• Sonuç bulunamadı

Mimar Sinan’ın şahikası:Selimiye Camii

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mimar Sinan’ın şahikası:Selimiye Camii"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

By ERSİN TO K ER * Photos M URAT TANER / PRINT PHOTOBANK TURKEY

i , m ^

.liiJJllIilJlUJlJUİTİIİTÎİI li J .J .J i l i J Ü . J I l l l l l l l l l IHUİIIIHlİDDIlllllll

(2)

Edirne’nin üstüne örtülmüş, görkemli bir kubbe gibiy­ di Selimiye, ya da 90 yıllık Osmanlı payitahtının başına, II. Selim’in inayetiyle usulcacık konduruluveren paha biçilmez ve kutsal bir taç... Ama daha çok, mimarlar mi­ marı ve çağının Eukleides’i Koca Sinan’ın Şehr-i Edir­ ne’ye sarı yaldızla attığı bir ustalık imzasıydı o.

Beni çok uzaklardan, OsmanlI’nın en yüksek dört mina­ resiyle çekip alan Selimiye Camii’ni, ışıklar ve renkler içinde tanıdım. Sabahları, tam dokuz yüz doksan dokuz

O ne of the greatest masterpieces of classical Ottoman archi­ tecture is in the city o f Edirne, which was capital o f the O ttom an Em pire fo r 90 years prior to the conquest of Istanbul. Selimiye Mosque was built for Sultan Selim II (1566- 1574), the son of Süleyman the Magnificent, and its architect was Sinan, the Euclid of his age. The mosque is Sinan's most glorious achievement and in it he set the golden signature of his mastery upon the city of Edime.

I first knew Selimiye Mosque amidst lights and colours, its

ki Cami’nin kubbeleri arasından bakıldığında, Selimiye tüm görkemiyle Edirne’yi selamlamaktadır sanki (üstte solda). Ustalık eseri Selimiye’yi Edirne’ye armağan en Koca Sinan'ın heykeli, caminin önündeki parkta yer alıyor (üstte sağda). Şadırvan avlusu da denilen revaklı iç avlu, on altı sütunun taşıdığı on sekiz kubbe çevrilmiş (altta). / Selimiye Mosque seen between the domes of Eski Mosque (above left). The statue of Sinan, the greatest Ottoman architect of the classical riod who designed Selimiye, stands in the park in front of the mosque (above right). The colonnaded inner courtyard is encircled by eighteen domes supported

sixteen columns (below).

enceresinden doğan güneşle aydınlanan caminin içi, eceleri de üç bin yedi yüz seksen sekiz kandille ışığa oğuluyordu sanki. Duvarları süsleyen, eşi benzeri az ulunur güzellikteki İznik çinilerinin firuze ağırlıklı 'nkleri, lale, sümbül, menekşe, karanfil, papatya, gül e nar çiçekleri suretinde, gecenin ve gündüzün

aydın-four slender minarets, the tallest of any'.Ottoman mosque, drawing me from afar. I saw the soaring space, of the interior illuminated by the early morning sun pouring in through the 999 windows, and by night drenched in the light o f 3788 lamps. The tulips, hyacinths, violets, carnations, marguerites, roses and pomegranate blossom of the spectacularly beautiful

(3)

lığında farklı yansımalarla deviniyordu. Bir süre sonra ise, Sinan’ın, Ayasofya’nınkiyle yarışıp onu geçtiğini söylediği göz kamaştırıcı kubbe kendini hissettiriyordu; derinliği ve verdiği mistik atmosfer ile duyguları günde­ lik yaşamdan arındırıp, teslimiyete götüren...

Sultan I I . Selim döneminin belki de tek askerî başarısı olan Kıbrıs’ın fethi; Süleymaniye Camii’nde kalfalığını bırakmış 80’lik mimarbaşı Sinan’ın kubbeli yapı arayışla­ rında ulaştığı nokta; Selimiye Camii’nin anıtsal bir yapı olarak ortaya çıkmasının başlıca nedenleri olmuştu. O sıralar, başkent olan İstanbul’da gösterişli bir yapının in­ şa edilebileceği tepe kalmadığından belki, ya da I I . Se- lim’in dokuz yılını geçirdiği bir kente olan vefasından dolayı, cami Edirne’ye armağan edildi. Şehre hâkim bir tepe olan Sarıbayır seçilerek, istimlâka başlandı. O yıl­ larda, çiçekçilik Edirne’nin önemli bir gelir kaynağıydı ve bu yüzden şehrin büyük bir kısmı, bu arada Sarıba- yır da çiçek, özellikle lale bahçeleri ile kaplıydı. Aynı yerdeki, küçük bir lale bahçesinin sahibi olan bir kadın, bu karara karşı uzunca bir süre direnmiş, rivayete gö­ re... Sonunda onu Sinan’ın huzuruna çıkarmışlar ve ka­ dın ancak bir koşulla bahçesinden vazgeçmeyi kabul etmiş. O da, caminin herhangi bir yerine, bir zamanlar

Caminin özenle işlenen dış yüzeylerinden özellikle yan yüzler, saray duvarları gibi süslenmiş (üstte). Dış avludan bir taçkapı ile ayrılan iç avlu; kapısı, şa­ dırvanı, sütunları ve boydan boya zemini ile mermerden bir bahçe gibi (sol­ da). / The magnificent façade of the mosque (above). A splendid portal leads from the outer to the inner courtyard, which is paved with marble and has a sixteen-sided marble şadırvan or fountain for ablutions in the centre (left). İznik wall tiles did not seem immutable, but ever-changing as the day progressed and night followed day. After some time inside the mosque the dome which Sinan believed surpassed that o f Haghia Sophia made its presence felt. The sense of integral space and mystic atmosphere seemed to purify the emotions of all the petty concerns of daily life.

Chief imperial architect Sinan was in his eighties when he built the Selimiye, which marks the zenith o f his lifelong endeavour to perfect the domed building. The Süleymaniye Mosque had taken him nearly to the zenith o f his creative pow er, but Selim iye w as the crow n o f his genius. T h e mosque was built to commemorate the conquest of Cyprus, perhaps Selim ll's sole m ilitary achievem ent, and either because no hilltop remained in Istanbul worthy o f such a monument, or perhaps as a gesture of loyalty to a city where Selim had spent nine years of his life, it was decided to build it in Edime.

The chosen site was the hill of Sarıbayır overlooking the city, and the acquisition of land commenced. In those years horti­ culture was one of the main sources of income in Edirne, and Sarıbayır was covered with flower nurseries growing princi­ pally tulips. The story goes that a woman who owned a small tulip garden here objected to selling her land, and resisted official pressure for a considerable time. Finally they took her to see Sinan, hoping the architect could persuade her. She agreed, but on one condition, that in some part o f the mosque there should be a sign that there had once been a

(4)

burasının bir lale bahçesi ol­ duğunu gösterecek bir işare­ tin konulmasıymış. Böylelikle caminin inşaatı için ilk kazma 1569 yıl ında vuruldu. 400 kalfa ve 14 bin işçinin çalıştı­ ğı yapı, 1575 yılında tamam­ lanarak ibadete açıldı. Sinan, Selimiye’de ulaştığı ih­ tişamlı kubbenin ilk işaretle­ rini, İstan b u l’da çinileriyle ünlü Rüstem Paşa Camii’nde verm işti. H er iki cam in in kubbesi de sekiz ayak üstün­ de yükselir. Selimiye’de hem yerden kilit taşına kadar yük­ sekliği 43.28 metre ve çapı 3 1 .2 8 m etre o lan dev bir kubbe yaratılır, hem de kub­ b en in ü stü ne oturtulduğu

ayaklar geri çekilerek iç alanın da genişletilmesi sağla­ nır. 1575 metrekarelik iç alanında 6 bin kişi, rahatlıkla namaz kılabiliyor. Özellikle OsmanlI’nın Avrupa seferle­ ri sırasında ordunun mola verdiği, ikmal yapıp hazırlık­ larını tamamladığı bir ‘istas­

yon kent’ konumundaki za­ manın Edirnesi’nde sadece caminin içi değil, geniş avlu­ sunu da dolduran namazla­ rın kılındığı biliniyor.

P en cerelerd en içeri dolan günışığı, mihrabın ve hünkâr mahfilinin çinilerinden, altın değerindeki minberin mer­ mer işlemelerinden, duvarla­ rı süsleyen hattat Haşan Çe- lebi’nin göz nuru çini yazı­ lardan sekip kubbeye doğru yükseliyor, oradan tam altın­ daki müezzin mahfilini ay­ dınlatıyordu. Olağanüstü bü­ yüklükteki mekânın yarata­ bileceği boşluk duygusunu, bu müezzin mahfiliyle den­ g ele y e re k ortadan kald ır­ mak, tabii ki ancak Sinan’a özgü bir çözümdü. Mahfilin altındaki şadırvanın fıskiye­ sinden dökülen suların sesi­ ne k apılıp gitm ek yerine, onu çe v re le y e n m ahfilin mermer ayaklarından doğu köşesindekinin üzerine iş­ lenmiş ters lale motifini ara­ mak, camiyi ziyaret edenlere daha çekici geliyordu.

tulip garden. Sinan kept his word, and had an inverted tulip motif carved on one of the marble pillars at the eastern cor­ ner of the müezzin’s gallery in the centre of the mosque. Excavation of the foundations began in 1569. Fourteen thou­

sand labourers and four h undred sto n em aso n s w e re em p lo yed in the c o n stru c tio n o f th e m osque , w hich w as co m p le te d in 1575. Rüstem Paşa Mosque in Istanbul had been th e earliest indication o f the pow er which Sinan was capable o f imparting to a dome, and which in the Selimiye was to reach its ultim ate co nclusion. In both mosques the dome rests on eight pillars, but in the Selimiye the dome is not only gigantic, rising to 43.28 m etres at the summit, and with a diam-Cam iden ayrı olarak yapılan külliye yapıları, medrese ve ha­ fız okulundan oluşuyor (üstte). Caminin tüm kubbeleri, yağmur ve karın olumsuz etkilerini orta­ dan ka ld ırm a k için ku rşu n la kaplanmış (solda). / The mosque complex consist of a medrese or college and a school for teach­ ing the hadith (above). All the domes of the mosque are lead­ ed to protect it from rain and snow (left).

5 6

(5)

Caminin çevresini dolaşmak üzere dışarı çıktığımda, re- vaklı iç avlunun ortasındaki 16 köşeli mermer şadırvanın başına toplananlar, öğle na­ mazı için abdest alıyorlardı. Dış avlunun arastaya bakan tarafındaki banklarda oturan turistler içeri girmek için, namazın bitmesini bekleye­ ceklerdi. Buradan bakıldı­ ğında Selimiye’nin dış yüze­ yinin de özenle süslendiği görülüyor, tıpkı saraylarda olduğu gibi; tek katlı revak­ lar, konaklarınkini andıran k alın dem ir p arm ak lık lı pencereler, sarı renkli zemi­ ne kontrast oluşturan pen­ cere eşiklerind eki kırmızı taşlar... Anlaşılan Mimar Si­ nan, Süleymaniye Camii’nin mimari özelliğini öne çıkar­ mak adına sade bir üslubu yeğlerken, Selimiye’nin hem iç, hem de dış süslemesinde k en d in i fren lem e g ereğ i duymamış, bu da ortaya çı­ kardığı ustalık eserini anıtsal bir boyuta taşımıştı.

Süley-Caminin mihrap, minber gibi köşelerinin yanı sıra, hünkâr mahfili de zen­ gin çini süslemeleri ile göz alıyor (solda). Caminin tam ortasında bulunan müezzin mahfilinin altındaki şadırvanın suyu içilebiliyor (altta). Selimiye’nin geniş mekânını akşam ları, 3788 kandil aydınlatıyor (en altta). / The ornate tiling which decorates the imperial gallery (left). The fountain beneath the gallery of the müezzin in the centre of the mosque (below). At night the mosque is lit by 3788 lamps (bottom).

eter o f 3 1.28 metres, but the pillars supporting it have been withdrawn to create the maximum inner space and do not intrude at all. Six thousand people can comfortably pray in this 1575 square metre central area. In past cen­ turies when the Ottoman army halted here on its way to campaigns in Europe, not only the interior of the mosque, but the large courtyard is known to have filled with wor­ shippers,

Light from the windows falls on the tiles o f the prayer niche and the imperial gallery, bn the intricately can/ed marble pulpit, and the tile inscriptions which are the work of the calligrapher Hasan Çelebi. From there the light rises into the dome, and then cascades onto the gallery of the müezzin beneath. This gallery provides a counterpoint to the sense o f space, which in its vastness might-otherwise have overbalanced into emptiness. Sinan was a master of such seemingly artless details. O n the columns o f this gallery, where a fountain o f w ater creates an agreeable sound, I searched for the carved tulip commemorating the woman’s tulip garden.

W hen I went out into the courtyard worshippers had gath­ ered around the 16-sided marble şadırvan (fountain for ablutions) in the centre. Beyond this colonnaded court is the mosque plaza, and there tourists w ere seated on benches waiting for the prayers to end- so that they could visit the mosque. From here the beautiful exterior present­ ed itself, with its single storey colonnades, windows with heavy iron grilles, and red stone window sills contrasting with the honey yellow stone of the façade. The way in which Sinan decorated the exterior of this mosque is strik­ ing when compared to the austere Süleymaniye, where all attention is focused on the lines and forms of the architec­ tural structure itself. A t Selimiye Sinan has not felt the need to restrain himself in the matter o f decoration, whether Inside or out, and uses ornamental detail with such mastery

(6)

