Tiitengil’ i
Anlamak..,
OKTAY AKBAL
«Atatürk’ü anlamak. Atatürkçü düşünceyi can lı tutmanın ilk basamağı, Atatürk’ü tamamlamak ise, Atatürkçü eylemi geliştirmenin ilk koşuludur. Düşünce - eylem bütünlüğü içinde ele alınıp değer lendirilmedikçe, Atatürk’ün yüklendiği ‘mission un ulusal ve evrensel tarih sahnesindeki yeri açıklık la belirlenemez.»
Cavit Orhan Tütengil «Atatürk’ü Anlamak ve Tamamlamak» adlı yapıtının ünsüzünde böyle yaz mıştı ik i-ü ç yıl önce... Atatürk'ü ne anladık, ne de tamamladık! Atatürk’ü ‘yarım’ bıraktık Hatta onun yaptıklarından da geriye döndük. Atatürk’ ün bu ülkede yaşayıp yaşamadığım düşünecek bir duruma bile geldik sonunda!...
Tütengil, inançlı bir Atatürk devrimcisiydL Atatürk devriminin iyice anlaşılıp tamamlan masını isteyenlerdendi, bu yolda çaba harcayan lanndandı. Bir bilim adamı, bir bilge kişi, bir ay dın, bir yazar, bir toplumbilimci olarak... Levent yokuşunda insem biçimindeki canavarların kıydığı böyle bir insandı işte... Pazar günü Şişli Camiinden omuzlar üstünde çıkartılıp, bir askeri araca hemen alınıp yıldırım hızıyle mezarlığa kaçınh veren böy le bir insandı... Kendisinden yasal bir cenaze töre nini bile esirgediğimiz; en yakın arkadaşlarına, öğ rencilerine. öğretim üyelerine hatta ailesine bile tabutunun ardından birkaç adım yürümek olana ğım bile vermediğimiz bir ‘Şehit’, gerçek bir kur ban, faşizm canavarının aramızdan çekip aldığı bir inançlı Atatürk devrimcisi...
Bir avuçtu Şişli Camiinden çıkıp cenazeyi İzle yenler. Yollar kapatılmış, sokak aralan tutulmuş, tanklar, zırhlı arabalar, binlerce asker, polis, hepsi seferber olmuştu Niçin? Prof. Tütengil'in cenazesi ni ‘olaysız’ kaldırtmak için... Oysa en büyük olay buydu Bunca hazırlık, bunca kuşku, bunca ön lem!... Bıraksalar, Tütengil Hoca’nın tabutu omuz lar, eller, hatta parmaklar üstünde gidecekti Zin- cirlikuyu’ya kadar...
Ne çıkardı bundan? Ne vardı bunda korkula cak, önlemler alınacak? Ben de oradaydım, profe sörler. yazarlar, gazeteciler, aile dostlan... Tabutu askeri araçtan alıp omuzlar üstünde, hiç değilse sekiz on adım taşımak istedi onu sevenler... Bir saygının, dinsel bir öğretinin gereği değil miydi hem bu? Hayır, tabutu vermediler onu sevenlere... Üs tümüze yürüdü kolluk güçleri, dipçiklerle, bir düş mana saldırır gibi hınçla... Yıkılanlar, ezilenler ol du. Acaroğu. Tütengil'in kırk yıllık arkadaşı «Om zumdan vurdular, ben hastayım, nedir bu durum?» diye gözyaşı döküyordu tir kapının aralığında Y a zar Kaftancıoğlu hastaneye kaldınlmıştı. Yanımda ki bir genç, «Ah bacağım!» diye inliyordu Nedendi bu? Niçin kimin için, hangi amacı, hangi yaran sağlamak için? Sormak isterdim oradaki yetkilile re, ama yaklaşmak bile zordu yanlarına...
Gazetelerde resimleri gördünüz, haberleri oku dunuz. Bir sevginin önlenmesi olanaksızdır. Faşizmin bir kurbanını nerdeyse onu sevenlerin elinden ka çırmaktı ' u... Canlı insana sahip çıkamayan bir yönetim, onun ölüsüne sahip çıkabileceğini mi gös termek istemişti? Başardı da bunu. Ölüyü aldılar, götürdüler. Onbinlerce öğrenci, halk, aydın, bari katların dışındaydı. Oracıkta bulunan b ir-İk i yüz kişi de ezilmek, dövülmek, yaralanmak tehlikesiyle başbaşaydı. Neydi bu? Bir sevilen bilim adamının, bir şehitin. bir faşizm kurbanının cenaze töreni mi, yoksa bir kargaşa, bir savaş sahnesi mi?
Evet, sevgili Tütengil Hoca Atatürk’ü Anlamak ve Tamamlamak gerek derken, çok haklıydı. Anla madığımız bir devrimi nasıl tamamlayabilirdik? Ön ce ‘anlamak’ gerekir, anlamak istemek... Bakıyorum bugünkü toplumda Atatürk’ü de. devrimini de an lamaya kalkışan kimse yok. yalnızca bir sözcük, bir kalıp olarak ‘Atatürk’ adı var, bir klişeden öte ye geçmeyen... Tütengil. «İktisadi bağımsızlıkla perçinlenmeyen kurtuluş savaşlarının a m a ca ıı! aş tı nlamayacağı çok geçmeden anlaşılmıştır. Üçüncü Dünya şimdi de. ‘yeni sömürgecilik’ karşısında ver diği savaşların içindedir» diye yazmıştı o kitabın da. Prof. Tütengil için de bu savaşın bir şehitidir demek hiç yanlış olmaz...
Evet, bir Atatürk devrimcisine, bir bilim adamı na saygıdeğer bir cenaze töreni bile yapamayan bir toplumda yaşıyoruz. Oysa İstanbul’d a Ankara’ da. görkemli cenaze törenleri yapılmaktadır. Orda alınan önlemler, bu törenlerin düzenli, güvenli geç mesini sağlayıcı yönde oluyor. Ne var ki o cenaze ler MHP yandaşı kurbanların, MHP ileri gelenleri nin katıldığı. TV'lerde uzun uzun gösterilen tören ler... Oysa Tütengil Atatürkçü bir aydın. Atatürk çü bir devrimci, bir saygın bilim ve düşünce ada mıdır. Arada büyük ayrım var! işte herşey bu ay rımda... Bu ayrımdaki anlamı duymakta, sonra da bu anlamı tamamlamanın yollarım aramakta...
/ z . u
l y
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi