• Sonuç bulunamadı

Beyşehir masalları üzerine bir inceleme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Beyşehir masalları üzerine bir inceleme"

Copied!
278
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI

BEYŞEHİR MASALLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN

SEHER KORUCU

DANIŞMAN

PROF. DR. SİNAN GÖNEN

(2)
(3)
(4)
(5)

iv ÖN SÖZ

Halk edebiyatı, içinde ihtiva ettiği sözlü ve yazılı ürünleri ile belki de Türk kültürünün en geniş kaynaklarını içeren koludur. Bu ürünler, geçmişten günümüze aktarılarak kültürümüzün sahip olduğu zenginliği bizlere göstermektedir. Folklorun başlıca ve en önemli malzemesi olan sözlü halk edebiyatı ürünleri incelendiğinde; o millete ait fiziki ve tarihi çevreyi, beşerî ve ekonomik durumu, sosyal yapıyı, inanışları, etnografyayı, giyim kuşamı, halk sanatlarını, yemeklerini, halk bilgisini, halk anlatmalarını, atasözlerini, deyimleri, monografi ve buna benzer birçok ögeyi bulabiliriz.

İşte bu ögeleri içinde barındıran ve sözlü halk kültürü açısından tam bir hazine olan masallar bu çalışmamızın konusu olmuştur. Masallar genellikle mensur olan ve bulunduğu toplumun muhayyilesinde şekillenmiş anlatmaya dayalı ürünlerdir. Yüzyıllardan günümüze kadar süregelen bir yolculuktur masallar. Masal ürünleri meydana geldiği toplumun edebî zevki, inancı, dili, hayat görüşü, toplum yapısı hakkında ipuçları vermesi bakımından oldukça önemlidir.

Günümüzde masal anlatma geleneği eskisi gibi yaşatılmamakta ve masal anlatma ortamları yok denecek kadar az icra edilmektedir. Bu da toplumun biriktirdiği maddi manevi değerlerin yok olma tehlikesini doğurmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, bu değerleri günümüze taşımak ve yok olmasını önlemek amacıyla doğup büyüdüğüm Beyşehir ilçesine ait halk masallarını derleme ihtiyacı duydum. Beyşehir’in tarihi ve kültürü içinde biriktirdiği zenginlikleri bu çalışmada sunmaya çalıştım.

Derleme ve inceleme yöntemi ile yapılan bir araştırmanın ürünü olan bu çalışma, giriş ve beş bölümden oluşmaktadır.

Giriş’te, inceleme konusu ortaya konulurken (yöntemi, amacı, önemi), Beyşehir

İlçesi’nin tarihi ve coğrafyası hakkında da bilgi verilmiştir.

Birinci Bölüm’de, masalın tanımı ve genel özellikleri, masal hakkında yapılmış yerli

ve yabancı araştırmalar ve masalların işlevleri konuları izah edilmiştir.

İkinci Bölüm’de, Beyşehir masallarının nasıl derlendiği, Beyşehir’de masal anlatma

geleneği, masal anlatıcılarının genel durumları ile Beyşehir masallarının dil ve anlatım özellikleri açıklanmış bu çalışmanın kültürümüz ve edebiyatımız açısından yeri ve önemine değinilmiştir.

Üçüncü Bölüm’de, Beyşehir bölgesine ait derlenmiş elli halk masalına Antti Aarne,

Stith Thompson ve Wolfram Eberhard-Pertev Naili Boratav'ın kataloglarındaki tip numaraları verilerek bu ürünlerin motif ve formel yapıları detaylı bir şekilde incelenmiştir.

Dördüncü Bölüm’de, masalların halkbilimi açısından tahlil ve yorumlanması ele

alınmıştır.

Beşinci Bölüm’de ise Beyşehir ilçe merkezi ve köylerinden derlenen masal metinlerine

(6)

v

Çalışmamız sonuç bölümü, kaynak şahıslar hakkında bilgilerin verilmesi ve kaynakçanın verilmesiyle bitirilmiştir.

(7)

vi TAKDİM VE TEŞEKKÜR

Türk kültürüne ve edebiyatına katkı sağlayacağını düşündüğümüz bu çalışmada, masal derlemelerini toplarken her zaman yanımda olan babam Refik KARLIDAĞ ve annem Semahat KARLIDAĞ’a, tezimin yazım aşamasında yardımlarını esirgemeyen kardeşim Turgut Anıl KARLIDAĞ’a, manevi olarak her zaman desteğini hissettiğim kardeşim Seda KARLIDAĞ’a, Halk Edebiyatı çalışmalarında duayen olmuş, görüş ve kütüphanesinden istifade ettiğim değerli hocam Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN’e ve özellikle bu çalışmanın başından sonuna kadar üstün sabrı ve ilmi desteği ile çalışmama katkıda bulunan, öğrencisi olarak gurur duyduğum; Selçuk Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi, danışman hocam Prof. Dr. Sinan GÖNEN’e kalpten teşekkür etmeyi bir vazife sayıyorum.

(8)

vii SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Tarihi ve sosyokültürel bakımdan içerisinde zengin kültürel değerler barındıran Beyşehir İlçesi köklü bir yerleşim yeridir. Bu kültürel değerlerin bir kısmı günümüze kadar varlıklarını sürdürürken bir kısmı da kaybolma tehlikesi altındadır. Bu tehlike biz araştırmacılarda maddi manevi kültür unsurlarımızı kaybolmadan derleme ihtiyacı doğurmaktadır.

Bu hassasiyetle araştırmamızın konusu olan Beyşehir İlçesi masal ürünlerini inceledik. Bu bölgenin kuruluşundan itibaren biriktirdiği sosyal ve manevi zenginlikleri tespit ederek gelecek kuşaklara aktarmak istedik.

Kaynak kişilerimizi özenle seçerek ve bizzat görüşerek masallarımızı ses kayıtları ile derledik. Beyşehir İlçesi sahasında derlediğimiz halk anlatılarından masal özelliklerini taşıyanları ayırarak masallarımızı tespit ettik. Çalışmamızın devamını masal ile ilgili genel kaynakların taranıp okunması, masallar hakkında çalışma yapmış bilim adamlarının eserlerinden ve kütüphaneden yararlanma yolu ve folklorik incelemeler takip etti.

Böylece halk kültürünü zengin bir biçimde içinde barındıran masallara çalışmamızda işaret ettik.

Anahtar Kelimeler: Beyşehir Masalları, Beyşehir Folkloru, Türk Halk Kültürü.

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Seher KORUCU

Numarası 094201031005

Ana Bilim / Bilim

Dalı Türk Dili ve Edebiyatı / Türk Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Sinan GÖNEN

(9)

viii T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre n cin in

Adı Soyadı Seher KORUCU

Numarası 094201031005

Ana Bilim / Bilim

Dalı Türk Dili ve Edebiyatı / Türk Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Sinan GÖNEN

Tezin İngilizce Adı A Research on Beyşehir Tales

SUMMARY

Beyşehir is a deep-rooted region with rich cultural values in historical and socio-cultural aspects. While some of these socio-cultural values remain to exist until today, some are under the danger of disappearance. This danger raises the need for researchers to compile our material and spiritual culture elements before getting lost.

With this sensitivity we have examined the tales of Beyşehir, which is the subject of our research. We wanted to identify the social and spiritual wealth that this region has accumulated since its foundation and transfer it to future generations.

We chose Narrators very carefully and we compiled tales with face to face meetings and voice recording. Then we separated tales from folk narrations. The continuation of our work followed the reading of general sources about tales, the works of scientists who worked on the tales and benefiting from the library and folkloric examinations.

In this way, we pointed out tales which involves rich folk culture. Key Words: Beyşehir Tales, Beyşehir Folklore, Turkısh Folk Culture.

(10)

ix İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... İİ TEZ KABUL FORMU ... İİİ

ÖN SÖZ ... iv

TAKDİM VE TEŞEKKÜR ... vi

İÇİNDEKİLER ... ix

1.BEYŞEHİR MASALLARI VE BEYŞEHİR MASALLARINI İNCELEME YÖNTEMLERİ ... 1

1.1. İNCELEMENİN KONUSU ... 1

1.2. İNCELEMEDE İZLENEN YÖNTEM ... 1

2. BEYŞEHİR COĞRAFYASI ve TARİHİ ... 2

2.1. BEYŞEHİR COĞRAFYASI ... 2

2.2. BEYŞEHİR TARİHİ ... 4

BİRİNCİ BÖLÜM ... 9

1.MASAL VE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ... 9

1.1.MASAL HAKKINDA YAPILAN TANIMLAR ... 9

1.2.MASAL HAKKINDA ARAŞTIRMA YAPMIŞ ARAŞTIRMACILARIN TANIMLARI ... 10

1.3. MASALLARIN ŞEKİL VE MUHTEVA ÖZELLİKLERİ ... 11

2. MASALLARIN İŞLEVLERİ ... 15

2.1. ÇOCUKLARI EĞLENDİRME ve EĞİTME İŞLEVİ ... 15

2.2. KÜLTÜRÜN GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMASI İŞLEVİ ... 16

2.3. TÜRKÇENİN YABANCI DİL ÖĞRETİMİ MATERYALİ OLARAK MASALLARIN İŞLEVİ ... 16

İKİNCİ BÖLÜM ... 18

1.BEYŞEHİR MASALLARININ DERLENMESİNE DAİR ... 18

1.1. BEYŞEHİR MASALLARINI DERLEME ŞEKLİ ... 18

1.2. BEYŞEHİR’DE MASAL ANLATMA GELENEĞİ ... 18

2.MASAL ANALARI ve MASAL BABALARI HAKKINDA BİLGİ ... 19

2.1. MASAL ANALARININ DURUMU ... 19

2.2. MASAL BABALARI HAKKINDA ... 20

3. MASALLARDAKİ ANLATICI KUSURLARI ... 20

3.1.MASAL ADLARI ve MASAL İÇERİKLERİNE DAİR KUSURLAR ... 20

4.ESTETİK YÖNÜYLE BEYŞEHİR MASALLARI ... 21

4.1. BEYŞEHİR MASALLARININ ŞEKLİ ... 21

(11)

x

4.3.BEYŞEHİR MASALLARINDA MEKÂN ve ZAMAN ... 22

4.4. BEYŞEHİR MASALLARINDA KAHRAMANLAR ... 22

4.5. BEYŞEHİR MASALLARINDA TESPİT EDİLEN İLETİLER ... 23

4.6. BEYŞEHİR MASALLARINDA TEMLER ... 23

5.BEYŞEHİR MASALLARI ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR ... 23

