• Sonuç bulunamadı

Comparing Patients with and without Bruxism According to Depression and Anxiety in a Dental Clinic

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Comparing Patients with and without Bruxism According to Depression and Anxiety in a Dental Clinic"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

68

Diþ Kliniðine Baþvuran Hastalarda Bruksizmi

Olan ve Olmayanlarýn Depresyon ve

Anksiyete Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

Alev Kýlýçoðlu

1

, Gürel Pekkan

2

ARAÞTIRMA

1Yrd.Doç.Dr., Dumlupýnar Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, 2Yrd.Doç.Dr., Diþ Kliniði, Kütahya

SUMMARY

Comparing Patients with and without Bruxism According to Depression and Anxiety in a Dental

Clinic

Objectives: Bruxism is accepted as a parasomnia and temporomandibular joint disorder (TMD) causes tem-poromandibular movement disability, muscle and joint tenderness and pain which can be related to bruxism.Both temporormandibular joint disorder and bruxism are reported to be comorbid with psychiatric pathologies. Especially anxiety is a risk factor for brux-ism. For this reason, we aimed to evaluate depression and anxiety in patients with temporomandibular joint disorder who also have bruxism and control patients who had no TMD or bruxism , attended to Dumlupinar University Medical Faculty Dental Clinic. Method: For our study we took 30 temporomandibular disorder patients who had also bruxism and 30 controls without tem-poromandibular disorder or bruxism subsequently and they were given Beck Depression Inventory and Beck Anxiety Scale. The results were statistically analized. Results: At the end of our study, we did not find any sta-tistically significant difference between TMD/bruxism and control groups according to depression and anxiety scores which were evaluated by Beck Depression Inventory and Beck Anxiety Scale (p>0.05). Conclusion: There was no difference between TMD/bruxism and con-trols according to depression and anxiety. Despite our expectations, finding no relation between TMD/bruxism and control groups underlines the importance of evalu-ating this relation cautiously in the context of the belief that TMD and bruxism are the consequences of psychi-atric problems, so according to our results is important for not taking all bruxing patients as related to psycho-logical factors.

Key Words: Bruxism, temporomandibular disorder, depression, anxiety.

Makalenin geliþ tarihi: 09.05.2009, Yayýna kabul tarihi: 09.11.2009

ÖZET

Amaç: Bir parasomnia olarak deðerlendirilen bruksizmin ve eklem hareketlerinin kýsýtlanmasý, ile kas ve eklemde hassasiyet ve aðrýya neden olan temporomandibular eklem hastalýðýnýn pskiyatrik patolojilerle birlikteliði bildirilmektedir. Özellikle anksiyetenin bruksizm için bir risk faktörü olduðu saptanmýþýr. Biz de çalýþmamýzda Dumlupýnar Üniversitesi Týp Fakültesi Diþ Kliniðine baþvu-ran temporomandibuler hastalýk ve bruksizmi olan ve olmayan hastalarda depresyon ve anksiyeteyi karþýlaþtýr-mayý amaçladýk. Yöntem: Çalýþmamýzda diþ kliniðine baþvuran temporomandibuler eklem hastalýðý saptanan ve birlikte bruksizmi olan 30 hasta ile temporomandibu-lar eklem hastalýðý ve bruksizmi olmayan 30 kontrol vakasý ardýþýk olarak çalýþmaya alýndý ve Beck Depresyon Envanteri ile Beck Anksiyete Ölçeði uygulandý. Veriler istatistiksel olarak deðerlendirildi. Bulgular: Çalýþ-mamýzýn sonucunda temporormandibuler hastalýk ve bruksizmi olan ve olmayan hastalar arasýnda anksiyete ve depresyon puanlarý açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý fark saptanamamýþtýr (p>0.05). Sonuç: Bizim sonuçla-rýmýza göre bruksizmi olan ve olmayanlar arasýnda depresyon ve anksiyete açýsýndan bir fark saptan-mamýþtýr. Beklenenin aksine depresyon ve anksiyete belir-tileri açýsýndan TMH/bruksizm ve kontrol grubu arasýnda iliþki bulmamýþ olmamýz bu konunun daha dikkatli deðerlendirilmesine vurgu yapmak açýsýndan ve bruksiz-mi olan hastalarýn tümünün psikolojik etkenlerle iliþ-kilendirilmemesi açýsýndan önemlidir.

