• Sonuç bulunamadı

Münavi'nin Suyuti'ye itirazları (Feydu'l-Kadir'in dördüncü cildi özelinde)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Münavi'nin Suyuti'ye itirazları (Feydu'l-Kadir'in dördüncü cildi özelinde)"

Copied!
92
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HADİS BİLİM DALI

MÜNÂVÎ'NİN SUYÛTÎ'YE İTİRAZLARI

(FEYDU'L-KADÎR'İN DÖRDÜNCÜ CİLDİ ÖZELİNDE)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Zekeriya GÜLER

HAZIRLAYAN

Emel KELEŞ

(2)

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR---II ÖNSÖZ---III

GİRİŞ---1

I. KONUNUN MAHİYETİ VE ÖNEMİ---1

II. KAYNAKLAR---1

III. TAHRİC VE USULÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER---2

I. BÖLÜM SUYÛTÎ VE MÜNÂVÎ’NİN HAYATI I. SUYÛTÎ’NİN HAYATI---4

A. DOĞUMU VE NESEBİ---4

B. KİŞİLİĞİ VE İLMİ ŞAHSİYETİ---4

C. HOCALARI VE TEDRİS ETTİĞİ İLİMLER ---7

D. ESERLERİ---8

E. VEFATI---10

F. EL-CÂMİU’S-SAĞÎR’İN GENEL TAVSİFİ---11

1. el-Câmiu’s-Sağîr’in Muhtevası---11

2. el-Câmiu’s-Sağîr’deki Kaynaklar ve Remizleri---12

3. el-Câmiu’s-Sağîr’deki Hadislerin Sıhhati---13

4. el-Câmiu’s-Sağîr Üzerine Yapılan Şerhler---14

II. MÜNÂVÎ’NİN HAYATI---15

A. MÜNÂVÎ’NİN NESEBİ VE KİŞİLİĞİ---15

B. MÜNÂVÎ’NİN İLMİ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ---15

1. Arap Dili ve Edebiyatı Alanındaki Eserleri---17

2. Fıkıh Alanındaki Eserleri---17

3. Kelam, Felsefe ve Mantık Alanındaki Eserleri---17

4. Tasavvuf ve Ahlak Alanındaki Eserleri---18

5.Menakıb ve Tabakat Alanındaki Eserleri---18

6. Hadis Alanındaki Eserleri---18

C. MÜNÂVÎ’NİN VEFATI---19

D. FEYDU’L-KADÎR’İN GENEL TAVSİFİ---19

II. BÖLÜM MÜNÂVÎ’NİN SUYÛTÎ’YE İTİRAZLARI I. SAHİH HADİSLERE İTİRAZI--- 22

II. HASEN HADİSLERE İTİRAZI--- 38

III. ZAYIF HADİSLERE İTİRAZI--- 52

SONUÇ--- 73

BİBLİYOGRAFYA---76

(3)

KISALTMALAR

age :Adı geçen eser agm :Adı geçen makale

b. :İbn

bkz. :Bakınız çev. :Çeviren

DİA :Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi İ.A. :Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi Hz. :Hazreti

(r.a) :Radiyellahu anh /anha thk. :Tahkik eden

thr. :Tahric eden trs. :Tarihsiz v. :vefatı vd. :ve devamı

(4)

ÖNSÖZ

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a, salât u selâm O’nun Rasûlü’ne olsun. İslâm Dîni’nin iki temel kaynağından biri Kur’ân- Kerîm diğeri Hadisler ve Sünnettir. Sahâbe ve Tâbiûn nesli hadisleri din olarak telakki etmişler ve: “Dininizi kimden alıp naklettiğinize iyi bakın” diyerek hadis ilminin önemini vurgulamışlardır.

Feydu’l-Kadîr’in dördüncü cildi özelinde, Münâvî’nin Suyûtî’ye itirazları konulu çalışmamızın amacı, tahric konusundaki teorik bilgiyi pratiğe dönüştürmek, bu konuda ortaya konulmuş olan literatürü tanımak ve Suyûtî‘nin eserinde zikrettiği hadislerin sıhhatine ilişkin bilgi vermektedir.

Çalışmamız iki bölümden müteşekkildir. Birinci bölümde: Suyûtî ve el-Câmi’u’s-Sağîr’in şarihi Münâvî’nin hayatı, ilmî şahsiyeti ve telif ettikleri eserlerin genel bir tavsifi yapılmıştır.

İkinci bölümde; Münâvî’nin, Suyûtî’nin sahih ,hasen ve zayıf remizle naklettiği hadislere yönelik itirazları ve bu itirazlarında cerh edilen ravilerle, Münâvî’ye göre Suyûtî’nin hata ettiği hadisler incelenmiştir.

Zayıf hadislere yönelik itirazlarında, Münâvî tarafından mevzu kabul edilen hadislerin tesbiti amaçlanmıştır.

Çalışmamızda Suyûtî’nin sahih, hasen ve zayıf remizle işarette bulunduğu hadislere Münâvî’nin itirazları tesbit edilmiş ve bu hadislerin değerlendirilmesi yapılmıştır. Münâvî’nin itirazlarının tesbit edilmesinde kriter olarak, Münâvî’nin şerhinde verdiği bilgiler ışığında, hadisin isnadında “metruk, meçhul, münker, kezzab, vedda’, sika raviler üzerinden hadis uydurur, rivayetleriyle ihticac edilemez” lafızlarıyla cerh edilen ravilerin olup olmaması, İbnü’l-Cevzî’nin

 

(lâ yesihhu) ibaresini kullandığı hadisler ve Münâvî’nin açık ve net olarak “musannif burada hata etmiştir, vehme düşmüştür, musannifin bu hadisi eserinden hazfetmesi daha uygun olurdu” dediği hadisler belirlenmiş ve bu hadislerin değerlendirilmesi yapılmıştır.

Çalışmamız esnasında kaynak temini ve kaynaklara ulaşma noktasında bir takım güçlüklerle karşılaşılmış bu sebeble de Feydu’l-Kadîr’le birlikte değerlendirilmesi

(5)

gereken Ebu’l-Feyz Ahmed b.Muhammed b. es-Sıddık el-Ğumârî (v.1380/1960)’nin, el-Müdâvî li ‘ileli’l-Münâvî adlı eseri ile el-Muğîr ale’l-Ehâdisi’l-Mevzûâ fi’l-Câmii’s-Sağîr’inden; Elbanî’nin Zaîfu’l-Câmii’s-Sağîr ve Ziyâdetihi’nden; Münâvî’nin et-Teysîr ale’l-Câmii’s-Sağîr’inden istifade edilememiştir.

Yüksek Lisans tezimi hazırlamamda yardım ve desteklerini esirgemeyen, fikirlerinden ve rehberliğinden istifade ettiğim değerli hocam Prof. Dr. Zekeriya GÜLER’e, Doç. Dr. MahmutYEŞİL’e, Doç. Dr. Mehmet EREN’e ve emeği geçen diğer hocalarıma şükranlarımı arz ederim. Hazırladığım bu çalışmam için gerekli olan kaynakları temin etmede büyük yardımları olan Tuba Odabaşoğlu’na da teşekkürü bir borç bilirim.

Azim ve gayret kuldan, hidâyet ve muvaffâkiyet Allah Teâlâ’dandır.

Emel KELEŞ

Antakya-Hatay 15.05.2007

(6)

GİRİŞ

I. KONUNUN MAHİYETİ VE ÖNEMİ

Hadis Edebiyatı terimi olarak şerh, herhangi bir hadisin veya birçok hadisi ihtiva eden bir hadis kitabının “kavâid-i arabiyye ve usûl-i şer‘iyye hasebince bi kadri’t-tâka” açıklaması sonucu ortaya konulan eser demektir. Hadis şârihi, hadis usûlü tekniklerine göre her hadisi değerlendirmek, kaynaklardaki durumu tahkik etmek, ihtiva ettiği lafızlar ve manalarla ilgili edebî ve bilimsel yönleri kavramak ve izah usûlünü bilmekle mükelleftir. Bu sebeple şerh çalışmaları telif türlerinin en zoru ve hadis alanında boyutları en geniş olanıdır.∗

Abdurrauf el-Münâvî’nin (v.1031/1623) el-Câmiu’-Sağîr’e yazmış olduğu şerh önemlidir. Çalışmamızın mihverini oluşturan Feydu’l-Kadîr’in dördüncü cildinde toplam bin sekiz yüz yetmiş iki hadisin şerhi yapılmıştır. Münâvi, şerhinde öncelikle hadisin hangi anlama geldiğini, varsa vürûd sebebini, hadisin Suyûtî’nin verdiği kaynak haricinde geçtiği yerleri, ravileri ve ravilerinin isim ve künyelerine değinir; yeri geldiğinde yanlış okunmaması ve anlaşılmaması için kelimelerin harekelenmesine ilişkin bilgi verir. Hadis hakkında şayet varsa Suyûtî’ye yönelik itirazlarını açıkça dile getirir ve sebeplerini izah eder. İtirazını, destekleyici nitelikte olan bilgileri ve delilleri de kaydetmektedir.

Münâvî’nin bu itirazlarının tesbiti ve değerlendirmeleri, çalışmamızın temelini oluşturmaktadır. Feydu’l-Kadîr’in dördüncü cildini incelememiz neticesinde Münâvî’nin Suyûtî’ye açıkça ya da hadisin illetini, kusurlarını ortaya koyup sükût etmek suretiyle itirazda bulunduğu yüz elli hadis tesbit ettik.

Bu durum bizi, tesbit etdiğimiz hadislerin tahricine ve senedlerin tenkidine yöneltmiştir. Çalışmamızın amacının, Münavî’nin, Suyûtî’ye yönelttiği itirazlarda haklılık payının olup olmadığını tesbit etmek ve hadislerin sıhhat durumlarının belirlenmesiyle sağlam kaynaklardan sahih sünnete ulaşmak olduğunu söyleyebiliriz.

II. KAYNAKLAR

Münâvî’nin Feydu’l-Kadîr adlı eserinin dördüncü cildinde, Suyûtî’nin el-Câmi’u’s-Sağîr’de verdiği hadislerin hangi kaynaklarda geçtiği tesbit edilmiş ve bu hadislerin kaynaklarının tesbiti noktasında öncelikle Elfiyye ve Şamile CD’lerinden istifade edilmişdir.

Çakan, Hadis Edebiyatı, s. 154.