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 25

1.BEYŞEHİR MASALLARININ TİP, MOTİF VE FORMEL YAPISI ... 25

1.1. TASNİF ... 25 BİRİNCİ MASAL ... 25 İKİNCİ MASAL ... 26 ÜÇÜNCÜ MASAL ... 27 DÖRDÜNCÜ MASAL ... 27 BEŞİNCİ MASAL ... 28 ALTINCI MASAL ... 29 YEDİNCİ MASAL ... 29 SEKİZİNCİ MASAL ... 30 DOKUZUNCU MASAL ... 30 ONUNCU MASAL ... 32 ON BİRİNCİ MASAL ... 32 ON İKİNCİ MASAL ... 33 ON ÜÇÜNCÜ MASAL ... 35 ON DÖRDÜNCÜ MASAL ... 35 ON BEŞİNCİ MASAL ... 36 ON ALTINCI MASAL ... 37 ON YEDİNCİ MASAL ... 38 ON SEKİZİNCİ MASAL ... 38 ON DOKUZUNCU MASAL ... 39 YİRMİNCİ MASAL ... 40 YİRMİ BİRİNCİ MASAL ... 40 YİRMİ İKİNCİ MASAL ... 41 YİRMİ ÜÇÜNCÜ MASAL ... 42 YİRMİ DÖRDÜNCÜ MASAL ... 43

YİRMİ BEŞİNCİ MASAL ... 43

(12)

xi

YİRMİ YEDİNCİ MASAL ... 45

YİRMİ SEKİZİNCİ MASAL ... 45

YİRMİ DOKUZUNCU MASAL ... 46

OTUZUNCU MASAL ... 46

OTUZ BİRİNCİ MASAL……….43

OTUZ İKİNCİ MASAL ... 48

OTUZ ÜÇÜNCÜ MASAL... 48

OTUZ DÖRDÜNCÜ MASAL ... 49

OTUZ BEŞİNCİ MASAL ... 50

OTUZ ALTINCI MASAL ... 50

OTUZ YEDİNCİ MASAL ... 51

OTUZ SEKİZİNCİ MASAL ... 52

OTUZ DOKUZUNCU MASAL ... 53

KIRKINCI MASAL ... 54

KIRK BİRİNCİ MASAL ... 54

KIRK İKİNCİ MASAL...53

KIRK ÜÇÜNCÜ MASAL ... 56

KIRK DÖRDÜNCÜ MASAL ... 56

KIRK BEŞİNCİ MASAL ... 57

KIRK ALTINCI MASAL ... 57

KIRK YEDİNCİ MASAL ... 58

KIRK SEKİZİNCİ MASAL ... 58

KIRK DOKUZUNCU MASAL ... 59

ELLİNCİ MASAL ... 59

1.2.BEYŞEHİR MASALLARININ MOTİF YAPISI ... 60

A. MİTOLOJİK MOTİFLER... 62 B. HAYVANLAR ... 64 C. YASAK ... 67 D. SİHİR ... 69 E. ÖLÜM ... 72 F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER ... 72 G. DEVLER ... 76 H. İMTİHANLAR ... 77

(13)

xii

J. AKILLILAR VE APTALLAR ... 78

K. ALDATMA... 80

L. KADERİN TERS DÖNMESİ ... 83

M. GELECEĞİN TAYİNİ ... 83 N. ŞANS VE TALİH ... 84 P. CEMİYET ... 85 Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR ... 91 R. ESİRLER VE KAÇAKLAR ... 92 S. ANORMAL ZULÜMLER ... 93 T. CİNSİYET ... 94 U. HAYATIN TABİATI ... 97 V. DİN ... 97 W. KARAKTER ÖZELLİKLERİ ... 98 X. MİZAH ... 99

Z. ÇEŞİTLİ MOTİF GRUPLARI... 100

1.3.Beyşehir Masallarının Formel Yapısı ... 103

1. Başlangıç (Giriş) Formelleri ... 104

a. Sade Başlangıç (Giriş) Formelleri ... 104

b. Tekerlemeli Başlangıç (Giriş) Formelleri... 104

Tekerlemenin Sona Getirildiği Başlangıç Formelleri ... 105

2. Bağlayış ( Geçiş ) Formelleri ... 105

a.Masaldaki Olayın Geçtiği Yeri ve Kahramanı Değiştirmek için Kullanılan Bağlayış Formelleri: ... 105

b.Dinleyicinin Dikkatini Arttırmak için Söylenen Formeller: ... 105

c. Uzun Zamanı Kısaca İfade Etmek için Kullanılan Formeller ... 106

d. Masal Ortasında Geçişi Sağlayan Tekerlemeler ... 106

3. Aynı Olayın Tekrar Vukuunda Kullanılan Formeller ... 106

a. Karşılıklı İki Varlığın Konuşması ... 106

b. Bir Varlığın Tasviri ile İlgili Formeller: ... 107

c. Masalın Kahramanlarından Birinin Konuşması ... 107

4. Bitiş Formelleri ... 107

a. Çıplak Bitiş ... 107

b. Ani Bitiş Formelleri ... 108

(14)

xiii

5. Çeşitli Formel Unsurları ... 108

a.Sayılar ... 108

b. Renkler: ... 110

c. Zaman ve Yer Formelleri... 110

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 112

1.BEYŞEHİR MASALLARININ HALKBİLİMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 112

1.Geçiş Dönemleri ... 112 2.Halk Bilgisi ... 114 3.Törenler ... 116 4.İnanışlar ... 116 5.Diğerleri ... 118 BEŞİNCİ BÖLÜM ... 121 METİNLER ... 121 1. AYI İLE TİLKİ ... 121 2. AYI İLE TİLKİ ... 122 3. TİLKİ İLE KİRPİ ... 124 5. TİLKİ İLE CANAVAR ... 126 6. TİLKİ İLE DEVE ... 126

7. KOYUN İLE CANAVAR ... 127

8. ÖKÜZ İLE EŞEK ... 128

9. NENE İLE AYI ... 131

10. AYAĞINA DİKEN BATAN HOROZ ... 136

11. KONUŞAN KARGALAR ... 137 12. DEVKIRAN ... 143 13. YEŞİL AT ... 146 14. YILAN MASALI ... 156 15. KARA YILAN ... 158 16. ANKA KUŞU ... 163

17. MURADINA ERMEYEN DİLBER ... 167

19. YÜNCÜ KIZLAR ... 173

20. SİHİRLİ CADI ... 178

21. ZALİM AĞA ... 180

22. İKİ BAŞLI EJDERHA... 185

(15)

xiv 24. TERECİ KIZ ... 192 25. KAZ GÜDEN ... 194 26. SİHİRLİ LAMBA ... 196 27. PADİŞAHIN OĞLU ... 199 28. ÜÇ KIZ KARDEŞ ... 202 29. SİHİRLİ TERLİKLER ... 205 30. KAYABAŞI ... 210 31. KÜÇÜK GÖV YIKILIYOR ... 211 32. KERVANCILAR ... 212

33. ÜVEY ANNE İLE İKİ KARDEŞ ... 213

34. PADİŞAHIN KIZI ... 215

35. CADI KARISI ... 217

36. KADERİ DEĞİŞTİRMEK İSTEYEN PADİŞAH ... 218

37. HASIRCI-CASUS PADİŞAH ... 221

38. BALIKÇI KURTÇU ... 225

39. KİMSESİZ KIZ ... 228

40. PADİŞAH İLE YÖRÜK ... 232

41. YEŞİL ÇADIR ... 236

42.YASER KALE ALTINDA NE VAR ... 238

43. SABIR TAŞI... 240

44. TAK TAK EDEN KABACIK BENİ BIRAKAN BABACIK... 241

45. GELİN İLE KAYNANA ... 244

46.YILAN OĞLAN ... 245

47. PADİŞAH İLE ÇİFTÇİ ... 246

48. ÇİFTÇİ BABA İLE PADİŞAH VEZİR ... 248

49. PADİŞAH... 249

50. PADİŞAH İLE VEZİR ... 251

SONUÇ ... 252

BİBLİYOGRAFYA ... 258

ÖZGEÇMİŞ………259

(16)

xv KISALTMALAR

AaTh : Antti Aarne- Stith Thompson’ın The Types of The Folktale adlı eseri age. : Adı geçen eser

agm. : Adı geçen makale bk.: Bakınız

bs. : Baskı C : Cilt çev. : Çeviren

DTCF: Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi

EB: Wolfram Eberhard - Pertev Naili Boratav’ın Typen Türkischer Volksmarchen Adlı Eseri Haz. : Hazırlayan

s. : Sayfa S : Sayı

SÜ: Selçuk Üniversitesi TDK: Türk Dil Kurumu

TFA: Türk Folklor Araştırmaları TTV: Typen Türkischer Volksmarchen vs.: Vesaire

vb.: Ve benzeri

Yay. : Yayını, yayınları

(17)

1 GİRİŞ

1.BEYŞEHİR MASALLARI VE BEYŞEHİR MASALLARINI İNCELEME

YÖNTEMLERİ

1.1.İNCELEMENİN KONUSU

Beyşehir bölgesi, köklü tarihi ve kültür yapısı ile folklor çalışmalarına katkı sağlayacak düzeyde zengin halk kültürü ürünlerine sahiptir. Beyşehirli olmam ve Türk edebiyatına, Türk kültürüne Beyşehir İlçesi’nden bir katkıda bulunmak isteğiyle, bu bölgeye ait masal çalışmalarının da sınırlı olması sebebiyle danışman hocamla istişarelerimiz sonucunda, yüksek lisans tezi çalışmamızın konusunu Beyşehir ilçe merkezi ve köylerinden derlenen masallar oluşturdu.

1.1.İNCELEMEDE İZLENEN YÖNTEM

İncelememiz bir derleme çalışması olduğu için işe öncelikle bu bölge ile ilgili yapılan çalışmaları inceleyip ilçe merkezinde ve köylerinde bu anlatıları bildiği söylenen kaynak şahısların tespiti ile başladık. Daha sonra kaynak şahıslarla mülakat (görüşme yöntemi) yoluyla bizzat görüşerek ses kayıtları aldık.

