• Sonuç bulunamadı

Vektör tabanlı tıbbi illüstrasyon uygulamaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Vektör tabanlı tıbbi illüstrasyon uygulamaları"

Copied!
143
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

GRAFİK ANABİLİM DALI

GRAFİK BİLİM DALI

VEKTÖR TABANLI TIBBİ İLLÜSTRASYON

UYGULAMALARI

Şahin DURSUN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Uğur ATAN

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Tarih içerisinde insanlar birbirleri ile iletişim kurmak, bildiklerini, deneyimlerini aktarmak, yaymak ve paylaşmak üzere çeşitli araçlar kullanmıştır. Bu araç kimi zaman yazı kimi zaman da çeşitli tekniklerle yapılmış görseller olmuştur. İşte bunlardan biri de illüstrasyonlardır.

İllüstrasyonlar pek çok bilim alanında alanın özelliklerine göre isim alarak kullanılmaktadır. Mühendisliklerde teknik resim, sosyal yayınlarda çizgi roman, hikaye ve öykülerde hikaye resmi gibi. Bu araştırmada ise tez konusuna dayalı olarak tıbbi illüstrasyon ismi kullanılmıştır.

Bu araştırmada tıbbi illüstrasyon konusu çalışılırken tarih boyunca tıp bilimi ile birlikte gelişimi incelenmiştir. Tıp bilimi alanlarında yapılan müdahalelerin ve bedenlerin tanınmasına, anlatılmasına yönelik tıbbi illüstrasyonların vektör (vektörel) tabanlı teknik ile nasıl yapıldığı uygulama aşamalarıyla görselleştirilmeye çalışılmıştır.

Görselleştirme sürecinde araştırma konusu ile ilgili makale ve yayınlar taranmış tezin konuları belirlenmiş ve uzman görüşleri alınmıştır. Sonrasında ise illüstrasyon uygulamaları vektör tabanlı tasarım programı ile gerçekleştirilmiştir. Tüm bu sürecin öncesi olan Yüksek Lisans eğitimi ders aşamasında ders alarak akademik birikimime katkıda bulunan Grafik Bölümü öğretim üyelerine ve sonrasında danışman olarak araştırmanın gerek yazın incelemesinde gerekse uygulama evrelerinde bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım sayın hocam, Prof. Dr. Uğur ATAN’a, teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca çalışmalarından yararlandığım araştırmacılara ve her zaman olduğu gibi araştırmanın başından sonuna kadar destekleriyle çalışma azmimi arttıran aileme teşekkür ederim.

Şahin DURSUN Konya-2019

(5)

ÖZET

“VEKTÖR TABANLI TIBBİ İLLÜSTRASYON UYGULAMALARI”

Tıbbi illüstrasyon, canlıların anatomisini ele alan, çizim, resim veya görsellerle ayrıntılandıran, aktaran bilimsel işleve sahip bir açıklama yöntemidir. Bilimsel bir işleve sahip olan tıbbi illüstrasyon, bedenin anlaşılmasında, tıbbi müdahale ve yöntemlerde, öğrenme ve uygulama süreçlerinde tıp bilimi için vazgeçilmez bir açıklama yöntemi olarak araştırmanın konusunu oluşturmuştur.

Tıbbi illüstrasyonun temel konu olarak ele alındığı bu araştırma, tarih boyunca bedenler üzerine görselleştirilen tıbbi illüstrasyonun gelişim sürecini tıp bilimi ile birlikte incelemeyi, ayrıca tıp bilimi alanlarında yapılan müdahalelerin ve bedenlerin tanınmasına, anlatılmasına yönelik tıbbi illüstrasyonların vektör tabanlı teknik ile nasıl yapıldığını uygulamalar ile açıklamasını amaçlamıştır.

Araştırmada elde edilen veriler nitel araştırma yöntemlerinden gözlem ve tarama biçimi çerçevesinde; tıbbi illüstrasyon, tarihsel gelişimi ve katkıda bulunan önemli temsilcileri hakkında belge ve görsel incelemesini, araştırmanın uygulama aşamasında ise tıp biliminin farklı alanlarında yayınlanan raporlardan yararlanarak

(6)

vektör tabanlı illüstrasyon tekniği ile tıbbi illüstrasyonların yapılması şeklinde olmuştur.

Araştırmanın sonucunda, tıbbi illüstrasyon, tıp bilimi ile birlikte tarih boyunca bedene ait bilinmeyenleri tanıtmak için ortak bir çizgide ilerlemiş, dönemlerin seçkin hekim sanatçıların sundukları katkılar ve teknoloji ekseninde geliştiği görülmüştür. Aynı zamanda işlevleri bakımından tıp bilimi, anatomiyi öğrenmek üzere bedenler üzerine uyguladığı yöntem ve incelemeleri geliştirip bilgi üretirken, tıbbi illüstrasyon ise elde edilen bilgi, bulgu ve yöntemlerle beraber anatomiyi oluşturan her bir yapıyı parçalar halinde anlaşılır kılmaya ve aktarmaya çalışarak, uygulamalarla görsel bir süreci oluşturduğu anlaşılmıştır. Ayrıca araştırma kapsamında yapılması hedeflenen tıp dallarına yönelik vektörel tıbbi illüstrasyonların görsel yorumlanması yapılarak, uygulama aşamalarıyla ortaya konmuştur.

Anahtar Kelimeler: Tıbbi İllüstrasyon, Vektörel İllüstrasyon, Vektörel Teknik, Çizim.

(7)

SUMMARY

“VECTOR-BASED MEDICAL ILLUSTRATION APPLICATIONS”

Medical illustration is a method of explanation which has scientific function that transmits the anatomy of living things, elaborates with drawings, pictures or visuals. The medical illustration, which has a scientific function, is the subject of research as an indispensable explanation method for medical science in the understanding of body, medical intervention and methods, learning and application processes.

This study, considered as the main subject of medical illustration aims to analyse the development process of the medical illustration visualized on bodies throughout history with medical science, also aims to explain how medical illustrations for describing and describing the interventions and bodies in the fields of medical science are made with vector-based techniques.

The data obtained from the research was formed within the framework of observation and screening form of qualitative research methods; medical illustration, historical development and contributing important representatives of the document and visual review has been made. In the application phase of the study, medical

(8)

illustrations were made with vector based illustration technique by using the reports published in different fields of medical science.

As a result of the research, the medical illustration, together with medical science, has progressed in a common line to introduce the body's unknowns throughout history. It has been seen that the medical illustration develops in terms of the contributions of the elite physician artists and the technology. At the same time, in the context of its functions, medical science develops methods and investigations on the bodies to learn anatomy, it is understood that the medical illustration creates a visual process with the applications by trying to understand and transfer each structure that constitutes the anatomy together with the information, findings and methods obtained. Also, visual interpretation of vector medical illustrations for the branches of medicine intended to be carried out within the scope of the research has been demonstrated by the application stages.

Keywords: Medical Illustration, Vectorial Illustration, Vectorial Technic, Drawing.

(9)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası...i

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu...ii

ÖNSÖZ...iii ÖZET...iv SUMMARY...vi İÇİNDEKİLER...viii KISALTMALAR...x GÖRSELLER LİSTESİ...xi I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Araştırmanın Konusu...1 1.2. Amaç...1 1.3. Önem...2 1.4. Varsayım...2 1.5. Sınırlılık...2 1.6. Yöntem...3 1.7. Tanımlar...4 II. BÖLÜM İLLÜSTRASYONUN TIP BİLİMİ İLE BİRLİKTE GELİŞİMİ 2.1. Tıbbi İllüstrasyonun Tanımı ve Önemi...5

2.2. Tıbbi İllüstrasyonun Tarihsel Gelişimi...7

2.2.1. Tarih Öncesinde Tıbbi İllüstrasyon...7

2.2.2. İlk Çağ Medeniyetlerinde Tıbbi İllüstrasyon...9

2.2.3. Orta Çağ-Avrupa’da Tıbbi İllüstrasyon...25

2.2.4. Rönesans Döneminde Tıbbi İllüstrasyon...27

2.2.5. İslam-Selçuklu ve Osmanlı’da Tıbbi İllüstrasyon...33

2.2.6. 17. Yüzyıl-21. Yüzyılda Tıbbi İllüstrasyon...39

(10)

2.3.1. Leonardo Da Vinci...52

2.3.2. Andreas Vesalius...55

2.3.3. Max Brödel...58

2.3.4. Frank H. Netter...62

2.4. Türkiye’de Tıbbi İllüstrasyona Katkıda Bulunan Önemli İllüstratörler...66

2.4.1. Ahmet Sınav...67

2.4.2. Levent Efe...69

III. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM VEKTÖREL UYGULAMAR 3.1. Vektör Tabanlı Dijital İllüstrasyon Uygulamaları...71

3.1.1. Vektör Tabanlı (Vektörel) Teknik...73

3.1.2. Vektör Tabanlı Programlar ve Vektör Formatlar...74

3.1.3. Vektörel Tıbbi İllüstrasyon Uygulama Aşamaları...76

3.1.3.1. Araştırma ve Konsept Aşaması...76

3.1.3.2. Uygulama Örneği ve Aşamaları...77

3.1.3.2.1. Vektörel Çizim Aşaması...78

3.1.3.2.2. “Gradient Mesh” Tekniği ile Boyama Aşaması...82

3.1.3.2.3. Sunum Aşaması...88

3.1.3.3. Diğer Vektörel Tıbbi İllüstrasyon Uygulama Örnekleri...90

IV. BÖLÜM Sonuç ve Öneriler...111 KAYNAKÇA...114 İNTERNET KAYNAKÇASI...123 GÖRSEL KAYNAKÇA...124 ÖZGEÇMİŞ...128

(11)

KISALTMALAR ABD : Amerika Birleşik Devletleri.

AKT. : Aktaran.

AMI : The Association of Medical Illustrators. BCMI : Board of Certification of Medical Illustrators. GATA : Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi. IA : Illustrators Australia.

JHU : Johns Hopkins University. MCG : Medical College of Georgia. M.D. : Doctor of Medicine. ML : Milim. MM : Milimetre. M.Ö. : Milattan Önce. M.S. : Milattan Sonra. VB. : Ve Benzeri. VD. : Ve Diğerleri.

