• Sonuç bulunamadı

"Türk tiyatrosunu dünyaya tanıtan dergi":Kulis 50 yaşında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Türk tiyatrosunu dünyaya tanıtan dergi":Kulis 50 yaşında"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A A içbir şey beklemezsen, cepten de eklersen yaşar."

Os ma n K ö k e r

“ T Ü R K

T İ Y A T R O S U N U

D Ü N Y A Y A T A N I T A N D E R G İ ”

Haldun Dormen, “Bir der­ ginin 50 yıl süreyle çıkabilme­ si. özellikle bir tiyatro dergisi­ nin 50 yıllık kocaman bir za­ man dilimine dayanabilmesi kelimenin tam anlamıyla bir mucizedir” diyor ve ekliyor: "Dünyada belki iki, en fazla üç benzeri vardır bu mucizenin. Onlann bile hâlâ direnebildiği- ni sanmıyoaım. Ülkemizde bu mucizenin yaratılabilmesinin tek nedeni, Agop (Hagop) Ay­ vaz adında bir sevgi yumağıdır. Agop Ayvaz'ın inanılmaz tiyat­ ro sevgisi olmasa, bitmez tü­ kenmez zorluklara dayanıp, bu mücadeleyi başarabilmesi ola­ naksızdır.”*

Hagop Ayvaz 1929’da ti­ yatroya başlam ış. G enç bir oyuncu o larak , M anukyan Efendi’nin zamanından kalma eski tiyatrocular Naşit Özcan, Sait K öknar, M emduh Say, Bedros Baltazar’la oynamış. 1935’ten itibaren de günlük Ermenice gazete J a m a n a kta çalışarak basın dünyasına gir­ miş. Bu, Türkiye’nin halen ya­ yımlanmakta olan en eski ga­ zetesinde (kuruluşu 1908) kö­ şe yazılan, tiyatro yazılan yaz­ mış.

1946 yılında iki arkadaşının mizah dergisi çıkarmak için kendisine başvurması üzerine

Kulis projesi yaşama geçmiş. O günleri şöyle anlatıyor:

“18 yaşında başlamıştım ti­ yatroya. Eski aktörlerin çoğu ti­ yatro oynamak üzere öte dün­ yaya gittiği için de 35 yaşında ortada kalmıştım. İki arkadaş mizah dergisi çıkarmak istiyor­ lar. Müsaade almak kolay de­ ğildi. Bana geldiler, mesuliyeti almamı istediler. ‘Ben mizahtan anlamam, tiyatro dergisi çıka­ rırsanız varım’ dedim, ‘Siz de iki üç sayfa mizah yaparsınız.’ Sahipliğini ve yazıişlerini ben üstüme aldım. 16 sayfa, Erme­ nice ve haftalık olarak planla­ dığımız dergiyi 500 adet bastık. Tütüncülere elden dağıttık, bu­ labildiğimiz adreslere gönder­ dik. 300 tanesi geri geldi. Arka­ daşlar durumu görünce, Biz yokuz’ dediler.”

Hagop Ayvaz ikinci sayı­

dan sonra bütün işi sırtlanır.

Kulis 15 günde bir yayınlanma­ ya devam eder. Aslında Erme­ nice bir tiyatro dergisi çıkar­ mak için en uygun zamandır. 1946’da Ermenice temsil verme yasağı kalkınca bir ay içinde 8- 10 tiyatro grubu ortaya çıkmış­ tır.

Derginin tirajı sonraki sayı­ larda yükselir. 1950’li yıllarda Hagop Ayvaz dergileri yükle­ nip Ortadoğu'ya açılır. Halep, Beyrut, Şam, Tahran, Bağdat, Kahire gezer. Dergi satar, yeni aboneler kazanır. Bu geziler­ den kalan iki karikatür var ça­ lışma odasında. Kulis dergisini okuyan mollaları, “Tev” imzası­ nı kullanan Iranlı Ermeni res­ sam Markar Karapekyan 1957 yılında çizmiş. Koltuğunun al­ tında "röportajlar"!, elinde “Ka­ hire, Beyrut, Halep’’ yazılı bir

bavulla dolaşan Ayvaz’ı ise Mı­ sırlı Ermeni karikatürist Alek­ sandr Saruhan 1953 yılında çiz­ miş. Fransa, Yunanistan, ABD ve Kanada’da da okuyucular kazandığı bu yıllarda Kulis'in tirajı 2.500’e kadar yükselmiş.

