• Sonuç bulunamadı

Tıbbi İllüstrasyona Katkıda Bulunan Önemli İllüstratörler

Tıbbi konuların resmedilmesi konunun başında da belirtildiği gibi tarih boyunca farklı malzemeler üzerine resimlerle açıklanmış ve tıp bilimi, birçok ulus tarafından gelişen bir birikim sürecini kapsamaktadır. Bu süreçte tıbbi illüstrasyon da tıp bilimine paralel olarak gelişimini sürdürmüştür. Fakat bilimsel araştırmalarla beraber asıl olarak tıbbi illüstrasyonun yapımı, Rönesans döneminde sanatçıların tıp çalışmalarında insan bedeninin bilinmeyenlerini resmetmek üzere hekimlere katılmalarıyla başlamıştır.

15. yüzyılda diseksiyon uygulamaları ve araştırmaları ile başlayan, tıp ve sanat bileşiminde gerçekleşen tıbbi illüstrasyonun gelişimi birçok hekim sanatçı ve tıbbı illüstratörlerin sunduğu katkılarla günümüze kadar gelmiştir. Geçmişte klasik tekniklerle yapılan tıbbi illüstrasyonlar, günümüzde ise teknolojinin imkanlarını kullanan tıbbi illüstratörler tarafından yapılmaktadır. Bu süreçte, onların üstün yetenekleri sayesinde disseke edilmiş anatomik preparatların gerçekçi illüstrasyonları yapılmış (Yılmaz ve Mesut, 2008: 78), dönemlerin sunduğu zor şartlar altında bile, insan vücudu üzerine gerçekleştirdikleri tıbbi ve görsel çalışmalarla tıbbi

illüstrasyona yaptıkları katkılardan dolayı isminden söz ettirmiş ve literatürde tespit edilen bazı önemli hekim sanatçılar olarak ön plana çıkmışlardır. Bu isimlere konu kapsamında kronolojik olarak aşağıda yer verilmiştir.

2.3.1. Leonardo Da Vinci

Anatomi çalışmalarıyla tıbbi illüstrasyona katkıda bulunan Leonardo da Vinci (1452-1519), Rönesans döneminin önde gelen sanatçılarından biri olarak kabul edilmektedir. Çok yönlü bir sanatçı kimliğiyle sanatın yanında bilimle de ilgilenmiş, araştırmalarını bu yönde sayısızca çizim ve çalışma sonucunda ortaya koymuştur. Leonardo da Vinci yaşadığı yüzyıldan günümüze dek sanatına hayranlıkla bakılan, yapmış olduğu araştırmalar ve çalışmalarda; özellikle anatomi alanındaki gözlemleri onun bir dâhi olduğunu göstermektedir.

Leonardo’nun dünya görüşünü en iyi betimleyen çalışmaları anatomi alanı ile ilgilidir (Yılmaz ve Mesut, 2008: 79). Anatomiye karşı ilgisi İtalya’nın Floransa kentinde başladığı ve burada anatomi incelemelerini yakından takip ettiği bilinmektedir. Rönesans döneminde ise insan vücudunun fiziksel uyumunun sırrını aramak adına yaptığı çalışma ve çizimleriyle ön plana çıkmaktadır. Da Vinci hem sanat hem de bilimde kusursuzluğa ulaşmış ve anatomiye ön yargısız yaklaşarak, sadece kendi gözlem ve deneylerine dayandırmıştı (Lewis, 1996: 73). Onun gözlem yeteneği ve teknik becerisi anatomi çalışmalarında kendini gösterdiği aşikardır. Bu bakımdan da anatomi alanında yaptığı çalışmalarla tıbbi illüstrasyon adına bir ilke imza atmıştır.

Leonardo, kendisinden önce resmedilen insan bedenini olabildiğince detaylı ve değişmez bir biçimde betimleyerek kanıtladı [...] ve böylece yaptığı çalışmalarla insan bedeninin görsel tanıtımını yaptı” (Nichol, 2008: 323). Leonardo’nun çalışmalarından anlaşılacağı gibi önemli özelliklerinden bir tanesi de detaya çok önem vermesidir. Saymakla bitmeyen anatomi illüstrasyonlarında vücudu, büyük bir titizlikle hem bir bütün hem de kesitli olarak parçalar halinde resmetmiştir. Bu anlamda da sanat ve bilim iş birliğinden yararlanan sanatçılar arasından çalışmaları onun en detaylı çalışan sanatçı olduğunu göstermektedir.

