• Sonuç bulunamadı

Teknolojik Gelişmelerin Tasarım ve Üretim Evresinde Sanatçı ve Sanat Eserine Etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Teknolojik Gelişmelerin Tasarım ve Üretim Evresinde Sanatçı ve Sanat Eserine Etkileri"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Teknolojik Gelişmelerin Tasarım ve Üretim Evresinde Sanatçı ve Sanat Eserine Etkileri

Nihat Sezer SABAHAT Yrd. Doç. Dr. Ordu üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Özet

Teknoloji alanındaki köklü yenilikler yaşamın akışına yön vermede önemli bir rol oynamaktadır. İnsanın teknolojiye bağımlılığı teknolojinin her alanda hâkimiyeti ve genişleyen etki alanı sanatı/sanatçıyı kendi atmosferine doğru çekmektedir. Doğası gereği sanat kaçınılmaz olarak bu gelişmeler ve dönüşümlerden payına düşeni almakta, sanatçının sanat eserini üretirken yaratım sürecinden uygulama sürecine kadar olan evrede teknolojinin sunduğu olanaklardan nasıl yararlandığı, sanat eseri ve sanatçı üzerindeki etkisi günümüzde sıkça tartışılmaktadır. Teknolojik gelişimlerinin bir sonucu olarak sanat alanındaki gelişmeler ortaya yeni anlayış ve akımların çıkmasına neden olmuştur. Geleneksel sanat dil ve üretim biçiminden uzaklaşma, yeni anlatım biçimleri ve teknikleri kullanma yaygınlaşmaya başlamış, bir taraftan geleneksel yöntem ve teknikler kullanılırken, bir taraftan da çağın gereksinimlerine yanıt veren, çağın teknolojisine uyum sağlayan çağdaş yöntemler çatışmalı bir duruma yol açmıştır. Bu çelişkili/çatışmalı durum sanatçı içinde bir soru/n oluşturmaktadır. Sanatçı üretim sürecinde teknolojiyi amacının bir aracı olarak mı kullanmakta? Yoksa teknolojinin büyüleyici dünyasının akıntısına kapılarak teknolojiye bağımlımı kalmıştır? Soruları Sanatçının tasarım ve üretim sürecini etkileyen bu faktörler, sanat eserinin de niteliğini, hangi amaca hizmet ettiğini, eşsizliğini tartışmaya açmış, sanat eserinin seri üretimin bir parçası olmasına olanak sağlamıştır. Sanatçının tasarımının hangi yöntem, tekniklerle uygulamaya konulduğu, sanatçı tarafından bizzat gerçekleştirilip/ gerçekleştirilmediği, asıl olanın idea ve tasarım sürecimi, üretim biçimimi, yoksa ortaya çıkan sanat yapıtımı olduğu soruları teknolojinin sanat alanında kullanılması ile birlikte daha karmaşık bir hal almış tartışmaya açık hale gelmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sanat, sanatçı, üretim, idea, teknoloji,

In the Technological Development of Design and Production Stage Artists and Their Effects on Work of Art

Summary

Radical innovations in technology plays an important role in giving direction to the flow of life. In every field of human dependence on technology and expanding dominance of technology domain art / artist draws towards its atmosphere. Inevitably art by its very nature to take its share of the development and transformation of the artist's art work on how to exploit the power of producing creative process from the application of technology in stages until the process offers, art work and its impact on artists is frequently discussed today. As a result of technological development has led to the emergence of new insights and current developments in the field of art

(2)

emerged. Move away from the traditional art of language and mode of production, it has become widespread use of new forms of expression and techniques, on the one hand while using traditional methods and techniques, on the one hand in responding to age requirements, has led to a modern methods of conflict situation to adapt to the era of technology. This contradiction / conflict situations is a question of the artist / s are created. The artist aims to use me as an instrument of technology in the production process? Or my dependent's technology remains seized of the fascinating world of technology flows? Questions of these factors affect the artist's design and manufacturing process, of the nature of art, which served its purpose, uniqueness opened the debate has enabled us to be a part of the series production of the artwork. Which methods of the artist's design, technical with the implementation, performed and personally by the artist / not done, the thing that the idea and the design process my, my production format, or use the arts to technology questions that the artwork me out has become arguably got more complicated with the.