Avrupa ve Am erika’daki abonelikler hâlâ sürerken, Or­ tadoğu’daki karışıklıklar nede­ niyle okurlarını büyük ölçüde kaybetmiş son yıllarda.

“İran beş sene kadar önce hariçten dergi sokmamaya baş­ ladı; daha doğrusu yabancı dergiler için döviz tahsisini durdurdu. Sadece iki ahbaba gönderiyoruz şimdi. Mısır, Ne­ cip gelince stop etti. Orada Er­ meni kalmadı. Bağdat'ta artık aradığın adamı bulamazsın. Kimden para alacaksın? Bey­ rut’ta herkes birbirini yedi. Hangi para? Sildik hepsini.”

Hagop Ayvaz, “Kulis dergi­ siyle Türk tiyatrosunu dünyaya tanıttım” diyor. Ermenice ola­ rak yayımlanmasına karşın der­ gideki yazıların büyük bir kıs­ mı “Türk tiyatrosu”na ilişkin. Bu yönüyle aslında bir gelene­ ği de sürdürüyor Hagop Ay­ vaz. Çünkü “Türk tiyatro- su”nun kuruluşunda da Erme- nilerin büyük payı var.

İlk sayısında

16

sayfa ya­ yımlanan dergi, daha sonra 28

(2)

-rı-sayfaya çıkmış. 40. yılından be­ ri de ayda bir 52 sayfa olarak yayımlanıyor.

Kulis’i yaşatabilmek için matbaacılığa da başlamış Ay­ vaz. Önce Varol Matbaası’na ortak olmuş. 1948’de Mavi Boncuk Matbaası’nı kurmuş. 1963’te de Cağaloğlu Yoku- şu’nda Kulis Matbaası’nı kur­ muş. İstanbul’daki başta Rum- lar olmak üzere gayrimüslim azınlıklara yönelik vahşet hare­ ketlerinin yaşandığı 6-7 Eylül 1955 olaylarından da nasibini almış Kulis. Basıldığı matbaa ve hazırlıkları tamamlanmış olan sayısının kalıpları tahrip edilmiş; ama derginin idari bi­ nası olayları zararsız atlatmış.

Kulis 1960’larda -Ermenice- sinden ayrı olarak- Türkçe de yayımlanır. Toto Karaca, Celal Sururi, Ali Sururi ve Kenan Bü- ke’nin İstanbul Tiyatrosu adlı bir grup kurup Maksim’de tem­ sil verdikleri 1960lı yıllardır. Ermeni sanatçı Eliza Binerme- ciyan’ın Kulis'teki fotoğrafını gören ama fotoğrafaltını oku­ yamayan Behzat Budak, “Kim bu?” diye sorar ve “Niye bizim de okuyabileceğimiz dilden de çıkarmıyorsun?” diye ısrar eder. Türkçe yayın bütün kentlere, bütün bayilere dağıtılacağı için çok basmak gerekmektedir. Bu da büyük yatırım anlamına ge­ leceği için göze alınam az. Mehmet Karaca emekli olunca, “Parayı ben koyarım” der. “Za­ rar edersin ben kötü adam olu­ rum” diye uyarır Ayvaz. So­ nunda satışını garantiye alacak bir yol bulunur. 3 bin adet ba­ sılan dergi aynı zamanda İstan­ bul Tiyatrosu ’nun oynadığı oyunların programını da içerdi­ ği için Maksim’de oyun öncesi satılır. Derginin ikinci yılından sonra ilginç bir olayla yayını sona erer:

“M uzaffer H epgüler bir oyunda çok başarısızdı. Ben de yazdığım eleştiri yazısında yer­ den yere vurdum. İyi yazdığın­ da iyi adam oluyorsun, eleştir­ diğinde senden kötüsü yok. Ortaklar arasında hır çıktı ve derginin yayını kesildi.”

Darülbedayi dergisinin ya­ nı sıra, Nadir Nadi ve Sedat Si- mavi’nin teşvikiyle, eşi Neyyire Neyir ile birlikte çıkardığı Per­ de ve Sahne adlı dergiyi iki yıl

yaşatabilen tanınmış tiyatro adamı Muhsin Ertuğrul, Ku­ lisin 10. yılında yaptığı bir ko­ nuşmada, “Biz bir dergi çıkart­ tık, borçlarını ödeyebilmek için Üsküdar’da babadan kalma evi sattık. Ne hikmettir ki, Hagop Ayvaz bu işi 10 yıldır sürdürü­ yor” demiş. Kamu kuruluşların­ dan destek gören tiyatro dergi­ leri bile birkaç yıldan daha

uzun ömürlü olamazken, Ku­ lisi yanm asırdır yaşatabilmesi­ nin hikmetini biz de Ayvaz’a soruyoruz.

“Hiçbir şey beklemezsen, cepten de eklersen yaşar” di­ yor. Kulis senelerce zarar et­ miş. “Her sene sonunda hesap­ lıyorum; zarar çıkıyor. Basın kartı sayesinde otobüse, vapu­ ra vermediğim parayı, temsiller

Hagop Ayvaz (sağda) tiyatroya ilk adımını 1929 yılında atmış. Eski tiyatroculardan Bedros Baltazar Efendi (solda) “Oğlum bize bak, bırak bu işi; yağmur yağar, paranı alamazsın, gecen gündüzün birbirine karışır” demiş. Ayvaz, tiyatroya başladığına hiç pişman değil.

için gelen davetiyeleri de hesa­ ba katıyorum. Yine zarar görü­ lüyor. Olmadı, sigara içseydim, ne kadar masrafım olurdu diye hesaplıyorum. Yine kâra çıka­ mıyorum. En sonunda bu dergi sayesinde aldığım keyfi, kurdu­ ğum paha biçilmez dostlukları düşünüyorum. O zaman tartış­ masız kâra geçtiğimi görüyo­ rum.”

50 yıldır derginin bütün yükünü tek başına çek en Hagop Ayvaz şimdi 85 yaşında. “Artık yorulduğumu his­ sediyorum. Kulis’i bırakmam lazım” diyor. Ama hemen ek­ liyor: “Dergiyi kapatmak çok zor. İnsan kendi yetiştirdiği ev­ ladını nasıl bırakır? Zaten adamı abone yapmışsın, daha on aylık parası var içeride. Ben yayını kestim, diyemezsin” En iyi yol olarak da Kulis i devam ettirecek binlerine devretmeyi düşünüyor.

Kulisin 25. yılı 1971 yılında Tahran’da kutlandı. 40. yıl kut­ laması ise İstanbul’da yapıldı. Bu yıl 50. yaşını kutlamak için okurlan ABD ve Kanada’da ha­ zırlıklar yapıyor. “Türk Tiyatro­ sunu dünyaya tanıtan" Kulis in

50. yılı şüphesiz ki Türkiye’de

de kutlanacak. ■

' Haldun Dormen, “Kulis 50 Yaşında”,

Kulis, Sayı: 1096, Nisan 1996.

51

I

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bölge, Antarktika kıtasındaki diğer yerler- den daha sıcaktır ve zaman zaman yağış alır. Antarktika’da bitki grupları daha çok deniz kıyılarındaki

Büyük ölü, ebedî şef, dün Ankara da, sade hükümet, ordu, Ankara - lılar vesair heyetlerin değil ;bütün milletin iştiraki, bütün milletin hürmet

Yani başkaları İle benzer ihç b ir yanları yoktur, kendi başlarına birer kişiliktirler.. Küçük odalarda yaşam ayı

Tedaviden dönen Mustafa Kemal bir­ kaç gün sonra padişah tarafından davet e- dilerek ve kendisine tekrar yedinci ordu kumandanlığı teklif olunuyor. Fakat

Uğursuz bir gecenin sonsuz karanlığını Birden kaplar ölümle doyan ifrit yığını Ayaklarında sezer, gezerken taze ruhlar Bıı ifrit kollarının sessiz

Geçmiş Anadolu kültürlerinin günümüze uzantılarını araştır­ mak ve Anadolu seramik tarihi üzerine belgeler toplamak için çeşitli bölgelerde arkeolojik

No matter which side pushed/pulled children into employment, the fact is almost 6 percent of child population engaged in an economic activity and more than 40