Görsel 44: Leonardo da Vinci, Omuz Kasları ve Ayak Kemiği Çizimi (1508-1510)

Kaynak: www.pivada.com

“Vücudun tüm kas sistemini incelemiş, her kasın kendine ait hareketlerini tespit etmiştir. Yaptığı görsel çalışmaları, onun fizyolojiyle alakalı tıbbi illüstrasyonların ve sanatın bir dehası olduğunu göstermektedir” (Lewis, 1996: 72- 73) (Görsel 44). Bu anlamda yaptığı çalışmalarla hem dönemine hem de kendisinden sonra gelen sanatçılara farklı bir bakış açısı kazandırdığı söylenebilir.

Görsel 45: Leonardo Da Vinci, İnsan Kafatası Kesitleri, (1489)

Leonardo çalışmalarını gerçekleştirirken, anatomist Marcantonio della Torre ile iş birliği içerisinde genel bir anatomi kitabının hazırlığını yapmışlardır. 1510-1511 yıllarından kalan “Anatomi Notları” olağanüstü eskizler içermektedir, fakat anatomistin 1511 yılında ölmesiyle kitap yayınlanamamıştır (Yılmaz ve Mesut, 2008: 78). Söz konusu bu çizimler uzun bir süre gün yüzüne çıkartılamamıştır. “İnsan anatomisini hemen hemen eksiksiz olarak incelemiş, sayısız çizimler yapmış, insan vücudu oranlarının matematiğini çıkarmıştır” (Südor, 2000: 88). Da Vinci’nin bu denli ayrıntılı ve kesin bir biçimde resmettiği insan bedenine dair görsel çalışmaları tıbbi illüstrasyona sunduğu en önemli katkılardır (Görsel 45-46). Bu çalışmaları günümüz sanat eğitiminde, ders kitaplarında örnek olarak yer almakta, sanat anlayışı ve yine çalışmaları halen araştırma konusu olmaya devam etmektedir.

Görsel 46: Leonardo da Vinci, Üst Gövde ve Bacak İskeleti, (1509-1510)

Kaynak: www.pivada.com

Leonardo, çalışmalarında kalem, mürekkep ve tebeşir tekniğinden yararlanmış, genelde çizimlerini aynı teknikle resmetmiştir. Kaleminde ve mürekkebinde

rötuşlanmış kırmızı tebeşirle, […] kendi eliyle diseke ettiği bedenlerin çizimlerini büyük bir özenle resmetmiştir (Hinterkeuser, 2013: 69). Bu bağlamda tıbbi illüstrasyonun doğru ve amacına uygun bir şekilde yapılması; sanatçının bilgi ve becerisi ile beraber yapılan teknik de bir o kadar önemlidir. Leonardo, bu tekniğini anatomi üzerine ürettiği çalışmalarının tümünde etkin bir şekilde kullandığı görülmektedir (Görsel 46). Çizgilerin yoğun olduğu bölgelerde çeşitli kalınlıklarda çizgi tonlaması yapmış, açıklık-koyuluk dengesini yansıtarak kas ve kemik yapılarını belirginleştirmiş ve çalışmalarına boyut katmıştır.

Leonardo’nun anatomi çizimlerini takip eden tıbbi illüstrasyonlar, bilim adamı ile sanatçı arasındaki iş birliğine dayanan diğer bir gelişim ise 16. yüzyılda Andreas Vesalius ve Flaman sanatçı Calcar’ın ortaklığında yapılan tıbbi illüstrasyonlardır.

2.3.2. Andreas Vesalius

Belçika’da hekim bir aileden gelen Andreas Vesalius (1514-1564), tıp bilimine olan ilgisi tıp kitapları okumasıyla başlamıştır. Paris ve Padua Üniversitelerinde tıp eğitimini almış ve Padua Üniversitesi’nde anatomi profesörü olmuştur. Yaptığı anatomi çalışmalarıyla hem tıp biliminde hem de tıbbi illüstrasyonda önemli gelişmelere imza atan bir bilim adamıdır (Görsel 47).

