l
E
tlllllr'PflH .
\M
___________t —İ R İ M IIEK İM İiSiİZİİYİLÉ
A yhan SO N G A R
Akif’i anarken
Mohaç Anıtıgf Mohaç’la kazanılan topraklar, ordularımızın Avrupa’da gidebildik-
m leri en uç yerler... Ve bugün dost-düşman bütün dünya şahittir
ki, biz oralara insanlığı, medeniyeti götürdük. “Aman” diyen düş
mana, Türk askeri hiçbir zaman el kaldırmadı
ORDU-MİLLETLERÎN EN ÇOK DÖĞÜŞEN, EN SARPI
(Yahya Kemâl Beyatlı)M
acaristan’da, Mohaç Ovası’nda dola şıyorum, aziz okuyucularım. Kulak larımda yeniçerilerimizin“Allah-ü-ekber Ailah-ü-ekber Ordumuz olsun daim muzaffer!”
sayhalarına karışan top sesleri ve dilimin ucunda Yahya Kemâl Beyatlı’nın bu mıs raı... Karşımda bütün azameti ile Macar dostlarımızın diktiği “ Mohaç âbidesi"
duruyor. Onbinlerce insanın, iki tarafın da canından ciğerinden koparıp Mohaç Ovası’na gömdüğü evlâtlarının kemikle rini temsil eden demir parçalarından ya
pılmış azametli, azametli olduğu kadar da mânâlı bir anıt. Sonra bir taş üzerine hâk- kedilmiş “sefer haritası’'... Kanunî Sul tan Süleyman’ın İstanbul’dan kalkıp Mo- haç’a kadar giderken takibettiği yol...
Mohaç’la kazanılan topraklar, ordula rımızın Avrupa’da gidebildikleri en uç
yerler. Ve, bugün dost-düşman bütün dünya şahittir ki, biz oralara insanlığı, medeniyeti götürdük. “Aman” diyen düş mana elini uzatmayan Türk askeri,
Kerim Allah, rahim Allah, Lâ-gaiibe-illallah
“Allah’tan başka galip yoktur” diye onların yaralarını sarar, memleketlerini hanlar, hamamlar, medreselerle donatır- dı. Mohaç’dan Peç’e geliyoruz, hâlâ ye rinde duran Yakovalı Haşan Paşa Camii
bugün de ibâdete açık... Gazi Kasım Pa şa Camii ise -günün şartlarına göre- kili seye tahvil edilmiş. Ancak, onu kilise ya panlar bile kubbesindeki “ hilâl” i sökme ye elleri varmadığı için, yanma bir “ haç” takmakla yetinmişler. Adetâ hilâl ile haç koyun koyuna yatıyor kubbenin üstünde. İçine giriyorsunuz, papazın oturduğu kürsünün üstünde koskoca bir “ Besmele- i şerif”... Duvarının bir köşesine bilmem hangi gazimizin eliyle karalanıvermiş bir kaç kelime bile, zamanın tahribinden, üzerine bir cam yapıştırılarak korunmuş. Bütün bunlar, “ardına çil çil kubbeler ser pen ordu” muza, emâneti bizden devra lan Macar dostlarımızın saygı nişâneleri..
Yahya Kemâl’in,
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz, Her zaman varlığımız, hem kanımız,
hem etimiz...
dediği ordu budur işte...
Gün geldi, Mohaç da, Budin de elden çıktı... Bizlere ancak.
Ötme bülbül ötme, yaz bahar oldu Bülbülün figanı bağrımı deldi Gül alıp satmanın zamanı geçti Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
demek kaldı. Ama, peşimizden Anado lu’ya kadar kovalıyanların sonu gene hüs ran olacaktı.
Yahya Kemâl,
Yatanda korkulu rü’yâ içindeyiz, gerçek Fakat bu çok süremez, mutlaka şafak
sökecek
diyordu. Artık kahraman ordumuzun destanını, bugünlerde milletçe andığımız büyük şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’dan dinleyecektik. O, Mehmetçik’le Çanakka le’de idi.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer
Too tüfekten daha sık, gülle, yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Vurulup tertemiz alnından uzanmış
yatıyor, Bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler
batıyor!
diye o manzarayı tasvir eden Mehmed Âkif, askerimize,
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “ Gömelim gel seni tarihe” desem Here ü merc ettiğin edvâra da yetmez
o kitap Seni ancak ebediyyetler eder istiab...
mısralarıyla sesleniyordu. Bu ordu, “ göv desini siper etti”, “ yurdumuza alçakları uğratmadı” ve 22 Ağustos 1922’de Yah ya Kemâl’in,
Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın Galib et çünkü bu son ordusudur
İslâm’ın
duasını Cenâb-ı Mevlâ kabul etti. Aziz okuyucularım, dünyada hiçbir millet böyle bir ordu ile süslenmemiştir. Tarih böyle bir kahraman ve medenî mil leti de ancak bir defa görmüştür. En bü yük destanımızı, İstikâl Marşı’mızı, Meh m ed  k if onun için “ kahraman ordumuza” ithaf etmişti ve,
Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma, Sessiz yaşadım, kim beni nerden
bilecektir?
deyip aramızdan ayrıldıktan elli sene son ra İstanbul’da meydan meydan, mahya mahya, bütün vatanda ise tek gönül, tek yürek, tek ses halinde amlmakta, adı gün den güne adetâ bayraklaşmaktadır. Nur içinde yatsın.
“ Peç”de Gazi Kasım Paşa Camii’nin kub besindeki “ hilâl” ve “haç”.
“ Peç”de Yakovalı Hasan Paşa Camii.