u n c u l a r

ARASINDA

Ressam Muazzez, atölye­ sinde, geniş masanın üzerin de, kimi renklerini bulmuş, kimi henüz çizği halindeki Kavuklu Hamdinin resimle rini göstererek konuşuyor du:

— “Zavallı adam benim elimden neler çekmedi. Çim kü ben yalnız onun resmini yapmakla iktifa etmiyor, yavaş yavaş orta oyunu meydanlarında onu taklit e diyordum. Nihayet bir gün karşıma çıkmış: “ Oğlum de mişti, bana kastın ne, bu yaşta sen beni, elimde arzu haİlerle Bahriye nezareti kapılarında mı süründür - mek istiyorsun?.”

Ve benim bu sözden bir şey anlıyamadığımı sezince “öyle ya., diye ilâve etmiş­ ti, haber alıyorum ki sağda solda hep beni taklit ediyor

Filhakika bir işi azıtmış tık. Manyasî zade Refik be yin Kadıköyünde Cevizlik teki evinde hususî surette orta oyunları oynamağa baş lamıştık. Henüz Hürriyet ilân edilmediği için ara sıra zurnacıların marifetleri yü­ zünden sekteye uğramakla beraber yıllarla bu oyunlar da devam ettik. Manyasî za de Refik bey rejisörlük e- der, Ara sıra da pişekâra çıkardı. Ondaki orta oyunu merakını ben başka hiç kim sede görmedim. O sırada a dim bu işe hasrettiği gibi bir sürü de para harcede - rek bize elbiseler de yaptı - rırdı. Bu elbiselerin terzili ğini de Müsahip zade Celâl yapar ve sanki inadına bü­ tün entarilerimizi hep

kısa-fik Ahmet Nuri ayvaz, Kül hanbeyi, avukat Baha Acem doktor Emin Çingene, kap­ tan Riza Pişekâr, rollerine çıkarlardı.

Bazan zurnacıların şerrin den kurtulmak için bu top­ lantılarımıza bahaneler bul makta güçlükler çektiğimiz olurdu. Meselâ bir defasın­ da sırf orta oyunumuzu oy nayabilelim diye aktör Fe - himin oğlu Münif Fchimi Manyasî zadenin bağçesin - de sünnet etmiştik.

Artık şöhret almıştık. Ta nıdıklarımız dostlarımız bizi düğünlerine çağırmağa başladılar’. Biz de gider — Bittabi on para almadan — oynardık. Bu işi zevk edin mistik.

“ Hiç unutmam eski Kar­ tal kaymakamı Neeminin düğününde oynadığımız or­ ta oyununda Ressam Naz - mi Ziya da muhacir rolüne çıkmıştı. Manyasî zade Re- fiğin evinden başka îbnir- refik Ahmet Nurinin ve Ba ha beyin evinde de oyunlar verdik.

Bu, böylece Meşrutiyete kadar sürdü.

Ben bir yandan resime de devam ediyordum. Hattâ Türkiyede ilk hususî resim mektebi açan Türk de be - nimdir. İbnissuut caddesin­ de açtığım mektepte Çallı İbrahim, Avni Lifij, Naz - mi Ziya ve merhum Ruhî de burada muallimlik edi - yorlardı.

Heykeltraş Nijat, Hemşi resi Harika, Halı tüccarı Aziz de talebelerimiz meya

cık biçer, dikerdi.

Bu oyunlarda filozof Ri za Tevfik arnavud, îbnirre

mnda bulunuyorlardı. Biraz sonra da ayni apart manda (Darulbedayi) kurul

(2)

du.

Meşrutiyet ilân edilince, o heyecanlı ve neşeli günle rin akışına kapıldık. Kendi mizi tutamadık, coştuk. Bü tün arkadaşlarla beraber kü çük Moda gazinosunun için de alenen oynadık.

Manyası zade Refik be - yin Selânikten geldiği gece de, onun şerefine, Yoğurt - çu çayırında, halkın huzu -runda son or ta oyunumuzu verdik.