Sinan’ın en büyük hayalini gerçekleştirdiği kubbe, sekiz paye üzerinde yükselen görkemiyle Ayasofya’nın- kini de açıyor (üstte). Motif olarak en çok lalenin kullanıldığı çiniler, İznik’te özel olarak üretilmiş (üstte sağda). Sinan, mimari algılamayı engellememek için Süleymaniye’de özellikle kaçındığı iç süsleme zengin­ liğini, Selimiye’de çarpıcı boyutlarda kullanmış (sağda). / The soaring space of Selimiye’s interior is roofed by a splendid dome supported by eight pillars (above). Tulips are the prédominant motif of the tiles, which were specially made in İznik (above right). Selimiye’s interior décoration uses ornamental detail with such mastery that it enhances the monumental structure of the whole (right).

maniye’dekine benzer bir külliyenin burada bulunmaması ise, bir eksiklik değil, aksine ana kütleyi öne çıkaran bir anlayışın ürünü olarak değerlendi­ riliyor...

Caminin küçük çaplı külliyesi, doğu ve güney köşelerine yerleştirilmiş, bun­ lardan sadece medrese olanı, günümüzde Türk İslam Eserleri Müzesi olarak faaliyette bulunuyor. Batıdaki dış avlu duvarına bitişik 77 diikkânlı arasta ise I I I . Murad tarafından daha sonra yaptırılarak camiye eklemlenmiş. Bir akşamüstü Edirne’den ayrılırken beni bir tek o yolcu ediyor, kent göz­ den yitip gidinceye dek minareleriyle sanki bana el sallıyordu. Sabahları tam dokuz yüz doksan dokuz pencereden doğan güneşle aydınlanan cami­ nin içi, şimdi tam üç bin yedi yüz seksen sekiz kandille ışıl ışıl olmalıydı. Onu ışıklar ve renkler içinde tanımıştım ve hep öyle anımsayacağım. •

* E rsin T o k e r , y azar.

5 9

S K Y L IF E E Y L Ü L - * |h - S E P T E M B E R 2 0 0 2

that it enhances the monumental struc­ ture of the whole.

Unlike Süleymaniye, Selimiye Mosque has o nly a sm all c o m p le x o f in stitu tio n s attached to it, consisting of a medrese and school for teaching the hadith set at the so u th e rn c o rn e rs o f th e plaza. T h e medrese today houses Edirne Museum of Turkish and Islamic Art. The arasta, a row o f 77 shops against the outside wall o f the plaza is a later addition dating from the reign of Murad III (1574-1595).

W hen I left Edirne late that afternoon only the mosque bade me farewell, its domes and minarets visible long after the surrounding city was out of sight. Soon the daylight which poured through the 999 windows would be replaced by the light from 3788 lamps. I had first seen the mosque brilliant with light and colour, and that image would remain with me. •

* Ersin Toker is a freelance w riter.

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu sayede şaheser Selimiyenin etrafını kuşatan kıymetli eski medeni eserler, bugünün medenî ihtiyacına karşı en mü- kemmel şekilde restorasyon kaidelerine uygun olarak tamir ve

E ğitim-Sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol basın toplantısında şöyle dedi; “Eğitim Sen olarak, sürgün kararının hukuki dayanağı olmadığını, tamamen siyasi nitelikli

YAVUZ Sultan Selim’den sonra tahta oturan Sultan Süley­ man devrinin başlarında, Mimar Ali Usta ölünce, Lütfi Paşa'nuı tavsiyesiyle koca Sinan Sermîmarlığa

Gündoğdu Akkor dergiler hazırlıyor, resim yapıyor durmadan, Bilkent tepeleri gibi yeşeriyor, renkleniyor duvarları, inci Akkor da seramik, resim çalışmalarından sonra

Ancak, hastaların bireysel özellikleri, idrar kaçırmanın şiddeti, kanser nedeni ile birlikte uygulanan diğer tedavilerin varlığı göz önüne alınacak olursa,

Anestezi sonrası uyandırma odasında Modifiye Aldrete Skorlama Sistemi (MASS) ile takip edilen (MASG) ve skorlama sistemi kullanılmadan (KG) takip edilen hastalarda uyandırma

Bugün Japonya’nın güneyinden Endonezya’ya, Avustralya’nın kuze- yinden Yeni Kaledonya’ya kadar uza- nan kıyı bölgelerinde, 10-40 metre derinlikteki kayalık

Irak ’ta "Kasaidi Muhtar-ül Meşher ül - Türk-ül Muasır”, yani Çağdaş Türk Şiirinden Seçmeler kitabını bıraktım.. (Türkmen Türkçesinde ‘bıraktım