(12)

GÖRSELLER LİSTESİ

Görsel-1: Levent Efe, “Koroner Arter Stenti” Tıbbi İllüstrasyonu 6

Görsel-2: İspanya El Pindal Mağara Duvarındaki “Fil” Çizimi 8

Görsel-3: Fransa Trois-Frères Mağara Duvarındaki “Büyücü-Hekim” Çizimi 9

Görsel-4: Sümerler’e Ait Tıbbi Kil Tabletler Tıbbi Kil Tabletler 10

Görsel-5: Georg Ebers ve Edwin Smith Papirüsleri 12

Görsel-6: Resim İçeren Hiyeroglif 13

Görsel-7: Anubis, Osiris’i Mumyalarken, (M.Ö. 1350) 14

Görsel-8: Ölüler Kitabından Bir Sayfa, (M.Ö. 1300) 15

Görsel-9: Ayurveda Kitabından Bir Sayfa “Ayurveda Adam” 16

Görsel-10: Charaka Samhita ve Susruta Samhita Elyazmalarından Bölümler 17

Görsel-11: Ming Hanedanlığından Bir Akupunktur Çizelgesi, (M.S. 1368-1644) 19

Görsel-12: Eski Yunan Uygarlığından Kalma Bir Vazo, Hastasını Tedavi Eden Hekim 21

Görsel-13-14: Hipokrat Okulundan Yazılı Eserler: Kırık, Çene ve Omurga Çıkık Tedavileri-ni Anlatan İllüstrasyonlar 22

Görsel-15: Galen’e Göre Kan Sistemi’ni Anlatan Bir Çizim 24

Görsel-16: Salerno Okulundan Bir El Yazması Sayfası: Çeşitli Yaralar İçin Tedavi Yöntem-lerini Gösteren İllüstrasyonlar 26

Görsel-17: Mondino de’ Luzzi, “Anathomia” Adlı Eserinden Bir İllüstrasyon 27

Görsel-18: Leonardo da Vinci, Ana Organların Anatomik İncelemesi 29

Görsel-19: Leonardo Da Vinci, Omuz ve Boyun Diseksiyonu, (1509-1510) 30

Görsel-20: Andre Vesalius, “De Humani Corporis Fabrica”nın Kapağı 31

Görsel-21: Andre Vesalius, “De Humani Corporis Fabrica”dan Bir Görüntü 32

Görsel-22-23: Ambroise Paré, El, Kol ve Bacak Protezi Tasarımı İllüstrasyonları 33

Görsel-24: İbn Sina, 1595 yılında Venedik’te basılmış olan el-Kanun’un Latin Versiyonu 34 Görsel-25: A. Kasım Zehrâvî, Ameliyatlarda Kullanılan Aletlerin Resimleri 35

Görsel-26: Mansur İbn İlyas, “Teşrih-i Beden-i İnsan” 15. Yüzyıl El Yazmasından Vücut Anatomisi, Kas, Sindirim ve Atardamar İskelet Sistemlerini Anlatan Resimler 36

Görsel-27: Şerefeddin Sabuncuoğlu, “Cerrahiyetü’l Haniyye” Hastalık Tedavilerini Anlatan Minyatürler 37

Görsel-28-29: Dr. Hikmet Hamdi ve Dr. Ziya Hüzni (Korol), Hastalıkların Belirtilerini Gös-teren Resimler 38

Görsel-30: William Harwey, “De Motu Cordis” Eserinden Kan Dolaşımı İllüstrasyonları 39 Görsel-31: Rembrandt, “Dr. Nicolaes Tulp’un Anatomi Dersi” Tablosu 40

(13)

Görsel-32-33: Govard Bidloo, Beyin, Bacak ve Ayak Kasları İllüstrasyonları 41

Görsel-34-35: Bernhard S. Albinus ve Jan Wandelaar, Kas-Adam ile Gergedan ve Seçkin Erkeğin Anatomik İllüstrasyonları, (1747) 42

Görsel-36-37: William Hunter ve Jan van Riemsdyk, Bazı Tıbbi İllüstrasyonlar 43

Görsel-38: Marc Jean Bourgery ve Nicolas-Henri Jacob, Boyun Kasları, Kemikleri ve Kıkır-dakları Anlatan Tıbbi İllüstrasyon, (Litografi, 1782-1871) 44

Görsel-39: Jean Creuveilhier ve Antoine Chazel, “Anatomie Pathologique”den Tıbbi İllüst-rasyon, (Litografi, 1829-1842) 45

Görsel-40: Hanry Gray ve Henry V. Carter, “Gray’s Anatomy”den Tıbbi İllüstrasyon 46

Görsel-41: Jason McAlexander, Ağrı Yollarını Anlatan Tıbbi İllüstrasyon 49

Görsel-42: Scott Leighton, Koroner Arter Hastalığını Anlatan Tıbbi İllüstrasyon 50

Görsel-43: Paul Kim, Kranial Sinir (III, IV, VI)’i Anlatan Tıbbi İllüstrasyon 50

Görsel-44: Leonardo da Vinci, Omuz Kasları ve Ayak Kemiği Çizimi 53

Görsel-45: Leonardo Da Vinci, İnsan Kafatası Kesitleri, (1489) 53

Görsel-46: Leonardo da Vinci, Üst Gövde ve Bacak İskeleti, (1509-1510) 54

Görsel-47: Andreas Vesalius, Diseksiyon Gerçekleştirmesini Gösteren Portresi 56

Görsel-48-49: Andreas Vesalius, “De Humani Corporis Fabrica”dan Kas ve Bağların Gö-rüntüleri, (1543) 57

Görsel-50-51: Andreas Vesalius, “De Humani Corporis Fabrica”dan İskelet Sistemi ile İlgili Görüntüler, (1543) 57

Görsel-52: Max Brödel, Cushing Hastalığının Cerrahi Operasyonunu Anlatan Tıbbi İllüst-rasyonlardan Biri, (1912) 59

Görsel-53: Max Brödel, Karbon Tozu Tekniği ile Yapılmış Kalp İllüstrasyonu 60

Görsel-54: Max Brödel, Karbon Tozu Tekniği, Gözlemsel Beyin Cerrahi İllüstrasyonu 61

Görsel-55: Max Brödel, Karbon Tozu Tekniği, Görme Yolları İllüstrasyonu 61

Görsel-56: Frank H. Netter, “İnsan Anatomisi Atlası”ndan Suluboya Çalışması: Yüz ve Ka-fa Derisinin Damarlarını Gösteren Bir Tıbbi İllüstrasyon 63

Görsel-57: Frank H. Netter, “İnsan Anatomisi Atlası”ndan Suluboya Çalışması: Çeşitli Has-talıkları Gösteren Tıbbi İllüstrasyonlar 64

Görsel-58: Frank H. Netter, Kalbin Farklı Açılarını Gösteren Tıbbi İllüstrasyonlar 65

Görsel-59: Ahmet Sınav, “Traktotomi” İşlemini Anlatan Tıbbi İllüstrasyon 68

Görsel-60: Ahmet Sınav, “Spinal Bypass” Cerrahisini Anlatan Tıbbi İllüstrasyon 68

Görsel-61: Levent Efe, Hastalar için “Kapsül Endoskopi”yi Anlatan Tıbbi İllüstrasyon 69 Görsel-62: Levent Efe, Hasta Eğitimi için Üst Solunum Anatomisinin Tıbbi İllüstrasyonu 70

(14)

Görsel-63: Annie Campbell, “Amniyosentez İşlemi”nin Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 71

Görsel-64: L. Halligan, “Beyin Sapı Klinik Anatomisi” Vektörel Tıbbi İllüstrasyonları 72

Görsel-65: Yol Bileşenleri 78

Görsel-66: Yol Üzerindeki Noktalar 79

Görsel-67: Uygulama Örneğinin External Görünümü Çizim Aşamaları (I) 80

Görsel-68: Uygulama Örneğinin External Görünümü Çizim Aşamaları (II) 80

Görsel-69: Uygulama Örneğinin External Görünümü Çizim Aşamaları (III) 81

Görsel-70: Uygulama Örneğinin External Görünümü Çizim Aşamaları (IV) 82

Görsel-71: Kafes Nesnesini Oluşturan Bileşenler 83

Görsel-72: Uygulama Örneğinin External Görünümü Boyama Aşamaları (I) 83

Görsel-73: Uygulama Örneğinin External Görünümü Boyama Aşamaları (II) 84

Görsel-74: Uygulama Örneğinin External Görünümü Boyama Aşamaları (III) 85

Görsel-75: Uygulama Örneğinin External Görünümü Boyama Aşamaları (IV) 85

Görsel-76: Uygulama Örneğinin External Görünümü Boyama Aşamaları (V) 86

Görsel-77: Uygulama Örneğinin External Görünümü Boyama Aşamaları (VI) 87

Görsel-78: Uygulama Örneğinin İnternal Görünümü Çizim ve Boyama Aşamaları 88 Görsel-79: Böbrek Anatomisi: Sağ Böbrek External ve İnternal Görünümü Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 89

Görsel-80: Göz Anatomisi Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 90

Görsel-81: Göz Anatomisi Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu Yapım Aşamaları 91

Görsel-82: Orbita Tümörlerinde Cerrahi: Transkonjonktival Medial Orbitotomi Yaklaşımı Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 92

Görsel-83: Orbita Tümörlerinde Cerrahi: Transkonjonktival Medial Orbitotomi Yaklaşımı Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu Yapım Aşamaları 93

Görsel-84: Syringo-Subarachnoid Shunt Cerrahi Yöntemi Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 94

Görsel-85: S.S. Shunt Cerrahi Yöntemi Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu Yapım Aşamaları 95

Görsel-86: Bir Kronik Gut Artriti Olgusu: El Eklemleri Tutulumu Vektörel Tıbbi İllüstras-yonu 96 Görsel-87: Bir Kronik Gut Artriti Olgusu: El Eklemleri Tutulumu Vektörel Tıbbi İllüstras-yonu Yapım Aşamaları 97

Görsel-88: Akut Divertikülit Hastalığı Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 98

Görsel-89: Akut Divertikülit Hastalığı Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu Yapım Aşamaları 99

Görsel-90: Plantar Fasiit Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 100

(15)

Görsel-92: Hamstring Kas Yaralanması Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 102 Görsel-93:.Hamstring Kas Yaralanması Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu Yapım Aşamaları 103 Görsel-94: Aterosklerotik Kardiyovasküler Hastalık: Tedavi Yolları Vektörel Tıbbi

İllüst-rasyonu 105

Görsel-95: Aterosklerotik Kardiyovasküler Hastalık: Tedavi Yolları Vektörel Tıbbi İllüst-rasyonu Yapım Aşamaları 106 Görsel-96: Koroner Arterler Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu 108 Görsel-97: Koroner Arterler Vektörel Tıbbi İllüstrasyonu Yapım Aşamaları 109

(16)

I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Araştırmanın Konusu

“Vektör Tabanlı Tıbbi İllüstrasyon Uygulamaları” başlıklı bu araştırmada; tıp bilimi, görme esaslı çalışan tarihin en eski bilim dallarındandır. Tarih boyunca elde edilen tıbbi bilgi, bulgu ve yöntemlerin farklı materyaller üzerine farklı tekniklerle resmedilmesi, tıp biliminin sanatın bir alanı olan illüstrasyondan yararlandığını göstermektedir. Buna bağlı olarak da iki farklı disiplinin, yani tıp ve sanatın etkileşiminden oluşan önemli bir gelişim sürecini meydana getirmektedir. Bu geniş zaman diliminde etkileşimi sağlayan dil ise, hekim sanatçıların tıp bilimi ile çalışmasının ortak ürünü olan tıbbi illüstrasyonlardır.