Keywords: art, artist, production, idea, technology

Sanatın din, ekonomi, siyaset, bilim ve teknoloji alanlarındaki gelişmelerden etkilenmesi, sanatçının çevresinde olup biten değişim ve gelişmeleri anlayamaya çalışması, bu değişimlerin olanaklarından faydalanarak yapıtına katkı sunma isteği uygarlıkların gelişmişlik durumuna paralel bir şekilde ilerlemiştir. Toplumsal alandaki bu değişimler sanatçıyı doğrudan ve dolaylı etkilediği gibi sanatın kendisini de çağın gerekleri doğrultusunda biçimlendirmeye başlamıştır. Özellikle teknolojik gelişmeler son yüzyılda tahmin edilemeyecek bir hızla dünyayı sarmalamış tüm yaşamı çepeçevre kuşatmıştır. Kuşkusuz sanat alanları bu kuşatmadan kendini muaf tutamamıştır. Tüm yaşam alanlarında olduğu gibi sanat alanlarının da bu teknolojik “kuşatma” içinde olması, değerden bağımsız biçimde tartışılması gereken bir soru/n alanıdır. Günümüzde teknolojik gelişmeler, sanatın süregelen klasik anlayışının yanı sıra çağdaş teknolojik araç ve yöntemlerin kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Sanat ve teknoloji ilişkisi hiçbir dönemde olmadığı kadar iç içe geçmiş ve sanat bu ilişkiden derinlemesine beslenmektedir. Yüzyılımızın başındaki teknolojik gelişmelerin sonucunda var olan sanatların dışında, teknolojiyle var olan sanatlar ortaya çıkmıştır. Kurtuluş bu konuda görüşlerini ifade ederken;

Bilim-teknoloji ve sanat, oldum olası birbiriyle etkileşim içinde gelişmişlerdir. Teknik ve sanatın tek sözcükle , “tekne” ile ifade edildiği Eski Yunan Döneminde ve öncesinde kendiliğinden işbirliğinde olan teknik ve sanat adamları, yüzyıllar sonra 1910’lar ve 1920’lerde tekrar buluşmuşlar, mühendisler sanatçı, sanatçılar mühendisleşmişti… 20. yüzyılda sanatçı, kendisini çevreleyen teknolojik unsurların etkisi altında kalmaktan kendini kurtaramamış, çoğunlukla, teknoloji karşısındaki olumlu veya olumsuz tavrını, tuvalinde, yontusunda hatta kimi zaman kendisi de başlı başına birer teknolojik eser olabilen ürününde dolaylı veya dolaysız yoldan dile getirmiştir ( Kurtuluş, 1996:18).

Teknolojiden kasıt sanat alanında çağa özgü alet, edevatın kullanılmasıdır. Bu bağlamda günümüzde sanatta teknolojinin kullanımı her ne kadar yeniymiş gibi dursa da, her çağın kendi içerisinde kendi teknolojisini kullandığı ve kendinden önceki çağlardan daha pratiğe yönelik, yenilikçi aletlerin geliştirildiği bilinmektedir. Acar’ın ifade ettiği gibi “Teknolojik gelişme kavramı mekâna ve zamana göre

(3)

değişmeye yatkın bir kavramdır” (Acar ve Sey, 2006: 52). Çağın kendi teknolojisinin kullanımı da aslında o çağda ileri teknolojinin kullanımı anlamına gelmektedir

Aslında teknoloji denilen şey insanın alet kullanabilme yetisinden başka bir şey değildir. Teknoloji kullanma tanımı yeni bir söylem gibi algılansa da bu söylemin yeni olmadığının da bilinmesi gerekmektedir. İlk insanın bir taşı hayvan öldürmek için yerden almasıyla birlikte bu terminoloji de gelişmeye başlamıştır. Engels;

İlk çakılın, uzun süre zarfında insan elinde bıçak olarak işlenerek zaman geçirdiğini ve bunun karşısında bildiğimiz tarihin önemsiz kaldığını ifade eder. Bunun önemli bir adım olduğunun altını çizerek, “el artık özgürlüğüne kavuşmuştur ve böylece giderek daha çok beceri kazanmıştır; bu becerilerle birlikte giderek artan kıvraklık da kuşaktan kuşağa geçmiştir...” (Engels’den akt. Lucaks,1978:153).

İfadesiyle bu gelişmenin ana çizgilerini çok açık bir biçimde sergiler.

Sanatın teknoloji ile olan ilişkisi tarih boyunca birbiriyle doğru orantılı gelişmiştir. Aynı zamanda bu iki kavram insanı diğer varlıklardan ayıran iki temel unsur olarak var olmuştur. Dolayısıyla, bir yapıtın üretim sürecinde teknolojinin varlığı, sanatta doğayı yansıtmaktan uzaklaşarak bir deney görüntüsü vermiştir. Sanatçı, başka araçlarla ya da tekniklerle üretmesi mümkün olmayan sanatsal yapıtlarını bilgisayar teknolojisini kullanarak üretmeye başlamıştır. Bilgisayarın devreye girmesiyle birlikte öncelikle gerçeğin anlamı, içeriği, konumu neredeyse tümden değişmiştir. Sanallık artık her alanda ve düzeyde yerleşik gerçeğin yerini almış, sanatsal üretimde ön plana çıkmıştır” (Sağlamtimur, 2010, s.215).

19. ve 20.yy da çağın ruhunu yansıtma, gelişmelere ayak uydurma endişesi yüzyılın sanat hareketlerine çeşitli biçimlerde yansımış ve dolayısıyla her alanda olduğu gibi plastik sanatlarda da gelenek zincirinin kopmasına neden olmuştur. Sanat eserinin tasarım aşamasında bir taraftan geleneksel yöntemler kullanılırken, bir taraftan da bu yöntemlerin yerini teknolojik olanakların sunduğu mekanik ve sayısal verilere dayalı yöntemler kuşatmaya başlamıştır. Doğası gereği sanat kaçınılmaz olarak bu gelişmeler ve dönüşümlerden payına düşeni almıştır. Savaş’ın ifadesiyle

Teknolojik gelişmeler sanata yeni görüş ve biçimlendirme olanakları getirmiştir. Sanatçı teknolojik olanaklar sayesinde daha geniş yaratma olanağı ve düşüncelerini gerçekleştirme imkânına kavuşmuştur. Bir formu hangi maddeden, hangi teknikle, hangi teknolojik olanaklarla gerçekleştirebilirim, sorusuna cevap olmuştur.(Savaş,1990:10).

Sanatçı sanat eserinde tasarım sürecinden uygulama sürecine kadar olan evrede teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanmaya başlamıştır.

Tasarım mantık ve algının etkin olduğu bir akıl yürütme sürecidir, bu süreçte sanatçının yöntem ve metotları sanat disiplinine özgü kurallarla formüle edilmiştir. Geleneksel olarak düşüncenin veya sanatçının imgesini eskiz, çizim, maket gibi tekniklerle geliştirdiği ve farklı malzemelerle biçimlediği bir süreç olarak tanımlanabilir. Burada tasarımcının, öngördüğü ve temsil ortamları aracılığıyla geliştirdiği sonuç biçime adım adım giden bir yoldur. Sanatçı şüphesiz yapıtında kendi düşüncelerini, yorumlarını ve biçimlerini, yani kendi öznel yapısını da ortaya koyar. Yaşadığı dönemin görselleri ve gerçeklerini kendi hayal gücü ile birleştirerek yeni eserler üretir. Bunları farklı ve mükemmel biçimlerin uyumu içerisinde sunar. Bu nedenle sanat yapıtlarının birçoğu farklı özgün yapıları barındırır. Bu

(4)

özgünlükleri, farklılıkları ortaya çıkaran ise sanatçının olağan üstü yorumlama ve soyutlama dehasıdır. Geleneksel yöntemlerle tasarım ve üretim sürecinde gerek sanatçının kullandığı yöntem gerekse kullanmış olduğu araçlar sanatçının beden ve ruh haliyle daha sıkı bir ilişki içinde ve sanatçının duygusunun yoğun biçimde esere aktarıldığı bir süreci ifade eder. Bu süreçte sanatçı imgesini tasarım ve malzemeye aktarırken kendi bedensel dil ve beceri hâkimiyeti ile form, renk, ışık-gölge oran orantıyı oluşturur. Bu oluşum süreci insani ve duygu yüklüdür. Örneğin sayısal ortamda oluşturulan kusursuz bir daire yerine, elle çizilmiş olan sanatçının kendi dairesinin biçimsel olarak kıyaslanması mümkün olmayacaktır.

Genel bir form üzerinden tartışıldığında sanatçı tarafından kâğıda aktarılan bir tasarımda formların dili saf arı ve sanatçının kendi özgün tavrını barındırırken, aynı tasarımın aynı sanatçı tarafından sayısal ortamda yapılması durumunda hazır sayısal formlar devreye girecek, böylece makine sanatçının gizil ortağı olarak mekanik bir ruh ve duygunun oluşumuna katkı sağlayacaktır. Konuyla ilgili Erzen;

Makine süreci insanın kendisi için kurduğu duygusal, anlamlı, tutarlı olan yapıyı bozmuş; bir kaos yaratmıştır. Bunun yirminci yüzyıl sanatına yansıması ise resmin biçimsel öğeleri ve kompozisyon fikrinin ortadan kalkarak; yerini başka değerlere bırakması şeklinde kendini göstermiştir. Bu değerlerden birisi makine estetiğidir”(Erzen, 1991:22).

İfadesiyle makineleşmenin duyguyu nasıl etkilediğini vurgulamaktadır. İpşiroğlu bu ilişki sürecini ele alırken;

Bilim bilinmeyeni bilinir, görünmeyeni görünür hale getirirken, görüneni, bilineni yansıtan sanat da süreç içinde yeni biçim diliyle geleneklerin dışına çıktı. Yansıtmacılığın dar kalıplarını aşarak sanatsal yaratıcılığın farkına vardı. Artık görünen önemli değil, yeni biçimler, yeni ilişkiler kurmak önemliydi. Bilim düşünceleri, teknoloji yaşamı değiştirirken, sanat yeni düşünce, duygu ve teknolojik olanaklarla bu değişime ayak uydurdu. Kısaca ifade etmek gerekirse yeni dönemi hayaller ve yeniden oluşturma isteği belirledi (İpşiroğlu 1993: 14).

İfadesini kullanmaktadır.

Teknoloji sanatçının malzemeye yaklaşımını, kullanış şeklini tamamen değiştirmiştir. Sanatçının elinin altında sınırsız bir malzeme olanağı bulunduğundan sanatçı kendini ifade etmede sıkıntı yaşamamıştır. Bu olanaklar kullanırken, kullanım yöntemleri kadar bu yöntemlerle çakışacak özgün içerikler arayıp bulmak da sanatçının yaratıcı tasarım gücüne ihtiyaç gösterir. Böylece farklı birçok malzeme ve teknik kullanarak sanatsal üretim gerçekleştirilebilir. Ancak sanatçının bu üretim evresinde kendi duygu ve düşüncelerinin yanı sıra kullandığı dil, biçim ve imge dünyasını tamamen teknoloji ile sınırlamadan, kendi teknik bilgisi doğrultusunda bu sınırın ölçeğini malzemeyle ne oranda kullandığı önem taşımaktadır. Özsezgin’in ifadesiyle;

Sanat üretiminde “teknik” ve “teknoloji” kavramlarının yeri ortak bir paydada buluşmaz. Her sanat yapıtı, sahibinin kimliğinden kaynaklanan özel bir teknikle bağımlıdır ama bu durum teknolojik verilerden yararlanma dozuna ve yöntemine göre biçimlenir. Yapım ve kullanım kolaylıklarını içeren yöntemlerin tümü için geçerli olan ikinci kavram, özellikle sanayi devriminin ardından üretim alanlarının tümünü kapsadığı halde, genel anlamda teknik, sanat yapıtlarının oluşum aşamaları için sanatçıya özgü malzeme ve uygulama biçimlerine ilişkin yaklaşımı içerir. Her sanatçının yapıtını oluştururken

(5)

kullandığı bir “teknik” söz konusudur ama salt teknolojik bir aktarım düzeyinde değildir(Özsezgin,2011: 5).

Sanatın sorgulayan, düşündüren, karşılaştırma yapan ve idealize eden bir dili olmalı, aynı zamanda bu dil bir alanda otoriter olmanın kriterlerini belirleyebilmelidir. Sanatçıyı sanatçı kılan nedir? Şüphesiz tasarım ilkelerinin doğru kullanımı, sanatın dili ve yaratıcılık en temel unsurlardır. Bu bağlamda bir eserin eser olmasına yönelik kriterlerin nasıl belirleneceği ya da teknolojik olarak tanımlanması nasıl olacaktır. Tasarım ve üretim sürecinde bu temel kriterlerin uygulanması teknolojinin desteği ile güçlenmiş olsa bile, imgenin sanatçının duygusundan ve dokunuşlarından uzak dış(mekanik) bir aracı ile oluşturulması tartışmaya açıktır.

Acaba teknoloji bu yaklaşımdan sanat eserini uzaklaştırıyormu? Bu durumun teknolojik olarak açıklaması ne olacaktır? Sanatçı üretim sürecinde teknolojiyi amacının bir aracı olarak mı kullanmakta? Yoksa teknolojinin büyüleyici dünyasının akıntısına kapılarak teknolojiye bağımlımı kalmıştır? Soruları sanatçının tasarım ve üretim sürecini etkilerken, sanat eserinin de niteliğini, hangi amaca hizmet ettiğini, eşsizliğini tartışmaya açmıştır.

Sanatsal anlatımın dönüşümüne katkısı bakımından bu rolü bilim ve teknolojinin alması tartışmasız çok önemlidir. Manifestolarında bilimsel, teknolojik, endüstriyel gelişmelerin sanat üzerinde etkisine vurgu yapan akımların bu dönemde sayılarının artması sanat –teknoloji ilişkisinin önemini ortaya koymaktadır.

Teknolojinin sanat ve sanat eğitimine etki edişini en güzel anlatan kurum Alman Bauhaus ekolüdür. Bilindiği gibi bu kurumda teknolojinin imkânları kullanılarak ideal sanat ürünleri ve modern anlamda çağdaş endüstriyel ürünlerin üretim pazarlanması sanat/fabrika üretimi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu kurum sanayi için sanatsal ürünler yetiştirmeyi amaçlamıştır (Erbay.2014:183).

Sanatta geleneksellikten uzaklaşma ve yeni anlatım biçimleri yaratma çabası teknolojik gelişmelerin sunmuş olduğu olanaklar sayesinde bu yüzyılda hızla devam etmiş sanatçı araç, teknik ve anlatım biçimiyle daha özgür yaratma ortamına sahip olmuştur. Sanatçının bu olanakları dolaylı veya doğrudan kullanması sanatın nereye evirileceği konusunda tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bir taraftan bu olanakların katkısı tartışılırken öte taraftan eşsiz sanat eserine nasıl bir olumsuz etki sunabileceği sorusu tartışmaya açık bir hal almıştır.

Kuspit; “Teknoloji bir yandan alternatif bir ilham kaynağı sunarken bir yandan da bilinçdışının güvenilirliğini ve değerini azaltmak için yapılan cesur girişimdir” (2006: 120) ifadesi ile teknolojinin sanat alanını kuşatması yönündeki görüşünü dile getirirken, bu konuda Tepecik; “Teknolojik gelişmeler sanatsal uygulamalarda kolaylıklar ve farklı yaklaşımlar sunmaktadır. Ne teknolojiyi sanattan nede sanatı teknolojiden soyutlamak mümkün değildir”(2005: 46) ifadesini kullanmıştır. Aslında halen teknoloji ve sanat işbirliği konusunda kafa karışıklıklarının ve farklı bakış açılarının olduğu gözlemlenmektedir.

Sanat alanlarında teknolojinin kullanılması sadece sanatın pratik ve düşüncede nereye yöneleceğini etkilemekle kalmayıp sosyolojik ve siyasi açıdan da sanat yapıtını sorgulamaya açmıştır. Zira teknoloji sayesinde sanat yapıtının tekliği ve eşsizliği her an bozulabilir, teknolojik olanaklarla sanatçının istemiyle veya istem dışı seri üretimin bir aracı olabilir hal almıştır. İki Boyutlu sanat eserlerinin görüntü

(6)

üreten farklı medya ortamlarında sanatçının istemiyle veya istem dışında yeniden defalarca çoğaltılabilmesinin normalleştiği günümüzde artık ( üç boyutlu) baskı teknolojilerinin geliştirilmesi ve giderek yaygınlaşması ile birlikte üç boyutlu sanat eserleri de birer seri üretim nesnesine dönüşme durumuyla karşı karşıyadır. Her ne kadar sanat eserlerinin belli bir sayıya kadar üretilmesi sanat eserinin değeri ve eşsizliğini bozmayacağı yönünde görüşler olsa da bu sayının oranının artması sanat yapıtını bir metaya dönüştürmekte alım satımını kolaylaştırmaktadır. Bu ticarileşme ise sanatı bir anlamda kapitalizmin esiri yapmakta ve kapitalizmin temelini oluşturan çok üretebilme, çok satabilme ve çabuk eskitebilme ilkeleri doğrultusunda sanat eserini kolay elde edilebilir aynı zamanda çok kolay imha edilebilir bir nesneye dönüştürmüştür. Bu dönüşümle beraber günümüzde endüstri aracılığı ile sanatçının tasarımının dijital ve teknik olanaklarla sınırsız sayıda üretilmesi endüstrileşme sonucunda meydana gelen yıkımın sanatı ihya etmesi gibi sunulmaktadır.

