50 Yıl önceki : 25
"T TBir sesin hâtırası
Bizler, «davul devri» ç o -__________ Yazan : cılklarıyız. Kendimizi azıcık
anlamağa başlar başlamaz, dışardan gelen sesler için - de davul sesi, hepsinden ev vel alâkamızı çekerdi; bu
nunla heyecana gelirdik. toğrafım, boynumdan sar - Davul ne zamanlan, han- böyle zilli ve gösterişli gi vesilelerle çalınırdı? Bil - b*r davulla çekilmiştir, hâlâ diğiniz veya başkalarından duruyor,
öğrendiğiniz gibi gece ve Asıl davul, bayram davu- gündüz, muhtelif sebepler - 'uydu, yâni Ramazan ve le!. Başta Ramazan davulu Kurban Bayramlarının ilk gelir. Müslüman halk, sa - günü sabahleyin erkenden hura bekçinin çaldığı davul- çalman neşeli davul!. Bizim la kalkardı. Gecenin sabaha uesil için bayram sabahları yakın geç saatinde uyumuş üavul sesi işitmemek, şehrin bir şehrin davul sesiyle u - üstünde davulların bir yak- yanması, evlerde o sesle, laşıp bir uzaklaşan, alçalıp tekrar bir gece hayatının yükselen gümbürtüsünü din başlaması, karanlık pencere leyememek, bir eksiklik, tat ler ardında ışıklar belirip, sizlik olmakta devam etmek hazırlanan yemek ve sofra - tedir. Davulsuz bayram sa- dan dolayı tabak ve sahan bahını hâlâ anlayamıyor, öy lakırdıları işitilmesi, hilhas- ' e bir bayramın, yüreklere sa ecnebilerin garibine gi - lüzumu kadar çarpıntı ve den hoş ve esrarlı bir sahne gönüllere neşe vereceğini ve bir manzaraydı. hâlâ kavrıyamıyoruz.
Her dine mensup ahali- Balkan ve Birinci Cihan nin veya uyuması, rahat et- Harbleri zamanından kulak mesi lâzım gelen hasta ve tanınızda kalan bir davul çocukların uyandırılması i- sesi daha vardır: Askere ça- sabetli bir iş değilse de her ğırılma davulu!.. Her ikisin- kes katlanmak mecburiye - de de mağlûbiyetler birbiri- tinde kalırdı; bundan, yan- ni takibettiğinden, bu ses, gını haber veren bekçiler - acı bir hâtıra bırakmıştır, den, bekçi sopalarından ve Bekçiler davulu çalıp, arka- sokak köpeklerinin havlama sından cephelere sevkedile - ve ulumalarından çoğumuz cek efradın hangi senelere şikâyetçi idik. mensup olduklarını söyler
-Yine Ramazanda —bere - Ierdi; gazetelerle ilân, kâfi ket gecenin başlangıç saat - görülmezdi,
lerine rastlardı— davul çala Hattâ -pek iyi hatırlarım- çala, mani okuyan çocuklar bazen emir acele mi gelirdi, vardı; onlara para verilir - yahut herkesin evinde top - di, bir nevi seyyar çalgıcı i- ¡andığı saat olduğu için mi diler. Biz de davula merak tercih edilirdi, dâvet yatsı salardık; bize de oyuncak o- zamanı yapılır, zaten aç, bî- larak ufak davullar alırlar - ilâç, hasta, dertli bir halde dı. Oyuncak davulların yer- bulunan şehir halkını, yeni lisi, bir de Avrupadan gel - bir üzüntü ve hüzün daha miş süslüsü ve zillisi, yâni kaplardı,
alafrangası bulunurdu. Denilebilir ki bir imparaBenim bir küçüklük fo torluk, davul sesiyle kurul
-Refik Halid Karay
muş, davul sesiyle dağılmış tır. Davul hem neşe sesiy - di, hem keder. Unutamadı - ğım bir davul sesi de vak - tiyle, yine Ramazanlarda, hamalların toplandıkları kahve ve kahve bahçelerin den akseden monoton güm bürtüler ve uğultulardır. Sa hur zamanına kadar aynı tempo ile sürüp giderdi; et raftaki evlere elâman çekti rirdi!.
Zafer haberini de memle ket, davul çalmak suretiyle kutladığı gibi daha evvelden esnaf teşekkülleri de seyra- na önlerinde davulla çıkar - lardı. Meşrutiyetin ilânın - dan sonra, mebus seçiminde davul, mühim rol oynadı; rey sandıkları davullar çalı narak intihap merkezine gö türülürdü.
Zaten Hürriyete kavuşma ımzı da davulla tesid etmiş tik. Millî zaferi de yine da - vultar çalıp, meydanlarda oynayarak kutlamadık mı?. Nihayet Anadolu, son intiha bin neşesini, an’aneye riayet ederek davul ile belirtti.
Davulu iptidaî bir musiki âleti sayarak, yüzüstü bırak mağa çalışmak, bir nevi züp peliktir. İngilizler «fifr» de nilen düdüğü, İskoçyalılar —ileri musikide yeri yoktur, orkestraya girmez bahane - siyle— terketınemişlerdir. Zira o âletlerin sesi, millî ve müşterek bir ses olmuş - tur.
Türkler için de davul, aynı şeydir. Bir toplantı, bir tören, umumî bir sevinç sırasında davul sesinden haz zetmiyecek Türk yoktur. Hattâ bizim gibi bütün ço - cukluğu ve gençliği o sesle beslenmiş yaşlılar ve orta yaşlılarca değil, davulu pek az görmüş, işitmiş, yepyeni
(Devamı 18 ncide)
Taha Toros Arşivi