• Sonuç bulunamadı

İLK AHİLER HAKKINDA*

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İLK AHİLER HAKKINDA*"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ILK AHILER HAKKINDA*

CLAUDE CAHEN

Çeviren: Doç. Dr. MÜRSEL ÖZTÜRK

Selçuklulardan itibaren Küçük Asya ~ehirlerinde önemli bir rol oynam~~~ olan bu "kitle" te~kilat~~ Ahilerin, kayna~~n~n bulunmas~nda iki mesele vard~r: Dayan~~malann~n manevi sebebi fütüvvet "kahramanl~k fazileti" olan gençlik dernekleri, bütün Islam ülkelerinde ve Islami devirlerde varl~~~n~~ sürdürmü~, bazen bilhassa Karmat hareketinden sonra ortaya ç~km~~~ olan mesleki gruplara kar~~arak, dine ayk~r~~ birtak~m görü~leri benimsemi~lerdir. Küçük Asya'da ve ona ba~h bölgelerde, belli bir zaman-dan itibaren Fityan veya Fütüvvet ve Ahi te~kilatlar~~ ayn~~ te~kilatlard~r. Te~kiladar aras~ndaki bu birlik, Halife an-Nas~r'~n himayesinde M. 1200 y~llar~nda gerçekle~tirilmi~~ olan Fütüvvet Reformu ile a~a~~~ yukar~~ ayn~~ zamana rasdar. Fakat bir taraftan Ahi ad~n~n öteki Islam ülkelerinde bulunmay~~~, di~er taraftan Halife an-Nas~r'dan önce de Ahilerin var olu~u, o, devirde bunlar~n Küçük Asya'n~n d~~~nda bulunu~u ve Fütüvvet ile ili~kili olmad~klar~~ dikkat çekiyor. öyleyse, bir yandan Fütüvvet'ten ayr~~ olarak Ahilerin kayna~~~ meselesi, öte yandan bunlar~n Küçük Asya topraklar~nda bulu~up geli~meleri meselesi vard~r.

Gerçe~i söylemek gerekirse, ilk Ahiler hakk~nda sahip oldu~umuz bilgiler k~tt~r. Bildi~im kadar~yla ~imdiye kadar bir Ahi hakk~nda söylenmi~~ en emin ve eski söz, 4.60/ 1 o68-9 y~llar~nda söylenmi~~ olan Cullabi Hucvirrnin sözüdür. Cullabl, Ahi Farac Zancant adl~~ birinden "az bir zaman önce öldü" ~eklinde söz etmektedir'. Daha sonraki y~llann yazar~~ Cami de kaynak göstermeden bu Ahi'nin 457/1065-6 y~l~nda öldü~ünü söylemi~tir 2. Hucvirl, Ahi Farac'~~ Iranl~~ mutasavv~flardan ay~rmadan ve onun Iranl~~ olmad~~~n~~ belirtmeden, Kuzey-Bat~~ Iranl~~ mutasavv~flar listesinin ba~~nda zikretmi~tir. Ahi Farac'~n ya~ad~~~~ zamanda büyük bir

~öhrete sahip olmas~~ kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Devlet~ah taraf~ndan Claude Cahen, Sur les traces des premiers Akhis, Fuad Köprülü Arma~an~, Istanbul 1953, s. 81 vd.

~~ Nicholson çevirisi (Gibb Memorial, XVII), s. 173.

(2)

nakledilen bir haber, Nizami Gencevryi Ahi Farac'~n ö~rencisi yapmaktad~r 3. Bu iki ~ah~s aras~nda do~rudan do~ruya bir ili~ki kesin olarak

imkans~zd~r. Çünkü Nizami, M. XII. yüzy~lda ya~am~~t~r. Fakat o, mutasavv~f oldu~u için Ahi Farac'~n müridleri ile ili~kilerde bulunmu~~ olabilir. Bu da dikkatimizi Kuzey-Bat~~ Iran'a çekiyor 4.

Bundan daha eski bir tarihte de bir Ahi'den söz edilmi~~ olabilece~ini ak~ldan ç~karmamak gerekir. Ahi Ibrahim diye biri, Feriduddin Attar 5 tarafindan tan~nm~~~ mutasavv~f Sahl b. Abdullah Tustarrnin hayat~~ anlat~l~rken onun muhatab~~ olarak zikredilmi~tir. Bu durumda IX. yüzy~lda ve Güney-Bat~~ Iran'day~z. Fakat Feriduddin Attar'~n bunu XII. yüzy~lda yazd~~~n~~ ve onun Ahi kelimesini bugünkü anlam~ndan ba~ka bir anlamda kullanm~~~ olabilece~ini göz önünde tutmak gerekir. Bununla beraber bu bize, XI. yüzy~ldan önce ve sonra yaz~lm~~~ eserlerde Ahi kelimesinin bulunabilece~ini göstermektedir. Ahi kelimesinin bütün yanl~~l~klardan ar~nm~~~ bir tarifini bekleyerek, ~imdilik bu konuda bir görü~~

belirtmeyece-~im.

Ne olursa olsun, ilk Ahilerin yeti~ti~i yer Iran'd~r ve bunlar~n Iranl~~ olmad~~~na dair hiçbir i~aret yoktur. Selçuklular~n ilk fetih y~llar~nda ölen Ahi Farac'~n Türk olmas~~ imkans~z de~ildir. Fakat bu ihtimalin gerçek pay~~ çok azd~r. Ç~k~~~ yerleri Kuzey-Bat~~ Iran olsa da, Ahilerin Küçük Asya Türkleri aras~nda geli~ip yay~lmalar~ , Iran'~n bu bölgesinde çok say~da Türk'ün ya~am~~~ olmas~yla ve Türk olsun, Iranl~~ olsun bu ülkeden Küçük Asya'ya yap~lan göçlerin devaml~l~~~yla aç~klanabilir. Bu ~artlar alt~nda Ahi kelimesinin, arapça "ahi: karde~im"den geldi~ini kesin olarak kabul etmemek gerekirse de, dilbilimi ve anlambilimi bak~m~ndan mümkün olsa da, onun eski Türkçe "ahi-ak~: kahramanca" kelimesinden türedi~i görü~ü, Ahili~in Türklerden kaynakland~~~~ görü~ünü kan~tlamak içindir. Bu da tarihe ayk~r~~ dü~mektedir. Kelimenin asl~n~n Farsça olup olmad~~~n~n ara~t~r~lmas~~ zahmete de~er. Bunun için en az~ndan bir tarikata girerken söylenen a-h-ya harflerinin sembolik bir yorumu yap~labilir **.

3 Mahzanu'l-esrar, Bland ne~ri, Londra 1844, s. 2.

4 Gordlevsky, Gosudarstvo Seljukidov Maloi Asii, Moscou 1941, S. 106; Mustavfi Kazvint've göre, (Nuzhatu'l-kulub, Le Strange nevi, s. 67) Ahi Farac'~n kabri Zencan'dad~r.

Nicholson ne~ri, I, 257.

* Cahen'in burada belgelere de~il de hislerine dayanarak bu sonuca vard~~~~ aç~kça belli olmaktad~r. Çünkü en geni~~ Farsça sözlüklerde bile "ahi" kelimesi bulunmad~~~~ gibi Iran'da tarihin hiçbir döneminde Ahilik ad~~ alt~nda veya ona benzer bir te~kilat mevcut olmam~~t~r. Zaten yukar~da ad~~ geçen Ahiler, Türkler Iran'a gedik ten ve oray~~ hakimiyetleri alt~na ald~ktan

(3)

~LK AH~LER HAKKINDA 593

Küçük Asya'da kesin olarak varl~~~ndan haberdar oldu~umuz ilk Ahi'ye, an-Nas~r'~n Fütüvvet'i kurmas~~ ve te~kilat kanununu Selçuklu Sultam Key Kavus'a (612-613 /12 ~~ 5- ~~ 216-7) göndermesinden hemen sonra rastl~yoruz. Bu ~ah~s, 612 / 1216-7 y~l~nda Türkler tarafindan fethedilmi~~ olan Antalya'da 6 haz~rlanm~~~ olan bir vakfiyenin ~ahitleri aras~nda bulunan ve aslen Kayserili olan Ahi Eminuddin Mahmud b. Yusufdur. Yine ba~ka bir yaz~l~~ belgeden, o~lu 661 / 262-3 7 y~l~nda Diviri~i'de ölmü~~ olan Ahi Abdurrahman ile Eflald'nin dedi~ine göre, Celâleddin Ruml hayatta iken ~~ ~~ o (?) ya~~nda ölen, VII /XIII. yüzy~l~n ba~lar~nda Celileddin Rurnrnin babas~~ Bahaeddin'in talebesi olan ve Konya'daki Dericiler Paza-nn~n hamam~nda ikamet eden Ahi Naturryi ismen biliyoruz 8.

Acaba XII. yüzy~lda Küçük Asya'da Ahiler var m~yd~? Küçük Asya Türk tarihinin bu dönemi hakk~nda çok az bilgiye sahip oldu~umuzdan bu soruya kesin cevap vermek imkans~zd~r. Bu konuda söyleyebilece~imiz bütün ~ey, Eflald'nin XIII. yüzy~l~n ileri gelen Ahilerinin, Ahi Türk ad~ndaki bir ~ahs~n çocuklar~~ oldu~unu kabul etmesidir. E~er bu ad~n okunu~u do~ru ise, bundan ilk Ahi'nin Türk veya Türkler oldu~u sonucunu ç~karabiliriz. Bu Ahi Türk, Celâleddin Rumrnin 662 /1262-q y~l~nda daha yeni kurulmu~~ olan te~kilat~n~n yönetimini teslim etti~i, 683/1284 y~l~nda ölmü~~ olan Hüsameddin'in dedesinin babas~d~r. Hüsameddin'in büyük dedesi, XII. yüzy~lda ya~am~~~ olup, Eflald onun Urmiye'li oldu~unu söyler.

~~te yine Kuzey-Bat~~ ~ran'day~z. Hüsameddin'in kendine gelince, onun Ahi

oldu~u ~üphesizdir. Eflaki'nin dedi~i gibi o, genç ya~~nda Fityanlan ile birlikte Celaleddin'i görmeye gelmi~~ ve ona ba~lanm~~t~r. Hüsameddin'in Ahi olu~u, Celâleddin'in müridlerinden baz~lar~n~n dü~manl~~~n' çekmi~tir 9. Eflakrye göre Ahi Kaysar, Ahi Muhammed Seyyidabadf, Ahi Çupan, Ahi S~dd~k 1° gibi Ahiler, Ahi Türk ve hayat~~ hakk~nda bilgi bulunmayan Ahi Ba~ara'n~n soyundan gelmekteydiler ve bunlar, öteki Ahilerin ak-

sonra ya~am~~~ kimseler olup, Türk olduklar~n~~ dü~ünmemek içi hiçbir sebep yoktur. Ahilik ve Ahiler hakk~nda geni~~ bilgi için bak. Prof. Dr. Ne~et Ça~atay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Ankara 1974.

6 O. Turan ne~ri, Belleten 1947, s. 427.

IUpertoire Chronologique d'pigraphie arabe, no. 4506. Huart çevirisi, Les Saints des Derviches Tourneurs, II, 320.

9 Huart, ayn~~ eser, II, 233; H. Ritter, Der Islam 1940, S. 116 vd.

Huart, ayn~~ eser II, 306; Muhammed Seyyidâbidt belki de Sultan Veled'de (~stanbul 1941, iso) ad~~ geçen Muhammed Seyyid-vârt ile ayn~~ ki~idir.

(4)

sine Büyük Mutasavv~f ile iyi ili~ki içinde idiler. Celalleddin Ruml, Mektubat'~ nda bunlardan birkaç~ n~ n ad~ n~~ zikretmi~tir. Mektubat'ta ad~~ geçenler, ondan daha sonra da söz edece~imiz Büyük Emir Ahi Muhammed, Cemaleddin Ahi Guharka~~ " ve Ahi Evran'd~r. Ayn~~ zamanda mutasavv~f da olan Ahi Evran'~n, XIII. yüzy~l~n ortalar~nda ya~am~~~ olmas~~ ihtimal dahilindedir 12. XIII. yüzy~l~ n sonlar~ nda Ankara ve Ni~de gibi yerlerde de Ahilerin var oldu~unu söyleyebiliriz 13. Fakat konumuzun d~~~nda oldu~u için bunlar üzerinde durmayaca~~z.

Ilk Ahiler hakk~nda bildiklerimiz çok s~n~rl~~ oldu~u için 1240 y~l~ na kadar ne Küçük Asya'da, ne de Iran'da Ahilerin, Fityanlar~n te~kilat~~ ile birle~ti~ini veya bunun aksini ortaya koyacak görü~lere sahip de~iliz. Belki de Ahileri ve Fityanlar~~ içine alan bir te~kilat Keykubad'~n (615/1218-9) tahta ç~kt~~~~ zaman vard~~ 14. Fakat Ahi, Fityan birle~mesinin 641/1243 y~l~ ndaki Mo~ol istilas~ndan hemen sonra yap~ld~~~n~~ kesin olarak biliyoruz. Bu birle~mede Hüsameddin'in büyük rolü vard~ r.

Bu konudaki ilk bilgileri Ibn Bibrye borçluyuz. Ibn Bibl, Fityanlar~~ dü~manlar~ n~ n ve hatta taraftarlar~ n~ n bile onlar hakk~ nda kulland~~~~ "runud", bir iki yerde "evba~", "reziller" ve "serseriler" s~fatlanyla nitelemi~tir. Onun dedi~ine göre, Ak~ehir ve Abgarm (Konya'n~n kuzey-bat~s~) Runud'lar~, Selçuklu yönetimi tarafindan çok güçlenmi~~ olan iki emire suikast düzenlemek için tutulmu~lard~r. Ibn Bibrnin ba~ka bir haberinde de Konya Runud'Iar~, Vezir ~emseddin Isfahanl tarafindan asilerin evini aramak için görevlendirilmi~lerdir. Yine onun dedi~ine göre, Konya Ahi ve Fityanlar~, hükümete ba~~ kald~ranlara yard~m etmeyi reddederler ve ~emseddin'in isyan~~ önlemek için gönderdi~i temsilciye yard~m ederler. Bundan az bir zaman sonra ~emseddin'i cinayetten sorumlu tutan ve onun tutuklanmas~ nda ~srar eden Mo~ol hükümdar~~ tarafindan gönderilen vezirin muhaliflerini desteklerler ". Bu hadiseler zincirinde

Ahmed Remzi Akyürek ne~ri, Istanbul 1937, S. ~~ oo, 103, 113.

12 Gordlevsky, a.g.e., s. IlO ve Izvestia Akademi Nauk SSSR 1928, S. 1181.

13 Wittek, Zur Geschicte Angoras im Mittelalter, Georg Jacob Arma~an~, Leipzig 1932, s.

350-52; Taeschner, Beitr4e zur Geschichte der Achis in Anatolien, Islamica 1929; Huart'~n a.g.c.nin Indeksi; Aksaray!, O. Turan ne~ri, s. 305-307; Ni~deli Ahi Ahmed, belki de Ceraleddin'in Mektubat'inda (s. 150) Ahi Mahmud'un o~lu olarak zikredilen ~ah~sla ayn~~ ~ah~s olabilir.

14 N'aziji-Oghlu, Houtsma ne~ri, s. 107.

(5)

~LK AH~LER HAKK~NDA 595 Ahiler, daima üst yönetimin taraftarlar~~ olarak görünürler. Bu olay~~ izleyen otuz y~ldan daha uzun bir sürede onlar hakk~nda hiçbir bilgimiz yoktur.

Onlar hakk~nda çok de~erli bilgileri, Cimri ~syan~ndan sonra elde ediyoruz. Bu bilgileri art~k eseri 1279 y~l~na kadar olan olaylar~~ anlatan ele~tirece~imiz bir haberi d~~~nda ibni Bibrye de~il, Paris Milli Kütüphanesinde supplement persan 1553 numara ile kay~tl~~ olan Tarih-i Selçuk'a borçluyuz. Bu eser, ~ehrinde ya~am~~~ olan Ahilere özel bir ilgi duyan, XIII. yüzy~l~n sonlar~na do~ru yazm~~, ad~~ bilinmeyen bir Konyal~n~n eseridir '6. Ona göre, Cimri Olay~~ s~ras~nda Konya Ahileri, biri ad~~ garip bir ~ekilde Ahi Ahmayd ~eklinde yaz~lm~~~ olan-tabii Ahmed olarak düzeltilmelidir- (O, ayn~~ ~ekilde Amid'i Aymid, Cumada'y~~ Cumayd ~eklinde yazm~~ t~ r.) Ahmed ve öteki de Ahi Ahmed~ah adlar~nda iki lider tarafindan yönetilmi~tir. Bunlar~n ilkinden en son 683 / 1284 y~l~nda söz edilmi~, ikincisi 697 / ~~ 297-8 y~l~nda ölmü~tür. Ahi Ahmed~ah ise, biraz sonra bahsedece~imiz 688 /1289 y~l~nda meydana gelen isyan s~ras~nda veya 694 /

1294-697 / 1297 y~llar~~ aras~na vefat etmi~~ olabilir.

Tarih'te bu iki ~ahsa ayr~lan yer, XIII. yüzy~l~n ortalar~nda yazan Mevlevi tarihçisi Eflakrnin onlar hakk~nda verdi~i bilgileri ciddiye almam~z~~ sa~l~yor. Ahi Ahmed, kendisini sevmeyen Eflaki tarafindan iyi tan~nmaktad~r. Yukar~da ad~~ geçen Ahilerin aksine o, Mevlevilerle anla~am~yordu. Birgün o, kendini Celâleddin'in dostu olarak göstermek istemi~se de Celâleddin bunu geçmi~teki ili~kilerinden dolay~~ ihtiyatla kar~~-lam~~t~r. Ahi Ahmed, Mevlevilerin musildsine dü~man gibi davran~yor ve onlar~n cenaze törenlerinde okuduklar~~ dualara kar~~~ ç~k~yordu. Ona göre Mevlevilerin bu hareketleri ~eriata ayk~r~~ yeniliklerdir. Eflakrnin dedi~ine göre Ahi Ahmed, üst düzeydeki Ahilerin ve dönek olarak niteledi~i Konya Mevlevilerinin ~eyhi Hüsameddin'in muhalefetine ra~men, Runud birlik-lerinin ba~~na geçerek padi~ah~n tahta ç~k~~~na engel olmak istemi~, adam-lar~yla birlikte ~ehirden kovulmu~, bundan sonra gözden dü~mü~, yak~nlar~~ taraf~ndan terkedilmi~~ (Tarih bunu yalanl~yor) ve o~lu Ali, Mevlevi tari-kat~na girmi~tir 17. Ahi Ahmed Muhibbu'l-Fityan b. ~eyh Muhammed b. Mikail el-Erdebill (yine Kuzey-Bat~~ tran'day~z) adl~~ biri taraf~ndan yaz~lm~~~ olan bir risalenin varl~~~n~~ biliyoruz. Eser, yazar~~ hakk~nda hiçbir bilgi 16 Eserin 675 /1276-692 /1292 y~llar~~ aras~nda meydana gelen olaylar~~ anlatmas~ndan bu sonuca yar~yoruz. Kitab~n sonunda 74 ~~ ~~ 34.o y~l~na kadarki olaylara k~saca de~inilmi~se de, bu ilâyeyi yazar~n bizzat kendisinin mi yapt~~~n~, yoksa bunda ikinci bir kimsenin mi parma~~n~ n bulundu~unu bilemiyoruz.

(6)

vermiyor 18. Bu risalenin yazar~~ Ahi Ahmed ile yukar~da sözünü etti~imiz Ahi Ahmed'in ayn~~ ki~iler oldu~unu veya bunun aksini söylemek için eli-mizde hiçbir belge yoktur.

Ahilerin öteki lideri Ahi Ahmed~ah'~ n Mevlevilerin gözünde iyi bir yeri vard~. Onu "Fityanlar~ n ~efi" olarak adland~ran Efiakrye göre bu zat zengindi ve binlerce Runud'a komutanl~k ediyordu. XIII. yüzy~l~ n sonunda Mevlevilerin, Celâleddin'in o~lu Sultan Veled'in yönetimi alt~ na girdikleri zaman Ahi Ahmed~ah kendini, Sultan Veled'in müridi olarak takdim etmi~tir. Ba~ka bir yerde Efiaki, 690/1291 y~l~nda Mo~ol Prensi Geyhatu Konya'y~~ almay~~ tasarlarken onu bu fikrinden Ahmed~ah'~n vazgeçirdi~ini söylemi~tir 19. Eflaki'nin sözlerine dikkat edersek, Ahmed~ah'~n Ahiler aras~nda Ahmed'in görü~ünden farkl~~ bir görü~e sahip oldu~unu, Ahmed'in aksine onun Mevlevilere daha yak~n oldu~unu söyleyebiliriz.