Tıp bilimi için büyük bir önem taşıyan tıbbi illüstrasyon, geçmişte olduğu gibi günümüzde de tıbbi bilginin aktarılmasını, gelişmesini sağlayan ve tıp biliminin tüm alanlarında yer alan ve halen etkin bir şekilde varlığını sürdüren önemli bir görselleme tekniğidir. Bu nedenle tıbbi illüstrasyon tek başına araştırılması mümkün olmayacağından, tıp bilimi ile birlikte araştırılmış ve aşağıdaki sorular cevaplandırılmıştır.

1- Tıbbi illüstrasyon nedir?

2- Tıbbi illüstrasyon tarih boyunca tıp bilimi ile birlikte nasıl gelişmiştir? 3- Tıbbi illüstrasyonun gelişmesine katkıda bulunan önemli hekim sanatçı ve

tıbbi illüstratörler kimlerdir?

4- Bu alana yaptıkları katkılar nelerdir? 5- Vektör tabanlı teknik nedir?

6- Vektör Tabanlı Dijital İllüstrasyon uygulamalarının özellikleri nelerdir? 1.2. Amaç

Bu araştırmanın amacı, tıp bilimi alanına katkıda bulunmak üzere insan bedeni üzerindeki organların ayrıntılı olarak görselleştirildiği tıbbi illüstrasyonların gelişim süreci hakkında bilgi verirken vektör tabanlı teknik ile nasıl yapıldığını uygulamalarla açıklayarak bu alanda çalışma yapanlara kaynak oluşturmaktır.

(17)

1.3. Önem

Tıbbi illüstrasyon, anlatılmak istenilen tıbbi uygulamaları ve bilgileri doğru bir şekilde aktarması ve tıbbi gelişmelerin takip edilmesi adına önem arz etmektedir. Aynı zamanda yeni ve güncel tıbbi olguların görsel olarak aktarımının ve yeniden yorumlanmasının gerekliliği bakımından çok önemlidir. Bu bağlamda tıp biliminde yapılan müdahalelerin ve bedenlerin tanınmasına, anlatılmasına yönelik illüstrasyonun önemi dünyada, özellikle Avrupa ülkelerinde ileri bir seviyededir. Fakat yapılan araştırmalarda ülkemizde ilgili çalışmaların az olduğu ve tıbbi illüstrasyonun henüz tam olarak gelişmediği anlaşılmaktadır. Buna bağlı olarak da tıbbi illüstrasyon hakkında yeterli kaynak ve bilgiye ulaşılamamaktadır. Bu gerekçeler ile genel olarak tıbbi illüstrasyonun önemine vurgu yapmak, bu alanda yapılacak olan çalışmalarda araştırmacı, kişi ve kurumlara kaynak oluşturması ve özellikle çalışmanın uygulama örnekleriyle tıbbi illüstrasyon üretimini teşvik etmesi açılarından da önemlidir.

1.4. Varsayım (Sayıltılar)

Tıbbi illüstrasyon, tıp bilimi ile birlikte farklı kültür, coğrafya ve yaşanılan dönemin sunduğu olanaklar çerçevesinde, hekim sanatçıların yaptıkları illüstrasyonlarla araştırmalara, tıp bilimine ve bu alanda yayınlanan bilimsel çalışmalara katkı vermiştir. Bu kapsamda araştırmanın varsayımı, vektör tabanlı illüstrasyon uygulamaları ile alanda yapılan çalışmalara katkı sunacaktır. Ayrıca elde edilen veriler doğrultusunda başvurulan kaynaklar araştırma için yeterli ve güvenilir niteliktedir.

1.5. Sınırlılıklar Bu araştırma;

1- Tıbbi illüstrasyonun gelişimi tıp alanındaki gelişmelere paralel olduğundan araştırma konusu tıp biliminin ilk evrelerinden 21. Yüzyıla kadar olan dönemleri kapsayacak şekilde alan yazın incelemesiyle,

2- Uygulama kısmında Anatomi, Cerrahi, İç Hastalıklar, Ortopedi ve Kardiyoloji tıp bilimi dallarından ikişer konu belirlenerek 10 adet vektörel

(18)

tıbbi illüstrasyonun hazırlanması ve bu uygulamaların analizleriyle sınırlandırılmıştır.

3- Uygulamaları yapılan vektörel tıbbi illüstrasyonlarda ise teknik olarak vektör (vektörel) tabanlı teknik ve program olarak da Adobe Illustrator programı kullanılarak sınırlandırılmıştır.

1.6. Yöntem

Tarihçilerin ve arkeologların kültür veya medeniyetin geçmişine ilişkin özellikleri çalışırken kullandıkları en önemli çalışma yöntemlerinden birisi kalıntılardan ve belgelerden hareket etmektir. Aynı şekilde, nitel araştırmada doğrudan gözlem ve görüşmenin olanaklı olmadığı durumlarda veya araştırmanın geçerliğini artırmak amacıyla, görüşme ve gözlem yöntemlerinin yanı sıra, çalışılan araştırma problemiyle ilişkili yazılı ve görsel materyal ve malzemelerde araştırmaya dahil edilebilir. Bu demektir ki, doküman incelemesi veya analizi tek başına bir araştırma yöntemi olabildiği gibi diğer nitel yöntemlerin kullanıldığı durumlarda ek bilgi kaynağı olarak da işe yarayabilir (Yıldırım ve Şimşek, 2000: 140).

Yukarıda sözü edilen kaynakların yanı sıra; film, video ve fotoğraf gibi görsel malzemeler de nitel araştırmalarda kullanılabilir. Bu tür materyaller tek başlarına bir araştırmanın temel veri toplama araçları olabilmektedir.

Filmler, videolar ve fotoğrafların araştırmacılara sunduğu birkaç avantajlı durumlar vardır. Bunlardan birisi; yüz ifadeleri, vücut hareketleri ve mimikler gibi sözel olmayan davranışları, orijinal formunda ve belirli bir süreklilik içinde sunan, ikincisi, tekrar edilmesi zor veya nadiren oluşan olay ve olguların saptanmasına imkân verir.

Bu bağlamda araştırmadaki veriler nitel araştırma yöntemlerinden gözlem ve tarama biçimi çerçevesinde; tıbbi illüstrasyon, tarihsel gelişimi ve katkıda bulunan önemli temsilcileri hakkında belge ve görsel incelemesi yapılarak gerçekleştirilmiştir. Vektör tabanlı tıbbi illüstrasyon uygulamalarında ise; tıbbi illüstrasyonun işlevi gereği betimlenen konunun tüm gerçekliğiyle yansıtılması gerekmektedir. Bu bakımdan yapılan uygulamalar tıp biliminin farklı alanlarında

(19)

yayınlanan raporlardan yararlanarak vektör tabanlı illüstrasyon tekniği ile tıbbi illüstrasyonlar yapılmıştır.

Konuya yönelik yapılan bu illüstrasyonların fikri (concept), yapım tekniği ve aşamaları detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

1.7. Tanımlar

Hekim Sanatçı: Hekim, sanatçı ve hem hekim hem de sanatçı unvanlarına sahip kişilerin tıbbi illüstrasyon çizen ve/veya tasarlayan anlamında tanımlanmıştır.

(20)

II. BÖLÜM

İLLÜSTRASYONUN TIP BİLİMİ İLE BİRLİKTE GELİŞİMİ 2.1. Tıbbi İllüstrasyonun Tanımı ve Önemi

Tıbbi illüstrasyon, İngilizcede “Medical Illustration”, terim olarak da “Tıbbi bilginin görselleştirilmiş şeklidir. Türkçeye uyarlandığında ise tıbbi tasvir, tıbbi betim ya da tıbbi resim terimi kullanılabilir” (Sınav, 2008b: 53), veya tıbbi illüstrasyon olarak da ifade edilebilir. Bu tıbbi bilgiyi görselleştiren veya illüstre eden kişilere de “Tıbbi Ressam” veya “Tıbbi İllüstratör” denilmektedir.

Tıbbi illüstrasyon, tıbbi konularda, canlıların organlarını ve dış görünümlerini detaylandırarak yapılan çizimler olarak tanımlanır (Tepecik, 2002: 80). Başka bir ifade olarak tıbbi illüstrasyon, insan bedeni üzerine yoğunlaşmış ve bilimsel illüstrasyonun gelişmiş bir alanıdır (Keş, 2001: 95). Biyoloji, botanik, zooloji, tıp, mekanik ve jeoloji gibi uzmanlık isteyen alanların tanımlayıcı ve öğretici amaçlar ile yapılan bu tür detaya sahip illüstrasyonlar bilimsel illüstrasyon grubu altında toplanabilir (Alternatif, 2012: 375).

