• Sonuç bulunamadı

Yükleme (Atfetme)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yükleme (Atfetme)"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Prof. Dr. Hasan TUTAR

DAVRANIŞ BİLİMLERİ

Kavramlar ve Kuramlar

 Davranış Bilimleri ve İlgili Bilim Dalları  Davranışlar ve Biyolojik Temelleri  Güdüler ve Güdüleme Kuramları  Tutumlar ve Davranışlar  Algı ve Algılama  Yükleme (Atfetme)

 Öğrenme ve Öğrenme Kuramları  Kişilik ve Kişilik Kuramları  İnançlar ve Değerler  Kültür ve Davranış  Gruplar ve Grup Türleri  Duygular ve Heyecanlar

(2)
(3)

Hasan TUTAR

SEÇKİN | İşletme & Finans

No: 117

ISBN 978-975-02-5104-7

Dördüncü Baskı: Eylül 2018 (Ankara) Sayfa Tasarımı: İlhan Eroğlu Kapak Tasarımı: Musa Gündoğan 472 Sayfa, 16x23,5 cm. 1. Öğrenme 2. İnançlar ve Değerler 3. Kişilik ve Kişilik Kuramları 4. Davranış Bilimleri 5. Güdüler 6. Tutumlar

7. Algı, Algılama ve Duyum 8. Davranışlar

9. Yükleme 10. Kültür ve Davranış 11. Gruplar ve Grup Türleri 12. Duygular ve Heyecanlar

© Seçkin Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş.

Bu kitabın her türlü yayın hakkı Seçkin Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yayınevinin yazılı izni olmadan, tanıtım amaçlı toplam bir sayfayı geçmeyecek alıntılar hariç olmak üzere, hiçbir şekilde kitabın tümü veya bir kısmı herhangi bir ortamda yayımlanamaz ve çoğaltılamaz.

Satış ve Dağıtım:

Yayınevi Merkezi

Mustafa Kemal Mah. 2158. Sokak No: 13 Çankaya/ANKARA Tel: 0-312-435 30 30 – Faks: 0-312-435 24 72 – seckin@seckin.com.tr

İstanbul Çağlayan Adliyesi Şubesi

D Blok 2. Bodrum Kat No: 1 Çağlayan

Tel: (212) 240 00 15 Faks: (212) 240 00 15 caglayan@seckin.com.tr

İstanbul Kartal Adliyesi Şubesi

C Blok Zemin Kat No: 29 Kartal

Tel: (216) 303 11 23 Faks: (216) 303 11 23 kartalsube@seckin.com.tr

İstanbul Şişli Şubesi

Abide-i Hürriyet Cad. No: 183/A Şişli Tel: (212) 234 34 77 Faks: (212) 231 24 69 sislisube@seckin.com.tr

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Şubesi

C Blok Zemin Kat No: 23 Kartal

Tel: (216) 303 20 00 / 5462 bamsube@seckin.com.tr

Ankara Strazburg Cad. Şubesi

Strazburg Cad. 23/B Sıhhiye Tel: (312) 230 52 62 Faks: (312) 230 52 62 ankarasube@seckin.com.tr

Web Sitesi: www.seckin.com.tr Seçkin Yayıncılık Sertifika No: 12416

Baskı:

Sözkesen Matbaacılık Tic. Ltd. Şti. – Sertifika No: 13268

(4)

Önsöz

Davranış Bilimleri psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji ve antropoloji disiplinleriyle doğrudan, tarih, hukuk, biyoloji ve dil bilimi gibi bilim dallarıyla dolaylı ilgisi olan bir çatı konunun yeterince ayrıntılı, ancak bir müfredat programına sığacak kadar kısa biçimde ele alınması açısından büyük önem taşımaktadır. Önemli olan diğer bir husus da farklı disiplinlerden oluşan ve temel amacı kültürel bir varlık olan insanın davranışlarını tanımlama, açıklama, yorumlama ve tahminde bulunma olan bir uğraş alanının bu toprakların insanıyla, buraların inancıyla, kültürüyle ve değerleriyle bağlantısını kurmaktır. Kitaptaki konular ele alınırken bu kaygı sürekli göz önünde bulunduruldu.

Kitap on iki bölümden oluşmaktadır. Eserin birinci bölümü olan Davranış Bilimleri ve İlgili Bilim Dalları, Prof. Dr. Adnan AKIN tarafından kaleme alındı. Davranışlar ve Biyolojik temelleri adlı ikinci bölüm ise Prof. Dr. Himmet KARADAL tarafından yazıldı. Eserin Yükleme ve Zihinsel Modeller adlı altıncı bölümü Prof. Dr. Şevki ÖZGENER ve Araş. Gör. Seher ULU tarafından kaleme alındı. Eserin diğer bölümleri Prof. Dr. Hasan TUTAR tarafından yazıldı. Kitabın kısa sürede biten birinci baskısına Hasan Tutar tarafından yazılan Duygular ve Heyecanlar adlı yeni bir bölüm eklendi. Bir edit çalışma olan eserin anlaşılırlığını kolaylaştırmak ve üslûp birliği sağlamak için azamî çaba gösterildi. Eserin hazırlanmasında gösterdikleri anlayış, uyum ve özen için tüm yazarlara, Seçkin Yayınları’nın değerli yöneticilerine ve tüm çalışanlarına, gözden geçirme sürecinde katkılarından dolayı oğlum Ali TUTAR’a teşekkür ederim.

(5)
(6)

Kısa İçindekiler

Birinci Bölüm : DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE İLGİLİ BİLİM DALLARI (A. AKIN)

İkinci Bölüm : DAVRANIŞLAR VE BİYOLOJİK TEMELLERİ (H. KARADAL)

Üçüncü Bölüm : GÜDÜLER VE GÜDÜLEME KURAMLARI (H. TUTAR)

Dördüncü Bölüm : TUTUMLAR VE DAVRANIŞLAR (H. TUTAR)

Beşinci Bölüm : ALGI VE ALGILAMA (H. TUTAR)

Altıncı Bölüm : YÜKLEME (ATFETME) (Ş. ÖZGENER, S. ULU)

Yedinci Bölüm : ÖĞRENME VE ÖĞRENME KURAMLARI (H. TUTAR)

Sekizinci Bölüm : KİŞİLİK VE KİŞİLİK KURAMLARI (H. TUTAR)

Dokuzuncu Bölüm : İNANÇLAR VE DEĞERLER (H. TUTAR)

Onuncu Bölüm : KÜLTÜR VE DAVRANIŞ (H. TUTAR)

On Birinci Bölüm : GRUPLAR VE GRUP TÜRLERİ (H. TUTAR)

(7)

On İkinci Bölüm

:

DUYGULAR VE HEYECANLAR

(H. TUTAR)Altıncı Bölüm

YÜKLEME (ATFETME)

A. YÜKLEME VE YÜKLEME KURAMLARI

Yükleme teorileri, sosyal psikolojik anlayışın temel öğelerinden biridir. Bu teoriler bireyin geçmişteki başarı ve başarısızlıklardan dolayı algıladığı nedenlerin şimdi ve gelecekteki motivasyon ve başarısına nasıl katkıda bulunacağını açıklamayı amaç edinmektedir. Birey, davranışları ile birlikte algılanmaktadır, fakat birey hakkında muhakeme yapabilmek için tek başına davranışlar yeterli olamamaktadır. Kişiye, duruma ve zamana göre bireyin belli bir şekilde neden davrandığını anlamak için nedensel yüklemeler kullanılmaktadır. “Bu yükleme işlemi nasıl yapılır?” ve “sosyal-psikolojik süreç bireyleri nasıl etkiler?” soruları yükleme teorisinin ana konularını oluşturur.

1. Yükleme (Atfetme)

Dar anlamda yükleme, insanların kendi veya başkalarının davranışlarının nedenlerini açıklama şeklini ifade eder1. Geniş anlamda yükleme, bireylerin etraflarındaki dünyaya ve çevrelerine adapte olmak için

özellikle önemli, yeni, beklenmeyen ve negatif olarak görülen olaylara tepki gösterdiklerinde kullandıkları nedensel açıklamalardır.2 Ayrıca yükleme, birinin kendi davranışını etkileyen, anlamlı kılan faktörlere

ilişkin sonuçlar çıkardığı bilişsel bir süreçtir.3 Davranışlar ve olaylardan dolayı bireyin nedensel

açıklamalarını ifade eden yüklemelere4 örnek verecek olursak bir hemşire herhangi bir meslektaşının hasta

üzerinde dürüst olmayan bir prosedür uyguladığını gözlemlerse o bu davranış açısından yükleme ile ilgili bir açıklama oluşturmaya çabalar. Bu hemşire, meslektaşının davranışını onun yetersiz becerilerine ve iyi eğitim almamasına yükleyebilir (bağlayabilir). Ayrıca insanlar davranış ve sonuçları nedeniyle yüklemeler oluşturabilir.5

Sosyal algıya uygulandığında insanların yaptığı iki tip yükleme vardır. Bunlardan birincisi,

yaradılış ile ilgili (dispositional) yüklemelerdir. Bu yüklemede bireyin davranışı kişilik özellikleri,

motivasyon ve yetenek gibi içsel faktörlerle nitelendirilmektedir. İkincisi ise durumsal yüklemelerdir. Bu yükleme, bireyin davranışı, ekipman veya başkalarından sosyal etkilenme gibi dışsal faktörlerle nitelendirilmektedir.6

2. Yükleme Teorileri

Yükleme teorileri örgütsel davranış alanında önemli bir rol oynamaktadır, çünkü yükleme teorileri davranışın “niçin” soruları ile ilişkilidir. Yükleme teorileri kişisel, sosyal algı, kişiler arası davranış ve ilişkilerle ilgilidir. Bu teoriler aşağıdaki varsayımları ileri sürmektedir:7

 İnsanlar dünyalarını anlamlı kılmaya çalışırlar.

 İnsan, eylemlerini ya içsel ya da dışsal nedenlere yükler.  İnsan oldukça mantıklı şekillerde nedensel yüklemeler yapar.

Yükleme teorileri, günlük yaşamda karşılaşılan davranış ve olaylardan dolayı algılayıcıların nedensel açıklamalarını nasıl oluşturduğu ile ilgili bilişsel süreçleri ele alır. Yükleme teorisi, bilişsel sosyal psikolojinin bir parçasıdır ve insanların neden belli bir şekilde davrandıklarını açıklamaya ilişkin eğilimler üzerine odaklanır. Olayları açıklama gereksinimi, insanlar için doğal bir süreçtir. İşlerin nasıl vuku bulacağına ilişkin bir duyuya sahip olamadığımızda dünyada bu süreç güçleşecektir.8 Yükleme teorileri

motivasyonu kapsayan nedenselliğe ilişkin bilişsel yükleme üzerinde odaklanır. Ayrıca bu teorilere göre, birinin yaptığı nedensel yükleme onun kararlarına rehberlik edebilir. Örneğin, akademik başarıda şansın en

(8)

İçindekiler 9

önemli etken olacağına inanan bir öğrenci çok çalışmayacaktır. Yüklemede, yükleme sürecinin merkezindeki bilişe değil, davranışta etkili olan bilişe önem verilir.9

İnsanlar, sosyal dünyalarındaki olayların nedenlerini kolayca anlayabilirler. Bireyin belli bir şekilde neden davrandığını anlamak için nedensel yüklemeler kullanılmaktadır. Nedensel yüklemeler, öngörü ve kontrolün güçlü temel dayanaklarıdır. Nedensel yüklemeler sayesinde başkalarının davranışlarına yol açan faktörlerin ne olduğunu anlayabilir, onların ne zaman ne şekilde davranabileceğini ve bunun bireyin kendi davranışlarını ne şekilde etkileyeceğini öngörebiliriz. Nedensel yüklemeler amaç arayışı açısından oldukça önemlidir. Amaçları başarmak için işlerin nasıl vuku bulacağı kavranmalıdır.10 Yükleme teorisi,

sonuçlar açısından bireylerin davranışlarının nedensel açıklamaları ile ilgilidir. Tipik nedensel açıklamalar yetenek, çaba, görevin doğası ve şans olmaktadır. Araştırmalar bu nedensel açıklamaların duygular, beklentiler ve davranışlarla tutarlı bir şekilde ilişkili olan temel nedensel boyutların üzerine şekillendiğini göstermiştir.

Yükleme teorisine göre insan, herhangi birinin davranışını gözlemlediğinde, bu davranışın içsel nedenli (örneğin kişi tarafından) veya dışsal nedenli (bir bağlam veya durum) olup olmadığını saptamaya çalışır. Bu içsel-dışsal farklılıkların çoğu yükleme modellerinin merkezinde yer alır. Baskın tek bir yükleme teorisi yoktur. Bireylerin davranışlarını ve diğer eylemlerini nasıl değerlendirdiği üzerine yoğunlaşan bir dizi perspektife sahiptir. Bu perspektiflerdeki farklılıklarla birlikte, yükleme teorilerindeki ortak tema farklılığı, nedene ilişkin yüklemelerin şeklini değiştirmektedir. Örneğin, Bob Jane’nin kendisini bir konu ile ilgili çalıştırmasını beklerken, Jane’in son dakikada kendisine gelemeyeceğini haber vermesi durumunda, Bob, Jane’nin beklenmeyen davranışı nedeniyle ilgili olarak “neden” yüklemelerini geliştirecektir. Öte yandan, Jane, Bob’u çalıştırmaya gelirse (beklendiği gibi) o zaman Bob muhtemelen Jane’nin davranışından dolayı “spesifik neden” yüklemelerini geliştirme ihtiyacı duymayacaktır.11 Böylece Yükleme teorisi bir öngörü ve kontrol aracı olarak işlev görür. Bu

teori geçmişteki olayları açıklamaya ve gelecekteki olayları öngörmeye yardımcı olur.12

2.1. Heider’in Naif Psikolojisi

Fritz Heider, ilk olarak olgusal nedensellik üzerine yaptığı çalışmada yükleme sorunlarının felsefî bir analizini yapmış ve daha sonra13 “Kişiler arası İlişkiler Psikolojisi” isimli çalışmasında sosyal

davranışta yükleme süreçlerine ilişkin biçimsel bir teori ileri sürmüştür.14 Heider insanların

davranışları ve davranışların sonuçlarını anlamak için kalıtsal bir isteğe sahip olan naif psikologlar olduğunu ileri sürmüştür ve insanların sağduyu psikolojisinden önemli şeyler öğrenebileceğini savunur. Burada Heider insanların davranışlarının inançlarına dayandığını varsaymaktadır.15 Heider’in

yükleme teorisinde insan, bir davranışı algılarsa ve gözlemlerse, davranışın niyet ile ilgili olduğuna inanır. Kişinin davranış göstermeye mecbur bırakıldığına inanması iki aşamalı yükleme sürecini oluşturur.16 Heider’e göre bireyler, nedensel yükleme yoluyla iki temel ihtiyacını giderirler:17

 Tutarlı ve dengeli bir dünya görüşüne sahip olmak ve  Çevreyi kontrol edebilmek.

İnsanların davranışlarının nedenlerini açıklayabilir ve nasıl davranabileceklerini kestirebilirsek dünyayı daha tutarlı ve kontrol edilebilir olarak algılayabiliriz. Heider’in yükleme teorisi aynı zamanda iki temel varsayıma dayanır: Birincisi, insanlar hem diğer insanlara hem de fiziksel objelere ilişkin algılarında benzer ilkeler kullanmaktadırlar. İkincisi, insanlar, dünyalarını kavramaya ve onunla ilgili öngörüler yapmaya çalışırlar. Bu iki varsayımı kullanarak, Heider bir kişinin, değişmez temel koşullara ilişkin geçici olaylara atıfta bulunarak hem kişisel hem de fiziksel ortamlarda tutarlılık ve öngörülebilirliğe sahip olduğunu gözlemlemektedir. Bu temel koşullar yaradılış ile ilgili bileşenler olarak ifade edilir. İnsanlar kişiye, ortama veya her ikisine ilişkin yüklemeler yaparak davranışın sonucunu açıklamaktadırlar.18

(9)

Heider, gözlenen davranışın bir kişiye (içsel/yaradılış) veya ortama (dışsal/ durumsal) yüklendiğini ileri sürmektedir. İnsanlar yaradılış olarak veya durumsal olarak yüklenip yüklenmediklerine bağlı olarak gözlenen davranışlara tepki göstermeyi tercih etmektedirler. Bu kuramda içsel yükleme, bir kişinin davranışının nedenlerinin, o kişinin içsel özelliklerinden (kişilik özelliği, çaba, ruh hali, tutum, yetenek vs.) kaynaklandığını varsayan açıklamadır. Dışsal yüklemede ise, davranışın nedeni söz konusu kişinin dışında gerçekleşen herhangi bir durum ya da davranışla açıklanır.19

Heider davranışların sonuçlarının etkin kişisel güç ve etkin çevresel güce yüklenmekte olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre, etkili kişisel gücün iki temel bileşeni vardır: güç ve motivasyon. Güç temel yetenekle belirlenmekte çünkü yetenek motive edilmiş davranışın başarılı bir sonuç ortaya koyması için gerekmektedir. Matematikte zayıf bir temeli olan kişi, ne kadar motive edilirse edilsin bir karmaşık diferansiyel denklemi çözemez. Bu yüzden, onun bu görevi yapıp yapmayacağı, kişinin etkin kişisel yeteneğe sahip olup olmamasına bağlıdır. Etkili kişisel gücün motivasyon ile ilgili bileşeni ise

çalışma olarak ifade edilir. Çalışma bileşeni, hem kişinin ne yapmaya çalıştığını hem de ne kadar sıkı çalıştığını ifade eder. Kısaca, arzulanan amaca ulaşmak için beceri (durağan) ve çalışma (durağan

olmayan) gereklidir.20

2.2. Weiner’in Nedensellik Yükleme Modeli

Weiner’in motivasyona ve duygulara ilişkin genel yükleme teorisi21 başarı ve başarısızlıklar

hakkında insanların sahip olduğu inançların, onların duyguları, beklentileri ve davranışları açısından önemli sonuçlara sahip olduğunu iddia etmektedir.22 Bernard Weiner, Irene Frieze, Andy Kukla, Linda

Reed, Stanley Rest ve Robert Rosenbaum, bireylerin Yetenek, Çaba, Görev Güçlüğü ve Şans gibi dört yükleme vasıtasıyla olaylarla ilişkili başarıyı açıkladıklarını ileri sürmüşlerdir. Weiner ve arkadaşları öncelikle kendine yükleme ile ilgilenmişlerdir, yani birinin kendi performansını nasıl değerlendirdiğini ele almışlardır. Örneğin bir öğrencinin sınavda A alması durumunda, onun bu başarısını çok zeki olduğuna (yetenek), çok sıkı çalıştığına (çaba), sınavın kolay olduğuna (görev güçlüğü) veya sadece iyi bir tahminci olduğuna (şans) dair nedenlerle açıklaması gibi.23

Weiner’in yükleme teorisi bütün sonuçların nedenlerini odak, kontrol edilebilirlik ve durağanlık bileşenlerine göre yorumlar. Odak, bir nedenin konumunu ifade eder. Kontrol edilebilirlik, nedenin iradeli değişime maruz kalma durumudur. Durağanlık ise zaman içerisinde bir nedenin nispî dayanıklılığıyla ilgilidir. Bu yüzden, bir başarı nedeni olarak eğilim, sık sık içsel, kontrol edilebilir ve durağan olarak düşünülmektedir. Oysa başarısızlığın bir nedeni olarak kötü şans, kontrol edilemez ve durağan olmayan şeklinde düşünülmekte ve oyuncuya dışsal olarak yüklenmektedir.24 Weiner kontrol

algılarının kontrol edilemezlikten ziyade negatif duygular üreteceğini ileri sürer.25 Kötü şans

yüklemeleri (dışsal) herhangi bir negatif sonucun etkisini azaltmak için yapılırken, iyi şans yüklemeleri (dışsal) başarı ile ilişkili memnuniyeti azaltmak için yapılmaktadır.26

Nedensel yükleme modeline göre insanlar başarısızlığın nedeninin yetenek eksikliği olduğuna inandıkları zaman (bir içsel ve durağan yükleme), sorumluluk duydukları için sık sık kendilerini kötü hissetmekte (nedensellik içsel odağı) ve yeteneğin durağan olduğuna inandıkları için de gelecekte başarısızlık beklentisi içine girmektedirler.

(10)

İçindekiler 11

Tablo 6.1: Weiner ve Arkadaşlarının Yükleme Modeli

İçsel Nedenler Dışsal Nedenler

Durağa

n OlmayanDurağan Durağan OlmayanDurağan Kontrol

Edilebilir Çaba Sadece birsınav için gösterilen çaba Öğretmenin yanlı davranması Başkalarından bir defalık yardım görme Kontrol

Edilemez Yetenek Sınavda ruhhali Sınavın zorolması Şans

Kaynak: Can, Halil., Aşan, Öznur. ve Aydın, Eren Miski. Örgütsel Davranış, İstanbul: Arıkan Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti., 2006, s.55.

Nedensel yüklemeler durağanlık boyutu çerçevesinde kategorize edilebilir. Durağan nedenler, zaman içinde ve duruma göre tutarlı şekilde sonuçları ve davranışları etkiler. Zekâ ve fiziksel yapı gibi nedenlere ilişkin değişimin güç olması nedeniyle bu faktörler durağan olarak düşünülmektedir. Bir göreve yönelik uygulanan çaba miktarı gibi durağan olmayan nedensel faktörlerin değişmesi nispeten kolaydır. Öncelikle olaylar ve davranışlara ilişkin duygusal tepkileri etkileyen nedensellik boyutu odağının aksine durağanlık boyutu, bireylerin gelecek beklentilerini etkiler. Zayıf performans gibi bir sonuç, düşük zekâ gibi bir durağan nedene yüklendiği zaman, işgörenin performansının gelecekte değişmeyeceğini beklemek mantıklıdır. Buna karşın, zayıf performans, yetersiz çaba gibi daha az durağan bir nedene yüklenirse işgörenin gelecekte daha sıkı çalışarak performansını iyileştirebileceği beklenebilir.27

Weiner ve arkadaşları, insanları dikkate alan olaylar nedeniyle dört farklı nedensel yükleme tipi üzerinde odaklanmaktadırlar. Weiner olayın nedeninin (1) içsel veya dışsal, (2) durağan veya durağan olmayan, (3) kontrol edilebilir veya kontrol edilemeyen, (4) genel veya spesifik olup olmadığını kavrayarak bireylerin beklentilerinin, duygularının ve davranışlarının belirlenebileceğini ileri sürer. Nedenselliğin dört boyutu aşağıdaki gibi açıklanabilir:28

İçsel-Dışsal. Heider bunu dışsal olanlar veya çevrede olanlar ve içsel olanlar veya kişi içinde

olanlar olarak ikiye ayırmaktadır.29 Gözlemci, bir olayın kişinin kişisel bazı özelliklerinden dolayı

ortaya çıktığına inanıyorsa içsel, dış dünyadaki olay veya koşuldan kaynaklandığını düşünüyorsa

dışsaldır. Bu boyut yükleme kuramcıları tarafından saptanan ilk boyuttur.

Yetenek ve çaba bireyin niteliklerini tanımlaması nedeniyle içsel olarak karakterize edilmektedir. Yetenek bir bireyin beyin ve fiziksel maharetinin doğuştan gelen yanıdır. Çaba, bireyin işte nasıl sıkı göründüğünü ifade eder. Görev güçlüğü ve şans, bireyin bir parçası değil, daha ziyade çevrenin önemli bir parçası olarak görüldüğü için dışsal olarak karakterize edilmektedir. Görev güçlüğü, sık sık aynı görevde başkalarının nasıl performans gösterdiğini gözlemleyerek ve karşılaştırarak açıklanmaktadır. Şans ise sık sık gözlemlenen sonucun görünüşte rastgeleliğine dayalı olarak belirlenmektedir.30

Weiner ve Kukla çabaya ilişkin yüklemenin genelde çok fazla kullanıldığını tespit etmişlerdir. Çaba değişkendir ve genelde bireyin kontrolü altındadır. Bu yüzden bir değerlendirici perspektifiyle çaba, ödül ve ceza için çok yararlı bir ölçüdür. Çok çabadan dolayı yüksek ödül, düşük çabadan dolayı ceza uygun olur. Öte

(11)

yandan zekâ değişmez ve bireyin kontrolü altında değildir. Bu nedenle gözetimciler zekâyı ödül ve ceza için daha az anlamlı bir atıf olarak dikkate almaktadırlar.31

Durağan/Durağan Olmayan: Durağanlık boyutu, zaman içinde sabit nedenlerdir. Bir durumdan

sonraki duruma geçmek için bireylerin ne kadar sıkı çalıştıkları ve nasıl hissettiklerine dair çaba, şans ve anlık duygu ise değişken faktörlerdir.32

Kontrol Edilebilen ve Kontrol Edilemeyen: Olağanüstü çaba veya koşullarda bir kişinin sonucu bir

dereceye kadar etkilemek için yönetebileceğine inanması (kontrol edilebilir) veya inanmamasıdır. Kontrol edilebilirlik, kişisel sorumluluğu veya bir nedenin, bireyin kendi iradeli etkisine maruz kalıp kalmadığını ifade eder. Bireyler, sıkı çalışmadan sorumlu olduklarına inandıkları için çaba kontrol edilebilir. Aksine, eğilim ve şans, genelde kişisel kontrolün ötesinde algılanmaktadır.33

Genel-Spesifik: Sözü edilen neden, sadece bir sonuç ile ilişkili ise spesifik olarak ifade edilir. Oysa neden

çok sayıda sonuç ile ilişkili ise genel olarak tanımlanır.

2.3. Jones ve Davis’in Uyuşan Çıkarsamalar Teorisi

Jones ve Davis34 insanların, başkalarının davranışlarının nedenlerini nasıl çıkarsadıkları ile

ilgilenmişlerdir. Bu kurama göre insanlar, başkalarının davranışlarının onların kişilik özellikleriyle uyuşup uyuşmadığını anlamak isterler. Jones ve Davis, bir gözlemcinin, davranışın nedenlerini nasıl anlamlandıracağını esas alarak Heider’in teorisini geliştirmek için yükleme sürecine dair bir “yaradılış-eylem” modeli geliştirmişlerdir. Heider gibi onlar da davranışın plânlanmış etkilere sahip olabileceğini ve bir gözlemcinin ya oyuncuya ya da ortama ilişkin değişmez hükümlere atıfta bulunarak davranışı açıklamaya çalıştığını varsayarlar. Bu model kişi motive edilmiş olduğunda ve bir şeyi yapma becerisine sahip olduğu durumlarda geçerlidir.35

Jones ve Davis’e göre yükleme süreci, eylem-niyet-eğilim sırasına sahiptir. Bu model algılayan açısından iki temel sorunu kapsar. Birincisi, eylemin etkilerinden oyuncunun niyetlerini ortaya çıkarmaktır, ikincisi imalardan eğilimleri çıkarmaktır. Örneğin, gözlemci, sınıfta bir öğrencinin kızgın bir biçimde anîden ayağa kalktığını ve öğretmenine yaklaştığını görürse onun öğretmene hakaret edeceğine dair niyetini ve öğrencinin dürüst olmayan kişisel eğilim içinde olacağı sonucunu çıkartır. Yükleme güçlüden zayıfa değişir. Yükleme eylemden niyete oradan da eğilime doğru devam eder.36

Bu kuramda ana kavram, bir kişinin bir davranışının, onun kişiliğinden kaynaklandığı çıkarımının yapılmasıdır. Örneğin, bir tanıdığınız bir yerde söylenmemesi gereken bir söz söylediğinde, ona “patavatsız” demeniz; böyle konuşmuş olmasını patavatsız olmasına bağlıyorsunuz anlamına gelmektedir. Bu durumda onun davranışı vasıtasıyla kişiliği hakkında çıkarsamada bulunulmaktadır, hatta Jones ve Davis insanların olayları ve davranışları kişisel özelliklere dayanarak açıklamayı tercih ettiklerini ortaya koymuşlardır. Bu tercihin sebebi, başkalarının kişisel özelliklerini bilmenin, davranışları daha iyi anlamayı ve öğrenmeyi beraberinde getirmesidir. Örneğin, tanıdık biri, “patavatsız” biri olarak belleğimizde yer edinirse, ona karşı davranışlarımızı şekillenir ve anlatılacak konuları seçerken daha dikkatli davranabiliriz.37

2.4. Kelley’in Birlikte Değişim Teorisi

Kelley, hem içsel hem de dışsal yüklemelerde bulunma sürecini birden çok gözlem noktasına ve ayrıntılara dayanarak analiz etmiş ve birlikte değişim modelini geliştirmiştir.38 Birlikte değişim

kuramına göre, insanlar belli bir etki ile belirli bir nedenin farklı koşullarda birlikte ortaya çıkıp çıkmadığını görmeye çalışır. Bir şeyin davranışın nedeni olabilmesi için davranış olurken olması, olmazken de olmaması gerekir.39

Kelley, Heider’in insanların akılcı varlıklar olduğu görüşünü paylaşmış ve insanların naif bilimciler olarak başkalarının davranışları ile ilgili hipotezlerini sürekli sınadıklarını ileri sürmüştür. Kelley’in modeli, tutarlılık, ayırt edicilik ve uzlaşma bilgisini dikkate alarak bu faktörlerin davranışla

(12)

İçindekiler 13

birlikte değiştiğini saptamak için tasarlanmıştır. Normal insanlardaki niteleyici yanlılıklara ilişkin bulguları toplama, perspektifte değişikliğe yol açmıştır. Örneğin, kendine hizmet eden yükleme yanlılığı başarıdan dolayı övgü alma ve başarısızlıktan dolayı sorumluluk kabul etmeme eğilimini

açıklar.40

Kelley’in modeli insanların kendilerini veya diğerlerinin davranışlarını aşağıdaki boyutlarla açıklar:41

Uzlaşı. Benzer durumlarda başkalarının benzer algısıdır. Davranışın ve olayın nasıl paylaşıldığı

ile ilgilidir. Örneğin, memur o gün işine geç geldi. Eğer o gün herkes geciktiyse, konsensüs var demektir. Dolayısıyla davranışın nedeni kendinde değil, çevrededir.

Tutarlılık: Bireyin davranışının zaman içerisinde aynı kalmasıdır. Bir davranışın veya olayın benzer

bağlam ve zamanlarda ne kadar tutarlı olduğunu ifade eder. Örneğin, bir öğrenci iyi puanlar alırsa iyi puan için motivasyonunu sürdürecektir. Kötü puanlar alırsa, kötü puanlarının nedenlerini dışarıda arayabilir. Tutarlı olduğunda davranışın nedenini kendine, tutarsız olduğunda ise çevreye yükler.

Ayırt edicilik. Bireyin davranışının bir durumdan diğerine açıkça farklılaşıp farklılaşmadığıdır.

Belirli bir durum için davranışın/eylemin ne kadar özgün olduğunu vurgular. Örneğin, bir öğrenci, biri hariç bütün derslerde iyi puanlar alırsa, bir ders dışsal yüklemeden dolayı olabilir (örneğin, kötü profesör, zor ders gibi). Buna karşın bir öğrenci her zaman kötü puanlar alırsa içsel bir yükleme olma olasılığı daha fazla olabilir (örneğin; motive olmama vs.).

Tablo 6.2: Kelley’in Yükleme Kuramı Modeli

DURUM 1 DURUM 2 DURUM 3

Yüksek Konsensüs Şef Osman’la herkes

alay ediyor

Düşük Konsensüs

Neredeyse başka kimse Şef Osman’la alay

etmiyor.

Düşük Konsensüs

Neredeyse başka kimse Şef Osman’la alay

etmiyor.

Yüksek Ayırt edicilik Fındık işçileri başka kimseyle alay etmiyor.

Düşük Ayırt edicilik

Fındık işçileri, neredeyse karşılaştıkları herkesle

alay ediyor.

Yüksek Ayırt edicilik

Fındık işçileri başka kimseyle alay etmiyor.

Yüksek Tutarlılık Fındık işçileri, Şef Osman’la neredeyse her

zaman alay ediyor.

Yüksek Tutarlılık

Fındık işçileri, Şef Osman’la neredeyse her

zaman alay ediyor.

Düşük Tutarlılık

Fındık işçileri, Şef Osman’la çoğu zaman

alay etmiyor.

Yükleme Şef Osman’la ilgili

Yükleme

Alay eden fındık işçileri ile ilgili

Yükleme

Belli bir durum/zamanla ilgili

Kelley, yapılan yükleme tipinin, konsensüs, tutarlılık ve ayırt edicilik gibi boyutlarını etkileyeceğini ileri sürmektedir. Tablo 6.2’de görüldüğü gibi Kelley’in teorisinde insanların konsensüs ve ayırt edicilik düşük, tutarlılık yüksek olduğunda içsel faktörlere yükleme yaptıkları; buna karşın uzlaşı ve tutarlılık düşük, ayırt edicilik yüksek olduğunda durumsal faktörlere daha çok yükleme yaptıkları ileri sürülmektedir. Model, uzlaşı, tutarlılık ve ayırt edicilik yüksek olduğunda ise insanların bir dışsal faktöre yükleme yaptığını ileri sürer.42

Bazen davranış için olası birçok yükleme olabilir ve hangi yüklemenin doğru olduğunu belirlemek için yol gösterici ilkelere gereksinim vardır. Kelley yüklemelerde bulunurken bir ikinci ana ilke olan paylaştırma (indirim) ilkesini kullanmıştır. Bu ilkeye göre, olası ve inanılabilir birden fazla neden varsa, bir etkiyi yalnızca belirli herhangi bir nedene yüklemeye daha az eğilimli oluruz. Eğer sigorta satıcısı Lale’ye iyi davranıyor, kahve ikram ediyorsa Lale onun dost canlısı olduğu sonucuna varmak istemeyebilir. Aksine, sigortacının kendisi ile iş yapmak ya da kendisine satış yapabilmek için

(13)

böyle davrandığından kuşkulanabilir.43 Nedensel yüklemeler, duygular, öz-benlik ve başkalarıyla

ilişkiler üzerinde derin bir etkiye sahiptir.44 Yükleme, sergilediğimiz davranışların parçası ve onlardan

çıkardığımız anlam nedeniyle kişiler arası iletişimi anlama açısından önemlidir.45 3. Yükleme Yanlılıkları

Yükleme teorisinin ilginç ilkelerinden biri, insanın yükleme yaptığında doğuştan yanlılıklarının olduğu düşüncesidir. Bir dizi yükleme yanlılığı belirlenmiş olmasına karşın, en çok araştırılmış yanlılıklar, kendi kendine hizmet eden ve oyuncu-gözlemci yanlılığıdır. Bu kısımda yükleme yanlılıkları üzerinde durulmaktadır.

3.1. Kendi Kendine Hizmet Eden Yanlılık

Kendi kendine hizmet eden yanlılık; bireylerin başarılarını içsel nedenlere, başarısızlıklarını ise dışsal nedenlere yükleme eğilimidir. Örneğin, bir öğrencinin sınavı başarması durumunda bunu çok zeki olduğuna bağlaması fakat sınavı başaramaması durumunda ise bu durumu öğretmenin yetersiz olduğuna bağlaması.46 Yine bir atletin genelde zaferlerini kendine mal etmesi, başarısızlıklarını ise

kötü şans, diğer takımın iyi çabası ve kötü saha koşullarına yüklemesi47 bu yanlılığa örnek olabilir. Kendi kendine hizmet eden yanlılıkta, lider ve üyeler başarılarında kendilerine pay çıkarmak ve

başarısızlıklarından dolayı ise çevresel faktörleri suçlama eğilimindedirler.48 Bu yanlılık, lider-üye

ilişkileri açısından sorunlara neden olabilir. Bu yanlılığın mevcut olması durumunda başarısızlıklarından dolayı liderler üyeleri suçlarken, üyeler başarısızlıklarından dolayı lider dâhil dışsal faktörleri suçlar. Sonuç itibarîyle bu yanlılık, hem lider hem de üyeler açısından performansa ilişkin yüklemeler üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.49 Ayrıca bireyler kendi kendine hizmet eden

yanlılığa sahip olduklarında negatif olaylara göre pozitif olaylardan dolayı daha çok içsel, durağan ve global yükleme yapmaktadırlar.50 Bütün kültürlerde bu yanlılığa rastlamakla birlikte, kendi kendine

hizmet eden yanlılığın bireyci kültürlerde daha yaygın olduğu görülmektedir.51

3.2. Oyuncu-Gözlemci Yanlılığı

Oyuncular kendi eylemlerini durumsal gereksinimlere yüklerken, gözlemci aynı eylemi durağan kişisel özelliklere yükleme eğilimindedir. Buna oyuncu-gözlemci yanlılığı denir.52 Oyuncu-gözlemci

yanlılığının iki yüzü vardır. Birincisi, oyuncuların dikkat yoğunluğunun çevre üzerinde olması nedeniyle başarı ve başarısızlığın nedenlerini durumsal faktörlere yüklemeye yönelik olarak yanlı oldukları düşüncesidir. İkincisi, dikkatlerin oyuncu üzerinde yoğunlaşması nedeniyle gözlemcinin yüklemelerinin, oyuncunun eğilimlerine ilişkin başarı veya başarısızlığa yönelik yanlı olmasıdır.53

Oyuncu-gözlemci yanlılığını sergileme eğiliminin kültürle ilişkili olduğu görülmektedir. Yükleme konusunda yapılan bir kültürler arası araştırmada Japon deneklerin, bireyci kültürlerdeki deneklerden, eğilime ilişkin faktörlere oyuncu davranışını yükleme konusunda daha az yanlı olduklarını tespit etmiştir. Benzer şekilde 2002 yılında Yuri Miyamato ve Shinobu Kitayama yükleme yanlılıkları ve kültür ilişkisini ele aldıkları kültürler arası çalışmada ise Amerikalı deneklerin Japonlardan daha fazla oyuncu davranışı nedeniyle daha güçlü eğilim yanlılığı sergilediklerini ortaya koymuşlardır.54

3.3. Gruplar Arası Yükleme Yanlılığı

Gruplar arası yükleme yanlılığı; bireyin genelde kendi grubunu (iç grup) ve üyelerini, üye

olmadığı grup ve üyelerine göre daha olumlu değerlendirmesine yönelik sistematik eğilimi ifade eder.55 Başka bir ifadeyle, birey, başka birinin davranışını basit olarak bireysel özelliklere yüklemeyip,

onun ait olduğu grupla ilişkili özelliklere yüklerse gruplar arası yükleme yanlılığı ortaya çıkar. Algılayıcının veya yükleyicinin grup üyeliği, gruplar arası yükleme sürecini etkiler.56 Yanlılıklar

(14)

İçindekiler 15

alabilir. Gruplar arası yanlılıklar, önyargı, basmakalıp yargı, ayrımcılık, adaletsizlik ve eşitsizlik gibi algıları ihtiva etmektedir.57

İnsanlar içsel özellikler açısından grup içi üyelerin pozitif davranışını fakat dışsal karakteristikler açısından dış grup üyelerinin pozitif davranışını açıklama eğilimindedir. Buna karşın, insanlar dışsal karakteristikler açısından iç grup üyelerinin negatif davranışını fakat içsel karakteristikler açısından dış grup üyelerinin negatif davranışını açıklama eğilimindedirler.58

Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi başarı ve başarısızlık açısından iç gruba hizmet etme ve dış grubu değersizleştirme yüklemelerine ilişkin çeşitli olasılıklar mevcuttur.59

Tablo 6.3: Başarı Bağlamında İç Gruba Hizmet Etme ve Dış Grubu Değersizleştirme

Yüklemeleri

Sonuç

Tipi İç grup Dış grup

Başarı Yetenek (İçsel, Durağan, Kontrol edilebilir)

Çaba (İçsel, Durağan olmayan,

Kontrol edilebilir)

İyi Şans (Dışsal, Durağan

olmayan, Kontrol edilemez)

Kolay Görev (Dışsal, Durağan,

Kontrol edilemez)

Başarısızl ık

Kötü Şans (Dışsal, Durağan

olmayan, Kontrol edilemez)

Güç Görev (Dışsal, Durağan,

Kontrol edilemez)

Çaba Eksikliği (İçsel, Durağan

olmayan, Kontrol edilebilir)

Yetenek Eksikliği (İçsel, Durağan,

Kontrol edilemez)

Kaynak: Hewstone, Miles. The “ultimate attribution error’? A review of the

literatüre on intergroup causal attribution, European Journal of Social

Psychology 20, 1990, p.318.

Sosyal kimlik teorisine göre, iç gruba yönelik pozitif bir algıyı sürdürmek için insan, diğer gruplara göre kendi grubunu desteklemelidir. İnsan kendi grubunun diğer gruplara nazaran pozitif algılanmasını sağlamak için gruplar arası yükleme yanlılığı yapmaktadır. Gruplar arası yükleme yanlılıklarının üç özelliği mevcuttur; birincisi, gruplar arası yükleme görevini tamamlamadan önce grup üyeliğini belirgin hale getirme, katılımcıların gruplar arası yükleme yanlılıklarını gösterme derecesini artırır. İkincisi, gruplar arası yükleme yanlılıkları iç gruplarıyla oldukça özdeşleşen katılımcılar arasında daha güçlüdür. Üçüncüsü, iç grup üyeleri hakkında içsel yükleme yapmanın ve dış grup üyelerinin negatif davranışı hakkında global yükleme yapmanın yüksek özsaygıyı ifade ettiği ileri sürülebilir.60

Sosyal kimlik teorisine göre grup üyeliğini belirgin hale getirme gruplar arası yanlılığı artırır. Aynı zamanda gruplar arası yüklemelere dair yanlılıklar gruplar arasındaki çatışmaları sürdürmeye ve şiddetlendirmeye neden olur.61 Grup özdeşleşmesi iç gruba ilişkin abartılı pozitif değerlendirmelere

yol açarken, algılanan çatışma dış gruba ilişkin abartılı negatif değerlendirmelere yol açmaktadır.62

Sınıfsızlaştırma, yeniden sınıflandırma, çapraz sınıflandırma, sınıflandırmanın doğasını değiştirme, empati, daha pozitif ideolojileri benimseme (örneğin, kaynak tahsisatı), pozitif değerlerin belirginliğini artırma (örneğin, tolerans) ve değer çatışması yanlılıkları azaltmaya yönelik yöntemlerden bazılarıdır.63

3.4. Yanlış Fikir Birliği Yanlılığı

Yanlış fikir birliği yanlılığı, genelde insanların normatif olarak kendi davranışlarını önemsediği ve

(15)

Özellikle gözetimcilerin sık sık diğerlerinin davranışlarını değerlendirmede standart olarak kendi davranışlarını kullandıkları ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu yanlılık konusundaki araştırmalar özellikle performans konusunda lider ve üyelerin algılarındaki farklılıkları anlamada yardımcı olabilir.64

3.5. Hedonik Uygunluk Yanlılığı

Hedonik uygunluk yanlılığı, insanların başarısızlıktan dolayı sorumluluk almaktan ziyade daha çok

başarılardan kendine pay çıkarma eğilimidir. Bu yükleme türünün başarıyla bağlantılı hazzı maksimize ettiği ve başarısızlıktan dolayı ortaya çıkan acıyı minimize ettiği ileri sürülmektedir. Bu yüzden hedonik yanlılık, temel haz-acı ilkesinin bir açıklamasıdır.65 Hedonik uygunluk yanlılığı, liderlerin, ödül ve çıktıları

maksimize eden yüklemeler yapmaya eğilimli olacağını ileri sürer.66 4. Yükleme Biçimleri

Sosyal psikolojide uzun süreden beri bilinen yükleme tarzları, “temel yükleme hatası”nın belirgin hale gelmesinden kaynaklanmaktadır. Temel yükleme hatası, diğerlerinin davranışını gözlemlerken bireyin çoğunlukla durumsal nedenlere karşı içsel nedenlerin rolünü gözünde büyütmesine yönelik düzenli önyargıdır.67 Başka bir ifadeyle, temel yükleme hatası, insanların diğerlerinin davranışlarını

açıklarken güçlü durumsal faktörleri ihmal etme eğilimidir. Bireyin bu şekilde davranmasına neden olan durum veya koşullar açık olsa bile, insanlar diğerlerinin davranışını kişisel faktörlere (zekâ, yetenek, motivasyon, tutum ve kişilik) yükleme eğilimindedirler.68 Öte yandan, nihaî yükleme hatası

ise önyargıyla kısmen şekillenen gruplar arası yanlılığa ilişkin yüklemenin sistematik biçimi olarak tanımlanmaktadır.69

Yükleme tarzlarının en çok bilinenleri şunlardır:70

İyimser yükleme. İyimser yükleme tarzı olan kişiler, şans ve talih gibi dışsal ve durağan olmayan

faktörlere başarısızlığı yüklerken, içsel ve durağan faktörlere başarıyı yükleme eğilimindedirler.71

Kendi kendine hizmet eden yükleme yanlılığı, iyimser yükleme tarzı olarak ifade edilmektedir. İyimser yükleme tarzına sahip insanlar sık sık kendileri hakkında iyi düşündükleri için bu durum onların başarılarına yansımaktadır.72 İnsanların önemli bir kısmı, başarıyı kendine mal etme eğilimi

olan veya başarısızlık için dışsal faktörleri suçlayan veya kendi kendine hizmet eden yükleme hatasını sergilemektedirler.73

Kötümser yükleme. Kötümser yükleme, bireylerin başarısızlıktan dolayı içsel ve durağan

yüklemeler (bilgi eksikliği gibi) yapma ve başarıdan dolayı dışsal ve durağan olmayan yüklemeler (şans gibi) yapma eğilimidir.74 İnsanların çok az bir kısmı, içsel ve durağan faktörlere başarısızlığı

yükleyen ancak dışsal ve durağan olmayan faktörlere başarıyı yükleyen kötümser yükleme sergilemektedirler.75 Bu kişiler, sonuçları, daha çok kontrol edilemeyen, dışsal nedenli ve durağan

güçlere yüklemektedirler.76

Düşmanca yükleme. Düşmanca yükleme negatif işyeri olaylarını dışsal, durağan, kontrol edilebilir

ve niyet ile ilgili nedenlere yükleme eğilimidir. Başka bir deyişle, sosyal ipuçları bir niyeti açıklamada yetersiz kaldığında bireyin başkalarının niyetini düşmanca yorumlama eğilimidir.77 Bu tarz

yüklemede, birey gerçekte olmadığı halde belirsiz bir uyarıcıyı tehdit olarak algılamaktadır. Düşmanca yüklemede bireyler, başarısızlıklarından dolayı başkalarını suçlama eğilimdedir. Başkalarının negatif sonuçları kasıtlı olarak organize ettiklerine ve bunu aynı şekilde sürdüreceklerine inanmaktadırlar.78

Tablo 6.4: Yükleme Tarzlarına İlişkin Güncel Örnekler (sayfa 247)

Yükleme

Tarzı Yüklemeler ÜzerindekiEtkisi Örnekler

(16)

İçindekiler 17

durağan) yüklemelere ve negatif sonuçlardan dolayı dışsal (sık sık durağan olmayan) yüklemelere yönelik yanlılık

yeteneğe, başarısız olanları hastadan yetersiz bilgi almaya yükleme.

Kötümse r

Negatif sonuçlardan dolayı içsel (sık sık durağan) yüklemelere ve pozitif sonuçlardan dolayı dışsal (sık sık durağan olmayan) yüklemelere yönelik yanlılık

Başarılı sonuçları iyi şansa yükleme, başarısız sonuçları kişinin yeteneksizliğine yükleme

Düşman

ca Negatif yüklemelerden dolayı dışsal vedurağan yüklemelere yönelik yanlılık Çoğu işyeri sorunlarınıyanlı davranan ve intikamcı eğilime sahip yöneticilere yükleme

Kaynak: Harvey, Paul., and Martinko, Mark.J. Attribution theory and motivation. In N. Borkowski (Ed.),

Organizational behavior, theory and design in health care (pp. 143-158). Sudbury, MA: Jones and Bartlett

Publishers., 2009, p.150.

5. Yüklemede Demografik Faktörler

Yaş, cinsiyet ve kültürün yüklemsel eğilimlerle ilişkili olduğu varsayılmaktadır. Cinsiyet açısından bakıldığında, çok sayıda araştırma erkeklerin kadınlara kıyasla yüklemelerinde genelde daha fazla kendi kendine hizmet etme eğiliminde olduklarını göstermiştir. Bazı araştırmalarda ise kadınların yüksek performanslarını çabaya yükleme eğiliminde oldukları, oysa erkeklerin yüksek performanslarını daha çok yeteneğe yükleme eğiliminde oldukları tespit edilmiştir.79 Yine bazı araştırmalar, kadınların

başarılarını daha çok dışsal faktörlere yüklediklerini ortaya koymuştur. Hatta içsel faktörleri dikkate almaları nedeniyle erkeklerin özsaygılarını kadınlardan daha iyi korudukları sonucuna varılmıştır.80

Çeşitli çalışmalar yaşlı işgörenlerin genç işgörenlere kıyasla daha fazla kendi kendine hizmet etme yanlılığı eğilimini sergilediklerini ve kendilerini daha olumlu değerlendirdiklerini ortaya koymuştur. Öte yandan, yaşlı işgörenlerin başarılarını daha az yeteneğe yükleme eğiliminde oldukları, fakat aynı zamanda başarısızlığı yetenek eksikliğine daha çok yükleme eğiliminde oldukları saptanmıştır.81

Bununla birlikte, yaşlı insanlara yeterli zaman verildiğinde onların yaradılış ile ilgili yüklemelerini azalttıkları tespit edilmiştir.82 Ayrıca orta yaşlı insanlar, çok genç olanlar ve yaşlılara göre daha az temel

yükleme hatası yapmaktadırlar.83 Bulgulara göre, zaman içinde yaşlı insanların durumsal faktörlerden

kişilik özelliklerine doğru yüklemelerinin daha çok değiştiği görülmektedir. Oysa genç insanlar tam tersi bir eğilim göstermişlerdir. Bu yüzden bireylerin yaşı ve deneyimi yükleme süreçlerinin doğasını etkileyebilir.84

Yüklemenin ilişkili olduğu bir başka değişken kültürdür. Çok sayıda çalışma, kültür ile yükleme süreçleri arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Kültürler arası yükleme araştırmalarında en tutarlı bulgulardan biri, kültürlerin üyelerdeki içsel ve dışsal yükleme tarzlarını farklılaştırma eğiliminde olduğudur. Daha spesifik olarak, Amerikalı denekler, yükleme tarzlarında Koreli, Çinli ve Şilili deneklerden daha fazla içsel olma eğilimindedirler.85 Higgins ve Bhatt86 tarafından yapılan bir

çalışmada toplumcu kültüre sahip Hindistan’daki bireylerin, bireyci bir kültüre sahip üyelere göre yaşam olayları hakkında daha fazla dışsal yüklemeler yaptıkları tespit edilmiştir. Ayrıca bir başka araştırmada doğu kültürlerinden gelen bireylerin içsel yüklemeleri dışsal yüklemelerden daha fazla yaptıkları ortaya konmuştur.87

6. Kişilik Özellikleri ve Yükleme

Yükleme teorileri ile ilgili yapılan birçok çalışmada yükleme tarzları ve yükleme yanlılıklarının kişilik özellikleri ile ilişkisi üzerinde durulmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalarda kontrol odağı, öz yeterlilik, negatif duygusallık ve liderlik gibi kişilik özellikleri ile yükleme süreçleri arasında ilişki olduğu ileri sürülmektedir.

(17)

6.1. Kontrol Odağı

Yükleme ile ilişkili en çok araştırmaya konu olan değişken kontrol odağıdır. Kontrol odağı, bireyin yaşadığı olayları nelerin kontrol ettiğine dair inancı olup, bireylerin elde ettikleri sonuçların veya ödüllerin ya da başarı veya başarısızlık durumlarının bireyin kendi davranışlarının bir sonucuna ya da kendisi dışındaki şans, kader ve güçlü diğer insanlar gibi faktörlere atfedilmesi ile ilgilidir. Davranışları ile karşılaştığı sonuçlar arasında ilişki olduğunu düşünen kişiler iç kontrol odaklı; böyle bir ilişkinin olmadığını düşünenler dışsal kontrol odaklı olarak tanımlanmaktadırlar.88

Kontrol odağı, insanların, ödül ve sonuçların kendi kontrolleri altında olduğuna veya kendi dışındaki faktörler tarafından belirlendiğine dair inancıdır. Kontrol odağı ile nedensellik odağının yükleme ile ilgili boyutu arasında açık benzerlikler vardır. İçsel kontrol odağına sahip birey, kendi kaderini kontrol ettiğine inanmaktadır ve hem başarı hem de başarısızlık nedeniyle içsel yüklemeler yapma eğilimindedir. İçsel kontrolü algılayan bireyler, kendi yetenek, beceri ve çabaları sayesinde kişisel olarak davranışlarının sonuçlarını etkileyebileceklerini düşünürler.89

Dışsal kontrol odağına sahip bireylere kıyasla içsel kontrol odağına sahip bireyler, işlerinden daha fazla tatmin hissetmekte, yönetim kademelerine gelme olasılıkları daha yüksek olmakta ve katılımcı yönetimle daha fazla tatmin olmaktadırlar. Ayrıca, iç kontrol odağına sahip bireyler daha iyi performans göstermekte, astlarına daha anlayışlı davranmakta, tükeniş eğilimi göstermemekte, yönetici davranışının daha stratejik bir tarzını izlemekte ve daha uzun dönemli terfileri dikkate alarak davranışlarını iyileştirmektedirler.90

Dışsal kontrol odağına sahip bireyler kaderlerinin kendileri dışındaki dışsal faktörler tarafından kontrol edildiğini düşünmektedirler. Dış kontrol odağına sahip bireyler, davranışlarının sonuçlarının kendi kontrolleri dışında olduğunu, şans veya görev güçlüğü gibi dışsal güçlerin davranışlarının sonuçlarını kontrol ettiğini düşünürler. İki kavram arasındaki temel farklılık, kontrol odağının kararlı bir özellik olması ve nedensellik odağının spesifik olayların sonuçları nedeniyle nedensel yüklemelerle ilişkili olmasından dolayıdır.91 Öte yandan bir başka araştırmada insanların bilişsel veya duygusal

istikrarı sürdürmek için başarılı olduklarında daha çok iç kontrol odağına ve başarısız olduklarında ise daha çok dış kontrol odağına sahip oldukları ileri sürülmektedir.92

Gerçekte yükleme teorileri, geçmiş olaylarla bağlantılı iken kontrol odağı gelecekteki olaylarla ilişkili beklentilerle ilgilidir. Aslında bu yapı bir kişilik özelliği değildir, yeni durum ve deneyimlerin etkileyebileceği ve değiştirebileceği birey tarafından yapılandırılan inançlardır.93 1991

yılında Hazel Rose Markus ve Shinobu Kityama yaptıkları bir çalışmada dış kontrol odağına sahip Japon öğrencilerin, iç kontrol odağına sahip Amerikalı öğrencilerden daha çok dış yükleme yaptıklarını ortaya koymuştur. Bu sonuç, kontrol odağının içsel ve dışsal yüklemelere yönelik yanlılıklarla ilişkili olduğunun bir göstergesidir.94

6.2. Özyeterlilik

Özyeterlilik, bireyin, belirli durumsal talepleri karşılamak için gereksinim duyulan motivasyonu,

bilişsel kaynakları ve hareket tarzlarını yönetmeye ve kontrol etmeye ilişkin yeteneklerine olan inancıdır.95 Başka bir ifadeyle, özyeterlilik; “bireylerin kendilerinden beklenen durumları

yönetmelerini sağlayacak olan yeteneklerine inançları” şeklinde tanımlanır. İnsan davranışları, gerçekte doğru olandan çok, insanların neyin doğru olduğu yolundaki inancına dayanır. Bu nedenle özyeterlilik inancı bireyin davranışlarını etkiler.96 Özyeterlilik, bireyin, kendisinden talep edilen zor

görevler üzerinde kontrol tesis edebilme yeteneğine olan inancıdır.97

Yüksek özyeterliliğe sahip insanlar, düşük özyeterliliğe sahip insanlara göre daha fazla kendi kendine hizmet etme yanlılığı sergilerler. Kendi kendine hizmet etme yanlılığı bağlamında başarısını kendi içsel ve durağan özelliklerine yükleyen bireyin, gelecekte işinde başarılı olacağına dair inançlarını artırmasına paralel olarak özyeterliliği de artabilir.98

(18)

İçindekiler 19

6.3. Negatif Duygusallık

Negatif duygusallık, bir dizi negatif duygu durumunu deneyimlemeye yönelik yaradılışla ilişkili eğilimi ifade eder.99 Negatif duygusallık zaman ve durumlar karşısında bireyin bir dizi negatif

duyguyu deneyimleme eğilimini ifade eden bir kişilik özelliğidir.100 Negatif duygusallığı yüksek

bireyler, küçük engelleme ve rahatsızlıklara özellikle duyarlıdırlar. Ayrıca bu bireylerin korku, düşmanlık, endişe, suçluluk, kızgınlık, reddetme, üzüntü ve sıkıntı gibi negatif duyguları daha fazla deneyimlemesi olasıdır.101

Negatif duygusal bireyler sürekli olarak, negatif duyguları yaşama eğilimindedirler. Bu bireyler dünyayı daha negatif algılamakta ve kendilerine bakışları da negatif bir nitelik taşımaktadır. Bu bireyler kolayca üzgün, kötümser, tatminsiz, tedirgin ve endişeli şekilde karakterize edilmekte ve yanlışlar, hayal kırıklıkları, tehditler ve eksik yönler üzerine odaklanmaktadırlar.102 Bu bireyler kendi

varlıklarından hoşnut olmadıkları gibi kendilerine de güvenmezler. Bu durum onların sahip oldukları potansiyeli ortaya koyamamalarına sebep olur. Negatif duygusallığı düşük olanlar, kendilerinden memnun, sakin, hoşnut ve güvenlidirler.103

Negatif duyguları deneyim etmeye yönelik eğilim, yükleme tarzı ile ilişkilidir. Negatif duygusallığı yüksek insanların artan bir şekilde negatif karakteristiklere odaklanma eğiliminde oldukları bilinmektedir. Bu durum onların başarısızlık nedeniyle kötümser yüklemeler yapmaları eğilimini ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca, negatif duygusallık durağan bir karakteristik olduğu için muhtemelen negatif duygusallığı yüksek insanlar diğerlerinden daha fazla kötümser yüklemelere katkı sağlamaktadırlar. Son olarak örgütsel saldırganlık ile yükleme arasındaki ilişkiyi ele alan bir çalışmada düşmanca yükleme tarzları ile negatif duygusallık arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bu yüzden negatif duygusallık ile yükleme tarzları arasındaki ilişkinin açığa çıkarılmasının öğretici olacağı düşünülmektedir.104

6.4. İzlenim Oluşturma

Sosyal algının ilk adımı olan izlenim oluşturma, bir başkası hakkında farklı kaynaklardan gelen bilgileri bir yargı haline getirme sürecidir.105 İnsanların başkalarına ilişkin izlenimlerini nasıl

oluşturduklarına dair aşağıdaki gibi altı ilke vardır:106

 İnsanlar başkalarına ilişkin izlenimlerini çok az bilgi temelinde çok çabuk oluştururlar ve onlara

genel özellikler yüklemeye devam ederler.

 Algılayıcılar algılanan kişinin her özelliğinden ziyade en çarpıcı özelliklerine dikkat ederler.  İnsanlara ilişkin bilgilerin işlenmesi onların davranışlarında tutarlı bir anlam çıkarsamayı içerir.

Bir ölçüde, kişinin davranışının anlamını çıkarsamak için o davranışın bağlamı kullanır.

 İnsanlar, herkesi ve her şeyi ayrı ayrı birer birey veya unsur olarak görmek yerine, algısal

alanlarındaki uyarıcıları gruplayarak ya da sınıflandırarak örgütler ve kendilerini grupların üyeleri olarak görürler.

 İnsanlar, davranışları anlamlandırmak için kalıcı bilişsel yapılar kullanırlar.

 Bir algılayıcının kendi gereksinim ve kişisel amaçları, onun başkalarını nasıl algılayacağı

üzerinde etkili olur.

Sosyal algı, bireyin diğer insanları nasıl algıladığıyla ilişkili iken yükleme, insanın kendi ve diğerlerinin davranışını nasıl açıkladığıyla ilişkilidir. İzlenim yönetimi ise insanların, başkalarının kendileri hakkında oluşturdukları algıları yönetme ve kontrol etmeye yönelik çabasıyla ilgili bir süreçtir.107 Başka bir ifadeyle izlenim yönetimi, başkalarının birey hakkında oluşturduğu izlenimlerin

birey tarafından yönlendirilmesi ve denetlenmesidir. Burada amaç, bireyin diğerlerinden farklı olduğu imgesini yaratmaktır.108

(19)

Sosyal psikologlar izlenim oluşturma sürecini, yeni gelen bilgiler ışığında sürekli yenilenen ve değişen dinamik bir süreç olarak görürler. İzlenim oluşturma, başkalarının ilk göze çarpan en belirgin özelliklerine dayanır.109 Başkaları hakkındaki bilgi ve beklentilerimiz, onlara ilişkin izlenimlerimizden

etkilenir. İki kişi ilk karşılaştıklarında bu bir anlık karşılaşma bile olsa birbirleri hakkında izlenim oluştururlar. Karşılaşma sayısı arttıkça daha tam ve zengin izlenim edinirler. Birbirlerine karşı nasıl davranacakları, birbirlerini ne kadar sevecekleri, sık sık bir araya gelip gelmeyecekleri ve benzeri durumlar bu izlenimlere bağlıdır.110

Başkaları hakkında izlenim oluşturulurken, sözel olmayan iletişim kaynakları olan yüz ifadesi, göz teması, fiziksel görünüm, beden dilinin yanı sıra rol şemaları, çarpıcılık, davranış ve kişilik özellikleri, gruplama ve bağlamın etkilerinden yararlanılmaktadır. Bu sözel olmayan iletişim kaynakları, davranışlar ve kişilik özellikleri aşağıdaki gibi açıklanabilir:111

Yüz ifadeleri. Cicero’nun dediği gibi “yüz ruhun yansımasıdır”. Bazı duygusal ifadelerin doğuştan

var olduğu ileri sürülmektedir. Yine farklı kültürlerden gelen insanlar belli duyguları yaşarken aynı yüz ifadelerini kullanmışlardır. Farklı kültürlerden insanlar, insan resmine bakarak mutluluk, şaşkınlık, kızgınlık, üzüntü, korku ve tiksinme duygularını ayırt edebilmişlerdir. Özellikle insanlar kızgınlık ve korkunun olduğu yüz ifadelerine daha çok duyarlıdırlar. Bu yüzden yüz ifadelerini doğru anlamak etkili iletişim kurma açısından önemlidir.112 Beden dilinin en belirgin ve en keskin anlamları yüzdedir. İnsanlar

bakar, güler, anlatır, bazen de bakmaz, gülmez, ama yine anlatır. Bir yüzde yüzlerce anlam gizlidir.113 Göz teması. İzlenim oluşturmada yaygın olarak kullanılan bir başka sözel olmayan ifade göz

temasıdır. Örneğin, birbirinden hoşlanan veya âşık olan iki insan, sık sık birbirlerinin gözlerinin içine bakar. Benzer şekilde, rakip olanlar veya yarışan insanlar, üstünlük kurmak veya saldırganlık hissi uyandırmak için birbirlerinin gözlerine uzun süre bakarlar.114

Fiziksel görünüm. İnsanlar dış görünüşleriyle kabul edilirler. Özellikle ilk izlenim önce görünüm

üzerine odaklanır.115 Giyim yoluyla iletişim tarzı karşınızdakine uzanan bir köprü olabilir. Eğer mesajı

taşıyan sevilmezse mesaj alınmamış olur. Temsil edilen role uygun bir fiziksel görünüm ve davranışlar izlenim oluşturmada önemlidir.

Özellikle fiziksel güzellik birçok olumlu beklentiyi beraberinde getirir ve iş hayatındaki birçok kararı önemli ölçüde etkiler. Alman şair ve filozof Johann Schiller “fiziksel güzellik, iç güzelliğin, ruhî

ve ahlâkî güzelliğin işaretidir.” demişti. Birçok araştırma fiziksel açıdan güzel insanların güzel

olmayanlardan daha ilginç, daha sıcakkanlı, daha açık ve sosyal açıdan daha yetenekli olduğunu ortaya koymuştur. Ancak fiziksel görünüm izlenim oluşturmada tek başına yeterli değildir yani bazen dış görünüş aldatıcı olabilir.116 Ayrıca fizikî cazibeye sahip olan birey, gençler tarafından en iyi

vasıflara sahip olan ve insanı en fazla mesut edebilecek birey olarak algılanmaktadır. Psikologlar, güzelliğin çekicilikte bu denli etkili olmasını “hale etkisi” ile açıklamaktadırlar. Genellikle insanın görünüşü ne kadar “iyi” ise olumlu özellikleri de o kadar fazladır gibi bir inanış eğilimi vardır.117

Beden dili. Beden dili kültürden kültüre farklılık gösterir. Beden dilinde duruş mesafesi (proxemics),

beden duruşu-beden hareketleri (kinesics), göz teması (oculesics) ve ses tonu (vocalics) sözsüz iletişimin ana unsurlarıdır. Bununla birlikte, beden dilinde çevresel iletişim kapsamında değerlendirilen parfüm, giyiniş tarzı, takı-mücevher kullanımı gibi unsurlar da en az diğer unsurlar kadar dikkate alınmalıdır.118

Roller. Bireyler başkaları hakkındaki bilgilerini örgütlerken rol şemaları kişilik özelliklerinden

önce gelir. Dışa dönük olmanın birçok yolu vardır (örneğin, bir komedyen, siyasî bir lider ve bir kabadayı olmak gibi) fakat somut bir rolü yerine getirmenin çok az yolu vardır. Ayrıca, rol şemaları bilgi verici, zengin ve açıktırlar, çünkü roller kişilik özelliklerinden daha belirgin ve daha canlı çağrışımlara sebep olur. Örneğin; bir kişinin ponpon kız olduğunu bilmek, onun tam olarak ne kadar ve hangi durumlarda dışa dönük olduğu konusunda çok şey ifade ederken, yalnızca dışa dönük

(20)

İçindekiler 21

olduğunun söylenmesi görece daha az bilgi sağlar. Bununla birlikte rol şemaları, anımsama için de kişilik özelliklerinden daha faydalı olabilir.119

Çarpıcılık. İnsanlar dikkatlerini art alandan ya da zeminden çok görsel alanın çarpıcı yönleri

üzerine yoğunlaştırırlar. Buna şekil-zemin ilişkisi adı verilir. İzlenim oluşturmada da en belirgin ve en çarpıcı ipuçlarının en fazla kullanılacağı açıktır. Örneğin, ilk gün bir öğrenci sınıfa tekerlekli sandalye ile gelirse, sınıftaki herkes en ağırlıklı olarak o kişinin fiziksel engelli olması gerçeğinden etkilenen bir izlenim oluşturma eğilimine girecektir. Hatta cinsiyeti, yaşı, görünüşü ve ırkı ikinci derecede olacaktır. Ayrıca dikkati en çok çektikleri için çarpıcı uyarıcılar daha aşırı yargılara ve yargılar da daha fazla tutarlılığa yol açar. Çarpıcılığın bu etkilerine sahnede olma etkisi denir.120

Davranışlar ve kişilik özellikleri. Davranış ve el kol hareketleri gibi gözlenebilir bilgilerden yola