Ahmed~ah'~ n yerine Konya Runudlar~n~n ba~~na daha önce sözünü etti~imiz Ahi S~dd~k'~ n o~lu Ahi Mustafa'n~n geçmi~~ olmas~~ muhtemeldir. Ahi Mustafa'n~ n babas~~ ve kendisi, Ahilerin ba~~na geçmeden önce Mevlevfierle iyi ili~ki içinde idiler. Fakat o, daha sonralar~~ Mevlevilerin tasavvufi görü~lerine sald~rarak bu görü~lerin; halledilmesi kuvveti gerektiren dünya i~leri kar~~s~ nda aciz kald~~~n~~ ilân etmi~~ ve onlara dü~man kesilmi~tir. Fakat Ahilerin bizzat kendileri kuvvetin kurban~~ olmu~lard~ r. 71 2 / 1 312 y~l~ nda Konya Fatihi Karamanl~~ Yah~i Bey, onlar~~ ölüme mahld~m etmi~~ ve Mevlevilerin ~eyhlerinden Emir Arif de cenaze törenlerini yönetmi~tir 2°.

Tarih'te ad~~ geçen üçüncü Ahi, Ahi Emir Muhammed'dir. Bu ~ahs~n ad~na Efiakrde de rastlan~ r. Eflakrye göre o, zengin ve iyiliksever bir emirdir. Gençli~inde Celâleddin'i tan~m~~, ya~lan~nca 715 /1315'te belki de daha sonraki y~llarda Bayburt'a yerle~mi~tir 21. Bu ~ahs~n, Tarih'in zikretti~i ~ah~sla ayn~~ ~ah~s oldu~unu söylemek güçtür. Tarih'e göre Ahi Emir Muhammed, 692 / 1 289 y~l~nda Konya'da bulunmaktad~r (Hiç ~üphesiz Efiakrnin Ahi Emir Muhammed'i de Celâleddin'i Konya'da tan~m~~t~r). Fakat büyük bir ihtimalle Tarih'in zikretti~i Ahi Emir Muhammed ile Nas~ rrnin 22 689/1289 y~l~nda Farsça Fütüvvet-nâme'sini

is Taeschner, Futuwwa Studien, Islamica, V, S. 290 vd.

19 Huart, II, 1[6.

20 Huart, II, 306-308.

21 Huart I, 300-307.

22 Taeschner, Der anatolische Dichter Nâeirl und sein Futuvvetnameh (Abhandlungen ftir die Kunde des Nlorgenlandes, XXIX, 1) Leipzig 1944.

(7)

ILK AHILER HAKKINDA 597

ithaf etti~i Ahi Emir Muhammed ayn~~ ki~i olabilir. Belki de bu ~ah~s, Celâleddin'in Mektubat'~ndaki Büyük Emir Ahi Muhammed'dir. Ahilerin aras~nda emirlerin de bulunmas~~ kayda de~er ilginç bir durumdur.

Ta~ih'te zikredilmi~~ olan son Ahi, Ahi Caruk'tur. Efiald tarafindan bilinmeyen bu ~ah~s, Ibni Batuta'n~n Ni~de Valisi olarak sözünü etti~i

~ah~sla belki de ayn~~ ~ah~st~r 23.

Ahmed ve Ahmed~ah, Tarih'te ilk olarak Karamanl~lann isyan~~ ve Cimri Olay~~ s~ras~nda ortaya ç~karlar. Ibni Bibrye göre Runudlar, bu isyanda âsilerin suç orta~~d~rlar 24. Bununla beraber Tarih'in haberinde,

ba~lang~çta Naib'in Konya'y~~ savunmak için Ahilerin teklif etti~i yard~m~~

~üphe ile kar~~lam~~sa da, daha sonra Ahi Ahmed ve Ahi Ahmed~ah'~~ birer

tahkimat~n savunmas~nda görüyoruz 25. Nizami birliklerin bulunmad~~~~ zamanlarda Ahiler, silah ta~~yabilen ve ~ehrin savunmas~n~~ üstlenen kimselerdir. Elbette Runudlann baz~s~~ uygunsuz hareketlerde bulunmu~~ olabilirler. Bununla beraber Konya'da bulunmayan ~bni Bibrnin Ahiler hakk~ndaki sözleri, resmi çevrelerin onlar hakk~ndaki güvensizliklerinin bir ifadesi olabilir (Tarih'in dedi~i gibi, Naib'in önce Ahilerin i~birli~i teklifini reddetmesi, bu görü~ümüzü do~ruluyor.). O halde ~bni Bibl' nin yukar~da Ahiler hakk~nda söyledikleri kabul edilmeyebilir. Gerçekten de Karamanl~-lar isyan~n~~ izleyen olayKaramanl~-larda, en az~ndan o devirde Konya'da ~bni Bil~fnin belirtti~i gibi Ahilerin Türkmenlerle birle~erek devlete kar~~~ geldiklerini görmüyoruz.

683 /1283 y~l~n~n Ramazan (Ocak) ay~nda III. Sultan G~yaseddin'in dul e~i, amcalan Sultan Mes'ud'un kar~~~ koymas~na ra~men re~it olmayan iki o~lunu tahta oturtmak için Mo~ollar taraf~ndan Konya'ya gönderil-mi~ti. Pek belli olmayan ~artlarda prenses, Karamanl~~ Türkmenlerin ~efi ile E~refi o~ullanna itaat etmeye raz~~ etti. Ister topraklar~~ yak~n olan onlardan, tehdit alt~nda bulunan ~ehre yard~m sa~lamak için olsun, ister prenses kendini zay~f hissedip, yanl~~~ hareket ederek onlar~n deste~ini almak için olsun, Karamanl~~ Türkmenlerin beyini beylerbeyi, E~ref i de saltanat naibi tayin etti. "Zaten bu iki Türkmenin adamlar~~ ~ehrin d~~~nda kamp kurmu~lard~. Bu durumdan endi~elenen Vezir Fahruddin Ali, Konya'n~n muhtemel bir savunmas~~ için Ahilerle anla~ma yapt~. Fityanlar ve kölelerden meydana gelen bir birlik Prensesi evine götürdü. Bu s~rada Ahi

23 Defrmry ve Sanguinetti nesri, II, 287. 24 Hautsma ne~ri, 324.

(8)

Ahmed ve Ahi Ahmed~ah ç~kageldi ve kar~~~kl~k yat~~t~." Hikâye pek aç~k de~il. Fakat bu hikâyenin sonu gösteriyor ki, Türkmenler sava~~ yapmadan ~ehre girip prensese tabi olmu~lar ve orada kalmam~~lard~r. 6 Rebiulevvel 684 /Haziran 1285 tarihinde meydana gelen bu olayda hiç ~ üphesiz Ahi ~eflerinin gayretleri faydas~z bir çarp~~may~~ önlemi~tir 26.

Bundan be~~ y~l sonra üzücü bir olay meydana geldi: Sultan Mes'ud karde~ini E§ref in torunlar~ndan biriyle ni~anlamak için gitti~i E~ref in o~lunun yönetimindeki Viran~ehir'de tutuklan~p hapse at~l~r. Eser, bize bunun nedenini söylemiyor. Belki de daha sonra görece~imiz gibi ~ehzade, Ahileri tuttu~u için hapse at~lm~~t~r. ~ehzadenin tutuklanmas~~ haberi, Konya Runudlar~n~n ayaklanmas~na neden oldu. ~ihneh (garnizon ko-mutan~), ~ehrin emirleri, yani saltanat temsilcileri ile birlikte ~ehrin d~~~ nda - en az~ndan bir k~sm~- bir evde toplanm~~~ olan Runudlar~ n kald~~~~ yeri ku~atarak ate~e verdiler. Runudlar~n liderinin d~~~nda ku~at~lanlar~ n tü-mü, liderin kar~s~~ ve çocuklar~~ da dahil diri diri yand~lar (Rebiulevvel 689 /Nisan ~~ 29o) 27. Bu olayda Ahi ~eflerinden birinin bulundu

~undan söz edilmiyor. Hikâyenin devam~, Ahi te~kilat~n~n ortadan kald~r~ld~~~n~~ de~il, a~~r~~ ve ayr~l~kç~~ bir grubun yok edildi~ini gösteriyor.

Nisan ~~ 290 tarihinde meydana gelen yukar~da bahsetti~imiz olaydan

birkaç hafta sonra sultan~n, Mo~ollar~n elçisi Vezir Fahruddin Kazvini'nin istekleri kar~~s~nda Runudlarla gizlice anla~t~~~n~~ görüyoruz. Bu defa yine Ahi Ahmed~ah, yan~na Runudlar ve Ked-huda'lar oldu~u halde vezirin koydu~u yenilikleri protesto eden bir heyetin ba~~ ndad~r. Bu s~ rada vezire kar~~~ bir halk gösterisi düzenlenmi~, halk veziri sultan~ n yan~ na gitmeye zorlam~~, yolda Sultan Veled ve müridleri vezirin önüne geçerek ona laf atm~~lar, vezir saraya vard~~~~ s~rada, yönetimini denetlemeye gelen Mo~ol elçileri taraf~ndan al~n~p Han'~n huzuruna götürülmü~~ ve öldürülmü~tür 28.

K~sa bir süre sonra Anadolu'da karargâh kurmu~~ olan Mo~ol Hükümdar~~ Geyhatu görünür ve tekrar gider. Bundan sonra Türkmenler ülkeye yay~l~rlar. Bu s~rada sultan Konya'da de~il Kayseri'dedir. Konya'da yaln~z E~ref in o~lu taraf~ndan serbest b~rak~lm~~~ olan sultan~ n karde~i Siyavu~~ vard~r. Fityan ve Runudlar, yeniden ön s~ raya geçmek için durumun uygun oldu~unu sezerler. Karamanl~ lar~ n bize aç~ klanmayan bir ~ekilde E~ref in o~lunu öldürmeleri, onlar~~ cesaretlendirmi~e benzemektedir.

26 32a.

27 36b.

(9)

ILK AHILER HAKKINDA 599 Fakat Runudlar, Mo~ollarm ~ihneh'i (garnizon komutan~) Bahaeddin Kut-luca'dan s~k~lm~~lard~r. Siyavu~'un onlar hakk~nda besledi~i iyi niyeti ve Bahaeddin'in halk tarafindan sevilmemesini f~rsat bilen Runudlar Siya-vu~'a, Bahaeddin'in onu öldürmek istedi~ini ve bunu önlemek gerekti~ini bildirirler. Runudlarm istekleri yerine getirilir. Bahaeddin yakalan~p öl-dürülür 29. Bu olaydan sonra E~refin adamlar~~ Karamanl~lara kar~~~ ayaklan~rlar. Bundan dolay~~ anla~~ld~~~na göre Konya'da Runudlara kar~~~ ho~nutsuzluk vard~r ve bunlar k~l~çtan geçilir 30.