İllüstrasyon, başlangıcından günümüze kadar tıp bilimi içerisinde süreklilik gösteren bir grafik görselleme tekniğidir. Şüphesizdir ki bu görselleme tekniği tıbbi alanda da vazgeçilmez bir açıklama yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Görsellerden yararlanan bir bilim dalı veya alanı, illüstrasyonlardan çok önemli bilgiler sağlamaktadır. Çünkü kalıcı bir öğrenmenin yolu görsel anlatım ile oluşturulur (Akar, 2015a: 20). Bu bakımdan da tıp bilimi için tıbbi illüstrasyon; anlatılmak istenilen tıbbi bilgiyi doğru bir şekilde aktarması ya da uygulanan tıbbi teknik ve yöntemlerin doğru algılanması bakımından eğitsel anlamda oldukça önemlidir.

Tıbbi illüstrasyon tıp bilimine yaptığı katkılar açısından da ayrı bir öneme sahiptir. Bu katkıları Sınav şu sözlerle açıklamıştır;

“Birincisi; bilgiyi daha kolay anlamaya yardımcı olur. Resimsiz bir anatomi kitabından anatomi öğrenmenin anatomi atlasının yardımı olmadan pek de kolay olmayacağını tahmin etmek zor değildir. Bir ameliyatın canlı video görüntülerinin anlaşılabilirliğini illüstre çizimlerin anlatım yalınlığı ile

(21)

karşılaştırırsak tıbbi resmin anlatım gücünü daha kolay anlayabiliriz. [] İkincisi; öğreticilerin tıp bilgisini daha kolay anlatmasına yarar. Görselliğin önemli oluşundandır ki, herhangi bir konuyu anlamaya, özellikle anlatmaya çalışırken konu ile ilgili resim veya şema çizmek insanın doğal içgüdülerindendir. [] Üçüncü fonksiyonu ise bilginin doğru olarak depolanıp gelecek nesillere doğru olarak aktarılmasında önemli rol oynar. Bir oluş yazı ile tasvir edildiğinde kelimeler değişik anlamlarda kullanılarak okuyucunun başka bir anlam çıkarması sağlanabilir. Ancak aynı oluş resim ile anlatıldığında, yani illüstre edildiğinde, bunu başarmak daha zordur. Bu yüzdendir ki tıbbi yayınların hemen hemen tamamı resimlidir” (Sınav, 2008b: 54).

Görsel 1: Levent Efe, “Koroner Arter Stenti” Tıbbi İllüstrasyonu

Kaynak: www.leventefe.com.au

Günümüzde tıbbi illüstrasyonu etkili bir biçimde kullanmak, tıp biliminde bir gereklilik haline dönüşmüştür. İhtiyaç olan bu gerekliliğin amacına uygun olması; yapılan illüstrasyonun metinde geçen anlatıma veya durumu gösteren görsellerin tabi olduğu konuya uygun ve anlaşılır kılmasına bağlıdır. Bu bağlamda, “Tıbbi illüstrasyon, iyi bir tasarım ile birlikte iyi bir sanat bilgisine ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca illüstrasyonu, tıpla ilgili uzmanlaşmış birinin bilgisinde yapmak gerekmektedir” (Tepecik, 2002: 80). Becer ise bu durum hakkında yakın bir görüş bildirerek; tıbbi illüstrasyon çizebilmek için yetenek ve sanat bilgisinin yanında

(22)

biyoloji bilgisine ve de canlı anatomisine hâkim olmak gerekir (Becer, 1997: 211). Söz konusu bu tür illüstrasyonlar, Tepecik ve Becer’in belirttiği gibi iyi bir sanat, tasarım, tıp, canlı anatomisi bilgisine ve yeteneğe sahip olmakla sağlanabilir.

Tıbbi illüstrasyonlar günümüzde hayatımızın hemen hemen her safhasında yer almaktadır. Özellikle eğitim gerektiren konular başta olmak üzere tıbbın tüm dallarında ve ilgili birçok amaç için kullanılmaktadır (Görsel 1). Tıbbi eğitimlerde (ders, sunu, protez ve boyutlu modeller), bilimsel yayınlarda (kitap, dergi ve bültenler), halka yönelik projelerde (televizyon, tıbbi sergiler ve hasta bilgilendirme projelerinde) kullanılmaktadır (M. Yıldırım, 2008: 11-12).

2.2. Tıbbi İllüstrasyonun Tarihsel Gelişimi 2.2.1. Tarih Öncesinde Tıbbi İllüstrasyon

Tıp, insanoğlunun hayatta kalma, yaşamını sürdürebilme ve ilk zamanlardan günümüze kadar bir değişim ve gelişim çizgisinde ilerleyen bir bilim dalıdır. Bu bilim dalının, hastalıkların iyileştirilmesinde geliştirilmiş bilinçli bir çaba olarak düşünüldüğünde insan bilinci kadar eski olduğu ortaya çıkmaktadır (Lewis, 1996: 8). Ancak bu noktada tarih öncesi ile ilgili bilgiler yazılı kaynaklara dayanmadığından, bilim adamlarının arkeoloji ve paleontoloji saha çalışmalarında buldukları kalıntıları incelemeleriyle elde edinilen bilgiler tahmin veya yorum ile sınırlandırılmaktadır. Belgelere dair deliller bulunmadığından kuşkusuz tahmin edilebilir; fosiller, aletler, iskelet kalıntıları, ilkel toplumlar ve mağara resimleri tarih öncesi tıbbını anlamamıza yardımcı olur (Sarı vd., 2007: 8).

İlk insan yaşadığı çevrede dünyayı algılarken, yazının olmadığı bu dönemlerde, öğrenme olgusuyla gündelik yaşamdan kesitlerle birlikte tecrübelerini mağara duvarlarına resmederek kendilerinden izler bırakmışlardır. Bu resimler genellikle çizgisel, lekesel ve şematik gibi basit işaret veya çizimlerden oluşan temsili resimlerdir. Avrupa’nın Güney kesimlerinde yer alan eski mağara duvarlarındaki resimler en iyi örneklerdendir. “M.Ö. 15.000’li yıllara dayanan tarih öncesi bir mağara duvarında göze çarpan bir resimde, kalbin bulunması gereken yerde olması ve yaprak şeklinde koyu bir alana sahip, bir fili tasvir eder (Görsel 2).

(23)

Bu resmin genç avcılara oklarını veya mızraklarını nereye hedef alacaklarını öğretmek için kullanılmış olabilir” (Hajar, 2011: 83). Belgelere dair deliller olmadığından, bu resim araştırmacıların farklı tahminlerde bulunmalarını sağlamıştır. Tasvir edilen resim gerçek anlamda bir kalp çizimi ise büyük olasılıkla ilk anatomik illüstrasyondur (Liyons ve Petucelli, 1987: 22). Ayrıca, tarih öncesi insanları hayatta kalabilmek için pratik bir anatomi bilgisine ihtiyaç duymuşlardır (McGraw, 2001: 3). Bu tahmini yorumlardan hareketle, tarih öncesi insanın tıp ve anatomi bilgisinin yetersiz olmasını varsayarak; her ne kadar farklı amaçlar için resmedilmiş olsa da mağara duvarlarına resmedilen bu tarz çizimlerden yola çıkarak illüstrasyonun tıp bilimi ile birlikte bir işleyiş içinde olduğu düşünülebilir.

Görsel 2: İspanya El Pindal Mağara Duvarındaki “Fil” Çizimi

Kaynak: Liyons ve Petucelli, 1987: 23.

Bayat’a (2016: 30) göre; “Tıp, insanlığın şifaya koşan tabii içgüdüsünden doğmuş; insanın yarasını deşmesiyle ve hasta organını kesip atmasıyla değil, bilakis sarmasıyla başlamıştır.” Tarih öncesi dönemlerde hastalık nedenlerini öğrenmek ve önlem almak için farklı yöntemler arayan insanoğlu doğa, güneş, ay, deniz, gök gürültüsü ve şimşek hareketleri gibi iyileştirici doğa güçlerinden yararlanmışlardır (Aydın, 2006: 7).

Ayrıca 19. ve 20. yüzyıllarda yapılan paleontoloji ve antropoloji incelemelerine göre tıbbın kökenleri büyü ve dini uygulamalara dayanmaktadır

(24)

(Lewis, 1996: 8). Bu anlamda tarih öncesinde hastalıkların tedavisinde uygulanan yöntemlerin nasıl gerçekleştiği ve kimler tarafından yapıldığı fikrini doğurmaktadır. Yapılan bu araştırmalarda tarih öncesi dönemine ait olduğu tahmin edilebilen oyuk açılmış birçok kafatasına rastlanılmıştır. “Büyücü hekimlerin tedavilerde bitkileri kullandıkları ve yalın anatomi bilgilerine dayanarak bazı ameliyatları gerçekleştirdikleri düşünülmektedir. Delinmiş kafatasları ve duvar resimleri bu düşünceyi açıklayıcı kılmaktadır” (Bayat, 2016: 37). Bahsi geçen büyücü hekim olarak yorumlanan figür duvar resimlerinde karşımıza çıkmaktadır (Görsel 3).

Görsel 3: Fransa Trois-Frères Mağara Duvarındaki “Büyücü-Hekim” Çizimi

Kaynak: Liyons ve Petucelli, 1987: 26.

Tarih öncesinde tıbbi illüstrasyon ve tıp bağlamında elde edilen bilgilerin değerlendirmesinde diğer buluntuların yanı sıra özellikle duvar resimleri geçmişin birer önemli görsel kılavuzu olarak günümüze kadar ulaşmıştır.

2.2.2. İlk Çağ Medeniyetlerinde Tıbbi İllüstrasyon

İnsan topluluklarının yerleşik hayata geçmesi ile farklı bölgelerde birçok uygarlık kurulmuş ve bu uygarlıklar arasında zamanla tıbbi bilgi ve beceriler kendisini göstererek bir gelişim sürecine girmiştir. Sümer, Akad, Babil,

(25)

Mezopotamya, Mısır, Hitit, Hint, Çin, Yunan ve Roma gibi uygarlıkların oluşması, yazının bulunmasıyla gözlem, deneme-yanılma yoluyla geliştirilen tıbbi yöntem ve bilgileri, el yazmalarına, papirüslere, kil tabletlere, gravürlere (Akar, 2015a: 18) ve daha birçok materyal üzerine kayıt altına almışlardır.

