• Sonuç bulunamadı

Dörtlerin Ermeni politikası:Türkiye'ye gelen misyoner ve diplomatlar Ermenileri kışkırttı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dörtlerin Ermeni politikası:Türkiye'ye gelen misyoner ve diplomatlar Ermenileri kışkırttı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türkiye’ye gelen misyoner ve

diplomatlar Ermenileri kışkırttı

1900 öncesi ve sonrasında İs­ tanbul, ülkelerin diplomatik merkeziydi.

Özellikle Ingiltere, Fransa, Rusya ve Amerika normal dip­ lomatik çalışmaların dışında Anadolu’da da faaliyet göste­ riyordu. Bu çalışmaların, pek diplomatik olduğu da söylene­ mezdi. Örneğin bunca kent varken, Bitlis’te 1905’de Ame­ rikan Koleji’nin niçin açıldığı bugüne kadar cevap bulama­ yan büyük bir sorudur... Gerçi Amerika ülkemizde aynı bi­ çimde İstanbul Robert Kolej Tarsus, Merzifon ve Kayseri Talaş Amerikan Kolejlerini de açmıştır. Ancak Bitlis’teki okulun öğrenim amaçlı olduğu tartışılacak bir konudur. Ko­ nuyu daha iyi aydınlatabilmek için şimdi o dönemdeki Ana­ dolu’ya bir bakalım.

MİSYONERLER

PROTESTANLIĞI

YAYMAYA ÇALIŞIYOR

Anadolu’da Amerikan mis­ yoner çalışmalarının, 1800 sonlarında başladığını görüyo­ ruz. “ Amerikan Fakir Seven­ ler Cemiyeti’ ’ özellikle doğuda geniş kapsamlı bir faaliyet için­ de olmuş ve daha cok

Ermeni-lere yönelik çabalar vermiştir. Bu çabaların genelde, insani olduğu, ama zamanla çığan­ dan çıktığı kuşkusuzdur. Mis­ yonerlerin çalışmaları içinde öylesine zararlı yönler görül­ müş ki, Müfettiş Sahir Paşa 19 Şubat 1896 tarihli başvekâlete sunduğu raporunda konudan uzun uzun dert yanmıştır.

Yabancıların öncelikle çev­ reyi Protestanlaştırma harekâ­ tına yönelik çabaları, giderek Ermeni eylemcileri korur biçi­

me gelmiştir. (1) Amerikalı misyoner Androk’un 1905’de Ermenildre iane toplamak için verdiği çabaya daha sonra Go- odell’inki eklenmiştir. Protes­ tanlığı yaymayı amaçlayan misyoner Goodell’in, genellik­ le “ Fakir Kızlar Okulu" görü­ nümünde Trabzon, Bursa, Be­ yoğlu ve İzmir’de yaygın faali­ yette bulunduğunu görüyoruz. Fakat, bu “ Fakir Kızlar Okulu” nun Ermenileri barın­ dırdığını eklemekte yarar bu­

luyoruz.

Ingiltere, Fransa ve Ameri­ ka Anadolu’da sadece Hıristi- yanlaştırma çabası gösterme­ di. Bu ülkeler daha çok Rum ve Ermenileri Protestan yapmayı amaçladılar. Bunun için de din çalışmalarına, “ eylemcileri korumak" gibi, yanlışın yanlı­ şı bir çabayı eklediler, örneğin Van’da Amerikan Protestan- larının yönettiği bir okul vardı. Din görünüşlü olsun, normal öğretime dönük olsun, bu

okulların çok insancıl olduğu inandırıcı değildir. (2) örne­ ğin, Bitlis’deki Amerikan Okulu’nu, Amerika’ya göç eden George adında bir Erme­ ni açmıştı ve okulda fakir Er­ meni çocukları okutuluyordu. Ama neler okutuluyordu.

Ermeniler üzerindeki oyun­ ların tezgâhlandığı bir başka bölüm ise, diplomatik görünü­ şe bürünen çalışmalardı.

Fransa, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Amerika bunca kent dururken niye Ermeni olayla­ rının ve eylemlerinin çıktığı yerlere yönelip konsolosluklar açtılar?

Van’daki İngiliz Konsolosu Trill.Sasun ve çevresindeki Er­ meniler için neden o dönemin parasıyla 148 lirayı toplamak ve onlara sunmak gayretinde bulunmuştu. Aynı biçimde Sovyet Doktoru M .Javinof 26 Mart 1905 tarihinde 2 hizmet­ çisi ve diplomatik pasaportu ile Bitlis’e gelip neden yoksul­ lar kisvesi altında eylemcilere ilâç dağıttı? Van*Konsolosu Albay Samoniksky 5 Ağustos 1900’de Anadolu’daki Ermeni eylemcilerle sık sık görülmesi sevgiden mi kaynaklanıyordu?