(7)

Münavî’nin hadisin sıhhatiyle alakalı değerlendirmelerinde, hakkında ihtilaf edilen hadis râvîlerinin, tam isimleri ve künyelerinin tesbit edilmesinde özellikle şu kaynaklardan istifade edilmiştir:

İbn Ebî Hatim’in (v.327/938), el-Cerh ve’t-Ta’dîl’i, kendisinden önce telif edilmiş rical kitaplarının özeti niteliğinde olan ibn Adî’nin (v.365/975), el-Kâmil’i, İbnü’l-Cevzî’nin (v.597/1200) ed-Duafâ’sı, el-Kâmil’in muhtasarı niteliğindeki Zehebî’nin (v.748/1347), Mîzânul-İ’tidâl’i, Mizân’ın muhtasarı el-Muğnî, Mizzî’nin (v.742/1347), Tehzibu’l-Kemâl’i, Heysemî’nin (v.807/1404) Mecme’u’z-Zevâid’i, İbn Hacer’in (v.852/1448) Lisânül-Mizân’ı.

III-TAHRİC VE USÛLÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Tahric ve usûlü hakkında genel bilgiler başlığı altında tahricin tanımı çeşitleri ve faydaları konusunda genel bir bilgi vermek uygun bulunmuştur.

Tahric:

(



)

fiilinden türetilmiş tefil babından mastardır, çıkarmak anlamında kullanılır.

Tahrici teorik ve pratik açıdan değerlendirmek gerekirse teorik olarak tahric iki manada kullanılmıştır. Birincisi; mağrip uleması tarafından kullanılan ve bir hadisi isnadı ile birlikte bir kitapta irad etmek, anlamları ile birlikte çıkarmak ve her hadisin varsa diğer isnadlarını göstererek sıhhatlerine işaret etmek demektir.1

Pratik olarak tahric ise; bir hadisin kaynağına erişmek, hadis ve sünnet müdevvenatı içerisinde o haberin ve hadisin metinlerini görmek hadisi nakleden ricalin ravilik sıfatları ile ilgili bilgilere ulaşmak, garip sözcükleri tanımak, O haberle ilgili olayları öğrenmek, özel isim ve künyeleri belirlemek ve bu hadislerin sıhhat durumlarını incelemek olarak açıklayabiliriz.2

Tahric çeşitleri ve metodları konusunda bir eser kaleme alan Ali Osman Koçkuzu, tahric usullerini beş ana başlık altında sınıflandırır.

1. Başlangıcı İle Hadislerin Tahrici: Bu tahric usûlünden maksat daha çok metne ulaşmak ve kaynaklarda geçen açıklamalar, değerlendirmeler ve metinlerin tamamından oluşan lafız farklılıklarını görmektir.3

2. Hadis Metinlerindeki Lafızlar Yardımıyla Tahric:

1 Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü,s. 147; Koçyiğit, Hadis Terimleri Sözlüğü,s. 450; Uğur, Hadis

İlimleri Edebiyatı,s. 310.

2 Çakan, Hadis Edebiyatı,s. 243; Koçkuzu, Hadis Araştırma Teknikleri,s. 8. 3

(8)

Bu usulde/metotta hadis ve haberlerin metindeki her hangi bir kelimeden hareketle kaynaklardan bulunması esastır. Bu yolla yapılan tahric kapsamlı bir tahricin ilk basamağı kabul edilir. Bu yöntemin hadisin anlaşılmasına yardımı olamadığı gibi hadisin metin ve senedine de istenilen anlamda ulaşmak için uygun değildir.4

3. İlk Raviden Hareketle Hadise Ulaşmak Suretiyle Yapılan Tahric:

Hadisin ilk ravisi ve bir bölümü/ tarafı yardımıyla bütüne gitme yöntemi kabul edilen ancak diğer usullere göre daha hazırlıklı olmayı gerektiren bir metottur. Bu usûlün yapılabilmesi için en üstte yer alan ravinin bilinmesi hadisin senedinin muttasıl olması, ale’r-Rical metoduyla yazılmış eserlerin kullanılması gerekir5

4. Konularına Göre Tahric:

Bu metotta hadis tahrici yapacak kişinin hadisle ilgisinin ihtisas düzeyinde olması gerekmektedir. Bu usûlde, hadis metnini bulmak yerine belirli konulardaki hadisleri ve ilim adamlarının o hadisle ilgili değerlerlendirmelerini, topluca görmek amaçlanır.

5. Hadisin Belirli Bir Niteliğinden hareketle Yapılan Tahric:

Bu usûlde aranılan haberin niteliklerinin iyi bilinmesi ayrıca sayılarının çok az olan hadisler grubunda –kutsi hadisler gibi- bulunması gerekir.6

Tahric çeşitleri hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra tahric ameliyesinden sağlanacak faydaları şöyle özetlemek münkündür: Öncelikle rivayet edilen hadislerin senedini öğrenmek, farklı senetler ve farklı metinler görerek hadisi takviyeli olarak tanımak ve diğer kaynakları öğrenmek, son olarak da değişik metotlarla yazılan hadislerin kaynağını ve değerini tanıtmayı hedefleyen yazılı malzemeyi tanımak.

Bu sayılan faydalar neticesinde tahricin, hadis usûlü ilminde büyük bir önemi haiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu önemi göz önünde bulunduran hadis âlimleri muhtelif kitaplarda yer alan hadislerin tahricine dair pek çok eser kaleme almışlardır.7

Tahricin çeşitleri, faydaları ve bu alanda yazılmış olan eserler hakkında verdiğimiz bilgileri göz önünde bulundurduğumuzda tahricin amacının hadis ve sünnet müdevvenatını korumak olduğunu söylemek isabetli olacaktır.

4 Koçkuzu, age, s.33.

5 Koçkuzu, age, s. 55. 6 Koçkuzu, age, s. 81-82. 7

(9)

I. BÖLÜM

SUYÛTÎ VE MÜNÂVÎ’NİN HAYATI

I. SUYÛTÎ’NİN HAYATI

A. DOĞUMU VE NESEBİ

Asıl adı Abdurrahman b. Ebî Bekr b. Muhammed b. Ebî Bekr b. Osman b. Muhammed b. Halil b. Nasr b. el-Hudar b. el-Hemmâm el-Celâl b. el-Kemâl b. Nâsıriddîn es-Suyûtî et-Tulûnî eş- Şafiî8

Suyûtî, Recep ayının birinde 849 senesinde Kahire’de dünyaya gelmiştir. Annesinin türk bir cariye olduğu, babası Kemaleddin Ebu Bekr es-Suyûtî’nin nazım, hat sanatındaki yeteneğine ve pek çok âlimden ilim tedris etmesine rağmen döneminin ilmiye sınıfındaki önemli şahsiyetler arasında sayılmadığı, ailesinin aslen Mısırlı değil Farisî veya Şarklı olduğu; Asyut’u vatan edinmeleri sebebiyle el-Esyûtî veya es-Suyûtî nisbetiyle tanındığı9, el-Hudar ismini de Bağdat’ın mahallelerinden biri olan Hudayriye’den aldığı söylenmiştir.10

Suyûtî’nin künyelerinden biri olan İbnül-Kütüp künyesinin verilmesine sebeb olan doğumuna ilişkin ilginç bir anekdot anlatılır:

Suyûtî’nin babası, annesini bir kitabı araması için kütüphaneye gönderir ve annesi kütüphanedeyken doğum gerçekleşir. Bu olaydan sonra Suyûtî’ye İbnül-Kütüb künyesi verilir.11

Suyûtî’nin künyelerinden bir diğeri de babasının dostlarından Kadı’l-Kudat İzzeddîn Ahmed b. İbrahim vermiş olduğu Ebu’l-Fadl künyesidir. Suyûtî, bizzat kendi eliyle kaleme aldığı hal tercemesi Husn el-Muhâdara’da atalarını tek tek sayar, dokuz batın önceki şeceresini, Mısır’a göçerek Asyut’u vatan edindiklerini kaydeder.12

B. KİŞİLİĞİ VE İLMİ ŞAHSİYETİ

Suyûtî (v.911/1505) beş yaşındayken babasını kaybetmiş ve yetim kalmıştır. Kur’ân’ı, ’Umde’yi, Minhâcul-Fer’i, Elfiyetün-Nahv’i ve bazı usûl kitaplarını ezberler. Dönemin önde gelen imamlarından biri sayılmasının yanı sıra hafız, edib ve tarihçidir.13

8 Suyûtî,Hüsnü’l-Muhâdara,I,335; Kehhâle, Mu’cemu’l-Müellifîn, V, 128. 9 Suyûtî, age, I,336

10

Karahan, “Suyûtî”, İA, XI, 258; Sertain, age, s. 11.

11 Sertain, age, s.14-15.

12Suyûtî, age, I, 336; Karahan, agm, İA, XI, 259.

(10)

Suyûtî, çağdaşlarıyla kıyaslanamayacak kadar olağanüstü ezber kabiliyeti olması ve öğrendiği herhangi bir şeyi asla unutmaması, ilme yatkın, titiz, dürüst, çalışkan, ilgilendiği her konuda çok dikkatli, alıntı yaptığı yazarlara sadık olmasıyla bilinmektedir.

Suyûtî’nin babası, Kemaleddin Ebû Bekr eş-Şâfiî, Asyut’ta doğmuş, orada kadılık görevinde bulunmuş, daha sonra Kahire’ye yerleşmiştir. Dönemindeki âlimlerden çeşitli ilimler tahsil etmiş ve meslektaşları arasında temayüz etmiştir. İbn Hacer el-Askalânî, Muhammed el-Cilanî, İzzeddin el-Kudsî gibi şahsiyetlerden ders almıştır14. Eş-Şeyhuniye Camisi’ndeki fıkıh dersleri ve Tulunoğlu Camii’ndeki fıkıh dersleri ve tulunoğlu Camii’nde verdiği hutbeleriyle meşhur olmuştur. Kemaleddin es-Suyûtî’nin ilmiye sınıfı içerisinde yer alması, oğlu Celaleddin’in ilmi alt yapısının oluşumuna büyük bir katkı sağlamıştır. Suyûtî’nin babasının Şeyhuniye Cami’indeki makam Suyûtî’ye geçmiş o da babası gibi Tulunoğlu camiinde ders vermeye başlamıştır.15

Suyûtî, tedris görevine ilk kez hocası el-Bulkini’nin görevlendirmesiyle 870 yılında Şevval ayında eş-Şeyhuniye camiinde fıkıh dersiyle başlamıştır. Kısa bir süre sonra şöhreti muhitinde yayılmış ve derslerini bazı müderrisler takip etmeye başlamıştır. Bu şöhretine müteakip Tulunoğlu camiinde hadis imla ettirmeye ve fetva vermeye başlamıştır. Suyûtî, 891 yılında Halife Müvekkil’in emriyle Kahire’nin en büyük hakanı olan Baybarsiye şeyhliğine getirilmiş ve bu mevkiinin sağladığı imkânlar sayesinde müreffeh bir hayat yaşamıştır. Bu sayede eserlerini yazmak için de vakit bulmuştur.16

Suyûtî’nin izzeti nefsine düşkün, yaşadığı dönemde devlet adamlarının ve itibarlı kimselerin ziyaretine geldikleri, kendisine çeşitli hediyeler takdim ettikleri ama Suyûtî’nin gelen hediyeleri geri çevirdiği nakledilmiştir. Suyûtî’nin vefatından sonra terekesini kaydetmek için sultan Kansuh el-Gavri’den izin istenildiğinde sultanın: “Suyûtî, hayatta iken bizden bir şey aldı mı ki biz de onun terekesine el koyalım” cevabını vermiştir.

Suyûtî’nin ilmi şahsiyeti hakkında iki görüş beyan edilmiştir. Bazıları onun büyük bir âlim olduğunu kabul ederken bazıları bunu reddetmiştir.

14 Suyûtî, age, I, 337,338

15 Karahan, agm, İA, XI, 258; Sertain, Suyûtî, s.13. 16

(11)

Suyûtî, yaşadığı dönemde otorite kabul edilen âlimlerden icazet almış ve tahsil ettiği ilimlerin çoğunda kendini kanıtlayarak, zamanındaki diğer âlimlerden daha üstün bir konuma gelmiştir. Ününün duyulmasından sonra pek çok faydalı eser telif etmiştir.

Hadis alanında yazdığı ed-Dürru’l-Ulûmi’l-Kur’ân, ilim camiasında kabul görmüş ve pek çok bölgeye yayılmıştır. Suyûtî’nin bu konumunu kıskananlar olmuş ve bunların başında da çağdaşı olan Sehâvi dikkat çekmiştir.17

Sehâvî, Suyûtî’nin hesap ilminde zorlandığını itiraf etmesi üzerine, Suyûtî’yi bu bilimdeki noksanlığı sebebiyle zekâ yoksunu olarak nitelendirmiştir. Suyûtî’nin telif ettiği eserlerin şundan bundan alıntılar olduğu iddiasını ortaya atmış ve Suyûtî’nin eserlerinde tashif ve tahrifin çok olduğuna ilişkin eleştirilerde bulunmuştur. Şevkânî’de yönelttiği bu eleştirilerine ikna edici cevaplar vermeye çalışmıştır.

Sehâvî’nin, Suyûtî’yi zekâ yoksunu olarak nitelendirmesinin doğru bir ifade olmadığını, bazı ilim dallarının sadece o alanda yoğunlaşmak suretiyle ihtisas kazanabileceğini ifade etmiştir.

Suyûtî’nin eserlerinin şundan bundan alıntılar neticesinde oluşturduğu eleştirisine Şevkânî; musanniflerin kendisinden öncekilerin eserlerinden ihtisar yapmanın, açıklamada bulunmanın, alıntı yapmanın kusur olmadığını, bu yöntemin zimmete geçirmek değil, kendinden öncekilerin eserlerinden istifade etmek olduğu, açıklamasında bulunmuştur.

Sehâvî’nin, Suyûtî’nin eserlerinde tashif ve tahrifin çok olduğuna yönelik eleştirisine Şevkânî, bu iddianın asılsız oldugunu ve delili olmadığını söyleyerek, Sehâvî’nin eleştirilerinde nesnelliğin değil subjektifliğin ön planda olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.18

Suyûtî, Ehl-i sünnet ve’l-cemaat akidesini benimsemiş, selef âlimlerinin görüşlerini savunmuş ve onların eserlerinden alıntı yaptığı yazarların isimlerini vermiş ve aldığı kaynakları bibliyografyada göstermiştir.19

Suyûtî’nin her ne kadar bazı eksiklikleri olduğu ifade edilse de kullandığı ilmi malzemeyi düzenlemede, bu malzemeyi açık ve anlaşılır bir şekilde sunmakta çok mahir olduğu eserlerine bakıldığında görülmektedir.

17 Şevkânî, el-Bedru’t-Tâli’, I, 329-332. 18 Şevkânî, age, I, 333-334.

19

(12)

C. HOCALARI VE TEDRİS ETTİĞİ İLİMLER

Babasının ilmiye sınıfına dâhil olması sebebiyle küçük yaşta ilim meclislerinde yetişen Suyûtî yetim kalmasından sonra aile dostları tarafından himaye edilmiş, onların gayret ve ihtimamları ile tahsilini tamamlamıştır. Sekiz yaşına basmadan Kur’ân’ı ezberlemiş, daha sonra İbn Dakik el-Îd’in Umdesi, en- Nevevî’nin ( v.676/ 1277),

Minhâcü’l Fıkhı’nı, el-Beydavî’nin Minhâcu’l-Usûlü’nü, İbn Mâlik’in Elfiyesi’ni ezberlemiştir. 864 senesinden itibaren ilimle meşgul olmaya başlamış; Muhammed b. Musa el-Hanefî’den nahiv,20 Şeyh Şihâbüddin eş-Şermasahî’den feraiz öğrenmiş ve 866 yılının başında Arapça okutmak için icazet almıştır.21 Bulkîni, Münâvî, Kafiyâci’den de çeşitli konularda ilim tahsil etmiştir.

Suyûtî, 17 yaşında iken 855 yılında ilk eseri Şerhu’l-İstiâze ve’l-Besmele’yi kaleme alarak hocası Bulkîni’ye sunmuştur. Bulkîni’de eserin başına bir takriz yazmıştır. Suyûtî Bulkîni’nin vefatına kadar ondan fıkıh dersi almıştır.22

Suyûtî, Bulkîni’den et-Tedrib fi’l-Fıkıh adlı eserinin bir bölümünü okumuş, Kazvînî’nin et-Tekmile’sinin okutulduğu Şâfîî fıkhı derslerine katılmış ve bir yıl sonrasında bu dersleri okuduğuna ve Şafîî fıkhına göre fetva vereceğine dair icazet almıştır.

Suyûtî’nin ders aldığı bir diğer hocası da Seyfüddin Muhammed b. Kutluboğa el-Hanefî’dir. Kutluboğa’dan Zemahşerî’nin Keşşâf’ını, ibn Hişam’ın et-Tevzih’ini ve Şerhu’ş-Şuzûru’nu: belagat alanında Kazvînî’nin Telhisu’l-Miftah’ını ve Icî’nin

Akaidül-Aziziyyesi’ni okumuştur. Daha sonrasında Takıyyüddin Ahmed eş-Şumûnî’nin hadis, sarf, nahiv ve belagat derslerine katılmıştır.

Şihâbüddin Ahmed eş-Şarmesahî’den feraiz dersi, Şeyhûniye Camii imamı Şemseddin Muhammed b.Musa es-Seyrâmî el-Hanefî’den nahiv ve hadis dersleri, Şeyhuniyye’nin Hafızu’l-Kutub’u Şemsuddin Muhammed el-Merzubânî el Hanefî’den nahiv, İbnül-Hacib’in el-Kafiye’sini, , Irakî’nin Elfiyye’siyle birlikte, mantık kitabı olan

Kitabü’l-Isaguci’yi okumuştur. Hocası Şemşuddin Muhammed b. Musa es-Seyrâmî ile Müslim’in Sahîh’ini, Kadı Iyaz’ın eş-Şifâ’sını ve daha önce ezberlediği, İbn Mâlik’in

Elfiyyesi’ni okumuş akabinde bu dersleri okutabileceğine dair hocasından icazet almıştır.23

20 Şevkânî, el-Bedru’t-Tâli’, I, 330.

21 Sehâvî, ed-Dav’u’l-Lâmi’, I, 65; Karahan “Suyûtî”, İA, XI, 258. 22 Karahan “Suyûtî”, İA, XI, 258-259; Sehâvî, age, III, 65-66. 23

(13)

Suyûtî, pek çok ilmi Şeyhuniyye’de tedris etmiş olmakla birlikte hadise olan merakı, hadis öğrenmek için medrese dışına da çıkmasını gerektirmiş ve değişik bölgelere - Feyyum Dimyad gibi- yolculuk yapmıştır. Pek çok hadis derlemesi okumuş ve bu konudaki çalışmaların yeterli olmadığını düşünerek hadis derlemesi işine başlamıştır.

Suyûtî, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Arap Dili, Akaid, Mantık, Feraiz ve azda olsa Tıp alanında bilgi sahibi olduğunu söylemiştir. Gençliğinden itibaren ehli sünnet yolunu benimsemiş ve ona bağlı olan ilimleri savunmuştur. Ulûmi’l-Evâil olarak bilinenen Helenistik Kültürle bağlantılı olan Felsefe, Mantık ve Matematik gibi ilimlerle ilgilenmeyi reddetmiştir.

Suyûtî, hal tercemesinde, öncelikle nahiv alanında pek çok eser okuduğunu ve uzmanlaştığını, daha sonra fıkıh alanına yöneldiğini, nahiv ve fıkhın en değerli ilim dalları olduğunu, bunların sonrasında belağat ve ıstılahü’l- hadis alanında uzman olduğunu, Feraiz ilminde diğer âlimlerle aynı seviyede olduğunu, mantık ve felsefeyle ilgilenmediğini ifade etmiştir. Suyûtî’nin tasavvufa yönelmesi, Ebû Abdillah Muhammed b. Ömer el-Mağribî’nin tarikatına girmesinden ve zahiri ilimlerle ilgilenmeyi bırakmasından sonraya rastladığı söylenilmektedir.24

D. ESERLERİ

Suyûtî’nin yaklaşık 600 kadar eseri olduğu kaydedilir. Bunların bir kısmı hacimli kitaplar bir kısmı da küçük risalelerden oluşmaktadır.25

Suyûtî, dikkat çekecek kadar fazla eser telif etmiştir. Eserlerinin sayısının fazla olmasında güçlü hafızası, el yazısını çok hızlı yazması ve okuduğu müellefatın çok olmasının etkisi büyüktür. Yazdığı eserlerin ve eserlerinde işlediği ilimlerin farklı olması bazı araştırmacıları “Acaba Suyûtî, kıyıda köşede kalmış konuları mı seçiyordu?” sorusunu sormaya yöneltmiştir. Ancak durumun temel sebeplerinden biri Suyûtî’den çok farklı meselelerde fetva istenmesidir. Günlük hayata ilişkin farklı konularda hadis araştırması yapması ve alimlerle olan tartışmaları hakkında yazdığı risaleler de eserlerinin sayısının fazla olmasında etkilidir.26

24 Sertain, Suyûtî, s. 18-22.

25 Sehâvî, ed-Dav’u’l-Lâmi’, III, 65; Şevkânî, Bedru’t-Tâli’, I, 329; Zirikli, Alâm, III, 71; Kehhâle,

el-Müstedrek, III, 349-351

26

(14)

Suyûtî, farklı ilim dallarında eserler vermiş ve bu eserleri uzun araştırmalar sonucunda ortaya konulan eserler olduğu görülmektedir. Suyûtî, yazdığı eserleri altı bölüm olarak sınıflandırmıştır;27 1. Kur'ân ilimleri 2. Hadis 3. Fıkıh 4. Dil ve Edebiyat 5. Usûl-Beyân ve Tasavvuf 6. Muhtelif Meseleler

Suyûtî’nin telif ettiği eserlerin isimlerinin tamamını çalışmamızda kaydetmek yerine muhtelif alanlarda yaptığı çalışmalara örnek teşkil edecek müellefatın bir kısmını zikretmenin daha uygun olacağı kanaatindeyiz.∗

- el-İtkân fî Ulûmi’l-Kur'ân - el-Ehâdîsu’l-Münîfe -el-Eşbâh ve’n-Nezâir -el-Elfâzu’l-Muarrabe -el-Elfiyye fî Mustalahi’l-Hadîs -el-Elfiyye fi’n-Nahv -el-Hâvî li’l-Fetâvâ -el-Hasâisu ve’l-Mu’cizâtu’n-Nebeviyye -ed-Dürru’l-Mensûr fi’t-Tefsîr

-ed-Dürru’n-Nesîr fî Telhisi Nihâyeti İbnu’l-Esîr -ed-Dürer el-Müntesira fi’l-Ehâdîsi’l-Müştehira -ed-Dibâc alâ Sahîh-i Müslim

-el-İktirâh

-el-İklîl fî İstinbâti’t-Tenzîl

-İtmâmu’d-Dirâye li Kurrai’n-Nikâye -İnbâhu’l-Ezkiyâ li Hayâti’l-Enbiyâ

27 Karahan, agm, İA, XI, 260.

Suyûtî’nin eserlerinin isimleri ve muhtevası hakkında tafsilatlı bilgi için bkz. Karahan, agm, İA, XI,

261-263; Kehhâle’de Suyûtî’nin yaklaşık yüz eserinin ismini kaydeder. Bkz. Kehhâle, el-Müstedrek, III, 349-351.

(15)

-et-Tâc fî İ’râbi Müşkili’l-Minhâc -el-Müzhir -el-Câmiu’s-Sağîr -el-Leali’l-Masnu’a fi’l-Ehâdîsi’l-Mevzu’â -Târîhu’l-Hulefâ -Tuhfetu’l-Mecâlis ve Nuzhetu’l-Mecâlis -Tedrîbu’r-Râvî fî ŞerhiTakrîbi’n-Nevevî -Tercümânu’l-Kur'ân -Tefsîru’l-Celâleyn

-Hüsnu’l-Muhâdara fî Ahbâri Mısır ve’l-Kâhira -Tabakâtu’l-Huffâz -Tabakâtu’l-Müfessirîn -Târîhu Asyut -Menâkibu Mâlik -Müteşâbîhu’l-Kur'ân -es-Sübulü’l-Celiyye -Şerhu Şevâhidi’l-Muğnî -Dîvânu’l-Hayevân -Lübâbu’n-Nükûl fî Esbâbi’n-Nüzûl -Lübbü’l-Lübâb fî Tahrîri’l-Ensâb -Katfu’s-Semer fî Muvâfakât-ı Ömer -Zahru’r-Ruba28

E. VEFATI

Suyûtî’nin gerek devletin üst kademelerinde ön plana çıkması, gerek döneminin müceddidi olduğu iddialarının kabul görmemesi neticesinde kendisini çekemeyenlerin kıskançlık ve düşmanlıklarına maruz kalmış ve Baybarsiye meşihatından azledilmiştir. Bu azledilme hadisesi üzerine insanlara olan güveni sarsılmış, Kahire’de Nil nehri ortasındaki adacıklardan biri olan er-Ravza’daki evine çekilerek münzevi bir hayat sürmeye başlamış, eserlerinin büyük bir kısmını da o süre içerisinde kaleme almıştır.29

28 Zirikli, Alâm, III, 71-73. 29

(16)

Suyûtî, 911 senesinin cemaziye’l-evvel ayının 19.günü Cuma sabahı güneş doğarken hicri takvime göre 61 yıl 10 ay 18 gün yaşadıktan sonra vefat etmiştir. 30 Kabri Asyut şehrindedir.

F. EL-CÂMİ’U’S-SAĞÎR’İN GENEL TAVSİFİ

Suyûtî’nin kaleme aldığı el-Câmi’u’s-Sağîr adlı eseri, muhtevası, eserde istifade edilen kaynaklar ve remizleri, el-Câmi’u’s-Sağîr’de yer alan hadislerin sıhhat derecesi ve eser üzerine yapılan şerhler olmak üzere dört başlık altında inceleyeceğiz.

1. el-Câmi’u’s-Sağîr’in Muhtevası

Celaleddin es-Suyûtî (v.911/1505) Hz. Peygamber’in kavli ve fiili bütün hadislerini Cem’u’l-Cevâmi’ adıyla bir araya toplamayı hedeflemiş fakat buna ömrü yetmemiştir. el-Câmiu’s-Sağîr tamamlanmayan bu eserin bir nevi muhtasarı sayılabilir. Eserde kavli hadislerin çoğunlukta olmasının yanı sıra fiili hadislere de küçük bir bölüm ayrılmıştır. Hz. Peygamber’in yasakladığı, nehyettiği durumlar “neha” fiiliyle başlayan ayrı bir bölümde verilmiştir.

Bir veya birkaç cümlecik hadislerden meydana gelen eser daha çok âdab tıb, tergib, ilim, dua, zikir, tövbe-istiğfar, şemail ve fedail konularına dairdir. Kısa ve özlü hadislere tahsis edilen el-Câmi’u’s-Sağîr’de ahkâm hadisleri yok denecek kadar azdır. Hadisler ilk kelimelerine göre alfabetik olarak sıralandığı için senedler tamamen hazfedilmiştir. Her hadis metninden sonra hadisin bulunduğu kaynaklar remizlerle gösterilmiş, hadisi rivayet eden ravinin ismi zikredilmiş

(



)

remizleri kullanılarak hadisin sıhhatine ilişkin bilgi verilmiştir. Suyûtî her harften sonra el-Muhalla bi hazel-harf adlı bir bölüm açarak lâm-ı târifle başlayan hadisleri sıralamıştır.31

30 Kehhâle, age, V, 128; Şevkânî, el-Bedru’t-Tâli’, I, 335; Sertain, Suyûtî, s.79; Karahan, agm, XI, 260. 31

(17)

2. el Câmi’u’s-Sağîr’deki Kaynaklar ve Remizleri

Suyûtî, el-Câmi’u's-Sağîr’de otuza yakın kaynağa atıfta bulunmuş ve bu kaynakları verirken çok sık kullandığı eserler için aşağıda verilen remizleri kullanmıştır. el-Câmi’u's-Sağîr’de kullanılan remizler ve açılımları şu şekildedir;32

)



(

Buhârî’nin

el-Câmi’u’s

-Sahîh’i

)

(

Müslim’in Sahîh’i

)



(

Buhârî ve Müslim’in Sahîhleri

)

(

Ebû Davud’un Sünen’i

)



(

Tirmizî’nin Sünen’i

)

(

Nesaî’nin Sünen’i

)



(

İbn Mâce'nin Sünen'i

)

٤

(

İbn Mâce, Nesâî, Tirmizî, Ebû Davud’un Sünen’leri

)

٣

(

Nesaî, Tirmizî, Ebû Davud’un Sünen’leri

)



(

Ahmed İbn Hanbel’in Müsned’i

)



(

Abdullah b. Ahmed b. Hanbel’in Zevâîd’i

)



(

Hakim en-Nisabûrî’nin el-Müstedrek’i

)



(

Buhârî'nin el-Edebü'l-Müfred'i

)



(

Buhârî’nin et-Târîhu’l-Kebîr’i

)



(

İbn Hibbân’ın Sahih’i

)



(

Taberânî’nin el-Mu’cemu’l-Kebîr’i

)



(

Taberânî’nin el-Mu’cemu’l-Evsât’ı

32 Münâvî, Feydu'l-Kadîr, I, 24-29 (Bu kısaltmalar Feydu'l-Kadîr’in mukaddimesinde müellif tarafından

(18)

)



(

Taberânî’nin el-Mu’cemu’s-Sağîr’i

)

!

(

Sa’îd b. Mansur’un Sünen’i

)



(

Abdürrezzâk’ın el-Musannef’i

)

"

(

Ebû Ya’la el-Mevsılî’nin el-Müsnedü’l-Kebîr’i

)

#$

(

Dârakutnî’nin es-Sünen’i

)%

(

Deylemî’nin Müsnedü’l-Firdevs’i

)

&

(

Ebû Nuaym’ın Hilyetü’l-Evliyâ’sı

)



(

el-Beyhakî’nin Şu’âbu’l-Îmân’ı

)

'

(

el-Beyhakî’nin es-Sünenu’l-Kübrâ’sı

)



(

İbn Adî’nin el-Kâmil’i

)

'

(

‘Ukaylî’nin ed-Duafâ’sı

)

#

(

Hatîb el-Bağdâdî’nin Tarîhu Bağdâd’ı

)

(

(

İbn Ebî Şeybe’nin el-Musannef’i

Suyûtî’nin el-Câmi’u's-Sağîr’de çok sık kullanmadığı bu sebeble de sadece isimlerini verdiği ve rumuz kullanmadığı eserlerin33 bazıları ise şunlardır:

Ali el-Mevhibî: Kitâbü’l-‘İlm Ebû Musa el-Medînî: Kitâbü’z-Zeyl İbnü’l-Cevzî: el-İlelül-Mütenâhiye Karrab’ın: Kitâb-u Fadli’r-Ramy Müstağfirî’nin: Kitâbü’t-Tahric

İbn Abdilberr en-Nemerî’nin: Câmi’u Beyâni’l-‘ilm

33

(19)

3. el-Câmi’u's-Sağîr’deki Hadislerin Sıhhati

el-Câmi’u’s-Sağîr’de yer alan hadislerin sıhhati hakkında Mücteba Uğur:“ Suyûtî, eserinde genelde sahih ve hasen olmakla birlikte zayıfları da olduğunu söyler. Ancak eserine hadis uydurmakla tanınan veya yalancılıkla itham edilen ravilerden hadis almadığını, hadislerin sağlamlık derecesini farklı bir usulle ortaya koyduğunu ifade eder. Buna göre, Buhârî(v.256/869), Müslim(v.261/875), İbn Hibbân(v.354/965), Hakim(v.405/1014) ve Ziyâuddin el-Makdîsî(v.643/1245)’den aldığı bütün hadislerin sahih olduğunu söyler.

İmam Mâlik(v.179/795)’in el-Muvattâ’ından, İbn Huzeyme(v.311/923)’nin

Sahîh’inden ve Ebû Davud(v.275/888)’un hakkında herhangi bir tenkidde bulunmadan

es-Sünen’ine aldığı hadisleri de sahih kabul ettiğini belirtir.

