• Sonuç bulunamadı

Saray ve Babıali'nin iç yüzü:Abdülhamid'in ecnebi gazetelere sükut hakkı olarak verdiği paralar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saray ve Babıali'nin iç yüzü:Abdülhamid'in ecnebi gazetelere sükut hakkı olarak verdiği paralar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

a ıra y

w @

IB

s ı Ib o

s D

S

m i mı

hç. y ü m u

Yazan : SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM

— Tercüme iktibas hakkı mahfuzdur —

Tefrika No. 6 5 6

Abdülhamidin ecnebi gazetelere

sükût hakkı olarak verdiği paralar

Dahilî ve haricî gazetelerin tet­ kik ve muayenesi için (matbuatı dahiliye ve matbuatı hariciye) di­ ye iki kalem vardı.

Dahiliye nezaretine merbut sa­ yılan matbuat müdüriyeti haki­ katte saraydan emir alır ve saraya hesap verirdi.

Matbuatı hariciye müdüriyeti çok zaman sarayda mütercimlik dahi eden balâ ricalinden Nisan efendi tarafından ifa edilmişti.

Nişan efendi Cevad paşa sada­ retinde bir gün İstanbulda ecnebi dülerile çıkan gazetelerin mesul müdürlerini çağırarak verecekleri havadisin kaynaklarını kendisine bildirmek mecburiyetinde olduk­

larını tebliğ etmişti. Müdürler­

den bazıları bunu kabul ettiler ise da bir kısmı da sefaretlerine müra­ caat eylediler.

Bu tedbir ve teşebbüsün sebep­ leri hakkında vaki olan istizah ü- zerine Nişan efendi bu emri sada­ retten tebellüğ eylediğini söyledi. Nişan efendinin bir işgüzarlık yapmak istediğinin farkında ol- mıyan sadrazam Cevad paşa bu emrin sarayca verilmiş olduğunu örtmek maksadile kendisi tarafın­ dan verildiğini tasdik etti.

Şikâyetler Abdüihamide duyu­ rulunca ecnebi dilile intişar eden gazetelerdn kaynaklan haber ver­ mek mecburiyeti kaldm ldı. (1 ) Fakat Nişan efendiye sarayca te­ veccüh te arttı

İstanbul ve vilâyet gazeteleri padişahın istediği tarzda dil kul­ lanmağa mecburdular.

Avrupa gazetelerinin muhabir­ leri ise ecnebilik sıfatının verdiği serbesti ile ve mensup oldukları milletlerin emel ve menfaatlerine göre gazetelerine ahval hakkında

istedikleri, öğrendikleri tarzda

malûmat verirler, yazılar yazarlar­ dı. Fakat bu muhabirler de çok

defa Abdülhamid ihsanlarının

meclûbu olurlardı. Hünkâr bu ga­ zete muhabirlerini saraya celbe- derek muhtelif surette taltif eyle­ meği haricî siyasetinin mihverle­ rinden biri sayardı.

Abdülhamid memleket matbu­ atının dillerine mükemmel kilit takmakla kalmadı. Ecnebi gazete­ lerini de elde etmeğe çok uğraştı. Bu gazeteleri bir çok aboneman- lar yazılmak yahut aksiyonlarını satın almak suretile kendi lehine meyleylemcğe, hiç olmazsa aley­

hinde yazı yazmamağa mecbur

etmek istrdi,

(Abdülhamidin fransızca De- bats gazetesinin en büyük aksiyo- nerlerinden olduğu rivayet edilir­ di.)

O en ziyade hitab ettikleri ef­ kârı umumiye üzerine tesir icra eden veya mensub oldukları hükü­ metlerin organı olan ecnebi gaze­ telerden Taymis, Temps, Kol-

hişe Çaytung, Tribuna, Noye

Fraye Prese, Viyedemosti gibi bü­ yüklerine ehemmiyet verirdi .

Hazinei hassaca bazı Avrupa gazetelerine ve ecnebi hafiyeleri- ne ayda verilen tahsisat ( 2600) altına baliğ idi

Bu tahsisat meşrutiyetin ilânı üzerine kesilmiştir. Bu gazetelerin mühimlerinden tahsisatı kesme­ mek jön türkler için de propagan­ da siyaseti namına daha uygun bil

hareket olurdu. Bu ecnebi gazete­ lerinin yazdıkları mühim makale­ ler ve mütalealar günü gününe

tercüme ve takdim olunurdu. Osmanlı elçileri haricî siyasete ait istihbaratı ihmallerinden do­ layı muateb olmazlar ise de bir Avrupa gazetesinin devleti aliye v e padişah aleyhinde yazdığı bir makaleden vaktile malûmat ver- miyecek olurlarsa en büyük dik­ katsizliği ve (vazife naşinaslığı) irtikâp eylemiş olurlardı Sanki bu elçiler devletin ecnebi memleket­ lerde birer matbuat acentası idi­ ler!

Bu acentalar vasıtasile hünkâr

şahsı aleyhinde yazıları ihtiva

eden gazete, mecmua ve kitaplar­ dan intişarları akabinde malûmat alırdı, Babıâli de derhal her tara­ fa «bairadei seniye» ve tarihleri­ ni, numaralarını bildirerek bunla­ rın memleket dahiline sokulma­ ması için emirler verirdi. Avrupa ya kaçıp Abdülhamidin saltanat ve hükümetine amansız hücumlar­ da bulunan jön türklerin çıkardık­ ları gazetelerin de memleket da­ hilinde intişarı hünkâr için büyük tehlike teşkil edebilirdi. Abdül­ hamidin zihnini en ziyade işgal eden şeylerden biri de bu idi.

Bu sebeple padişah gerek aley­ hindeki ecnebi matbuatının, ge­ rek jön türk neşriyatının hudud- lardan içeriye girmemesini temin için en şiddetli takayüdleri ifa et­ tirirdi. Bazı ecnebi gazetelerinin

ithali mutlak surette yasaktı.

Osmanlı elçileri ithallerinin

men’ i lâzım gelen Avrupa gazete­ lerinin tarih v numaralarını yahut «erbabı fesadın ve firarilerin» hal ve hareketlerine, neşriyatına dair istihbarlarını şifre telgraf-

namelerle mabeyine arzederler-

di. Bu telgrafnameler o kadar çoktu ki mabeyinde nöbetçi kâtip beyler bunları açmak için sabah­ tan akşama, gece yarılarına ka­ dar uğraşırlar da yetişemezlerdi. Bu suretle Osmanlı hududundan içeriye girmesi menedilen gazete ve kitapların had ve hesabı yok­ tu!

Bütün takayyütlere rağmen A b­

dülhamid hükümeti bu «evrakı

fesadiye ve muzırranm» tamami- le ithalini men’e muvaffak ola­ mazdı.

Avrupada ilk gazeteyi çıkaran Teofrast Renodo 30 mayıs 1631 Kim»»...

( I ) S o u h e sm e s: A u p a y s d e s O sm anlis.

nüshasında şu cümleleri yazmıştı: (Prenslerden ve hükümetler­ den bir ricam vardır: Gazeteleri­ mize hududlarmı kapamağa bey­ hude zahmet etmesinler. Gazete öyle bir maldır ki yasak dinle­

m ez; sel gibidir. Karşısına sed

çıktıkça kabarır!)

Renodo matbuatın kudretini

daha o vakit takdir eylemişti. Fa­ kat iki buçuk asır sonra Yıldız sa­ rayı Renodonun tavsiyesine, ihta­ rına göre hareket etmeği muvafık bulamıyordu!

Hariçte intişar ede ngazetelerin tarih ve numaraları, kitapların isimleri bazan cetvel halinde vilâ­ yetlere tebliğ edilirdi.

Bir çok münevver memurlar bu tebliğlerden Avrupada hükümet

ve padişah aleyhinde yazılmış

makalelerin hangi gazetenin,

hangi nüshasında bulunduğunu

ve kitapların isimlerini öğrenir­

ler, bunları gizlice celbettirirler-di!

La Rus kamusunu mektup şek­ linde celbedecek kadar sebat ve tahammül gösterenler bile olu­ yordu! Ceplerinde, evlerinde, ya- zihanelerinde «fesad evrakı» çık­ tığı için pek çok kimselerin can­ ları yanmıştır.

Bu «fesad evrakı» hafiyeler ve

yardakçıları tarafından bazan

ceplere, evlere, yazıhanelere bir ustalıkla sokulur, sonra bir jurnal verilip araştırmalar ile bunlar el­ de edilir ve «eşhası muzırradan» sayılan mağdurlar da tevkif olu­ nurdu. Fakat bütün bu tazyikler ve belâlar hariçteki neşriyata rağ­ beti azaltmamış; bilâkis seneler geçtikçe bu rağbet hırs derecesi­

ni bulmuştur. Gazetecilerin pîri

Renodonun boş bir söz söylemedi­ ği bu suretle de sabit olmuştur!

(Arkası var)

•■■a*atıı«iM *aaıı

Referanslar

Benzer Belgeler

Dışlşlcri’ne müşavir olarak girdi, M ontreux g aıullaşınasının uygulanmasıyla ilgili dairede çalıştı g (1938).. Bir yandan da eserlerini

[r]

[r]

Ön sahne elemanlarının bu değişkenliği, sah­ ne mekanik ve elektrik tesisatı ile bir­ likte, büyük opera ve müzikal tiyatro kü­ çük ve büyük tiyatro,

Konu ile ilgili olarak Türkiye’de yapılan çalış- malarda SYBD ölçeği puanı; hemşirelik yüksek okulu öğren- cilerinde 122.0±17.2 (8), bir grup sağlık yüksek okulu

And as in previous years the festival will play host to well known directors, actors, film writers an d international festival organisers.. The International

15 İhvân-ı Safâ’ya göre, sesin şid- deti, insan hançeresinde, telli ve nefesli sazlarda nağmenin mey- dana gelişi 16 tizlik ve pestlik, sürat (hız) ve yavaşlık

Iş öyle popüler bir hale geldi ki, 15 yaşında hiç emek vermeden baba parasıyla çok pahalı aletler edinip ben moda fotoğ­ rafçısı olmak istiyorum diye ortaya