Anahtar Sözcükler: Bruksizm, temporomandibular hastalýk, depresyon, anksiyete.

(2)

GÝRÝÞ

Temporomandibular eklem artiküler disk içeren sinovial bir eklemdir. Bu eklemin kompleks hareketleri aðrýsýz ve etkili çiðneme, yutma ve konuþmayý saðlar (Buescher 2007). Bruksizm, bu eklemi etkileyen ve klinikte sýklýkla görülen durum-lardan biridir. Bruksizm, temporomandibuler eklem kaslarýnýn istemsiz kasýlmasý sonucunda diþ sýkma ve diþ gýcýrdatma gibi eklem hareketlerinin ortaya çýkmasý olarak tanýmlanabilir. Gece oluþan bruksizm, DSM-IV-TR'ye göre, uyku bozukluklarý ana baþlýðý altýnda, birincil uyku bozukluklarýndan parasomnialar-baþka türlü adlandýrýlamayan olarak yer almaktadýr (DSM-IV-TR 2005). Yaklaþýk 13000 kiþi üzerinde yapýlan çok merkezli bir çalýþmada uyku sýrasýndaki bruksizmin %8.2 oranýnda bildirildiði belirtilmiþ ve anksiyetenin bir risk fak-törü olduðu saptanmýþtýr (Ohayon ve ark. 2001).Ayný çalýþmada bruksizmin parasomnialar arasýnda en sýk görülen üçüncü parasomnia olduðu belirtilmiþtir (Ohayon ve ark. 2001). Bruksizm her ne kadar ciddi bir semptom olarak algýlanmasa da temporomandibuler eklem hastalýðýna (TMH) yol açmasý açýsýndan önemlidir. TMH'nýn en belirgin bulgularý palpasyonda ses duyulmasý, mandibular hareketlerin kýsýtlanmasý ve eklemde ve kaslarda hassasiyettir (Bonjardim ve ark. 2005). Subjektif belirtiler ise baþaðrýsý, eklemden ses gelmesi, aðzý açmada güçlük, çene ve yüz aðrýsý olarak sayýlabilir (Bonjardim ve ark. 2005). TMH multifaktöriyel bir durumdur. Etiolojisinde, organik nedenlerin yaný sýra bruksizm, stres ,anksiyete gibi faktörler suçlan-maktadýr (Buescher 2007). Poveda Roda ve ark.’nýn yaptýklarý bir çalýþmada populasyonun %3-7'sinin TMH nedeniyle yardým ardýðý saptanmýþtýr (Poveda Roda ve ark. 2007). Bu konudaki bir göz-den geçirme çalýþmasýnda ise TMH'a eþlik egöz-den psikiyatrik taný oranýnýn %66-76 olduðu belir-tilmiþtir (Özen 2007). Bu tanýlarýn çoðunun depresyon ve anksiyete bozukluðu olduðu, ayrýca atipik depresyon, somatoform bozukluk ve hipokondriazisin de TMH'a eþlik eden tanýlardan olduðu bildirilmiþtir (Özen 2007).

Bruksizm ve TMH genellikle birlikte anýlan durum-lardýr ve her ikisi için de yukarda belirtildiði üzere psikiyatrik rahatsýzlýklarla birliktelikleri üzerinde durulmaktadýr.

Chen ve ark. bruksizm etiolojisinde dopamin

resep-törlerinin rol oynadýðýný öne sürmüþlerdir ancak bruksizm ve TMH patofizyolojisi tam olarak ortaya konamamýþtýr (Chen ve ark. 2005). Psikolojik fak-törlerin patofizyolojideki yeri ise çok daha belir-sizdir. Oral ve ark. psikolojik etkenlerin TMH eti-yolojisinde indirect etkilerinin olduðunu ileri sür-müþlerdir (Oral ve ark. 2009). Psikolojik faktörlerin ve psikiyatrik hastalýklarýn bruksizm ve TMH ile birlikteliðinin saptanmasý taný, tedavi ve etiopato-genezin ortaya konmasý açýsýndan önemlidir. Biz de çalýþmamýzda Dumlupýnar Üniversitesi Týp Fakültesi diþ kliniðine baþvuran hastalarda klinik olarak saptanan TMH ve bruksizmi olanlarla olmayanlar arasýnda anksiyete ve depresyon düzey-lerindeki farký araþtýrmayý amaçladýk.