çıkılarak kısa sürede bireyin nasıl bir kişilik özelliğine sahip olduğu sonucu çıkarılabilir. Çok yalın bir davranış örneğinden birçok kişilik özelliği çıkarsanabilir. Kişilik özelliklerinin diğer kişilik özelliklerini ima etmesine örtülü kişilik denir. Ayrıca bazı kişilik özellikleri diğerlerinden daha merkezidir. Örneğin; “cana yakın-soğuk” özellikleri çifti çok sayıda kişilik özelliğiyle ilişkili görünürken, “nazik-kaba” özellikleri çifti daha az özellikle ilişkilidir. Birçok özellikle ilişkili olan veya başka özellikleri çağrıştıran özelliklere merkezi özellikler adı verilir.121

Gruplama. Birçok insanın algısını cinsiyet, ırk, toplumsal sınıf gibi kategoriler etkiler. Bir kişinin

belirli bir kategorinin üyesi olduğunu bilme, o kişi hakkında kategori temelli kalıp yargı ile daha tutarlı toplumsal yargılara varmayı sağlayabilir. Bir kez bir kişiyi toplumsal bir kategorinin üyesi olarak gördükten sonra, o kişi hakkındaki bilgileri işleme biçimi değişebilir. Yalıtılmış olarak insanlar hakkında izlenim oluşturulduğunda, parçalı yaklaşımı kullanma eğiliminde oluruz.122 İnsan genelde kendi inançlarını

paylaşan, kendileri gibi düşünen, benzer değer ve tutumlara sahip olan kişilere ve gruplara daha fazla yakınlık duyarlar.123

7. Yükleme ve Motivasyon

Yükleme sadece sosyal algıyı değil, motivasyonu da etkilemektedir. Yüklemeler, içsel ve durağan (zekâ gibi), dışsal ve durağan (kanunlar gibi), içsel ve durağan olmayan (çaba gibi), dışsal ve durağan olmayan (geçici örgütsel politikalar gibi) şeklinde düşünüldüğünde, motivasyon üzerindeki etkilerini anlamak kolay olacaktır.124 Özellikle bireyler dışsal faktörlerden ziyade içsel faktörlere başarılarını

yüklediklerinde gelecek başarıları açısından daha yüksek beklentilere sahip olmakta, başarma için daha fazla istek duymakta ve daha yüksek performans amaçları belirlemektedirler.125 Aşağıdaki

şekilde motivasyon ile ilişkili yükleme-duygu-davranış süreci görülmektedir.

Şekil 6.1: Motivasyon ile İlişkili Yükleme-Duygu-Davranış Süreci (sayfa 254)

Kaynak: Harvey, Paul., and Martinko, Mark.J. Attribution theory and motivation. In N. Borkowski (Ed.),

Organizational behavior, theory and design in health care (pp. 143-158). Sudbury, MA: Jones and Bartlett

Publishers., 2009, p.148.

Motivasyon konusu, öğrenilmiş çaresizlik, saldırganlık, güçlendirme ve psikolojik dayanıklılık kavramları yardımıyla yükleme ile ilişkilendirildiğinde daha iyi açıklanabilir.

Kişisel Olarak

Uygun İşyeri

Çıktısı

Kişisel Olarak

Uygun İşyeri

Çıktısı

Yükleme

Dışsal/İçsel

Durağan/Dura

ğan Olmayan

Yükleme

Dışsal/İçsel

Durağan/Dura

ğan Olmayan

Duygusal

Tepki

Duygusal

Tepki

Motivasyon

Davranışsal

Davranışsal

Motivasyon

(21)

7.1. Öğrenilmiş Çaresizlik

Öğrenilmiş çaresizlik, bireylerin işlerini yürütmek için sık sık gerekli beceri ve yeteneklere sahip olduğu fakat mevcut ortamda başarı mümkün olsa bile, onların değişime yol açmayan nedenlere öncelikle başarısızlıklarını yüklemesi nedeniyle optimal olmayan performans sergilediği bir zayıflatıcı biliş durumu olarak tanımlanır.126 Başka bir ifadeyle öğrenilmiş çaresizlik, başarısızlığın kaçınılmaz olması nedeniyle

bireylerin çabanın yararsız olduğuna inanması durumu olarak bilinir.127

Belli bir sonucun ortaya çıkışını davranışlarıyla kontrol edemeyen kişilerin görece çok daha az çaba gösterdikleri tespit edilmiştir. Bir başka ifadeyle insan kontrol edemeyeceği olumsuz sonuçlarla karşılaştığında güdüsel, bilişsel ve davranışsal yetersizlik yaşantıları ortaya çıkmaktadır.128 Öğrenilmiş

çaresizliğin ortaya çıkışını kontrol eden iki faktörün öne çıktığı ileri sürülmektedir:129

 Kontrol edemediği sonucun kişi için taşıdığı önem,

 Sonuçları kontrol etmesini mümkün kılacak bir şeyin varlığı konusundaki beklentileri.

Bu eğilim yükleme süreciyle açıklanabilir. Başarısızlıktan dolayı işgörenler kendilerini suçlamayı neden olarak görüp hiçbir katkı yapmamakta iken, başarılar yöneticiye ve dışsal faktörlere yüklenmektedir. Departman başarılarından, sürekli kendine pay çıkaran bir yöneticinin başarısızlıklarından dolayı işgörenleri suçlaması ve işgörenlerin işlerinde yeteneksiz olduklarına inanması buna örnektir. İşgörenlerin güvenini onarmaya yönelik uygun önlemler alınmazsa yönetici gittikten sonra bile bu algı kalabilir. Liderler bu eğilimi sergilediğinde kısa dönemde kendilerini iyi hissedebilirler. Başarıları kendine, başarısızlıkları başkasına mal eden bu eğilim, işgörenlerin güven kaybetmesine ve öğrenilmiş çaresizliği deneyim etmesine yol açabilir.130

7.2. Saldırganlık

Davranışlar öncelikle bir başka kişi ve unsura zarar vermeyi amaçlıyorsa buna düşmanca saldırganlık denir.131 Saldırganlığın üç boyutu bulunmaktadır: (a) Düşmanlık ifadeleri, doğası itibarîyle

sözlü veya sembolik olan davranışları kapsar. (b) Engellenme, doğası itibarıyla pasif olan davranışları kapsar ve hedefle ilgili gereksinim duyulan kritik bilgiyi sınırlama yoluyla performans hedefini engeller. (c) Açık saldırganlık, fiziksel saldırı ve şirket mülkiyetinin yok edilmesi gibi işyeri şiddeti olarak düşünülebilen davranışları kapsar.132

Araçsal saldırganlık; kızgınlık ve öfke duyguları içermeden, bir amaca ulaşmak için diğer bir

kişiye zarar verici davranışta bulunmaktır. Araçsal saldırganlıkta, saldırgan davranış amaç değil araçtır. Birey sosyal veya maddî yarar sağlamak amacıyla saldırgan davranışlar göstermektedir.133

İşverenin kendisine düşük ücret ödediğini düşünüp ondan para çalan kişinin davranışı bu saldırganlığa örnektir.

Dışsal ve durağan nedenlere istenmeyen işyeri sonuçlarının yüklenmesi, düşmanca saldırgan tepkilerin ortaya çıkma olasılığını artırabilir. Benzer şekilde, düşmanca yükleme tarzına sahip bireylerin, diğer bireylerden daha fazla düşmanca saldırganlık eylemleri ile meşgul oldukları ileri sürülmüştür. İşte negatif olayları dışsal ve durağan nedenlere yükleyen işgörenler, diğerlerinden daha fazla saldırgan davranışlar sergileme güdüsüne sahiptirler.

7.3. Güçlendirme

Güçlendirme, artan içsel görev motivasyonu ile sonuçlanan bir biliş durumu olarak tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle güçlendirme, iyimser çaba-ödül beklentilerinin neden olduğu yüksek motivasyon durumunu ifade eder. Güçlendirme, öz-yeterliliğinin artırıldığı bir süreçtir. Psikolojik güçlendirme, işle ilgili olarak bireyin kendisi hakkındaki olumlu yüklemelerle ilgilidir.134

Şekil

Tablo 6.1: Weiner ve Arkadaşlarının Yükleme Modeli
Tablo 6.2: Kelley’in Yükleme Kuramı Modeli
Tablo 6.3: Başarı Bağlamında İç Gruba Hizmet Etme ve Dış Grubu Değersizleştirme Yüklemeleri
Şekil 6.1: Motivasyon ile İlişkili Yükleme-Duygu-Davranış Süreci (sayfa 254)

Referanslar

Benzer Belgeler

Das Innere des Schlos­ ses, das ganz aus M arm or errichtet ist, zeigt reichsten o rientalisch en

For example, in one ginnery, which receives 20,000 tons of cotton, the transportation of cotton from the premises to the enterprise,storing cotton in open fields

In is necessary to indicate that the monthly income variable (ING) with probability P = 0.0006, which with respect to P ≤ 0.01 there is high statistical significance,

Görüşülen bireylerin evin içerisindeki eylemlere yönelik mekân hatırlamalarında on beş kişi yatma, onüç kişi misafir ağırlama, oniki kişi oyun oynama ve yemek yapma

Üç ayrı projenin hepsinde yapılan statik yükleme deneylerinden elde edilen yük-oturma değerleri çeşitli kazık taşıma gücü hesap yöntemleri ışığında

(1990) tarafından gerçekleştirdikleri bir çalışmada pediosin ete listeria inokülasyonundan önce uygulan dığında antilisteriyal aktivitesinin oldukça yüksek olduğunu

Denemede elde edilen domates bitki gelişimi, meyve verimi ve kalite kriterleri sonuçları değerlendirildiğinde; organik gübre uygulamasının günümüzde yaygın

發佈日期: 2009/10/30 上午 11:13:26   更新日期: 2010-07-16 5:44