+
Y A K I N P L A N
1f î H f f l t r a ı
T
G
9
V
tin A
Jl
tan, serelFsi
izd
led
ligi
Nâzım yüzünden dayak yedi
Ünlü şair Nâzım Hikmet'in yaşamı Memet Fuat tarafından hazırlanan A'dan Z'ye Nâzım Hikmet kitabıyla
ansiklopedi haline getirildi. Bugüne kadar yazdığı Nâzım Hikmet kitaplarını tarayarak, Atatürk'ten
İnönü'ye, Yahya Kemal'den Çetin Altan'a, onunla uzak ya da yakın ilişkisi bulunan kişileri ve olayları
alfabetik sırayla maddeleyen Memet Fuat, eksiksiz bir Nâzım biyografisi hazırlamış. Kitaptaki en ilgi
çekid öykülerden biri de Çetin Altan'la ilgili. Bir yazısında Nâzım için 'şerefsiz' diyen Altan, daha
sonra Medis'te 'o büyük bir şair' diye Nâzım'ı savununca, linç edilme tehlikesi yaşamış. ■ İhsan
YILMAZ5 Temmuz 1951 tarihli Yeni
Y A H Y A K E M A L
Affı için imza vermedi
Nâzım Hikmet'in affı
için imza toplayanlara ters davrananlar da oldu.
Kimileri doğacak tepkilerden çekindiler, kimileri de bu kampanyanın arkasında komünistlerin parmağı olduğunu düşündüler. Pekçok profesörün, gazetecinin imzaladığı dilekçeyi, örnekse Profesör
Hıfzı Timur, gazeteci Şevket
Rado, imzalamadılar.
Birlikte içki içtikleri bir gece başını Vâlâ Nureddin'in göğsüne yaslayıp
“Nazım'cığım hapiste,” diye
gözyaşı döken Yahya Kemal
Beyatlı ise, kendisine
başvuranları sevgili oğlunun serbest bırakılması için imza vermediğini kimseye söylememeleri konusunda sıkı sıkıya uyardı.
C E M A L P A Ş A
Seni astırır sonra ağlarım
Nâzım 1921'de
Moskova'ya gittiği sırada,
Cemal Paşa da orada,
Sovyetler'in kendisine ayırdığı büyük bir evde oturuyordu. Nâzım ile Vâlâ'yı bir akşam yemeğine çağırdı. (...) Sofra başında, kaçınılmaz olarak iyice gerginleşen bir tartışma sürüp giderken, Cemal Paşa dört beş yıl kadar önce pek
beğenip Bahriye Mektebi'ne girmesine yardımcı olduğu delikanlıyı susturarak:
“Nazım, elimde olsa, ben şimdi seni astırır, sonra da altına oturup ağlardım,”
dedi.
Aldığı yanıt şöyle oldu:
“Aramızdaki ayrım şu ki, Paşa, ben seni astırır, ama altına oturup ağlamazdım.”
Altan: O yazıyı
yazmış olmak
istemezdim
Nâzım'ın yurt dışına çıkışıyla ilgili bilgimiz belli bir koşullan ma içindeydi o zaman. Kendi ba şınıza bir araştırm a yapmanızın olanağı yoktu. İşin özelini bilmi yordum ben. O zaman Nâzım'ın gerçekten kaçtığına inanıyor dum. O yazıyı yazmış olmak is temezdim am a o koşullanmalar içindedir yazdıklarım. A m a son radan ortaya çıktı ki, Nâzım kaçmak zorunda bırakılmış. B u rada bence önemli olan varılan yer, alman süreçlerdir. Benim bu yüzden gözüm sakatlandı meclis te. Hepim izin hangi koşullardan geçip nerelere geldiği ortada.
Adam'da yayımlanan Nâzım
Hikmet'in Kaçışı başlıklı yazı
sında Çetin Altan, şairi acıma sızca aşağılamış, 'karaktersiz', 'ira desiz', 'uşak', 'haysiyetsiz', 'şerefsiz', 'canı cehenneme' gibi sözlçr etmişti.
Ne olursa olsun vatanın bırakılma ması gerektiğini savunan yazar, şairin yurt dışına bir kapris uğruna gittiği görüşündeydi:
'Nazım eğer hakikaten mert bir insan olsaydı vatanını terketmeye tenezzül etmezdi. (...) Vatan, kötü idare edilse de gene bırakılmaz. Değil Nâzım gibi bir kapris uğruna, böyle büyük zorluklar karşısında dahi vatanı terk edenler küçük, iradesiz, güçsüz insanlardır.'
1968 yılında, TB M M ’de T.İ.P. milletvekili olarak bulunan Çetin Altan, dönemin İçişleri Bakanı Faruk
Sükan'a konuşması sırasında sataşmış, bakandan, 'Sen hep böyle şeyler yaparsın, Nazım Hikmet için de büyük şair demiştin!' gibi bir yanıt alınca
şöyle bağırmıştı: 'Şimdi de söylerim. Nazım
Hikmet büyük vatan şairidir.'
Bu sözü duyan Şadi Pehlivanoğlu Adalet Partisi sıralarından kalkıp Türkiye İşçi Partisi sıralarına kadar koşmuş, Çetin Altan'a sert bir yumruk atmıştı. Öbür Adalet Partililer de yere düşen yazarın üstüne çullanmış, linç etmeye kalkmışlardı.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi