S w is s o t e l'd e T ü r k v e İs la m S a n a t ı m ü z a y e d e s i
ğıyla da ünlü H alife Abdül- mecid Efendi (1868-1944) üç tablosuyla bir arada g örü l mekte. Sağdaki tabloya dik kat buyurun: A z önce söz et tiğimiz, ahşap kısımları bitiri lememiş 3. Selim ve Şehzade si tab losu ! H a life T ü r k i ye’den ayrılmak zorunda kal dığında, resmi öylece bırak mak zorunda kalmış anlaşı lan... öyküsüyle daha da il ginç olan bu tabloyu koleksi yonunuza katmak isterseniz 90 milyon liradan başlayacak olan açık arttırmaya katılma nız gerekecek.
Tablonun tam aksi yönün de yer alan bir vitrine misafir olacağız bu kez. Konum uz bir enfiye kutusu. 18 ayar al tın bir kutu, üzeri pırlantalar la süslü. Tam ortasında b el leklerimizde yer etmiş bir re sim. Hani şu bıyıklarıyla ün lü, Sultanahmet’te adına çeş me dikilmiş olan muhterem Almanya İmparatoru, Prusya Kralı Kayzer 2.Wilhelm değil mi bu? “ Müzayedenin “ Türk ve İslam Eserleri” ile sınırlı olduğu söylenmişti bize” di yerek tam merakımızı ortaya koyacaktık ki, kulağımıza ku tunun öyküsü fısıldanıverdi. Efendim Wilhelm hazretleri 1898 yılında İstanbul’u ziya retleri sırasında, kendilerine mihmandarlık eden (adı mü- essesede mahfuz) bir Osman
lI paşasına verilen bir arma ğanmış bu. A rttırm anın 60 milyondan başlayacağını öğ renince, pek sayın imparator la birlikte dünya turuna katıl mış bir dedemiz olmadığına
"Türk ve İslam Eserleri
Müzayedesinde, aralarında
son halife Abdülmecid
Efendi'nin tablolarının da
bulunduğu, tarihin içinden
süzülüp gelmiş eser ve antika
eşyalar alıcı karşısına
çıkacak. Gökhan Akçura,
satışa sunulacak garip ve
güzel nesneleri müzayede
öncesinde gördü ve Aktüel
için yazdı.
B
u pazar, yani 3 Kasım 1991 günü, Svvissotel B alo Salonunda bir müzayede yapılıyor. Antik A .Ş.’nin 140. müzaye desi bu. Oldukça da iddialı lar. Onuncu yıllarını kutla manın şerefine, zor bulunabi len “ Türk ve İslam Sanatı” eserlerini, bu özel müzayede için bir araya getirmişler. Son zamanlarda Avrupa’da bu tür uzmanca m üzayedeler pek revaçta. Bizde niye yapılma sın? M ü za y ed ey e konulan eserlerin (m alların demeye gönlüm varmıyor, çünkü ger çekten birbirinden güzel par çalar bunlar) sergilendiği bü yük odaya girdiğim izde bü yük bir tablo hemen dikkati mizi çekiyor. Tabloda Üçün cü Selim ve Şehzade Mah- mud resmedilmiş. Tablo gü zel olmasına güzel. Am a il ginç olan, resmin tamamlan mamış oluşu. Portreler ve çi ni bölümler bitirilmiş, lâkin ahşap bölü m leri oluşturan d olap kapağı ve rah le ta mamlanmadan bırakılmış. Bu eksiklik dikkat çekici. Nedeni üstüne fazla düşünmemize gerek kalmadan, eserleri ta nımamıza yardımcı olan N a z if Bozatlı içerdeki odadan bir fotoğraf getiriyor. Herşey ayan beyan karşımızda işte.İşbu fotoğrafta,
ressamlı-Halife Abdülmecid resim
tamamlamaya pek hevesli
değilmiş anlaşılan. İşte yarım
kalmış üç tablosunun başında.
Müzayedede satışa çıkartılan
tablo sağda.
Son halife,
açık
Orijinal deri kutusu içinde ipek
üzerinde “Ekselansları Kaiser,
Imparatoriçe ve Veliaht Prens’in
başkuyumcuları Friedlaender
Kardeşler, Berlin” ibaresi basılı
“Taltif armağanı. Murassa
enfiye kutusu.”
18
ayar altın.
“Mücevherli Maşallah Broş”
Altın üstüne pırlanta, yakut ve
inci.
oldukça üzülüyoruz.
Enfiye kutusunun hemen yanıbaşında muhteşem bir broş görüyor ve bunun da bir armağan olduğunu öğreniyo ruz. Sultan İkinci Abdülha- mid’in başkadınefendisi tara fından, saraya yakınlığı ile ta nınan bir paşanın eşine do
ğum hediyesi olarak verilmiş. Hani çocuğa maşalllah takılır ya, onun saraylısı. Ü ç ayrı parçadan oluşuyor ve yanya- na g e tirilin c e “ M a şa llla h ” sözcüğü ortaya çıkıveriyor. Bunu yeni doğan çocuğunu zun yakasına takmak isterse niz, en azından 40 milyon li rayı bir solukta telaffuz etme yi öğrenmiş olmanız gereki yor.
Fiyatların hep böyle yük sek olduğunu sanmayın. K e senize uygun başka parçalar da bulabilirsiniz müzayede de. Örneğin şu dut yaprağı üstüne hatla “ Kalpler, Allahı zikretmekle tatmin olur” ya zılmış eserlerin başlangıç fi yatı 750.000 lira. Ya da üç milyondan başlayacak bir çe kişme ile gümüş bir tuzluk alabilirsiniz. Silahlara merak lıysanız 2.5 milyon lira taban fiyatı taşıyan ilginç bir kamçı- şiş ilginizi çekebilir. 19. yüzyı lın ikinci yarısına ait bu aletin kamçı kısmı “ öküzün erkek lik sinirinden” yapılmış. Bu arada öküzün erkeklik siniri nin kesilmez ve koparılmaz olduğunu da bilgi dağarımıza katıyoruz. Kamçı sapının üs tündeki mekanizma harekete geçirilince dört yivli bir şiş ortaya çık ıy or. Y i v ya da olukların ne işe yaradığını öğrenmek ise ürkütücü. A çı lan yarartın kanının durma masını sağlıyormuş.
Enfes cildi çinde Tü rki ye’nin ilk telefon rehberinin 1916 yılında yapılm ış olan beşinci baskısını edinmek is teyen bibliofiller, arttırmaya 500 bin liradan başlayacak
lar. I
Bir köşede muhteşem bir çerçeve içindeki küçük bir ferman ilgimiz çekiyor. Fiya tını sorup “ 100 m ilyondan başlayacak ama olduça yük selebilir” cevabını alınca ağ zım ızın hayret ifa d e eden açıklığı oldukça uzun sürü yor. Meğerse bu küçücük fer man 1595-1603 yılları arasın da padişahlık yapan Üçüncü Mehmed tarafından İstanbul K adısı’na hitaben yazılmış. Biraz ağdalı bir dille kaleme alınmış bu fermanın “ Fatih Sultan Mehmed döneminden başlayarak 3.M ehm ed’e ka dar geçen zaman içinde Mu sevi Cemaati yoksullarına ya pılan yardımlar hakkındaki hükümlerin uygulanmasını
emreden ibareleri” kapsadı ğını öğreniyoruz. 1992 Sefe- rad Yahudilerinin Türkiye’ye göçünün 500. yılı ya... Daha aktüel bir müzayede parçası olabilir mi?
Tablolar ve m ücevherler arasında eski giysilerin de ol duğu dikkatimizi çekiyor. Bir paşa giysisi, paşanın aynı ce ketle çekilmiş fotğrafıyla aynı koltuğu paylaşıyor. Başka bir köşede ise, elbise askısında büyük beyaz bir kaftan göze çarpmakta. Osmanlı Meclisi Mebusanı’nın ilk kez açılışı nın, pekçok kez yayınlanmış fo toğra fın ın tam ortasında aynı beyaz kaftanı, şeyhülis lamın sırtında görebiliyoruz. Katalogdaki bilgide “ cüppe formunda krem renk yünlü kumaş üzerine göğüs bölü münde altın sırma ile sarma tekniği kullanılarak yoğun bir şekilde çiçek ve yaprak m o t ifle r i işlen m iş” yazsa da, onun bir zamanlar en büyük din adamı tarafından giyildiği gerçeğini örtemiyor. Bir an içimize bir hüzün çöküyor. • Son yılların her tür yatırı mını sollayarak, büyük prim yapan tablolara g eld i sıra. Müzayedede birbirinden de ğerli eserler var. Bakalım De Mango’nun yaptığı, deniz ha mamlarıyla süslü yıllarındaki Yeşilköy tablosu hangi kolek siyona katılacak ? Z o n a - r o ’ nun “ C a m ii” ve “ Taşlık Sırtlarında B oğaz” tabloları da kıran kırana bir mücadele sonucu yeni sahiplerine ka vuşacak. En yüksek açılış fi yatına sahip tablo olan Naz- mi Ziya’nın “ Koru” tablosu nu alabilir miyim diye düşün menin ilk cümlesi 250 milyon lira... A m a bana sorarsanız en çekici tablo Hoca A li Rı- za’nın “ Boğaziçi Görüntüsü.” Müzayededeki açılış fiyatı ise sadece 30 milyon lira.
Geldik müzayedenin ağır toplarına. Bunlar üç nadide tombaktan oluşuyor. Tombak sözcüğüne ilk kez Çukurcu- ma’daki ilginç antikacı-eskici Ahmet Bey’in adının önünde rastlamıştım. Yani kendisine Tombak A h m et diyorlardı. Bu lakaptan da pek alınmı yordu doğrusu. Tombağın ne olduğunu öğrenince vurdum duymazlığının nedeni anlaşıl dı. Efendim, tombak “ saf al tının cıva ile amalgam oluş turmasından sonra, elde edi A K T Ü E L
64
A N T İ K Alen karışım ın çok uzun bir ameliye sonucunda, keçe yar dımıyla bakır ya da bronz ob jeye yedirilmesi” işlemine de nirmiş. Ardından obje ısıtıl dığında cıva uçar, altın kalır mış. B ö y le c e ortaya altın kaplı enfes mangallar, leğen ler, ibrikler, bozalıklar çıkar mış. A ltın kaplama birçok yöntem le yapılabilirm iş e l bette, ama bu en zahmetli ve en dayanıklı olanıymış. Cıva buharının anında ölüm geti ren bir risk taşıdığını düşü nürsek, maliyetinin niçin bu kadar yüksek olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Bu ansik lopedik girişten sonra müza yedenin en pahalı parçaları olan tom baklara daha dik katli bakabiliriz. Karşımızda duran tombak leğen ve ibri ğin başlangıç fiyatı 200 m il yon. Şu altlığıyla birlikte boy gösteren mangal ise 300 mil yondan başlayarak müzaye deye çıkarılacak. Artık Tom bak Ahm et’in de lakabını se çerken hiç de mütevazi dav ranmadığını düşünüp düşün memekte özgürsünüz.
Antik A.Ş.’nin sahibi Tbr- gay Artam ’a bu denli pahalı ve başkalarına ait eserleri bir araya getirmesinden sonra, uykularının kaçıp kaçmadığı nı soruyorum. Ben komşudan ödünç plak alsam huzursuz olurum da... Turgay Bey, her türlü önlemi aldıklarını, ayrı ca eserlerin 10 milyar liraya sigortalı olduğunu söyleyince onlar adına biraz rahatlıyo rum.
M ü za y e d e y e sunulan eserlerin teşhir ed ildiği sa londa daha saatlerce durabi liriz. Sedef kakma kemençe, kristal nargile, altın kaplama hançer, Galata Köprüsü res m edilm iş tepsi dikkatim izi çekebilir. Öykülerini öğrene bilir, fiyatları hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Am a unut mayın ki, pazar günü tüm bu eserler yeni sahiplerini bula cak. Salondaki parçalar birer birer yeni mekanlara doğru hareket edecekler. Tek bir sözcük belirleyecek gelecek lerini. Öykülerin romantizmi ne inat bir pragmatik sözcük. B ir çekiç darbesi efek tiyle süslü, yavaş yavaş yükselen, harf araları uzun bir sözcük:
“ Saat-tımmmm!”
G Ö K H A N A K Ç U R A
Taha Toros Arşivi