• Sonuç bulunamadı

Elli yıl önce

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Elli yıl önce"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2 NİSAN 1998 PERŞEMBE

IŞILDAK VE YELPAZE

ATİLLA BİRKİYE__________

Elli Yıl Önce

Baskılardan, parasızlıktan, çekilen sıkıntılardan kaçmak İçin ki son çaresiydi kaçmak, yollara dü­ şer. Nereden bilebilirdi b ir oyuna geldiğini?

Her zaman olduğu g ibi zamanı değerlendirir. Ağaçların altında oturur; yanından hiç eksik olma­ yan kitabını çıkarır ve okumaya başlar.

Kitabını okur. Katil, hiç duraksamadan vurur ka­ fasına elindeki sopayla. Belki de başka türlü olur; senaryo bellidir: Bir cinayetle sona erecek.

O ’nu öldürürler; O Türkçe’nin en güzel hikâye­ lerini, romanlarını yazıyorken. Henüz kırk b ir ya­ şındadır. Sevdalı olduğu b ir kadın ve canından çok sevdiği küçük b ir kızı vardır.

Kalemi de durdurulamayacak kadar keskindir...

★ ★ ★

2 Nisan 1948’de bir yıldız kayar. Tam elli yıl ön­ ce, yalnızca kırk bir yıl yaşayabilmiştir. Bu parlak bir yıldızdır; edebiyatımızın, hikâye ve romanımı­ zın parlak yıldızı... Sabahattin A li’dir...

Düzyazımızın “devrim ci-rom antik” kahramanı Sabahattin Ali, tam elli yıl önce iğrenç bir düzen­ le öldürülür. Cinayetin üzerindeki sis perdesi hâlâ kalkmamıştır; kaldırılmamıştır.

Üstelik bu cinayet olayına bilindiği gibi MIT’in de adı karışmıştır.

Sabahattin Ali, “heykeli dikilecek” bir değerdir. Adı bulvarlara, caddelere verilecek, sonsuza ka­ dar yaşatılacak büyük bir değer, büyük bir yazar­ dır.

Başka uluslarda böyle bir kişilik, ulusal kahra­ man ilan edilirken bizde tam tersine birçok başka değerde olduğu gibi “unutturulmaya” çalışılır.

Kitapları yasaklanır. Adını ağızına alanı içeri atar­ lar.

Ne gariptir ki değerden, bilinçten korkulur. He­ le de okumaktan, kitaptan... Ülkeyi yönetmeye “a-

day” politikacılar, Sabahattin Ali Cinayeti’nin çö­

zülmesini, ona bir anıt-mezar yapılmasını hiç dü­ şünmüşler midir? Sabahattin Ali’yi hiç okumuşlar mıdır?

Çoğunun acaba, Sabahattin Ali diye bir yazarın yaşamış olduğundan haberi var mıdır?

Ûnutturulmuş bir yazardır Sabahattin Ali birçok­ ları gibi. Beşir Fuat, Nâzım Hikmet gibi. Ama güçlü bir yazarı, gerçek bir yazarı, “unutturm ak” çok güçtür.

Sabahattin Ali’nin 1947 ile 1965 yılları arasında hiçbir yapıtı basılmaz; son yıllara kadar okullarda adından söz edilmez, öldürülmesi yetmiyormuş gibi...

Sabahattin Ali, betimlemelerinin ustalığı, dilinin yalınlığı, biçeminin akıcılığı ve kurgusunun kusur­ suzluğuyla edebiyatımızın köşe taşlarındandır.

Yapıtlarında hüzün ile aşk iç içedir; hümanizma- sı, devrimci kimliği ve tabii ki “rom antikliği” yapıt­ larının belli başlı özelliğidir.

Şimdilerde kitaplarının yeni basımları yapılıyor. Umarım, yelken yepelek edebiyattan kaçıldığı şu dönemde, özellikle genç okurlar, Sabahattin Ali ile tanışmanın, onun kitaplarını okumanın ayrıca­ lığını yaşarlar.

Nâzım Hikmet, geçerliliğini hiç yitirmeyen şu saptamayı yapmıştır:

“...Türk edebiyatının ilerici yazarları kendi ara­ larında Sabahattin A li gibi b ir yazarın bulunmasıy­ la onun sağlığında da övündüler, ölümünden son­ ra da övünüyorlar ve övünecekler...”

★★★

Elli yıl önceye gidiyorum. Bedeninin en son gö­ rüldüğü yere. Utanmadan onu katlettiklerini söy­ ledikleri yere...

Ağaçların arasında dolaşıyorum, dalgın dalgın... Dökülmüş yapraklar çıtırdıyor. İrkiliyorum adımla­ rı diye.

Elli yıl öncesinin adımları diye...

Kimbilir daha ne güzel yapıtlannı okuyacaktık di­ yorum, kendi kendime, kimseyi görmediğimde... Kitaplarını açıyorum; cilt cilt kitaplarını. Onu arı­ yorum; ona dair yeni b ir şeyler arıyorum, her oku­ duğumda. Onun yaşamını öğrenmek istiyorum tutkuyla.

Yüreğim sıkışsa da...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Caddeye nazır cephesindeki balkon- lara verilen şekil ve istikamet cepheye hareket vermektedir.. Keza cephede duvarlarla pencerelerin dolu ve boşluk teşkil etmesi bu

(boiserie) yatak odalarının yüklük ve yatak niş- leri, çocuk odası içi sivil mimarîmizin güzel bir adaptasyonunu teşkil ediyor. Sedat Hakkı'yı bu küçük ve güzel eserinden

lû'b iddiası olmayan bu ev, sadece bugünkü sos- yal şartlarına uygun şekilde bir ailenin rahatça yaşaması için düşünülmüş ve meydana getirilmiş- tir. Denizden

lan ve ifrazları ile olan aykırılıklarını, diğer yandan günden güne artan ve bir sonu da gelmiyecek gibi görünen içtimaî hayattaki yaşama standartsıziığının

Nâzım 10 Eylül 1959'da Rusça kaleme aldığı vasiyetnamesinde, en değerli mirası olan eserlerinin telif hakkının üçte ikisini karım Münevver ve oğlum Mehmet'e diyerek

Sabahattin Eyuboğlu bilgi ve'bilim in yalnız insanın mut­ luluğuna yarayanının gerçekli­ ğine inanır. Onun içindir ki kitapta kalmak istem em iş, a- sıl çabasını

el-Gazâlî de telif ettiği eserlerinde kendine özgü ilmî, edebî üslûp çeşitlerine ve özel- liklerine başvurmuştur. O, yeni şeyler söyleyebilen, farklı usûl, üslûp

Jenerasyonlara bakıldığında geleneksel sistemin içinde yöneticilerin çoğunluğunun X jenerasyonu, çalışan kesimin de Y jenerasyonun ve yeni yeni Z jenerasyonunu