EYLEMCİLERE SİLAH

DAĞITILDI

Zaptiye Nazırlığının sedare- te yazdığı 26 Ağustos 1896 ta­ rihli raporda, Sovyet Elçiliği­ nin acenta, posta ve diğer hiz­ met bölümleri arasına Ermeni eylemcileri karıştırdığını, Mensikof adlı gemi tayfaları­ nın, kaptan hariç tümünün Er­ meni olduğunu ve üstüne üste­ lik, bunların gemiden çıkıp ey­ lemcilere silâh dağıttığını öğre­ niyoruz.

1895 olaylarında soruştur­ ma heyetinde bulunan Fransa, Erzurum Konsolosu Vabert ile İngiltere ve Sovyetler’i bu kentte temsil eden Shipley ve Jevalski’nin gözlemciliğin dışına çıkıp, tahrikçi rolü oy- ; nadıkları da bilinenler arasın- ! da. öylesine ki, İngiltere’nin ■ Van Konsolosu bu nedenle bü- : yükelçiliğe şikâyet edilmişti. Çünkü konsolos Muş olayla­ rında aktif olarak yer almıştı (3).

Ermeniler üzerindeki oyun­ lar işte böylesine yabancılar ta­ rafından sahneye konulmuştu. Bugün bu oyunlar daha başka biçimde sürdürülüyor. Eylem­ cilere arka çıkmak, terörizme karşı susmak ve diğer sorum­ suzca davranışlar, geçmişteki j yanlışların günah çıkarmasın- : dan başka birşey değil.

—B İT T İ—

(1) Başbakanlık arşivi, Yıldız ■ evrakı, kısım 36. j (2) Mehmet Mansur Efendi, • Başbakanlık arşivi, Yıldız ev- : rakı, kısım 14. j (3) Yıldız Sarayı Başkâtipti- : ğin den Bab-ı Ali’ye ■ 1894-4424/3886sayılı tezkere. :

Türk

E rm e n ile ri

ne eliyor?

TORKOM İSTEPANYAN (YAZAR)

“ Bilinen bir gerçek varsa, o :j da bizim yüzyıllardan beri j: Türklerle kardeşçe yaşama- :j mızdır. Örf ve âdetler, yemek- •; ler, şarkılar bakımından birbi- jj rimize öyle kaynaşmışız ki, âdeta tek topluluk olmuşuz. jj Çıkarlarını Türk-Ermeni dost- t luğuna gölge düşürmekte ara- jj yan müşterek düşmanlarımı- t; zın ülkemizde sergiledikleri >: oyunlara alet oluşu ne yazık ki, jj; her iki tarafı da telafisi imkân- :j: sız zararlara sokmuştur."

DİRAR ŞEN (KUYUMCU) jj “ Ermeni ırkdaşlarımın eski j: defterleri karıştırıp bir anma lj töreni yapmaya kalkmaları, jj düpedüz aptallıktır. Türkiye'- :j de böyle düşünen Ermeni varsa j: ki, sanmıyorum, herkesten ön- :• cc ben kafasını koparırım. Dı- j: şardaki Ermeniler aldatılabi- :j lirler. Ama bizler burada öyle- j: sine rahat ve hürüz ki.” i

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İnşaat işçilerinin bazılarının sürekli göç halinde olması veya sürekli aynı şehirde çalışsa bile işyeri değiştirme sıklığının çok fazla olmasından dolayı

ı Yılda iki kez toplanmakta olan Bakanlar komitesi'ne, genellikle bakanlar yerine Strasbourg'daki daimi temsilciler

«Bu yıl burada, gelecek yıl şu­ rada; bu yıl şunlarla, gelecek yıl bun­ larla çalışırız» gibilerden bir tutuma girmemiş; beş yıl küçük Sahne’de on

Bu çerçevede, ilk fıkrada, aksine bir antlaşmanın yokluğunda, 1997 tarihli Sözleşmedeki (mevcut Sözleşmedeki) hiçbir hususun suyolu devletinin Sözleşmeye taraf olduğu

Anneler bebeğin gece uyanmalarını stres belirtisi olarak görmekte, uyku saatinde bebeği sakinleştirmek için girişimlerde bulunmakta ve sonuçta bebekle birlikte

1) Anaokulu eğitimi alan anasınıfı öğrencileri ile anaokulu eğitimi almayan anasınıfı öğrencilerinin akıcılık, orijinallik, başlıkların

hileus'larla dolu şiirleri yüzünden Yunan casusu sanılarak tutuklanan Salih Zeki Ak­ tay sonunda aklanınca, onu gören Haşim, «Ulan casus bile değilmişin»