Andreas Vesalius, tıbbi illüstrasyon tarihinde bir dönüm noktası oluşturmuştur. Hayatı, anatomi öğretisinde devrim yaratmaya ve bunun, yayınlanan anatomik illüstrasyonlar aracılığıyla yapmayı seçmiştir (Netter, 1957: 362). Onun anatomi öğretisindeki bu seçimi tıbbi illüstrasyona sağladığı en büyük katkısını göstermektedir. Bu yönde hayata geçirdiği, kısa ismi “Fabrica” olan, “İnsan Vücudunun Yapısı Üzerine” adlı eseridir. Onun bu büyük eseri resimlerin metinden daha önemli olduğunu gösteren ilk tıp kitabıdır (Bynum, 2014: 49). Kitap, gözlemlerinde doğru ve sanatsal olarak mükemmel olan, 670 sayfa metin ve insan vücudunun 186 anatomik illüstrasyonunu içermektedir (Hajar, 2011: 88).

Vesalius, söz konusu eserin diseksiyonlarının çizimlerini yapmak için ressam Tiziano (Titian) ve çok sayıda sanatçı ile iş birliği yaptığı bilinmektedir. Ancak

tarihçilere göre sanatçıların anatomiyi gerçek bir şekilde yansıtamadıklarından dolayı Flaman sanatçı John Stephen of Calcar ile çalıştığını belirtmektedirler.

Görsel 47: Andreas Vesalius, Diseksiyon Gerçekleştirmesini Gösteren Portresi, (1543)

Kaynak: circulatingnow.nlm.nih.gov

Vesalius, çizimlerinin doğru olması ve Rönesans insanlarına hitap edebilmesi için; sanatçılara vermiş olduğu diseksiyonların eskizleriyle birlikte onları yönlendirerek çizimler gerçekleştirilmiş ve figürlerin basımlarında ise tahta baskı blokları kullanılmıştır (Hajar, 2011: 88). Yaptığı eskiz çizimleri ve yönlendirmelerinden dolayı anatomistin, sanatçı yönünün de güçlü olduğunu vurgulamak gerekir.

Vesalius’un eserlerini hem bilimsel hem de sanatsal özelliklerini değerlendiren Netter, şu bilgilere yer vermektedir;

“Vesalius’un eserleri hem anatomik doğrulukta hem de sanatsal kalitede, o zamana kadar yapılan her şeyin çok önündeydi. Çizimler mükemmel güzellik ve güçle yapılmış ve o zamanın sanat düzeyini, öğrenimini ve onları yapan sanatçıların büyük yeteneklerini yansıtıyor. Resimlerin cazibesi, figürlerin zarif pozlarından ve ressamın onları süslediği güzel manzara ve arka plandan kaynaklanıyordu. Bununla birlikte, artistik fantezinin arka planındaki parçalar, gösterimin netliğine müdahale edecek kadar asla baskın değildir. Onlar da yararlı bir amaca hizmet etmiş olabilirler, o zamanlar sanatsal amaçlar için

anatomik çalışmalar yapmanın uygun olduğu düşünüldü” (Netter, 1957: 362) (Görsel 48, 51).

Görsel 48-49: Andreas Vesalius “De Humani Corporis Fabrica”dan Kas ve Bağlar ile İlgili Görüntüler, (1543)

Kaynak: quod.lib.umich.edu

Görsel 50-51: Andreas Vesalius “De Humani Corporis Fabrica” Adlı Kitabından İskelet Sistemi ile İlgili Görüntüler, (1543)

İnsan anatomisinin ayrıntılı illüstrasyonlarını içeren “Fabrica” uzun bir süre Avrupa’da standart olarak kullanılan bir anatomi kitabı olmakla beraber günümüzde de etkinliği devam etmektedir. Bu konuda Hajar’a (2011: 88) göre; “Bugün, bu kitaptan alınan resimler, sanat öğrencilerine sadece insan biçimini değil, aynı zamanda derinin altındaki iskeleti ve kasları çizmek gibi zorlu bir görevde ilham vermek ve yönlendirmek için halen kullanılmaktadır. Kitaptaki anatomik illüstrasyonlar, uygulama ve sanat becerileri yönünden gerçekten olağanüstüler.” Söz konusu bu eserin anatomik çizimlerin resmedilmesi hekim sanatçı iş birliğinin ortak bir ürünüdür. Hem sanatsal özelliklere sahip hem de diseksiyonlara dayanan bilimsel bir gerçeklikte tıbbi illüstrasyonun gelişimine katkısını yapmıştır.

2.3.3. Max Brödel

Max Brödel (1870-1941), geçen yüzyılın en önemli tıbbi illüstratörlerinden biri olarak tanınmaktadır. Almanya’nın Leipzig kentinde, çocukluktan gelen sanata olan ilgisi üzerine 1884’te Leipzig Güzel Sanatlar Okulu’na başlamıştır. Brödel, sanat eğitimine devam ederken, Fizyoloji Enstitüsü direktörü ve Leipzig Üniversitesi’nin profesörü olan Dr. Carl Ludwig için anatomi ve histoloji ile ilgili çizimler hazırlamıştır (Cullen, 1945: 6). Brödel’in muhteşem çizim yeteneğine saygı duyan Dr. Carl’ın yönlendirmeleriyle ve bu yönde kendisine gelen tekliflerle onun tıbbi illüstrasyondaki etkin rolü başlamıştır.

Brödel’in tıp ve sanat alanlarındaki bilgi birikiminin yanında var olan üstün yeteneği tıbbi illüstrasyonda özellikle cerrahi illüstrasyonda ona farklı bir kimlik kazanmıştır (Görsel 52). “Brödel, her ne kadar resmi olarak tıp eğitimi almamış olsa da hızlıca anatomi, patoloji, fizyoloji ve cerrahi bilgileri edinmiş ve iyi bilinen tıbbi illüstratördür. Tıbbi illüstrasyonun eğitici ve öğretici modelini geliştirdi ve birçok kişi tarafından modern tıbbi illüstrasyonun babası olarak kabul edildi” (Patel vd., 2011: 182). Bu doğrultuda isminden söz ettiren Brödel’in Johns Hopkins University Medical School’da tıbbi illüstrasyona yaptığı en büyük katkılardan bir tanesi şüphesiz, tıbbi illüstrasyonun kurumsallaşmasındaki çalışmaları söylenebilir. 1911 yılında, “Johns Hopkins’teki ilk tıbbi illüstratörler okulunun kurulması onun önemli bir mirasıdır. Okulu, diğer tıbbi illüstrasyon programlarının Amerika ve Kanada’da

ortaya çıkmasını sağlaması açısından da büyük bir başarıdır” (Hajar, 2011: 89). Brödel, dünyada türünün ilk akademik bölümü olarak bilinen “Tıpta Uygulamalı Sanat Bölümü”nün başına geçmesiyle, bu süreçte tıbbi illüstrasyona yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Tıbbi illüstrasyonun sadece bir sanat değil, aynı zamanda bir bilim olduğunu savunmuştur (Patel vd., 2011: 183). Bu doğrultuda sanatı, akademik bir eğitim çerçevesinde tıp biliminin içine yerleştirmiş ve bu alanda birçok tıbbi illüstratöre eğitim vermiştir.

Görsel 52: Max Brödel, Cushing Hastalığının Cerrahi Operasyonunu Anlatan Tıbbi İllüstrasyonlardan Biri (1912)

Kaynak: Patel vd., 2011: 184. Ross karalama tahtası üzerine siyah mürekkep tekniği.

Max Brödel’in tıbbi illüstrasyona yaptığı katkılardan bir tanesi de illüstrasyonun yapım tekniği ile ilgilidir. İlk zamanlar kalem ve mürekkep tekniklerinin faydalı olduğunu düşünmüş olsa da var olan yaklaşımlardaki yetersizlik ve canlı dokuyu temsil eden özellikleri tam olarak yansıtamamasından dolayı karbon

tozu tekniği olan “yarım ton” yöntemini tercih etmiştir (Patel vd., 2011: 184) (Görsel 53,55).

Görsel 53: Max Brödel, Karbon Tozu Tekniği ile Yapılmış Kalp İllüstrasyonu, (1917)

Kaynak: technicavita.org

Karbon tozu tekniği, karbon kalemlerin tıraş edilerek elde edilen tozun kuru fırçalarla kâğıda uygulanmasıyla yapılan bir tekniktir. Brödel, karbon tozu tekniğiyle birçok tıbbi illüstrasyon üretmiştir. Bu yönde yapılan illüstrasyonlar için teknik ve resmin önemine değinerek şu değerlendirmelere yer vermiştir;

“Teknik, bir seçim meselesidir. Yarım ton, sulu boya, yağlı boya, kara kalem, kurşun kalem, ayrıntılı ya da basit bir kalem, mürekkep ya da bunların kombinasyonu olan bir teknik. Unutulmamalıdır ki, teknikte artistik duygu, doğru teknik ressamlık, zariflik ve hız nispeten bir dereceye kadar önemsizdir. Resmin uygulanması değil, planlanması ve bilimsel olayların kaydedilmesi onu daha paha biçilmez yapar” (Cullen, 1945: 21).

Görsel 54: Max Brödel, Karbon Tozu Tekniği ile Yapılmış Gözlemsel Beyin Cerrahi İllüstrasyonu

Kaynak: tr.pinterest.com

Görsel 55: Max Brödel, Karbon Tozu Tekniği ile Yapılmış Görme Yolları İllüstrasyonu

Brödel’in çalışmalarında görüntünün derinliğini ve boyutunu artıran vurgu, gölge ve doku özelliklerini karbon tozu tekniği sayesinde fotoğraf gibi gerçekçi bir görümümde resmetmiştir. Onun çalışmaları, öğrencileri anatomi, fizyoloji ve cerrahi işlemler hakkında eğitmek için paha biçilmez bir araç olmuş, yarım yüzyılı aşkın süredir sayısız ders kitabı, makale ve reklamlarda çoğaltılmıştır (Hajar, 2011: 89). Brödel kuşkusuz, yaptığı katkılarla tıbbi illüstrasyonu büyük ölçüde değiştirmiştir. “Mükemmel tekniğinin yanı sıra, sofistike, öğretici bir resimle tanıtmış ve fikirleri, başarıları, pek çok tıp sanatçısının çalışmalarını etkileyerek, geçen yüzyılın tıp ve cerrahi literatürünün resmine katkıda bulunmuştur” (Schultheiss vd., 2000: 1141). Onun gerçekleştirdiği tüm bu gelişmeler ileriye yönelik kat edilmiş önemli adımlar olarak tıbbi illüstrasyonda yerini almıştır.

2.3.4. Frank H. Netter

20. yüzyıl tıbbi illüstrasyonunda derin izler bırakan Frank H. Netter (1906- 1991), CIBA Koleksiyonu’ndaki olağanüstü illüstrasyonlarından dolayı son yılların en tanınmış Amerikan tıp sanatçısıdır (Thornton ve Reeves, 1983: 121). Bir hekim sanatçı olan Netter, küçük yaşlarda resimle ilgilenerek Art Student’s League ve National Academy of Design’da okumuştur. Tıp eğitimini ise New York Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayarak 1931 yılında tıp doktoru olmuştur.

Kariyerinin ilk zamanlarında tıbbi pratisyen olarak gelirini artırmak için tıbbi sanat yapmaya, sonrasında da tıbbi illüstrasyonu tam zamanlı bir meslek olarak benimsemiş ve ilaç firmaları için çalışmaya başlamıştır (Ghosh, 2015: 183). Bu süreçte tıbbi illüstrasyonu bir meslek olarak benimsemesiyle hekimlikten vazgeçen Netter, kendisini tamamen tıbbi illüstrasyon yapmaya adamıştır. İnsan anatomisi, embriyolojisi, fizyolojisi, patolojisi ve sistemlerde meydana gelen hastalıkların tabi olduğu klinik özelliklerini çevreleyen, ayrı ayrı organ sistemine ayrılmış bir dizi illüstrasyon atlas serisi […] hazırlamıştır (Hajar, 2011: 88). Çalışmalarını insan vücudunun biçimleri üzerine titiz bir incelemeyle gerçekleştirmiş ve her ayrıntının geçekliğini koruyarak resmetmiştir.

Netter’in üstün bir tıbbi çalışmasının ürünü olarak bilinen “The Netter Atlas of Human Anatomy” (Netter İnsan Anatomisi Atlası) önceki resimlerin bir araya

getirilmesiyle 1989’da yayınlanmıştır. 4.000’in üzerinde tıbbi illüstrasyon içermekte ve 13 ciltlik bir seriden oluşmaktadır. Sayfalarca bilgiyi, tıp öğrencilerine kısa sürede kazandıran bu görseller, çağlar öncesinden, Vesalius’lardan gelen tıp çizimi geleneğinde önemli bir gelişmeyi temsil etmektedir (Efe, 2008: 61) (Görsel 56). Aynı zamanda onun bu estetik ve gerçekçi tıbbi illüstrasyonlarıyla sunduğu katkısı insan anatomisinin anlaşılmasındaki en büyük çalışmalardan biri olmuştur. Bu yüzdendir ki Netter, “20. yüzyılın en büyük Tıbbi İllüstratörü” ve “Tıbbın Michelangelo”su olarak tanımlanmaktadır (Washko, 2006: 16).

Görsel 56: Frank H. Netter, “İnsan Anatomisi Atlası”ndan Suluboya Çalışması: Yüz ve Kafa Derisinin Damarlarını Gösteren Bir Tıbbi İllüstrasyon

Kaynak: www.nytimes.com

Netter’in illüstrasyonları estetik açılardan takdir edilirken, aynı zamanda entelektüel içeriği olarak da değerlendirilmektedir. Ne kadar güzel hazırlanmış olursa olsun, tıbbi bir konuyu açıklığa kavuşturmazsa, tıbbi illüstrasyon olarak bir öneminin olmadığı görüşünde olan (Ghosh, 2015: 183), Netter, “İnsanlar bir konuyu anlamışlarsa onu kafalarında üç boyutlu olarak hayal edebiliyorlar demektir.” Eğer

mental bir imaj oluşmamışsa konu anlaşılmamış demektir (Sınav, 2008: 54) şeklinde yorumlamıştır. Ayrıca Netter, tıbbi illüstrasyon yapım aşamalarında hastaya olan gözlemi açısından da değerlendirilmektedir. Netter’in insanlık duygusu ve hastalara karşı empatisi, diğer tıbbi illüstratörlerden daha farklı olmuştur. Bu duygu illüstrasyon üretimini ayırt eden özelliklerden biridir; kendisinin de belirttiği gibi “Konuyla ilgili her zaman canlı bir hasta haline gelmeye çalıştım, uygun yüz ifadesi, yüz ve benzeri şeylerle uğraşıyorum, bunun bizim uğraştığımız bir makine değil, bir hasta olduğunu göstermek için” (Reveron, 2014: 34). Netter hastalara olan insancıl yaklaşımıyla çalışmalarında hastaların bireysel durumunu yansıtan yüzleri ve bedenleri resmetmeye çalışmıştır (Görsel 57).

Görsel 57: Frank H. Netter, “İnsan Anatomisi Atlası”ndan Suluboya Çalışması: Çeşitli Hastalıkları Gösteren Tıbbi İllüstrasyonlar

Netter, tıbbi illüstrasyonda birden fazla teknik ve kaynaktan yararlanarak çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Bir konuyu ve illüstrasyonu planlamada gerekli olanından fazla bilgiyi aldıktan sonra oluşturduğu çizimlerde gölge ve ince ayrıntılar için genellikle opak boyalar, renkli kalemler veya pasteller eklediği guaj, sulu boya tekniği ile tasarımlarını yapmıştır (Reveron, 2014: 34) (Görsel 58). Çalıştığı sayısız illüstrasyonu, insan bedenini hem tümden hem de her bir parçasını ayrı ayrı ele aldığı ve illüstre ettiğini anatomi atlaslarında bu tekniklerden yararlandığını görmek mümkündür.

Görsel 58: Frank H. Netter, Kalbin Farklı Açılarını Gösteren Tıbbi İllüstrasyonlar

Kaynak: www.usciences.edu

Netter, insan vücudunu yapısının basit resimlemelerinden daha fazlasını yapmış, hepsi bir hikâye anlatmak için birbirine örülmüş iç içe görüntülerin ve ipuçlarının sahnelerini göstermiştir (Washko, 2006: 16). Yaptığı bu katkılar sadece yaşadığı yüzyılı değil, günümüzü de etkilemektedir. Onun tıbbi illüstrasyonları yazılım teknolojisiyle iki boyutlu ve üç boyutlu olarak tıbbi eğitimlerin yanı sıra günümüz illüstratörleri tarafından sanat eserleri yapmada da referans olarak kullanılmaktadır. Her hekimin çizimlerini çok yakından tanıdığı Amerika’lı bu dahi çizer/hekim, 1991 yılında aramızdan ayrılmış olmasına rağmen, daha uzun yıllar bir mihenk taşı olma özelliğini koruyacağa benziyor (Efe, 2008: 61).

2.4. Türkiye’de Tıbbi İllüstrasyona Katkıda Bulunan Önemli

Benzer Belgeler