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalýþmamýz Dumlupýnar Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri ve Diþ Kliniklerinde yürütülmüþtür ve çalýþma için etik kurul onayý alýnmýþtýr. Diþ klini-ðine baþvuran hastalar TMH/bruksizm veya kont-rol grubuna alýnmýþlardýr..TMH tanýsý klinik deðer-lendirmeyle konulmuþtur, bruksizm ise hastanýn kendi bildirimine göre belirlenmiþtir. Her iki duru-mun birlikte olduðu hastalar çalýþmaya alýnmýþtýr. Kontrol grubunda ise klinik deðerlendirmede TMH saptanmayan ve kendi bildiriminde bruksizm saptanmayanlar alýnmýþtýr. Herhangi bir dýþlama kriteri uygulanmamýþtýr. Hastalara çalýþma anlatýlmýþ ve yazýlý onamlarý alýnmýþtýr. TMH ve Bruksizmi olan 30 hasta ve 30 kontrol vakasýna her-hangi bir dental iþlem uygulanmadan önce Beck Depresyon Envanteri ve Beck Anksiyete Ölçeði verilerek doldurmalarý istenmiþtir.Veriler SPSS ile deðerlendirilmiþ ve her iki grup depresyon ve anksiyete puanlarýna göre istatistiksel olarak t-testi ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. p deðerleri 0.05'den küçük deðerler anlamlý kabul edilmiþtir.

Ölçekler:

Beck Depresyon Envanteri: Depresyon yönünden

riskleri belirlemek ve depresif belirti düzeyini ve þiddet deðiþimini ölçmek amacýyla Beck tarafýndan 1961 yýlýnda geliþtirilmiþ bir ölçektir. Türkçe for-munun geçerlik ve güvenirliði yapýlmýþtýr (Hisli 1989).

Beck Anksiyete Ölçeði: Bireyin yaþadýðý anksiyete Klinik Psikiyatri 2009;12:68-71

Diþ Kliniðine Baþvuran Hastalarda Bruksizmi Olan ve Olmayanlarýn Depresyon ve Anksiyete Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

(3)

Klinik Psikiyatri 2009;12:68-71 Kýlýçoðlu A, Pekkan G.

70

belirtilerinin sýklýðýný ölçmektedir. Toplam puanýn yüksekliði kiþinin yaþadýðý anksiyetenin yüksekliðini gösterir. Beck ve ark. tarafýndan geliþtirilmiþ, ülkemizde geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý, Ulusoy ve ark. tarafýndan yapýlmýþtýr (Ulusoy ve ark. 1998).

BULGULAR

Çalýþmamýza katýlanlarýn yaþ ortalamasý 30.083'di (SS:10.53), yaþ açýsýndan her iki grup arasýnda anlamlý bir fark yoktu. Çalýþmaya alýnanlarýn 46'sý kadýn, 14'ü erkekti. Beck Depresyon Envanteri ortalama puaný 10.32 (SS: 8.35) idi, Beck Anksiyete Ölçeði ortalama puaný ise 10.28 (SS: 9.34) idi. TMH/bruksizm ve kontrol gruplarý arasýnda kendi-lerinin bildirdikleri depresyon ve anksiyete belirti-leri açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý bir fark saptanmadý (Tablo 1).

TARTIÞMA

Bruksizm ve TMH diþ kliniklerinde sýk karþýlaþýlan bir durumdur. Çoðu zaman diþ hekimlerince de psikolojik etkenlerle iliþkili olarak deðerlendirilir-ler ve yapýlan çalýþmalarýn bir kýsmý bu iliþkiyi doðrulamaktadýr (Özen 2007). Ancak bizim çalýþ-mamýzda hastalarýn Beck Depresyon Envanteri ve Beck Anksiyete Ölçeði aracýlýðýyla kendilerinin bildirdikleri depresyon ve anksiyete düzeyleri açýsýndan anlamlý bir fark saptayamadýk. Hasta ve kontrol gruplarý arasýnda depresif bulgular ve anksiyete açýsýndan fark saptanamamasý, bu hasta grubuna yönelik diþ hekimlerinin zaman zaman önyargýlý tutumlarý açýsýndan önemlidir. Bruksizmin tek baþýna psikiyatrik sorunlara baðlan-masý hem hasta-hekim iliþkisi açýsýndan hem de hastaya uygun yaklaþým açýsýndan sakýnca doðura-bilir.

Bizim çalýþmamýzýn tersi olarak Ohayon ve ark. uyum bozukluklarý, depresyon ve bipolar bozukluk gibi duygudurum bozukluklarý ,anksiyete bozukluk-larý ve tat halüsinasyonbozukluk-larýnýn bruksizmi olanlarda olmayanlara göre daha fazla saptamýþlardýr (Ohayon ve ark. 2001). Bu çalýþmada örneklem Almanya,Ýngiltere ve Ýtalya'dan 13057 kiþiyi kap-samkataydý ve bu kiþiler bir anketle bruksizm için deðerlendirilmiþlerdir. Ohayon ve ark.’nýn çalýþ-masýnda örneklemin büyük olmasý gruplar arasýnda anlamlý iliþki bulunmasýna neden olmuþ olabilir. Bizim çalýþmamýzda TMH/bruksizm ve kontrol grubunda depresif belirtiler ve anksiyete belirtileri açýsýndan anlamlý bir fark olmadýðý saptanmýþtýr ancak bu bulgu, her iki grupta depresyon ve anksiyete görülmediði anlamýna gelmemektedir. Diþ kliniðine baþvuran TMH/bruksizm ve kontrol grubunun özellikleri ve büyüklüðü sonuçlar açýsýn-dan önemlidir. Diþ kýliniðine baþvuran TMH/bruk-sizm hastalarýnýn,diþ kliniðine baþvurmayan TMH/bruksizm hastalarýna göre daha az depres-yonu veya anksiyetesi olabilir, ayrýca örneklemin küçük olmasý depresyon ve anksiyete açýsýndan iki grubun birbirine yakýn bulunmasýna neden olmuþ olabilir.

Ghanizadeh, yaptýðý çalýþmada dikkat eksikliði hiperaktivite bozukluðu olan çocuklarda bruksizmi olan ve olmayanlarý karþýlaþtýrmýþ ve anksiyete bozukluklarý ve depresyon açýsýndan bir fark olmadýðýný bildirmiþtir (Ghanizadeh 2008). Ayrýca MMPI ile bruksizmi olan ve olmayanlarý karþýlaþtýran bir baþka çalýþmada ise depresyon, psikopatik sapma, paranoya ve psikasteni altölçek-lerinde fark saptanmazken bruksizmi olan grupta maskülinite-feminite altölçeðinde daha yüksek skor bildirilmiþtir (Park ve ark. 1999). Her iki çalýþmada da örneklem grubu Ohayon ve ark.’nýn

çalýþmasýn-Tablo 1. TMH/Bruksizmi olan ve olmayanlarýn Beck depresyon envanteri ve Beck anksiyete ölçeðine göre

karþýlaþtýrýlmasý

TMH/Bruksizm TMH/Bruksizm

var (n:30) yok (n:30) t p

BDE* 8.97 11.67 -1.258 0.220

BAS** 11.27 9.30 0.813 0.635

(4)

Klinik Psikiyatri 2009;12:68-71

Diþ Kliniðine Baþvuran Hastalarda Bruksizmi Olan ve Olmayanlarýn Depresyon ve Anksiyete Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

71

dakinden küçüktür ve psikiyatrik hastalýklar açýsýn-dan bizim sonuçlarýmýza benzer sonuçlar bildirmiþlerdir. Bizim çalýþmamýzla birlikte Ghanizadeh ve Park ve ark.'nýn çalýþmalarý bruksiz-mi ve TMH'ý olanlarýn psikolojik etkenlerle iliþkili olmayabileceðini ortaya koymaktadýr.

Örneklemimizin küçük olmasý çalýþmamýzýn en önemli kýsýtlýlýðýdýr. Bu açýdan daha büyük bir örneklemle çalýþmanýn tekrarlanmasý daha doðru sonuçlar verebilir.Ayrýca örneklemimizin erkekler-den daha fazla kadýn içermesi de sonuçlarý etki-leyebilecek bir kýsýtlýlýktýr. Bunun dýþýnda her ne kadar TMH klinik deðerlendirmeyle saptanmýþsa

da bruksizm, depresyon ve anksiyete kiþilerin kendi bildirimlerine göre deðerlendirmeye alýnmýþtýr ve bu da çalýþmamýzýn diðer bir kýsýtlýlýðýdýr.

Sonuç olarak beklenenin aksine depresyon ve anksiyete belirtileri açýsýndan TMH/bruksizm ve kontrol grubu arasýnda iliþki bulmamýþ olmamýz bu konunun daha dikkatli deðerlendirilmesine vurgu yapmak açýsýndan önemlidir.

Yazýþma adresi: Dr. Alev Kýlýçoðlu, Dumlupýnar Üniversitesi Týp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Kütahya, alevkil-icoglu@gmail.com

KAYNAKLAR American Psychiatric Association (2005) Diagnostic and

Statistical Manual of Mental Disorders Text Revision (DSM -IV-TR). 4. Baský, Washington, DC. American Psychiatric Association.

Buescher JJ (2007) Temporomandibular joint disorders. Am Fam Physician, 76(10):1477-1482.

Bonjardim LR, Gavião MB, Pereira LJ ve ark. (2005) Signs and symptoms of temporomandibular disorders in adolescents. Braz Oral Res, 19(2):93-98.

Chen W-H, Lu Y-C, Lui C-C ve ark. (2005) A proposed mech-anism for diurnal/nocturnal bruxism: hypersensitivity of presy-naptic dopamine receptors in the frontal lobe. J Clin Neurosci,12(2):161-163.

Ghanizadeh A (2008) ADHD, bruxism and psychiatric disor-ders: does bruxism increase the chance of a comorbid psychi-atric disorder in children with ADHD and their parents? Sleep Breath, 12: 375-380.

Hisli N (1989) Beck depresyon envanterinin üniversite öðrenci-leri için geçerliði ve güvenirliði. Türk Psikoloji Dergisi, 7:3-13.

Ohayon MM, Li KK, Guilleminault C (2001) Risk factors for sleep bruxism in the general population. Chest, 119(1):53-61. Oral K, Bal Küçük B, Ebeoðlu B ve ark. (2009) Etiology of Temporomandibular Disorder Pain. Aðrý, 21(3):89-94. Özen NE (2007) Temporomandibuler Bozukluklarýn Psikiyatrik Yönü ve Bruksizm. Klinik Psikiyatri, 10:148-156.

Park BO, Lee HC, Jang MJ ve ark. (1999) MMPI Profiles of the Patients with Bruxism. J Korean Neuropsychiatr Assoc, 38(3):523-529.

Poveda Roda R, Bagan JV, Díaz Fernández JM ve ark. (2007) Review of temporomandibular joint pathology. Part I: classifica-tion, epidemiology and risk factors. Med Oral Patol Oral Cir Bucal, 12(4):292-298.

Ulusoy M, Þahin NH, Erkmen H (1998) Turkish version of the Beck Anxiety Inventory: Psychometric properties. J Cogn Psychother, 12:163-172.

Referanslar

Benzer Belgeler

Data were collected from individuals who were considered to have bruxism by the face-to- face interviewing method asking the following questionnaires: The Toronto

Objective: This study aims to determine anxiety, depression, self-esteem, stress management and problem solving skills in ankylosing spondylitis (AS) patients

The aim of this study is to investigate the relationship of anxiety and depression levels with sleep quality and insomnia severity in geriatric patients with depression

To the best of our knowledge, this is the first study on quality of life, depression and anxiety in young male patients with silicosis due to denim sandblasting.. There are few data

Key Words: Costochondral grafts, temporomandibular joint ankylosis, temporomandibular joint

scale scores of TMJ patients with and without bruxism were examined, it was observed that the group with bruxism had a significantly higher STAI score than the group without bruxism

Hastanýn sað diz MR filminde tibia 1/3 proximal kesiminde epifiz hattý superiorunda T2 aðýrlýklý görüntülemede hiperintens düzensiz sýnýrlý sinyal

While the frequency of seeking medical help and hospitalization had no statistically significant rela- tionship with such parameters as age, gender, dura- tion of