• Sonuç bulunamadı

Kütüphanelerimiz ve bilgi akımı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kütüphanelerimiz ve bilgi akımı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCELERİ

Halk eğitiminin temel desteği olabilecek

özel karakterlerine karşın, “ halk kütüphane­

leri" miz ve onlara bağlı "çocuk kütüphane­

leri" miz, eski medreselerin içinde kötü

hazırlanmıştır. Çağdışı yönetmelikler elleri­

ni kollarını bağladığı için kütüphaneciler,

akıl almaz kaynak yetersizlikleri içindedir.

Bütün dünyada, “ bir kuruluşun bütçesinin

yüzde 4-5'i kütüphaneye ayrılmalıdır” ölçü­

sü konduğu halde, Kütüphaneler Genel Mü­

dürlüğü, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı

bulunduğu sırada, kütüphane yatırımları,

bakanlık yatırımlarının ancak "binde biri”

ne erişebilmiştir.

»

Kütüphanelerimiz ve

bilgi akım ı

K:

'ÜTÜPHANE”, anlam değiştir­

miş bir terimdir.

'18. yüzyılın sonuna kadar bü­ tün dünyada bu kurum, bir “kültür ve irfan kurumu” ydu. Endüstrileşme ve ona bağlı olarak refahın artması, okuyup yazma, bilim yapma ola­

naklarının geniş halk çev­ relerine yayılmasını, şüp­ hesiz başka faktörlerin de yardımıyla, sağlamış, çe­ şitli türde kütüphanelerin doğmasına yolaçmıştır.

“ Millet” kavramının or­ taya çıkışı, “ millî kütüp­ hane” leri yaratmıştır. Ki­ şiyi aktif duruma geçirmek, tek ders kitabından ya da hocanın notlarına bağlı kal­ maktan kurtararak çeşitli bilgi kaynaklarına yönelt­ mek diye özetlenebilecek olan çağdaş eğitim anlayı­ şı, ‘ ‘ okul kütüphaneleri” nin önemini arttırmış; de­ mokrasi anlayışı, “ çocuk ve halk kütüphaneleri” ni ge­ rekli kılmıştır. Günlük, her tür meslekî ve toplumsal uygulamalar alanında, dün­ ya biliminin vardığı sonuş- lan acele öğrenmenin şart olması, fabrikalarda, işyer­ lerinde, bankalarda, devlet dairelerinde, “ Özel Araştır­ ma Kütüphanesi” dediği­ miz yeni bir tür kütüphane­ nin, büyük bir gelişme gös­ term esine neden o lm u ş­ tur... Bu “ özel araştırma kütüphaneleri” de giderek, çoğunlukla, “ dokümantas­ yon ve enformasyon mer­ kezleri” olarak gelişmişler­ dir.

YATIRIMLARIN

HİNDE RİRİ

Yurdumuzdaki durumu saptamak istersek, cumhu­ riyetten bu yana alınan büyük sonuçlara karşın, şunlarla karşılaşıyoruz:

1. tik ve orta öğretime bağlı okul kütüphaneleri­ miz çoğu nlu kla ancak, “ Millî Utancımız” başlıklı bir yazıya konu olacak du­ rumdadırlar. Kütüphaneci kadrosu yok tu r, k olek si­ yonları öğretim programla­ rıyla tutarlı biçimde kurma ve sürekli olarak yenileme olanağı yoktur. Katalog fişi çıkartacak sapı kırık bir yazı makinası bulmak bile zordur ve herhangi bir yer gereği başgösterdiğinde, ilk kapatılıp, içindekilerin de­ polara taşındığı yer, okulun kitaplığı olmaktadır (1).

2. “ Halk eğitimi" nin temel desteği olabilecek ö- zel karakterlerine karşın, “ halk kütüphaneleri” miz ve onlara bağlı “ çocuk kü­ tüphaneleri” miz, eski med­ reselerin içinde, kötü hazır­ lanmıştır. (Oysa bu eski yapılar, yazma eser kütüp­ hanelerimiz için ne kadar bulunmaz bir dekor değeri taşıyabiliyorlar). Çağdışı yönetmelikler ellerini kolla­ rını bağladığı için kaçırıcı olmaya hükümlü kütüpha­ neciler, akıl almaz kaynak yetersizlik leri içindedir. Bütün dünyada bir kurulu­ şun bütçesinin yüzde 4-5’i kütüphaneye ayrılmalıdır standardı konduğu halde. Kütüphaneler Genel M ü ­ dürlüğü, Millî Eğitim Ba­ kanlığına bağlı bulunduğu sırada, kütüphane yatırım­ ları bakanlık yatırımlarının ancak “ binde biri” ne erişe­ bilm iştir. Bu koşullarda kaç ülkücü, köye eşek sır­ tında kitap götürmeyi de­ neyenlerle, halkı çekmek için kütüphaneye dikiş ma- kinası sağlayan, binaya bi­ tişik çam aşırhane kuran kütüphanecilerle, çok ye­ tersiz bir devlet desteği ve anlayışı içinde, geçinmeye çalışmaktadırlar (3).

Demokrasi düzeninin te­ meli, halk eğitimidir. Za­ man zaman seçim sandık­ ları başına çağırılan yurt- daşların, devlet düzeninin temelindeki fikirleri kavra­ mış, olayları ve kişileri de­ ğerlendirecek kişilik düze­ yine varmış, ergin kişiler olmaları gerekir. İstatistik­ lerim izde, ilkokulu b itir­ miş, okuma yazma biliyor görünenlerin çoğunun, okul sonrasında kitapla karşılaş­ ma olanağı bulamadıkları için, okumayı yazmayı çok­ tan unuttuklarım herkes bi­ lir.

Halk eğitiminin temel ö- gesi, “ halk kütüphanesi" dir. Bu gerçeği bugün bile kavramış değiliz.

3. Üniversite kütüphane­ lerimiz, yeni ortaya konul­ muş bir iki kuruluş dışında, her türlü meslekî kontrol- dan uzak, başıbozuk bir sözde çalışma içindedirler. Üniversitelerde hesapsız ve bazan gereksiz sem iner, enstitü, klinik, fakülte ve merkez kütüphaneleri

yan-I— Y A Z A N

:---Doç. Dr. Jale BAYSAL

[İstanbul Edebiyat Fakültesi

Kütüphanecilik Kürsüsü Başkanı]

yana çalışır, verebilecekle­ rinin binde birini bile karşı­ layamazlar. Pek çok yetki­ li, üniversitelerinin kaç kü­ tüphanesi olduğunu ve bunlar için harcanan para­ nın tüm tutarını bile söyle­ yemeyecek durumdadırlar (4).

İçinden çıkılmaz bir felâ­ ket görüntüsü izlenimini bı­ rakabilecek olan bu duru­ mu düzeltmek, aslında çok da kolaydır. 1968 yılından bu yana üzerinde çalışılan Üniversiteler Kanunu tasa­ rılarına girecek sadece iki madde ile sorun, çoktan çözülme yoluna girebilirdi;

★ Üniversitenin kütüp­ hane örgütünü ele alan, hiç değilse fakülteler çapında m erkezleşm eyi, sorum lu meslek makamları belirtme yi sağlayacak bir madde.

★ Üniversitelerde çalı­ şan kütüphanecilerin statü­ kosunu, mesleğe giriş şart ve standartlarını belirleyen bir ikinci madde.

3. özel araştırma kütüp­ hanelerimize, dokümantas­ yon ve enformasyon mer­ kezlerimize gelince:

Türkiye Bilimsel ve Tek­ nik A raştırm a Kurumu (T .B .T .A .K .), 1965 yılın­ da, kendi bünyesine bağlı fakat yurt çapında hizmet verecek bir dokümantasyon ve bilim sel enform asyon m erkezi kurdu: Tü rkiye D ok ü m a n tasyon M erkezi (TÜRDOK). Kuruluşun plânları, millî bir merkez olacağı güzönünde tutula­ rak hazırlandı, kaynaklan sağlandı. Dâvet edilen ya­ bancı uzmanlar da: “ Türki­ ye’nin, millî dokümantas­ yon merkezini, memlekette parça parça bir yığın dokümantasyon çalışması­ nın başlamasından önce ku­ rabilmiş olması gerçek bir şanstır” yollu raporlar ya­ yınladılar.

îş böyle başladı, fakat TÜRDOK, millî merkez o- larak yurt çapında benimse- tilemedi. Bunun en önemli nedeni, Türkiye’li kütüpha­ necinin henüz bibliyograf­ ya, dokümantasyon, bilim­ sel enformasyon konuların­ da doğru bir görüşe vara­ mamış olmasıydı.

TURNOinİnGÖRE^

UNESCO, Avrupa Eko­ nomik İşbirliği Teşkilâtı­ nın da yardımı ile 1950’de bütün dünyada millî bibli­ yografya ve dokümantas­ yon m erkezleri kurm aya başlamış, bu plân içinde Türk Millî Kütüphanesi’ - nde de bir Bibliyografya Enstitüsü kurmuş, kurulu­ şun ilk meyvası, 1952 yı­ lında yayın ın a başlanan, “ Türkiye Makaleler Bibli­ yografyası” olmuştu.

1952’den bu yana bibli­ yografya, dokümantasyon, bilimsel enformasyon kav­ ramları büyük bir gelişme ve değişme geçirdiler. Millî kütüphane, kütüphane ko­ nusunda olduğu gibi dokü­ mantasyon ve bilimsel en­ formasyon konusunda da öncülüğü elden bırakmak istemedi.

Millî kütüphane, son yıl­ larda bu konudaki iddiası­ nı, bir “ Devlet Doküman­ tasyon Merkezi” şubesi a- çarak ve bir “ Devlet Yayın­ ları Bibliyografyası” yayın­ lamaya başlayarak ortaya koydu. Yapılan yayın a- maçsız bir masraf kapısı olarak eleştirilmekten kur­ tulamadı.

Millî kütüphane, başlan­ gıçtan bu yana ne yaptıysa mükemmel yapan bir kuru­ luştu . Bu m ükemmellik merakı bâzan zararımıza da oldu, örneğin, 1958 yılında başlatılan, bütün Türkiye kütüphanelerindeki eski harfli basma eserlerin toplu kataioğu çalışması, pek çok kütüphaneden gelen bibli­ yografik künyelerin güveni­ lir olmaması yüzünden ya­ yınlanamadı, mükemmel o- larak yayınlamanın bir yolu da bulunmadı. Bu toplu katalog 1964 yıllarında çı- karılabilseydi, belki 30-40 bin kitap adı bildirilebile- cekti. Ama 1970'lerde böyle bir katalog çıkarılabilse bi­

le, içine alacağı eserler, günümüzün okuyucusunu az ilgilendirdiği için depo­ lara atıldığından, ortadan kaybolduğundan, eksikli o- larak önümüze gelecektir. Böyle bir toplu katalog, ulusal tarihimizi her yönü ile inceleyecek uzmanlar için ilk kaynak değeri taşı­ yacaktı; bu kaynak sakat­ landı.

T ü rk iy e ’ nin bir “ M illî Dokümantasyon ve Enfor­ masyon Merkezi” vardır. Bu da Türkiye’de bu işlerin en iyi bilindiği, uzman mü­ hendis, kimyager, ziraatçı enformasyon uzmanların­ dan ve başkalarından olu­ şan kadrosu, yeterli bütçesi ile TÜ RDOK’tur

T ü rk iy e ’ nin kütüphane ve bilgi-akımı sorunlarını çözebileceği gün geldi.

★ Ankara’da genel bir Kütüphaneler Kanunu’nun hazırlıkları başladı, gerçek kütüphane uzmanlarının da katılabildiği çalışmalar ya­ pılıyor.

