TT-
<:
sí
.^%
s l
B a k ı ş l a r )
Giilseren Sadak
Birkaç gece evvel, radyomunbaşında, Muhittin Sadak’ın müs tesna bir kavrayış ve dikkatle i- dare ettiği orkestra ile birlikte, kızı Giilseren Sadak’ın piyanoda çaldığı Mozart’ın do-minör konçer tosunu kendimden geçercesine dinledim. Yalnız bu eseri çok sev- j diğim için değil. Yanılmıyorsam, | bu konçerto, bestecisinin öteki e- ■ serlerinde de rastladığımız bazı
motiflere yenilerini de katan de- j riıı ve zengin bir terkiptir ve Mo zart’ın en çok Mozart olduğu sayı lı eserlerden biridir. Fakat piya noda onu, virtiioz, orkestra şefi, lıoca ve gittikçe mükemmelleşen bir koro’nun yaratıcısı olmak gibi vasıflarına ayrı ayrı hayran oldu ğum Muhittin Sadak’m kızı Giil- seren’in çalması, eserin verdiği hassasiyeti cilaladı. Genç sanatkârı
Peyami S A F A
ilk defa dinledim ve taze, halis, dolgun bir musiki cevheriyle tema sa geldiğimi hissettim. Ne güzel çaldı! Ne sade, oyuıısuz, emiıı bir dokunuş; ne gösterişsiz ve derin den gelen bir iç parıltısı; ne gü zel safiyet ve anlayış!
Bahtiyar bir irsiyetle doğan bu çocuk, böyle bir olgunluk sevi yesine gelinceye kadar, çoğumu zun haberimiz olmadan 11e segsiz bir sabırla çalışmış. Evet, benim haberim olmadı. Daha evvel başka bir konserini de, yazık ki, d i 11 üye ni edim ; radyomun başında, sanat dünyamıza ansızın bir piyango vurmuş gibi tatlı bir sürprii he yecanı geçirdim ve Gülseıeş: Sa* dak’la babasına, şıı bir kaç sâtıria. gönül dolusu tebriklerimi mak için, daha fazla vakit kaybet mek istemedim.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi