• Sonuç bulunamadı

Başlık: HAYVAN BESLEME, BESLENME HASTALIKLARI VE , YEM KİMYASIYazar(lar):Cilt: 5 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001776 Yayın Tarihi: 1958 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: HAYVAN BESLEME, BESLENME HASTALIKLARI VE , YEM KİMYASIYazar(lar):Cilt: 5 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001776 Yayın Tarihi: 1958 PDF"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HAYVAN BESLEME, BESLENME HASTALIKLARI VE

, YEM KİMYASI

BUTZ, EARL L,: Araştırnıa. iist&bafıiın ana yolu. Research - Doorway ro Future. Journal of Animel Science 17. 277.283. 1958.

Bugün hayvan yetiştiriciler, ilim ve teknolorye her zamankinden da-ha çok önem vermektedirler, Hayvancılıktan istifade imk~.nları; ye-tiştirme, beslenme ve hastalıklarla savaş alanlarındaki verimli araş-tırmalarla sürekli olarak artmaktadır. Zamanımızca hayvan yetişti-riciI:ği alanında dikkate değer faktör. istihsal ve pazarlama

prensip-lerinde devrimci bir değişmedir. Araştırma ile hayvanlar, pazar

istek-lerine göre hazırlanır ve tertiplenen yem formülleri daha uy,gun ve

te-sirli bir nisbette hayvani prodüksiyona çevrilir. Hayvancılık

sektörün-de çalışan b'lginler, istlhsalin artınımasında büyük Amerika'nın rü-yasını gerçekleştirmek için önemli bircephe teşkil ederler. Zamanı-mız. araştırmaya dayanan bir bilim ve tekni'k çağıdır. Amerika'da her eyalet, kendi hayalini gerçekle~tirecek şumüllü bir araştırma bekle-mektedir. Bugün fikir alanı. coğrafya alanının yerine geçmişt:r. Ge-ografik görüş Amerika'da tarihe malolmuş ve artık Amerikalı bir

gen-cin gözleri «Batı» dan ayrılmıştır. Amerika'da bilim alanı ise ancak

bir arpa boyu yola ulaşabilmiştir. Bu alan henüz tes'rli ve verimli bir sınırda değildir. Bilginlerin ufukları dikeydir, henüz yatay bir durum göstermez. Bugün bilimsel ve teknik ilerlemelerden edindiğimiz tec-rübelere göre Amer'ka'n'n Ziraat ve Endüstrisindeki gelişmeler, ge-lecek on yıl içinde paralel bir manzara arzetmeyecektir. Organize edil-miş bir araştırmadır ki bilginleri. bugünkü rüyalarımızın sınırları içi-ne çeker. Bu görüş, seni eiçi-nerjilerinle, benim önüme geçiren asil b'r gayeye yönelmiştir. Bu görüş, Amerika adını verdiğimiz 'büyük Mem1e-kette yaşamayı mümkün kılan bir zamanı hazırlar. Bu inanh~, Ame-rika'nın ıKollej, üniversite, Ziraat Vekaıeti ve araştırma labüratuvar-larındaki b'limsel gelişmelerce ilk sırayı i~gal etmen için bulunmaz bir fırsatı verir. Amerika Hayvancılik sektörü, bilimsel ve teknik in-'

kilapıara ayak uyduramamış bir endüstriyi mükemmelolarak

tem-sil etmektedir. Geçen on yıl içindeki istihsal ve pazarlarnanaki gel

(2)

bulun-DİLMEN

maktayız. şüphes:z bugün Ameri,ka Ziraa'tı, !bilim veteknik prensip-ler:ne bağlı qlarak, daima artmak~a ~ulunan nüfusun gıda .ihtiyacını mükemmelolarak karşılamaktadır. Bugün Amerika'da bir ziraat iş-çisi kendi yiyecek ve giyeceğinden. başka ortalama olarak 19 Amerika-lının da ,gıda ve giyeceğini istihsal eder. Bundan bir jenerasiycn önce yani 1930 yılında ayni işçi 9 insanın gıda ve g'yeceğini temin edebilirdi.

1830 yılında ise bir ziraat işçisi ancak 3 kişinin gıca ve giyecek ihti-yacını lmrşılayabilirdi. Zamanla birlikte devri'me: miyim? Bugün ce-miyetimizin en sftbit karakteri, değişmedir ve devrimci olmaktır. Di-namik ıbir ekonomin'n karakteri bilhassa Amerikan ziraatında görü-lür. Ticari ve bilimsel cemiyetlerin programlarında, üniversiteler araş-tırma planlarında dinamik bir karakterin yer alması lazımdır. Kendi kendimize daima şunu sormalıyız: Devrimci miyim ve programım dev-rimci bir karakter gösteriyor mu? İçiiıde bulunduğum devrimci çev-reye geniş ölçüde int:bak edebiliyor muyum? Yoksa standardların, köh-ne metodların ve çalışmalardaki eski klişeler'n esirimiyim? İşte bu s<r rular, araştırma 've endüstri liderlerinin eskiye nazaran şimdi daha geniş bir görüşe sahip olmalarının lüzumunu açıkça gösterir. Araştir-ma ve eğitim; ilerileme ve gelişme zaAraştir-manlarını kısaltır. Washington'da Pennsylvan'a Avenue'den a.şağı doğru inerken Milli Arşiv Birıası

(=National Arc.hives Building) nın ön cephesinde ((IM1\ziyegeçen her şey mukadd~medir (=Whatis past is prologue) «kitabesini okuruz. Bunun anlamı: Bugün yaptıklarımız"n yarın için yete;. olmadığı de-mektir. Amerika'nın ni'fusu 10 yıl içinde tahminen 25 milyon artmak ~uretiyle bugün 171:milyona yükselmiştir. 1975 yılm0a Amerikan nü-fusunun 220 milyonu bulacağı tahmin edilebilir. Amer:kan nüfusu hız-la artarken şüprıesiz'nsanın gıra istihlak kapasitesi yükselm€z: An-cak zamanın gelişmelerine paralelolarak insanlar daha iyi bir gıda rejimine doğru yönelirler. Gıda kalitesinin düzeltilmesi ise ancak et,

süt ve yumurta gibi koruyucu hayvani yiyeceklerle mümkün olur.

Tahminlere göre 1975 yılında Amer'kada hayvan ve hayvan ürünleri-nin % 35 nisbetinde bir a,rt1ş göstereceği beklenmektedir. Bütün bun-lardan anlaşılıyor ki daima artan ihtiyaçlar karşısınrla «HAYVANCI-LIK ZIRAATI (.An'mal aırr:cuıture)) na girmemiz icabetmekterir. Bü-.tün bunlar Amerika'nın beygir gücünü (=Horsepower) gösterir. Hal-buk: bugün bizi1!l en büyük milli kaynağımız beyin gücü (= Brainpo-wer) dür. Yaşadığımız bilimsel ve sosyal çev,re, kompetan erkek ve ka-dınların sürekli olarak artmasını 'gerektirmektedir. Bu bakımdan bek-lediğimiz teknik .ve sosyal gelişmelere ulaşabilmek için Amerikan gençliğinin B e y i n güc ünü geliştirmek zorundayız. -Bugün Sput-n'k, Mutnik ve benzerlerinin yaFattığı histerik dalga karşısında

(3)

ÖZETLER

petan kimyager, fizikçi, mühendis ve ibüginlere ihtiyacımız bulundu-ğuna inanmalıyız. Başkala,rının yaptığı gibi dengesiz bir 'gençlik eği-timine girmemeliy:z. Yani gençlerimizin eğitirni tek taraflı olarak Y ı kı c ılı k bilimine doğru yöne,ltilmemelidir. Bugüne kanar genç-lerimize yaşa'ma sanatını öğrettik. Bundan sonra eğitim prQgramla-rımızda Amerikan rüyasını gerçekleştirecek bir muvazeneye yer vermek lazımdır. Hayvanı istihsal sektöründe de bakışlar, geriye doğru değ:! ileriye doğru çevrilmelidir.

Sabri DİLMEN (Göttingellj

SPLITTGE'RBER, H.: Yem karma!aır1TlJlJl1' !ka8:ıLes:ni 'taJyİ;neLmek iç:ın hayvaın .lıesti. Der Tiertest ZU1' Qualitaebbestimmung von Futtermischungen. Schwinezucht und

Schwinemast 4, 59, 1956.

Bir yemin gerek besin değeri ve gerekse hayvanlarda yaşama ve verim payları normları Oskar K e II n

e

r'in araştırmalarındanberi «Hasmo-labilir P.rotein» ve «Nişasta Birimin ölçüleriyle teSlbitedilmektedir. An-cak son araştırmalara göre bir rasyonun değerini bu ölçülerle belirt-mek mümkün değildir. Bir rasiyondald temel besin maddelerinin or-ganizmada gereği g:bi tesirli olaJbilmesiiçin bu rasiyonda kaliteyi tli-yin eden faktör~erin de yeteri kadar bulunması şarttıT. Yem karmala-rında kaliteyi belirten faktörlerden bilhassa Protein, VitaminIer, mi-neral madde ve hayati önemi h'aiz iz elementler başta ıgelir. Yazar, yemleri kalite bakımından birbirleriyle karşılaştırmak için yemlerde-ki Temel Besin Maddeleri miktarlarının önemli !bir roloynamadığı, ancak hayvan testlerinin kalitenin belirtilmesinde tesirli bir araştır-ma vasıtası olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu gibi araştıraraştır-malar- araştırmalar-da 'neticenin süratle alınabilmesi için Hayvan testlerinin kısa süreli olması lazımdır.

Sabri DİLıfEN (Göttiııgen)

ANONiM: Vitaınıin B'2 ve Im~rimsiJcfnıl-,-ı:örüzeıı',ıı.de

ı.

Av.rupa .simpoı;yumu, 1.

Euro-pai,~che Symposium über Vitamin Bıı und lntrinsic Faktar. lııternationale Zeitschrift tür Vitamintorsc1ıulıg 26, .177 - 434, 1956.

Bu yazıda Mayıs 1956 yılında toplanan Vitamin :Ş12kongresi tebHgleri yer almaktadır. Altmıştan fazla tebliğ ihtiva eden bu raporda konular şu suretle sıralanmıştır:

ı.

Vitamin BI2 nin kimyası, 2. Vitamin BI2 nin biyolojik aktivitesi ve biyoşimik tesir mekanizması, 3. Intririsic faktör ve Vitamin BI2yi bağlayan faktörler, 4. Vitamin BI2 nin analizi,

5. Vitamin BI2eksikliğİnin patojenitesi, belirtileri ve teşhisi, 6. Vitamin BI2 nin patolojisi, 7. Vitamin BI2 nin terapötik tatbikatı olarak yedi bölümde toplanmıştır. •

(4)

DiLMEN

DAVIS, R. F., WOODHOUSE, N.

S.,

KENNEY, M. and BECK, G. H.: Lfil~krasiyo-nunda muhtdj{ m:K'tai;111:1da bui'una'll p:'oteoi,mnııumril1Jd-d1<ii.UiÇUOU yağ' as1dılerine te,si.~i. The effect of various levels of dietary protein uıwn the vola!ile.fatty acid.ç in the rumen of the dairy oow. Journal. of Dairy SCWnce 40, 75 -80, 1957.

GevişgeUren hayvanların rumeninde bakteri tes:riyle kompleks yapı-da kar:bon hidratların yıkılmasından son ürün olarak uçusu yağ asid-leri cıekillenir. ~uhtelif miktarlarda protein ihtiva eden üç rasiyon 9 inekle denemeye alınmıştır. Bu yemlerne deneylerinde rasiyondaki pro-tein m:Ktarının uçucu yağ.asidleri sentez derecesine tesiri kontrol edil-miştir. Denemenin 13. ve 20. günlerinde arka arkaya üç gün mmenden alınan nümunelerde pH - değeri, sirke' asidi, propiyon asidi, tere-yağı asidi ve valeriyan asidiyle yüksek yağ asidIeri miktarla-n tesbit edilmiştir. Yüksek miktarda protein ihtiva eden rasiyonun, uçucu yağ asidIeri mutlak miktarlarını artırdığı görülmüştür. Ancak s:rke asidi miktarında is~atist~k ol.arak önemli bir artış tesbit edile-memiştir. Hatta_yağ asidIerinin total miktarında sirke asidi % itiba-riyle biraz azalmış ve tereyağı asidi miktan ise yükselmiştir. Deneme-nin 13. ve 20. günler:iıde rumen muhteviyatında tesbit edilen değer-lere göre geviş getiren hayvanlardarumenin yeni bir rasiyona

intiba-k! ancak iki hafta

.

sonra mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.

.

Sabri -OhMEN (Göttiııgen)

BOLTON, ''\T. : Gcliı;mişkanatlılar.da ,değirmen ka;lıntm ;buğday un~ m~sırembryo~'U um!, 'yem1J.'t mısır glıuıtcni, soya fasuı:yası unu rı:'e yer fr~tığı Ur.UI1JU!J1111al71Illo'ma derecesi. The digestibil'ity by adult fowl.ç of wheat fiııe midellings, maizI' gemı meal, maize gl ten {eed, soyu bean meal and grotlndnut meal. JuurlUlI of Sei. Fuod Agric. 8,

132-136, 1957.

Gelişmiş 4 horoz ve 8 yumurta tavuğu ile yapılan 15 hazım deneymde buğday unu ile iki mısır unu 'yalnız başma ayrı ayrı ve diğer yemler ise eş:t miktarlarda buğday unu ile karıştırılarak verilmiştir. Gübre-deki N miktan doğru:lan doğruya tayin edilmiş ve üre asidindeki N 'se hesap yol~ ile bulunm~tur. Beş yemin ham protein~ hemen hemen

% 85 hazmolmuş karbon hidratlardan şeker ve nişasta ise tamamen hazmolmuştur. Pentozanların ise % 5,6 - 36,5 aras:nda hazmolabildiği belirtilmiştir. Yemde sellüloz ve Lignin miktarı azaldıkça bunların hazmolma derecelerinin yükseldiği tesbit edilmiştir. Pratik bakımdan ham sellüloz ile Vgnin'in tavuklarda hazmolmadığı kabul edilmekte-dir. Denemelerden elde edilen değerler şöyledir:

(5)

% H. P'ıotein

i

% H. Ya-ğ % N-sİz mad.

Yem •.. % H. Kül

Tüm iHaz. olan Tüm Haz. olan Tüm iHaz. olan

--- ",--- -._"-- ---BIlI~aıy liJlU 17 15,0 5,2 4,5 57,5

i

43.9 3,2 :Mısır glütem 25 22,3 1,9 1,1 50,5 31,5 5,3 Mıs~r emJhrlıyo. 19,2 15,4 11,5 9,8 43,1 14,4 2,5 Soya uaıııı 12,41 37,9 1,71 1,3 31,2 . 24,9 6,8 Yer fl!ltığı unu 49.,7 37,8 1,5 1,5 28,41 25,9 5,2

Sabri DİLMEN (Göttingen

,BENDER, A.E., DOELL, B.H.: P,rotciıılerıdıe Ibiyoc:ojiikdeğel,hıbe:ii:-rt1ınesi: Yeni hi.ı ,görüş. Biological evaluation of J)TOteins: A new aspect. Brit. Journal of Nutrition 11 14fJ - 148, 119.7.

Proteinlerde besin değerinin tesbiti için kullanılan rutin metodUIl modifikasiyonu ile Proteinin tesir oranı (=Prote~n effieiency ratio açıklanmakta ve organ~zınada kalan proteinin tesiri de (Protein reten tion effieiency P.R.E.) terimi altında incelenmekteciro Prote'nlerde b değerin tesbit edilmesi için cörder 'hayvanlık iki grup s:çan denemey alınmıştır. Birincigrubun rasiyonunda % 10 nisbet nde deneme prC}-teini bulunduğu hill.de, ikinci grubun rasiyonu tamamen proteinsi bırakılmıştır. Denemeden 10 gün so;:ıra her iki gruptaki ağırlık .artışı arasındaki fark tesıbit edilerek yejirilen protein miktariyle taks'ffi' edilmiştir. Bu suretle elde ejilen değere Net protein oranı (Netto pr~ tein ,ratio

=

N.P.R.) denilmiştir. Bu oran'n 16 ile çarpılmas:ndan elde edilen değere de (P.R.E.) denilmiştir. P.R.E. - Değerlerin'n Net - Protein işlenme değerleriyle paralelolarak gittiği ve rasiyonun yenilmesine bağlı bulunmadığı vücut analizleriyle tesbit edilmiştir. Bu değerler, deneme hayvanlarının yaşama ve gelişme :htiyaçlarını gösterEbilirler. Bu ara5tırmaya göre genç sıçanlarda vücut ağırlığı, vücutta biriken protein miktan için hassas bir ölçü sayılabilir.,

Sabri DİLMEN (Güttingen)

i

KHAN, N. A" BA.KER, B. E. : ,Pall<iiııtan'd-a,yeıD~enbazı ba~ag:iIler 110humlarmda amimı as:.d kompool~syon-u. The amino-acid compasition of same Pakistani pu[.çes. Journal Sci. Food Agric: 8. 301- 305. 1957.

Modifiye edilmi.5k~tğıt kromato.grafi metodu ile (Baker ve Khan : .JC}-umal Sei. Food Agric. 8, 217-1957) Batı Pakistan'da gen:ş ölçüde yay-gın bulunan beş türlü bakla,g'ller tohumunda 17 amino asid tesbit edilmiştir. Bu bitki tohumları, (1) eicer arietinum, (2) Vigna sinensis, (3) Lens esculmta, (4) PhasfOlus mung ve (5) Phaseolus radiatus olup tesbi~ edilen amino asid miktarlan şöyledir:

(6)

----.

, , D İLMEN i (1) (2) (3)

i

(4)

ı

(5) Amino asid % %

-

% % % --

.

--- ._._-_ ..- ----Manın 4,77 4,16 4,8'2. 3,84 4,15 Argl:'Ii..n 7,27 7,00 8,45 5,15 4,44 Asparajin as/{ii 12,6 11,8 13,2 10,3 12,1 Glut.aırnıim asLdi 19,3 16,3 17,6 16,5 17,0 GLyoin 3~88 3,86 3,85 3,60

i

4,03 llisl!Jd'in 4,46 3,33 3,81 3.28 4,05 Iısoleucin 7,90 6,24 6,30

ı

5.80 6,9'5 Leuoiın 14,1 11,3 10,9 10,5 12,9 L)"sm HI,O 6,54 7,96 6,80 7,94 Metlıionin 1,05 0,858 0,695 1,12 0,845 Phen;ylala-mn 8,03 5,96 6,25 6,30 7,07 Prolm 5,31 4,83 . 5,37 4,02 . 4.,72 Serin 5,5() 4,97 5,00 4,16 5,35 . ThreoIllm 4,96 5,31 4,47 , 3,85 4.;50 Th~yptophıı:n 1,78 1,28 1,22 1,40 1,35 Tyrosin 4,74 2,82 2,46 2,67

i

3,86 Valin 4,86 4,88 5,42 5,57

i

• 8,23

brtalama değerler ham protein miktarın:n

.

% si olarak verilmiştir .

SaMi DİLMEN (Göııingen)

RAEBER, L.; SCHAPlRA, G. ve CLAUDE DE'RYUS, ].: Ye>rJiMr )(ıa.sproteini -Me-taımyosin» h"aJ:dcmda. Über ein neues Muskeleiweiss das cMetamyosin». Seances Aead •.

Sci. 241, 1000 - 1003, 1955.

~azarlar, Elektrophores yardım~ ile Actomyosin ve Myosin'in yanında <Metamyosin» adını verdikleri yeni bir kas proteini tesbit etmiş!t'rdir. kaslarda bulunan bu yeni proteinin miktarı fötal kasda % 3-20,'gel'ş-' miş kaslarda % 0-5, kontraksiyona maruz kaslarda ise %'50-100

kadar-~ır.

Sabri DİLMEN (Göttingen)

BEHRENS, H. : Koyımlann ıkuıııu. aıtmlLsı. Über das VerlamIMn der Sehafe. Deutsehe Schaefereizeitfmg 48, 408 - 409, 1956.

~oyunların yavru atmaları a.di ve enfeksiyöz .olmak üzere ikiye ayrı-ır. Adi yavru atmalar, gebe koyunların hatalı bakım ve

beslenmele-inden ileri gelir. Koyunlarda a.di yavru atmalar tahminen % 10 - 15. Kadardır. Bulaşık karakterdeki yavru atmalar ise Vbriyonlar, Sal-' monellalar, Viruslar ve Brusellalar olmak üzere dört muhtelif hastalık

(7)

amilinden ileri gelir. Yazar tarafından hastalığın teşhisi, gidişi, savaş ve korunma tedbirleri üzerinde bilgi verilmektedir.

Sabri DİLMEN (Göttinge

BEHRENS, H. : Almaın 'Br.aıdzosu. Die Mutsche BracUJot. Deutsehe Sehae!ereizeitun

48, 285 - 286, 1956.

Alman Bradzosu genelolarak çok ,genç koyunlarda 'görülen bakteriy (Clostridium novyi = Novi basili) bir hastalıktır. Normalolarak koyu ların mide-<barsakkanalında ve karaciğerinde raslanan bu basil kar ciğerin distom tesiriyle zarar 'görmesinden veya bozuk, küflü ve kir yemlerin yenilmesi neticesi or,ganizma için zararlı bir duruma gire ler. Hastalanan hayvanlarda birdenbire yem yeme durur, baş şiş v yere doğru eğiktir. Hayvanlar ,birdenbire yere düşerek ölürler. Bu ha talık bilhassa yaz sonlarına doğru veya son baharda görülür. Otops:d şarbona benzer belirtilere raslanır. Yalnız şarbonda kan pıhtılaşm dığı halde, bradzoda pıhtılasır. Tedavi için tesirli bir ilaç yoktur. Z manında koruyucu aşı tatbik etmek lazımdır. İki defa koruyucu .aş hayvanları hayat boyunca hastalıktan korur.

Sabri DİLMEN (Cöttinge

ANONIM.: EvciJ ha.y'vaııia'n'l1J beslenme fizya~jisi cem'lyehi. 29 - 30 Nisan 1957 Giessen'<!ıe 8. tO'Phrı'tı. Cesetlseha!ı für Ernaehrungsphysiologie der Hatlstiere. 8. T

gun.g in. Giessen, am 29. und .'10. April 1957. ZeUsehri!t für Tie.retnaehrung und Fu termittelkun.de 12, 180 -194, 1957.

Evcil Hayvanların Beslenme Fizyolojisi Cemiyeti (= Gesellschaft f"

Ernaehrungsphysiologie der Haust:ere) 8. toplantıs:nı 29 ve 30 Nisa 1957 de Giessen de yapmıştır. Toplantıya katılan delegeler aşağıda konular üzerindebirer tebliğde bulunmuşlardır; Wöhlbier (Hohenh im): Iz ele~entler, Kirchgessner (Hohenheim) : Doğumdanönce sonra sığır kanında iz elementler miktarı, Schole (München) : Geliş üzerine etkili bileşimlerin tes:r mekanizması problemi, 'Schönherr (J

na) : Köpekte antibiyotiklerin beslenme bakımından tesir mekanizm sı, Hill (Hannaver): Domuz yağında vitamin E biriImıesi ve bun karaciğerde Vitam:n A miktarı ile münasebeti, Lenkeit (Göttingen) Total Vitmain A yedeğinin karaciğer dışında. da bulunması ve Vitami A ihtiyacı, Brune (Göttingen): Raşitik kemik ,gelişmesinin biyoloj variabilitesi, Günther .(Göttinıgen): Muhtelif mineral madde bileşi lerinin biyolojik değerleri problemi, Brüggemann (München): Ser' ve kükürtlü hidrojenden Cystin'in biyosentezi ,SChoop(FrankfurtlM Phytoestrogen'lerin önemi, Usuelli ve Nordio (Milano) : Açlık esnası da tavşana foıı~külin veya Progesteron enjeksiyonlar:yle uterus, merr

(8)

Sabri DİLMEN (Göttingen/ DiLMEN

ezi, karaciğer, dalak, böbrek, akciğer, kalp ve hipofizdegörülen his-:, oloJik değişiklikler, Krüger (Giessen) : Süt ineklerinde yem yeme

sü-ati ve yem yeme kabiliyeti, yet~ştirme bakımından yem değerlendir-e probldeğerlendir-emi, Huth (Marideğerlendir-ensdeğerlendir-edeğerlendir-e/Trdeğerlendir-enthorst): Sıgırlarda yaşın yem ye-e gücünye-e tye-esiri,' Bye-ehrye-ens (Hannovye-er): Domuzda parakye-eratoz, Brüg-gemann ve Bronsch (München) : Bir barsak kanülünün fonksiyon ve tatbikatı, Müller (Bonn): Domuz besisinde protein değerinin' belirtil-mesi problemi, Kranp~tz (Bonn) : Gıda proteinlerinin hidrolitik yıkıl-maları üzerinde araştırmalar, Prinz (Hannover) : Domuzlarda beslen-me ile ilgili olarak kaslardaki amino asidmiktarı üzerinde araştırma-lar, Landis (Zürich): Gelişmekte olan hayvanda proteinin biyolojik değer:nin belir~ilmesi ile ilgili bazı problemler, Schiller (Völkenrode) : Sıçanlarda bilanço deneyleriyle nitrojen zayiatının belirtilmesi, Orth (Kiel) : Ruminantlarda süt yağı sentezi ve bunun tayini hakkında bir metod, Kaufmann (Kiel): Rumen hazmı üzerinde yapılan araştırma-ların sonuçları, Papendick {Bad Hersfeld/Eichhof): Tarla dağ çayır-lariyle sazlardan .elde e::lilen kuru otların yem değed üzer~hde koyun-larla yapılan mukayeseli metabolizma araştırmaları, Oslage (Völken-rode) : Metabolizma araştırmaları metodu gibi çeşitli problemlere yer verilmiştir.

~YÖRGY, PAUL: V.~Laan~nB6 taı:iihçe..'li.The history of Vitamin B6 American Joumal

of Clinical Nutrition 4, 313-317, 11956.

Yazar tarafından «Vitamin B» nin 30 yıldanberi muhtelif faktörler ayrılış safhaları açıklanmakta ve böylece sıçanlarda Ak,rodini'ye mani olan faktörün Vitamin Bo adını aldığı belirtilmektedir. Bu vitaminin doymamı'Ş yağ asidIeri (Eskiden Vitamin F adı verilirdi) 'ile münase-beti çok erken. tanınmıştır. Genç hayvanlarda mesela sıça;n, domuz ve köpeklerde Vitamin Bü eksikliğinden ilerigelen belirtiler Epilepsi

şek-linde bozukluklar olup buna benzer bozukluklar otoklavdan geçirilmiş sütlerre beslenen yavrularda da 'görülür. Domuz ve köpeklerde Vitamin Br. eksikliği, mikrositer anemiye de sebep olur. Rhesus maymunların-da ise Vitamin Bü eksikliği sonucu olarak arteroskleroz bozukluklar

müşahede edilir. Vitamin B6 Pyridoxin, pyridoxal ve Pyr.ridoxamin ol-mak üzere üç şekilde bulunur. Her üçünün de kuvveti insanlarda ayni derecededir. Bu' arada bu üç faktörün bir çok bileşimleri bulunmakta-dır. Bu vitaminin aktif şekli Pyridoxal-5-fosfat ile amino asidler'n metabolizmasında tesirli bir çok fermentlerin koanzimidir. Çok az Vi-tamin Br. yetersizliğinde Trypro~han metabolizması bozulur.

Sab;i DiLMEN (Göttingen)

(9)

BLACK., D.A.K.: B~ıme OOwklllliG:~'rmda mineral metalOO1ıiıııma,.

lism aIimentary disease. Proc. Nutritiin Society 14, 50 -54, 1955.

Gerek akut ve gerekse kronik beslenme hastalıklarında ekse'riya min ral madde metabolizmasında bozukluklara raslanır. Akut beslenm hastalıklannın tesiri yalnız ekstrasellüler sıvılarda görüldüğü hald kronik olaylarda hücre ve kemiklerde mineral madde metaoolizmas da bozulur. Organizmada mineral madde açığının kapatılması i-çi mümkün olduğu kadar kantitatif ihtiyaç m:ktarlarının tesbit edilmes lazımdır. Ekstrasellüler sıvılarda mineral maddelerin eksikliği süratl önlenebildiği halde, hücrelerde görülen mineral madde eksikliğini tedavisi ancak kan dolaşımının ve böbrek faaliyet'nin normal olduğ durumlarda mümkündür.

Sabri DİLMEN (Göttingen

CA~, A.D.: 'Ke,~en tohUlmund/a gU'vatr yapan bir maidlde. Gvitrogenic activity in linseed., New Zealand Journal of Science Techno. Sect. A 36, 321 - 327, 1954. Kuzularda 3 kısım kuru yonca, 1kısım yulaf ve 1kısım keten tohu-mundan ibaret bir rasiyonla deneyselolarak ,guvatr meydana getiril-miştir. Gerek farelerde ve :gerekse koyunlarda yapılan daha önceki. de-neylerle keten tohumu ununun guvatr yapıcı tesiri bilinmekteydi. Bu

tesir rasiyonlara iyod bileş:mleri ilavesiyle önlenebilmektedir. Keten

tohumunda guvatr meydana getiren faktörün Cyanogen bir glikozid olan L i n ama ri n'den ileri :geldiği kabul. edilmektedir.

Sabri DİLMEN (C.öttingen)

ELllOT, J. M., BENNET, E. 3lIl!cl ARCHliBAl,ID,. J.G.: Muh'te:!.lf.sl1o yemlerinin ru-meııd'e<kıi UÇıl'CU ya'ğ asldC'e:1i l1l~bi ılroıvsa'll;{'raıs1]y'onla:rına /t'e'<ı::m. Effeet of feeding eer-tain silages on the relative concentrations of rumen volatile faıty acids, Journal Dairy Seience' 40. 356 - 362, 1957.

İki inekte rumen fistülü ile ınmhteEf silo yemlerinin rumendeki uçucu yağ asidleri konsantrasiyonuna tesirleri araştırılm1Ştır. Bu araştırma-da şu rasiyonlar birbirleriyle mukayese edilmişti'!: i. Deneme: Kuru -ot

+

mısır 'Silosu,II.Deneme: Kuru ot

+

çayır s'İ1osu,III. Mısır s:ıosu ve -çayır silosu {kuru otsuz). I. Denemede mısır s'losunun uçucu yağ asidIeri total konsantrasiyonunu istatistik bakımdan çok az nisbet-te artırdığı ıgörüımü~tür. Uçucu yağ asidIerinin bir bi~lerine olan nis-bi miktarlarında değişiklik ıgörülmemişt:r. II. Denemede, çayır sUo-sunun uçucu yağ asidIeri total miktarına her hangi bir tesiri tesbit edilememiştir. Ancak tere yağı asidinin' ve bir kısım yüksek yağ as:d-lerinin nisbi miktarları yükselmiış, propiyon asidi ile sirke asidi nis-beten azalmıştır. Ancak bu farkların İstatistik bakımdan önemli

(10)

01-DİLMEN

adığıgörülmüştür. Kuru otsuz mısır silasunun kuru otsuz çayır 81-osuna nazaran yağ' asidIerinin total konsantrasiyonunu yükselttiği ve

ropiyon asidinin nisbeten arttığı görülmüştür. Buna mukabil sirke asidi, tere :yağıasidi ile yÜksek yağ as:dlerinin nisbeten azaldığı tesbit

ilmiştir. /

Sabri DİLMEN' (Göttingen)

MEYER, E.: Ye.~il yem sI'&su ve rrd'Al1OJhiyı>lojiık w.:k~1;ırm..ı. Grünfuttereinsaeuerung und mirobifl!ogisc1ıe For.9chung. FutterkolMerdenmg 132-l:J8, 1955.

Silolanmış taze nümunenin 1 gramındaki mikroflora miktarı 107 -101\ kadardır. Silo yeminde bulunması arzu eailmeyen mayalar ise çok mahdut sayıdadır. Silo imali :çin önemli mikropgrupları La k t o b a-s ii olarak tanınan anaerob hakiki süt asidi yapan bakteriler oıup bunlar proteinlere çok azhücum ederler ve 3,5

pH

derecesıne kadar yüksek asid vasata dayanırlar. Faaliyetleriyle silo yemine veya silo yemini yiyen hayvanların sütüne uy;gun tesir göstermeyen bakter;ler-den bilhassa hakiki olmayan süt. asidi yapanlar •önemli olup bunlar süt asidiyle birlikte sirke asidi ve gaz teşekkülünde de önemli rol oy-narlar. Bu bakteriler ayni zamanda proteinle.ri de ,geniş ölçüde par-çalarlar (Baet. coli, Baet. aerogenes). Yine bu grupta kuvvetli tere yağı asidi yapan Amyıobakterilerle ileri dederece proteinleri parça.layan ko-kuşma bakterileri (Bac. botulinus gibi) bulunurlar. Yazar tarafından silo yemlerin'n düzeltilmesi için alınması gerekli tedbirlerle bazı önem-li silolama emniyet maddeleri' üzerinde biLgi verilmektedir.

Sabri DİLMEN (Göttiltgen)

MEIER, E.: V':~mm E ve ':{~:,~nne. V~llIin L~ und Fruchtharkeit. Deut.9che land. wirt.9chıftliehe Pre.~çc79, 222 - 22.3, 1956,

Yazar tarafından sıçanlardaVitamin E iledölerme arasındaki malum münasebete işaret edildikten sonra ziraat hayvanlanmda Vitamin E n;n tesiri üzerindeki son Amerikan bildirişlerine te:nas edilmektedir. Süt ineklerinde yapılan deneylerde sütteki Vitam:n E miktariyle sütün kalitesi ve süt yağı arasında önemli bir münasebet bulunduğu görül-müştür. Ot yiyen hayvanlarda rasiyonlardaki Vitamin E eksikliğinin sonucu olarakbeslenme bozukluklarına bağlı- gelişme depresiyonları' görülür. Pratikte Vitamin E eksikliğinden ileri ,gelen bütün bozukluk-lar Vitamin E ce zeng:n rasiyonbozukluk-larla önlenir.

Sabri DİLMEN (Göttingen)

(11)

LASSITER, C.A.: A'I1JtJb'iY(J,tikiedn sii't jn~kler1ı:,dc geHş~irmeyıi llı'Ziarrı.(Lncl tesirleri Bir -re'l'ü. Antibiotics as grou;th stimulant .••.for dairt} cattle: A review. Journal Daİr

Science ."18,1102.11."18,1955. '

Yazar tarafından 130 kadar literatür eldengeçirilmek suretiyle sığır larda antibiyotiklerin gelişme, belli vücut ölçüleri, metabolizma v sağlık durumları üzerine tes~rleri incelenmektedir. Müellif hükümle rinde bitaraf kalmak suretiyle yaptığı bu literatür etüdünden şu so nuçları çıkarmaktadır: 1. - Gelişmesini ıbitirmiş sığırlara antibiy tik yedirmenin hiç bir uygun tesiri yoktur. 2. -- Ant.biyotikler dör aylıktan fazla buzağılarda gelişme ve yem değerlendirmesini düzeltir ler. 3. - Aureomycin ve Terramycin, buzağılarda ilk 16 hafta iç:nd (en kuvvetli olarak 8. haftaya kadar) gelişme hızını % 10-30 nisbetin-artırır. Bundan başka bu antibiyotiklerbuzağılarda ishalleri önleme suretiyle ölüm İıisbetini düşürürler. Diğer ta,raftan bu antibiyot.kler, yem yeme ve yemi değerlendirme derecesini arttırırlar. 4 .- Aureomy-cin'in günlük dozu tahminen 100 kg canlı ağırlık için 35~45mg (100 Pound canlı ağırlık için 15-20 mg) kadardır. 12-16 haftalık buzağılar-da antibiyoLk yedirmenin ar.tık önemli bir faybuzağılar-dası yoktur. 5 - ,. Buza-ğılarda antibiyotiklerin tesir mekanizmasını iki şekilde izah etmek mümkündür: Hipofizi uyarmak suretiyle daha yüksek miktarda geliş-me hormonunun salgıhınmasına ve rumen mikroflorasının da katıl-masiyle enerji metabolizmasının gelişme hızı istikametine

değişmesi-ni mümkün kılmaktadırlar. Sabri DİLMEN (Göııingen)

SH!EPPAJRD, A.J. a'l1ld JOHNSON, B. CONNOR: GC'~miC<Kıte ooluna~l hU(,Ulğı1aro.ı parııto-tcn ,.aısi~ieks'lkliği. Pantothenic acid deficiency in the growing calı:es. Journal

of Nutrition 61, 195 - 205, 1957. 'I

Beş. g~nlü~e kadar buzağılar~ pantoten asidi bulunmayan bir rasiyon verılmış, bır kısmına da aynı zamanda Omıega-methyl-kalsiyum pan-totenat anti metaboliti yedirilmiştir. Hayvanların pantüten asidi ile tedavi edilmedikleri takdirde 11-20 hafta içinde öldükleri görülmüş-. türgörülmüş-. Vitamin eksikliğinin tesiriyle hayvanlarda ağırlık artışı durmuş

ve göz mükozalarında ve deride iltihabi bozukluklar müşahede edil-miştir. Hayvanlarda ürperik bir kıl, iştihasızlık, pnömoni ve sinir sis-teminde bozukluklar ve ödemler tesbit edilmiştir .

.

Sabri DİLMEN (Göttingen)

B.M.

ANONIM: Ben Dlllggar'ın hainraiı! Ant1lbtyo-tİık AUiI'CUD1lrcin'in k4:<fii .Benjaımiaı ~i.nge Du:ggar',ın a'T1k:lJ~ın-dan. In memoriam Ben Duggar/ Nachnı;f aut Benjamin Minge Dug-gar, Entdecker des Antibioticums Aureomycin. Lederle Mitteilungen für Tierhultuııg

No. 1 - 8. 1956.

i

(12)

DİLMEN

rden «Streptomyces aureofaciens)) den antibakteriyel tesitde bir naddeyi .keşfederek Ali r e o m y c i n adı altında ta tbika ta çıkarma-du. Duggar, bu antibiyatiği 1945 yılında Amerikan Cyanamid Com-any'nin L e d e rie Iabara tuvarlannda bulmuştur. Aureomyein, in-lan hekimliği, Veteriner hekimliği hayvan besleme ve gıda: muhafa-ası alanlarında bugüne kadar yapılan 15000 mesaide başariyle kuF anılm~tır. Aureamyein, insan hekimliğ'nde mide-barsak kanalı ve

araciğer-sa.fra kesesi sistemi enfeksiyonlariyle psittakosis, Lympho ranulom, lekeli humma viruslarma karşı başariyle kullanılmaktadı: .. ~u antibiyotik veteriner tebabette ise Rkkettsia, virus, Spirochaeta

e protozoalardan korunma ve bunların tedavisinde kullanıldığı gibi uzağı pnömonisi, Leptospira ve köpeklerin gençlik hastalığında da atmin edici sonuçlar vermektedir. Aureomyein'in hayvan beslenme-'nde bilhassa kasaplık hayvanlarda besinin hızlanmasına uygun te-i!' gösterdiği tesbit edilmiştir. Bu madde polivalan antibiyotik şek-. inde kuııa~nldığı zaman gıdaların taze olarak muhafazası mümkün

lmakta ve kolay bozulması önlenebilmektedir.

Sabri DİLMElI; (Göttingen)

HAMMO~, J., JOHANSSON, i. ve HA1UNG, F. (Heraıusgebe~): Han&uch der Tieu:üdırong. Bwn:d' i: Biologisc1ıe Grundlogen Mr tierischen l_ei.~tungen. XIX+527, Ve~ıaıg Paıuq Pa.~,!'1Y, Hmrr13urrg - Berlin, 1958 .• Ba'Ild'lI : Haıusb:'ergenCl1iik, 1958 son b:Jhanlııda ;ya')'ı,yt;anacaık. Baıid III: 'Rasscnıkundle 1959 i:&b:ı3ıa'l"U1ld.a ya'Yıııllaınaıc:ılk.

Bundan otuz yıl önce üçüncü ve son baskısı yapılmış olan KRONAC-llER'in HANDBUCHDER ALLGEMElNENTIERZUCHT adlı standard pserinden sonra Alman dilinde bugüne kadar KRONACHERatmosferi 'çinde hemen hiç bir eser yayınlanmamıştır. Hi'ç şüphesiz son 20 yıl-danberi muhtelif memleketlerde bilhassa Birleşik Amerika ve Büyük Britanya'da modern zaotekni biliminde büyük ,gelişmeler kaydedilmiş-tir: İşte bu üç ciltlik Handbuch der Tierzüchtung adlı yeni eserle mo-dern zootekni alanında yeni görüşleri bir araya ,getirmek mümkün olmuştur. Eser ayni zamanda zooteknibi1iıminde milletlerarası otori-telerin işbirliği yaparak çalışmalarını göstermesi bakımından da örnek sayılacak bir çaptadır. Eserde her konu ilgili otorite tarafından işlen-rnek suret'yle geniş bir redaksiyon heyetine yer verilmiştir. Burada l. cildin yalnız bölüm başlıklarını Türkçeye çevirmeden aynen verir-sek eser hakkında ,genel bir görüş sağlamış oluyoruz. I. Prof. Dr. Her-re: Abstam:mung und_Domestikation 1-56, II. Prof. Dr. A. Bane :md Prof. Dr. T. Bonadonna: Fortpflanzunıg und Fortpflanzungst.örungen derHaussaeugetiere 59 -163, III. Prof. Dr. E. .Mitscherlich: XÜllstliche

(13)

Besamung 169 - 196, IV. Dr. J. Hammond: Zuwaohs und Fleischpr. duktion 197 - 245, V. Prof. Dr. Witıt: Euter und Milchbildung, da Melken und die Milch 248 - 304, VI. Dozent Dr. H. Doehner: Wolle un Wollqualiteat 305 - 362, VII. Prof Dr. A. Mehner ,und Dr. W. Rauch Kerproduktion und Eierqualitaet 363 - 418, VIII. Prof. Dr. Morley Jull: Das Geflügel als Fleischproduzent 419 - 426, IX. Dr. Ralph \\ Phillips 427 - 447, X. Prof. Dr. Krüger: Leistungskontrolle in der Hau tierzuch t 448 - 488" XI. Prof. Dr. Lörtscher : Die Beurteilung des Geb rauchwertes der Haustiere auf .Grund ,iıhres Exterieurs 489 - 519. An başlıklarını verdiğimiz eser, ayrıca bir çok alt bölümlere de ayrılmış tır. Yurt hayvancılığırmızın kalkınmasında başlıca payı bulunan mes lektaşlarımıza bu değerli eseri hararetle tavsiye ederiz.

Sabri DİLMEN (Göttingen

PETKO\''', PETKO N. : KUlı'a sığ}r hmgesiıııde emen huızaoğI1a,r.ın bii'YÜitü~meısi. Aııtzch "on Saugkaelbern im Gebiet des Kulaer Rindes. Tierzucht und Veterinaerwescn-Sof ya, 11, 4-8, 1957 (Bulgarca). (Alınmı.Jtır: Landwirtschaftliehe,ç Zentr(dblatt Abteilun

lll, Tienııcht und Tierernaehrung 3, 241, 1958).

Kula ı,rkı sığırlara ait doğumdan altı aylığına kadar buzağılarda dör. rus yem normu birbirleriyle karşılaştırılmış ve şu sonuçlar alınmıştır:

i

i II III i 1--- --- ---__ . __

I

i 250 325 381 587 800 990 162 178 178 208 400 182 211 142 266 787 814 904

Tam yağllı süt, Ikg Ya ğsız SÜ~. kg

lWmretLD yem, kg .sulu yem, kg Kurn ot,

oog

GünW&: ortalalma. ağı.rI.rk arrh~ıg

Her ikg artış i~n 'harc. Yem

Bi~:ımi,g 498 505 539 IV .453 1175 181 342 84 1005 640

Kuvvetli yem karmasının % 50 yulaf kırması, % 30 hububat kepeğı v

% 20 ayçiçeği küspesinden ibaret bulunduğu bildirilmektedir.

Sabri DİLMEN (Götting~n)

:

; ERDHEL\f, MORRIS: Pr.aıtt'.lkttebu!unan V'Clteroner heıkim j;çiın haıyvan bes<lıemenin önemi. Practical nutrition for the veterinary pravioner. Veterinary Medicine 51,

451 - 454, 1956.