Sanatı 19.yüzyıl burjuvazisi kadar takdir eden ve eserler için bu kadar bol para harcayan başka bir toplum görülmemiştir. Öncesinde hiçbir toplum resim, heykel, eski ve yeni kitap, dekorasyon süsleri, müzik ya da tiyatro için bu ölçüde para harcamamıştı. Öte yandan sanata para harcayanlar sadece burjuvazi değildi, teknoloji ve bilim sayesinde ilk kez bazı sanat türlerini ucuz maliyetle ve daha önce hiç görülmemiş ölçülerde yeniden üretmek teknik olarak olanaklı hale geldi. Böylece burjuva sanatı halka inmekle kalmadı, sanat, ona sadece emeği geçenler değil, kapitalistlerin de kazanç kapılarından biri oldu(1).

Artun’a göre;

Üretimin bu yeniden yapılanmasında Mühendislik biliminin üretime uygulanması amacıyla örgütlenirken, tasarımda sanatı üretime uygulanması amacıyla kurumlaşmaya başladı. Yani zanaatın kavramsal, zihinsel öğelerini oluşturan bilim ve sanatla ilgili beceriler üretimden yalıtılarak, üretime uygulanan farklı disiplinler içinde yeniden örgütlendi akılla ilgili yetilerden uzaklaştırılan insan eli fabrikalarda tam anlamıyla mekanikleşti ve adeta bir makinenin uzvuna dönüştü. Sonuçta sanat/sanayi/zanaat birliği ve bunu öngördüğü tasarım ve uygulama bütünlüğü dağıldı.19. yüzyılda ortaya çıkan Arts and Crafts, Art Nouveau ve daha sonraki Bauhaus gibi tasarım hareketleri endüstrileşmenin yol açtığı yıkım karşısında zanaatı ihya etme girişimleridir ama nihayetinde sanayinin sanatı fethinde rol oynayacaklardır.(Artun.2012:93)

Gelişen teknoloji egemenliği sanatçıyı ve toplumu, geçmişten günümüze kadar alışılmış olan malzeme üzerinde his ve bedensel dokunuşlarını kendi mekânında gerçekleştirmenin dışında, teknoloji ve sanayiden beslenen tasarımları üretebilir hale getirmiştir. Wilson bu durumla ilgili tespitinde;

“Düzene sokma”, “düzen verme” güdüsü ve konuda tasarımın gücüne duyulan inanç, tasarımcı avangardı toplumsal mühendislik ideolojilerine ve totaliter rejimlere çeker. Dönem, savaştan çıkan ülke yönetimlerinin uluslarını “düzene çağırdıkları”(calltoorder)ve hızla diktatörlük rejimlerine doğru evirildikleri dönemdir. Düzenin dinamiği teknoloji ve üretimdir. Yönetimler ve üretim araçlarının(teknoloji) mülkiyeti ister kapitalistlerin elinde olsun ister Sovyetlerdeki gibi işçilerin elinde olsun, bilimin ve teknolojinin iktidarı değişmez (Wilson.1992:96).

İfadesi ile düşüncelerini beyan etmektedir. Bu nedenledir ki 19. Yüzyıldaki tasarım, sanat ve sanatçı işbirliği denklemine sanayi de dâhil edilerek, sanayi tasarımla işbirliğine girerek toplumu tasarlamayı planlamıştır. Sanatın toplumdan

(7)

soyutlanmaması için sanayi ile daha çok toplumsal ilişki kurulabileceği düşüncesi avangardın doğuşuna araç olmuştur.

Sonuç olarak Teknolojinin sanat yapıtının problemlerinin çözümlenmesinde sanatçıya büyük olanaklar sağlayıp sağlayamayacağının tartışmaya açık olması gerekmektedir. Teknoloji ve makine estetiğinin yaygın olarak kullanıldığı çağımızda sanatçının özgün yaratıcılık dehası göz ardı edilemez. Sanat teknolojik veriler, keşifler ve icatlar çağının sağladığı yeni bulgularla zenginleşirken bu bulguları sanatsal ifadenin gücüyle birleştirmek ve buradan özgün sonuçlara varmak kuşkusuz sanatçının eylem bilincini harekete geçirecek üstün yaratıcılık dehasıyla onu çağının tanığı yapacaktır. Öyle görünüyor ki, teknolojik araçların kullanılmaya başlanması ile birlikte, teknolojinin sanatı nasıl etkilediği sorunları uzun süre tartışılmaya ve gündemde kalmaya devam edecektir.

KAYNAKLAR

1-Acar, E. ve Sey, Y. (2006). Teknolojik Yenilik Üzerine Kalitatif Bir Araştırma Deneyimi. İTÜ dergisi/a, Sayı (2) 51-58.

2-Artun, A. (2012), Çağdaş Sanatın Örgütlenmesi, Estetik Modernizmin Tasfiyesi. İstanbul: İletişim Yayınları.

3- Erzen, J. N. (1991). Modernizm Sonrası Sanat. Çağdaş Düşünce ve Sanat, Plastik Sanatlar Derneği Yayın Dizisi, 22

4- Erbay, M. (2014). Kültür ve Toplum Üzerinden Sanat ve Bilim Arasındaki İlişki. Art/Sanat, Tübitak-Ulakbim Dergi Park Açık Dergi sistemleri, Sayı:2, 183-193 5- İpşiroğlu, N. (1993). Sanatta Devrim. İstanbul: Remzi Yayınevi.

6-Kuspit, D. (2006). Sanatın Sonu. İstanbul: Metis Yayınları.

7-Lukacs, G. (1978). Estetik. Çev: Ahmet Cemal. İstanbul: Payel Yayınları.

8-.Kurtuluş,Ö. (1996). Yirminci Yüzyılın Etkileşim Ortamında Sanatçı ve Teknoloji,

Bilim ve Teknik Dergisi, TÜBİTAK Yayınevi, Sayı:345,18.

9- Özsezgin, K. Sanat Notları. İstanbul: Aydınlık Gazetesi 5.5.2011. 10-Savaş, R. Modelaj. Ankara;1990.

11-Tepecik, A. Arslan, Eyiol P. (2005). Sanayileşmede Sanatın Yeri ve Önemi. Sanatta Anadolu Aydınlanması Bildiriler Kitabı, 02-05 HAZİRAN, Erzurum: Kariyer Matbaacılık s.100-104.

2-Wilson, E. (1992) The Sphinxin the City, University of California Press.

(1) 20yy sanatını hazırlayan etmenler. 22.04.201515:42http://www.frmtr.com/sanat-tarihi-arkeoloji/1016198-.html.

Referanslar

Benzer Belgeler

(Golden Period),以及引進精密病情評估指標(Disease Activity Index)代替臨床觀 察。至於細胞激素治療(Cytokine Therapy)、淋巴細胞改造治療(T cell

(2010), yağsız süt tozu ve peyniraltısuyu tozu kombinasyonunun pişirilmemiş köfte örneklerinin sertlik değeri üzerine etkisini önemli bulmuşlardır, pişirilmiş

Salisildiaminler gibi dört dişli Schiff bazlarının metal kompleksleri, koordinasyon boyunca iki ve üç çekirdekli metal kompleks formları için, oksijen atomları ile iki

Fransa ile birlikte Belçika, İtalya, Lüksemburg ve Güney Amerika Devletlerinde uygulanan Fransz Sistemi’nde ise, cevap ve düzeltme hakk maddi olaylarla snrl

Müstakil Konut 10 daireden az apartman 10 ve daha fazla daireli apartman Konut Tercihi Müstakil Konut 10 daireden az apartman 10 ve daha fazla daireli apartman

Tanpınar’ın metinlerinde hâkim olan “hüzün, hasret, huzursuzluk” temalarını tek başlık altında toplayarak Huzur’un yaratıcısı Tanpınar’ın

Gruplar arasında, kontrol grubuna göre HG grubunda anlamlı şekilde daha yüksek olan ortalama serum Aspartat Aminotransferaz (AST) düzeyi (p=0,015) ve Tiroid Uyarıcı

Yenidoğan bebek için bakım planının palyatif bakıma dönüşmesi aşamasında aile bireyleri arasında, sağlık personelinin kendi arasında ve aile - sağlık perso- neli