• Sonuç bulunamadı

Kemal Tahir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kemal Tahir"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

iT ~

f

CUMHURİYET

26 Nisan 1973

Kemal Tahir

B

azı insan iyi yontulmuş heykel gibidir. Hani eskimiş an­ tikacı dükkânlarının camekânında duran bazı heykel­ cikler vardır ki bakınca şıppadak ne idığü anlaşılır: Şu İsa heykeli, şu Buda, beriki Japon işi, öteki duran Yunan... İnsanlar da böyledir. Bazı kişiyi çevresi ve yaşamı öylesine yoğurur, öylesine biçimlendirir ki, iaklit yanı kalmaz; dav­ ranışlarında özenti görülmez; çizgileri kalın, rengi belirgindir.

Kemal Tahir böyleydi.

Kolay değil on iki yıl hapishane. Dört duvar insanı biçi­ me sokar, hele yazar kişiysen örs ile çekiç arasındaymış gibi tavlanırsın. Kemal Tahir dört duvar arasında yetişmişti. Ve Kemal Tahir çay içişinden sigara ikram edişine dek Kemal Tahir'di. Salatanın acısına, beğendinin kıvamına, tavlanın zarına, dostluğun raconuna bakışı Kemal Tahir’di. Öfkesi, sevgisi, küfrü, övgüsüyle Kemal Tahir’di. Galatasaray Lise­ sinden ayrılıp mekteb-i hayat yollarında pabuç eskitmiş, genç yaşlarında on iki yıl hapishanecilikte pişmiş bir roman­ cı. Bir ucu Saray’da, bir ucu Anadolu mahpushanelerinde, bir ucu sosyalizmde, bir ucu Osmanlı’da. Hem marifetli bir duvar halısı, hem renkli bir çadır kilimi.

Kemal Tahir efelenip efelenip ayaklandıkça, sesini yük­ seltip bar-bar bağırdıkça da Kemal Tahir’di:

— Ne demek efendim, ne demek! Kalkmış doğru dürüst taharetlenmesini bilmiyen Kongolu, Belçikalıya kafa tutacak ha! Ulan, adamın kellesini alıp saçını yediri yediriverirler kendisine. Olabilemez böyle rezillik., dediği zaman bilecek­ tiniz ki Kongoluya öfkesi, Belçikalıya yenilgisindendir.

Yaşamın insafsız koşulları üstüne mahpushane seminer­ lerinde doktora yaptığından, güçlünün yasalarım iyi bilmek gereği iliğine işlemişti.

Renkli kişiliği, romancı eğilim iyle, tarihin labirentlerine dalıp gitmişti. OsmanlI konusu tutku gücüne erişmişti ben­ liğinde. Türk edebiyatına başka bir soluk getirm işti bu ne­ denle. Konularını sinema anlatımında dile getirmesi, okur kesiminin genişliğini sağlamıştır.

Kemal Tahir’i 1950’lerden tanıyorum. Yaşamının en bere­ ketli yirm i yılın ı uzaktan yakından izledim. Daha önce im ­ zasız, ya da müstear adla yazıları yayımlanmıştı. 1955’ten sonra her kitabı bir olay yarattı. Çaplı bir rom ancıydı. Ya­ şadığımız çağın çeşitlj kesimlerini romanlaştırmakla kalmadı, Devlet Ana ile geçmiş çağlara yöneldi. Yakın ve uzak tarihe değgin düşüncelerine katılmazdım Kemal Tahir’in, ama bu fik irler romancı Kemal Tahir’in malıydı. Diyeceğim şu ki Kem al Tah ir’in Kemal Tahir olmak doğal hakkıydı; bi­ lim adamının hakkı değildi Kemal Tahirleşmek... Sofra başında sözüne, sohbetine, lezzetine ve sanatına vurgunluk o denli yoğundu id çoğu kişi Kemal Tahir’in çevresinde Ke­ mal Tahirleşmişti.

Bu noktada bir sorun ortaya çıkıyor:

Kem al Tahir Türk edebiyatının vazgeçilmez bir roman­ cısıdır. ile ri sürdüğü tarih tezi de romanlarında dile geti­ rilm iştir. Çoğu kişiyi de sürüklemiştir fikirleri... Geleceğin Türkiye’sinde bilim çalışmaları bu fik irleri onaylarsa diyecek birşey yok.

Onaylamazsa Kemal Tahir değerini yitirecek midir? Bana göre hayır.

Edebiyat adam larım ız bu soruya cevap verm elidir. Sa­ natı bilimden ayıran birşey var olm ak gerekir. Bilim Eski Yunan’da H om eros’tan ve Çarlık Rusvası’ncu» Doştoyevski’ den bu yana dev adım lariyle ilerledi.

H om eros’u, Dostoyevski’yi bugün de okuyup zevk alı­ yoruz.

Kem al Tahir’i rom anlariyle değil tezleriyle yüceltmeye çalışmak bu bakımdan yanlış bir tutumdur. Çünkü seçtiği iş rom ancılıktı. Biz ona seçtiği işm dışında bir görev yük­ lemeye çalışmayalım.

K em al Tah ir’e Kötülük olur bu...

Çimdi on iki yıl hapishanede geçmiş bir vaşam nok­ talanmıştır. D ile kolayl Y irm i sekiz yaşından kırk yasma dek dört duvar arasında yaşatmışız rom an cım ızı.. Dünya karşısında hepimizin paylaşacağı bir ayıp ur bu

K em al Tah ir’in ölümü niç olmazsa bu ayıbın bilin­ cine erişm em iz için bir işe yarasa...

öylesine bir Türkiye’deyiz k i. neredeyse napishaneye girm emiş yazar, hapishaneye girm iş yazarın karşısında aşağılık duygusuna kapılacak.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çöp çeş­ melerinin başlıcaları Sırçacı So­ kak başındaki eski terkos çeşme­ si, Mektep Sokak merdivenleri başındaki Üç Yol Ağzı Çeşmesi ve tarihi

Gele gele bir ‘üzümlü tavuk ciğeri yah nişi’ geliyor Yemekte çok sevdiğim bazı şeyler vardır, sözgelimi tavuk ciğerine bayılırım, soslu yemekleri

Beş sene sonra Romada temsil edilen (Sevil Berbe: Rossini’nin .şöhretini iyîı ye kuran eser olmuştur.. Bu tarihten on üç sene sonra, besteci şöhretinin en

Bununla beraber, kendi payıma, intıbalarımm umumiyetle müsbet olduğunu açıklayabilirim.. Yirmi beş yıl içinde en büyük kazancımız, halktaki uyanıklık

Abdüllatif Suphi Paşa’nın bugün İstan­ bul Üniversitesi Rektörlük binası olan Horhor’daki konağı, Tanzimat yazarla­ rından sonra Milli Edebiyat kuşağının

Türk ilim ve irfanına ettiği [ hizmetlerden Şemsettin Sami be­. yin ismini ne derece: TepçU

«Kudretin böyle doğaüstü bir renk cümbüşüyle seyir için sun­ duğu göreyden herkes zevkle bü­ yülenmişken ufukta gayet hafif ateş rengi bir bulut

(100 kişi başına) Kontrol Değişken Dünya Bankası Ortak sınır Ülkelerin sınır komşusu olması durumunda 1 yoksa 0 değerini almaktadır Kukla Değişken