Bugün hayvan besleme biliminin 'veteriner hekiml:kte ,gittikçe artan önemi, bu alanda yapılan çeşitli yayın ve kongre tebliğleriyle

(14)

anlaşıl-DİLMEN

aktadır. Hayvan besleme prdblemlerinin veteriner hekimlikte arzettiği üyük öneme rağmen bu konu gereken ilgiylekarşılanmamaktadır. Ya-ar tYa-arafından domuzlYa-arın beslenmes:nde modern ve muvazeneli bir asiyonun veteriner hekimlikte oynadığı rol bir misal olarak

göst~fil-ektedır. Diğer taraftan muhtelif gayelerle tavuk rasiyanlarına katıl-ası tavsiye ,edilen çeşitli .preparatların Veter~ner hekimlik bakımın-an önemine işaret edilmektedir. Bu arada çeşitli bakımın-antibiyotiklerin ta-k beslenmesindeta-ki iekonomik değeri de açıklanmaktadır.

Antibiyo-ikler beslenmedegelişme faktörü olarak önernli bir rol oynadıkları ibi bk kısım bakterilere karşı da kullanılır. Bugün yemlere karıştı-ılarak tavuklara yed,irilen normün ve kdksidiostatik maddeler de nemli birer veteriner hekimlik problemi sayılırlar.

Sabri DİIJMEN (Göttingen)

HETZEL, E. Evcil h~a~'a1l'1l1 .y,elt:OŞ~:)'lmeha,s:.allikla'l'ma ,ımıışi slWlIIŞ11iJrenyeni doğan 'yavruland:a. ha[YatI kud;retsiız;:ü,ğjjn önemi üzcri<n'de. Uber die Bedeutung der Le. bensschwaeche der Neugeborenen bei der Bekaempftlng der Aufzuclıt.~krankheiten der Hatlstiere. TierMrztliche Vmschau 12, 15:3-15.'i, 1957.

eni doğan yavrularda hayati kudretsi~liğin başlıca sebebi intrauterin

= uterus içi) meydana gelen umumi metabolizma bozukluklarıdır

Avitaminozlar, mineral madde ve ~z elementler eksiklikleri gibi). Sa-aş tedbirleri olarak gebe hayvanların çok taraflı, besin değeri yük-ek ve miktar bakımından yeter rasiyonlarla beslenmeleri, uygun bir evre şartının temini ve yem bitkileri arazisinin gübrelenmesi tavsiye dilmektedir.

Sabri DİLMEN (Göttingen)

LUKE, D.: Hayvan ,bes~enmes::ll{le .a1~-tJb~'o,:illdl'cr. Antibiotics in animaI nutrition

lrish Veternory Journal 8, 86-96, 19.'>4.

nce yazar tarafından hayvani proteinlerin bitkisel proteinlere naza-an önemine işaret edilmektec!:r. Hayvnaza-ani protein faktörü (=APF) ile

çerisinde KObalt ve Fosfur bulunan Vitamin Bız nin hayvan beslen-esindeki yeri açıklanmaktadır. A u r e o m y c i n, P e nic i 1i n, e r r a ın y c i n, S tre p t o m y c i n 'Ve B a cit r a c i n gibi an-ibiyotiklerin beslenmedeki ekonomik değeri geniş ölçüde

ayıdınlatıl-aktadır. Bugün Vitamin Bız ile antibiyotiklerçeşitli preparatlar ha-:nde gelişme faktörü olarak kullanılırlar. Antibiyotiklerin hayvan eslenmes'ndeki önemini kolayca kavrayabilmek için son yıllarda an-tibiyotik kullanmak suretiyle taVUk beslenmesinde 4.0 milyon

dolar-ık bir yem tasarrufu sağlanmış olduğunu hatırlatmak kafidir. Sabri DİLMEN (Göttingen)

(15)

Sabri DİLMEN (Göttinge

jlBRAIL, WADIE: :trak'ın a1hn ,tııına,1dı h:ııy.vam The golden feet of Iraq. Brit Veterinary Journal 112, ,191-195, 1956.

Koyun hiç şüphesiz ilk. defa Asyada bilhassa Türkı'stan'da evcilleş rilmiştir. PrimitH insanların mağara ve kazıklardan yapılmış konu ları üzerindeki araştırmalara göre koyunun prehistorik çağl~rda A rupa'da da bulunduğuna ait belgeseJ izler tesbit edilmişt'.r. Avrup da bilhassa İngiltere ve Ispanya'da koyun yetiştiriciliğine yüZlerce önce başlanmıştır. Mesela Ispanyollar çok önce Merinos koyunları kendi vatanlarının bir mahsulü haline getirmişlerdir. Napaleon, i

panyayı işgal ettiği sıralarda bir çok merinos koyunları başka me leketlere götürülmüştür. İngiltere'de koyunculuk bilhassa Eduard i

zamanına raslayan 14. yüzyılla Elisabeth i zamanı olan 16. yüzyıl ar sında gelişmeye başlamıştır. İngiliz koyunculuğu bilhassa tanınm zooteknist Robert Bakwell tarafından 18 yüzyılın ikinci yarısında g liştirilmiştir. 1830 yılında bir İngiliz Ticaret Kooperat'ü tarafında ilk' defa olarak Ispanya orijinli Merinoslar Avustralya'ya idhal edi miştir. Irak koyunculuğu da çok eski bir tar:'he sahiptir. Irak koyu ları, Asya'nın kuyruk tiplerindendir. Yağlı kuyruklar, Asya'nın ek trem iklim ve vejatasiyon şartl.arına uyarak kuyrukflarında besin ma delerini yağ halinde depo ederek değerlendirirler. Irak'ta koyunlar b tün yıl merada kalırlar. Irak ekonomisinde koyun ve koyun ürünle bir'nci sırada yer alır. şüphesiz Irak koyunlarının verimleri Merino ların çok altındadır. Yazarln bildirdiğine göre Irak'ta en önemli kOYU ırkları, Karradi, Ivesi ve arap koyunlarıdır. Irak'ta her kilom~tre k reye 22 ve nüfus başına 2,5 koyun düşmektedir. Bu memlekette koyu mevcudu 10 milyon kadar olup 'bu miktar düny.a koyun mevcudun % 1,5 ini teşkil eder.

KRÜGER, L.: Genç sığırrlal'ln bü)"ÜIlıillme ve besisinde 'beiJll nmdJd'eleninhti'Yacı yem oo~'wrı. Naehrgtoffbedarf und Futternamıen bei Aufzucht und Mat von Jung" dem. Futter und Fütterong 8, 17-20, 1'957.

İlgililerin bu yazıyı orjinalinden üılmmaları tavsiye edilir.

Sabri DİLMEN (Göttinge

MURDA, ALOIS: StaılıBs1tisohe Merhoden £Ür la<ıııdıwil'trohnılldidhe Vel1llllidhe. 344

Verlag Paul Parey, Berlin und Hamburg, 1958.

Deneme ve araştırma sonuçlarının istatistik metodllara göre değerle dirilme prensiplerini açıklayan bu kitabı ilgililere tavsiye ederiz.

(16)

DiLMEN

H!AL~AN, E, T., :\lOSKOVnS. THRELKELD, T.: Av,ııua.ıa,'da Hayvan ]ksIerne Problemlelli. Probletrnl of Animal Feeding in Europe. FAO Agricultural Development Paper No. 51, 47 s., 1955.

Roma'da FAO tarafından yayınlanan bu raporda A.M. Frens - Hoorn, E. Crasemann - Zürich, K. Bre'rem - Oslo, K. Richter - Brauri-schweig, E.T. Halnan Cambridge tarafından FAO teşkilatına dahil memleketlerin yem istihsal ve istihlaki üzerinde geniş ve etrafıı bilgi .verilmektedir. Raporda bilhassa ekonomik değeri bulunan çeş:Ui yem-leri n rasiyonel şekilde kullanılması üzerinde durulmakta ve mUhtı:lif evcil hayvanlarda fizyolojik özelliklere temas edilmektedir. Diger ta-raftan sığır, domuz ve tavukların rasiyonel beslenme prensipleri yeni araştırmalara göre açıklanmaktadıT. İkiyüz elli literatürden faydala-nIlarak hazırlanan bu broşüru ilgililere tavsiye ederiz.

Sabri DİLMEN (Göttingen)

BRAEUSCHER, KARL: Holland'a ve Daniana'l':ka. klasık süıtçü memneketIeri.. Nicder-lande und Daenemark, klassische Laende, dc, Milchwirlschaft. Österreichsche :Mil-chwirtschaft 12, 67-71, 1957.

l. Hollanda sütçüıüğü. Hollanda'nın yıllık süt istihsali ortalama % 3,7 yağlı 5,9 milyon tohdur. Her hektar meraya 4210 kg ve her inek başı-na ise3900 kg süt düşmektedir. Hollanda'nın ziraate elverişli arazisi 2,4 milyon hektar olup bunun 1,4 milyon hektan çayır ve meradır. Bu memleketin sığır mevcudu 3 milyon olup bunun % 50 si inektir. 1 Ma-yıs 1956 da Hollanda da Tüberkülozlu sığır kalmadığı ilan edilmiştir. 1945 yılındanberi her ineğin süt verimi <fo 30 n'sbetinde bir artış gös-term'iş ve sütteki yağ miktan ise % 3,35 dan 3,7 ye yükselmiştir. Hol-landa'da istihsal edilen sütün % 83 ü süthanelerde işlenerek deger-lendirilmektedir. Süt istihsal'nin % 50 si memleket dahilindeistih-lak edilmekte ve % 50 si ise (Tereyağı, peynir ve süt tozu) halinde ih-raç edilmektedir. 2. Danimarka sütçülüğü. Danimarka'nın yıllık süt istihsali ortalama % 4,10 yağlı 5,4 milyon tonu bulmaktadır. Her hek-tar meraya 4450 kg ve her inek başına ~e 3650 kg süt düşmektedir. 'Danimarka'da her hektar yem arazisine ve her ineğe isabet eden süt

miktan Dünyada bütün memleketlerin üstündedir. Bu memleketin sı-ğır mevcucİu 3 150 000 olup bunun % 47 si inektir. Her ineğin süt ve-rimi 1938 yılına nazaTan % 10 ve yağ verimi ise % 15 yükselm:ştir. İneklerin % 60 ı verim kontrolü altında bulunımakta ve bu nisbe~ ise diKer bütün memleketlerin üstünde bulunmaktadır. Danimarka !nek-leri 1952 yılındanberi tamamen Tüberkülozdan temizlenmiş ve Brusel-loz ise yok denecek bir duruma girm'.ştir. Danimarka'da 181000 ton yıllık tereyağı istihsaline mukabil ancak bunun 41 000 tonu memleket

(17)

içinde istihlak edilmektedir. Bu memleketin peynir istihsali ise yılda 81000 ton olup bunun 22000 tonu dahilde istihlak edilmektedir. Te-reyağı ihracı 2. Dünya harbi öncesine nazaran % 15 azalInI.5buna mu-kabil peynir ihracı 6 kat artmıştır. Avusturya için bilhassa Danimar-ka ve Hollanda prensiplerine göre alınması gereken tedbirler üz?rin-de durulmaktadır. Avustury.a'da meraların entansif olarak mineral gübrelerle gübrelenmesi, çayır silosu temelinegöre s'loculuğun geniş-letilmesi, ırk meselesinin çözülmesi, verw kontrolunun önemle ele alınması ve suni tohumlamanın genişletilmesi, tüberküloz ve Bruselloz ile geniş ölçüde savaşa girişilmesi g',bi tedibiIilerinönemine işaret edilmektedir.

-Sabri DİLMEN (C.öttingeıı)

MD:FF ATT, tB. W,: Yuımun:J'ayan ,tavuıkla-r ,iç.im darı. Sorghum for layers. Qeensland agricultural Journal 79. 178-180, 1954.

Dört muhtelifçiftlikte ayni ırktan 400 er tavukla yapılan deneylerde her çiftlikte 200 tavuğa yalnız dan ve 200 tavuğa da yalnız buğday yedirilmiştir. 26 hafta sonra ortalama olarak dan yedirilen gruplarda

'91,8 ve buğday yiyen .grup:ıardaise 93,6 adet yumurta verimi tesbit edilmiştir. Gruplarda ölen hayvan miktarlarında bir fark görülme-miştir. Hayvanlar 14 gün içinde dan istihlakine çok iyi intibak etmiş-lerdir. Dan f:atının buğdaya nazaran düşük olduğu .göz önüne alınır-sa, bu yemin tavukçUluk için rantabl bir durum gösterdiği kabul

edi-lir.

Sabri DİDMEN (Göttingen)

NEHRI:'ıIC. K ve SOHWERDTFEGER : Haızı 'gııda ve yernlımle ekrojlm amino a!iid-lerin mlkiıa-~'rJ. Der GehaU an e.'lsentiellen Aminosaeuren in einigen Nahrungs-und Puttermitteln. Zeitschrij fiir LebenJtmittel - Vntersu{;hung und-Porschung 105, 12-21,

1957.

Bugün rutin olarak kullanılan kağıt kromatografisine nazaran biraz tMil edilnıiş bir metodla muhteHf ıgıda ve yemlerdeki ekzojen am:no asidlerden Arginin, Histidin, Lysin, Phenylalanin, Tyrosin, Tryptcp-han, Methionin, Cystin, Threonin, Vam, Leucin ve Isoleucin miktar-ları araştırılmıştır. Elde edilen miktarlar bir cedvel halinde toplan-IIllŞtıT.Bu araştırmaya göre bazı yemlerde bulunan ekzojen amino asid miktarları çok değişik bir durum göstermektedir. Yemlerdeki ek-zojen amino asid değerlerine -hava şartlarının, b~tkilerde gelişme dö-nem1erinin"gübrelemenin büyük tesir gösterdiği tesbit edilmiştir.

(18)

Sabri DİLMEN (Cöttingen)

Sabri VİLMEN (Cöttingen) DİLMEN

KORSHUJEN, PA.: wft: yağı niktanmn hiy.olojik ,temeJlCl'i üzertiaı!de. Vher die

hiolo-gische CruncUagen des MilchfeJtgehaltes. Fortchriıte ,der gegenwcwrtigen Bologie 42,

215-228, 1956 (Rusca). (Alınmıştır: l"andwirtscha.,tlic1le Zentralblatt, Ahteilung IV: Veterinaerm~dizin 11, 549, 1958).

Yazar tarafından sütteki yağ miktarının, hayvanlarda eksteriyör ke-mik yapısı ve metabo!l.izma ile münasebeti üzerinde aydınlatıcı bilgi verilmektedir. Evcil hayvanlarımızın vahşi halde yaşamakta bulunan nümuneleriyle diğer memeli hayvanların (ren geyiği, Yak, manda, ya-bani tavşan v.s.) sütlerindeki yağ miktarları evcil hayvanlarımızın sütlerindeki yağ miktarlariyle karşılaştırılmaktadır. Ren geyiklerinin sütündeki yağ miktarı % 22,5 olup bu hayvanlar kesildiği zaman ağır-lıklarının % -- i kadar bir kan verirler. Halbuki ineklerde sü t yağı miktarı

70

3,5 - 4 kadardır. Yazar, hayvan sütünde yağ miktarının yükselme sebeplerinin kompa'ratif anatomi ve fizyoloji bakımından ay-dınlatılmasının lüzumuna inanmaktadır.

SWIFT, R. W. : Yem:e~de-besin ıdeğ~,:'i.nin ölçüıımesi. ı'he mea.~ureıııeııt of the

ımtri-ti"e "aluc of feeds. Feed Age 8, No. :J, 4.5-49, 19.58.

Sığırlarda ilk yem ölçüsü bundan 100 yıl önce yemin kimyasal anali-zine göre ham protein, yağ ve karbon hidra t miktarı ,göz önüne alına-rak tesbit edilmiştir. Bundan bir kaç yıl sonra yemdeki bu komponent--lerin hazmolabilen miktaraarı yem ölçüsüne sokulmuş ve fakat yem-lerdeki diğer her hangi bir özelliğe yer verilmemiştir. Daha sonra bir çok araştırıcılar, eski yem ölçüsü metodunu ta dil ederek süt inekle-rinde yaşama payı ve sütteki yağın miktar ve kalitesine göre prodük-siyon payı ihtiyaç miktarİarını belirtmeye çalışmışlardır. İşte bu

ha-reket, buıgünkullarillmakta bulunan Hlazmolabilir 'besin maddeleri tümü (=HBT) sisteminin temeli olmuştur. Beslenme ve metaboEzma alanlarında tanınmış b:r otorite olan yazar, bu revüsünde HBT (=TON

=Total digestible nutrients) sİstemi üzerinde aktüelgörüşlere temas etmektedir. Yemlerdeki ham enerji, metabolik enerji, h azm olab ilir enerji, prodüktif enerji prensipleri sade bir ifade ile açıklanmaktadır. 9 aktüel literatüre dayanılarak hazırılanan bu yazıyı ilg]ilerin oriji-nalinden okumaları tavsiye olunur.

YüCEL, H. : Antı:bc'Jotica'iırı <\'cr HauSh'JerıfÜJ:~er,u\1'g. 7'1 S. Editio Cantor Verlag( Aulen-dorf i. Würlt., 1958.

, .

Hayvan beslenmesinde son yılların aktüel bir konusu olan Antibiyo-tikler bu monoıgr.afide beslenme bakımından ele alınmıştır. Bu eserde

(19)

çok zengin bir literatüre yer verllmiş ve bu alandaki çeşitli görüşlere ciddi b:r tartışma konusu olarak yer verilmiştir. Yetkili bir kalemin sade bir üslubu içinde hazırlanan bu eser:i ilgililere tavsiye ederiz.

Sabri DİLMEN (Göttingen)

--~o---PATOLOJİK ANATOMİ

LE ADER, R.W.: Köpek oobreği hii:cr.cL'CT:ll1!deryetıiştirilen Hepaltitti~ İnıfeotiosa canis v1ruwnun s~bopalJoloj;si ve Ç>Oğa'lmaderıxıe5'i. (Cytopathowgy and Tate of. release of İnfectious canine hepatitis drus grown in dog kidney ceııç.) Am. J. vet. R'esearch 70,

152.158, 1958.

Hepatitis infectiosa canis virusunun doku küıtüründe çoğaldığı birçok

,

müellifler tarafından bildirilmiştir. Virusun kültürde üremesi özel si-tolojik dejenerasyon He birlikte cereyan etmektedir. Yazar, köpek böb-reği hücrelerini, içinde lameller bulunan Petri kutusunda üretmiştir. Kültür enfekte edildikten 13 saat sonra henüz özel sellüler bir deği-şikl:k göstermemiştir; ancak 23 saat sonra hücre tabakası sağlam kal-m~sına rağmen bu hücrelerin birçoklarında intranukleer inklusionlar görülmüştür. Enfekte edilmiş kültürlerdeki virus. konsantrasyonu bir grafik ile gösterilmektedir, bu konsantrasyon inokulasyondan 43 saat sonra en yüksek seviyeye erişmişt:r.

Urman (Alıkara)

PLOWRİGHT, W. and R.D. FERRıts: Koyıunv:'Çe~i '\-ılirııısunun doku (kültüründe ye-tİş.tiir!Jmesi ve sı:,topa:ttogeıılte.si.(The gTowth and cytopathogenidty of Shee~ox virus in ti.çme CUltUTS.)BTit. ]. exp. pat~., 4, 424-4.'J5, 1958.

Yazarlar, koyunçiçeği virusunun koyun, keçi ve danalardan elde edilen hücre kültürlerinde yetiştirilmesini araştırmışlar. Kültürleri enfekte etmek için intrathorasik olarak inoküle edilen bir kuzunun pleural eksudatı kullanılmıştır.

Koyun ve keç~böbrek kültürleri virus ile uzun müddet temasta kalma-larına rağmen hücrelerin ancak bir kısmı müteessir olmuştu. Ayni vi-rus koyun ve danalardan elde edilen ve lamel üzerinde yetiştirilen tes-tis hücrelerinin hepsinde değişiklikler meydana getirmiştir.

Cytopathik değişiklikler arasında cytoplasmik jnklusionlar ve çiçek grubunun müteaddit viruslarının meydana getirdikleri nukleuslardaki anormal haıller tavsilatlı olarak izah edilmiştir. 12 kültür pasajından sonra suşun koyuna karşı olan patojenitesinde bir zayıflama meyda-na gelmemiştl

(20)

Urman (Ankara)

Urma" (Ankara)

URMAN

,FLTNT. J.e.; M.H. ROEP.KE and R. JENSEN : Kıcıdilt-eıı:ıııAnemi enıfeksİıyözü. i. K.li Ili:k göriIDü.~ler. (Feline infectilJlls anemilı. i. Clinical savects). Am. J. Vet .. Re.~ean;:ı. 70, 184-168, 1958.

Kedilerin Anemi enfeksiyözünün etiyolajik ajanının Haemobartonel-la nevinden olduğu zanned:lmektedir. Hastalık akut veya kronik ola-rak seyreder ve zayıflama, depression. anorexie ve başlangıçta yüksek bir ateş ile karakterize edilmektedir. Gie~sa veya Wright boyaları ile boyanan kan froWerinde organizma eritrositler üzerinde küçük kok-lar veya çubukkok-lar halinde görülür. Organizma per:fer kandan yapılan

frotilerde her zaman görülmez. Diagnoz, patcıgnomonik olmamakla be-raber birçok faktörlere dayanmaktadır. Pertfer kandan hazırlanmış frotilerde Anisocytosis, macrocytosis ve immatur eritrositler her za-man görülür. Otopsisi yapılmış 21 kedide Anaemie, en aşikar patolo-j:k' değişiklik olarak bulunmuştur: Bunların 16 sında ileri derecede eachexie, Splenomegalie ve mezentGrik Lynpha::lenitis vardı. Histopa-tolojik değişikliklerin diagnostik önemi yoktur. Tedavi maksadiyle bazı usul ve ilaçlar tavsiye ,edilmektedir.

ANDEHSON, W. A.; A. vV, Mridux and C. L. Da;v,ls: Sığ1r ;sc.:fro ~~inrlrn Epithelial ı-ümörleri _ 18 va~<'a,handmırlaı ra;p-or. (EpitheUal tl/mors of tlıe bovine Gallbladder-A report of eighteen cases). Am. ]. Vet. Research. 70, 58.65, 1958.

Bu tümörler et kontrolu esnasında mezbahalarda görülmüştür. Bun-ların 17 si Papillar cystad.enoma olarak 1mbul edilm~ştir; diğeri kara-ciğerı= kadar yayılan ve portal lenf düğümünde metastaz yapmış olan bir Papillar adenocarciiıoma idi. Yazarlara göre bu or:ganda Adenocar-cinoma ender ,görülmektedir .•

BLGOM, C.; B. LAR!SSON A~D B. AıBERC: K(~ekı-~ MaJ!tJ;1'lt~'toma. (Canine Mas-tocytoma). Zbı. Vı;t. med. 5, 443 - 458, 1958.

Yazıda, Mastcıcyt'ler ve bilhassa lV!asCGcytc;n.ahakkında literatür bil-gisi verilaikten sonra stockholm'de muayene edilen 27278 köpegin 60 ında Mastocytoma vakası tesbit edildiği bildirilmektedir; bunun 49 u Boxer ırkındagörülmüştür. TÜITI!Örlerdaha çok arka ayaklarda lokali-ze olmuştu. Tedavide sclGilenyol 'tüxörün şirurjik olarak bertaraf

edil-mesi şekLndedir. Yazarlar tümörlerin histcpatolojisine bilhassa önem vermişlerdir. Bu arada Histamin'i açığa çıkaran maddelerin tümör hücrelerine tesiri tetkik edilmi~tir. Maıstccytoma, Heparin ve Hista-min arasındaki münasebetleri biraz daha aydınlatmak gayretiylp. çe-şitli kimyevi ve fizyolojik tecrübeler hakkında ınalumat verilmiştir.

Urman (Ankara)

(21)

YENİ KİTAPLAR

Robert, S. Breed., E.G.D. Murray ve N.R. Srr:ıitlı: Bergey's manual of determinative Bacter:ology. Bail1iere Tindall and Cox, 1957.

Allan. Fraser ve John T. Stamp: Sheep hUSlbandry and diseases. 3

üncübasım. C. Lockwoj and Comp. Ltd. London. .

Pıhılıp L. Carpenter: Immunology and Serology. W.~. Saunders

Comp. Ltd. Philadelphia and London, 1956.

C.A Brandly ve E.L. Jungherr: Advances in Veterinary Science.

Vol 3. Academ:c Press, İnc., Newyork, 1958.

M.E. Florey: The CliniCal applkation OJ antibiotics.

Chloropheni-col and the tetracyclines. Oxford Üniverı.s:ty Press, 1957.

R.H. Smytlie: Smythe: Veterinary OphthalmülOlgy, 1958.

J.G. Wright: Wright: Veterinary Anar.sVhesia. 4 üncü tabı.

Bailli-ere Tindall and 'Cox.

E.H. Barger ve B.S. Pomery: Diseases and Parasites of poultry.

5 inci basım. K.' Kimıpton, London.

O. Krölling ve H. Grau: Lehrıbuch der HistolOlgie und vergleic- .

henden mikroskopischen Anatomie der Haustiere. Paul Parey .. Ber-lin, 1958/1959.

C.A. Scheunert, J. Brüggemann, V. Hom ve H. Hill: Lehrbuch

der Veterinar - Physiologie. Paul Parey, Berlin, 1957.

G. Pallaske ve E. Schmidel: Pathologisch - histologische .technik.

Paul Parey, Berlin, 1958.

K. Wagener: Kursus der Veterinarmedizinischen mikrobiologie_

Paul Parey, Berl:n, 1956.

H. Tillmann: Die Sterlitat des Rindes. Paul Parey, Berlin, 1J59.

T.W.M. Cameron: Parasites and Parasitism. Methuen and 'Comp.

London, 1958. . •

E.K. Markell ve M. Voge: Dia'gnostiıc Medical Parasitology, W.B'.

Saunders Comp, 1958 .

• Bericht des 2. K.ongresses der Deutsehen Veterinarmedizinisrhen Gesellschaft.PaW Parey, 1958.

Referanslar

Benzer Belgeler

The studies focusing on the concept of conflict in the literature show that the relief in the diplomatic conflict between the parties, the prevention of clash of

Çalışmada donuk omuz hastalarında ağrı şiddeti, EHA ve fonksiyonel durum üzerine fiz- yoterapi programı ile birleştirilen K-US ve YGAS-US etkilerinin benzer olduğu

Köpeklerde östrus ve uygun tohumlama zamanının saptanmasında vaginal sekresyon glukoz içeriğinin kriter olarak değerlendirilmesi.. Rauf TÜNA yı, Necmettin TEKİN 2, Ali

Yılmaz, Ejder : “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı” Üzerine Bazı Notlar (Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukukçu- ları Toplantısı V, Hukuk Muhakemeleri Kanunu

gılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartla- rı, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan

including mass, objective, offensive, surprise, economy of force, maneuver, unity of command, security and simplicity generally apply to hybrid war. There are of course

In this study, the hybrid optimization and the modeling of mixture proportions of standard concrete (SRMC) are carried out by using the Fuzzy TOPSIS (FTOPSIS)- Taguchi model

Tümay İpekçi, Mustafa Burak Hoşcan Başkent University, Faculty of Medicine, Department of Urology, Alanya Practice and Research Center, Antalya, Turkey Iatrogenic Urethral