z
s?
• •
Kütüphaneler Genel Müdürü Gökçin Yalçın'a sorduk; gerçekten kitap okunmuyor mu?
ütüphanesiz okullar ülkesi
E li1
i
.1
1
ÇARŞAMBA, 2 4 Şubat 1 9 9 9
S il Vby
19
NMaMMMHNMHMM
ürklye'de kitap okunmuyor! Bu
yargıyı içeren yazılar, yorumlar
son günlerde çoğaldı. Oysa
büyük kentlerde kitap piyasası
son derece hareketli. Birbiri
ardına büyük kitabevleri açılıyor;
her saat kitap meraklılarıyla
hıncahınç doluyor. Ama ya
Anadolu? Koca fabrikalar, dev
alışveriş mağazalarıyla
bezenen ‘Anadolu kaplanları'nın
kitaba ilgisi ne alemde?
Maalesef, evet maalesef içler
acısı bir düzeyde. Gaziantep'ten
iyi örnek olur mu? Yollar pırıl
iril, mega süper marketler cıvıl
cıvıl, ekonomide işler tıkırında.
Kültürel cephe ise durgun. En
büyük kitapçının günlük cirosu
10-25 milyon lira! Beş bin
öğrencinin bulunduğu
üniversite kampusunda
satılan günlük gazete sayısı 20.
Evet sadece 20. Bu iki rakam
bile yeterli ipuçlarını veriyor.
;
*Büyük kentlerdeki kitap ilgisi,
henüz Anadolu'ya yansımamış!
O zaman da Batı yla yapılan
â
* kıyaslamalar, Türkiye'nin okur
fakiri olduğu gerçeğini ortaya
koyuyor. İllerdeki duruma tek
tek bakılarak kıyaslamalar
yapılması ise mümkün değil.
Çünkü ne Kültür Bakanlığı'nda,
os .
ne de Devlet istatistik
Enstitüsü'nde bu tür
|
istatistikler var! DİE'nin
kültür istatistikleri, sadece
müzeler ve kütüphanelere
gidenlerin sayılarını içeriyor.
Bu da gösteriyor ki,
Kütüphaneler Genel
Müdürlüğü, il düzeyindeki
kitap dostluğunu bilebilecek
tek kurum. Genel Müdür Gökçin
Yalçın'a sorduk; gerçekten kitap
okunmuyor mu?
“ Bakın yerli filmlerde, televizyon dizilerinde kesinlikle kitap okuyan bir insana rastlayamazsınız.
Sigara, içki içen insanlar vardır ama asla kitap, dergi okuyan göremezsiniz. Ancak dışardan gelenler öyle değil.”
► T ü rk iy e’de kitap okunm adığı yoru m ları son günlerde
yoğunlaştı. Durum, kütüphaneler penceresinden nasıl görünüyor?
- Bu yorumlan çok doğru bulmuyorum. Okuma düzeyi yeterli değil ama bir artış olduğunu gözlemliyorum. Kitap fuarlan özellikle TÜ YAP yüksek okuyucu kitlesine sahip. Her ne kadar “ İnsanlar balayor, kitap almıyorlar” denilse de, bu fuarlar yayınevlerine gelir getiriyor. Öyle olmasa bu fuarlar yıllardır devam edemezdi. Onun dışında zaman zaman kitabevlerine gidiyorum ve gayet iyi kitap satışı yapıldığım görüyorum.
► Bu h arek etliliğ in tüm ken tlerd ek i k ita p çıla r için geçerli olduğu sö ylen eb ilir mi?
- Hayır, hayır. Tüm Türkiye için geçerli değil. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi yerlerde bunu gözlüyorum. Anadolu için sadece kütüphane istatistiklerine bakarak konuşuyorum. Bizim
kütüphanelerimizde özellikle gezici kütüphanelerde ders kitabı dışında . okunan roman, şiir, sanat, çocuk kitaplarının sayıları bayağı yüksek. Yeterli düzeyde mi? Değil kesinlikle.
► Başka ü lk elerle
kıyasladığım ızda nasıl b ir tablo ortaya çıkıyor?
- Kıyaslayacağınız diğer konulara paralel bir durum sözkonusu. Gelişmişlik düzeyi, insan hakları, demokratik uygulamalar, sanat, kitap ve dergi sayısı gibi birçok konuda onlar bizden çok yukarda. Örneğin İngiltere’deki kütüphane sayısı beş bine yakın, Türkiye’de ise sadece 1350. İngiltere’de iki bin kişiye, Türkiye’de 20 bin kişiye bir kütüphaneci düşüyor. Ülkemizde kütüphanecilik tanınmış, kabul edilmiş bir meslek bile değil. Oysa kütüphaneler demokrasinin kapılandır. Okuyan insanlardan oluşan bir toplum bugünkünden daha farklı olacaktır.
► A m a bunun için kitabın yaşam ım ızın başköşesine kurulm ası g e rek li galiba.
Haklısınız. Bakın yerli filmlerde, televizyon dizilerinde kesinlikle kitap okuyan bir insana rastlayamazsınız. Sigara, içki içen insanlar vardır ama asla kitap, dergi okuyan göremezsiniz. Ancak dışardan gelen filmlerde kitap okuyanlara, evlerdeki kütüphanelere rastlıyorsunuz.
► P ek i sorunun kayn ağı nerede? Bu ülkenin in sanlarının kitapla tanışıklığında, geçm işinde problem olduğu söylen eb ilir mi?
- Cumhuriyet’in ilk yülarmda okuyucu ve kitap sayısı çok yüksek. Bu ügi zamanla
gerilemiş. Belki nüfus artışının, eğitim . sisteminin,
kütüphane sayısının, okul sayısının etkisi var bunda. ► Y a devletin kültür p o litik a la rın ın katkısı? - Evet, Haşan A li Yücel’in M illi Eğitim Bakanlığı zamanında ilk tayin olan öğretmenin yanma, klasiklerden 150 kitap verilir, öğretmen atandığı yere o
kitaplarla gidermiş. Öğretmen o kitapları okur ve okuturmuş. O öğretmenlerle bugünkülerin idealizmi arasında büyük fark var. Bunda devletin eğitim ve kültür
politikalarının rolü çok önemli. Balon 8 yıllık eğitim güzel bir hareket. Başarıya ulaşmasını istiyoruz ama bu hareketin içerisinde kütüphane yok! Oysa laboratuvar, bilgisayar, spor salonları var.
► Bu inanılm az yaklaşım a M illi E ğitim y e tk ilile r i ne d iyorlar?
- M illi Eğitim’den üst düzey bir yetkiliyle bir görüşmemiz oldu. “ Öğrenciler artık ezbere dayanmıyor, laboratuvarlarımız, bilgisayarlarımız var” diyordu. Araya girdim,
“ Kütüphanelerimiz de var, diyebiliyor musunuz?” dedim. “ Bir gün onlar da olacak” dedi. Demek ki, kütüphane . hala hedefler arasına alınmamış!
İkincisi okul binaları projelerinde kütüphane yok. Bunun için birçok yazışmamız oldu. Geçen sene
kütüphane haftasına M illi Eğitim’den bir müsteşar yardımcısı geldi, “ Size müjde veriyorum, okul binalarının projelerine kütüphane de alınacaktır” dedi. O karar alınmış. Ama henüz görmedik. Oysa çocuklardaki okuma zevkinin geliştirilmesinde okulun rolü büyük. Asıl görev öğretmenlere düşüyor.
K
UTUPHANEDE OKEY SESLERİ
► P e k i öğretm en ler bu gö revi yerin e g e tire b iliy o r mu? Y a da hiç
olmazsa son y ılla rd a kitaba karşı olum lu yönde b ir değişim v a r mı?
- Maalesef hayır. Ben öğretmen okulu mezunuyum. Sonra
kütüphanecilik tahsili yaptım. Benim okulumun çok güzel bir kütüphanesi vardı. Öğretmenlerimiz ders dışında okumamıza çok önem verirlerdi. Şimdi böyle olduğunu
zannetmiyorum. Kendisi okumayan öğretmenlerin öğrenciye ne verebildiğini merak ediyorum. 1970’lerin sonlarmda öğretmen okulları öğretmen lisesine
dönüştürülüp öğretmen yetiştirme sistemi değişince okuma
alışkanlığı da iyice düştü.
