• Sonuç bulunamadı

İstanbulda garip vakalar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbulda garip vakalar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

C U M H U R İYE T

" T " t , -

s

( TARİHTEN SAHİFELER

j

Yaxan: Halûk

F.

Şehsuvaroğlu

Eski tarihlerimiz İstanbulda geç­ miş bazı tuhaf vak’aları tesbit et­ mişler, bilhassa bunlardan dikkate şayan olanları (garibe) başlığı al­ tında belirtmişlerdir.

Vak’anüvis tarihlerimizde İstan- buldaki zafer ve düğün alayla­ rından, yeniçeri ihtilâllerinden, ta­ biî âfetlerden, yangınlardan ve salgm hastalıklardan da tafsilâtla bahsedilmiştir.

Evliya Çelebi bir takım tılsım­ ları, efsaneleri tatlı bir üslûbla anlatmaktadır. Garib rüyalar, hay­ ret uyandıran doğumlar, kıyamet alâmeti sayılan hâdiseler tarihçile­ rimizin pek lezzetle naklettik!' ri mühim vak'alar arasındadır.

Uzun zamanlar saray düğünleri At meydanında yapılmış ve burada dünyanın en muhteşem alayları tertib edilmiştir. II. Bayezidin ü- çüncü kızının evlenme şenlikleri de bu meydanda gözler kamaştıran bir debdebe ve dârât içinde gün­ lerce sürmüştür.

• Bir -düğün esnasında

j mizin tesbit ettikleri bir garib ! vak’a da cereyan etmiş, At mey­

danı civarında bulunan ve oarut j mahzeni halinde kullanılan eski bir ; kilisenin saç levhalarla örtülü küb ! besi yıldırım isabetile uçarak, ol- ■ duğu gibi denizin üstüne oturmuş ; ve seyircilerin hayret nazarları I önünde bir müddet su üzerinde ! yüzüp durmuştur.

On yedinci asırda İstanbuıhıla- ! rm gördüğü en garib vak'a şüphe yok ki Halicin ve Boğazın bir kıs­ mının donmasıdır. Naima, bu hâ­ diseyi (Sarayburnu ile Üsküdar arası cümle buz olup Galatadan İstanbula. Hasbahçcden KireçkıJl- sma piyade adam geçtiğini gören­ ler rivayet ederler) diye nakleyle- j mektedir. Şairler de ayrıca Y6İ

Ondokuzuncu asırda Galata kıyılarından bir görünüş oldu Üsküdara bin otuzda Akdeniz

dondu) yahud (Be meded dondu bin otuzda soğuktan derya) gibi tarihler düşürmüşlerdir.

Bu asır içinde İstanbul halkını hayrete düşüren bir garibe daha olmuş, hezarı fen Ahmed Çelebi isimli bir sanatkâr kollarına geçir­ diği büyük kanadlarla, Galata ku­ lesinden Üsküdara kadar uçmuştu. IV. Murad ve vezirleri Sarayour- nunda, Sinan Paşa kasrından ve ahlk da kıyılardan bu fevkalâde manzarayı büyük bir heyecan için­ de seyretmişlerdi.

Bu asırdaki bir yeniçeri isyanın­ da da İstanbullular misline rast­ lanmamış bir hâdisenin şahidi ol­ muşlardı. 1655 te (ulufelerin mağ­ şuş akçe) ile ödenmesi ve Giridden payitahta dönen bazı yeniçerilerin „paralarını alamamaları yeni bir is­

yan doğurmuştu.

Asker ve halk saray önüne tep- lanmışlar, padişaha, öldürülmeleri­ ni istedikleri şahısların defterini vsamişlerdi. IV. Mehmed kısa bir tereddüdden sonra, huzurunda bu­ lunan Kızlar Ağasını. Kapı Ağasını ve musahibini hemen orada boğ- dürtmüş, cesedlerini sarayın duvarı üstünden âsilerin içine attırmıştı.

Padişah ayrıca Mülki kalfa ile kocası Şaban Ağanın idamlarını da kabul etmişti. Asiler bütün kesik bağları, Sultanahmedde ulu bir çınarın muhtelif dallarına asmış- lardi. Kanlı kafa-.ar günlerce,çınar dallarında sallanıp durmuşlardı. Halk bu manzaradan dehşete düş­ müş ve eski bir esatir hatırlanarak bu ağaca (Şecerei Vakvakiye) ;smi verilmişti.

İstanbulda asırlar boyunca ürlü garib idamlar görülmüştü. Fakat tarihte dikkati çeken garib idam sebeblerinden birisi şüphe yok ki

S

Sadrazam Salih Paşanın araba ya- j den, havada kolların, bacakların, sağına dikkatsizliği yüzünden Sul- | et parçalarının korkunç bir şekil-tan İbrahim tarafından öldürtül-

mesidir.

Sultan İbrahim, şehirde dolaşma­ ya çıktığı vakitler İstanbulun dar sokaklarında arabalarla karşılaş­ mamak için şehirde arabaların do­ laşmasını yasak ettirmişti.

Bir gün Davudpaşada nefesi te­ sirli bir imamın ziyaretine gidişin­ de karşısına birdenbire bir araba çıkıvermişti. Bundan fena halde gazaba gelen hükümdar Sadrazam Salih Paşayı derhal imamın evine çağirtmış ve kendisini orada kuyu

de uçuştuğu görülmüştü.

Geçen asrın tarihinde Hâlet E- fendinin hikâyeleri mühim bir yer almaktadır. II. Mahmuda hulûl e - den ve uzun müddet devlet işlerini elinde tutan Hâlet Efendi şiddeti ve gaddarlığı ile meşhurdu.

Bir aralık istanbulda eraelf ço­ ğalmıştı. Bunun önünü almak için vükelâ meclisinde tedbirler ara­ nırken Hâlet Efendi bir çare olmak üzere (şimdi Okçularbaşmdaki ber berin başı kesilsin, saire hafv ve dethşet gelir, erucifin arkası kesi-ipi ile boğdurmuştu.

Sultan İbrahim saltanatının son ! biri. aman efendim o benim günlerinde bir kanlı ihtilâl orta- J berimdir deyince, Hâlet Efe-ııdi ay- sında Sadrazam Ahmed Paşa da m fütursuzlukla (ona mahsus

de-) lirde-) demişti. Fakat hazır olanlardan

! Kiri . om n n o f nn rl i m n k a n ım foCT*

cellâdlar tarafından feci bir şekilde öldürmüşlerdi. Pek şişman bulu­ nan Ahmed Paşanın cesedi sürük­ lenerek At meydanına getirilmiş ve burada âsi yeniçeriler taralın­ dan parça parça edilmiş, bu par­ çalar bazı derdlcro devadır cı ye

ğil ya, öteki taraftaki berberin boynu vurulsun, maksad hasıl o - lur) hükmünü vermişti.

Bir gün Halet Efendinin ıaam e- dilmesini istediği bir adamın gene olduğu ileri sürülerek şefaat rica ■ olunmuştu. Efendi bu tavassuta da ve zorla halka satılmıştı. Bu vak'a- 1 hiddetlenmiş;

dan sonra Ahmed Paşanın adı (He-j _ Genci öldürmek yazık, ihti­ yarı öldürmek günah, biz öldür­ mek için her zaman orta yaşlı a-zar pâre) diye yâd edilmeye baş

lanmıştı.

İstanbul tarihince ölümü beye- daml n(?rede bulabm> diye cevab can uyandırmış bir başka Sadra­

zam da Alemdar Mustafa Paşadır. Ayaklanan yeniçeriler Babıâliyi muhasara ettikleri sırada bir mah­ zene girmiş ve yanındaki kadınlar­ la, maiyetindekiler! ocağa teslim edip, başkadını ve bir ağası yanın­ da olduğu halde mahzendeki barut fıçılarını ateşlemişti.

Bu esnada kubbeyi delip Alem­ darı öldürmek arzusiie mahzenin üstünde bulunan, kapıları ve ci­ varı tutan yüzlerce Yeniçeri, bü­ yük bir infilâk İçinde parça parça olmuş ve şehrin muhtelif

yerleıin-vermişti.

Hâlet Efendi, kendi menfaati uğ­ runa gaddar siyaseti ile ortalığı ve

devlet işlerini karıştırmış, bu se- beblerle bir toplantıda Şeyhülislâm Halil Efendi kendisine pek sert bir şekilde çıkışmış, hatalarını söyle­ mek cesaretini göstermişti.

Hâlet Efendinin kinini çeken bu hareket iki efendinin hanımları a- rasmda geçen bir vaka ile büsbü­ tün tehlikeli bir hale gelmişti.

Şeyhülislâmın zevcesi Ziba Ha­ nım bir gün Beylerbeyinde Ha- vuzbaşı mesiresinde Halet Efendi­ nin zevcesine raslamış ve kocasının yarım kalmış hiddetini kendisi al- . nıak istiyerek Hâlet Efendinin ha­ nımına yanındaki cariyelerle be­ raber hücum etmişti. Bu hücum, söylenen ağır sözler mesiredeki bütün kadınların, çocukların alâ­ kasını çekmiş, herkes istanbulun bu meşhur iki hanımefendisinin et­ rafına toplanmıştı.

Hâlet Efendi kısa bir müddet içinde hem Şeyhülislâmdan, hem karısmdan intikamını almış, evve­ lâ Şeyhülislâmı azlettirip Ziba Ha­ nımla beraber Bursaya sürdürmüş, arkasından Ziba Hanımı Bursa d a bıraktırıp Halil Efendinin sürgü­ nünü Karahisara çeviıtmişti.

Bundan sonra asıl korkunç oyu­ nunu oynamış, Şeyhülislâm Halil Efendinin Istanbuldaki konağının ahırında (ağzı dikilmiş, gübre içi­ ne gömülü bir siyah kuzu) bul­ duklarını, Ziba Hanınım büyü yap­ tığını ileri sürerek L \uzuyu II, Mahmudun huzuru^. Kadar gö- tiirtüp hanımın idamına ferman almıştı.

Bursaya giden mübaşirler, Ziba Hanımı, Karahisaıa götüreceğiz, diye araba ile evinden almışlar ve yolda korkunç bir şekilde öldür­ müşlerdi.

İstanbul halkı bundan sonra da korkulu idamlara, devirlerin telâk­ kisine göre garib vakalara şahid olmuştu. Şüphe yok ki II. Mahmud zamanında İstanbul sularında gö­ rülen Ve şehir halkının (buğ ge­ misi) diye andığı vapurlar, Abdül- ! mecid zamanında Haydarpaşa san- | lasından havalanan balon hattâ 1 | daha somaları tramvay, tünel, e- lektrik gibi yenilikler halka evvelâ garib gelm şiir.

Bu arada şehrimizin eski sakin- I leri müteaddid siyasi hâdiseleri de | heyecanla görüp, yaşamışlardı. Bun I lardan uzun zaman unutulmıyan, türlü hikâyelerde, halk dilinde ya-1 şayan vakalardan biri Çerkeş Ha*- 1 san vakasıdır.

I Bu heyecanlı vakadan bir gün ( sonra Istanbuldaki Ingiliz gazete muhabirlerinden birisi Mithat Pa- I şa konağında ab'mış kıı onların j her birini birer Osmanlı altınına I satın alarak memleketine gönder- t mişti.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Brown daha önce bir projede Imanishi Kari ile beraber çalışmış olan Herman Eisen ile görüştü ve konunun detayları için O’Toole ile görüşmesini

dokunmadan veya onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size mehir..

İlk olarak, sorumlu hemşirenin aylık olarak hazırladığı bu nöbet çizelgeleri, departmanın yasal kuralları, hemşire istekleri ile birlikte elde

Hasan ile Hülya bahçeye çıktı.. Hasan

Grip ba şladıktan sonra kısa süre içinde gribe karşı etkili olan antiviral ilaçların kullanılması, hızlı bir şekilde iyileşme sa ğlamaktadır.. Halk arasında

Bu durumda, bir zamanlar 9 Martçılar ile bir­ likte rejimin bozukluklanna başka çare arayan Muhsin Batur’un, birden onlara karşı 11 Mart- çıların yanında yer

Rusya’nın bu durumundan ha­ berleri olmayan Dr. Zavriyef ve Bogos Nubar Paşa. Paris’teki faaliyetlerine devam ediyorlar ve bir gün Rusya Büyükelçisine gelerek

Anahtar Kelimeler: Arthrogryposis mult iplex congenita, jejunal atrezi Arthrog ry posis multiplex congenita associated with jejunal atresia.. summary: Arthrogryposis