• Sonuç bulunamadı

Bir zamanlar Çiçek Pasajı:Çiçek Pasajı artık daha çok turistlere yönelik oldu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir zamanlar Çiçek Pasajı:Çiçek Pasajı artık daha çok turistlere yönelik oldu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOFRA «Bekri Çeşnici

SAYFA 20 FİESTA - 21 KASIM 1993

BİR Z A M A N LA R

ÇİÇEK PASAJI

Çiçek Pasajı artık daha çok turistlere yönelik oldu...

rumu kışla düzeni diye eleştirdi. Mermer masaların gidişinden daha önemli olanı ise, müşteri profilinin değişmesi oldu. Evet yeni pasaj daha çok turistlere hizmet veren, eski İstanbullu müşterisini yitiren bir yer haline geldi.

Yine de, Sev-lç ile Entelektüel Cavit, bir oranda eski müşterilerini korudular.

Doğrusu, Çiçek Pasajı’nm eski müdavim­ lerinden olmama karşın, ben sevdiğim Efes birasının yerine sevmediğim bir başkasının verilmesiyle, Çiçek Pasajı defterini kapat- madıysam da, oldukça seyrek uğrar oldum. Eğer bu salt bir kişisel davranış olmuş ol­ Ama ellili yılların sonlarına doğru pasaja ilk girdiğimde,çoğu zaman gittiğim Sev Iç’in as kadrosu bu kişilerden oluşuyordu.

Bu Kemah'lı kadro sonra dağıldı. Celal genç yaşında öldü. Entelektüel Cavit kendi yerini açtı. Sev-lç Bayram’ın yönetiminde kaldı.

Yalnız kadro dağılmakla kalmadı.Pasaj’ın yapısı da değişti. Önce çiçekçiler gittiler, ar­ dından koca binanın bir gece aniden çökü­ şünü takip eden onarma döneminde, mer­ mer masalar yerlerini formikaya bıraktılar.

Yeni Çiçek Pasajı, eskisine oranla daha derli toplu oldu ki, Mehmet Kemal bu du­

saydı yazılmaya bile değmezdi. Ama bira düşkünü bir çok dostumun da aynı şeyi yaptıklarını gördüğüm için kaydetmeden geçemiyorum.

Yine de, arada bir Sev-lç ile Cavit’e, bira içmemek kaydıyla uğruyorum. Her ikisi de eski Pasaj geleneğini bir ölçüde sürdürü­ yorlar.

Sev İç bize eskilerden kalmış bir pasaj meyhanesi, üstelik de insanların kadınlı erkekli geldikleri bir yer.Bir tür eskilerden kalma neo-meyhane. Zaten İstanbul’da kadınların meyhanelere ilk adım attıkları yerlerden biridir Çiçek Pasajı.

Ama orada bir de erkekler masası var. Kapıdan girişte, tezgahın biraz açığında, sağdaki uzun masada, mey­ haneye tek gelmiş erkekler oturuyor­ lar. Siz teker teker gelmelerini önce­ den görmeseniz,onlarla karşılaştığınız­ da, hep birlikte içen bir arkadaş grubu sanabilirsiniz.

Hepsi, zamanla birbirlerini tanıdık­ larından, karşılıklı sohbete dalıyorlar, geç kalanlara “nerede kaldın?” diye soruyorlar, bir de aralarında on bin li­ ralıklarla garip, ama hilesi hurdası ol­ mayan küçük çaplıb bir kumar oynu­ yorlar, yitiren 20 bin lira kadar bir şey yitiriyor, kazanan ise ancak o geceki içki ve meze parasını çıkarıyor. Ente­ lektüel Cavit gibi, Sev-Iç’in de en hoş yanlarından biri de, her türlü balığın bulunması. Eğer balıkçıda iyisi var ise, hamsi de bulursunuz istavrit de. Ora­ da balığın hiçbiri hor görülmüyor. Me­ zeler taze ve güçel fiyat ise makul.

Eh bütün bu nitelikler biraraya gel­ diğinde, Entelektüel’e ya da Seviç’e arada sırada neden uğranmasın ki ?

Çiçek Pasajı’nm artık turistlere kal­ masından yakınm anın anlamı yok. Çünkü orayı boşaltıp turistlere bıra­ kan biraz da bizler eski müdavimler değil miyiz ?

Doğrusunu isterseniz ben arada sıra­ da, ama bira içmemek kaydıyla Çiçek Pasajı’na uğruyorum.

Zaten Sev-lç ile Cavit’te olmaz ama kimi dükkanlarda da, öyle bir bira içmek isteyen müşterilere iyi gözle bakmıyorlarmış. Ge­ çenlerde eski müdavim dostlardan biri an­ lattı. Bir de, Çiçek Pasajı’nda kimi dükkan­ lar yeni ve turistik bir tarife uyguluyorlar. Bu da eski müşterileri caydıran bir yöntem. Ama ben geçenlerde gittiğim Sev-ıç de ne öyle fahiş bir fiyat gördüm, ne ters ya da kötü bir servisle karşılaştım.

