Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 11, İstanbul 2013, 33-34.
1980’li yıllardan itibaren Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakül-tesi’nde Fındıkzade’deki binada tanıdığım Orhan Hoca ile aynı bölümde uzun yıllar birlikte çalıştık. Marmara Üniversitesinde Türk Dili ve Edebi-yatı Bölümünde Bölüm Başkanımız olan Hoca ile, emekliliğinden sonra, yollarımız 29 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde bir kez daha kesişti ve Hoca yine bölüm başkanım oldu. Bu yıllarda mekânlar değişse de değişmeyen tek şey Orhan Hoca’nın güler yüzü ve tatlı sohbetleriydi. Hoca’yı tanımlayacak bir cümle kurmam istense “sa-kin tavrı, bilge kişiliği, akılcı yaklaşımı, nezaketi ve Türk kültürü ve ede-biyatı alanındaki engin bilgisi ile örnek bir şahsiyet, mükrim ve mütevazı bir ‘insan’ ” derdim… Onun en belirgin özelliklerinden birisinin her şey-den önce “insan” olmayı bilmek ve bunu her fırsatta çevresindekilere hatırlatmak olduğunu düşünüyorum.
Gerek idarî konularda karşılaştığım meseleleri gerekse edebiyatla il-gili konuları rahatlıkla ve güvenle paylaştığım Orhan Hoca ‘nın benim için bir diğer özelliği de rahmetli babam Prof. Dr. Muhammed Tanci ile ilgili hatıralarını dinlemekti. Bu sohbetler benim için mazide kalmış bir-çok silik resmi yeniden canlandırıyor; hatta Hoca’nın kuvvetli
*
Prof. Dr., 29 Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, İstanbul (aekefeli@29mayis.edu.tr).
Hocam Prof. Dr. Orhan Bilgin
● D İ V A N E D E B İ Y A T I A R A Ş T I R M A L A R I D E R G İ S İ
34
daki bazı izler bana bilmediğim hususları da öğretiyordu. Böylece Orhan Hoca benim için bölüm başkanım ve hocam olmasının yanı sıra bir “baba dostu” oldu.
Hep güzel anılarla hatırladığım ve hatırlayacağım Orhan Hoca’ya bundan sonraki hayatında ailesiyle birlikte sağlıklı , huzurlu ve mutlu uzun bir hayat diliyorum.