Böylece orta oyunu fas'ı bitti ama, bizdeki oyun işti hası dinmedi. Tuttuk, baş­ ta Reşat Ridvan olmak üze re İbnirrefik Ahmet Nuri, Nurettin Şevki ile birlikte bir tiyatro kumpanyası kur duk.

İlk defa olarak Namıkke malin (Vatan — Silistre) sini oynadık.

O zaman 17-18 yaşında olan Raşit Rıza da Fehi - min yanma çırak olarak gelmişti.

Meşhur komik Abdürre - zak da (Vatan - Silistre) de Abdullah çavuş rolü yapıyordu.

Biz, ayni oyunu, Hikmet tarafından Tophane ve Harbiye mektebi meydanla rmda kurulan açık sahneler de ve Darüşşafaka mekte - binde tekrar ettik.

Bu teşekkül dağıldıktan sonra mufttelif tarihlerde dört tiyatro kumpanyası daha kurdum. Fakat o dev rin heyecanına kapılarak iyi çalışamadığımız için hiç biri baka bulmadı,,.

— “Ama, kim ne derse desin, ben orta oyununun unutulup gitmesine yanıyo­ rum. Hatta epey sene ev - vel Kavuklu Alinin teşvikiy le Şehzade başında Darüt - talimi musiki salonunda tekrar orta oyununa baş - ladan. Bunu para kazan - mak için değil, fakat tiyat romuzu doğuran ve yıllarla halka temasa ve sahne zev kini aşılıyan bu öz sanatı - mızı korumak, yaşatabil - mek için yapıyordum.

Bu sebeple de orta oyunu nu daha muntazam, ve da - ha temiz bir şekle sokma

-ğa çalışıyordum. Üç sene kadar süren yorucu mesai yazık ki boşa gitti. Çünkü yammdakiler günlerini gün etmek, kazanmaktan başka bir şey düşünmiyorlar ve benim bu t*yunu (müces - sem bir tarih) şekline sok­ mak düşüncelerimle alay e diyorlardı.

Tarihin tarif ettiği şekil lere uygun elbiseler hasır lıyarak, mevzular bularak, muntazam, temiz bir şekil­ de oynamak istiyordum. Bu nun için bir hayli para da bulmuştum. Hattâ İngiliz - ler bile bana bu işe sarf e dilmek üzere üç bin lira ka dar vermeğe amade idi... ol m adı. olmadı..”

--- -*

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Almanya’da yapılan bu çalışma ile Susan Goldin-Meadow ve diğerlerinin yaptığı çalış- malar birleştirildiğinde cevabını bekleyen çok heyecan verici bir

Genç, güzel ve dul kadın bir gün iyice giyinip kuşandıktan sonra sokakta İbrahim ağanın karşısına çıkmış, onun karşısında kırıtmış, süzülmüş,

Antioksidan enzim olan GSH-Px enzim aktivitesinde BLM verilen grupta kontrol grubuna göre anlamlı bir azalma vardı.. CAPE’nin bu parametreler üzerine düzenleyici

After developing general emission data for the main diesel engine and diesel generators, emissions at the 28 maneuvering points can be calculated using these data at different

Kronik transfüzyon programı (genellikle 1-4 kez trans- füzyon/ay) uygulanan β-talasemi majör tanılı hasta- larda demir şelasyonu sağlanmasının komplikasyon- ları

Bu nedenle bu çalışmada da sadece kesim sonrası enfeksiyon saptanan ve imha edilen organlara bağlı olarak meydana gelen ekonomik kayıp hesaplanmıştır.. Diğer taraftan

Vezir Utbl'nin Horasan sipehsalarlığına ta- yin ettiği Ebü'l-Abbas'ı bu iki sığınmacının. ülkelerine yeniden hakim

Ebu Yusif ve Muhammed Şeybani'nin birlikte faaliyeti (bazı tanınmış orta asır âlimlerinin dediğine göre Şeybani bu büyük eserlerini Ebu Yusuf'un isteği