Mermer masaları, bir zamanlarki canım biraları dışında herşeyiyle bir eski Çiçek Pasajı meyhanesiydi Sev-lç.

¿ ¿ İ ş e m e k ki, 55 y a şın d a sın ız M Bekri Bey. Desenize, sizin bu dünyaya adım atmanız ile benim şu dükkanın kapısından içeri girmen aynı tarihlere rastlıyor.”

Tabii ki, anıların mahzeninin kapısı bir kez açılınca, artık eskilerden sözedilmesi kaçınılmazdı. O da öyle yaptı, geçmiş yılla­ rı özlemle andı, sonra kadehinin dibindeki rakısını da yuvarlayıp, “eyvallah” çekip, çıktı gitti.

Geçmişi özleyen bu eski pasajcıyı düşü­ nürken aradan ne kadar geçtiğini bilmiyo­ rum. Herhalde dalmışım.

Altmışlarında görünen, ne çok özen­ li giyinmiş, ne de hırpani, çakırkeyf görünen bir zatın, yanımızdaki ha­ nım lardan özür dileyerek tezgaha doğru yaklaşmaya çalışmasıyla kendi­ me geldim.

Bayram adamı görür görmez kızar­

dı ve öfkeyle patladı:

- Yine mi sen !

Bizimki hiç oralı olmadı ve “kendi­

ni bir şey mi sanıyorsun be ¡’’de­

dikten sonra, yaka paça edilmeyi bek­ lemeden yapıştırdı:

- Bütün m eyhane pa tro n la rı­ nın

Sonra da geldiği gibi çıktıp gitti. Herşey öylesine olağan biçimde ama çabuk olmuştu ki, bir an kendimi tu­ tamayıp yanımdakilere sordum, “ada­ mın söylediklerini duydunuz mu?”.

Evet duymuşlardı.Demek ki ayakta düş görmüyordum ve İstanbul’un Be- yoğlusu’nun orta yerinde,çiçeği gitmiş, böceği kalmış “Çiçek Pasajı” nın

içinde her an herşeyih olabileceği eski günlerden kalma bir zaman dilinim­ deydim.

Ellili yıllarda, Beyoğlu’nun sinema­ larından işret alemlerine ilk çekingen adımlarını atanların yolu, o zamanlar çiçekçilerinin bolluğuyla gerçekten

“ismiyle müsemma” olan Çiçek Pa-

sajı’na düşerdi. Kapının girişinde aya­ ğa dikilip bira içmekle yetinmeyenler, içer­ lere doğru ilerlediklerinde, sağ taraftaki

Sev-Iç”in baştan çıkarıcı içki ve ızgara ko­

kularıyla burun buruna geldiklerinde, da­ yanamayıp içeri girenleri mermer masalar hiç de görünüşlerinin ve dokularının soğuk­ luğuyla kıyaslanmayacak bir sıcaklıkla karşılarlardı.

işte Sev-Iç’e ellibeş yıl önce geldiğini söy­ lemiş olan ahbabı da ilk o masalar karşıla­ mıştı. Bilmiyorum o, oralara ilk gittiğinde sonradan Çiçek Pasajı’nın yıldızlarını oluş­ turacak olan, Celal, “Entelektüel Cavit,

Şaban ve Bayram” varlar mıydı?

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Altta: Astronotlar, uzun sürecek insanl› uzay uçufllar›na haz›rl›k olarak uzay istasyonunda bitki yetifltirme denemeleri yap›yorlar.. uzayIst 4/28/08 3:28 PM

Fakat son on yılda Balkanlar kan ve ateş içindeyken, bir barış treni ha­ zırlamak gereksinimini duymayanların, şimdiki du­ yarlılıkları beni biraz şaşırtıyor....

ABD’de iç mimari eğitimi gören ve Fikret Otyam’la birlikte fotoğraf sergileri açan Fi­ liz Otyam, Gazipaşa’ya yerleştikten sonra ça­ lışmalarını dokuma üzerinde

Bu nedenle, s›v› halde su tutamayan aylar ve gezegenler üzerinde yaflam›n ortaya ç›km›fl olmas›, çok özel koflullar gerektirmekte.. Ancak, 1976’da Mars yüzeyi-

Kıymetli Türk âlimi Fuat Köprülü, Marmaranm engin ve sakin maviliklerine açılan evinin balkonunda Yedigün muharririle

Nazif daima baş­ yazıyı, Gövsa da çokluk ikinci makale ile orta yazıları ya­ zardı. Müftüoğlu Ahmet Hik­ met de bir süre bu dergide de­ vamlı makaleler

Araþtýrma bulgularý kiþisel olarak travma yaþamýþ ruh saðlýðý çalýþanlarýnýn ikincil travmatik stres belirtilerigeliþtirmeye daha yatkýn olduðunu göster- miþtir..

Rajba’nın vermi¸s oldukları (3.2.1) e¸sitsizli˘ginden yararlanarak Katugampola kesirli integralleri yardımıyla (k, h)-konveks fonksiyonlar i¸cin yeni Hermite-Hadamard