Burada temin ettiğimiz masallardaki mahsulleri fişleyerek folklorik tahlilini ve yorumlamasını yaptık. Ele aldığımız çalışmamız, teknik olarak motifleri esas alarak bir metnin ne zaman ortaya çıktığını belirlemek esasına dayanan Tarihî-Coğrafi Fin metodu ve icra merkezli anlatan, dinleyen ve anlatı unsurlarından oluşan Performans kuramına göre incelenmiştir.

Beyşehir bölgesinden derlenen elli masalın tip numaraları ve motif yapıları AaTh ve

TTV’ye göre belirlenmiştir. Burada ayrıca Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’nun Gümüşhane ve

Bayburt Masalları, Prof. Dr. Ali Berat Alptekin’in Taşeli Masalları ile Prof. Dr. Esma

Şimşek’in Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması eserleri de temel alınıp mevcut çalışmalardan da faydalanılarak tip numaralarını ve motif yapısını tespit etmeye çalıştık.

Çalışmamızda yer alan folklorik unsurları ise Erman Artun’un Türk Halkbilimi adlı eserinde yer alan tasniflere göre belirledik. Böylece kültür ve halk edebiyatı açısından önemli olan Beyşehir Masallarının folklor içindeki durumunu ele alarak sözlü ve yazılı kültüre kaynaklık edecek bir araştırma hazırlamayı amaçladık.

(18)

2 2. BEYŞEHİR COĞRAFYASI ve TARİHİ

2.1. BEYŞEHİR COĞRAFYASI

Konya İli’nin bir ilçesi olan Beyşehir, il merkezine 92 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Doğuda Konya, kuzeyde Doğanhisar, Ilgın ve Hüyük, kuzeydoğuda Derbent, batıda Isparta İli’ne bağlı Yenişarbademli İlçesi, kuzeybatıda Isparta İli’ne bağlı Şarkîkaraağaç ve Eğirdir İlçeleri, güneybatısında Isparta İli’ne bağlı Sütçüler İlçesi, güneyde Derebucak İlçesi ve güneydoğuda Seydişehir ile komşudur.

Adrese dayalı şekilde yapılan son nüfus sayımına göre Beyşehir’in nüfusu 73.768 olarak çıkmıştır1. Bu nüfusun yaklaşık 40.000 kadarı kırsal kesimde ikamet ederken, diğer

kısmı şehir merkezinde yaşamaktadır. Şehir toplamda 67 mahalleden oluşurken bu mahallelerin 8 tanesi merkez mahalledir. Bu merkez mahalleler şehir merkezini oluşturmaktadır. Geri kalanları köy statüsünde olup daha sonra mahalle olarak geçmektedir.

Beyşehir halkının başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Beyşehir Gölü kıyısında uzanan bereketli topraklar birçok farklı tarım ürününün yetiştirilmesine olanak sağlamaktadır. Üretilen başlıca tarım ürünlerini ise tahıllar ve şeker pancarı oluşturmaktadır2.

Halkın başlıca geçim kaynağını tarım ve hayvancılık faaliyetleri oluştururken, bunlara ek olarak Beyşehir Gölü’nde yapılan balıkçılık, ticaret, silah sanayi ve turizmde halkın diğer geçim kaynakları arasında yer almaktadır3.

1Türkiye İstatistik Kurumu, Nüfus İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist ( ET:

22.06.2019) .

2Mevlâna Kalkınma Ajansı, Beyşehir İlçe Raporu, 2011,

http://www.mevka.org.tr/Yukleme/Uploads/Dsyqs4v1X719201730126PM.pdf (ET: 22.06.2019).

3Mevlâna Kalkınma Ajansı, Beyşehir İlçe Raporu, 2011,

(19)

3

Beyşehir, Akdeniz bölgesinin kuzeybatısında göller yöresinde bulunmaktadır. Adını da verdiği Türkiye’nin en büyük doğal tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü kıyısında yer alan şehri, batıda, Anamas ve Dedegöl Dağları çevreler. Bu dağlar, Eğridir Gölü’ne doğru uzanır ve Beyşehir ile Eğirdir depresyonlarını birbirinden ayırır4. Bölgenin en yüksek tepesi olan 2991

metre yüksekliğindeki Dedegül Tepesi de bu dağların üzerinde yer almaktadır. Şehrin kuzeydoğusunda ise göller yöresini, İç Anadolu’dan ayıran Sultan Dağları uzanır. Yine şehrin kuzeydoğusunda Beyşehir Gölü’nün bir devamı niteliğindeki bereketli Beyşehir ovası uzanmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1205 metre olan Beyşehir, her ne kadar Akdeniz bölgesinde olsa da iklim ve bitki örtüsü ile bu bölgeden ayrışır. Dağların deniz kıyısına paralel şekilde uzanışı, Beyşehir Gölü’nün etkisi ve rakım bu ayrışmanın başlıca sebeplerindendir. Kışları soğuk ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen Beyşehir iklimi, yağış rejimi ve yıl içi sıcaklık özellikleriyle Akdeniz ve İç Anadolu iklimleri arasında bir geçiş iklimi olarak kabul edilir (Sarı - İnan, 2011: 307).

Beyşehir coğrafyasının başlıca unsurlarından birisi de Beyşehir Gölü’dür. Anamas Dağları ve Sultan Dağları arasındaki tektonik bir çukurlukta, 651 kilometre karelik bir alanı kaplayan Beyşehir Gölü, Türkiye’nin en büyük doğal tatlı su gölüdür (Tuncel, 2007: 9). Beyşehir Gölü’nün fazla suları Çarşamba Çayı yardımıyla Seydişehir İlçesi’ndeki Suğla Gölü’ne tahliye edilir. Ayrıca gölün üzerinde bulunan bir regülatör vasıtasıyla bu çaydan Konya ovası sulama programı dahilinde yararlanılmaktadır5. Ayrıca gölün suları Beyşehir ve

çevre ilçelerce içme suyu olarak da kullanılır. Beyşehir Gölü’nün azami derinliği 10 metre olarak ölçülmüştür lakin su seviyesi mevsimlere ve yılın çeşitli dönemlerine göre değiştiği için bu derinlikte değişime uğramaktadır. Beyşehir Gölü’nün üzerinde irili ufaklı toplam 32 tane ada bulunmaktadır. Bu adaların bazıları: Kızılada, Hacıakif Adası, Tek Ada, Orta Ada,

4Mevlâna Kalkınma Ajansı, Beyşehir İlçe Raporu, 2011,

http://www.mevka.org.tr/Yukleme/Uploads/Dsyqs4v1X719201730126PM.pdf (ET: 22.06.2019).

5Mevlâna Kalkınma Ajansı, Beyşehir İlçe Raporu, 2011,

(20)

4

İğdeli Ada, Aygır Adası ve Mada Adası’dır. Bu adalardan Mada Adası üzerinde yerleşim vardır ve bu özelliğiyle Mada Adası, Türkiye’nin üzerinde yerleşim olan tek göl adasıdır6.

Beyşehir Gölü doğal çeşitlilik bakımından da Türkiye’de eşsiz bir konumdadır ve göl ile çevresindeki doğal yaşam Beyşehir Gölü Milli Parkı adıyla koruma altındadır. Bu milli park günümüzde Türkiye’nin en büyük milli parkıdır7.

2.2. BEYŞEHİR TARİHİ

Beyşehir, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. Şehir merkezinin 10 km kuzeybatısındaki Erbaba Höyüğü’nde yapılan kazılar, bölgedeki ilk yerleşimin milattan önce 7000 yıllarına, Neolitik (Cilalıtaş) dönemine kadar indiğini göstermiştir (Tuncel, 2007: 11). Bu eski çağlardan beri gözde bir yerleşim yeri olan Beyşehir aralarında Hitit, Antik Yunan, Roma medeniyetlerin de bulunduğu birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

Beyşehir, Hititlerin egemenliğinde önemli bir yerleşim yeri haline gelmiştir. Hititlerden günümüze kalan Eflatunpınar ve Kurt Beşiği Anıtı eserleri bunun bir göstergesi olarak sayılabilir (Arslan 2011: 88). Hititlerden sonra bölge Frigler, Likyalılar, Persler, Makedonyalılar, Roma ve Bizans egemenliği altına girmiştir (Muşmal, 2005: 4). Beyşehir antik dönemde Psidia adı verilen bölgenin içinde yer almıştır (Tuncel, 2007: 11). Tarihçi Ramsay’a göre Karalis (Beyşehir) Gölü kenarında kurulmuş Karalia ve Parlais adında iki kent vardı. Bunlardan Karalia’nın günümüz Beyşehir yerleşkesinde olduğu düşünülmektedir (Muşmal, 2005: 24).

Şehir daha sonra Emeviler döneminde Anadolu’ya yapılan akınlar sırasında talan edilmiş ve bir viraneye dönüşmüştür. Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu’yu fethetmeye başlayan Türkler Beyşehir’e kadar ilerlemiş ve o dönemde viran olmuş bu şehri Viranşehir

6Mevlâna Kalkınma Ajansı, Beyşehir İlçe Raporu, 2011,

http://www.mevka.org.tr/Yukleme/Uploads/Dsyqs4v1X719201730126PM.pdf (ET: 22.06.2019).

7Mevlâna Kalkınma Ajansı, Beyşehir İlçe Raporu, 2011,

(21)

5

ismiyle anmaya başlamışlardır. Özellikle Üçok boyuna bağlı Türkler bölgeye yerleşmiş, şehri yeniden kurmuş ve bölgede yaşayan Rumlarla münasebetlerde bulunmuşlardır (İslâm Ansiklopedisi, 1992: 84). Muşmal, bu dönemdeki münasebetlerin dostane olduğunu, ticaret ilişkilerine dayandığını ve bölgedeki Rum halkın zamanla Türk kültürünü benimsediğini belirtmiştir (Muşmal, 2005: 5). Şehir Selçuklu sultanı Birinci İzzeddin Mesud’un fetih hareketleri sırasında tamamen Türk egemenliğine girmiştir.

Beyşehir, Selçuklular döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat bölgede Kubadabad adıyla bir saray inşa ettirmiştir. Kubadabad, Selçukluların 42 vilayet merkezinden biri olarak Selçuklu Devleti yıkılana kadar önemini korumuştur (Muşmal, 2005: 6).

Selçuklu Devleti’nin zayıflamaya başlamasıyla birlikte, Anadolu’da bulunan bazı beyler merkezle bağlarını kopararak kendi müstakil beyliklerini kurmuşlardır. Beyşehir bölgesinde de Süleyman Seyfeddin Bey tarafından 1280 yılında babasının adını verdiği Eşrefoğlu Beyliği kurulmuştur. Başlangıçta merkezi Gorgurum, günümüzdeki Gökçimen Kasabası, olan Eşrefoğlu Beyliği’nin merkezi daha sonra Beyşehir’e taşınmıştır (Muşmal, 2005: 7). Şehir bu dönemde önce Süleyman Seyfeddin Bey’e atfen Süleymanşehir veya Süleymaniye, daha sonra da Eşrefoğlu Beyliği’nin merkezi olarak Beyşehir adını almıştır. Şehrin isminin nasıl Beyşehir olduğuyla ilgili ayrıca çeşitli efsaneler vardır. Gönen, bu efsaneleri iki ana başlık altında aktarmıştır :

1) “ Anadolu'nun en eski yerleşim birimlerinden biri olan Mistia'yı I. Alâeddin Keykubad ve ordusu fetheder. Fetihte yararlılıkları dokunan komutan Eşref Bey' e I. Alâeddin Keykubad Mistia'yı hediye eder, kendisi de gölün batısındaki küçük bir tepeye saray yaptırır. Eşref Bey'in oğlu Seyfeddin Süleyman Bey, şehri yeniden kurarak kalesini yeniler, büyük bir cami, medrese, han ve hamam yaptırır. Zamanla Mistia adı

(22)

6

unutularak şehre Süleymaniye denmeye başlar. İlerleyen zamanlarda ise şehre beylerin şehri anlamında Beyşehir denilir.”

2) a. “ Trogitis'de bulunan Seyyit Harun Veli, şimdi kendi adıyla anılan camiyi yaptırmaktadır. Eşrefoğlu Mehmet Bey de ona malzeme yardımında bulunur. Sonrasında gelişen olaylar onları dost yapar. Eşrefoğlu Trogitis'e Seydişehir adını verirken, Seyyit Harun Veli de Süleymanşehir'e Beyşehir adını verir.

b. Başka bir kaynakta benzer efsane şu şekildedir: “Seyyit Harun Veli Horasan'dan Seydişehir'e gelerek bir yerleşim yeri kurmaya başlar. Civarda bulunan Eşrefoğlu hemen iki kişi göndererek Seyyit Harun Veli'nin yanına getirilmesini emreder. Giden kişiler orada yapılanlara ve Seyyit Harun Veli'ye hayran kalırlar ve geri dönmezler. Eşrefoğlu'nun gönderdiği herkes geri dönmeyince, Eşrefoğlu kendisi gitmek zorunda kalır. Yapılanları gören ve Seyyit Harun Veli'nin büyüklüğüne hayran kalan Eşrefoğlu suçunu anlar.

c. Eşrefoğlu ve Seyyit Harun bir diğer efsane de şöyledir:

“ Seyyit Harun Veli Seydişehir'de kendi adıyla anılan camiyi yaptırırken Eşrefoğlu da ona çorbada tuzu olması isteğiyle çuvallar dolusu pise gönderir. Çuvalların geri boş gönderilmeyeceğini bilen Seyyit Harun Veli, çuvalların içine tükürür. Beyin adamları çuvalları Eşrefoğlu'nun yanında açtıklarında içinden balın çıktığı görülür. Duruma vakıf olan Eşrefoğlu, Seyyit Harun Veli ile görüşmek üzere bir aslana binerek Seydişehir'e doğru yola çıkar. Seyyit Harun Veli de onu bir taşa binerek karşılar. Durum karşısında Eşrefoğlu: ‘Canlıya binmek marifet değilmiş. Cansıza binip onu yürütmek daha büyük olmanın işaretidir.’ diyerek hayretlerini belirtir. O taş, daha sonra Seydişehir' de Deve Taşı adıyla bilinir. ”(Gönen, 2007: 263 -264).

Beyşehir Eşrefoğlu Beyliği yönetiminde gelişmiş ve gözde bir yerleşim merkezi olmuştur. Eşrefoğlu beyliği Anadolu’daki Moğol istilası ve Eşrefoğlu 2. Süleyman Bey’in Moğol valisi

(23)

7

Timurtaş tarafından öldürülmesiyle son bulmuş, Beyşehir de bu vakitten sonra farklı beyliklerin egemenliği altına girmiştir.

XIV. yüzyıl başlarında Hamitoğulları Beyliği’nin önemli bir şehri olan Beyşehir, Osmanlı padişahı 1. Murat zamanında Hamitoğulları’ndan satın alınarak, Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Bu hamle ile Osmanlı ve Karamanoğulları sınır komşusu olmuştur. Osmanlılar’ın Anadolu’daki hâkimiyetinin Karamanoğulları sınırına kadar dayanması, Karamanoğullarında huzursuzluğa ve düşmanlığa sebebiyet vermiştir (Muşmal, 2005: 10). Bu sebeple Karamanoğulları Beyşehir’e saldırmış ve Beyşehir çeşitli defalarca Karamanoğulları ve Osmanlılar arasında el değiştirmiştir. 1467 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Konya ve civarını ele geçirmesiyle şehir kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir (Muşmal, 2005: 10).

Beyşehir, Osmanlı hâkimiyetinde Karaman eyaletinin bir sancağı yapılmış ve sancak merkezine, Seydişehir, Bozkır, Ilgın ve Şarkîkaraağaç kazaları bağlanmıştır. Beyşehir, Osmanlılar döneminde her ne kadar bir sancak merkezi olmuşsa da şehir Selçuklu ve Eşrefoğulları zamanındaki ihtişamına yaklaşamamıştır. Uzun bir süreye yayılan Osmanlı - Karamanoğulları mücadelesi, salgın hastalıklar, iş işin büyük şehirlere göç gibi sebeplerle şehir nüfusunun büyük oranını kaybetmiştir (Muşmal, 2005: 131). Öyle ki Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında Beyşehir ilçesinin merkez nüfusu sadece 2500’lerde kalmış. 10000 rakamını ancak 1970’li yıllarda geçebilmiştir (Muşmal, 2005: 87 – 90 ).

XVI. Yüzyıldan itibaren Beyşehir kalesinin önemini yitirmeye başlamasıyla beraber şehrin dış mahalleleri kurulmaya başlamıştır (Muşmal, 2005: 29). XIX. Yüzyılın sonlarında XX. Yüzyılın başlarında şehirde Çeçen ve İnguş muhacirler iskân edilmiş ve bu muhacirler için dönemin padişahı Sultan 2. Abdülhamid’in ismine atfen Hamidiye mahallesi kurulmuştur. 1872 yılında belediyelik statüsüne alınan Beyşehir, Cumhuriyet döneminde ilçe statüsüne geçmiş, günümüze kadar bu şekilde gelmiştir.

(24)

8

İnsanlık tarihi boyunca gözde bir yerleşim yeri olan Beyşehir’de birçok medeniyet değerli tarihi eserler bırakmışlardır. Bunlardan bazıları: Erbaba Höyüğü, Eflatun Pınar Hitit Anıtı, Kurt Beşiği Anıtı, Lukyanus Kitabesi-Atlı kaya Kabartması, Herakles Lahidi, Kubadabad Sarayı, Eşrefoğlu Camii’dir.

(25)

9 BİRİNCİ BÖLÜM

1.MASAL VE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE

1.1.MASAL HAKKINDA YAPILAN TANIMLAR

Çalışmamıza edebiyatımızın anlatmaya dayalı ürünü olan masalın şekil ve muhteva özelliklerine, masal hakkındaki çalışmalara değinmeden önce tanımıyla başlamak istedik. Masal kelimesinin karşılığı Anadolu, Türk dünyası ve Balkanlarda farklı olarak karşımıza gelmektedir.

Saim Sakaoğlu, Anadolu ve Orta Anadolu’da masalın karşılığını: “Masal, mesel, metel, mesele, matal, hekâ, hikâ, heka, hikâye, hekaye, oranlama, ozanlama ve nağıl.” olarak vermektedir (Sakaoğlu, 2002: 6-7).

Naki Tezel ise masalın Türkçe karşılığının “ötkünç” olduğunu belirtir (Aktaran: Sakaoğlu, 2002: 7).

Balkanlarda masal kelimesi aynı şeklini korumaktayken Türk dünyasında: “Çöçek, çorçok, ertegi, ertek, ımak, nıbak, serçek, tutmak.” olarak görülmektedir (Sakaoğlu, 2002: 7).

Masallar sözlü geleneğin bir parçası olarak nesilden nesile aktarılmışlardır. Yalnızca çocuklara değil yetişkinlere de hitap eden bu sözlü anlatım türünün kültür taşıyıcılığı rolü de vardır. Edebiyatımızda, anlatanı belli olmayan, yüzlerce yıl eskilere dayanan masal türü şu şekillerde tanımlanır:

Türkçe Sözlük’te, masal: “ is. Ar. mesel 1. Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağza,

kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla insanların veya Tanrıların başından geçen, olağandışı olayları anlatan hikâye. 2. Öğüt verici, ahlak dersi veren alegorik eser. 3. mec. Boş ve yalan söz. 4. mec. Değersiz, önemsiz şey.” şeklinde açıklanmıştır ( Türkçe Sözlük, 2005: 1349 ).

Şemseddin Sami, Kamûs-ı Türkî’de Mesel maddesinde : “Âdâb ve ahlâk ve nasâyihe müteallik küçük hikâye. Masal bundan galattır.” diye tanımlanmıştır (Sami, 2004: 1288).

Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmânî’de : “Mesel, hâlâ hikâye, dâsıtân, menkabe manasına fıkra ve kaziyeden gayrı.” diye açıklıyor (Ahmet Vefik Paşa, 1306: 758).

Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat’ında: “Terbiye ve ahlâka faydalı, yararlı olan hikâye.” şeklinde tanımlamıştır (Devellioğlu, 2008: 625).

İsmet Zeki Eyuboğlu, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü’nde : “Öykü, özellikle örnek alınacak nitelikte, öğretici öykü.” Şeklinde açıklamıştır (Eyuboğlu, 2004: 476).

(26)

10 İslam Ansiklopedisi’nin ‘mesel’ maddesinde: “Belli bir kaynaktan çıkmış olmakla

birlikte zamanla yaygınlaşarak halka mâl olan anonim özdeyiş, atasözü.” şeklinde açıklanmıştır (İslâm Ansiklopedisi, 2004: 29).

AnaBiritannica Genel Kültür Ansiklopedisi’nde masal : “ Olağanüstü öge, kahraman ve

olaylara yer veren öykü.” diye açıklanmaktadır (AnaBiritannica Genel Kültür Ansiklopedisi, 1986: 102).

Görsel Büyük Ansiklopedisi’nde masal : “ ed. Düş ürünü olduğu için gerçekle, gerçek

yaşam ölçüleriyle ilgisiz; dinsel inanışlardan uzak, büyü ve törelerden bağımsız; anlattıklarına inandırma savı taşımayan, konuşma diliyle ve düzyazı yapısında iletilen sözlü bir anlatı.” olarak açıklanır (Görsel Büyük Ansiklopedisi, 1984: 5894).

1.2.MASAL HAKKINDA ARAŞTIRMA YAPMIŞ ARAŞTIRMACILARIN

TANIMLARI

Bazı Türk araştırmacıların masal türü hakkındaki tanımları da şu şekildedir:

Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş’ın, Tarih İçinde Türk Edebiyatı isimli eserinde masal : “ Şahıs ve vak’aları insanüstü ve tabiatüstü hususiyetler ve nitelikler taşıyan hikâyelerdir.” şeklinde tanımlanır. (Timurtaş, 2005: 52).

Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı adlı eserinde masalı şöyle tanımlar: “Nesirle söylenmiş, dinlik ve büyülük inanışlarından ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayâl ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırma iddiası olmayan kısa bir anlatı.” (Boratav, 1969: 80).

Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş adlı eserinde masal için; “ İşte, böyle bir zaman içinde, köklü geleneğe bağlı, kolektif karakter taşıyan, hayalî-gerçek, mücerret-muşahhas, maddî-manevî bir takım konu, macera, vak’a, problem, motif ve unsurlar, nesir dili ile vakit geçirmek, insanları eğlendirirken terbiye etmek düşüncesinden hareketle, hususî bir üslupla anlatılır veya yazılır.” der (Elçin 1986: 369).

Saim Sakaoğlu, Gümüşhane ve Bayburt Masalları adlı eserinde: “Kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden, hayal mahsulü olduğu halde, dinleyicileri inandırabilen, bir sözlü anlatım türüdür.” diye tanımlar (Sakaoğlu, 2002:4).

Ali Berat Alptekin, Taşeli Platosu Masalları isimli kitabının ön sözünde masalı şu şekilde tanımlar: “ Masalı, büyük ölçüde nesirle anlatılmış ve dinleyicileri inandırmak gibi bir

(27)

11

iddiası bulunmayan, hayâl ürünü olan nesir şeklindeki anlatmalar olarak tarif edebîriz.” (Alptekin, 2002: XI).

Umay Günay, masalı : “Asırların birikmiş irfanını belirli bir hayat düzenini yaşamak zorunda olduklarımızla yaşamak istediklerimizi bir arada kendisine has bir atmosfer ve üslupla kendi mantık silsilesi içinde geleneksel motifle anlatır.” diye tanımlar (Göde, 2010: 20).

Esma Şimşek, Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması adlı eserinde masalı : “Genellikle özel kişiler tarafından, kendine mahsus (olağanüstü) zaman, mekân ve şahıs kadrosu içerisinde, yaşanılan hayat ile hayâl edilen hayatın sistemli bir şekilde ifade edildiği; klişe sözlerle başlayıp, yine klişe sözlerle biten hayal mahsulü sözlü anlatım türüdür.” olarak tanımlar (Şimşek, 2001:3).

Yine bazı yabancı araştırmacılar masalı şöyle tanımlarlar:

Macar Türkolog Ignácz Kúnos, Türk Halk Edebiyatı adlı eserinde masalı : “Masallar hem eski zamanların dinini ve bu dinlerin nasıl olduklarını, hem de geçmiş zamanlarda yaşayanların edebiyatını, yargılarını, yazılmış tarihlerden fazla anlatır. Masal dediğimiz şey, her milletin dönen aynasıdır. Bu aynaya bakacak olursak, hem eskilerin ibadetlerini, hem eski zamanlarımızın ahlâkını da görmüş oluruz.” diye ifade eder (KÚNOS, 1978: 113).

Kenneth W. Clark ve Mary W. Clark, masalı : “ Olağanüstü karakterlerin ve yaratıkların gerçeküstü dünyasında şöhret ve talih kazanan mütevazı kahramanları ve harikaları ihtiva eden nesirlerdir.” şeklinde tarif ederler (Sakaoğlu, 2002: 4).

Warren S. Walker ile Ahmet E. Uysal, Tales Alive in Turkey isimli eserin ön sözünde : “Gerçek olmayan bir dünyada, belirli olmayan bir yerde, belirli olmayan karakterler arasında geçer, acaipliklerle doludur.” olarak masalı tanımlarlar (Sakaoğlu, 2002: 4).

Bizde çalışmamızda bu tanımlara bakarak masalı kısaca “ Geçmişi yüzyıllar ötesine dayanan kulaktan kulağa, nesilden nesile tüm sosyokültürel ve dil özelliklerimizin aktarıldığı ortak halk hafızamızı oluşturan genellikle nesir şeklinde olan halk anlatılarıdır.” şeklinde ifade edebîliriz.

1.3. MASALLARIN ŞEKİL VE MUHTEVA ÖZELLİKLERİ

Yukarıda tanımı verdiğimiz masalın şekil ve muhteva özelliklerine baktığımızda şunlar gözümüze çarpmaktadır.

(28)

12

1. Masallar anonim ve genellikle nesir şeklindedirler. Bazen nazım ve nesir karışık olarak da karşımıza gelmektedirler.

2. Uzun metinlerdir.

3. Masallar içerisinde formel adı verilen kalıplaşmış sözler barındırırlar. Bu kalıp sözleri döşeme, olay, bitiş bölümlerinde bulabiliriz.

4. Aynı zamanda masallarda, halk edebiyatı unsurlarından; deyim, atasözü, mani, ninni, tekerleme, dua, beddua, bilmece, tekerleme gibi ögeleri de bulabiliriz.

5. Masallarda kullanılan dil sade, açık ve anlaşılırdır.

6. Masalların içerisinde olağanüstü kahramanlar( cin, peri, ejderha…) ve olaylar vardır. 7. Masallarda kötüler cezalandırılır, iyiler mükâfatlandırılır.

8. Masal anlatanlar genellikle kadınlardır. Biz bu anlatıcılara masal anası ya da masalcı deriz. Erkek masal anlatıcılar da vardır.

9. Masalı anlatanın ustalığı ve hayal gücüne göre o masalda yaşadığı bölgenin coğrafi, sosyokültürel, meslek, etnografik unsurlarının izlerine rastlamak mümkündür. Bazen masal anlatıcısı modern hayattan da örnekler verebilir.

10. Masal anlatıcısı kendi ağız, şive özelliklerini koruyarak masalı dinleyenlere aktarır. 11. Masallarda yer ve zaman olguları belirsizdir. Ama bazen masallarla özdeşleşmiş yerler

de vardır “Kaf Dağı” gibi.

12. Masal kahramanları bazen insanlar, bazen hayvanlar bazen de olağanüstü varlıklar olabilir.

13. Her masalda ders verici ileti vardır. 14. Masalların sonu genellikle iyi biter.

15. Masalların destan, efsane, halk hikâyeleri ve fıkra türleri ile benzer ve farklı tarafları bulunmaktadır.

Şekil ve muhteva özelliklerine değindiğimiz masalların nasıl oluştuğu ve kaynağının neresi olduğu hakkında ilk yayını çıkaran Gedeon Huet’tir. Huet’in görüşleri üç grupta toplanmaktadır (Sakaoğlu, 2002: 51). Bunlar:

A. Tarih Öncesi Nazariye: Özellikle G. Grimm ve Dasent’in taraftarı olduğu bu görüş, masalların kaynaklarını Hindistan’a (Vedalara) bağlarlar.

B. Tarihi Nazariye: Bu görüşün ilk temsilcisi Sylvestre de Sacy’dir. Bu görüşte ise masalların kaynakları yine Hindistan’a dayandırılır fakat bu menşei Vedalarda değil Pançatantra’da aranır.

C. Etnografik Nazariye: Bu görüşün temsilcileri de Andrew Lang, Edward Tylor ve M. Lennan’ dır. Burada masalların kaynakları Hindistan’a değil çok eski zamanlara dayandırılır.

Birçok Türk Halk Bilimcisi ise masalların tek bir yerden çıkarak yayıldığı görüşünü savunmaktadır. Belki de bu görüş ortak coğrafi unsurların masallarda benzer motifleri oluşturmasından kaynaklanabilir. Yalnız bu gün araştırmalar gösteriyor ki Avrupa’da anlatılan masalla Afrika’daki masalın aynı değil. Böyle bir durumda masalların menşeini tam olarak bir yer olarak gösteremeyebiliriz (Sakaoğlu, 2002: 52).

Masal sınıflandırmalarına baktığımızda ise ilk çalışmanın 1864’te J.G. von Hahn tarafından yapıldığını görüyoruz. Yalnız bu çalışmanın kullanışlı olamamasından dolayı Danimarkalı H. F. Feilber yeni bir tasnif yapmış ve bu tasnif İngiliz Joseph Jakobs tarafından tip ve motif başlıkları alfabetik sıraya konularak genişletilmiştir. Bu tasnifleri sırayla

(29)

13

Amerika’da Robert H. Lowie ve Alfred L. Kroeber’in ve Fransız Franz Boas’ın tasnifleri izlemiştir (Sakaoğlu, 2002: 53).

Son olarak bugünkü masal çalışmalarımıza kaynaklık eden Antti Aarne’dan üç bölüme ayırdığı bir tasnif gelmiştir:

1. Hayvan Masalları: 1-299 2. Asıl Masallar: 300-1199

3. Fıkralar: 1200-1999 (Sakaoğlu, 2002: 53).

Stith Thompson bu tasnifi daha da genişleterek “The Types of the Fokltale” adıyla yayınlamıştır. Thompson’ın tasnifi:

1. Hayvan Masalları: 1-299 2. Asıl Halk Masalları: 300-1199

3. Güldürücü Hikâyeler, Nükteli Fıkralar: 1200-1999 4. Zincirlemeli Masallar: 2000-2399

5. Sınıflamaya Girmeyen Masallar: 2400-2499 şeklindedir (Sakaoğlu, 2002: 55).

Bu tasniflerin ardından yine birçok tasnif çalışması yapılmıştır. Burada üzerinde duracağımız W. Eberhard ile P. N. Boratav’ın hazırladıkları “Typen Turkischer Volksmarchen”dir. Bu çalışmada 378 masal tipi vardır. Bu esrin sonunda bir motif listesi de vardır. TTV’de masallar 23 başlık altında toplanmıştır. Bu başlıklar ve masal sıraları su şekildedir:

A. Hayvan masalları: 1-22 B. Hayvan ve insan: 22-33

C. Hayvan veya bir ruh bir insana yardım eder: 34-82 D. Tabiatüstü bir ruh veya hayvanla evlenme: 83-109 E. İyi ruhla ve evliyalarla yaşama: 110-122

F. Kaderin hâkimiyeti: 123-142 G. Rüya: 143-145

H. Kötü ruhlarla yaşama: 146-168 I. Sihirbazlar: 169-184

J. Bir kız sevgili bulur: 185-196 K. Bir erkek sevgili bulur: 197-222 L. Fakir kız zenginle evlenir: 223-238 M. Kıskançlık ve iftira:239-255

N. Hor görülen koca kahramandır: 256-258 O. Zina ve baştan çıkartma: 259-280 P. Acaip icraat ve olaylar. 281-289 Q. Acaip davalar: 289-301

R. Realist masallar: 302-310 S. Acaip tesadüfler: 311-316 T. Komik hikâyeler: 317-322

U. Aptal ve tembel erkekler ve kadınlar: 323-338 V. Hırsız ve dedektif: 339-349

(30)

14

Warren S. Walker ve Ahmet E. Uysal birlikte hazırladıkları “ Tales Alive in Turkey ” isimli eserde tasnif şöyle yapılmaktadır:

1. Tabiatüstü masallar

2. Şaşırtıcı ve hünerli istidlâlli masallar 3. Mizâhî masallar

4. Ahlâkî masallar 5. Köroğlu

6. Dini küçük düşürücü masallar 7. Fıkralar (Sakaoğlu, 2002: 58).

Naki Tezel ve Mehmet Tuğrul’un da tasnif çalışmaları mevcuttur. Bununla birlikte S. Thompson’un hazırladığı ve çalışmamızda kaynak olarak yararlandığımız motif tasnifi de aşağıdaki şekildedir: A. Mitolojik Motifler B. Hayvanlar C. Yasak D. Sihir E. Ölüm F. Olağanüstülükler G. Devler H. İmtihanlar J. Akıllılar ve Aptallar K. Aldatmalar

L. Kaderin Ters dönmesi M. Geleceğin Tayini N. Şans ve Talih P. Cemiyet Q. Mükâfatlar ve Cezalar R. Esirler ve Kaçaklar S. Anormal Zulümler T. Cinsiyet U. Hayatın Tabiatı V. Din W. Karakter Özellikleri X. Mizah

Z. Çeşitli Motif Grupları (Sakaoğlu, 2002: 60).

Masallar hakkında bugüne kadar sayısız çalışma ve yayın bulunmaktadır. Bu çalışmaların çoğunu öğrenci tezleri (lisans, yüksek lisans ve doktora) ve derleme çalışmaları oluşturmaktadır.

Diğer araştırmalarda örneklerini bulabileceğimiz bu çalışmalardan tekrara düşmeme adına sadece temel olarak alınanlara değinmek istiyoruz.

1. Saim Sakaoğlu tarafından 1971 yılında yapılan Gümüşhane Masalları Metin

Toplama ve Tahlil isimli doktora tezi alandaki ilk doktora çalışmasıdır.

2. Ardından Bilge Seyidoğlu’nun, 1972 yılında Erzurum Halk Masalları çalışması gelir.

(31)

15

3. Umay Türkeş Günay, 1974’te Propp metoduna göre Elazığ Masalları çalışmasını yapmıştır.

4. Ahmet Ali Arslan’ın 1980’de hazırladığı Kuzey Doğu Anadolu (Kars) Türk ve

Kuzey Britanya Halk Edebiyatında Masallar isimli çalışması vardır.

5. Ali Berat Alptekin tarafından 1982’de hazırlanan Taşeli Platosu Masallarında Motif

ve Tip Araştırması.

6. Esma Şimşek tarafından 1990 yılında doktora tezi olarak tamamlanan

Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması bu alandaki kaynak çalışmalardan

biridir. 2001 yılında iki cilt olarak yayınlanan çalışmanın birinci bölümü toplam beş bölümden oluşmakta, ikinci cildinde ise metinler yer almaktadır.

7. Zeynep Çetinkaya tarafından 2007 yılında hazırlanan Masalların Türkçe

Öğretimindeki Yeri ve Önemi isimli çalışması bulunmaktadır.

8. Mehmet Naci Önal tarafından 2009 yılında hazırlanan Muğla Sözlü Halk Kültürü

Araştırmalar: Muğla Masalları Üzerine Araştırmalar ve İncelemeler isimli bir çalışma

bulunmaktadır (YÖK Ulusal Tez Merkezi https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ ET: 22.06.2019).

Masallar ile ilgili yapılmış yayınlardan bazılarına baktığımızda ise: Ziya Gökalp Masallar, Naki Tezel Keloğlan Masalları, Eflatun Cem Güney Bir Varmış Bir Yokmuş, Pertev Naili Boratav Zaman Zaman İçinde, Az Gittik Uz Gittik, Ziya Gökalp Altın Işık, Erman Artun Tekirdağ Folklor Araştırmaları, Ali Berat Alptekin Hayvan Masalları, Saim Sakaoğlu Masal Araştırmaları, Zekeriya Karadavut, Kırgız Masalları, Konya, 2006 şeklinde sıralayabiliriz (Göde, 2010: 34-35-36).

2. MASALLARIN İŞLEVLERİ

2.1. ÇOCUKLARI EĞLENDİRME ve EĞİTME İŞLEVİ

Masallar belki de bir milletin maddi manevi değerlerini içinde barındıran anlatmaya dayalı en önemli kültür hazinelerinden biridir. Hem çocuklar hem de yetişkinlere yönelik anlatılan masalların pek çok işlevi bulunmaktadır. Bunlardan biri de çocukların eğitimin de oynadığı roldür.

Özellikle erken yaşlardan itibaren çocuklara anlatılan masallar, çocuğun muhayyilesinin gelişip dil gelişimine katkı sağlarlar. Çocuklar için asıl halk masalları dediğimiz türler biraz uzun olabilir. Bundan dolayı hayvan masalı çocuklar için daha eğlenceli ve kısadır. Fabl türü ve hayvan masalları arasında benzerlikler görülmekte ve bazen bu tür de hayvan masalları olarak karşımıza gelmektedir.

Çocuğun kişiliğinin ve ahlak gelişiminin sağlanmasında masallar barındırdıkları ders verici iletiler ve içinde barındırdıkları ahlaki değerler ile büyük önem taşır.

Ziya Gökalp Küçük Mecmua’daki “Masallar” adlı yazısında bu türün çocuk eğitimindeki önemine şöyle dikkat çeker: “…Masalların çocuk terbiyesinde de büyük rolü vardır. Kıraat kitapları hep bu masallarla doludur. Küçük çocukların dikkatini, alakasını yalnız bu masallar celbeder. Onlar ilk kahramanlık derslerini, mefkure için fedakarlıkları

(32)

16

masallardan öğrenir… Bütün masallar(ımız) toplanınca, içinden çocuk terbiyesine yarayanları, milli seciyeyi takviye edenleri seçilir” (Aktaran: Sakaoğlu, 2002: 12).

Masallar yalnızca eğitme amacıyla değil aynı zamanda eğlenme amacıyla da söylenmektedir. Masalların, teknolojinin gelişmediği dönemlerde, özellikle uzun kış gecelerinde yetişkin, çocuk herkesin bir araya gelerek zevkle dinledikleri, hoş vakit geçirdikleri bir yönü de vardır.

2.2. KÜLTÜRÜN GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMASI İŞLEVİ

Masal teşekkül ettiği coğrafyanın halk kültürü adına tüm unsurlarını içinde barındırır. Anlatıldığı bölgenin ağız özelliklerinden, inanışlarına, edebî unsurlarına, folklorik özelliklerine kadar bütün değerlerin örneklerine masal türünde rastlayabiliriz.

Bu da masalın nesilden nesile anlatılarak aynı zamanda bir kültür aktarması işlevini de karşımıza getirmektedir. Masallar edebî bilimlerin yanı sıra antropoloji, sosyoloji, psikoloji bilimlerinin de araştırma alanı olmalıdır.

Masal anlatıcıları genellikle büyüklerinden dinledikleri masalları kendilerinden sonrakilere anlatarak kültürün kaybolmaması adına önemli bir vazife üstlenirler.

2.3. TÜRKÇENİN YABANCI DİL ÖĞRETİMİ MATERYALİ OLARAK

MASALLARIN İŞLEVİ

Dil öğretiminde edebî ürünler dil öğretimi materyali olarak çokça kullanılmaktadır. Dil öğretiminin başlıca amacı kişinin kendini anlatma ve iletişim kurma becerisini kazanabilmesine yöneliktir. Bir milletin dilini öğrenmek aynı zamanda o milletin kültürünü de öğrenmektir. Bundan dolayı kültürü belki de en iyi aktarabileceğiniz o dilde yer alan edebî ürünlerdir. Bunlar masallar, fıkralar, halk hikâyeleri, efsaneler, destanlar şeklinde görülebilir. Tabi bu ürünleri kişiye öğretim materyali olarak kullanırken seviye mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Türkçenin yabancı dil öğretimi materyali olarak masalların işlevini şu şekilde verebiliriz:

1. Masallar anlatmaya dayalı ürünler olduklarından yabancı dili öğrenen kişinin dinleme ve okuma becerisi yoluyla elde edeceği kazanımlarıyla konuşma becerisini de olumlu olarak geliştirecektir.

2. Bir dilin iyi bilindiğini gösteren olgulardan bazıları da o dilin deyimlerini ve atasözlerini doğru ve yerinde kullanmaktır. Böylece masallar, içinde barındırdıkları atasözü, deyim, bilmece, tekerleme gibi halk edebiyatı ürünlerinin öğretilmesinde önem taşır.

3. Masalların dili konuşma diline yakın, sade, açık, anlaşılırdır. Bu da başlangıç seviyelerinden yüksek seviyelere kadar dil öğretiminde yardımcı materyal olarak kullanılabileceğini gösterir.

(33)

17

4. Masallar içerisinde barındırdıkları kelime gruplarıyla kişinin kelime hazinesini geliştirir.

5. Dil öğrenen kişinin tekniğe uygun olarak okuma ve kendini yazılı olarak ifade etme becerisinin kazanılmasında masalların kullanılması önemlidir.

(34)

18 İKİNCİ BÖLÜM

1.BEYŞEHİR MASALLARININ DERLENMESİNE DAİR

1.1. BEYŞEHİR MASALLARINI DERLEME ŞEKLİ

Çalışmamızda sahaya inmeden önce, ilk olarak bir derleme şeması hazırladık. Burada yazılı kaynaklardan yararlanarak derlemeyi nasıl yapmalıyız, nasıl bir yol izlemeliyiz hepsini planladık.

Bu konuda babam Refik Karlıdağ’ın yardımlarını asla yok sayamam. Babamın Beyşehir merkez ve köylerinde öğretmenlik yapması buralarda tanıdık ve öğrencilerinin olması derleme işimizi daha da kolaylaştırdı.

Böylece ilk olarak masalları en iyi bildiğini tespit ettiğimiz kaynak kişilere ulaştık. Tabiki her kişiyi kaynak kişi olarak da kabul etmek mümkün değildi. Bu dönemde benimde Beyşehir Vali Kemal Katıtaş Lisesi’nde (şimdi Anadolu Lisesi oldu) ders saati ücretli olarak edebiyat derslerine girmem ve oradaki öğrencilerimin de yardımlarıyla derleme mekânlarını ve kaynak kişileri belirlememde önemli rol oynadı.

Bu çalışmamızda derlemeye başlamadan önce derleyeceğimiz ürünlerin (masalların) özelliklerini iyi öğrenmemiz ve bununla ilgili bazı okumalar yapmamız gerekiyordu. Sahaya çıkmadan önce Saim Sakaoğlu’nun Masal Arastırmaları ve Gümüşhane ve Bayburt

Masalları, Ali Berat Alptekin’in Taşeli Masalları ve Kazak Masallarından Seçmeler, Naki

Tezel’in Türk Masalları gibi eserlerini inceledik. Bu okumalar derlenilen ürünlerin sınıflandırılmasında bize gerekli kolaylığı sağlayacaktı.

Burada kullanacağımız yöntem ya da yöntemler belirlenip (gözlem – mülakat) bizzat kaynak kişilerin yanına giderek ses kaydedici ile kayıt alarak bazılarını ise elle yazarak (burada kaynak kişi sesinin kaydedilmesine izin vermemiştir, Sabriye Göğüsgeren) derleme işlemi gerçekleştirilmiştir.

Derleme alanı (mekânı), derleme zamanı, derlemenin nasıl yapılacağı gibi ön araştırma ve tespitlerin yapılmasından sonra gerekli hazırlıklar yapılarak derleme işine başlandı.

Derleme mekânı, Beyşehir merkez ve on köy (Çiçekler – Gölkaşı- Fasıllar-Eyilikler-Üzümlü-Akburun-Sadıkacı-Göynem-Üçpınar-Yunuslar Köyleri) olmak üzere belirlenmiştir.

Kaydedilen ürünlerden konumuzun özelliklerini taşıyan seksen (80) masaldan elli(50) tanesi tasnif edilmiş ağız özellikleri korunarak bilgisayar ortamında yazıya geçirilmiş ve arşivlenmiştir.

(35)

19

Beyşehir merkez ve köylerine baktığımız zaman köylerde masal anlatma geleneğinin daha fazla yaşatıldığı gözlemlenmiştir. Şehir merkezinde de masal anlatıcıları vardır. Ama özellikle köylerden şehre göç durumu olduğu için günümüzde köyde bulmayı umduğumuz kaynak kişileri şehirde de bulabiliriz.

Yaptığımız çalışmadan hareketle her ne kadar masal ortamı yavaş yavaş kaybedilmişse de yine de Beyşehir ve köylerinde aktif masal anlatıcısı vardır. Bu çalışmada masal anlatma geleneğinin nesilden nesile aktarıldığı görülmektedir. Bölgenin ağız ve şive özelliklerini koruyarak dinledikleri masalları anlatan kaynak kişilerin yer yer modern hayatın yansımalarına da bu masallarda yer verdiklerini görmekteyiz. Örneğin 13 numaraları “Yeşil At” masalında anlatıcı bir anda masaldaki atı televizyonda izlediği Cüneyt Arkın’ın filmlerindeki atlara benzetir. Yine aynı metinde delikanlının yakışıklılığını anlatmak için Hz. Yusuf güzelliğinde örneğini verir.

2.MASAL ANALARI ve MASAL BABALARI HAKKINDA BİLGİ

2.1. MASAL ANALARININ DURUMU

Toplam on sekiz kaynak kişi ile görüştük ve bunlardan görüşmelerimiz sonucunda on kişiye karar verdik.

Çalışmamızda kadınların erkeklere nazaran daha çok masal anlattıkları tespit edilmiştir. Burada kadın kaynak kişi olarak toplam dokuz (9) masal anası belirlenmiştir. Bu anlatıcıların yaş sınırlaması yapıldığında nesil farkı görülmektedir. Bu durumu şöyle gösterebiliriz:

1932 -1934: Hatice Çınar ve Cevriye Şişbot

1940 -1948-1956: Ayşe Çiftçi, Sabriye Göğüsgeren, Emişe Kadın Ünsal 1963-1964-1965: Nurtay Navruz, Neriman Çimen, Keziban Çakır 1972: Keziban Yaşar

Masal analarının doğum yerleri dağılımına bakıldığında ise şehir merkezi iki (2), köylerden yedi (7) kişi olmak üzere değerlendirilir. Böylece merkez köylerde doğmuş anlatıcılar daha ön plana çıkmaktadır.

Eğitim durumları ise değerlendirildiğinde ilkokul mezunu olanların yedi (7), ilkokuldan terk bir anlatıcı ve ortaokul mezunu bir anlatıcı olarak görülmektedir.

Masal analarımızın hepsi ev hanımıdır. Yalnız ev hanımlığının yanı sıra tarım, çiftçilik ve hayvancılıkla da uğraşmaktadırlar.

Bu çalışmamızda yer alan masal anaları masalları genellikle aile büyükleri (anne, baba, dede, anneanne, babaanne), akrabalar, yaşlı nineler, ihtiyar amcalardan dinlemişlerdir.

(36)

20

Masal analarımızın hemen hemen hepsi masalı sonuna kadar anlatmışlar, unuttukları yerleri ise kendileri anlatma heyecanı ile başka bir şekilde tamamlamışlardır. Bu konuya anlatıcı kusurlarında değinilecektir.

2.2. MASAL BABALARI HAKKINDA

Genellikle kadın masal anlatıcılarının fazla olduğu çalışmamızda iki tane erkek masal anlatıcısı bulunmaktadır.

1930 yılında Çiçekler Köyü’nde doğan ve halen burada yaşamakta olan masal babası Ahmet Doğan, ilkokul terk ve çiftçilikle uğraşmaktadır. Büyüklerinden dinlediği masalları bize aktarmıştır.

Kendisinden toplam yirmi üç (23) ürün derledik. Bu ürünlerden sekiz (8) tanesini çalışmamızda inceledik.

Yüksekokul mezunu ve şu an emekli olan diğer masal anlatıcımız Refik Karlıdağ’dan ise üç (3) masal ürünü derledik. Kendisi annesi ve büyüklerinden dinlediği masalları aktardı.

3. MASALLARDAKİ ANLATICI KUSURLARI

3.1.MASAL ADLARI ve MASAL İÇERİKLERİNE DAİR KUSURLAR

Masal anlatıcıları bazen fiziksel bazen de zihinsel olarak dinledikleri masalları aktarırken unutabilir ya da karıştırabilirler. Bu durumda unuttukları masalı hemen hatırlayıp tekrar devam edebîlirler, masalı başka masallarla karıştırıp devam edebîlirler veya kendileri masalı farklı şekilde tamamlayabilirler.

Burada ele alacağımız çalışmamız içerisinde içeriğine dair kusur bulunan dört masalımız bulunmaktadır. Bunlar:

1. Cevriye Şişbot’un anlattığı 15 numaralı “Yüncü Kızlar” ve “Tak Tak Eden Kabacık Beni Bırakan Babacık” masalları.

2. Ayşe Çiftçi’nin anlattığı 36 numaralı “ Kaderi Değiştirmek İsteyen Padişah” masalı. 3. Keziban Yaşar’ın anlattığı 10 numaralı “ Ayağına Diken Batan Horoz” masalıdır. İlk masalımızda masal anamızın masalın başında anlattığı konuyu unutmasıyla doğan bir mantık hatası vardır. Buradan iki kız kardeş padişaha eş olurlar ve biri altın saçlı kız doğururken diğeri de gümüş saçlı oğlan doğurur. Masal bu şekilde ilerlerken masalın sonunda aslında babaları bir olan bu çocukların kardeş olmaları gerekirken anlatıcı çocukların teyze çocukları olduğunu öğrenmeleri ve evlenmeleriyle masalı sonlandırır.

Yine aynı anlatıcımızın diğer masalı da sonunu unutmasıyla kendisi tarafından farklı bir şekilde tamamlanarak anlatılmış eksik bir anlatmadır.

36 numaralı masalımızda da örneklemeden doğan bir mantık hatası vardır. Masalın başlangıcında bir padişahtan bahseden anlatıcı dönemin 1915-1912 yılları olabileceğinden bahsetmektedir. Bu da masalın içerisindeki tarihi gerçeklikle uyum sağlamamaktadır.

(37)

21

Son masalımız ise yine masal anlatıcısının unutmasından kaynaklanan eksik bir anlatmadır. Buradaki masalın sonunun varyantlarıyla karşılaştırıldığında farklı olduğu görülmektedir. Bu masalımızı ileriki zamanlarda başka çalışmalarda ele alıp masal tamiri yapılacaktır.

Masal adlarındaki kusurlarda ise yine üç masal dikkati çekmektedir: 1.Hatice Çınar’ın anlattığı 43 numaralı “Sabır Taşı” masalı.

2. Cevriye Şişbot’un anlattığı 16 numaralı “ Anka Kuşu” masalı.

3. Cevriye Şişbot’un anlattığı 17 numaralı “Muradına Ermeyen Dilber” masalıdır.

Buradaki masalların başlık olarak varyantları ile karşılaştırıldığında aynı içeriklere sahip olmadıkları görülmüştür.

Masal çalışmalarında aynı konunun farklı başlıkla sunulduğu görülmüştür. Örneğin çalışmamızdaki “ Balıkçı Kurtçu” masalı birçok yerde “ Gençlikte mi Kocalıkta mı” adı ile geçmiştir.

Fakat aynı başlıkta bulunan masal içeriklerinin farklılık göstermesi bu durumu anlatıcı kusurları içerisinde değerlendirmemize neden olmuştur.

4.ESTETİK YÖNÜYLE BEYŞEHİR MASALLARI 4.1. BEYŞEHİR MASALLARININ ŞEKLİ

Masal çalışmalarının genelinde ve çalışmamıza konu olmuş Beyşehir masallarının özelinde, masal metinlerimizi incelediğimizde nesir şeklinde olduğunu görmekteyiz.

Masallarımızın birinin başlangıcında mani bulunmaktadır. Bununla birlikte çalışmamızda ele aldığımız metinlerde, halk edebiyatı ürünlerinden deyim, dua, beddua, mani, tekerleme gibi türler de bulunmaktadır.

Masallarımızda döşeme, olay ve dilek bölümleri olması gereken şekildedir. Yine metinlerimizde formel adı verilen kalıplaşmış sözler çokça kullanılmıştır. Fakat bu formeller daha çok giriş ve bitiş bölümlerinde kullanılmışlardır. Birden fazla masal anlatan anlatıcının kullandığı formelleri tekrarladığı görülmektedir.

Ayrıca anlatıcıların anlattıkları masallarda bölgeye ait sosyokültürel, gelenek, etnografik unsurlar bulunur.

4.2. BEYŞEHİR MASALLARININ DİL ve ANLATIM ÖZELLİKLERİ

Masallar halk kültürü anonim eserleri olduğu için dili genellikle açık ve anlaşılırdır. Beyşehir masallarının dil özelliklerine bakıldığında halk dilini doğrudan yansıtan bir anlatım görmekteyiz.

(38)

22

Bölgenin ağız ve şive özelliklerini koruyan, konuşma diline yakın bir üslup vardır. Masalda konunun yanında anlatış tarzının da önemli olması anlatıcının üslup ve masalı hikâye etme (tahkiye) yeteneğinin de önemli olduğunu göstermektedir.

4.3.BEYŞEHİR MASALLARINDA MEKÂN ve ZAMAN

Çalışmamızda yer alan masalların mekânları, geniş mekânlar başlığı altında hem gerçekçi yer hem de hayali yer olmak üzere karışıktır:

Falan köy (16)

Falan yerde bilmem ne dağları var (16) Yerin yedi kat dibi (22)

Başka bir âlem (30) Filan yerin padişahı (36)

Bununla birlikte isim verilen masal mekânları da bulunmaktadır: Mısır (39)

İstanbul(40)gibi. Ayrıca yine metinlerimizde:

1. Dar açık mekânlar: dağ, şehir, köy, dere, ırmak, nehir, orman, tarla, bağ, mağara, in, kuyu, çeşme, çimen, ova, yayla, göl şeklindedir.

2. Dar kapalı mekânlar: saray, köşk, kulübe, ev, hamam, ahır şeklindedir.

Masallarımızda zaman ise belirsizdir. Gerçek zamanla ilgisi olmayan bu kavram ne kesin ne de yaklaşık olarak tahmin edilebilir. Zaman kavramı genellikle döşeme bölümünde:

Bir varmış bir yokmuş… Bir zamanlar…

Eskiden… gibi kalıp sözlerle ifade edilir.

4.4. BEYŞEHİR MASALLARINDA KAHRAMANLAR

Çalışmamızda yer alan masal metinlerimizde kahramanlarımız oldukça çeşitlidir. Bu kahramanları özelliklerine göre kategori ettiğimizde:

İnsanlar, iyiler, kötüler, hayvan kahramanlar, kurnaz, aptal, zengin, yoksul, tembel, çalışkan, güzel, çirkin, olağanüstü kahramanlar (dev-cin-peri-cadı-alkarısı-ejderha), cüce,

(39)

23

kadın kahramanlar, padişah, yamyam, çoban, nine, üvey anne, padişahın kızı, padişahın oğlu, delikanlı, kaynana, köylü, çocuk, ihtiyar şeklinde karşımıza çıkar.

Beyşehir masallarında karakterlerin hemen hemen hepsi masalın olay dizisinde yer almaktadır.

4.5. BEYŞEHİR MASALLARINDA TESPİT EDİLEN İLETİLER

Çalışmamızda genel olarak tespit edilen iletiler şöyledir: 1. Böbürlenmenin cezası bulunur.

2. Akılsızlığına yanar. 3. Kötülük cezasız kalmaz.

4. İyilik mutlaka mükâfatlandırılır. 5. İyilik kötülüğü yener.

6. İyiler iyiliği, kötüler kötülüğü bulur.

4.6. BEYŞEHİR MASALLARINDA TEMLER

Çalışmamızdaki masalların ana duygusunu oluşturan temlere baktığımızda sırasıyla: 1. Aklını kullanma 2. Kurnazlık 3. Saflık, aptallık 4. Kıskançlık 5. Yardımlaşma 6. Hırsızlık 7. Uyanıklık 8. Doğruluk 9. Cesaret 10. Bağlılık

11. Olağanüstü varlık şeklinde tespit edilmiştir.

5.BEYŞEHİR MASALLARI ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR

Beyşehir bölgesi ve çevresi masalları üzerine yapılan çalışmaları tespit ederken Selçuk Üniversitesi Türk Halk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi’ndeki öğrenci derleme çalışmalarına ve bitirme tezlerine bakılmıştır.

Buradaki derleme çalışmaları 1990 ve 1999 yılları arasındadır. Buna göre:

1. Süleyman Adnan ÖZDEMİR, Doğanbey çevresinden, 1990 yılında, beş masal derlemiştir.

(40)

24

3. Nurten ŞENKILINÇ, Çiçekler Köyü’nden, 1994 ve 1995yılları arasında, sekiz masal derlemiştir.

4. İsmail ASLANKOL, Çiçekler Köyü’nden, 1995 yılında, üç masal derlemiştir. 5. Süleyman ÜNAL, Karahisar’dan, 1996 yılında, yedi masal derlemiştir.

6. Abdurrahman USLU, Çamlık Kasabası’ndan, 1997 yılında, bir masal derlemiştir. 7. Müberra BAYINDIR, Yeşildağ’dan, 1998 yılında, iki masal derlemiştir.

8. İsmail GÜL, Gökçimen, 1999 yılında, iki masal derlemiştir.

Ayrıca lisans tezleri olarak da ulaşabildiğimiz çalışmalar şu şekildedir:

TEKELİ, Tevfik Yaşar (1981), Beyşehir ( Konya) Folklorundan Örnekler, Erzurum.

TURGUT, Ayşe (1992), Yukarı Kayalar ( Göynem) Kasabası ve Çevresi Ait Halk Edebiyatı Ürünleri, Konya.

BAYINDIR, Alper, (1994), Yeşildağ Kasabası ( Beyşehir) Halk Edebiyatı Örnekleri, Konya.

(41)

25 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

1.BEYŞEHİR MASALLARININ TİP, MOTİF VE FORMEL YAPISI 1.1. TASNİF

Beyşehir masalları çalışmamızda toplam seksen (80) metin derledik. Yalnız bu metinlerin masal özelliği taşıyan elli tanesini (50) inceledik. Bu metinlerimizi tasnif ederken Antti Aarne- Stith Thompson’un beş grupta incelediği tasnifini esas alarak bu bölümü tamamladık (Alptekin, 2002: 61).

1. Hayvan Masalları: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8

2. Asıl Halk Masalları: 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47

3. Fıkralar: 48,49, 50

4. Zincirleme Masallar: Yok

5. Sınıflandırmaya Girmeyen Masallar: Yok

Metinlerimizde toplam sekiz (8) hayvan masalı, otuz dokuz (39) asıl halk masalı ve üç (3) tane de fıkraya yer verilmiştir. Yine metinlerimizde zincirleme masal örneğine rastlanmamıştır. Ana motiflerimizin genellikle asıl halk masalları grubunda olan metinlerimizde olduğu gözlenmiştir.

Masallarımızın tip numaraları verilirken EB ve AaTh katologlarındaki numaralar esas alınmıştır. Bu eserlerin asıllarını görme şansımız olmadığından benzer çalışmalardaki bilgilerden faydanılmıştır. İncelememizde genellikle tek tip şeklinde masallarımız mevcuttur. Tip numaralarını bulamadıklarımızı ise eksi (-) işaretiyle belirttik.

Böylece masallarımızın motif sırası ve tip numaraları aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.

BİRİNCİ MASAL

1.AYI İLE TİLKİ 2. EB: , AaTh:

3.HATİCE ÇINAR / BEYŞEHİR 4.MASALIN MOTİF SIRASI

a) Ayı ile tilki arkadaş olurlar. Bir gün gezerlerken bir koyun yakalarlar. Koyunu kesip

kavurup bir küpe doldururlar. Ordan gün gün yerler.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tedarik zinciri yönetim faaliyetlerine olan potansiyel etkileri hakkında hala yeterli bilginin olmadığı blok zinciri teknolojisinin daha iyi anlaşıla- bilmesi adına, sektörün

3 Talas’ta bu sistem şöyle işlerdi: üç tembih bir ihtar; üç ihtar bir tekdir, üç tekdir bir tard (okuldan geçici uzaklaştırma) yapardı. Ama sobaların üzerinde

Stepanovite ve zhemchuzhnikovite hayli nadir bulunan mineraller olduğu için araştırmacılar şimdi doğada daha bol bulunabilecek ve gazların hapsedilmesinde ve depolanmasında

and London that French ports and German military Of course it goes without troops have been moved to- aircraft to operate from his saying that the United

Sonuç olarak, burada bilgisayarlı tomografi ve bronkoskopik bulguları ile santral bronş tümö- rünü taklit eden ve anti-tüberküloz ilaç tedavisi ile tedavi edilen EBTB

Madam Angles, daha doğru­ su doktoru, Saint Germain ta­ rafına gitmesini menetmişti.. Böylelikle hem Türk, hem de sanatçı çevrelerden uzaklaş­ mış

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

Bu yapıların her biri çerçeveli sistem (ÇM modeli) yanında üç farklı perde yerleşimi (PM1, PM2 ve PM3 modelleri) dikkate alınarak modellenmiştir. Bu şekilde toplam 16