Bu bilgilerin aktarılması ve gelişmesinde önemli rol oynayan Sümerler M.Ö. 4000’li yıllarda Mezopotamya’da kurulan ve tıbbı hakkında bilgi elde edilen en eski uygarlıklardan biridir. Mezopotamya’da özellikle yazının bulunuşu şüphesiz buluşlarının en önemlisidir. Sümerlerin M.Ö. 3200 yıllarında çivi yazısını bulmaları ve geliştirmeleri ile oluşturdukları kil tabletleri uygarlık ve tıbbı hakkında kayda değer bilgiler sağlamaktadır (Görsel 4).

Görsel 4: Sümerler’e Ait Tıbbi Kil Tabletler Tıbbi Kil Tabletler

Kaynak: Thornton ve Reeves, 1983: 24.

Sümerlerde tıp, astrolojiye dayandığı; insanoğlunun doğduğu andan itibaren yıldızlarca yönetildiğine inanılan ve yıldızların hareketlerinden mevsimlerin değişimiyle bedensel hastalıklar arasındaki bağlantı kurulmaya çalışılmıştır (Lewis,

(26)

1996: 10). Aydın ise, Mezopotamya’daki anlayışa göre, kâinatı ve onun parçalarını var eden büyüsel bir güçten oluştuğu, insan üzerinde etkili olduğunu ve hastalıkların sorununu onda aramak gerektiğini ifade etmektedir (Aydın, 2006: 36). İnsanın elde ettiği bilgiler ile birlikte araştırma ve doğayı gözlemleme yeteneğini kullanarak kendisi ve evren arasındaki ilişkisi üzerinden yaşam olgusu hakkında neden ve sonucu öğrenmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca, yapılan kazılarda Mezopotamya’da bulunan, Sümer dilinde yazılmış en eski belge olarak kabul edilen kil tablette ilaç yapımında kullanılan maddelerin yazılı olduğu tıbbi reçetelere rastlanılmıştır (Bayat, 2016: 51). İlaç reçetelerinin varlığından yola çıkılarak Sümerlerde eczacılığın var olduğu düşünülebilir.

Sümerlerden sonra M.Ö. 2000 yıllarında Mezopotamya’ya yayılan “Asurlular ve Babillerde tıp, rahiplerin himayesinde olup, rahipler de tanrıya karşı sorumluluk taşıyan kişilerdi. Fakat cerrahlar rahip olmadıklarından dolayı hastalara uyguladıkları tedavi bakımından devlete karşı sorumlu olmuşlardır” (Lewis, 1996: 10). Böyle bir uygulamanın kanunlara bağlı ve yapılan işlemlerin yükümlülüklerinin olduğunu göstermektedir. Bu anlamda da tababet mesleğinin icrası hakkındaki tıbbi sorumlulukların dayandığı kaynak Kral Hammurabi tarafından kanunlaştırılan ve tıbbi düzenlemeleri içeren Kanun Kodeksidir (Akdur, 2013: 17).

Mezopotamya tıbbında karaciğer önemli bir yere sahiptir. Karaciğer, hayatın devamlılığının kanın yenilenmesine bağlı olduğu ve bu bakımından da yaşamın tüm işlevlerinin merkezi olarak görülmüş ve yapısına göre de kişinin hayatı ile ilgili bilgiler sağlamaktadır (Aydın, 2006: 38).

Mısır’da tıp Mezopotamya’ya nazaran daha etkili olmuş, gelişen bilgi birikiminin ve deneyiminin sayesinde oldukça önemli gelişmeler sağlanmıştır. Mısır tıbbı hakkında bilgileri, tıbbi papirüslerden, mumyalardan, duvar resimlerinden, çeşitli buluntu malzemelerden ve araştırmalardan öğrenmekteyiz. Eski Mısır’da papirüslere çizilmiş olan tıbbi uygulamalar ilk tıbbi illüstrasyon örnekleri olarak kabul edilmektedir (Sınav, 2008b: 53). Bu papirüslerin en önemlileri Georg Ebers ve Edwin Smith papirüslerdir (Görsel 5).

(27)

Görsel 5: Georg Ebers (Sol) ve Edwin Smith Papirüsü (Sağ) Elyazmalarından Bölümler

Kaynak 5: Thornton ve Reeves, 1983: 21.

M.Ö. yaklaşık 1555’te yazılan Ebers Papirüsü, 876 ilaç, tıbbi tedavide kullanılan 500 madde, göz hastalıkları ve cerrahi üzerine notların yanı sıra dini terapi ile ilgili bilgileri de içermektedir (Thornton ve Reeves, 1983: 19-20). M.Ö. 1600’larda yazılan Edwin Smith Papirüsü ise tıptaki rasyonel gözlemlerle ilgili bilinen en eski bilimsel yazıları içermekte (Middendorp vd., 2010: 1815), metinler açık ve mantıklı bir yapıya sahip 48 vakaya ayrılmış ve baş bölgesinden ayağa kadar yaralanmaları ve yaralar ile ilgili konuları ele almaktadır (Brawanski, 2012: 2285). Diğer önemli tıbbı papirüsler ise, Ramesseum, Hearts, Kahun ve Karlsberg papirüsleridir.

Eski Mısır’a ait, “Hiyeroglif” adı verilen ve resim özelliği taşıyan yazılardan oluşan papirüslere rastlanılmaktadır. Bu papirüsler genellikle “Hiyeroglifin basitleştirilmiş bir biçimi olan resim yazısı şeklinde olmuştur. Tamamen hiyerogliflerden yazılmış tek papirüs veteriner papirüsü olup, resimli olan tek papirüs ise “Ölüler Kitabı”nı içeren M.Ö. 1250’ye dayanan Ani Papirüsü’dür” (Thornton ve Reeves, 1983: 22).

(28)

Görsel 6: Resim İçeren Hiyeroglif Çizimi

Kaynak: Thornton ve Reeves, 1983: 22.

Birçok durumda yazının papirüslere çevirisi, hiyerogliflerin ve hiyeratik yazıların çoğunun piktogramlar ile kolaylıkla tanımlanabilmesi sayesinde daha kolay hale getirilmiştir (Thornton ve Reeves, 1983: 23). Bu anlamda da Mısırlıların tıbbi bilgi ve uygulamalarını anlatmada veya aktarmada, hem anatomik özellikleri tasvir ya da temsil etmek için hem de günlük yaşamın tedavi sürecinde tıbbi kolaylığın sağlanması açısından resimleri kullandıkları önemli bir gelişmedir (Görsel 6). Aynı zamanda kâğıdı kullanarak bir olayı veya anı vurgulamak için metinlerin görsel materyallerle desteklenmiş olması da çok önemlidir.

Mezopotamya tıbbında bedenin merkezi karaciğer ve buna bağla olarak yaşamın asıl fonksiyonu kan dolaşımı iken, Mısır tıbbında ise yaşamın asıl fonksiyonu solunum olmuştur (Aydın, 2006: 41). Kan dolaşımının büyük bir öneme sahip olduğu Mısır tıbbı, Mezopotamya tıbbına göre farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Mısır tıbbının anatomi alanında gerçekleşen uygulamalar mumyalama tekniği gibi farklı yöntemlere sahne olduğu görülmektedir (Görsel 7). Mısırlılar mumyalama yönteminde anatomi bilgisi edinmek adına elverişli ortamlar

(29)

geliştirmişlerdir, ancak mumyalama işlemi hekimlerin dışında farklı meslek mensupları tarafından gerçekleştirilmiştir (Bayat, 2016: 66).

Görsel 7: Anubis, Osiris’i Mumyalarken, (M.Ö. 1350)

Kaynak: www.ancient-egypt-online.com

Anatominin eski kültürlerde olduğu gibi Mısır’da da fazla gelişemediği anlaşılmaktadır. Lewis, Nil vadisinde bulunan mumyaların mumyalanma teknikleri incelendiğinde, anatomide Mısırlı hekimlerin başarılı olduklarını ancak bu başarının da bir noktaya kadar olduğunu ön görmektedir. Aslında bu ikilemin nedeni ise Lewis’e (1996: 14) göre; “Hiyerogliflerde, kalbin inek kalbi, gırtlağın sığırın nefes borusu ve kafası şeklinde, uterusun bir kadınınkinden farklı bir biçimde çift boynuzlu görünümde tasvir edilmiş olmaları nedeniyle, anatominin hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalardan öğrenildiği anlaşılmaktadır.” Ayrıca bu konuda Aydın, Mısır’da mumyalama yapılırken, iç organların mumyalama yapanların önünde olmasına rağmen anatomi ve fizyoloji ile ilgili bilgileri eksik ve dinsel nitelikte olduğunu ifade etmektedir (Aydın, 2006: 42).

Mısır tıbbında yaşanan gelişmelerde her ne kadar anatomi fazla gelişmemiş olsa da tıbbı bilginin aktarımında kullanılan anlatım dilinde özellikle resim ve

(30)

yazının bir arada kullanılması (Görsel 8)’de anlaşıldığı gibi günümüzde tıbbın görsel yüzü olan tıbbi illüstrasyonun ilk uygulamaları olarak kendini göstermiştir.

Görsel 8: Ölüler Kitabından Bir Sayfa, (M.Ö. 1300)

Kaynak: Liyons ve Petucelli, 1987: 76.

“M.Ö. 2000’li yıllarda Anadolu’da baş gösteren Hititlerin, tıbbı hakkındaki bilgilerine, kazılarda bulunan ve hiyeroglif yazısı ile yazılmış sayısızca kil tabletten sadece 22 tanesine ulaşılmaktadır. Tıbbi tabletlerde, 40 civarı hastalıktan bahsetmekte ve farklı bitkisel ilaçların kullanılması önerilmektedir” (Bayat, 2016: 74).

Hititler, yaşamlarında büyü ve din’e ayrı bir önem vermişlerdir. Eski topluluklarda olduğu gibi Hititlerde de meydana gelen hastalıklar doğaüstü güçlere bağlanmıştır. Hastalıkların oluşmasındaki etkenler olarak, tanrıları ihmal etmek ve onlara karşı işlenen suçlar, bedensel kirlilikler, ölülerin rahatsız edilmesi ve kara büyü en önemlileridir (Murat ve Katırcıoğlu, 2006: 74-75). Hitit tıbbında hastalıkların tedavisinde, yazılan reçetelerden anlaşıldığına göre bitkisel ilaçlardan yararlanıldığı bilgisine ulaşılmaktadır. “Reçetelerde bahsedilen ilaçların ve yapımında kullanılan maddelerin ölçü kriterleri olarak ‘‘biraz, fazla, yarım, bolca’’ gibi ifadelere yer verilmiştir” (Gökhan, 2015: 92). Hastalıkların iyileştirilmesinde özellikle salgın hastalıkların uzaklaştırılmasında büyüye de başvurmuşlardır. Bu

(31)

doğrultuda Hitit tıbbında hastalıklar din, büyü ve ilaç ekseni çerçevesinde tedavi edildiği anlaşılmaktadır. Tıp alanındaki uygulamalarda yeterli bilgiye sahip olmayan Hititler genel olarak Hurri, Mezopotamya, Mısır tıbbından ve birçok çalışmalarından etkilendikleri elde edilen belgelerden anlaşılmaktadır (Akdur, 2013: 8).

Eski Hindistan ile ilgili en eski tarihi ve tıbbi bilgiler, M.Ö. 2000’li yıllarında Aryan Fatihleri olarak bilinen Hinduların yazılarından sağlanmaktadır. Kutsal yazıların toplamından oluşan “Vedas”; Samaveda (Melodi Sanatı), Rigveda (İlahi Sanatı), Atharvaveda (Cazibe ve İlahi Sözler Sanatı) ve Ayurveda (Yaşam Sanatı)’nı kapsamaktadır (Thornton ve Reeves, 1983: 25). Bu yazılardan tıpla ilgili olan “Ayurveda” (Görsel 9), Hindistan’daki tıp ve tıbbi pratiğin ilk referanslarını ve Hint tıp mirasının temelini oluşturması açılarından en önemlisi olarak gösterilmektedir.

Görsel 9: Ayurveda Kitabından Bir Sayfa “Ayurveda Adam”

Kaynak: www.ncbs.res.in

Eski Hindistan’da hekimlik iki şekilde gelişim göstermiştir. Bunlardan biri Rigveda’daki bir tür büyücü-hekimlik uygulaması, diğeri ise Ayurveda’da olan

(32)

bitkisel ilaçlara dayalı hekimlik olarak açıklanmıştır (Akdur, 2013: 26). Hint tıbbının zirveye çıktığı veda döneminin en iyi iki doktorları Charaka ve Sustura’dır. Charaka Samtiha, sekiz kitaptan oluşan ve tıp tarihi açısından büyük öneme sahip, Sustura Samtiha ise insan anatomisiyle ilgili bilgilerin yanı sıra cerrahlık konusunda da aynı öneme sahiptir (Lewis, 1996: 16) (Görsel 10).

Görsel 10: Charaka Samhita (Sol), Susruta Samhita (Sağ) Elyazmalarından Bölümler

Kaynak: Thornton ve Reeves, 1983: 27.

Eski Hint tıbbında hastalıkların tedavisinde uygulanan dini ritüellerin olmasına rağmen cerrahi ayrı bir önem kazanmıştır. Ayrıca bu dönemde cerrahi alanındaki yaşanan gelişmeler, anatominin de aksine oldukça ilerleme kaydetmiştir. Anatominin fazla gelişmemesinin sebebi, dini yasalara bağlı olarak ölü bedeninin üzerinde bıçağın kullanılmasının yasak olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir (Lewis, 1996: 16). Cerrahi gelişmelerde dönemin şartları göz önüne alındığında özellikle plastik cerrahinin yapılması o dönem için dikkat çekici bir gelişme olarak

(33)

karşımıza çıkmaktadır. Plastik cerrahinin yapılması, işlenmiş zina suçu karşılığında burunları kesilen kişilerin alın veya yanaklarından alınan parçalarla burun ameliyatları yapılmıştır (Bayat, 2016: 65). Bu durumu irdelediğimizde dini inançlardan kaynaklanan bazı farklı olumsuz olayların bazen olumlu gelişmelerin yaşanmasına yön verdiği görülmektedir.

M.Ö. 3000’li yıllara kadar dayanan Çin tıbbı, mitoloji, dinsel ve tarihi olaylar alışagelmiş baskın anlayışın etkisiyle günümüze dek ulaşmıştır (Akdur, 2013: 21). Çin tıbbında ilk zamanlarda tedavide uygulanan sihir-büyü yöntemi zamanla yerini düşünce sistemlerinden doğan farklı uygulamalara bırakmıştır.

“Çin Tıbbı, birbirine zıt ancak aynı zamanda birbirini tamamlayan Yin-Yang olarak isimlendirilen iki sistemin çerçevesinde gelişme sağlamıştır. “Yin” pasiflik, karanlık, nem, negatiflik ve dişiliği, “Yang” ise ışık, kuruluk, sıcaklık, pozitiflik ve erkekliği temsil etmektedir” (Aydın, 2006: 48). “Yin-Yang, vücuttaki denge kontrolünü sağlamakta olup, dengede olduğu zaman vücut sağlıklıdır. Dengenin bozulması halinde de hastalıklara yol açmaktadır” (Bayat, 2016: 85). Bu ilke bağlamında hastalıklar Yin-Yang felsefesine göre açıklanmıştır. “Çin tıbbında benimsenmiş en yaygın tanı yöntemi nabız muayenesidir. Nabız muayenesinin yanı sıra soru sormak, ses ve vücudu gözlemek gibi tanı yöntemlerini de uygulamışlardır” (Aydın, 2006: 48). Geleneksel Çin Tıbbında uygulanan ve yukarıda sayılan tanı yöntemleri kullanılarak hastadan bilgiler elde etmek, rahatsızlığın hangi organdan ya da vücudun neresinden ortaya çıktığını saptamak ve buna göre de önlem almanın amaçlandığı anlaşılmaktadır. Hastanın iyileştirilmesinde kullanılan en dikkat çekici tedavi yöntemi ise “Akupunktur” yöntemidir.

Akupunktur, Çin tıbbında eskilerden beri kullanılan zengin bir birikime sahip tedavi yöntemidir (Görsel 11). Akupunktur, 2.5-28 cm arasında değişen farklı uzunluklara sahip gümüş, altın ve demir gibi sıcak veya soğuk iğnelerle hastanın derisine batırılarak gerçekleştirilir (Lewis, 1996: 21). Bu tedavi işleminde vücuttaki kan ve havanın dolaşımını düzenli bir şekilde sağlanması amacıyla uygulanmıştır.

(34)

Görsel 11: Ming Hanedanlığından Kalma Akupunktur Çizelgesi, (M.S. 1368-1644)

Kaynak: Lewis, 1996: 20.

Çin tıbbında tedavi yönteminde hastalıklara karşı ayrıca bitkisel ilaçlarında kullanıldığı ayrı bir önem taşımaktadır. Çeşitli bitki, ilaç ve ilaç tarifleri içeren Shen Nung’un, “Pen Tsao Ching” (Şifalı Bitkiler) ve Li Shi-Chen’in “Pen Tsao Mu” (Büyük Şifalı Bitkiler) adlı eserler en önemli örneklerindendir.

Çin tıbbına önemli katkıları olan en eski ve en kapsamlı tıp çalışması ise Hiwang Ti’nin yazdığı “Nei Ching” (Tıb Kitabı)’dır. Bu tıp kitabında önemli bir ayrıntı olarak kalp ve kan dolaşımından bahsedilmiştir; “Vücutta dolaşan bütün kan

(35)

kalbin kontrolündedir. Sürekli akan kan hareket halinde olup, hiç durmadığı bilgisine yer verilmektedir” (Akdur, 2013: 21). Ayrıca farklı kaynaklarda Çin tıbbında dini inanç kaynaklı diseksiyon çalışmalarının yasak veya yapılmadığından dolayı anatominin gelişmediği bilgisine yer verilmiştir. Ancak bu iki farklı bilgi göz önüne alındığında oldukça dikkat çekicidir. Bu konuda da Lewis, Eski Çin’de insanın, atalarına kavuşabilmesi için tüm bedeniyle ölmesi gerektiğini ve bu yüzden Hwang Ti’nin kan dolaşımı hakkındaki bilgileri iyi birer tahmin olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulamıştır (Lewis, 1996: 19). Dolayısıyla eski Çin’deki anatomi anlayışının varsayımlar üzerine kurulduğu söylenebilir. Çin tıbbındaki anatomi çalışmaları Konfüçyüs’ün öğreti düşüncesinin yasaklanmasıyla 18. Yüzyıla kadar yapılamamıştır.

Eski Yunan tıbbı hakkında bilgi ve uygulamalarının anlaşılmasındaki en önemli belge Homeros’un M.Ö. 9. yüzyıldaki “İlyada” ve “Odyseeus” adlı eserleridir. “Eski Yunan’da dini inanç olgusuna bağlı, mitoloji olarak çok tanrılı bir yapıya sahip olmuştur. Onlara göre yaşamın koruması tanrıların etkisi altında olduğu ve birçok tanrının şifa verdiği inancına sahiplerdi” (Bayat, 2016: 101). Böyle bir yapıya sahip olan bir toplumda sağlık tanrısı olarak adından söz ettiren; Asklepios (Aesculapius), yılan taşıyıcısı (sonsuz yaşamın sembolü), şifa veren güçlerinin şöhretiyle tanrılığa yükseltilmiştir (Thornton ve Reeves, 1983 :32). Bu dönemde Asklepios adına tapınakların yapıldığı, tıbbi tedavilerin tapınaklarda gerçekleştirildiği ve tedaviler ise dinsel nitelikte karşımıza çıkmaktadır.

Helenistik tıp, felsefi düşünce sistemi ortamında eleştiriler üzerinden disiplin altına alınmış bir dönem olarak özetlenebilir. “Dönemin tıp anlayışında, önceleri tıptaki uygulamalar din adamları tarafından yapılmaktayken bu dönemde ise daha çok ön planda doktorlar olmuşlardır. Homeros, birçok hayata değer olan doktorun bitkisel merhemlerle ok yaralarını tedavi etmede bir benzerinin olmadığını ifade etmektedir” (Lewis, 1996: 22). Aynı zamanda “Tedavi işlemi sanat olduğu kadar bir bilim olarak da düşünülmüştür. Anatomik bilginin az olmasına rağmen eklem, kemik ve kas yapıları hakkında bilgi sahibidirler” (Aydın, 2006: 56). Bu durum (Görsel 12)’de olduğu gibi çeşitli malzemeler üzerine yapılan dönemin illüstrasyon çalışmalarına da yansımıştır.

(36)

Görsel 12: Eski Yunan Uygarlığından Kalma Bir Vazo, Hastasını Tedavi Eden Hekim

Kaynak: Liyons ve Petucelli, 1987: 214.

Homeros döneminde Yunan tıbbının büyüden beslenmediği, bağımsız bir disiplin olduğu, ancak Homeros sonrası eserlerde, tıbbın doğu kültüründen etkilenmesiyle ruhani bir hale büründüğü anlaşılmaktadır (Mondadori, 1968: 60). Zamanla tıp alanındaki gelişmeler ilerledikçe, dinsel tedavilerin ve tapınak sisteminin etkisi azalmaya başlamıştır.

Yunanlıların sorgulayıcı düşünce sistemi bilimsel tıbbın gelişmesi adına oldukça önemlidir. Bu düşünce sisteminde M.Ö. 580-489 yıllarında Pisagor tarafından kurulan Greko-İtalik okulu bilimsel tıbbın temelini oluşturan büyük felsefe okuludur. Bu okuldan Empedocles farklı bir yaklaşım ile evrenin hava, toprak, su ve ateş olmak üzere dört elementten oluştuğunu, değiştirilmez ve her şeyin bu dört elemente bağlı olduğuna inanmıştır (Mondadori, 1968: 63). “Empedocles’e göre dolaşım sisteminin merkezi kalptir, kalbe doğru giden kan buradan vücudun farklı bölgelerine dağılarak akar. Solunum ise sadece karaciğer ile değil, derideki gözeneklerle de gerçekleştiğine inanmıştır” (Lewis, 1996: 25). Bu dönemde Yunan tıbbına yön veren düşünsel yapıdaki pratikler bilimsel tıbbın gelişimini hazırlamıştır.

(37)

Tıp, M.Ö. 5. yüzyılda felsefeden sıyrılarak farklı bir bilim dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kos Tıp Okulundan Hipokrat, bilimsel tıbbın gelişimi adına önemli bir hekimdir. Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat, tıbbı dini, sihir ve geleneksel gibi yöntemlerden arındırmaya çalışarak mantık ve deneye dayalı tanısal bir tıp anlayışı sergilemiştir. (Bayat, 2016: 110). Ayrıca dönemin tıbbi bilgilerini hastalık kavramlarıyla bağdaştırmasının yanı sıra klinik gözlemlere dayalı tedavi uygulamalarına farklı bir yön vermiştir (Görsel 13-14). Dini etkenlerin hâkim olduğu çağda yaşayan Hipokrat’ın anatomi ve fizyoloji ile ilgili bilgisi yetersiz kalmıştır (Akdur, 2013: 112). Bu anlamda Yunanlıların ölülerine gösterdikleri saygıdan dolayı beden teşrihinin yasak olması, anatomi ve fizyolojiyi sınırlı kılmasında belirleyici olmuştur.

Görsel 13-14: Hipokrat Okulundan Yazılı Eserler: Kırık, Çene ve Omurga Çıkık Tedavilerini Anlatan İllüstrasyonlar

Kaynak: Lewis, 1996: 28-29.

Yunan tıbbı ve biliminde önemli bir diğer isim ise Platon’un öğrencisi olan Aristoteles’tir. “Aristoteles, hayvanlar üzerinde incelemeler yaparak yapı ve organların benzer özelliklerini insan vücuduyla karşılaştırmış ve hayvan diseksiyonlarına dayanan ilk anatomik illüstrasyonları yapmıştır” (Thornton ve Reeves, 1983: 33).

(38)

Eski Yunan uygarlığının etkisini kaybetmesiyle M.Ö. 332 yılında inşa edilen İskenderiye Yunan kültürünün yeni merkezi haline gelmiştir. Hipokrat’tan sonra İskenderiye’deki tıbbi merkezler tıbbın gelişimi adına oldukça mühim adımlar atmışlardır. Herophilus tarafından kurulan İskenderiye Tıp okulu anatomi ve fizyoloji alanında önemli gelişmeler sağlanmıştır (Lewis, 1996: 32). Bu dönemde Herophilus’un tıbbi buluşları, özellikle sinir sistemi üzerinde yaptığı çalışmalar tıp bilimi açısından ayrı bir değere sahiptir. İnsan vücudunun, beyin, göz, karaciğer, üreme organları ve sinir sistemine önemli ölçüde katkıda bulunmuş ve olağanüstü anatomik gözlemler yaptığı bir gerçektir. (Yang Bay ve Huat Bay 2010: 280). Bu açından değerlendirilen Herophilus, insan vücudunun sistematik diseksiyonunu gerçekleştiren ilk kişi ve aynı zamanda ilk anatomik yapıyı resmeden olarak da bilinmektedir (Thornton ve Reeves, 1983 :39).

“Antik Çağ boyunca tıp, Yunanların gelişiminde kendini gösterirken, Romalılar daha çok refah, mimari ve yönetim ile ilgili konularla ilgilenmişlerdir. Sanat, bilim ve felsefenin gelişmesine katkı sunamamışlardır” (Aydın, 2006: 61). Roma tıbbı, Yunan ve Mısır kültürleri etkisinde gelişmiş, tıp alanındaki gelişmeleri daha çok tıbbi eserlerin derlemesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. “Roma tıbbında yeni anatomik bilgiler yetersiz ve genellikle hayvanların diseksiyonlarından elde edilmiştir. Roma döneminin iki önemli anatomisti Celsus ve Galen’dir” (McGraw, 2001: 11). Celsus’un Tıp ile ilgili en önemli çalışması “De Medicina” adlı eseridir. Eserde hekimlik, sağlığın korunması, cerrahi, eczacılık, akıl ve kalp tanıları, hastalıklar hakkında genel bilgiler gibi çeşitli konulara yer verilmiş önemli bir kaynaktır (Bayat, 2016: 134).

Cladius Galen (M.S. 129-200) tıp tarihi açısında önemli bir anatomist ve hekimdir. Galen’in özellikle anatomi üzerine gerçekleştirdiği çalışmalar dönemin tıbbında ilerlemenin ilk adımlarını oluşturmuştur. “Anatomi Üzerine” ve onun deneysel fizyolojinin kurucusu olarak kabul edilmesini sağlayan “İnsan Vücudundaki Bölümlerin Kullanımı Üzerine” adlı eserleri uzun zaman boyunca tıp bilimine ışık tutmuştur.

(39)

Galen, Roma döneminde, anatomi ile fizyoloji alanlarındaki çalışmalarıyla tıbba katkılar sağlayarak, Yunanlıların ilk zamanlarından kalma, hastalık ve sağlıktan sorumlu (balgam, kan, sarı safra ve siyah safra) olan “hümor” teorisini benimsemiştir (Akdur, 2013: 31). En önemli katkılarından bir tanesi çalışmalarındaki anatomik detayların yoğun olmasıdır. Bu anlamda Galen’in anatomi bilgisi genel olarak insan iskeletleri incelemesi, gladyatörlere yaptığı ameliyatlarda elde ettiği bilgilerle beraber hayvan kadavralarında gerçekleştirdiği incelemelere dayanmaktadır (Lewis, 1996: 40). Galen, tıbbın anlaşılması adına diseksiyon çalışmak koşulsuz olarak gereklidir (Hajar, 2011: 85), düşüncesiyle üzerinde inceleme yaptığı diseksiyonlarda kas ve iskelet sistemini doğru tanımlamış, kan dolaşımını bulmaya yaklaşmış ve sinir sistemini de doğru bir biçimde ikiye ayırmış fakat iç organlarda bu denli başarılı olamamıştır (Bölükbaşı, 2014 :9) (Görsel 15).

Görsel 15: Galen’e Göre Kan Sistemi’ni Anlatan Bir Çizim

Kaynak: Yıldırım, 2016: 271.

Galen’in hayvanlar üzerinde tespit ettiği bilginin insan bedeninde de aynı olacağı düşüncesiyle çalışması onu hataya sürüklemiştir (Aydın, 2006: 84). Ancak bu dönemde bulguların doğruluğu kontrol edilemediği, bu konuda da Arap ve Hristiyan

(40)

inanışların kadavralar üzerinde çalışmayı yasaklamasının etkili olmasıdır. “Otoriteye koşulsuz bağlılık” anlayışından hareketle Galen sonrası dönemlerdeki çalışmalar sorgulanmadan derinlemesine araştırılmadan onun benimsediği tıbbi görüşler kabul görmüştür (Çağlar vd., 2014: 155). Bu durum özellikle Orta Çağ’da yaşanan gelişmelerde kendini net bir biçimde göstermiştir.

2.2.3. Orta Çağ-Avrupa’da Tıbbi İllüstrasyon

Roma imparatorluğunun çöküşüyle başlayan ve Avrupa’da Hristiyanlığın benimsenmesiyle kilise etkili hale gelerek, bilime karşı çıkış başlamıştır. Bu dönemde bilimsel yöntem yerini batıl inançlara bırakırken, Batı tıbbı “Karanlık Çağ” veya “Manastır Tıbbı Dönemi” olarak yer edinmiştir.

Orta Çağ tıp anlayışı Batıda ve İslam dünyasında farklı gelişmiştir. 7. ve 15. yüzyıl Orta Çağ boyunca İslam’da pozitif düşünce yer alırken, Batıda ise mistik bir anlayış biçiminde Manastır tıbbı ile sadece teoriğe dayanan tıp anlayışı hâkim olmuştur (Akar, 2015b: 359). Bilimsel gelişmelerin yok sayıldığı bu dönemde tıbbı kendi kontrolü altına alacak düşünce Galen’in ortaya koyduğu tıp olmuştur (Aydın, 2006: 91). Galen’in öne sürdüğü tıp anlayışının etkin olmasına ve bu alana yaptığı katkılara rağmen, dini açıdan kabul edilen düşünce anlayışı onun çalışmalarını da kısıtlamıştır. “Hüküm süren bu anlayış biçimi din adamları tarafından, tıp dinin bir gereği olarak benimsenmiştir. Bu sebeple tıp rahip, rahibe ve papazların kontrolünde kalmıştır” (Atabek ve Görkey, 1998: 205). Bu anlamda sembolik hale gelen skolastik düşünce genel olarak tıpta farklı uygulamalara neden olmuştur. Bedensel hastalıkların iyileştirilmesinde sadece tanrının yardımıyla yapılacağı, ilacın yerine kutsanmış su ve vücuda dokunmak gibi bir takım batıl tedavi yöntemleri kullanılmıştır (Lewis, 1996: 44).

“Avrupa’da tıbbi uygulamalar zamanla manastırlarda, kilisenin de izin verdiği kadar Hipokrat ve Galen’in tıbbi bilgileri uygulanmaya çalışılmıştır. Bu suretle Orta Çağ’da tıbbi uyanış, İslam bilim eserlerinin derlenip, tercümesinden sonra başlamıştır” (Bayat, 2016: 155). Gelişen olaylar sonrasında 9. yüzyıldan itibaren çeşitli tıp okulları ve üniversiteler kurulmuştur. Bunların başında gelen önemli okullardan bir tanesi ve ilk tıp okulu olarak bilinen Salerno okuludur.

(41)

Görsel 16: Salerno Okulundan Bir El Yazması Sayfası: Çeşitli Tedavi Yöntemlerini Gösteren İllüstrasyonlar

Kaynak: Liyons ve Petucelli, 1987: 318.

Galen’de olduğu gibi Salerno Tıp Okulunda da hayvan kadavraları üzerine çalışmalar gerçekleşmiştir. Domuz bağırsağı diğer hayvanlarınkine nazaran insanınkine daha çok benzediği inancından dolayı doktorlar genelde domuz kadavraları üzerinde çalışmışlardır (Lewis, 1996: 53). Yukarıda da bahsedildiği Galen’in anatomi üzerine yaptığı çalışmalar dönemi etkilemiştir. Bir bakımdan Salerno’nun anatomi bilgisi Galen’in tıbbi anlayışına dayandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte hastalıkların iyileştirilmesi ile ilgili çalışmalar da yapılmış ve bu durum illüstrasyonlarla dönemin el yazmalarına yansımıştır (Görsel 16).

Zamanla şehirlerin büyümesi ve zenginleşmesiyle üniversiteler kurulmuş, bu üniversitelerin tıp eğitiminde kullanılan bilgiler Hipokrat, Galen ve İslam bilim adamlarının kitapları olmuştur (Karaimamoğlu, 2017: 54). Çağın en büyük üniversitelerinden biri olan Bolonya Üniversitesinde tıp ve felsefe eğitimi veren

(42)

Mondino de Luzzi tıp bilimi adına büyük katkılar yapmıştır. “En önemli çalışması insan kadavrası üzerinde diseksiyona dayanan “Anathomia” adlı eseridir (Görsel 17). Bu eser, 1316 yılında tamamlanmış ve iki yüz yılı aşkın bir süre boyunca anatomi eğitimini domine etmiştir” (Thornton ve Reeves, 1983: 38).

Görsel 17: Mondino de’ Luzzi, “Anathomia” Adlı Eserinden Bir İllüstrasyon, (Yaklaşık 1275-1326)

Kaynak: Thornton ve Reeves, 1983: 39.

Orta Çağ genel olarak özellikle Avrupa için savaş, kıtlık ve salgın hastalıkların boy gösterdiği süreci yaşatmıştır. Tamamıyla bir yıkımın eşiğine gelen Orta Çağ Avrupa’sında bilim ve düşüncenin engellendiği bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Mistik bir anlayıştan beslenen Orta Çağ düşüncesi tıp biliminin gerileyişini ve aynı zamanda paralel olarak anatominin resmedilmesi adına tıbbi illüstrasyonun gelişimini de olumsuz etkilemiştir.

2.2.4. Rönesans Döneminde Tıbbi İllüstrasyon

“Karanlık Çağ” olarak tanımlanan Orta Çağ’ın sona ermesiyle birlikte gerçekleşen coğrafi keşiflerle ekonominin canlanması ve kültür hareketliliğinin

(43)

yaşanması, matbaanın icadıyla bilginin hızlı yayılışı, aynı zamanda kilisenin hükmündeki dinsel yasakların etkisinin azalmasıyla gerçekleşen gelişmeler Rönesans dönemine geçişi kolaylaştırmıştır.

14. yüzyılda dinsel bağnazlıktan kurtulmakla beraber, Aristo ve Galen tıbbi bilgilerinin incelenmesiyle tıp biliminde Rönesans başlamıştır (Akar, 2015b: 361). Dönemin öne çıkan en önemli özelliği olayların akılcı ve araştırmacı bir yaklaşımla analiz edilmesidir. Rönesans, dinsel hakimiyetin bağlılığını kırdığı ölçüde şüphesiz bilimin gelişimine katkıda bulunmuştur (C. Yıldırım, 2016: 109). Bu yaklaşımla Rönesans’ta bilim ve felsefe tekrardan irdelenmeye başlanır. Tıp bilginleri felsefi tartışmalarından sıyrılıp, ampirik yollarla elde edilen bilgileri bilimsel bilgi üretimi yöntemine tabi tutmaya çalışmışlardır (Bayat, 2016: 167). Birbirini takip eden yeni gelişmeler anatomi alanında hareketliliğin yaşanmasını sağlanmıştır.

Rönesans, insan bedeninin yeniden keşfedilmesine imkân tanımıştır. Anatomi ve fizyoloji çalışmaları oldukça artmış, Leonardo da Vinci ve Andreas Vesalius tarafından yeni anatomi kurulur (Topdemir, 2012: 74). Anatomiye dair kayda geçen kitaplardaki şematik görseller 15. yüzyılda tekrardan ele alınıp, gerçeğe uygun olarak yeniden resimlenmeye başlanır (Aydın, 2006: 107-108). Rönesans’ta yapılan reformlar birçok alanda olduğu gibi hem sanat alanında hem de tıp biliminde gelişmeyi sağlayan önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu faktör sanat ve tıp buluşmasının sanatçı ve hekim çalışmasındaki iş birliğini doğurmuştur. Sanatçılar, anatomik ilişkileri daha gerçekçi olarak betimleme arzusuna girdiler ve anatomistler, diseksiyon yöntemlerini daha açık bir şekilde göstermek için betimlemeleri tıbbi metinlerle desteklediler (Zimmerman, 2010: 13).

Bilim ve sanat çalışmalarına olan ilginin artışı, tıbbi illüstrasyonun gelişimine de katkı sağlamıştır. Rönesans döneminde modern tıpla ilgili birçok hekim sanatçı farklı ve üstün çalışmalar ortaya koymuşlardır. Leonardo da Vinci ve Andreas Vesalius sundukları katkılarla bu isimlerin başında gelmektedir.

Anatomi çalışmalarıyla vücudun keşfine yapılan en önemli çalışmalar Rönesans sanatçısı Leonardo da Vinci’den gelmiş (Deveci, 2017: 2328), da Vinci ve Michelangelo ilk kez kadavralar üzerinde çalışmalar yapmışlar ve çalışmalarını kayıt

(44)

altına almışlardır (Evren, 2010: 5). 30’u aşkın kadavra işlemi gerçekleştiren (Loechel, 1960: 169), Leonardo, anatomi yapmanın itici yönlerini kendisinin de kabul etmesine rağmen, çürümeye bırakılmış cesetlerin bilinmeyenlerini diseksiyonlar yoluyla gözlemlemiştir (Kemp, 2007: 76). Leonardo, bu anlamda insan anatomisinin biçimsel olarak anlaşılır kılmaya çalışmıştır.

Leonardo’ya göre anatomi modern anlamda “tanımlayıcı” değil, “işlevsel”di; başka bir deyişle, o her zaman için biçime doğa kanunu çerçevesindeki işlevi açısından bakmış (Kemp, 2007: 77), sanki üç boyutlu bir nesnenin çevresinde dönerek filmini çekiyormuş gibi, vücudun yapısını daha iyi gösterebilmek ya da onu oluşturan öğeleri açığa çıkarmak için ayrı bölümler halinde sistemin evrelerini göstermek amacında olmuştur (Vezzsosi, 2015: 113). İnsan anatomisine dair yaptığı birçok inceleme ve araştırma; kafatası kesitleri, iskelet sistemi, kas sistemleri ve iç organlar vb. tüm sistemleri incelemiş ve anatomik özelliklerini ayrıntılı olarak betimlemelerle tıp bilimine sunmuştur (Görsel 18-19).

Görsel 18: Leonardo da Vinci, Ana Organların Anatomik İncelemesi, (1507)

Referanslar

Benzer Belgeler

Sağlık Profesyonelinin Eğitim/Beceri Eksikliği: Bireylerin %14’ü yaşadıkları tıbbi hatanın sebebinin hekimin, hemşirenin veya diğer sağlık

Grafik tasarımda önemli bir yere sahip olan illüstrasyon, düşüncelerin ve verilmek istenen mesajların hedef kitleye doğru bir biçimde iletişim kurarak görsel

Uzun bir zamandır bilinen, ancak gerektiği gibi fay- dalanılamayan bir bilim dalı olan tıbbi jeoloji, biyoteda- vi ve çevresel araştırma toplulukları ile ortak

Sağlık çalışanlarının anketin tıbbi hataların raporlanmasının önünde engel olarak algıladıkları faktörlere ilişkin olarak elde ettikleri toplam puanların

• Tıbbi çaylar, tedavi değerine sahip etken maddeleri taşıyan tek bir drogdan (mono çay) veya birden fazla drogun karıştırılması (karışım çaylar) ile

Genel olarak hastaneler teşhis, tedavi ve rehabilitasyon ihtiyacı olan hasta, yaralı, anormal ve hamile; iki veya daha çok kişiye aynı zamanda ve günün 24 saatinde hizmet verebilen

Effects of nicotinamide on pancreatic beta cell regeneration and survivin expression in STZ treated neonatal rats.. 15th Euroconference

“k” harfi sadece Grekçe (veya Arapça) kökenli kelimelerde görülür.. Kinesis: hareket