Buna karşılık, Tirmizî(v.279/892), İbn Mâce(v.273/886), Ebû Davud et-Tayalisî( v.204/819 ), Ahmed b. Hanbel(v.241/855), İbn Ebî Şeybe(v.235/849), Ebû Ya’la Mevsılî(v.307/919)’nin eserleri, Taberânî(v.360/970)’nin Mu’cemu’l-Kebîr ve

el-Mu’cemu’l-Evsat’ını, Dârakutnî(v.385/995), Ebû Nuaym(v.430/1038) ve Beyhakî(v.458/1065)’nin kitaplarında sahihle birlikte hasen ve zayıf hadislerde bulunduğu için bu şahısların eserlerinden naklettiği hadislerle ilgili hükümlere ayrıca işaret ettiğini ifade eder.

Ukaylî(v.322/933), İbn Adiyy(v.365/975), Hatib el-Bağdâdî(v.463/1070), İbn Asâkîr(v.571/1175), Tirmizî(v.279/892)’nin eserleri, Hakim en-Nisabûrî(v.405/1014)’nin Tarihu Nisabur’u ve Deylemî(v.509/1122)’nin Müsned’inden aldığı hadisleri ise zayıf olarak nitelendirir. Hadisleri değerlendirmede sahih

(



)

, hasen

(

)

zayıf

(

)

remizleri kullanmakla birlikte, bu remizler müstensihlerin dikkatsizliği yüzünden bazen yanlış yazılmış olabileceğinden dolayı -Abdurrauf el-Münâvî’nin belirttiği gibi- sadece remizlere güvenmek de doğru değildir.

Muhammed Nasıruddîn el-Elbânî, el-Lealü’l-Masnu’a ve Zeylin’de bizzat Suyûtî tarafından mevzu olarak nitelendirilen hadislerin el-Câmi’u’s-Sağîr’de yer

(20)

almasını müellifin onları değerlendirmeye fırsat bulamamasıyla açıklamaktadır.”34 bilgisini kaydeder.

4. el-Câmi’u’s-Sağîr Üzerine Yapılan Şerhler

Suyûtî’nin alfabetik olarak yazmış olduğu bu eser yazıldığı dönem itibariyle araştırmacılara fazla zaman kazandırmasından dolayı ilim dünyasında itibar görmüş ve üzerine şerh çalışmaları yapılmıştır.

-Şemseddin el-Alkamî’nin el-Kevkebu’l-Münîr’i

-Şihâbuddîn el-Metbûlî’nin el-İstidrâk en-Nâdir ale’l-Câmi’u’s-Sağîr’i

-Ali el-Karî Ali b. Şeyh Nûreddîn el-Azîzî’nin es-Sirâcu’l-Münîr bi

Şerhi’l-Câmi’u’s-Sağîr’i

-Abdurrauf el-Münâvî’nin Feydu'l-Kadîr’i bu eser üzerine yapılan şerhlerin en önemlileridir.

II. MÜNÂVÎ’NİN HAYATI

A. MÜNÂVÎ’NİN KİŞİLİĞİ VE İLMİ ŞAHSİYETİ

Münâvî’nin hayatıyla ve yaşadığı dönemle ilgili incelediğimiz kaynaklarda detaylı bir bilgiye rastlayamadık. Ancak ana hatlarıyla Münâvî’nin nesebi, doğumu, ilmî şahsiyeti, verdiği eserleri ve vefatı hakkında genel bir tanıtım yapmaya çalışacağız.

Muhammed35 Abdurrauf b. Tâci’l-Ârifîn b. Ali b. Zeyni’l-Abidin Haddâdi el-Münâvî el-Kâhirî eş-Şâfiî Zeynüddîn36 ismiyle maruftur.

Münâvî, 952 yılında Kahire’de dünyaya gelmiştir. Erdemli, zahid, abid, Allah’tan korkan, Allah’a itaat eden, insanlara faydalı olmayı ilke edinen, evrad u ezkarına düşkün, sabırlı, sadık bir ilim adamıdır.

Muhibbî, Münâvî’yi tanıtırken “büyük imam, Hucce, Sebt, Kudve nitelendirmesinde bulunmuş ve asrının mümtaz/seçkin şahsiyetleri arasında yer aldığını nakletmiştir.

Münâvî, ilk tedrisini babasından almış ve küçük yaşta Kur'ân-ı Kerîm’i ezberlemiştir. Daha sonra dönemindeki önemli sayılan eserlerden Behçe’yi, Şafiî

34 Uğur, agm, DİA, VII, 13.

35 Muhammed ismi yalnızca Ziriklî’nin eserinde geçmektedir. (Ziriklî, Alâm, VI, 75). 36

(21)

metinlerini, İbn Mâlik’in Elfiyye’sini, Irâkî’nin Sîret’ini ezberlemiş ve dönemindeki şeyhlere arzetmiştir. Münâvî el-Medresetü’s-Sâlihiyye’de ders vermeye başlamıştır. Bu vazifeyi ifa ederken kendisini çekemeyenler olmuş, ancak Münâvî’nin derslerinde

Muhtasaru’l-Müzenî ve Nasbu’l-Cedel fi’l-Mezâhîb adlı eserleri ders kitabı olarak okutması, sorulan sorulara verdiği cevaplar, çekemeyen kimseleri etkilemiştir ve onların nezdinde değerli bir alim olduğu kanaatini oluşturmuştur.37

B. MÜNÂVÎ’NİN ESERLERİ

Münâvî, her alanda eser veren velûd bir alim olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde kabul edilmesinde ders aldığı hocaların ve eğitiminin belirleyici bir unsur olduğu kanaatindeyiz.

Münâvî’nin hocaları ve aldığı dersler hakkında bilgi verecek olursak; Münâvî’nin ihtisasında en büyük paya sahip olan ve Münâvî’yi gün yüzüne çıkaran hocası eş-Şems er-Ramlî’dir. Münâvî, bu hocasından fıkıh dersi, Muhammed Bekrî’den tefsir ve tasavvuf dersleri, en-Necmu’l-Gaytî, Şeyh Kasım, Şeyh Hamdân el-Fakih ve Şeyh et-Tablavî’den hadis dersleri almış, tasavvuf alanında ise döneminin şeyhlerinden:

-Şeyh Muhammed el-Menâhûlî ve Şeyh Muharrem er-Rûmî’den Halvetiye tarikatını,

-Şeyh Hüseyin er-Rûmî el-Münteşevî’den Bayramiye tarikatını, -Şeyh Mansur el-Gaytî’den Şazeliye Tarikatını

-es-Seyyid Mes’ûd el-Taşkendî’den Nakşibendiye tarikatını öğrenmiştir.38 Münâvî, almış olduğu bu eğitimden sonra eser telifine başlamış ve öğrencilere ders vermiştir. Süleyman Bâbilî, Seyyid İbrahim et-Taşkendî, Şeyh Ali Echûrî, el-Velî el-Mutekid Ahmed el-Kelbî ve oğlu Şeyh Muhammed talebelerinden bazılarıdır.39

Münâvî’nin ders verdiği öğrencilerinin yanı sıra, kendisini zehirleme teşebbüsünde bulunacak kadar hased eden ve çekemeyen kimseler de olmuştur. Münâvî, bu insanların kendisini zehirlemesinden kaynaklanan hastalığının uzun sürmesi

37 Muhibbî, age, II, 412-413. 38 Muhibbî, age, II, 413. 39

(22)

neticesinde vücut azaları iş göremez hale gelmiş ve bu sebeple Münâvî eserlerini oğlu Tâceddîn Muhammed’e yazdırmıştır.40

Verdiğimiz bilgilerden anlaşılacağı üzere, Münâvî, her ne surette olursa olsun, her türlü olumsuz koşullarda dahi ilme olan iştiyakını kaybetmemiş, eserlerini telif etmeye devam etmiştir. Münâvî’nin ilme verdiği değerin ve bu değeri yüceltmek için gösterdiği gayretin takdire şayan olduğu kanaatindeyiz.

Münâvî’nin telif ettiği/yazdığı eserlere değinecek olursak Kehhâle, Münâvî’nin sadece beş eserinin ismini kaydeder.41 Ziriklî ise Münâvî’ye ait yirmi bir eserin ismini kaydeder.42 Münâvî’nin yazdığı eserlerle ilgili en geniş ve detaylı bilgiyi Muhibbî vermektedir. Muhibbî’nin kaydettiği Münâvî’ye ait eserler ve muhtevaları hakkında genel bir sınıflandırma yapmak suretiyle altı başlık altında sınıflandırır:

1. Arap Dili ve Edebiyatı Alanındaki Eserleri

-İhkâmu’l-Esâs fî İhtisâri’l-Esâs: Zemahşerî’nin belağata dair Esâsu’l-Belâğa adlı eserinin ihtisarıdır. Münâvî, bu ihtisarını Kâmûs’a göre tertip etmiştir.

-el-Muhâdiru’l-Vadiyye fi’ş-Şem’ati’l-Mudiyye: Suyûtî’nin Arap Dili ile ilgili eş-Şem’atu’l-Mudiyye adlı eserinin şerhidir.

-Şerhu’l-Kâmus: Fîrûzâbâdî’nin el-Kâmûsu’l-Muhît ve’l-Kâbûsu’l-Vasît isimli eserin şerhidir. Dâl harfine kadar olan kısmın şerhin tamamlanmıştır.

-Bulûğu’l-Emel bi Ma’rifeti’l-Elğâz ve’l-Hiyel.43

2. Fıkıh Alanındaki Eserleri

-Fethu’r-Raûfi’l-Habîr bi Şerhi Behceti’t-Teysîr Nazmi’t-Tahrîr: Eseri Ferâiz bölümüne kadar yazmış, geri kalan kısmını oğlu Muhammed Tâcu’d-Dîn tamamlamıştır.

-el-Fethu’s-Semâvî bi Şerhi Behceti’t-Tahâvî: Tahâvî’nin el-Behce’sinin şerhidir. Şafii fıkhına dair yazmıştır. Sonra bu kitabı ihtisar etmiştir. Kitabın kendisi ve ihtisarı tam değildir.

-İthâfu’n-Nâsik bi Ahkâmi’l-Menâsik: Dört mezhebe göre hacc görevlerini anlatan bir eserdir.

40 Muhibbî, age, II, 413.

41 Kehhâle, Mu’cemu’l-Müellifîn, V, 221. 42 Ziriklî, Alâm, VI, 76.

43

(23)

-İthâfu’t-Tullâb bi Şerhi kitâbi’l-‘Ubâb: Kitâbu’l-‘Ubâb’ın şerhidir. Eserini Kitâbu’n-Nikah’a kadar yazmıştır. Bu eserinin üzerine bir haşiye yazmış ancak tamamlayamamıştır.

-Kitâbun fi’l-Ferâiz: Kitabın adı zikredilmemiştir. Sadece “Ferâiz konusunda bir kitabı vardır” denilmiştir.

-Şerhu Varakâtı İmâmi’l-harameyn: İmamu’l-Harameyn Abdülmelik b. Abdillah el-Cüveyni’nin, fıkıh usûlüne dair varakâtının şerhidir.

-Teysîru’l-Vukûf ‘alâ Ğavâmîdî Ahkâmi’l-Vukûf: Vakıflarla ilgili hükümlerin yer aldığı bir kitaptır.44

3. Kelam, Felsefe ve Mantık Alanındaki Eserleri

-İ’lâmu’l-Avâm bi Usûlî Fenneyyi’l-Mantık ve’l-Kelâm: Kelam ve Mantık’a dair yazılmış bir eserdir.

-Şerhu Nazmi’l-‘Akâid li İbn Ebî Şerîf 45

-Şerhu’l-Kasîdeti’l-Ayniyye li İbn Sînâ: İbn Sînâ’nın el-Kasîdetu’l-Ayniyye fî Beyâni Ahvâli’n-Nefsi’n-Nâtıka ve Ta’allukihâ ile’l-Bedeni ve Fîrakihâ adlı eserin şerhidir.

-et-Teşrîh ve’r-Rûh ve mâ bihî Salâhu’l-İnsân ve Fesâduh46

4. Tasavvuf ve Ahlak Alanındaki Eserleri

-Fethu’r-Raûfi’l-Cevvâd fî Şerhi Mazûmeti İbn el-‘İmâd: İbn el-‘İmâd’ın yemek adabı hakkındaki manzumesinin şerhidir.

-İrsâlu Ehli’t-Ta’rîf: İbn Sînâ’nın tasavvuf konusunda yazdığı risalesinin şerhidir.

-Şerhu Menâzili’s-Sâirîn: Abdullah b. Muhammed el-Ensârî’nin tasavvufi hallerle ilgili Menâzilu’s-Sâirîn adlı eserinin şerhidir.47

5. Menâkıb ve Tabakât Alanındaki Eserleri

-Menâkıbu’ş-Şâfiî

44 Muhibbî, age, II, 414-415. 45 Muhibbî, age, II, 413. 46 Muhibbî, age, II, 416. 47

(24)

-Menâkıbu’ş-Şeyh Ali el-Havvâs

-es-Safve bi Menâkıbi Beyti Âli’n-Nübüvve48

6. Hadis Alanındaki Eserleri

-Buğyetu’t-Tâlibîn li Ma’rifeti İstilâhi’l-Muhaddisîn -Netîcetu’l-Fiker fî Şerhi Nuhbeti’l-Fiker.

-el-Yevâkîd ve’d-Dürer Şerhu Şerhi Nuhbeti’l-Fiker

-et-Teysîr bi Şerhi’l-Câmii’s-Sağîr: et-Teysîr, Feydu'l-Kadîr’in ihtisarı olup yaklaşık olarak onun üçte biri hacmindedir.

- Miftâhu’s-Se’âde bi Şerhi’z-Ziyâde: Suyûtî’nin el-Câmi’u’s-Sağîr’e yaptığı zeyl olan Ziyâdetü’l-Câmi’u’s-Sağîr’in bir bölümünün şerhidir.

-Şerhu’l-Erbaîn en-Neveviyye:

-Şerhu’ş-Şifâ: Kâdî ‘İyâd’ın eş-Şîfâ bi’t-Ta’rif bi Hukûki’l-Mustafa adlı eserinin birinci bölümünün şerhidir.

-el-Câmi’u’l-Ezher min Hadîsi’n-Nebiyyi’l-Enver: Bu eserde otuz bin hadis kaydetmiştir. Bu hadislerden Suyûtî’nin el-Câmi’u’l-Kebîr’inde bulunmayanları göstermiş ve her hadisin sonunda, o hadisin derecesini belirtmiştir.

-Şerhu Şemâili’t-Tirmizî -Tevdîhu Fethi’r-Raûfi’l-Mucîb

-el-Ed’iyetu’l-Me’sûra bi’l-Ehâdîsi’l-Kudsiyye -Kitâbu’l-Müntekât min Lisâni’l-Mîzân

-er-Ravdu’l-Bâsim fî Şemâili’l-Mustafâ Ebi’l-Kâsım: Münâvî, bu eserinde Tirmizî’nin Şemâil’ini ihtisar etmiş ve ilavelerde bulunmuştur.49

C. MÜNÂVÎ’NİN VEFATI

Münâvî hem dini hem de pozitif ilimler alanında eser veren alimlerden biridir. Az yemek yer, günde bir öğünle iktifa eder ve az uyurdu. Bu sebeple vücudu zayıf düşmüş ve hastalanmıştır.50

48 Muhibbî, age, II, 416.

49 Muhibbî, age, II, 413-414. 50

(25)

Münâvî, 1031 yılının Safer ayının 23’ü51 Perşembe günü sabaha karşı, Kâhire’de vefat etmiş, Cuma günü Ezher Camii’nde namazı kılınarak zaviyesinin yanına defnedilmiştir.52

D. FEYDU'L-KADÎR’İN GENEL TAVSİFİ

Münâvî’nin kaleme aldığı Feydu'l-Kadîr, el-Câmi’u’s-Sağîr şerhleri arasında en çok kabul gören eser olmuştur.

Münâvî, bu eserinde ana hatlarıyla dil problemlerine değinmiş, fıkhî ihtilaflara girmeden hadisleri kısaca açıklamış, ricaliyle ilgili detaya kaçmaksızın bilgi vermiş, hadislerin sıhhat ve za’f açısından değerlendirmesini yaparak açıklamalarda bulunmuştur.

Münâvî’nin bu eseri, sayfaların üst tarafında el-Câmi’u’s-Sağîr’in harekelenmiş ve numaralandırılmış metniyle birlikte altı cilt halinde basılmıştır. Münâvî, fazla geniş

ve detaylı bulduğu bu şerhi daha sonra et-Teysîr bi Şerhi’l-Câmi’i’s-Sağîr adıyla ihtisar etmiş ve iki cilt halinde yazmıştır. Münâvî el-Câmi’u’s-Sağîr’in Zeyli üzerine de

Miftâhu’s-Se’âde bi Şerhi’z-Ziyâde adlı bir şerh kaleme almış ancak tamamlayamamıştır.53

Ali Osman Koçkuzu, Feydu'l-Kadîr isimli eserin özelliklerini maddeler halinde şu şekilde açıklamıştır;

1. Eserde, otuza yakın kaynak taranarak, haberlerin tahrici yapılmış, remizleri verilmediği halde bazı tali kaynaklardan da faydalanılmıştır.

2. Pek çoğu kısa olmak üzere, çok sayıda hadis ihtiva etmektedir. Bu sayıya şerhler arasında zikredilen bazı eser ve haberler de ilave edilirse sayı daha da artacaktır. 3. Hadislerin alfabetik sıralanmasındaki uyum dikkat çekicidir. Çünkü ilk harfler dışındaki diğer harfler de kendi içinde alfabetik sıraya konulmuştur.

4. Hadisin sıhhat ve za’fına ilişkin bilgiler şerhde daha da genişletilerek verilmiştir.

5. Münâvî, eserin asıl sahibi Suyûtî gibi yalan ve uydurma haberlerle eserini doldurmaktan kaçınmıştır.54

51

Kehhâle, Mu’cemu’l-Müellifîn, V, 220.

52 Muhibbî, age, II, 416.

53 Çakan, Hadis Edebiyatı, 141; Koçkuzu, Hadis Araştırma Teknikleri, s. 9; Uğur, “el-Câmi’u’s-Sağîr”,

DİA, VII, 114.

54

(26)

Münâvî, Feydu'l-Kadîr’de hadisleri şerhederken bir takım konularda hassasiyet göstermiş, zikredilen hadisleri Kütüb-i Sitte’de yer alıp almadığına, Buhârî ve Müslim’in şartlarına uyduğu halde Sahihlere alınmayan hadislere işaret etmiştir.

Münâvî, ihtiyaç hissettiğinde ravilerin nisbeti ve künyesiyle ilgili bilgiler vermiş, hadisin doğru anlaşılması için harekelerin nasıl olması gerektiğini, hadislerde geçen lafızların sarf ve nahiv açısından değerlendirmesini, nakledilen hadislerle ilgili kıssa ve herhangi bir rivayet varsa bu bilgileri kısaca vermek suretiyle şerhini zenginleştirmiştir. Münâvî Feydu'l-Kadîr’in dördüncü cildinde 4368-6240 numaralar arasında bulunan hadisleri şerhetmiştir.

Feydu'l-Kadîr’in dördüncü cildi

(

&*+,- ./

))

hadisiyle başlar ve

/5

01 234

)

0678

(

hadisiyle sona erer. Dördüncü ciltte toplam 1872 hadis yer almaktadır. Hadislerin büyük çoğunluğu tek satırlık hadislerden oluşmaktadır. Münâvî, bu hadisleri şerhederken öncelikle gerekli gördüğü yerlerde hadislerin harekelenmesi ve okunuşuyla ilgili bilgi verir.Daha sonra hadis metinlerini parantez içerisinde vermek suretiyle hadisde kastedilen manayı açıklar.Hadisin anlaşılmasına katkı sağlayacak haber ve

rivayetler varsa onları nakleder.Bunun akabinde hadisin geçtiği diğer kaynakları zikreder ve hadisin isnadı ile ilgili bilgi verir.Münavi hadisin isnadı ile ilgili bilgi verirken; bazen hadisin isnadının tamamını bazen de sadece hadisin isnadında yer alan mecruh, problemli raviler hakkında Cerh ve Ta’dil otoritelerinin değerlendirmelerini nakleder.

(27)

II. BÖLÜM

MÜNÂVÎ’NİN SUYÛTÎ’YE İTİRAZLARI

I. SAHİH HADİSLERE İTİRAZI

Münâvî’nin Feydu'l-Kadîr adlı eserinin dördüncü cildinde Suyûtî’in sahih

(



)

remzi verdiği 730 hadis yer almaktadır. 730 Hadisin 27’si Münâvî’nin: Suyûtî’nin sahih remiz vermekle hata etmiştir dediği ve isnadında yer alan mecruh raviler sebebiyle itirazda bulunduğu hadislerdir. Bu hadisler şunlardır:

1 9

:1 01- ;- )

:

=>?- )- @- A8BC DEF1- GHCI

.

K0L A+3M 0LC ND,0L OL PQ1 'E/C

- K0L A+3M 0L QR- S

7 ;- ) N:1 T

:

4 *, N-UL 04 -C 'V- KW*

OL D, 0LC 'V- D

=X+,- YZH [\]HC ^:_Q5- DZ`EX 07a ;- ) N'

.

bZ D+L 'V- )- ]8,- N06Z8 ;- )

c)-

)



) (

28 O

(

“Allah Ebû Bekr’e rahmet etsin çünkü beni kızıyla evlendirdi. Hicrette yol arkadaşlığı yaptı. Malından harcayarak Bilâl’i azad etti. İslâm yolunda Ebû Bekr'in malı gibi bana hiçbir mal fayda vermedi. Allah Ömer’e rahmet etsin; acı da olsa hakkı söyler. Hak onu kendi başına bıraktı, onun bir dostu yoktur. Allah Osman'a rahmet etsin, melekler ondan haya eder. Güçlük ordusunu savaşa o hazırladı. Allah Ali'ye rahmet etsin, Allahım, onun dönüp dolaştığı yerde hakkı onunla beraber kâim kıl!”

Suyûtî bu hadisi Ali b. Ebî Talib’den sahih olarak nakleder.

Münâvî, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzi vermesinin uygun olmadığını, çünkü İbnü’l-Cevzi’nin bu hadisin Muhtar’la maruf olduğunu, Buhârî’nin bu ravi hakkında münkeru’l-hadis dediğini, İbn Hibbân’ın ise bu ravinin meşhur ravilerden münker rivayetlerde bulunur, dediğini kaydeder.55

Hadisin isnadında cerh edilen Muhtar b. Nafi’ Ebû İshak hakkında; Buharî, “münkeru’l-hadis”, Nesaî “leyse bi sika”, İbn Hibbân “münkeru’l-hadis” olduğu değerlendirmesinde bulunurlar.56

Tirmizî, Sünen, V, 633; Ukaylî, Duafâ, IV, 210; Taberânî, Muce’mu’l-Evsat, VI, 95; İbn Adî,

el-Kâmil, VIII, 200; Deylemî, el-Firdevs, II, 264; Münâvî, Feydu'l-Kadîr, IV, 18.

55 İbnu’l-Cevzî, el-İlel, I, 255.

56 İbn Adî, el-Kâmil, VIII, 200; İbnu’l-Cevzî, ed-Duafâ, III, 110; İbnu’l-Cevzî, el-İlel, I, 255 Zehebî,

(28)

Hadisin isnadında münkeru’l-hadis olarak nitelendirilen Muhtar b. Nafi’ olmasından dolayı hadis zayıftır.

2

e,/ OL f ^F501 ^+gC N-8h,- OL 0-WR 07Z% 0iL) e,/ OL f ^F501 0iL)

-8h,- OL 0-WR 07Z% ^+g

)



(

j0Zi,-C

)

k[5- l)0V- O1 KQ1 O

(

“Medine şehrinde (geçirilen) ramazan, diğer şehirlerde geçirilen ramazanlardan bin kat daha hayırlıdır. Medine şehrinde (kılınan) bir Cuma namazı, diğer şehirlerde kılınan Cuma namazından bin kat daha hayırlıdır.”

Suyûtî’nin Bilal b. el-Hâris el-Müzenî’den sahih olarak rivayet ettiği bu hadis hakkında ,Münâvî, Heysemî’nin hadisin isnadında zayıf bir ravi olan Abdullah b. Kesîr vardır57 dediğini Ziyaûddîn el-Makdisî’nin bu hadisi tahric etmesinin doğru olmadığını kaydeder.

Hadisin isnadında zayıf olarak nitelendirilen Abdullah b.Kesir b.Cafer hakkında; İbn Hibbân “la yuhteccu bih” İbn Ma`în “leyse bi şey” değerlendirmesinde bulunurlar.58

Zehebî, Mizân’da, hadisin batıl olduğunu, isnadının ise karanlık olduğunu belirtir.59

Suyûtî`nin, Zehebî’nin batıl değerlendirmesinde bulunduğu bu hadisi, sahih olarak kaydetmesi uygun değildir.Hadis batıldır.

3

--6> -W,W* C )Wh*,- -C)CI

-)

m(

)

n10o O1 I O

(

“Kabirleri ziyaret edin ve batıl sözler söylemeyin .”

Suyûtî, bu hadisi Zeyd b. Sâbit’den rivayetle sahih remizle nakleder

Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, I, 372; Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, III, 487; Deylemî, el-Firdevs, II, 275;

Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, III, 145; Münâvî, Feydu'l-Kadîr, IV, 39-40.

57 Heysemî, age, III, 301.

58 İbnu’l-Cevzî, ed-Duafâ, II, 135; Zehebî, el-Muğnî, I, 560; İbn Hacer, Lisan, IV, 548. 59 Zehebî, Mîzan, II, 473.

(29)

Münâvî, Heysemî’nin hadisin isnadında Muhammed b. Kesîr b. Mervân olduğunu ve çok zayıf bir ravidir60 dediğini kaydeder.

Hadisin isnadında geçen Muhammed b. Kesîr b. Mervân hakkında; Ebû Hatim er-Râzî “münkeru’l-hadis”, el-Ezdî “metruku’l-hadis”, İbn Adî “münkeru’l-hadis ve

batıl rivayetleri vardır” değerlendirmesinde bulunurlar.61

Münâvî, şerhinde Heysemî’nin verdiği bilgileri kaydetmek suretiyle Suyûtî’nin bu hadise sahih remzi vermesinin doğru olmadığı kanaatindedir.Hadis zayıftır.

4

-j0Z7 pj07:1 j0q7 ^FE% W:ER

.

r/ OL

s

s-rtC D, n%uER- 0?

"W$W4 0]Z%

0X8,-

eZX,

-)



) (

= T- O

(

“Fitne sağır, dilsiz,kör olacaktır.Kim fitneyi yüceltirse fitne ona zarar verir.Dilin onu yüceltmesi kılıcın kesmesi gibidir.”

Suyûtî, bu hadisi, Ebû Hureyre’den rivayetle, sahih remizle nakleder. Münâvî, hadisin isnadında, Abdurrahman el-Beylemânî olduğunu ve bu ravinin rivayetiyle ihticac edilmeyeceğini kaydeder.

Hadisin isnadında geçen, Muhammed b. Abdirrahman el-Beylemânî hakkında; Ebû Hatim “leyyin”, Dârakutnî “zayıf”, İbn Hibbân “mevzu rivayetleri vardır” değerlendirilmesinde bulunurlar.62

Münâvî, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzi vermesinin doğru olmadığını ifade eder. 5

-.C3,- ;- -W8R

:

(+,- #Z/ W+7X .C3,- &- vw-C ^Fx- =R 0y0%

-)



) (

O

^L0L/

(

* 60 Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, III, 58.

61 İbn Adî, el-Kâmil, VII, 503; İbnu’l-Cevzî, ed-Duafâ, III, 94; Zehebî, Mîzan, IV, 20;el-Muğnî, II,365;

İbn Hacer, Lisan, VII, 460.

Ebû Davud, Sünen, Fiten, 4, 102; Taberânî, el-Muce’mu’l-Evsât, VIII, 308; Deylemî, el-Firdevs, II,

318;Münavi, Feydu'l-Kadîr, IV, 101.

62 İbn Adî, el-Kâmil, VII, 382; Zehebî, Mîzan, III, 617; el-Muğnî, II, 334.

* Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VIII, 246; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, X, 398; Münâvî, Feydu'l-Kadîr,

(30)

“Allah’tan cennetin merkezi olan Firdevs’i isteyin.Şüphesizki Firdevs ehli arşın gürlemesini (sesini )dinlerler.”

Suyûtî’nin Ebû Ümâme’den sahih olarak işarette bulunduğu bu hadis hakkında Münâvî; Heysemî’nin hadisin isnadında metruk bir ravi olan Cafer b. ez-Zübeyr vardır, dediğini nakleder.

Hadisin isnadında geçen Cafer b. ez-Zübeyr hakkında: Buhârî, er-Râzî, Nesaî, el-Ezdî, Ahmed b. Hanbel “metruk”;63 İbn Adiyy “hadisinde za’f olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulunurlar.64

Hadisin isnadında yer alan mecruh ravi Cafer b. ez-Zübeyr sebebi ile bu hadise sahih değil zayıf remzinin verilmesi daha uygundur.

6

-wc3,- z)0{EM- =0h+,- |&ci}%~-C NKX / € ;- v% NwDw8‚i~% ‚OwL ;- -W8R

-)



) (

O1- O

W+XL

(

*

“Allah’ın fazlından isteyiniz çünkü Allah kendisinden istenmesini sever. İbadetlerin en faziletlisi feraha kavuşmayı beklemektir.”

Suyûtî’nin, İbn Mes’ûd’dan sahih remizle naklettiği bu hadis hakkında Münâvî, hadisin isnadında zayıf bir ravi olan Hammad b. Vâkıd olduğunu kaydeder.

Tirmizî, Sünen’inde bu hadis hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmaz ancak hadsin senedinde geçen Hammad b. Vâkıd hususunda ihtilaf edildiğini kaydeder.65

Hadisin isnadında geçen Ebû Amr künyesi ile maruf olan Hammad b. Vâkıd el-Basrî hakkında; İbn Ma’în “zayıf”, Buharî “münkeru’l-hadis” Ebû Zür’a

“leyyinü’l-hadis”, İbn Hibbân “bu ravinin hadisi ile ihticac edilmez” değerlendirmesinde bulunurlar.66

63 İbnu’l-Cevzî, ed-Duafâ, I, 171; Zehebî, el-Muğnî, I, 208. 64

İbn Adî, el-Kâmil, II, 366.

* Tirmizî, Sünen, ed-De’avât, V, 565; Taberânî, el-Muce’mu’l-Evsat, V, 230; el-Mu’cemu’l-Kebîr, X,

101; Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, II, 43; Münâvî, Feydu'l-Kadîr, IV, 108.

65 Tirmizî, Sünen, V, 565. 66

(31)

Münâvî, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzini vermesinin doğru olmadığını ifade eder ve İbn Hacer’in hadisin hasen olduğu değerlendirmesini kaydeder.

7

-0w)Wz]|{w1 zmW|,X C N:ƒ34/ W|„zh1 ;- -W8R

.

:WzHzC 0… -W`XL0% zE†% -~‡wˆ~%

-)

' 

) (

O

.0h

O1-(

“Allah’tan (dilediğinizi) avuçlarınızın dış kısmıyla değil, avuç içlerinizle isteyin. Bitirdiğiniz zaman da avuç içlerinizi yüzünüze sürünüz.”

Münâvî, bu hadisin bütün tariklerinin zayıf olduğunu kaydeder. Ebû Davud, bu hadisin isnadında zayıf bir ravi olan Muhammed b. Ka’b’ın olduğunu ve senedinin zayıf olduğunu kaydeder. Beyhakî’de es-Sünenü’l-Kübrâ’sında Ebû Davud’un verdiği bilgileri teyit eder.67

İbn Ebî Hatim, İbn Abbas’tan rivayet edilen bu hadisin münker olduğunu ifade eder.68

Münâvî, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzi vermesinin doğru olmadığını belirtir ve Suyûtî’nin, Ebû Davud’un bu hadis hakkındaki değerlendirmesini görmezden gelerek sahih remzi vermesinin hayret edilecek bir durum olduğunu ifade eder.Hadis zayıftır.

8

j07X,- S 0a,- &aL ^Fx- S :1 01- ‰w-C 7C :1 W1- ^Fx- &- KW]4 ZR

-)

#

) (

O

M-(

*

“Cennet ehlinin efendisi Ebû Bekr ve Ömer’dir. Ebû Bekr cennette, gökyüzündeki Süreyya yıldızı gibidir”.

Ebû Davud, Sünen, Salat, II, 78; İbn Ebî Hatim, İlel, II, 351; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, X, 315;

Hakim, el-Müstedrek, I, 719; Beyhakî, Sünen, II, 212; Münâvî, Feydu'l-Kadîr, IV, 109.

67 Beyhakî, age, II, 212. 68 İbn Ebî Hatim, İlel, II, 351. *

(32)

Münâvî, bu hadisin isnadında Yahya b. Anbese olduğunu ve Zehebî’nin bu ravi hakkında, İbn Hibbân’ın “deccal, hadis uydurur” değerlendirmesinde bulunduğunu kaydeder.

Hadisin isnadında geçen Yahya b. Anbese el-Basri hakkında; Dârakutnî

“kezzab”, el-Ezdî, “kezzab hadisi yazılmaz”, İbn Hibbân “deccal, hadis uydurur,

rivayeti caiz değildir”, İbn Adî “sika raviler üzerinden mevzu rivayetler nakleder” değerlendirmesinde bulunurlar.69

Münâvî, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzini vermesinin uygun olmadığı, hadisin isnadında vedda’ bir ravi olan Yahya b. Anbese’den dolayı hadisin mevzu olduğu kanaatindedir. 9

-ŠL O1- 2XZ ‹L/ OL w~QzHc) zw)‚zZcR

.

K0qH,- K0Ew$ w-cc]‚ucC

^Œ[ O1-

)



) (

O

M/

(

*

“Ümmetimden iki kişi İsa b. Meryem'e yetişecek ve Deccal'in savaşına şahitlik edecektir.”

Suyûtî, bu hadisi, Enes b. Mâlik’ten rivayetle sahih remizle nakleder. Münâvî, şerhinde; Zehebî’nin, hadisin isnadında geçen ve zayıf bir ravi olan Abbad b. Mansûr sebebiyle hadisin münker olduğu değerlendirmesini kaydeder.

Taberânî, Enes b. Mâlik’ten rivayet ettiği bu hadisi

3r-C ^L0Z*,- W ^Fx- |&  OL K\C~-

0cM~-.

ziyadesiyle kaydeder.70

Hadisin isnadında geçen Abbad b. Mansûr en-Nâcî Ebû Seleme hakkında; İbn Adî “hadisi yazılabilir”, İbn Ma’în “leyse bi şey”, Nesaî “zayıf”, Ebu Hatim “zayıf ama

hadis yazılabilir”, es-Sacî “zayıf ve müdellis” değerlendirmesinde bulunurlar.71

69

İbn Adî, el-Kâmil, IX, 126; İbnü’l-Cevzî, ed-Duafâ, III, 201; Zehebî, Mîzan, IV, 400; el-Muğnî, II, 526; İbn Hacer, Lisan, VIII, 468.

* İbn Adî, el-Kâmil, V, 456; Hakim, el-Müstedrek, IV, 587; Münâvî, Feydu'l-Kadîr, IV, 125. 70 Taberânî, el-Muce’mu’l-Evsât, IV, 268; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, VII, 350.

71

(33)

Münâvî, hadisin isnadında yer alan mecruh ravi sebebiyle, Suyûtî’nin bu hadise sahih remizle işaret etmesinin doğru olmadığı kanaatindedir.Hadis zayıftır.

10

-ic zŽ0]*% 20+E -W$/ ‹L/ S |W|:cZcR

w&

- w&_0X5-

zC

‹L/ )-r ‘,

)



) (

O

01Wo

(

*

“Ümmetim içerisinde ,fakihleri ,çözümü zor olan meselelerle meşgul olan topluluklar olacaktır ki onlar ümmetimin şerlileridir.”

Suyûtî, bu hadisi, Sevban’dan rivayetle, sahih remizle nakleder. Münâvî, Heysemî’nin, hadisin isnadında geçen Yezîd b.Rabî’a’nın metruk bir ravi olması sebebiyle hadisin muallel olduğu değerlendirmesini kaydeder.

Hadisin isnadında geçen, Yezîd b. Rabî’a Ebû Kâmil ed-Dımeşkî hakkında; Buhârî “hadisleri münkerdir”, Ebû Hatim er-Râzî “daîfü’l-hadis, münkeru’l-hadis”, Nesaî “metruku`l-hadis”, Dârakutnî “zayıf”, İbn Adiyy “lâ be’se bih olmasını umud

ederim” değerlendirmesinde bulunurlar.72

Münâvî, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzini vermesinin doğru olmadığı, hadisin isnadında metruk bir ravi olması sebebiyle hadisin zayıf olduğu kanaatindedir.

11

-’^+1)/

:

C,- '10R “‚Zc]z cC ”+,- '10R 0M/

'10R ’KQ1C Nw.3,- z'w10cR |0c7}8cRC 

YhV-–

)

 

(

M/ O

)



(

•M0 / O

)



(

^L0L/ T/ O

*

“Önceliği olan dört kişi vardır.Araplar içerisinde ben öncelikliyim,Rumlar içerisinde Suheyb,İranlılar içerisinde Selman,Habeşliler içerisinde Bilal önceliklidir.”

Münâvî, Hakimin, Umare b. Zazan’ın bu hadisle teferrüd ettiği’ni; Zehebî’nin Umare’yi vahî olarak değerlendirdiğini; Dârakutnî’nin ise bu raviyi zayıf kabul ettiğini

* Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, II, 98; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 155; Münâvî, Feydu'l-Kadîr, IV,

127.

72

İbn Adî, el-Kâmil, IX, 132; İbnu’l-Cevzî, ed-Duafâ, III, 208; Zehebî, Mîzan, IV, 422; el-Muğnî, II, 536; İbn Hacer, Lisan, VIII, 493.

* Taberânî, el-Muce’mu’l-Evsat, III, 241; el-Mu’cemu’l-Kebîr, VIII, 29, 111, el-Mu’cemu’s-Sağîr, I, 182;

Hakim, el-Müstedrek, III, 321, 454; Ebû Nuaym, Hilye, I, 185; Deylemî, el-Firdevs, I, 45; Zehebî,

(34)

ifade eder. İbn Adî’nin Ebû Umame’den rivayetle verdiği bu hadisin batıl olduğunu ve bu isnadla hadisin aslının olmadığını kaydeder.

Hadisin isnadında gecen, Umâre b. Zazan Ebû Seleme es-Saydalanî hakkında; Buhârî “hadisi muzdaribtir”, Ahmed b.Hanbel “münker rivayetleri vardır.”, Ebu Hatim “hadisi yazılır ancak ihticac edilemez”, Dârakutnî “zayıf”, Ebu Zür’a “lâ be’se bih”, İbn Adî “lâ be’se bih” değerlendirmesinde bulunurlar.73

Münâvî, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzini vermesinin isabetli bir karar olmadığını ifade eder. Zehebî’nin vahî olarak değerlendirdiği Umare b. Zazan sebebiyle de hadisin mevzu olduğu kanaatindedir.

12

… qz]c – ^oQo -WM04 -‡0% —Fo-C -W,01 €]

0„Zu,-–

)

)-[h,-) (

O

T/

=

(

*

“Şeytan bir ve iki kişiye vesvese verir. Üç olduklarında onlara vesvese veremez."

Münâvî, bu hadis hakkında Heysemî’nin, “hadisin isnadında zayıf bir ravi olan

Abdurrahman b. Ebi’z- Zinad vardır”74 dediğini kaydeder.

Hadisin isnadındaki mecruh ravi Abdullah b. Zekvân Ebu’z-Zinâd hakkında; Ahmed b. Hanbel “muztaribu’l-hadis” , Nesaî “zayıf”, Yahya b.Ma’în “lâ yuhteccu

bih”, Mâlik “sika” değerlendirmesinde bulunurlar.75

Münâvî, hadisin isnadında cerhedilen ravi olması sebebiyle, Suyûtî’nin bu hadise sahih remzini vermesinin uygun olmadığı,hadisin zayıf olduğu kanaatindedir.

13

-c C NwcFc˜},- w™w1-cL S -Wš8c

0y0h,/ OL -C|q›cW

.

OL -C|q›cWccC w&w1- wOw0+L S -Wš8cz C

0y0h,/

)



) (

fi O1 ZR/ O

(

*

73 İbn Adî, el-Kâmil, VI, 152; İbnu’l-Cevzî, ed-Duafâ, II, 203; Zehebî, Mîzan, III, 176; el-Muğnî, II, 106. * Dârakutnî, İlel, IX, 195; Deylemî, el-Firdevs, II, 379; Münâvî, Feydu'l-Kadîr, IV, 186; Aclûnî,

Keşfu’l-Hafâ, I, 399.

74

Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, III, 215.

75 İbn Adî, el-Kâmil, V, 450; İbnu’l-Cevzî, ed-Duafâ, II, 94; Zehebî, Mîzan, II, 420; el-Muğnî, I, 535; İbn

Hacer, Lisan, IV, 475.

* Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 352; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, I, 206; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid,

Şekil

Tablo 1: Feydu'l-Kadîr’de geçen hadislerin dağılımı

Referanslar

Benzer Belgeler

Nasıl eli becerikli bir illüstratörün bir res- sam olmasına imkân kalmamışsa aynen onun gibi, iç dünyadan çok, standart bir gösterişe, usta bir ruhsuz desene sahip olan

[r]

Ve sonra bir olan Allah’ın lütfuna muhtaç Celvetî târikatı müntesibi, Allahu Teâlâ Onu kovulmuş şeytanın tuzağından muhafaza etsin, El-Hac Hulûs Muhammed, Allah

Ahmet AĞIRAKÇA (Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü) Nihat BÜYÜKBAŞ (Atatürk Araştırma Merkezi Başkan

/@AtamBaskanlik /Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı Bilgi İçin:

olması, 20 “Ateşte pişen şeyin yenmesinin abdesti gerektireceği” yönünde bir görüşe sahip olduğu izlenimi vermektedir. Yahya rivayetinde olduğu gibi- aynı türden

Hayvanî nefs; gazabî ve şehvânî nefs olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Muhammed Mâzî, daha önce nefsin güçlerini; nefsü’l-melekiyye/nâtıka,

C ¸ ¨ oz¨ um ˙Ilk fonksiyon ve ikincisinin tersinin bile¸simi aranılan g¨ omme d¨ on¨ u¸s¨ um¨ ud¨ ur.(0, 2π) aralı˘ gının son noktalarında sıfır olan s¨ urekli