★ Ü niversiteler K anu­ nu’ nun yeniden gözden ge­ çirileceği haber veriliyor. Y ukarda andığım ız iki maddenin yeni kanuna gir­ mesine, Türkiye’de bugün

varılan aşama noktasında, sanıyoruz artık kimse engel olmayacaktır.

* Devlet Plânlama Teş­ k ilâtı, 1973 yılı içinde, yurtiçi bilimsel bilgi akımı­ nı düzene koymak üzere, sürekli çaışan, uzmanlar­ dan oluşan bir “ özel İhti­ sas K o m isy o n u ” kurmuş bulunuyor.

★ D .P .T .’ nin 1974 icra plânının 43. ve 44. sayfala­ rında, bir “ Türkiye Bilişim Kurumu” nun kurulacağı bildirilm ek ted ir. B ilg isa ­ yarlara (Computer) daya­ nan bir bilgiye-erişme sis­ teminin yaratılmasında böylece ilk adım atılmış sa­ yılabilir.

Düşüncelerimiz, günün gerçekleri içinde hayâl gibi görünse de böyle hayâlleri kurma hakkımız artık var­ dır. Genç, aydın, ülkücü, m esleğini hakkıyla bilen pek çok uzman yetiştirmiş olan Türkiye'miz, herhangi bir “ alâ külli hal" e kolay razı olmayacaktır.

Kısacası umutluyuz.

1. özer Soysal, Çağdaş Eğitim ve

Türkiye'de Okul Kütüphanesi. Anka­ ra: Güven Matbaası, 1969.

2. Osman Ersoy, Halk Kütüphane­

lerimiz Üzerine'Bir Araştırma. Anka­ ra: Güven Matbaası, 1966. S. 49.

3. Jale Baysal. “Kütüphanelerimiz

ve Eğitim Reformu," Cumhuriyet

Gazetesi, 16 temmuz cuma 1971. S

2.

4. L.S. Thompson, Türkiye'de Kü

iüphaneleri Geliştirme Programı. Is tanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1952

5. J.A. Schüller, Princıple of Trans

port of Information, Fruther Recom­ mandation for Building a Centre a Network for the Communication Process in Turkey. (TBTAK’a sunul­ muş rapor. Ankara, mayıs 1968) S. 5.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Beceri sınavları ile kısıtlı aday olarak işaretlenmiş adayların teorik sınavı için sınav programının yapılması. 20-26 Temmuz

Temizlik Malzemesi Alım Giderleri: Okul/kurumun yıl içinde kullanabileceği ödenek miktarı; kapalı alan metrekaresi dikkate alınarak okulun talep edeceği ödenek

T, hukuki işlemi TO adına yaptığını (temsilci sıfatını) Ü’ye söz veya yazıyla bildirebileceği gibi, böyle hareket ettiğini gösteren bir davranış da

yumurta olarak bırakılmış ceza yumurtası, toplama alanlarından herhangi birisine bırakılırsa, alanı içerisine bırakılan robottan 3 puan düşürülecektir,. • Rakip

Çerçeve öğretim programında yer alan alan/dal dersleri işletmelerde yapılabilir." fıkrasının eklenmesi sonucu oluşan değişiklik gereğince, Bakanlığımıza

Marsiyas, günümüzde sık sık düzenle- nen müzik yarışmalarının bugün için bi- lindiği kadarı ile ilk'i ile ilgilidir Zama- nımızdan 2700 - 2600 yıl önce yapılmış

• Kullanıcılara kesintisiz (seamless), güvenilir ve tek noktadan hizmet güvenilir ve tek noktadan hizmet sağlamak için bilgi teknolojileri ve kütüphane entegrasyonu.

Bileşiklerin kantitatif yapı etki ilişkileri, bazı hidrofobik (n. r), elektronik (8, F, R) ve sterik {MR, MW, P,) özellll<ıteki parametreler.. kullanılarak,