► O ku llar kütüphane yoksunu mu şimdi?
- Mesela Bingöl, Malatya’ya gittim. Buralarda okulların kütüphanelerini gezmek istedim. Hepsinin kütüphanesi vardı ama kitaplar kilitli odalarda, kilitli dolaplardaydı. Anahtarlar da öğretmenin cebindeydi. O kitapları öğrenciye sunacak bir eleman yoktu. Zaten kitapların da çoğu öğretmen yayınıydı, eskiydi. Belki özel
okullarda, Anadolu liselerinde çok iyi koleksiyona sahip kütüphaneler de vardır. Onlar da çok fonksiyonel değil.
► A nadolu ’daki kütüphaneleri gezerken k a rşılaştığın ız ilgin ç olaylardan ö rn ek ler v e r e b ilir m isiniz?
- İllerde, ilçelerde kütüphaneler hala nüfus müdürlüğü ya da okey oynanan lokaller kadar ilgi görmüyor. Güneydoğu’daki bir ilçemizde kütüphane yapılmıştı. Kaymakam, “ Bana izin verirseniz öğretmen lokalini kütüphanenin bir yerine taşımak istiyorum” dedi. Halbuki öğretmenevi vardı, öğretmenleri kütüphaneye yaklaştırmak için bu çareyi düşünmüştü. “ İlk kaymakam olduğunda öğretmenleri toplayıp, ‘En son ne zaman kitap okudunuz’ diye sordum. En yenisi 15 yü önce kitap okumuştu” dedi.
► Bu tür çabalar e tk ili olu yor mu?
- Oluyor tabii. Kitabı seven yerel yöneticilerin dışında bir de yerel radyo ve televizyonların büyük faydasını görüyoruz. Kütüphane yöneticilerimiz onlarla çok güzel ilişki kuruyorlar. Gelen yeni kitapların tanıtılmasıyla ilgili programlar yapıyorlar. Kitaplar, dergiler
duyuruluyor; anonslar yapılıyor. Çok yararlı oluyor.
FiY A T ARTIŞLARI ETKİLİYOR
► Kütü ph an eleri ziyaret edenlerin sayısı a rtıy o r mu?
-Hala kütüphanelerimizin okuyucusunun büyük kısmı ders çalışmaya gelen öğrenciler. Rakamları bunlar kabartıyor. O kütüphanelerde çalışanların çoğu mesleki eğitim görmediği için, bir ölçüde de
başarüarınm göstergesi olacağı için rakamları böyle düzenliyorlar. Bunun düzelmesi için genelgeler yayınlıyoruz, anlatıyoruz. Kütüphanelerin çehresini değiştirmeye çahşıyoruz. Kütüphanelerdeki oturma
takımlarını, aydınlanma sistemlerini, perdelerini, zeminlerini
modernleştirdik. Kitapların eskiyinceye kadar ciltlenmeden okuyucuya sunulmasını
kararlaştırdık. Kitaplar uzun zaman ciltlenmek için bekliyor, sonra raflara konuyordu. Yazılım programı
hazırlandı; otomasyon projesi hızlan dı. Son 5-6 yıl içerisinde hizmette çeşit lilik yaşanmaya başlandı. Okul öncesi bölümler arttı, gezici kütüphanelere kaset ve CD kondu.
► Bu girişim lerin iz hükü m etlerin ta sa rru f k a rarlarm dan e tk ile n iy o r mu?
- Nasibini alıyor. Kültür Bakanlığı bütçesi biliyorsunuz genel bütçe içinde çok düşük bir orana sahip. Bütçenin miktarından öte fiyat artışları bizi çok etkiliyor.
► Sizce kitap okunm asını artırm a k için ne yapm ak gerekir?
Okuma, ailede başlayan, okulda süren ve kütüphanelerle desteklenen bir olay. Bu düzeyi yükseltmek için bir kültür seferberliği başlatılmalı. Sadece Kültür Bakanlığı ve
kütüphaneler değil, kültürle ilgili her kuruluş bu seferberliğe katılmalı. Tabii yayıncılara ve yazarlara da görev düşüyor. Mesela korsan kitap kadar olmasa bile kitapların fiyatının herkesin alabileceği bir düzeye indirilmesi sağlanabilir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi