• Sonuç bulunamadı

Cahide...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cahide..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT <Togt/T<r~

OLAYLAR^İNSANI_AR

HASAN PULUR

CAHİDE...

ü “Cahide” midir?

Her ne Kadar televizyon dizisi­ nin başında “Bu ünlü tiyatro ve

sinema oyuncusu Cahide’nin hayatı -değildir” demeye getiren bir not dü­

şülm üşse de, bu bizim bildiğimiz “Ca-

hide”dir.

Allah’ın bildiğini Kuldan saklama- nın gereği olmadığı gibi, Vasfi RızaZo- bu ile Bedia Muvahhit’in tanıdığı “Ca-

hide”yi de saKlamanın hiç gereği yoK-

tur. TürK tiyatrosunun, yaşayan İKİ bü- yüK sa n a tç ısı “ Bu C ah id e ’dir” diyorlarsa...

--- I EM Vasfi Rıza Zobu, hem de Bedia Muvahhit “TV 7-Gong --- İD e rg is i” nin son sa y ısın d a

“Cahide” ile ilgili görüşlerini, anıları­

nı açıklıyorlar...

Belli Ki Vasfi Rıza Zobu “Cahide”- yi hiç sevmezmiş:

“Filmde görülenlerin hiçbiri ger­ çek değil. Cahide’nin fevkalade bir oyunculuğu da yoktu, niye onun için bir film çektiler anlayamadım. Cahide'- nin batağa düşmesinin sebebi aptal­ lığıdır. Zenginler onu elbiselerle, seyahatlerle çıldırttı.”

İMDİ bazıları Vasfi Rıza Z o b u - ya, bu söylediklerini yakıştıra- mayacaklar, “Canım, ölenin ar­

kasından da böyle konuşulur mu?”di-

yecekler... Niye?

Evet, ölülerinizi hayırla yâdedin, di­ ye bir hadis vardır ama, o takdirde de, kimin doğru, kimin yanlış yaptığı tari­ he nasıl geçecek?

imam, mezarın başında sorar:

“Merhumu nasıl bilirsiniz?”

Cemaat hep bir ağızdan cevap verir:

“iyi biliriz.”

Acaba, öyle mi bilirler, yoksa, adet olm uş diye, öyle mi söylerler?

Bize kalırsa bazen ikinci ihtimal söz konusudur da, ayıp olmasın diye

“İyi biliriz” denir...

ST E LİK Vasfi Rıza Zobu “Cahı-

de” hakkındaki bu düşünceleri­

ni, onun sağlığında da yazıp açıklamış...

1977’de Milliyet Yayınları arasında çıkan “O Günden Bugüne” adlı anıla­ rında “Cahide” de vardır.

Mesela 1943 yılı Mart ayı, Şehir Ti- yatrosu’nda “Su Kızı” piyesi oynanı­ yor... Vasfi Rıza Zobu hatıra defterine şu satırları düşmüş:

“Cahide Sonku sahnede Su Kızı pi­ yesini oynarken, yaş ve kıdemce bü­ yüğü olan Kâni K ıp çak ’a fena, yakışıksız davranmış. Muhsin, ona on beş günlük para cezası vermiş. Buna kızmış da, alışık olduğumuz sahne ter­ biyesi dışında, affı kabil olmayacak bir halt daha etmiş. Muhsin’in verdiği ce­ za müddeti bitince: Belediye Teftiş Heyeti’nin hazırladığı tahkikat raporu Riyaset’e bildirilmiş. Bu sefer de Ri- yaset’in verdiği Altı ay müddetle tiyat­

rodan ihracı’ cezası geldi... Tanrı onu

ve o yolda olan benzerlerini gafletten kurtarıp salah ı hal verse, onlar da biz de rahat edeceğiz.”

İL 1949. Goethe nin ölümünün yüzüncü yılı, bütün dünya onu anıyor, Türkiye'de de konfe­ ranslar veriliyor, toplantılar düzenleni­

yor, Şe h ir Tiyatrosu da F a u st’u oynayacak, oyunu Seniha Bedri Gök- nil Türkçeye çevirmiş, M uhsin Ertuğ- rul sahneye koymuş...

Vasfi Rıza Zobu’nun anılarından p günlere ait bir sayfa:

“Can sıkıcı bir olayı kaydetmeden geçmek caiz değil. Çünkü bu ve bun­ dan evvel lafını ettiğimiz birkaç vak’a; gelecekte kendini gösterecek olan bir sanat ziyankârlığının başlangıcı ol­ muştur.

Her türlü şans kapılarının önünde açıldığı, Muhsin gibi bir tiyatro adamı­ nın elinden tutmasıyla, Türk tiyatrosu nun üstün sanatçıları arasına yerleşe­ rek, tiyatromuzun müstesna bir varlı ğt olmasını beklediğimiz Cahide Sorı- ku’dan söz ediyorum. Şüphe yok ki, zayıf akıl, sahibini mutlaka belâya bu lar... Ama bu kız yalnız kendini değil, tiyatroyu da bulamaya emek sadeden- lerden oldu... Geçen yıl büyük bir gü­ rültü ile tiyatrodan istifa etmişti. Haber verdiği bazı İstanbul gazetelefi de sorup soruşturmadan sanki başba­ kan çekilmiş gibi sütunlar doldurdq- iar. Tabii Cahide'nin lehine; tiyatro idaresinin aleyhine... Üstünde fazla du­ rulacak bir olay değildi; geldi, geçti..:

Derken bu yıl, Muhsin’in nabzın^ göre, ne cins bir şerbet vermiş ki; Fa- ust şerefine, geçici de olsa Şehir Ti­ yatrosu sahnesinde Cahide Sonku yine görüldü!..

1935’te, Faust’un ilk temsilinde Margarete rolünü o oynamıştı. Bu yıl tekrar edileceğini duyunca, geçmişte hiçbir suçu yokmuş gibi, Muhsin'e gel­ miş. Birkaç gece için rolünü oynama­ sı için izin istemiş!.. O da ’Olmaz' diyecek yerde, her halde dili sürçmüş olacak ki ’Olur' demiş!.. Beş, on gün oynadıktan sonra terk edecekmiş de, rolün asıl sahibi Perihan Çakıl (Tedü) devam edecekmiş!

Tiyatroya fenalık edene, bu kadar evliya yüreğiyle karşılık veremediğim­ den, olanlardan memnun kalmadım.”

IZU N lafın kısası “Cahide” doğ­ rusuyla, yanlışıyla hem şanslı, --- hem şanssız, hem talihli, hem de talihsiz bir insanmış...

Hem yaşarken, hem de öldükten sonra...

Yaşarken nereden nereye gelmiş, öldükten sonra da, kaç tiyatro oyun­ cusunun hayatı televizyon dizisi ol m u ş?

Am a gelin görün ki, burada da şanssızlığı yetişmiş...

Herhalde Vasfi Rıza Bey de, elini vicdanına kor söyler:

“Cahide, böyle bir sanatkâr mıydı, ya da Cahide böyle mi oynardı?”

insanın şansı, ya da şanssızlığı, ölümünden sonra bile yakasını bırak­ mıyor...

--- ıU cumartesi günü, yani yarın değil öbürgün, “Cahide”nin se-____ Ikizinci ölüm yıldönümü, 18 Mart 1981 'de, bir köşede, bu dünyadan çekip gitmişti...

Sekiz yıl sonra, mezarının nerede olduğunu hatırlayanlar, belki gidip bir gül koyarlar...

“Bir zamanlar, bu dünyada bir Ca­

hide vardı” diyerek...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunlar­ dan, Yahya Kemal Yaşarken ki­ tabında, senin gençlerimize bir bilgi ve tahlil yoluyla tanıtılma­ sını uygun bulduğun şiirlerin, fi­ kirlerin ve

Çeşitli başlıklarda yalan söyle- yen ve doğru söyleyen insanlardan toplanan bilgiler derin öğrenme teknikleriyle incelenerek yalancıları tespit ede- cek bir yapay

Sonuç olarak medikal tedaviye rağmen tekrarlayan obstrüktif parotidit semptomları olan tüm olgularda pa- rotis bezi taşı ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Tanıda

Onun için Atay’m kitaplarını, her okulun her sınıfında, dün ve bugün olduğu gibi yarın da aynı güven ve inanla okuyabi­ lirsiniz Hele dikkatli bir

Bu matem saçan havanın içinde daha fazla durmak istemeyen Voli Hâşim Bey, mâtemzede kızın kolun­ dan tutarak onu teselli etmeğe gay­ ret ederken, kahraman

BAHAR TANR1SE VER___________ ANKARA - Hükümetin MHP ka­ nadının, Nâzım H ikm et’e yurttaşlık hakkının geri verilmesine ilişkin ka­ rarnameye soğuk bakması, sanatçı ve

Gecenin sabaha uesil için bayram sabahları yakın geç saatinde uyumuş üavul sesi işitmemek, şehrin bir şehrin davul sesiyle u - üstünde davulların bir yak-

Grif- fith’ten beri yerleşmiş olan klasik sinema­ nın estetik öğeleri Godard tarafından ters­ yüz edilmiştir...” “..Godard, yeni bir estetik çizgiyi gerçekçiliğin