• Sonuç bulunamadı

View of Türkiye’de Hububat Üretiminin Uzun Yıllara Bağlı Değişiminin Analizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "View of Türkiye’de Hububat Üretiminin Uzun Yıllara Bağlı Değişiminin Analizi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Research Journal of Biology Sciences Biyoloji Bilimleri Araştırma Dergisi

E-ISSN: 1308-0261, 11(1): 23-28, 2018, www.nobel.gen.tr

Türkiye’de Hububat Üretiminin Uzun Yıllara Bağlı Değişiminin Analizi

Murat OLGUN1, Murat ARDIÇ2, Zekiye BUDAK BAŞÇİFTÇİ1, Duran KATAR1, N. Gözde AYTER ARPACIOĞLU1, Doğan

AYDIN1, Okan SEZER2*, Savaş BELEN3, Onur KOYUNCU1

1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Eskişehir, TÜRKİYE 2Eskişehir Osmangazi Universitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Eskişehir, TÜRKİYE 3Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Eskişehir, TÜRKİYE

*Sorumlu Yazar Geliş Tarihi: 6 Haziran 2018

E-posta: oksezer@ogu.edu.tr Kabul Tarihi: 14 Haziran 2018

Özet

Bu çalışmada Türkiye’de tahıllarda (buğday, arpa, çavdar ve yulaf) ekim alanı, üretim ve verim yönünden uzun yıllar boyunca (1938-2016) meydana gelen değişim analiz edilmiş ve meydana gelen değişimler dikkate alınarak yakın gelecekte artacak nüfusa karşılık üretilmesi gereken tahmini üretim miktarı belirlenmiştir. Ekiliş alanında 1970’e kadar artış meydana gelse de bu tarihten itibaren azalmıştır. Üretimde dört türde 1950—60 arasında hızlı bir artış meydana gelmiş, 1970’e kadar az miktarda meydana gelen artış buğday ve arpada artarak devam ederken, yulaf ve çavdarda ise azalmıştır. Verimde dört türde 1970’e kadar az miktarda meydana gelen artış bu tarihten itibaren gittikçe artan bir eğilim göstermiştir. Bu artış 1980’lerden sonra çok az miktarda gerçekleşmiştir. Serin iklim tahıllarında genetik performanslar zorlandığından gelecekte meydana gelecek nüfus artışına karşılık daha fazla üretim ancak sulanabilir alanların artırılması, damlama sulama sistemine geçilmesi ve biyotik ve abiyotik streslere daha dayanıklı çeşitlerin geliştirilerek kullanıma sunulması ile çözülecektir. Bunun başarılması ile yaklaşık 120 milyon olması beklenen ülke nüfusunun ihtiyacı olan yaklaşık 33,4 milyon ton olarak buğdayı üretmek mümkün olacaktır.

Keywords: Tahıllar (buğday, arpa, çavdar ve yulaf), uzun yıllar, ekiliş alanı, üretim, verim, üretim tahmini.

GİRİŞ

Buğday, yaklaşık 220 milyon ha alan, 750 milyon ton üretim ve yaklaşık 290 kg/da verim ile en çok üretilen iki bitkiden birisi olmasına rağmen; ülkemizde en fazla üretilen tahıl olarak buğdayın ekim alanı, üretim ve verim sırasıyla yaklaşık 8 milyon ha, 22 milyon ton ve 280 kg/da’dır [3; 4]. Ülkemiz çok değişik iklim koşullarına sahip olup bu farklılıklara farklı coğrafi konumu ve topoğrafik yapıya sahip bölgelerin bulunması sebep olmakta ve bu da tahıllarda verim ve kalite bakımından farklı sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır [10; 12; 13] karakterlerinde değişimler meydana gelmektedir. Nitekim bitkilerde verim ve kalite genotip x çevre interaksiyonu altında şekillenmektedir [16; 18; 20; 21]. Türkiye’de tahıllar sadece tarımsal faaliyet içerisinde önemli bir yere sahip olmayıp, aynı zamanda ülke ekonomisinde çok önemli bir yere sahiptir. Tahıllar sadece insan beslenmesinde değil, hayvancılıkta ve tarıma dayalı sanayide önemli bir girdi olarak kendini göstermektedir. Kısaca toplumun ekonomik ve sosyal hayatında önemli paya sahiptir [12; 14; 23]. Bu çalışmada Türkiye’de tahıllarda (buğday, arpa, çavdar ve yulaf) ekim alanı, üretim ve verim yönünden uzun yıllar boyunca meydana gelen değişim analiz edilmiş ve meydana gelen değişimler dikkate alınarak yakın gelecekte artacak nüfusa karşılık üretilmesi gereken tahmini üretim miktarı belirlenmiştir.

MATERYAL ve METOT

Bu çalışma TUİK ve TMO verileri esas alınarak Türkiye’de uzun yıllar itibariyle yıllara bağlı olarak (1938-2016) nüfus artışı ve tahıllarda (buğday, arpa, çavdar ve yulaf) ekiliş alanı (ha), üretim (ton) ve verimde (kg/da) meydana gelen değişimler analiz edilmiştir [3; 4]. Her bir tahıl çeşidinde yıllara bağlı olarak artış/azalışlar dikkate alınarak bunların nedenleri ve artan nüfusla olan ilişkileri incelenmiştir. Ayrıca buğdayda yakın gelecekte artacağı

düşünülen nüfusa karşılık üretilmesi gereken buğday miktarı tahmin edilmiştir. Çalışmada kullanılan veriler Ana Bileşenler Analizi, Koşullu Biçimlendirme Analizi ve Regresyon Analizine tabi tutulmuş olup, bu analizler için Minitab 17 ve Excell 10 paket programları kullanılmıştır.

TARTIŞMA ve SONUÇ

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfus hızla artmakta ve buna karşılık nüfusun beslenmesi için gıda ihtiyacı da hızla artmaktadır. Nitekim yapılan çalışmalarda nüfusun geometrik olarak artmasına karşılık gıda üretiminin aritmetik olarak arttığı, hatta son yıllarda bir azalma eğilimine girdiği belirtilmiştir. Ülkelerin hızla artan nüfusa karşılık tarımsal kaynaklarını düzenli kullanmaları gerektiği ortaya konmuştur [1; 12]. Ülkemiz uzun yıllardan beri dünyada tahıl üretimi yönünde kendi kendine yeten birkaç ülkeden biri olarak bahsedilmesine rağmen, son on yılda tarım alanlarının kontrolsüz şehirleşme, erozyon, şehirlere göçten dolayı tarımsal üretimi terk etme gibi sebeplerden dolayı tarımsal üretimin artan nüfusu karşılama oranı gittikçe azalmaktadır [14; 23]. Dolayısıyla yakın gelecekte yüz milyondan fazla olması tahmin edilen nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesi açısından tarımsal üretime en az bir buçuk kat arttırılması gerekmektedir. 1938’den günümüze kadar nüfus, buğday, arpa, çavdar ve yulafta meydana gelen değişimler dikkate alındığında devamlı bir artış meydana geldiği görülmektir. Uzun yıllara bağlı olarak tahıllarda ekiliş alanı yönünden meydana gelen değişim Şekil 1’de verilmiştir.

Şekil 1 dikkate alındığında 1950’li yıllara kadar ekiliş alanında bir artışın meydana geldiği görülmektedir. Buğdayda bu yıllardan sonra ekiliş alanında bir artış olmasa da azalmanın da olmadığı görülmesine rağmen diğer tahıl çeşitlerinde bir azalışın meydana geldiği görülmektedir. Nitekim tahıllarda meydana gelen üretim artışının 1965 yılına kadar ekim alanlarında meydana gelen artıştan

(2)

kaynaklandığı, bu yıldan sonra ise birim alanda meydana gelen üretim artışından kaynaklandığı belirtilmiştir [8]. Tahıllarda beşer yıllık dönem halinde ekiliş alanının uzun yıllara bağlı olarak Koşullu Biçimlendirme Analizi Tablo 1’de verilmiştir.

Şekil 1. Tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak ekiliş alanında

meydana gelen değişimler

Tablo 1. Tahıllarda beşer yıllık dönem halinde ekiliş

alanının uzun yıllara bağlı olarak değişimi

Ekiliş alanı bakımından buğdayda 1950-60 dönemine kadar hızlı bir artış olmuş ve bu dönemden itibaren ekiliş alanında kısmen azalma olsa bile hemen hemen aynı seviyeyi korumuştur. Arpadaki artış 90’lı yıllara kadar devam etmiş ve bu dönemden sonra da seviyesini hemen hemen korumuştur. Yine arpada da en hızlı artış 1950-60 yılları arasındadır. Çavdar ve yulafta ilk gelişme hemen hemen buğday ve arpanın tersine gelişmiştir. Yani 1970-80 yıllarına kadar ekiliş alanı olarak artan durum bu dönemden sonra azalış şeklinde kendini göstermiştir. Bunun sebebi olarak 1960’lı yıllara kadar geleneksel olarak yürütülen tahıl üretimi 1960’lı yıllardan sonra ekiliş alanında sınırlara ulaşılmasından sonra, tescilli çeşitlerin devreye girmesiyle buğday ve arpada birim alandan elde edilen verim artışı şeklinde kendini göstermiştir. Ülkemizde tarımsal faaliyetin çoğu buğday ve arpa üretimine kaymasıyla birlikte çavdar ve yulaf ekim alanları azalma eğilimine girmiştir (Şekil 2).

Şekil 2. Tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak ekiliş alanında

meydana gelen artış ve azalışlar

Tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak meydana gelen değişimin Ana Bileşenler Analizi Tablo 2 ve Biplot Analizi Şekil 3’de gösterilmiştir. Tablo dikkate alındığında buğday ve arpada ekiliş alanı yönünden görülen benzerliğin yanı sıra, çavdar ve yulafta da kendi aralarında bir benzerlik görülmektedir. Buğday ve arpada Tablo 1’deki sonuçlara benzer olarak ekiliş alanında nispi artma, çavdar ve yulafta da nispi olarak bir azalış kendini göstermiştir (Tablo 2).

Tablo 2. Uzun yıllara bağlı olarak ekiliş alanında meydana

gelen değişimin Ana Bileşenler Analizi

Şekil 3’teki Biplot analizi incelenecek olursa buğday ve arpa benzerlik gösterirken, çavdar ve yulafta bir benzerlik göstermişlerdir. Bütün tahıllar ekiliş alanı yönünden yıllara bağlı olarak değerlendirilecek olursa 1951-60 ve 1971-80 dönemleri stabil bir yapı göstermekle beraber 1938-50, 1961-70 ve 2011-2016 yılları arası en riskli ve hareketli yılları oluşturmuşlardır. 1981-1990, 1991-2000 ve 2001-2010 yılları diğer yıllara göre daha stabil ve daha az değişken yapı gösteren bir durum sergilemişlerdir.

Şekil 3. Ekiliş alanı bakımından tahılların uzun yıllara bağlı

olarak ekiliş alanındaki değişimini gösteren Biplot analizi Üretim tarımsal faaliyette çok önemli bir yere sahip olup nüfusun dengeli beslenmesi açısından üretimin fazlası hem sigorta hem de ülke gelirine olumlu etki yapan bir faaliyet alanıdır. Gelecekte ülkelerin yeterli beslenmesi açısından kendi kendine yetebilirliklerine tarımsal üretim miktarı karar verici bir durum olacaktır [5; 15; 22]. Tarımsal üretim büyük oranda birim alandan alınan verime bağlı olmasına rağmen coğrafik ve iklim şartlarına, ülkenin ekonomik gelişmişliğine ve toplumun beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak şekillenmektedir [1; 6; 11; 12]. Ülkemizde çoğunlukla karasal iklimin hakim olduğu iç bölgelerde tahıl üretimi yapıldığından yıllara bağlı olarak meydana gelen iklim değişiklikleri tarımsal üretimi etkilemektedir. Bazı yıllar kuraklıktan dolayı üretim düşüklüğü yaşanırken, bazı yıllar uygun iklim koşullarının hüküm sürmesiyle üretim fazlası yaşanmaktadır. Ülkemizde tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak tarımsal üretimde meydana gelen değişimler Şekil 4’de verilmiştir.

Şekil 4. Ülkemizde tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak

(3)

Buğdayda 1965 yılına kadar meydana gelen verim artışı ekiliş alanındaki artıştan kaynaklanmasına rağmen, 1965 yılından sonra birim alanda meydana gelen artıştan kaynaklanmıştır. Her iki durumda da buğdayda üretimde bir artış meydana gelmiştir. Arpada benzer şekilde bir artış meydana gelmesine rağmen bu artış buğday kadar yüksek olmamış, istenen üretim seviyesine ulaşılmamıştır. Arpa çok değerli bir hayvan yemi, malt sanayinin önemli bir girdisi olmakla beraber son yıllarda arpaya olan talep hızla artmaktadır. Ülkemizde hayvan yemi açığı göz önünde tutulacak olursa arpanın hak ettiği üretim seviyesinden çok daha altlarda olması arpaya önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır [1; 2; 7; 15]. Dolayısıyla arpanın verim artışındaki azlık bu durumu göz önüne sermektedir. Yulaf ve çavdarda ekiliş alanında olduğu gibi 1970’li yıllardan sonra üretimde bir azalış kendini göstermiştir. Tahıllarda beşer yıllık dönem halinde üretimin uzun yıllara bağlı olarak Koşullu Biçimlendirme Analizi Tablo 3’de verilmiştir.

Tablo 3. Tahıllarda beşer yıllık dönem halinde üretimin

uzun yıllara bağlı olarak değişimi

Buğday ve arpada 1970’li yıllardan itibaren üretimde bir artış meydana gelmesine rağmen asıl üretimde artış oranı 1951-60 yılları arasında görülmüştür. Çavdarda üretimde 1980’den sonra bir düşüş meydana gelmesine rağmen, yulafta üretimde uzun yıllara bağlı olarak önemli bir gelişme kaydedilememiştir (Tablo 3 ve Şekil 5).

Şekil 5. Tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak üretimde

meydana gelen artış ve azalışlar

Tahıllarda üretimde uzun yıllara bağlı olarak meydana gelen değişimin Ana Bileşenler Analizi Tablo 4 ve Biplot Analizi Şekil 6’da gösterilmiştir.

Tablo 4. Uzun yıllara bağlı olarak ekiliş alanında

meydana gelen değişimin Ana Bileşenler Analizi

Ekiliş alanına benzer şekilde üretimde buğday ve arpada üretim yönünden bir benzerlik görülmüş olup, aynı benzerlik yulaf ve çavdar da tespit edilmiştir. Bu durumda gösteriyor ki buğday ve arpaya gerek üretim gerekse tüketim bakımından bir talep; çavdar ve yulafta ise bir üretim azlığı görülmektedir (Tablo 4).

Şekil 6. Üretim bakımından tahılların uzun yıllara bağlı

olarak ekiliş alanındaki değişimini gösteren Biplot analizi Buğday ve arpa üretim yönünden bir grup oluştururken çavdar ve yulaf diğer bir benzer grubu oluşturmuştur. Yıllar bakımından 1938-50, 1961-70, 1971-80 yıllarında stabil olmayan dalgalı bir üretim kendini göstermekle birlikte diğer dönemlerde daha stabil ve daha dengeli bir üretim görülmüştür (Şekil 6). Bu durum açıklanacak olursa her ne kadar buğday ve arpada üretim artmış olsa da özellikle 1970’li yıllardan sonra ekonomide, iklim koşullarında ve hızla değişen toplumun tüketim alışkanlığında meydana gelen düzensiz değişimler bu duruma sebep olmuş olabilir. Zaten sonuçlarımıza benzerlik gösteren çalışmalarda tarımsal üretimin toplumun sosyal ve ekonomik koşullarına ve iklim koşullarına göre değiştiği, olumsuz koşullarda tarımsal üretimin de olumsuz etkilendiği belirtilmektedir [24].

Verim serin iklim tahıllarında bitkinin performansının ölçülmesinde, toplam üretimin belirlenmesinde en önemli gösterge olup, bu unsur aynı zamanda bilimsel çalışmalarda da temel gösterge durumundadır [14; 19]. Yıllar itibari ile Türkiye’de birim alandan alınan verim değişik çalışmalarda ele alınmış ve özellikle ülkenin toplam bitkisel verimin değerlendirilmesinde birim alandan elde edilen verime göre diğer parametreler hesaplanmıştır. Bu bağlamda yıllar itibari ile Türkiye’de dekardan alınan hububat verimi dikkate alınacak olursa yıllara bağlı olarak elde edilen dekara verim Şekil 7’de verilmiştir.

Şekil 7. Ülkemizde tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak birim

(4)

Şekil dikkatle incelenecek olursa bütün serin iklim tahıllarında yıllara bağlı olarak göreceli bir artış göze çarpar. En önemli verim artışı 1950-60 yılları arasında meydana gelmiş olup, tahıllarda beşer yıllık dönem halinde birim alandan elde edilen verimin uzun yıllara bağlı olarak Koşullu Biçimlendirme Analizi Tablo 5’de verilmiştir.

Tablo 5. Tahıllarda beşer yıllık dönem halinde birim

alandan elde edilen verimin uzun yıllara bağlı olarak değişimi

Koşullu biçimlendirme dikkate alınacak olursa çavdar dışında buğday, arpa ve yulafta yıllara bağlı olarak göreceli bir verim artışı meydana geldiği söylenebilir. Özellikle buğday, arpa ve yulafta en fazla verim artışı 1950-60 ve 1970-80 döneminde meydana gelmesine rağmen, en fazla üzerinde çalışılan bitkiler olan buğday ve arpada diğer iki bitkiye kıyasla verim artış oranı daha fazla olmuştur. Nitekim yapılan çalışmalarda üzerinde daha fazla ıslah çalışmaları yürütülen buğday ve arpada genetik ilerlemeden elde edilen kazanç yulaf ve çavdara göre daha fazla olduğundan bu iki bitkide meydana gelen verim artışı daha fazla olduğu belirtilmiştir [9; 12]. Yine özellikle 1965 yılına kadar birim alandan elde edilen verim artışı daha çok yeni tarım alanlarının üretime açılması sonucunda meydana gelen artıştan kaynaklanmasına rağmen, 1965 yılından sonra marjinal alanların sınırına ulaşıldığından birim alandan elde edilen verim genetik ilerlemeden dolayı daha üstün verimli çeşitlerin üretime girmesi sonucu olmuştur [8]. Benzer sonuçlarda çalışmamızda ortaya çıkmış olup, dekardan elde edilen verimde bariz artışlar 1970’den sonra elde edildiği görülmektedir (Tablo 5, Şekil 8).

Şekil 8. Tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak birim alandan

elde edilen verimde meydana gelen artış ve azalışlar

Buğday, arpa, çavdar ve yulafta birim alandan elde edilen verimde uzun yıllara bağlı olarak meydana gelen değişimin Ana Bileşenler Analizi Tablo 6 ve Biplot Analizi Şekil 9’da gösterilmiştir.

Tablo 6. Uzun yıllara bağlı olarak birim alandan elde

edilen verimde meydana gelen değişimin Ana Bileşenler Analizi

Birim alanından elde edilen verimde diğer iki özellikte olduğu gibi buğday, yulaf ve arpada verim yönünden bir benzerlik ortaya çıkmış olup, çavdar ise bunlardan ayrı özellik göstermiştir. Bu bağlamda buğday ve arpaya gerek üretim gerekse tüketim bakımından bir talep; çavdar ve yulafta ise bir üretim azlığı görülmektedir (Tablo 4). Bu durumda buğday, arpa ve yulafta 1970’li yıllardan bu yana birim alandan elde edilen verim artışı göreceli olarak devam etmesine rağmen, çavdarda bu durum 1980 ve 90’lı yıllardan itibaren artmıştır.

Şekil 9. Birim alandan elde edilen verim bakımından

tahılların uzun yıllara bağlı olarak ekiliş alanındaki değişimini gösteren Biplot analizi

Şekil 9’daki Biplot analizi incelendiğinde çavdar dışında buğday, arpa ve yulaf benzer trend oluşturmuşlardır. Yine en stabil dönemler her dört bitkide de 1961-70 ve 2001-10 yılları arasında kalan dönemler olmuştur. 1938-50 ve 2011-16 yılları stabil olmayan, dalgalı bir dönem özelliği göstermesine rağmen, 1938-50 yılları arasında gerek genotipik performans ve gerekse agronomik uygulamaların eksikliğinden dolayı ortaya çıkan durum, üstün verimli genotiplerin kullanıldığı ve daha iyi agronomik paketlerin uygulandığı 2011-16 yıllarına nazaran farklı bölgede yer almasına sebep olmuştur. Bunun yanı sıra birbirine zıt karaktere sahip parametreler bu özelliklerinden dolayı Biplot analizinde farklı bölgelerde temsil edilirler. Dört farklı serin iklim tahılı olan buğday, arpa, yulaf ve çavdarda yıllara bağlı olarak ekim alanı, üretim ve birim alandan elde edilen verim bakımından meydana gelen değişimi gösteren Double Dendogram Şekil 10’da verilmiştir. Şekil incelendiğinde, yıllara bağlı olarak değişim bakımından iki ana grubun meydana geldiği görülmektedir. 1938-80 arası dönem bir grubu oluştururken; 1981-2016 arası dönemde diğer bir grubu oluşturmuştur. Benzer şekilde tahıllarda 1980 yılından sonra genotipik yapıda meydana gelen gelişmeler ve daha uygun yetiştirme şartlarının meydana gelmesinden dolayı birim alandan elde edilen verim ancak 1980’li yıllardan

(5)

sonra daha fazla olmuştur. Bu durum tahıllarda iki ana grubun meydana gelmesini bilimsel olarak açıklamaktadır. Tahılların ekiliş alanı, üretim ve birim alandan elde edilen verim açısından üç grup oluşturduğu görülmektedir.

Şekil 10. Tahıllarda uzun yıllara bağlı olarak ekiliş alanı,

üretim ve verim açısından değişimini gösteren Biplot analizi

Buğday ekiliş alanı ve üretim, arpa ekiliş alanı ve üretim yönünden ayrı grupları meydana getirirken, diğer parametrelerde aynı grubu oluşturmuştur. Buğday ve arpaya olan aşırı talepten dolayı her ne kadar bu dört tahılın birim alandan elde edilen verimleri benzerlik gösterse de ekiliş alanı ve üretim bakımından buğday ve arpa yulaf ve çavdara göre farklı yapı gösterirler [11; 14; 22].

Dünyada geometrik olarak artan nüfusun beslenme ihtiyacının karşılanması aritmetik olarak artan bitkisel üretim tarafından karşılanması gittikçe zorlaşmaktadır. Kuraklık, küresel ısınma, erozyon, endüstriyel kirlilik, ormansızlaşma ve çarpık kentleşme gibi problemler de tarım yapılan alanların gittikçe azalmasına neden olarak bitkisel üretimi düşürmektedir. Kendine yeten sayılı birkaç ülkelerden birisi olarak kabul edilen ülkemizde de bu problemler gittikçe artmakta ve tarımsal üretimi tehdit etmektedir. Günümüzde mevcut nüfusun gıda ihtiyacının karşılanmasında başa baş giden üretim miktarı, zaman zaman yaşanan kuraklık gibi abiyotik streslerden dolayı azalmakta ve yaklaşık 17 milyon ton üretimin altında ithalat sinyalleri vermektedir. Yakın gelecekte yüz milyonu geçmesi tahmin edilen ülke nüfusunun ihtiyacı olacak yaklaşık yirmi beş-otuz milyon ton buğday üretimini sağlamak gerekmektedir. Genetik potansiyelin sınırına ulaşılan buğdayda gübreleme, makinalı tarım gibi optimum agronomik teknikleri yaygın olarak kullanılmaktadır.

Tablo 7. Ülkemizde yakın gelecekte artacak nüfusa

karşılık ulaşılması gereken buğday üretimi

Üretim artışı ancak yaygın kuru tarım yapılan alanlarda sulu tarıma geçmek, yani yaklaşık dört milyon hektar olan sulanan alanların acilen altı veya yedi milyon hektara çıkarılması gerekir. Bunun yanı sıra buğdayda biyotik ve abiyotik streslere dayanıklılığı artırmak gerekir. Yakın gelecekte artacak nüfusa karşılık ulaşılması gereken buğday üretimi Tablo 7’de gösterilmiştir. 2020 yılında üretilmesi gereken buğday miktarı 25328700 ton, 2030 yılında 28007700 ton, 2040 yılında 306967700 ton ve 2050 yılında ise 33385700 ton olarak tahmin edilmektedir (Tablo 7).

Sonuç olarak buğday, arpa, çavdar ve yulaf gerek insan beslenmesinde ve gerekse hayvancılıkta gittikçe artan bir öneme sahip bitkilerdir. Artan nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesi ancak bu bitkilerin planlı olarak düzenli üretiminin sağlanması ile mümkün olacaktır. Buğday ve arpa diğer iki tahıla göre daha şanslı bitkiler olup, gıda sanayinde hak ettikleri yeri alma yolunda ilerlemektedir. Bu bitkilere olan ihtiyaç gittikçe arttığından gelecekte bu bitkilerin üretimi hatırı sayılır rakamlara çekilmek zorundadır. Her ne kadar ekim alanı, üretim ve birim alandan elde edilen verim bakımından yıllara bağlı olarak değişim gözlense de modern teknolojinin uygulanması, genetik kapasitesi yüksek çeşitlerin ve optimum agronomik paketlerin kullanılması ile birim alandan elde edilecek verim önemli oranda artacaktır. Yakın gelecekte üretim artışını sağlayacak çeşitlerde yüksek verimlilik, optimum agronomik koşulların uygulanması ve bu uygulamalara pozitif tepki veren çeşitlerin seçimi, yüksek kalite, biyotik ve abiyotik stres faktörlerine dayanıklılık ve bu özellikler yönünden stabilite göz önünde tutulması gereken en önemli unsurlar olacaktır [17]. Buğday ve arpanın çavdar ve yulafa göre farklı özellik göstermeleri buğday ve arpaya yapılan ıslah ve agronomik çalışmalarda bu iki bitkiye çavdar ve yulafa göre daha fazla yer verildiği sonucunu vermektedir. Dolayısıyla buğday ve arpaya göre ihmal edilmiş olan çavdar ve yulafa ıslah ve agronomik

çalışmalarda daha fazla yer verilmesi gerektiği

görülmektedir. Bu konuda daha detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmakla beraber, mevcut tarım alanlarını artırmak mümkün olmadığından ve serin iklim tahıllarında genetik performanslar zorlandığından gelecekte meydana gelecek nüfus artışına karşılık daha fazla üretim ancak sulanabilir alanların artırılması, damlama sulama sistemine geçilmesi ve biyotik ve abiyotik streslere daha dayanıklı çeşitlerin geliştirilerek kullanıma sunulması ile çözülecektir. Bunun başarılması ile yaklaşık 120 milyon olması beklenen ülke nüfusunun ihtiyacı olan yaklaşık 33,4 milyon ton olarak buğdayı üretmek mümkün olacaktır.

KAYNAKLAR

[1] Anonim, 2001,“Buğday Raporu”, T.C.Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Araştırma ve İstatistik Dairesi Bakanlığı, Ankara, Nisan 2001

[2] Anonim. 2003. TZOB, Buğday Çalışma Grubu Raporu. Sayı:1.

[3] Anonim. 2018a. http://www.tuik.gov.tr, (Erişim Tarihi 26/4/2018).

[4] Anonim. 2018b. http://www.tmo.gov.tr, (Erişim Tarihi 26/4/2018).

[5] Colwell JE, Rice DP, Nalepka FR. 1976. Wheat Yield Forecasts Using Landsat Data. Environmental Research Institute Of Michigan Ann Arbor, Michigan.

(6)

[6] Curtis BC. 2002. Wheat in the world. In Curtis BC, Rajaram S, Gómez H, Macpherson (eds). Bread wheat ımprovement and production. FAO Plant Production and Protection Series, ISBN 92-5-104809-6, pp 12-29. [7] Eraktan G. 2001. Tarım Politikası Temelleri ve Türkiye’de Tarımsal Destekleme Politikası. Uzel Yayınları, ISBN 975-8437-01-1, İstanbul.

[8] Gökgöl M. 1969. Serin İklim Hububatı ve Islah. Tarım Bakanlığı, Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü, Özaydın Matbaası, İstanbul, 407 s.

[9] Güler M, Karaca M, Durutan N. 2005. Türkiye Agro-Ekolojik Zonlarının Belirlenmesi ve Yararlanma Olanakları. GAP IV. Tarım Kongresi. 2, 917-924. [10] Karagöz A, Zencirci N, Tan A, Taşkın T, Köksel H, Sürek M, Toker C, Özbek K. 2010. Bitki Genetik Kaynaklarının Korunması ve Kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisliği VII. Teknik Kongresi Kitabı. Sayfa: 155-177.

[11] Kün E. 1981. Serin İklim Tahılları. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Yayın No: 6, Ders Notları No: 1, Samsun.

[12] Kün E. 1997. Türkiye Bitkisel Gıda Üretimi ve

Sorunları. Gıda Güvencesi, Bugünkü Durum,

Sorunlarımız ve Önerilerimiz Sempozyumu. T.C. Ziraat Bankası ve Katılımcı Kuruluşlar. Ankara s. 47- 64. [13] Mızrak G. 1983. Türkiye İklim Bölgeleri ve Haritası. ORZA Tarla Bitkileri Islahı Bölümü, Teknik Yayın No:2, Genel Yayın No: 52, Ankara.

[14] Özberk İ, Zencirci N, Özkan H, Özberk F, Eser V. 2010. Dünden Bugüne Makarnalık Buğday Islahı ve Geleceğe Bakış. Makarnalık Buğday ve Mamulleri Konferansı. s: 43-66.

[15] Özkaya T, Işın F, Uzmay A. 2000. Türkiye ve

Avrupa Birliği’nde Tarım Sektörüne Yönelik

Desteklemeler. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, İzmir.

[16] Parry MAJ, Flexas J, Medrano H. 2005. Prospects for crop production under drought: research priorities and future directions. Annals of Applied Biology. 147, 211– 226.

[17] Partigöç F, Olgun M. 1999. Bazı buğday çeşitlerinde verim stabilitesi üzerine bir araştırma. Orta Anadolu Hububat Tarımını Sorunları ve Çözüm Yolları Semp., Konya, s 597-601.

[18] Reynolds M, Tuberosa R. 2008. Translational research impacting on crop productivity in drought-prone environments. Current Opinion in Plant Biology. 11, 171– 179.

[19] Reynolds MP, Borlaugh NE. 2006. Impacts of

breeding on international collaborative wheat

improvement. Journal of Agricultural Science. 144, 3–17. [20] Reynolds MP, Pellegrineschi A, Skovmand B. 2005. Sink-limitation to yield and biomass: a summary of some investigations in spring wheat. Annals of Applied Biology. 146, 39–49.

[21] Sayre KD, Rajaram S, Fischer RA. 1997. Yield potential progress in short bread wheats in northwest Mexico. Crop Science. 37, 36–42.

[22] Topal A, Sade B, Öğüt H, Soylu S, Boyraz N, Bilgiçli N, Direk M, Serpi, Y. 2011. Ulusal Hububat Konseyi, Buğday Raporu. 69 s.

[23] Tugay ME. 2012. Türk tarımında bitkisel üretimi artırma yolları. Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi. 5(1), 01–08.

[24] Yılmaz A, Dönmez Ö, Kınacı E. 1993. Konya hububat tarımında bazı yetiştirme tekniklerinin önemi. Konya’da Hububat Tarımının Sorunları ve Çözüm Yolları Sempozyumu. Konya, s 98-109.

Referanslar

Benzer Belgeler

This presentation reports on ongoing research and curriculum developments in order to enhance the effectiveness of listening and speaking curriculum designed around

Our patient group was determined according to acute recurrent panc- reatitis (ARP) (4 patients) diagnostic criteria [at least two discrete episodes of acute pancreatitis

Candan'ın (1990), 10 Türk erkek uzun atlayıcı üzerinde yaptığı çalışmada, yaklaşma koşusunun son 10 metre hızı ile atlama verimi arasında r= 0.78 ilişki elde ederken,

Bu kısımda sandviç plakların toplam ağırlığı eşit olacak şekilde, öz malzemesinin ve dış cidarların kalınlıkları değiştirilerek basit mesnet ve

Çalışmaya konu olan çeltik ekim alanı, çeltik üretimi ve dekara düşen çeltik verimi gibi faktörlerin üretiminin basit indeksi ve yıllık ortalama artış

inşaat sektöründe meydana gelen kazalar ile Türkiye genelinde meydana gelen kazalar; uluslararası kaza istatistikçilerinin de kullandığı Genel Kaza Sıklığı,

2013 yılı bir istisna değilse kamunun açık kapamaya yönelik bütçe transferlerinin GSYİH’ya oranı ve sosyal güvenlik alanına yapılan toplam kamu harcamasının

Karayolu Uzunluğu, Yüzölçümü, Nüfus, Motorlu Taşıt Sayısı ve Gayrisafi Milli Hasıla Arasındaki Oranlar...75. EK