Bunun üzerine Germiyanl~lar Konya'ya sald~r~rlar. Ahiler, ~ehrin ile-ri gelenleile-ri ile bir savunma hatt~~ kurarlar ve Runudlar da ç~k~~~ yolu haz~rlarlar. ~ehir dü~mek üzereyken Mo~ollar~n yard~ma geldi~i haberi, sald~ rganlar~n derhal geri çekilmelerini sa~lar (690 / 1291) 31. Ertesi y~l Siyavu~'un daveti üzerine gençler, bu defa yap~lmayacak olan bir Germiyan sald~r~s~na kar~~~ ~ehri savunmaya haz~rlan~rlar 32.

Bu tarihten ( ~~ 29 ~~ ) sonra Ahiler hakk~nda daha fazla ~eyler ö~reniyoruz. Ahmed~ah 692 / 1 292 ve 694/1294 y~llar~~ aras~nda hayatta idi. O, çok miktarda para emanet etti~i Ahi Emir Ahmed'i evinde tedavi etmi~, Fityanlarm ve ~ehrin ileri gelenlerinin huzurunda emanet etti~i bütün paray~~ ona ba~~~lad~~~ n~~ aç~klam~~~ ve bu olaydan sonra daha çok halk~n sevgisini kazanm~~ t~ r 33. 15 Muharrem 694/ 1294 tarihinde öldü~ü zaman cenaze törenine 15 bin ki~i kat~lm~~~ ve dükkanlar 40 gün kapal~~ kalm~~t~r. Tarih'in k~rk~nc~~ sayfas~nda okudu~umuz yukar~daki haber bize çeli~kili görünüyor. Çok özlü bir ~ekilde yaz~lm~~~ olan daha sonraki sayfalar, Ahi Ahmed~ah'~n 12 Safer 697/ 1297 tarihinde çekilmez bir hale gelen Kara-manl~~ bir subay~~ Konya'dan koydu~unu ve Sultan'~n ~arabsalar'~~ tara-f~ndan 7 ~evval 697 tarihinde katledildi~ini, katilin Ahi Caruk'un darbeleriyle 6 Muharrem 698/ 1298 tarihinde öldürüldü~ünü ve Sultan Alaeddin Feramurz'un bu k~sasa yaz~l~~ izin verdi~ini yaz~yor 34. Gayet aç~k olan bu iki z~t haberin biri muhakkak yanl~~t~r. Bu yanl~~l~k, tarih veya ~ah~slar (Ahmed ve Ahmed~ah) aras~ ndaki yan~lg~dan do~mu~~ olabilir.

29 41a. 30 Ayn~~ sayfa. 31 41b. 32 45a. 33 45a-46a.

34 Mesela, Köprülü, Origines de l'Empire Ottoman (Osmanl~~ Imparatorlu~unun Kaynaklar~) adl~~ eserinde eski çal~~malar~n~~ özetlerken, bilhassa (Ahilerin) bu yönü üzerinde duruyor.

(10)

Tarih'in elimizde bulunan nüshas~~ 741 /1340 y~l~nda istinsah edilmi~tir. O tarihte müstensihin bu çeli~kiyi görmemi~~ olmas~~ ilginçtir. Biz bu meseleyi burada halledemeyiz.

Konya Ahileri hakk~nda bilgi veren Tarih, bu küçük problemle bitiyor. Bu kitaptan ~u sonucu ç~kar~yoruz: Ahiler, hiçbir siyasi gücü olmayan, fakat iktidar bo~lu~u bulunan zamanlarda kar~~~kl~klar ç~km~~~ ~ehirlerde ön s~ray~~ alan, düzenli ordunun eksikliklerini tamamlayabilen önemli bir te~kilatt~r. Fütüvvet hakk~nda edindi~imiz teorik bilgiler, Ahilerin aras~na baz~~ zamanlarda Islam inanc~na ayk~r~~ inançlar~n ve gizli ayinlerin girdi~ini gösteriyor 35. Bununla beraber yukar~da de~indi~imiz olaylardan hiçbiri,

onlar~n Islam inanc~na ve onu yöneten sosyal kadrolara kar~~~ gelme e~iliminde olduklar~n~~ göstermiyor. Ahiler Selçuklu yönetimine ba~l~~ görünüyorlar. Disiplinsiz hareketleri genellikle kendilerine sald~ranlara kar~~d~r. Onlar~n vatan sevgisi çok fazlad~r. Ahiler, yönetimi do~rudan do~ruya ele geçirdikleri zaman Mo~ollar~n ve Konya'n~n hayat~n~~ tehdit ettikleri zaman da Türkmenlerin büyük dü~man~d~rlar. Ahilerde muhtelif s~n~flar vard~r. Geç zamanlarda yaz~lm~~~ olan Fütüvvet el kitaplannda görüldü~ü gibi Ahi unvan~~ belli bir makama gelmi~~ olanlar için kullan~l~r ve te~kilattaki herkese Ahi denmez. Ahiler, bütün Runud'lan içine al~rsa da her Runud Ahi de~ildir. Te~kilat içindeki s~n~flar da belli de~ildir. Muhtemelen asilzadeler aras~ndan gelen "sayg~de~er" Ahilerle, gerçek "yan~layaklar" aras~nda bir durum fark~~ vard~r. Bu farkl~l~k, Mevlevilerin aristokratik te~kilat~~ kar~~s~ndaki davran~~lar~n~n farkl~l~~lyla ilgili olabilir. Te~kilat, üyeleri halk aras~ndan geldi~i için ink~lapç~~ bir karakter ta~~yorsa da, mensuplar~n~n niyet ve dü~ünceleri, onu ink~lapç~~ bir kurulu~tan ziyade resmi bir kurulu~~ gibi gösteriyor. I~te bizim buraya kadarki bilgilerden edindi~imiz görü~, Ahiler hakk~ndaki geleneksel görü~ten biraz farkl~d~r. Fakat elbette bu bilgileri ba~ka zamanlarda ve yerlerde bulunan Ahiler hakk~ndaki bilgilerle kar~~la~t~rmak gerekir 36. Yaln~z ~unu belirtelim ki, Fütüvvet hakk~ndaki görü~ümüz, Küçük Asya Ahileri üzerinde inkâr edilemez bir etkisi olan ve te~kilat~~ yeniden kuran Halife an-Nas~r'~n bildi~imiz görü~lerine uygun dü~üyor. An-Nas~r'dan önceki devirlerde

35 Taeschner, Köprülü, Gordlevsky, Wittek'in daha önce zikretti~imiz çal~~malar~ na ilkveten yine Taeschner, Das futuwwa-Rittertum des islamichen Mittelalter, in Beitrkge zur Arabistik und Turkologie, Leipzig ~ g44.; Giese, Das Problem der Entstehung des osmanischen Reiches, in ZeitschriR fbr semitistik, t924.

36 G. Salinger, Was the Futuwwa an oriental form of chivalry? in Proceeding of the American Philosophical Society, XCIV, 195o.

(11)

ILK AHILER HAKKINDA 6o~~

Fütüvvet te~kilatlar~ n~n resmi makamlarla birçok konularda ihtilaf halinde olduklar~ n~~ ak~ldan ç~karmamak gerekir 37. Halifelik, Fütüvvet içindeki gruplar~~ yönetimi alt~nda birle~tirip onlar~ n sorumlulu~unu üzerine ald~~~~ zaman, gruplar aras~ ndaki ihtilaflar~~ yok etmeye çal~~m~~~ ve Türk toplumu bu olay~n d~~~ nda te~kilatlanm~~t~ r. Belki Türkler, bu ~ekilde anla~~lm~~~ bir Fütüvveti ~slamiyetten alm~~~ ve kendilerine göre yeniden geli~tirmi~lerdir 38.

87 Bu durum Ba~dat'ta ortaya ç~km~~t~r. Fakat daha önce XII. yüzy~lda bu Ayyarân

te~kilatlarm~n, önemli ~ahsiyetleri kendine çekti~ini görüyoruz. Bu ~ahsiyetler, Ayyarim te~kilatlar~~ üzerinde nüfuz sahibi olabilme arac~~ sayd~klar~~ Fütüvve pantalonlar~n~~ onlar~n ~eflerinden alabilmek için gayret sarfediyorlard~ .

38 Bu ~artlar alt~nda bilhassa Türk ülkesinde Ahilerden önce Fütüvve te~kilatlar~=

sorumlulu~unu üstlenmi~~ bir te~kilat var m~yd~~ veya XII rr yüzy~lda oldu~u gibi Ahiler, Fütüvve kadrosunun içinde miydi? Ben bu soruya cevap vermeden, onu tekrar sormaktan ba~ka bir ~ey yapmayaca~~m. Tabiat~yla her ne kadar Ahiler, XIII. yüzy~ldan itibaren Küçük Asya'da önemli bir geli~me göstermi~lerse de, bu onlar~n ba~ka bir yerde bilhassa Azerbeycan Türkleri aras~nda bulunmad~~~~ anlam~na gelmez (Mesela bu bölgede (Azerbeycan) Celâleddin Harzem~ah'~n vezirinin hal~c~s~, Nasavi, Houdas ne~ri, 232).

(12)

Referanslar

Benzer Belgeler

olduğunu sezen Tapdık Emre kötü ağızları susturmak için kızını Yunus Emre’ye vermek istedi.. Lütuf reddedilir

Yine oyun, çocukların sosyal uyum, zeka ve becerisini geliştiren, belirli bir yer ve zaman içerisinde, kendine özgü kurallarla yapılan, sadece1. eğlenme yolu ile

1939’da Türkiye’ye iltihak olan bölgedeki Ermeniler, çok değil iki yıl sonra, yine Ankara’nın gadrine uğradı..

183 programlarında yer alan temel öğeler bağlamında analiz ederken, Yılmaz ve Sayhan tarafından gerçekleştirilen çalışmada ise lisans öğretim programları düzeyinde

hatta ben, kafam bir gemi direği gibi bir aşağı bir yukarı sallanırken, aynı yönde ondan daha hızlı hareket ediyor gibiyim.. Sol tarafımda uzakta, ovanın

Bose SimpleSync™ teknolojisi ile Bose SoundLink Flex hoparlörünüzü bir Bose Akıllı Hoparlör veya Bose Akıllı Soundbara bağlayarak aynı şarkıyı farklı odalarda aynı

[r]

Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar, hem geleceğin hekimi hem de SCORA savunucusu olarak benim için büyük bir önem taşımaktadır... Önlenebilir olan