Şimdilerde Kenter
Tiyatrosu’nda bir oyun, iki
yaşıtı, Müşfik Kenter ile
Oğuz Aral’ı en huysuz
halleriyle seyirciye taşıyor.
Oyunun adı da “Huysuz
İhtiyar”. Seyirci salonu boş
bırakmıyor çünkü
huysuzluğa neden olan her
durum, günlük yaşamın
içinden sahneye çıkıyor...
YAZI: BERAT GÜNÇIKAN FOTOĞRAF: SENEM ÖZTÜRK
B
g | em ihtiyarlığa hem de huysuzlu ğa, sahne üzerinde boyun eğmiş iki adam, M üşfik Kenter ve Oğuz » S S Aral... “Huysuz İhtiyar” kırk yıl lık bir işbirliğinin, kendilerini aynı alacaklı ya borçlu hissetm enin sahnedeki son hali. G ençlik ile ihtiyarlık, huyluluk ile huysuz luk üzerine söyledikleri her şey anıların için den süzülüyor, sıkılmış iki yumruk birbirinin üzerine konulup gençliğe sinsi bir “oh” çeki liyor...Sona m utlu iki ihtiyar, mutsuz bir gençlik kalıyor:
Huysuz ihtiyarlık, nasıl bir gençlikten çıkar?
Oğuz A ral-16-17 yaşında iken arkadaşla rım O rhan Kemal ’1er, 20-30 yaşlarında Ke mal Tahir’ler, Yaşar K em al’ler, M elih Cev det’lerdi.
Müşfik Kenter- Ben hasbel kader konser- vatuvara girdim O ğuz’un söylediği kişilerin kitapları ile ancak o zaman tanıştım. Konser- vatuvarda çok iyi hocalarımız vardı, örneğin Cahit Külebi... Üç ay kar kalkm azdı, kızak kayardık, yalın ayak başı kabak, futbol oy nardık... Ankara o zam anlar çok güzel bir yerdi, bu yüzden ben çocukluğum u çok se verim.
Gençliğinize güzel ihtiyarlar da eşlik et miş olmalı...
Oğuz Aral- Evet, benim zam anım en gü zel ihtiyarların zamanı oldu. A zizN esin’ler, bütün güzel moruklar, benim zam anım ın morukları.
Biz ancak bir elin parmaklan kadar sa yabiliyoruz güzel ihtiyarlan, neden, nasıl yitirdik?
Oğuz Aral: Bilm iyorum , belki gençliği niz gibi yaşlılığınızı da yitirdiniz...
İyi de, nerede ve nasıl yitirdik?
Oğuz Aral- Yok, onu benden sormayın, o
CUMHURİYET DERGİ sizin sorununuz, dönüp arkaya bakacaksı nız... Bak M üşfik ne diyor: özgürdük... Ö z gür bir gençlik geçirmeyen insan, güzel bir ihtiyarlık yaşayamıyor.
Özgürlüklerimizi biz mi teslim ettik? Oğuz Aral: Evet, tabii...
Müşfik Kenter: Aslında özgürlüğü insan biraz da kendi yaratıyor. Öğrencilerime hep onu derdim: Sizkendiözgürlüğünüzükendi- niz yaratmalısınız. Hiç kimse size niye çalış madın, niye derse geç kaldın niçin bu şeyi iyi çıkartm adın diyemesin... İşte bu özgürlük tür. Siz işinizi çok iyi yaptığınız sürece kim se size bir şey söyleyemez.
Oğuz Aral: Sizin kuşağınız sın ıf atlama baskısı altında. Gerek büyükleriniz gerek kendiniz, biraz daha yukarı, biraz daha yuka rı, daha üst sınıfa atlama baskısı altında yaşa dığınız için, yola çıktığınız noktayı da kay bettiniz gibi bir his var içimde.
Sîzler için, o özgürlüğün içinden çıkan kendinizi inşa etme süreci miydi?
Oğuz Aral: Evet. Bizim bir avantajımız da Cum huriyet’in ikinci kuşağı olmamız. Yani bambaşka bir durum, mesela ben 18-20 kişilik sınıfta okudum.
Müşfik Kenter: Konservatuvarda bütün bölümlerde, sekizer kişi vardı...
Oğuz Aral- Hocalarımız hepimizin ismi ni tektek bilirdi, huyumuzu suyumuzu tanır dı.
Birer numaradan ibaret değildiniz ya ni...
Oğuz Aral- Okula sabah girer, akşam çı kardık, öyle doldur boşalt, doldur boşalt de ğil. Ben lise İngilizcemle gâvur televizyon larında şakır şakır beyanatlar veriyordum. Avustralya, Kanada, A m erikan televizyon larında karikatür ve Anadolu m izahı konu sunda lise İngilizcesi ile konferanslar paralı yordum.
Müşfik Kenter: Tabii, m esela benim or taokul 1. sınıfta resim öğretm enim E şref Ü ren’di.
Oğuz Aral- Ya, hadi buyurun. Benim Be yoğlu Erkek Lisesi’ nde resim hocam Hamit Görele idi. Hem Üren, hem Görele T ürk tari hinin büyük ressam lan, Cum huriyet hükü m eti tarafından Paris’lerde... Ve rakı arka daşlarım Bedri Rahmi Eyuboğlu falan, çok şanslı idik biz çok.
Sizin tiyatroda birlikte çahşmanız uzun yıllar öncesine dayamyor...
Müşfik Kenter- Aşağı yukarı 40 yıl.
llkoyun...
Müşfik Kenter- Orhan A sena’nın Fadik Kız adlı oyununu sahneye koyuyorduk, ora da beraber çalıştık O ğuz’la. D anslar vardı, onlara, bir süre şeye yardım etti. Sabahlara kadar Beyoğlu’nda volta atıp nasıl yapalım nasıl edelim, diye konuşuyorduk, çok güzel bir çalışm a olmuştu. Daha sonra bir çocuk oyunu yaptık ki,- Ayşegül Sihirli Ülkede- herhalde Türkiye’de kimse yapmamıştır.
Oğuz Aral- Emsali yoktu.
Müşfik Kenter- Çünkü o zam an hiçbir banka yoktu. Çocuk oyunuydu ama, hep bü yüklere oynadık. Tabii biletler 1 lira, 1.5 lira filan olunca.
O ğuz Aral- Çocuk oyunu olunca öyle...
Müşfik Kenter- Tiyatro tıklım tıklım dol du ama kurtarm adı, norm al bir oyundan da ha çok m asraf oluyordu.
Oğuz Aral- Kadroya bakar mısın, M üşfik Kenter, Tolga Tiğin, Pekcan Koşar, Erdoğan Karaduman, Mustafa Alabora, Göksel Kor- tay...
Müşfik Kenter- Güzeldi, daha sonra Ham let’te beraber çalıştık. Sonra Orhan Ve li, Van Gogh, Kuvayı Milliye, en sonunda da Huysuz İhtiyar geldi.
Orhan Veii’de herhalde bir yirmi yılı doldurdunuz...
Müşfik Kenter- Evet, 20 yıl doldu hâlâ